Diyanet İşleri sempozyumlar yapardı. Yani meallerle ilgili çok nitelikli sempozyum yapmışlığı var. Birçok tebliğ yayınlandı. Cilt halinde satışta da var o kitaplar. Devlet gücü elinde, bütçesi yerinde yine senpozyumlar yapsın. Doğudan batıya Anadolu'nun her yerinde akademisyenlerle, alimlerle bu alanda ilmi çalışmalar yapsın. Devlet otoritesi yerine ilmi otoritesini konuştursun.
Tehlikenin farkında olmama durumları yok. Bugün ki iktidarın beğenmediği yasakladığı meallere yarın değişen iktidarla beraber yeni meal yasakları gelmeyeceğinin taahhüdü varmı? Her yönetimin kafasına göre desteklediğini serbest bırakıp beğenmediğini yasaklama keyfiyeti oluşması demek bu.
Şunu belirtelim ; meal demek Kur'an değil, Kuran meal değildir. Mealler tefsir veya tevil bağlamında okunan Kuranla anlam köprüsü kuran eserlerdir. Dolayısıyla bir mealin farklı olması İhsan Eliaçık'ın meali, Edip Yüksel gibi gibi eleştiri getirilir, ilmi mecraya çekilir. Meal eleştirisi yapmak Kur'an'ı eleştiri (haşa) değildir. Mealler üzerinden hesaplaşma yapılıyor, otorite gösterisi yapılıyor, yenilikçi düşüncelere sansür uygulanıyor.
Sosyla medya düzenlemesini, dezenformasyonla mücadele, terör örgütleri vs diye başlattılar. Muhalif olan herkesin hesabına erişim yasağı getiriliyor. Terorize paylaşımlar, kışkırtıcı, kin, nefret dolu hesaplar kendilerindense düzenleme yürürlüğe girmiyor.
Diyanetin görevi halka sağlıklı bilgilendirme yapmaktır, bunun için bütçesi var, yayınevleri var, siteleri var. Şirk barındıran eserleri tehlike görmeyip mealleri tehlike görüyorlar. Ağır olacak ama 28 Şubat döneminde gelmedi meal yasağı. . Fethullahçıların 15 Temmuzda başarılı olup da yapmak isteyip yapamadığı ne kadar otoriterlik varsa hepsi uygulanıyor. Varın gerisini siz düşünün.
Ne diyeyim
Aşırı keyifsiz bir gün...
|