Alıntı:
Hâdimul İslam Üyemizden Alıntı
Tarifeleri de ifşa etmek gerek
Çok üzülüyorum işte böyle tepki verildiğinde. "
Kocanın parası, koca çalışıyor kazanıyor, sadece onun tasarruf hakkı var, kadının o para üzerinde hiçbir hakkı yok,zinhar kendi zevklerine harcayamaz çünkü kocanın parası"...
Bak genç kardeşim ablanın sana diyecekleri var  Bir kocanın, kazandığı para üzrinden eşini köşeye sıkıştırması, hesap sorması kadını aşağılayan zorbalayan bir durumdur. Ne yani koca çalışıp kazanırken kadının hiç katkısı yok öylemi? Kocanın kazandığı kadınındır. Evi, çocukları, eğitim, sağlık vg. zaruri giderler üzerinden kadın üzerinde böyle bir sömürü kurulamaz. Zarureti geçtim, kadının zevklerini de israf göremez. (Marufa uygun) Eskiler kuaförü, süsü, alışverişi olan, dışarda bir kahve içen,yiyen kadına müsrif, savruk, koca parasını çarçur eden, geçimsiz kadın gözüyle bakarlardi. Hayır efendim bunlar dahil (kazancı dahilinde) kadının harcama yapabileceği helal alanlardır.
Nereye getiricem? Kocanın parası kadının da parasıdır. Nüşuz olan kadınlardan bahsetmiyorum. Evini sırtlanmış, kocasının gözü arkada kalmayacak şekilde namusu, evlatları, eşi, işini, ailesini, dışarı, içeri halleden saliha kadın kocasının parasıyla herşeyi yapabilir. Hatta kocaya harçlık verebilir.)))
Dolandiriladabilir...Çaldıradabilir..Kaybededebili r...Arabayla kaza yapabilir...İnsan ya hani.. Eşin ya hani... Bunun üzerinden kadını ezikleme, rencide etme, tehditler savurma, aptal yerine koymak " kavvam" erkeği değil " nüşuz" erkeği tanımlar.
Beyim dolandirilirsa, çaldırırsa, arabayı çarpsa tecrübe sahibi olacak, kadın aynını yaşarsa " vay paraciklarim" "sen paranın nasıl kazanıldığını biliyor musun?" Valla sen " evi kadın nasıl döndürüyor, nasıl emeklilik hayali kuramıyor, aktar döndür yapmanın ne olduğunu bildiğin kadar bilirim yoksa tabi biz nerden bilelim dimi çalışıp kazanmanın ne olduğunu... Adam çalışıyor yazık, kadın ver yesin. Ver kaybetsin. Ver harcasin...
Nerden geldik buraya kızmıyorum elim yazamıyor sinirden.))
Kartal eşin parası hanımın parasıdır. Bak çocuklarının değil. Onlar kırk kere düşüncekler. Ama kadın öyle değil. Kocasının parası da onundur. Kendi parası da onun. Kartı, evi, arabası, cebinde parası hepsi kadının.))) Marufa uygun olduktan sonra kimse ve bizzatihi eşler, kadını koca parasını savurmakla itham etmesin. Özellikle de "benim param olmasa, benim itibarim olmasa, benim prestijim olmasa" gibi sözlerle manipüle etmesinler...
"Kavvam" adam böyle zamanlarda eşini kollar, açığını kapatır. Allah razı olsun  der susar ve kaçarım. Nasihat dinleyemem
Kızmak mı ne münasebet   |
Ah Laz Hocam, ah...
Erkek merkezli fıkıh anlayışına her zaman mesafeli durmuşumdur. Kavramların yerli yerinde kullanılmasını, vahyin maksadına uygun şekilde anlaşılmasını önemserim. Ne yazık ki zamanla bazı kavramlar eğilip büküldü, asıl anlamından uzaklaştırılarak “kitaba değil, kitabına uydurma” yoluna gidildi. Bu durum sadece belli bir kesime değil, hepimize düşen ortak bir sorumluluğu ve muhasebeyi hatırlatıyor. Çünkü Kur’an’ın adaletini kişisel yorumlarla adavete dönüştürmek kimseye fayda getirmez.
Kur’an’da geçen "kavvam", adil sorumluluk bilincine sahip olan ve vahyin çizdiği sınırları aşmadan hareket eden erkektir. Kavvamlığın karşılığı olan kadın tanımı ise salihattır. Zaten vahiy, hem erkek hem kadına bir çerçeve çizmiştir. Bu çerçevenin dışına çıkan her davranış zalimliktir, mücrimliktir. Kur’an’ın bütün menfi kavramlarını içinde barındırır. Yani nuşûz ne ise, zalimlik de odur. Salihat ne ise, müttakilik ve kavvamlık da odur.
Allah bir erkeğe “kavvam” diyorsa, muhatabı insandır, hayvan değil. Resûlullah buyurur ki:
“Yeryüzünün en hayırlı nimeti, saliha bir kadındır.”
Bu kadın, bazen eş olur, bazen anne, bazen abla, teyze, hala... Dahası, kavvamın da annesidir.
Kur’an kadına “naşize olma” derken, "pısırık, mazlum, köle gibi yaşa" demiyor.
Erkeğe “kavvam ol” derken de "zalim, gaddar, sorumsuz ol" demiyor.
Zaten vahy dışı olan menfi yönler, bizim konumuzun dışındadır.
Vahyin hitabı “Ey insanlar!” diyerek başlar. Ve her insan ancak eşiyle tamamlanır. M. Bey tüm sülalesini, hatta dünyayı arkasına alsa; Allah’ın sana yüklediği sorumluluğun zerresini yerine getiremez. Aynı şekilde bu senin için de geçerlidir.
Maddî boyuta gelince...
Kavvam olan bir erkek, kendi dahil bütün varlığını saliha eşine ve çocuklarına adar.
Bu konuda seninle hemfikirim. M. Bey’in ne kadar hata yapma (dolandırılma, kaza yapma, sinirlenme, evi yakma vs.) hakkı varsa, senin de o kadar hakkın vardır. Konuyu zalimlik ya da feminizm sularına çekmeyelim, lütfen...
Bu noktada Resûlullah devreye girer ve şöyle der gibi olur:
“Ey kavvam! Yapabileceğin en sahih, en makbul, en müttaki ve en salih amel; eşini lüzumsuz streslere, toksik davranışlara ve menfi duygulara boğmamaktır.”
Allah’ın Nahl Suresi'nde, her Cuma hutbesinde okunan şu dört emri boşuna değil:
Adaletli ol,
İyilikle davran,
Akrabana sahip çık,
Kötülükten sakın ve başkalarını da sakındır.
Anlaştık mı Laz Hocam?