İki kişi 3. koltuğu tercih etmiş. Şöyle diyor Karl Jung
Bu sıradan bir sandalye değil sınıfı olan rahat bir koltuk. Görünüşü saygınlık ve konfor yayıyor. Sadece oturmani değil, rahatlamanı, kendini evinde hissetmeni, kök salmanı, aceleyi bırakmanı ve önemli olma lüksünü kendine tanımanı isteyen bir Eğer bu koltuğu seçtiysen derinlerde belkide bir tanınma arzusu yatıyor. Ruhun sana daha fazla dikkat çekmeyi, bir yere sahip olmayı, kendini görmezden gelinme, farkedilmeme, duyulmama korkusu olmadan özgürce var olabileceğin bir alanı hakettigini fısıldıyor olabilir.
Karl Jungun derin ruh bilimine göre bu koltuk kral veya ataerkil arke tipiyle yankılanır. Kral sadece hükümdar değil onurun, merkezin ve otoritenin sembolüdür. Değerli olduğunu ispatlamak zorunda olmayan kişidir. Ancak bu içsel krala giden yol çoğu zaman bir yaradan geçer . Reddedilme, görünmez olma, koşulsuz sevginin eksikliği yarası.
Bu koltuğu secmen içinde bir kontrol ihtiyacını yaşadığını düşündürebilir. Despot olduğun için değil, geçmişte çok defa ayaklarının altında ki zemini kaybettiğini hissettiğin için, çocukluğunda duyguların dikkate alınmadığı, ihtiyaçların göz ardı edildiği ve varlığının koşullu olduğu durumlar yaşamış olabilirsin.
Bu yüzden bir strateji geliştirdin. Eğer önemli olursam o zaman beni görecekler.
Bu koltuk aynı zamanda içsel babanın arketipini simgeleyebilir.
Fiziksel veya duygusal olarak eksik kalmış olanın.Ve şimdi bu seçimle bilinç altında daha önce sahip olmadığın şeyi kendi içinde inşa etmeye çalışıyorsun. İçinde güçlü ve güvenilir bir yer. Sonunda yaslanabileceğin bir alan. Bu aynı zamanda bir tuzakta olabilir. Çünkü bazen bir koltuk dinlenme yeri olmak yerine tek başına oturduğun bir tahta dönüşebilir.
Bu mobilyanın yumuşaklığı konfor istiyorum diyor ama konfor her zaman tembellik anlamına gelmez. Çoğu zaman uzun süreli bir gerginliğin telafisidir.
Bu tür konfor sembollerini seçen insanlar genellikle yanlarında bir yaşam yorgunluğu, zihinsel,duygusal ve varoluşsal yorgunluk taşırlar. Kendileri olmaları gerekmeyen, herşeyin yerli yerinde olduğu, sonunda nefes alabilecekleri bir alan özler.
Dışardan bir konfor vahası gibi görünen koltuk saklanma yeri de olabilir. Duyarliğınla yüzleşmekten seni koruyan, egonu inşa ettiği bir alan olabilir.
Bu koltuk aynı zamanda alanı hem fiziksel hem zihinsel olarak kontrol etme ihtiyacını da simgeleyebilir. Sana ait bir yerdir. Kimin yanında oturacağına sen karar verirsin. Hayatını nasıl, ne zaman paylaşacağına sen karar verirsin. Ve bu bir güç hissi verse de yalnizlaştirabilirde.
Eğer bu koltuk seni kendine çekiyorsa bu ruhunun sadece konfor değil, aynı zamanda kabul özlemi çektiğinin bir işareti olabilir. Sadece güç değil, tüm benliginle kırılgan, kusurlu ve insani halinle görünme arzusu.
Bu sandalye yerimi istiyorum diyor.
Ama bazen yer dışsal değildir.
Bazen senin yerin, sen rahat bir yerde oturmasan bile birinin seni gerçekten gördüğü yerdir.