İnsan konuşa konuşa kirleniyor artık
"allah'a ve âhiret günü'ne iman eden, hayır söylesin yahut sussun." diyen efendimizi bazen çok iyi anlıyorum. yine çok iyi anladığım zamanlardan birinin de içinden geçiyorum son günlerde.
birinin namusunu, diğerinin anne babalığını, ötekinin aile hayatını ve ya bir başkasının ne kadar da bizden az müslüman olduğunu diğerinin vatan sevgisinin azaldığını konuşurken sadece kendimize pay devşiriyoruz. "ben öyle değilim," demenin kolay yolunu "ama o öyle" diyerek bulduk sonunda.
insan konuşa konuşa kirleniyor artık.
kötülüğe takılıp kalmanın, kirli suyu gösterip durmanın, çamuru ağzımıza dolamaktan aldığı hazdan beslenen bir dilin içinde uzun zamandır debeleniyoruz.
birinin hatası, başka birinin övünme malzemesi oluyor. herkes başkasının yanlışını kendi haklılığının kanıtı olarak gösteriyor. artık biri hata yaparken değil, o hatayı konuşurken etrafına kalabalık toplanıyor.
kadın programlarına biraz baksanız sosyal medyada biraz gezseniz görüyorsunuz zaten bunu.
kişilerden değil, kavramlardan konuşmayı öğrenmeliyiz sanırım.
birinin ne giydiği, ne kadar kazandığı, kaç kere evlendiği bizi ilgilendirmez.
bizi ilgilendiren, insanın nasıl insan kalabildiği ya da nasıl insan kalabileceği olmalı.
çocuğu, aileyi, insanı konuşmalıyız ama kimsenin üzerine basmadan, kimsenin yarasını gösteriye çevirmeden. neyin tamamlanmaya ihtiyacı olduğunu konuşmalıyız, kimin neyi eksik yaptığını değil. odaklanmamız gereken, birilerinin ne kadar kötü olduğu değil, bizim ne kadar iyilikten uzaklaştığımız olmalı.
"o bunu yaptı" yerine "ben ne yapmalıyım?" diye sormayı artık öğrenmek zorundayız.
diğer kalan her şey bizim içimizin karanlığı başka bir şey değil.
ezgi akgül 10 ekim 2025 / ankara