Konu Başlıkları: Bize Bırakılmayan Kalbimiz
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 Ocak 2009, 20:26   Mesaj No:1

Aysima

Medineweb Sadık Üyesi
Aysima - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Aysima isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1390
Üyelik T.: 16 Nisan 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 685
Konular: 242
Beğenildi:20
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Bize Bırakılmayan Kalbimiz

Bize Bırakılmayan Kalbimiz

"Kanın bir ömür boyu dışarıdan yardım alınmaksızın pompalanması ve kirlenen kanın temizleneceği yere ulaştırılması gibi kalbe gördürülen harikulâde işler, aklını kullananlar için bir tefekkür tablosudur. Açık kalb ameliyatlarında hasta genel anestezi ile uyutulduktan sonra göğüs kafesi cerrahî olarak açılmakta ve kalb bir süreliğine devre dışı bırakılmaktadır. Bu zaman zarfında kalbin fonksiyonu, kalb-akciğer pompası denen sun’î akciğer mekanizmasıyla yerine getirilmektedir. Çalışır hâldeki bir araba motorunu tamir etmenin zorluğu gibi, çalışan bir kalbin ameliyat edilmesi de zordur. Bu sebeple, son derece dikkat gerektiren kalb ameliyatlarını yapabilmek için, kalbin bir süreliğine durdurulması gerekmektedir.

Kalb durdurulduğu zaman...
Hasta bu süreçte makineye bağlıdır. Bunun için kalbe giden büyük damarlara kanül denen birtakım ince borular yerleştirilmekte, böylece kalbe giden kan, kalb-akciğer pompasına alınıp, burada oksijenlendirilerek tekrar vücuda verilmektedir. Kalbin durdurulması, zor bir iş değildir. Kalb-akciğer pompasının devreye girmesiyle birlikte kan, bu sun’î mekanizmada soğutularak vücuda geri verilmekte, bu şekilde vücut ısısının 30 derecenin altına düşürülmesiyle kalbin hızı azaltılmakta ve durmasına yardımcı olunmaktadır. Kalbin asıl durması ise, kalb kasını besleyen koroner damarlar diye bilinen atardamarlara yoğun potasyum iyonu ihtiva eden serum veya kanın hızlı bir şekilde verilmesiyle gerçekleşir. Potasyum iyonu, normalde insan kanında belli bir nispette bulunan, aşırı yükselmesiyle kalbde ritim bozukluğuna ve en sonunda kalbin durmasına sebep olabilen bir elektrolittir. Potasyumca zengin sıvının koroner damarlara hızlı bir şekilde verilmesiyle kalb birkaç saniye içinde durur ve ameliyatın yapılabilmesi için cerrahlara hareketsiz bir yüzey sağlanır.

Kalbin çalışmadığı bu dönem fazla uzun sürmemelidir. Çünkü kalb-akciğer pompası geçici bir süre fonksiyonunu başarıyla yerine getirmiş olsa bile, normal şartlarda gerçek kalbin ve akciğerin vazifesini tam olarak yapamaz. Vücut soğutulduğu için başta beyin olmak üzere birçok organın fonksiyonları azalarak durma noktasına gelir. Bu, bir bakıma her şeyin dondurulmuş olması demektir. Kalbin çalışmadığı bu dönemde hastalar, kalb atışları esas alındığında ölü olarak değerlendirilebilir.

Kalbin tekrar çalışmaya başlaması
Ameliyatın bitiminde kalb atışlarının tekrar başlayabilmesi için, başta uygulanan işlemlerin tersine işletilmesi gerekmektedir. Yani ameliyatın sonuna doğru vücut ısısı kalb-akciğer pompası vasıtasıyla tekrar 36,5–37 dereceye çıkarılmalıdır. Eş zamanlı olarak kandaki potasyum miktarı da normal seviyeye indirilmelidir. Bu, çoğunlukla böbreklerin normal çalışmasıyla birlikte potasyumun vücuttan atılması yoluyla gerçekleşir. İşte bu noktada, sebepler açısından bakıldığında kalbin her zaman çalışması beklenir. Çünkü kalbin durmasını sağlayan vücut ısısının düşmesi ve aşırı potasyum yükselmesi geriye döndürülmüştür. Bir bakıma akarsuyun önüne konulan set kaldırılmıştır. Fizik kurallarına göre birikmiş olan suyun büyük bir hızla akması gerekmektedir. Ancak, ameliyatın ardından bu işlemler uygulandığında büyük çoğunlukla kalb tekrar çalışmaya başlamasına rağmen, bu hiçbir zaman yüzde yüz kesinlik taşımaz. Belki de henüz keşfedemediğimiz bazı sebeplerin yerine getirilmesinde eksiklik vardır. Bu durumda, kalb kasının çalışması için kalbin üzerine 10–20 joule değerindeki elektrik şokları uygulanır. Yine gerekli cevabın alınamaması durumunda hastaya, adrenalin gibi kalb atımının başlamasına vesile olabilen birtakım ilâçlar verilir. Bütün bunların defalarca tekrarlanmasına rağmen kalbin çalışmadığı, ameliyat dâhil her şeyin sil baştan tekrar yapıldığı ve yine de beklenen sonuca ulaşılamadığı durumlar da vardır. İnsanın normal zamanlarda nasıl her an ölme ihtimali varsa, burada da benzer bir durum söz konusudur. Ancak yine de, bu ihtimal son derece düşüktür.

Netice
Vücudumuzda farkına varmadığımız, çoğu zaman da varlığından bile haberdar olmadığımız ritmik hâdiseler, büyük bir âhenk içerisinde meydana getirilmektedir. Hayatımız için vazgeçilmez olan nefes alıp verme hâdisesi bile, iradî olarak başlattığımız ve devam ettirdiğimiz bir hareket değildir. Görmek, duymak, acıkmak, hissetmek vs. hiçbirisi doğrudan isteğimize bağlı olmayan, fakat her birisi başlı başına birer mu’cize olarak tarif edebileceğimiz hâdiselerdir. Ve ne büyük bir lütuf ki, vücudumuzda bunun gibi daha birçok fonksiyon bize bırakılmamıştır.
__________________
''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!''
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Aysima 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Risale-i Nurda Namaz Risale_i Nur (Said Nursi) Aysima 0 2171 21 Mart 2009 23:15
Son Cüzde Kaçırılmaması Gereken SünnetLer Kur'ân-ı Kerim Genel Yitiksevda 5 2895 21 Mart 2009 23:06
Emir Sultan Alimler(Rh) Aysima 2 2327 21 Mart 2009 21:22
Tevazu Adap-Edep-Ahlak Mihrinaz 2 2169 26 Şubat 2009 20:27
Risale-i Nurlar"'da Yahûdi Risale_i Nur (Said Nursi) Emekdar Üye 3 1979 25 Şubat 2009 22:35