Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Nisan 2009, 12:31   Mesaj No:2

KuM TaNeSi

Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart İbadet niçin yapılır. Cennet vaad edilmeseydi ve cehennemle korkutulmasaydık ibadet e

İbadet insanın Rabbisine karşı verdiği nimetlere bir teşekkür mukabilindendir Cennet veya Cehennem olsun veya olmasın insan bunu yerine getrmesi gerektiği bilincinde olmalıdır


İbadeti yapmamızın sebebi Allahın emri olduğu içindir Yoksa Cennete gitmek için veya Cehennemden kurtulmak için ibadet edilmez


Her mümin bilir ki ben Allah için namaz kılmaktayım Bu inançla günde beş defa rabbinin huzuruna çıkmaktadır


Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadesi konumuza açıklık getirecektir "Gözümde ne Cennet sevdası ve ne Cehennem korkusu"


İnsan sırf rızai ilahi için namaz kılmasına rağmen teşvik olması için niyetinde cennet olması onun ibadetine bir zarar vermese de ihlasına zarar verebilir


Allahın emrini her şeyin üstünde bilmek ibadetin sevgisini kalbimize yerleştirecektir


Yüce Allah Kur'an–ı Kerim'de: "Cin ve insi, (ille–i gâiye olarak Beni bilsin, irfanıma ersin ve) kulluk yapsınlar diye yarattım"(Zâriyât, 51/56) buyuruyor Her iş ve hareketin bir finalitesi vardır Bu kevn ü mekânın yaratılması, düzene konması da, insan ve cinlere "Allah'a kulluk" teklifinin getirilmesi içindir Şuuru ve iradesi olan herkes Allah'ı bilecek ve O'na kulluk yapacaktır Bu, Allah'ın eşya ve hâdiseleri yaratmasındaki –tabir caizse– ilâhî maksattır


İbadet, Cenâb–ı Hakk'ın emirlerini yerine getirip yaşama ve kulluk sorumluluklarını temsil etme mânâlarına gelir Ubûdiyet ise, kul olma şuuru içinde bulunma şeklinde yorumlanmıştır


İbâdetin şer'î mânâsı; hâlis bir niyetle, sevap beklemek üzere, Allah'a yakın olmayı düşünerek yapılan tâat demektir İbadet dediğimiz zaman, hem tâat hem de kurbet, yani Allah'a yaklaşma mânâsı bunun içinde düşünülür


Cin ve insanların yalnızca Allah'a ibadet için yaratıldığını düşünürsek, kısaca; Allah'ın emrettiği şeylerin bütününü yerine getirmenin ibadet etmek demek olduğunu söyleyebiliriz


Halk arasında yaygın bir anlayışa göre ibadet; namaz, oruç, zekât ve hacdan ibarettir Böyle bir kabul hiç şüphesiz sahihtir Ancak şeklen ve sayı olarak ibadetin böylesine daraltılması, kavrayış açısından bir kısırlığa yol açar Gerçekte İslâm'ın şartları olarak saydığımız beş temel esas, ibadetin bir özeti veya temel esasları olarak kabul edilebilir Onları açıp yaydığımız ve diğer ibadet şekillerini de nazara aldığımız zaman bütün bir İslâm Dini'nin tüm görkemiyle ortaya çıktığını görürüz


İnsanın bütün benliğiyle, bütün duygularıyla, iç ve dış bütün havassıyla, fikrî melekeleri, kafası ve lisanıyla Allah'a yönelmekten ibaret olan ibadet, sistemli bir hareket tarzıdır Bu mânâya geldiği için de ibadetin "tapmak–tapınmak" şeklinde tabir ve tercüme edilmesine imkân yoktur Tapmak ve tapınmak; basit bir yöneliş, gerçek şuur ve niyetten yoksun ve sistemsiz yapılan hareket veya hareketlerden ibarettir


Putperestlerin Allah'tan başka ilâh, mabûd ve Allah ile aralarında aracı kabul ettikleri canlı–cansız varlıklara, nesnelere perestişine, onların önünde eğilmesine dilimizde tapınma ve tapma dense bile, katiyen ibadet denemez Çünkü o, Zât–ı Ecell–i A'lâ'ya hastır Evet, ibadet sadece O'na yapılır


Kulluk Yapma, İnsanın Fıtratında Vardır


Din; adı, şekli ne olursa olsun, nasıl tarif ve tavsif edilirse edilsin, insanlık tarihinde her zaman ve her yerde görülmüştür Dinin bazı ortak özellikleri vardır Bunlar: İman, İbadet ve Cemiyettir Demek ki din, bir insan ve cemiyet gerçeğidir Her nerede insan varsa orada din vardır Fakat din, sadece bir inanç ve inançlar manzumesi değildir İbâdet, dinin çok önemli ayrılmaz bir özelliğidir


Evet kulluk, beşerin fıtratında vardır Allah (cc), insanı yaratırken, kul olacak fıtratta ve kıvamda yaratmıştır Ancak beşer, çok kere bunu kötü ve yanlış yere kullanmıştır Taş, ağaç, yıldız, ay ve güneş gibi ibadete aslâ liyakati olmayan, Allah'ın mahlûku âciz, zayıf varlıkları kulluk makamından, Allah'a ortak tanıma derekesine düşürmüştür İnsanların Hakiki Ma'bûd'u bulamadıklarında, bir sürü sözde ma'bûdlar uydurarak onlara baş eğmeleri, bu fıtrî hâlden sapmaktan başka bir şey değildir


İmân, İslâm'ı dil ile ikrar, kalp ile tasdikten ibarettir Ancak arzu edilen neticeyi elde edebilmek için, imanın amel ile takviye ve desteklenmesi şarttır Bir takım kimselerin "Kalbin temizliğine ve iyi niyete bakılır İbadetler pek mühim değildir" demeleri, dinin, göstergelerini(şiarlarını) yıkmaktan başka bir mânâ taşımaz


İnsan hayatı, Allah'a karşı kulluk görevinin yerine getirilmesiyle orantılı olarak anlam kazanır Yüce Yaratıcımızın bizi sorumlu tuttuğu ibadetler, insanlığımızın, insan yönümüzün paslanmaması, devamlı parlaması içindir


İnsan, hem beden hem de ruhtan meydana geldiği için, âhenkli ilerleme ve dengeli gelişme, insan kişiliğinin bu iki cephesine de eşit bir dikkat ve özen göstermeyi gerektirir


Kur'ân'a göre bütün varlıklar ibadet etmektedir Kur'ân–ı Kerim, bunu şöyle ifade eder: "Hiç bir şey yoktur ki, Allah'ı tesbih etmesin" (İsrâ, 17/44) Yine Kur'ân, uzayıp kısalmanın gölgeye has bir ibadet, bir secde olduğunu bildirir Secde etmek, bitki ve dalların da ibadetidir Yıldızlar, dağlar, kuşlar, hayvanlar ve daha birçok yaratık, hepsi de kendilerine özgü bir şekilde ibadet yaparlar Hatta gök gürültüsü bile, Allah'ı hamd ile tesbihtir


Kâinatta seçkin bir yeri olan, akıl, fikir ve üstün yeteneklerle donatılan insan, yüksek bir gaye için yaratılmıştır Bu gaye de, Allah'ı bilmek ve O'na ibadet etmektir

SİE
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla