Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Soru Cevap Arşivi

Konu Kimliği: Konu Sahibi KuM TaNeSi,Açılış Tarihi:  09 Nisan 2009 (13:27), Konuya Son Cevap : 26 Nisan 2009 (00:50). Konuya 6 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 09 Nisan 2009, 13:27   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart İbadet nedir, insanlar niçin ibadetle sorumlu tutulmuşlardır?

İbadet nedir, insanlar niçin ibadetle sorumlu tutulmuşlardır?

İbadet nedir, insanlar niçin ibadetle sorumlu tutulmuşlardır?

İbadet; kulun, Allah-ü Teâlâ’ya karşı tekbir, hamd, şükür gibi vazifelerini Onun emrettiği tarzda yerine getirmesidir İnsan; Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz ihsan, ikram ve nimetleriyle beslendiğini düşünerek Ona karşı hamd ve şükür görevini yerine getirmekle sorumludur Bu ise, ancak ibadetle olur İbadet eden insan, bu dünya misafirhanesinde, Allah’ın emri dâiresinde oturup kalkar, yiyip içer, her türlü fiil ve hareketlerini Onun emirlerine göre tanzim eder Allah’ın kulu olarak yaşar Bu kulluk onu, hakiki insaniyete, gerçek şerefe kavuşturur Zaten insanların yaratılış gayesi ibadet ile bu şerefe nâil olmaktır Nitekim, Cenâb-ı Hak Zâriyât Sûresinde (Ayet, 56); “Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etmeleri için yarattım” buyurmaktadır Diğer bir ayet-i kerimede de şöyle buyuruyor:

“Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelki insanları yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki takvâ mertebesine nail olasınız Ve yine Rabbinize ibadet ediniz ki, Arz’ı size döşek, semâyı binanıza dam yapmış; ve semâdan suları indirmiş ki, sizlere rızık olmak üzere yerden meyve ve diğer gıdaları çıkartsın Öyle ise Allah’a misil ve ortak yapmayınız (Bilirsiniz ki, Allah’tan başka Ma’bûd ve hâlıkınız yoktur)” (Bakara Sûresi, 21-22)

Evet, Cenâb-ı Hak, semavatı güneş ve yıldızlarıyla, zemini deniz ve karalarıyla en mükemmel bir sûrette yarattı İnsanın ruhuna, her biri kâinattan daha kıymetli lâtifeler yerleştirdi Ona her tür güzellikleri seyredebilecek bir göz, yiyeceklerin ayrı ayrı tatlarını zevk edebilecek bir dil verdiği gibi, bu duygularla elde ettiği zevkleri, ilim ve irfana çevirecek bir akıl ihsan etti Ve insana, gerek kâinattan süzülerek onun imdadına gönderilen nimetleri ve gerekse kendi vücuduna yerleştirilen maddî ve manevî ihsanları takdir edebilecek bir vicdan lütfetti

İnsan, kendisine hediye edilen o akıl ile, sadece bu dünya için yaratılmadığını, kendisinin, vazifesiz ve gayesiz olamayacağını idrâk eder

Vicdanıyla, ona yapılan bu sonsuz ihsanlara karşı Rabbine hamd ve şükretmesi gerektiğini bilir Ubudiyetini yalnız Allah’a hasreder Ona ortak koşmaz

Ve kalbiyle ancak Allah’a muhabbet eder; sevilmeye lâyık bütün yaratılmışları da yine Onun için sever

Faraza, insan dinen ibadetle sorumlu olmasa bile ondaki akıl, kalp ve vicdan Allah’a ibadeti ve itaati emreder Zira, bunları ancak ibadet tatmin eder

Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan O Ganiyy-i Mutlak’ın bizim ibadetimize ihtiyacı olmadığı açıktır Bilâkis, biz ibadete muhtacız

İster istemez varacağımız o mahşer meydanında, o dehşetli hesap gününde, Cenâb-ı Hak biz insanlara: “Ey kullarım! Ben sizleri yoktan var ettim Sizin sonsuz ihtiyaçlarınızı yerine getirmek için bütün kâinatta olan nimetlerimi size yönelttim Vakti vaktine ihtiyaçlarınızı yerine getirdim Ben dünyada rahmet ve inâyetimle sizinle beraber idim O zaman siz kiminle beraberdiniz? Şükür ve kulluk bana lâyık iken siz beni unutup şükür ve ubûdiyetinizi kimlere takdim ettiniz?” derse ne cevap vereceğiz? O mukaddes huzurda utanma ve hayâdan ortaya çıkan manevî azap, Cehennem azabından daha dehşetli olmayacak mıdır? İşte, kâfirlere; “Keşke toprak olsaydık” dedirten de bu hâlden gelen şiddetli utanç duygusu olsa gerektir

Evet, insan ibadetsiz olmayacağı gibi, İslâmîyet de ibadetsiz düşünülemez Bu hakikati şöyle bir örnekle açıklayalım: Bir Müslüman köyü düşününüz Bu köyde ezan okunmasın Hiç kimse - ne bayram, ne cuma, ne de vakit - namazlarını kılmasın Hiçbir fert oruç tutmasın, zekât vermesin, hacca gitmesin O köyde yaşayanlar Kur’an okumasın, haram-helâl tanımasın, farz-vacip nedir bilmesinler Kalplerinde Allah’ın sonsuz nimet ve ihsanlarına karşı, hiç kimsenin hatırına hamd ve şükür etmek gelmesin

Böyle bir köyün ahalisi, Kur’an-ı Kerim’in emirlerine, Peygamber Efendimizin (asm) sahabelerin, evliya ve asfiyanın, müçtehitlerin, müfessirlerin, mücedditlerin hayat tarzına ters düşen bir yola girmiş olmaz mı?

Evet, İslâm sadece teorik ve vicdanî bir sistem değildir Kur’ân-ı Kerim’de birçok ayet-i kerimede imandan sonra hemen amel-i salih kavramı kullanılmakta ve salih amelin, imanın bir sonucu olduğu ders verilmektedir

Evet, peygamberlerin gönderiliş hikmeti, imanın esaslarıyla İslâm’ın şartlarını insanlara öğretmektir Yani, onların kalplerine, başta Allah’a iman olmak üzere, bütün iman hakikatlerini yerleştirmek ve bu imanlarını kemâle erdirecek ibadet vazifelerini onlara hakkıyla öğretmektir İnsanın imanı, ancak bu ibadetlerle olgunlaşır Bir kulun Allah katındaki değeri, Ona karşı kulluk vazifesinde göstereceği hassasiyet nispetindedir





Alaaddin Başar (ProfDr)
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi KuM TaNeSi 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
41.Haftanın Misafiri Belgin Hafta'nın Misafiri Belgin 37 13455 04 Ekim 2009 16:49
Neden Su içmeliyiz(46 sebep) Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp su damlası 6 3400 04 Ekim 2009 12:50
Yokluğuna Alıştırma... Şiirler ve Şairler KARAKÖSE 1 2815 04 Ekim 2009 12:45
Kırgınım Sana /medineweb Şiirler ve Şairler su damlası 7 3004 02 Ekim 2009 19:49
google amcam düzeltir işi bilir herşeyi =) Resim/Karikatür Esma_Nur 2 2586 02 Ekim 2009 11:25

Alt 09 Nisan 2009, 13:31   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart İbadet niçin yapılır. Cennet vaad edilmeseydi ve cehennemle korkutulmasaydık ibadet e

İbadet insanın Rabbisine karşı verdiği nimetlere bir teşekkür mukabilindendir Cennet veya Cehennem olsun veya olmasın insan bunu yerine getrmesi gerektiği bilincinde olmalıdır


İbadeti yapmamızın sebebi Allahın emri olduğu içindir Yoksa Cennete gitmek için veya Cehennemden kurtulmak için ibadet edilmez


Her mümin bilir ki ben Allah için namaz kılmaktayım Bu inançla günde beş defa rabbinin huzuruna çıkmaktadır


Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadesi konumuza açıklık getirecektir "Gözümde ne Cennet sevdası ve ne Cehennem korkusu"


İnsan sırf rızai ilahi için namaz kılmasına rağmen teşvik olması için niyetinde cennet olması onun ibadetine bir zarar vermese de ihlasına zarar verebilir


Allahın emrini her şeyin üstünde bilmek ibadetin sevgisini kalbimize yerleştirecektir


Yüce Allah Kur'an–ı Kerim'de: "Cin ve insi, (ille–i gâiye olarak Beni bilsin, irfanıma ersin ve) kulluk yapsınlar diye yarattım"(Zâriyât, 51/56) buyuruyor Her iş ve hareketin bir finalitesi vardır Bu kevn ü mekânın yaratılması, düzene konması da, insan ve cinlere "Allah'a kulluk" teklifinin getirilmesi içindir Şuuru ve iradesi olan herkes Allah'ı bilecek ve O'na kulluk yapacaktır Bu, Allah'ın eşya ve hâdiseleri yaratmasındaki –tabir caizse– ilâhî maksattır


İbadet, Cenâb–ı Hakk'ın emirlerini yerine getirip yaşama ve kulluk sorumluluklarını temsil etme mânâlarına gelir Ubûdiyet ise, kul olma şuuru içinde bulunma şeklinde yorumlanmıştır


İbâdetin şer'î mânâsı; hâlis bir niyetle, sevap beklemek üzere, Allah'a yakın olmayı düşünerek yapılan tâat demektir İbadet dediğimiz zaman, hem tâat hem de kurbet, yani Allah'a yaklaşma mânâsı bunun içinde düşünülür


Cin ve insanların yalnızca Allah'a ibadet için yaratıldığını düşünürsek, kısaca; Allah'ın emrettiği şeylerin bütününü yerine getirmenin ibadet etmek demek olduğunu söyleyebiliriz


Halk arasında yaygın bir anlayışa göre ibadet; namaz, oruç, zekât ve hacdan ibarettir Böyle bir kabul hiç şüphesiz sahihtir Ancak şeklen ve sayı olarak ibadetin böylesine daraltılması, kavrayış açısından bir kısırlığa yol açar Gerçekte İslâm'ın şartları olarak saydığımız beş temel esas, ibadetin bir özeti veya temel esasları olarak kabul edilebilir Onları açıp yaydığımız ve diğer ibadet şekillerini de nazara aldığımız zaman bütün bir İslâm Dini'nin tüm görkemiyle ortaya çıktığını görürüz


İnsanın bütün benliğiyle, bütün duygularıyla, iç ve dış bütün havassıyla, fikrî melekeleri, kafası ve lisanıyla Allah'a yönelmekten ibaret olan ibadet, sistemli bir hareket tarzıdır Bu mânâya geldiği için de ibadetin "tapmak–tapınmak" şeklinde tabir ve tercüme edilmesine imkân yoktur Tapmak ve tapınmak; basit bir yöneliş, gerçek şuur ve niyetten yoksun ve sistemsiz yapılan hareket veya hareketlerden ibarettir


Putperestlerin Allah'tan başka ilâh, mabûd ve Allah ile aralarında aracı kabul ettikleri canlı–cansız varlıklara, nesnelere perestişine, onların önünde eğilmesine dilimizde tapınma ve tapma dense bile, katiyen ibadet denemez Çünkü o, Zât–ı Ecell–i A'lâ'ya hastır Evet, ibadet sadece O'na yapılır


Kulluk Yapma, İnsanın Fıtratında Vardır


Din; adı, şekli ne olursa olsun, nasıl tarif ve tavsif edilirse edilsin, insanlık tarihinde her zaman ve her yerde görülmüştür Dinin bazı ortak özellikleri vardır Bunlar: İman, İbadet ve Cemiyettir Demek ki din, bir insan ve cemiyet gerçeğidir Her nerede insan varsa orada din vardır Fakat din, sadece bir inanç ve inançlar manzumesi değildir İbâdet, dinin çok önemli ayrılmaz bir özelliğidir


Evet kulluk, beşerin fıtratında vardır Allah (cc), insanı yaratırken, kul olacak fıtratta ve kıvamda yaratmıştır Ancak beşer, çok kere bunu kötü ve yanlış yere kullanmıştır Taş, ağaç, yıldız, ay ve güneş gibi ibadete aslâ liyakati olmayan, Allah'ın mahlûku âciz, zayıf varlıkları kulluk makamından, Allah'a ortak tanıma derekesine düşürmüştür İnsanların Hakiki Ma'bûd'u bulamadıklarında, bir sürü sözde ma'bûdlar uydurarak onlara baş eğmeleri, bu fıtrî hâlden sapmaktan başka bir şey değildir


İmân, İslâm'ı dil ile ikrar, kalp ile tasdikten ibarettir Ancak arzu edilen neticeyi elde edebilmek için, imanın amel ile takviye ve desteklenmesi şarttır Bir takım kimselerin "Kalbin temizliğine ve iyi niyete bakılır İbadetler pek mühim değildir" demeleri, dinin, göstergelerini(şiarlarını) yıkmaktan başka bir mânâ taşımaz


İnsan hayatı, Allah'a karşı kulluk görevinin yerine getirilmesiyle orantılı olarak anlam kazanır Yüce Yaratıcımızın bizi sorumlu tuttuğu ibadetler, insanlığımızın, insan yönümüzün paslanmaması, devamlı parlaması içindir


İnsan, hem beden hem de ruhtan meydana geldiği için, âhenkli ilerleme ve dengeli gelişme, insan kişiliğinin bu iki cephesine de eşit bir dikkat ve özen göstermeyi gerektirir


Kur'ân'a göre bütün varlıklar ibadet etmektedir Kur'ân–ı Kerim, bunu şöyle ifade eder: "Hiç bir şey yoktur ki, Allah'ı tesbih etmesin" (İsrâ, 17/44) Yine Kur'ân, uzayıp kısalmanın gölgeye has bir ibadet, bir secde olduğunu bildirir Secde etmek, bitki ve dalların da ibadetidir Yıldızlar, dağlar, kuşlar, hayvanlar ve daha birçok yaratık, hepsi de kendilerine özgü bir şekilde ibadet yaparlar Hatta gök gürültüsü bile, Allah'ı hamd ile tesbihtir


Kâinatta seçkin bir yeri olan, akıl, fikir ve üstün yeteneklerle donatılan insan, yüksek bir gaye için yaratılmıştır Bu gaye de, Allah'ı bilmek ve O'na ibadet etmektir

SİE
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Nisan 2009, 16:15   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart İbâdet Deyince Akla Namaz, Oruç Gibi Emirler Gelmektedir. İbâdet, Sadece Bunlardan mı

İbâdet Deyince Akla Namaz, Oruç Gibi Emirler Gelmektedir İbâdet, Sadece Bunlardan mı İbârettir?

Hayır, ibâdet sadece dînin namaz, oruç gibi emirlerinden ibâret değildir Allah'ın rızasına uygun düşen her şey, her hareket, her söz, her fiil, her düşünce ve niyet ibâdet kabûl edilmektedir Allah'ın emirlerini tutmak kadar, yasaklarından kaçmak da ibâdettir Bu bakımdan ibâdeti ikiye ayırmak mümkündür:
1 Amel-i sâlih, 2 Takvâ
Amel-i sâlih, namaz, oruç, vs gibi Allah'ın emirlerini yapmak demektir
Takvâ ise, içki, kumar, zinâ gibi Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçınmak mânasınadır
Mehmet Dikmen
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Nisan 2009, 18:00   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart İbâdet Ne Demektir, Niçin İbâdet Ederiz?

İbâdet Ne Demektir, Niçin İbâdet Ederiz? İbâdet, Allah'ın emirlerini yapıp, yasaklarından kaçmak, Onun rızasına uygun hareket etmek demektir Niçin ibâdet ettiğimize gelince:
* Herşeyden önce, yaratılış gayemiz olduğu için ibâdet ederiz Çünkü Allah, biz insanları kendisini tanıyıp îman etmemiz ve ibâdette bulunmamız için yaratmıştır
Bu husus Kur'ân-ı Kerîm'de şu şekilde beyan edilmiştir:
"Ben insi ve cinni ancak beni (îmanla tanıyıp) ibâdet etsinler diye yarattım" (ez-Zâriyât, 56)

Bir mü'min olarak, âyet-i kerîmenin ifade ettiği yaratılış gâyemize uygun şekilde hareket eder, Yaradanımıza karşı ibâdet ve kulluk vazifemizi yerine getirmeye çalışırız
Ayrıca bize pek çok nimetler verdiği için de, o nimetlere bir teşekkür olarak Allah'a ibadette bulunuruz
Küçük bir hediyesini aldığımız birine, tekrar tekrar teşekkür ederken, sayılamayacak kadar çok nimetlerine, hediye ve ikramlarına mazhar olduğumuz Allah Teâlâ'ya karşı ibâdetle teşekkürde bulunmazsak, ne derece nankörlük etmiş olacağımız açıktır Böyle bir nankörlüğe düşmemek için, ibâdet vazifemizi noksansız yapmaya gayret gösteririz
Allah bizi yoktan vâr etmiş, binlerce duygu ve cihazlarla donatmış, o duygu ve cihazlarımızın ihtiyacı olan herşey'i yaratmış, hayatla birlikte insâniyet, îman ve hidâyet nimetlerini de vermiştir
Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın nimetlerinin sonsuz olduğu ve saymakla bitmiyeceği şu şekilde belirtilmektedir:
"Allah'ın nimet(ler)ini saymaya kalksanız (değil tek tek saymak) topyekün bile sayamazsınız" (en-Nahl, 18)
Bu kadar sonsuz nimetler karşısında bizlere düşen vazife: Nimet sâhibi Cenâb-ı Hakk'ı tanımak ve sevmek, ibâdetle tanıyıp sevdiğimizi göstermek, verdiği nimetlerinden dolayı daima şükür ve minnet duyguları içinde bulunmaktır
* Yapmış olduğumuz ibâdet ve şükürler, aslında bu dünyada bizlere verilmiş olan nimetlerin tam karşılığı olmaktan çok uzaktır Halbuki Allah, îman edip ibâdet yaptığımız takdirde, bizler için ayrıca âhirette daha büyük nimetler hazırlamış, Cennette ebedî saâdetler va'detmiştir Bu durumda Allah'ın âhirette vermeyi va'dettiği bu ni'metler, tamamen onun hususî lütuf ve ihsânı, fazlı ve ikrâmı olmaktadır Yoksa, bizim yaptığımız ibâdet ve şükürlerin karşılığı, ücreti değildir
Bu hususu Peygamber Efendimiz şu şekilde ifade buyurmuşlardır:

"Sizden hiçbir kimseyi, kendi ameli (ibâdeti) Cennete girdiremez Beni de, amelim Cennete koyamaz Bu, ancak Allah tarafından bir RAHMET ile olacaktır"
İbâdet Deyince Akla Namaz, Oruç Gibi Emirler Gelmektedir İbâdet, Sadece Bunlardan mı İbârettir?
Hayır, ibâdet sadece dînin namaz, oruç gibi emirlerinden ibâret değildir Allah'ın rızasına uygun düşen her şey, her hareket, her söz, her fiil, her düşünce ve niyet ibâdet kabûl edilmektedir Allah'ın emirlerini tutmak kadar, yasaklarından kaçmak da ibâdettir Bu bakımdan ibâdeti ikiye ayırmak mümkündür:
1 Amel-i sâlih, 2 Takvâ
Amel-i sâlih, namaz, oruç, vs gibi Allah'ın emirlerini yapmak demektir
Takvâ ise, içki, kumar, zinâ gibi Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçınmak mânasınadır
İbâdetin Ferd ve Cem'iyete Sağladığı Faydalar Nelerdir? 1 İbâdetin mühim faydalarından biri, îtikadî ve imanî hükümleri kalb ve ruhlarda kökleştirip sâbit hâle getirmesidir
Bilindiği gibi, bilgi, ancak pratikle, tecrübe ile artar, gelişir, kökleşip meleke hâlini alır Pratiği ve tatbikatı yapılmayan kuru bir bilginin muhafazası zor olduğu gibi, insana hayatta faydası da az olur İmanî ve îtikadî bilgi ve hükümler için de, aynı durum söz konusudur Bu tür bilgi ve hükümlerin insanda kökleşip yerleşmesi, meleke hâline gelmesi, ancak ibâdet sâyesinde mümkün olur Çünkü "Allah'ın emirlerini yapmak, yasaklarından da kaçmak" demek olan ibâdet, îmanın pratiği ve tatbikatı hükmündedir
İbâdeti terketmek, îmanın insan davranışları üzerindeki müsbet te'sîrinin zamanla zayıflayıp kaybolmasına sebeb olur İnsan davranışları üzerinde îmanın te'sîri zayıfladıkça da menfî duygular, kötü huylar, zararlı arzular, onun his âlemini kaplar; çeşitli günah ve kötülükleri işlemeye zorlar Bu bakımdan, îman ile ibâdetin birbiriyle yakından alâkası vardır İman bir lâmba ise; ibâdet, rüzgârlar karşısında onu sönmekten kurtarmak ve ışığını daha da fazlalaştırmak için lâmbaya takılan şişe hükmündedir Peygamber Efendimiz ibâdetin îmanı koruyucu rolüne işâreten, "İman çıplaktır Elbisesi ise takvâdır" buyurmuştur Takvâ, bilindiği gibi, Allah'ın nehiylerinden kaçınmak, haram ve günahlardan uzak durmak demektir ki, bunun ibâdet olduğunu yukarda belirtmiştik
2 İbâdet, ferdî hayatın tanzîminde de büyük rol oynar Çünkü, ibâdet, fikirleri Cenâb-ı Hakk'a çevirttirir; zihinlerde Allah'ın azamet ve büyüklüğünü yerleştirir Bu ise, kulun, her yaptığı işte Allah'ın rızasını düşünmesini, İlâhî emirlere ve yasaklara riayet ve itâatini netice verir
Böylece, kulun şahsî hayatı, dînin gösterdiği istikamet üzere tanzîm edilmiş, maddî ve mânevî bir disiplin altına alınmış olur
3 İbâdetin ferdleri birbirlerine kaynaştırmada ve cem'iyette huzur ve âhengi sağlamada da büyük rolü vardır Aynı kıbleye yönelerek ibâdet etmek, Müslümanlar arasında kopmaz bir bağlılık ve bitmez bir alâka te'sîs eder Bu bağlılık ve alâka da sarsılmaz bir kardeşliği, ciddî bir sevgiyi, samimî bir dostluğu netice verir
Bu sâyede, cem'iyet hayatı huzur ve rahata kavuşur; maddî ve mânevî terakkiye ulaşır
4 İbâdetin insanın moral dünyası, ruh âlemi üzerindeki te'sîrine gelince:
İbâdetini yerine getiren bir mü'min, kalben müsterihtir Ruhen kuvvetlidir Mânen güçlüdür Hayatı boyunca, vazifesini yerine getiren bir insan psikolojisi içinde, gönül huzuru ile, mutlu yaşar
Ruhen daralmaz, bunalmaz, morali bozulmaz Engeller, zorluklar, imkânsızlıklar karşısında hüzne ve ye'se kapılmaz; metanet ve güvenini kaybetmez İbâdet yapan kimsenin iç âlemi, düzenli ve kararlıdır Ruhî fırtınalar, tenakuz ve çatışmalar onda görülmez
5 İbâdet şahsî kemalât ve olgunluğa da en büyük vesiledir
Bilindiği gibi insan, cismi itibariyle küçük, zayıf ve âciz bir varlıktır Buna mukabil o, yüksek bir ruh ve büyük bir istidadın sâhibidir Meyil ve arzuları sonsuza kadar uzanmış; emellerine, duygu ve hislerine yaratılıştan hiçbir sınır konulmamıştır
İşte böyle bir fıtratın sahibi olan insanın ruhunu yükseltip genişlendiren ibâdettir
İstidât ve kâbiliyetlerinin inkişafını sağlayan ibâdettir
Meyil ve arzularını ulvîleştiren ibâdettir
Emellerini gerçekleştiren, ümidlerini, filizlendirip yeşerten ibâdettir
Fikirlerini disiplin altına alarak doğru düşünce ve sıhhatli muhâkemeyi te'min eden ibâdettir
Duygu ve hislerini had altına alan, ifrat ve taşkınlıklardan kurtaran ibâdettir
Özetle diyecek olursak, insanı insandan beklenen kemâlâta, ahlâkî ve ruhî olgunluğa ulaştıran ibâdettir

Alıntı
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Nisan 2009, 18:24   Mesaj No:5
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Niçin İbadet Ediyoruz?

NİÇİN İBADET EDİYORUZ ?


Niçin ibadet ediyoruz ,sorusu,beraberinde iki soruyu birlikte getiriyor Daha doğrusu,bu sorunun içinde 2 soru saklı
-ibadet etmemizin sebebi,illeti nedir?
-ibadet etmemizin hikmeti,faydası nedir?
Bazıları bu soruyu sadece 2manayı kasdederek sorarlar Birinci ve en önemli noktayı unuturlar Bunun neticesi olarak hikmet sahasında kendilerince birtakım faydalar sıralar ve bu faydaların başka yollarla da elde edilebilceğini ileri sürerek,neticede ibadeti reddedici bir tavra girerler

İllet denilince ,ibadet yapmamızı gerekli kılan sebebi kastederiz Hikmetten ise,yaptığımız ibadet neticesinde ortaya çıkan faydayı anlarız Dünya işlerinden bir misal vermek gerekirse şöyle diyebiliriz Anadoludan istanbula gelmekte olan bir tüccarın bu seyehatının illeti ticarettir Hikmeti ise zengin olmak ve dünya nimetlerinden daha fazla istifade etmek Buna göre söz konusu şahsa,sen istanbula niçin gidiyorsun? Desek,zengin olmaya diye cevap vermez Bu hikmete ait bir cevaptır ve yerinde değildir Sorumuzun cevabı, ticaret yapmaya şeklinde gelmelidir Böyle bir cevap illete aittir ve isabetlidir Zaten bizim de sorduğumuz öncelikle bu manadır
O halde niçin ibadet ediyorsun şeklindeki sorunun cevabı da rabbim böyle emrettiği için şeklinde olcaktır Bu emri tutmanın pek çok faydası da vardır ;gerek dünyada gerek ahirette
Ama ibadet bu faydalar için yapılmaz Bunlar meselenin hikmet yönüdür
Kulun işi ibadet etmektir;emir dinlemektir;yasaklardan sakınmaktır Kula kulluk yaraşır İbadetini bu şuurla yapan bir kuluna,Rabbinin yapacağı ihsanlar ,ikramlar cennette vereceği dereceler ibadetin hikmet yönüdür
İslam ın her emri ve yasağı bu hakikatta bir misal olabilir Bunlardan sadece birkaç misal:
Oruç tutmanın tıp yönünden bir çok faydaları vardır Bütün bu faydalar orucun hikmet yönü oruç niçin tutulur sorusunun cevabı,sanıldığı gibi bu faydalar değildir Oruç Allah ın(cc) bir emri olduğu için tutulur Bu ibadetin belli bir zamanı vardır:Ramazan
Ramazan dışında 10 ay nafile oruç tutsanız da ,Ramazan da tutmasanız,bu ibadeti yerine getirmiş olmazsınız
Eger mesela sadece orucun hikmet yönü,yani faydaları olsa bu ikinci halde fayda on katına çımıştır,ama farz olan oruç hala tutulmamıştır
Yine orucun belli bir başlama ve bitiş vakti vardır Orucunuza imsaktan sonra başlasanız da ,iftarınızı yatsıdan birkaç saat sonra yapsanız orucunuz makbul olmaz Daha fazla bir süre aç kalmışsınızdır Hikmet fazlasıyla tamam olsa bile ,illetiniz kaybolduğundan ibadetiniz makbul sayılmaz
Oruç tıbbi faydaları için tutlmadığı gibi,içki içmek de tıbbi zararları için haram değildir Niçin içki içmiyorsun sorusunun cevabı: Allah (CC) yasakladığı için şeklinde verilcektir Ve ancak böyle olursa içki içmemek takva olur ve insanı Rabbine yaklaştırır İçki içmemekte esas olan,bedenini ve aklını korumak değil, bir ilahi yasaktan kaçınmaktır İllet budur;diğerleri ise içki içmemenin hikmetidir,faydalarıdır
Bilirsiniz, kendi kendine ölen yahut darbe ile öldürülen bir koyunun etini yemek haramdır Bu noktada birtakım tıbbi veya biyolojik izahlar getirilebilir Bütün bunlar, meselenin hikmet yönüdür
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla
Alt 13 Nisan 2009, 17:38   Mesaj No:6
Medineweb Usta Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:İmamHüseyin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7571
Üyelik T.: 20 Mart 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 279
Konular: 242
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart İbâdet Nedir ve Niçin İbâdet Yapmak Lâzımdır?

İbâdet, bizi ve bütün mevcûdatı yoktan var eden ve her an görünür görünmez kâzalardan, belâlardan koruyan ve her an çeşitli ni’metler, iyilikler vererek yetiştiren Allahü teâlânın emir ve yasaklarını yerine getirmektir O’na hizmette kusur etmemeye çalışmaktır Allahü teâlânın sevgisine kavuşmuş olan Resûllere, Nebîlere, velîlere, âlimlere benzemeye özenmektir

Herkese her ni’meti gönderen, yalnız Allahü teâlâdır Her şeyi var eden, ancak O’dur Her varlığı, her an varlıkta durduran hep O’dur Kullardaki üstün ve iyi sıfatlar, O’nun lütfu, ihsânıdır Hayatımız, aklımız, bilgimiz, gücümüz, görmemiz, işitmemiz, söyleyebilmemiz, hep O’ndandır Saymakla bitirilemiyen çeşitli ni’metleri, iyilikleri gönderen O’dur İnsanları güçlüklerden, sıkıntılardan kurtaran duâları kabul eden, dertleri, belâları gideren O’dur Rızıkları yaratan, ulaştıran yalnız O’dur İhsânı o kadar boldur ki, günah işleyenlerin rızkını kesmiyor Günahları örtmesi o kadar çoktur ki, emrini dinlemiyen, yasaklarından sakınmıyan azgınları, herkese rezil ve rüsvâ etmiyor ve namus perdelerini yırtmıyor Kimseden bir şey esirgemiyor Bütün ni’metlerinin en üstünü, en kıymetlisi olarak da doğru yolu, saâdet ve kurtuluş yolunu gösteriyor Yoldan sapmamak, Cennete girmek için teşvik buyuruyor Cennetteki sonsuz ni’metlere, bitmez tükenmez zevklere ve kendi rızâsına, sevgisine kavuşabilmemiz için, sevgili Peygamberine uymamızı emrediyor

İşte, Allahü teâlânın ni’metleri güneş gibi meydandadır Başkalarından gelen iyilikler, yine O’ndan gelmektedir Başkalarını vasıta kılan, onlara iyilik yapmak isteğini veren, onlara iyilik yapabilecek gücü, kuvveti veren, yine O’dur Bunun için, her yerden, herkesten gelen ni’metleri gönderen hep O’dur O’ndan başkasından iyilik, ihsân beklemek, emânetçiden, emânet olarak bir şey istemeye ve fakirden sadaka istemeye benzer Bu anlatılanların, yerinde ve doğru olduğunu, herkes kolayca anlar Çünkü, anlatılanlar, meydanda olan, düşünmeye bile lüzum olmıyan bilgilerdir

İnsanın, bu ni’metleri gönderen Allahü teâlâya, gücü yettiği kadar şükretmesi, insanlık vazifesidir Aklın emrettiği bir vazife, bir borçtur Fakat Allahü teâlâya yapılması gerekli bu şükrü yerine getirebilmek, kolay bir iş değildir Çünkü insanlar, yok iken sonradan yaratılmış, zayıf, muhtaç, ayıplı, kusurludur Allahü teâlâ ise, hep var, sonsuz vardır Ayıplardan, kusurlardan uzaktır Bütün üstünlüklerin sahibidir İnsanların Allahü teâlâya hiçbir bakımdan benzerlikleri, yakınlıkları yoktur Böyle aşağı kullar, öyle bir yüce Allahın şanına yakışacak bir şükür yapabilir mi? Çünkü, çok şey vardır ki, insanlar onları güzel ve kıymetli sanır Fakat, Allahü teâlâ, bunları kötülük bilir ve beğenmez Saygı ve şükür sandığımız şeyler, beğenilmiyen bayağı şeyler olabilir Bunu içindir ki, insanlar, kendi kusurlu akıllları, kısa görüşleri ile Allahü teâlâya karşı şükür, saygı olabilecek şeyleri bulamaz Şükür etmeye, saygı göstermeye yarayan vazifeler, Allahü teâlâ tarafından bildirilmedikçe, övmek sanılan şeyler, kötülemek olabilir

İşte, insanların Allahü teâlâya karşı kalb, dil, ve beden ile yapmaları ve inanmaları lâzım olan şükür borcu, kulluk vazifeleri, Allahü teâlâ tarafından bildirilmiş ve O’nun sevgili Peygamberi tarafından ortaya konmuştur Allahü teâlânın gösterdiği ve emrettiği kulluk vazifelerine “İslâmiyet” denir Allahü teâlâya şükür, O’nun Peygamberinin getirdiği yola uymakla olur Bu yola uymayan, bunun dışında kalan hiçbir şükrü, hiçbir ibâdeti, Allahü teâlâ kabul etmez, beğenmez Çünkü insanların iyi, güzel sandıkları çok şey vardır ki, İslâmiyet, bunları beğenmemekte, çirkin olduklarını bildirmektedir

Demek ki, aklı olan kimselerin, Allahü teâlâya şükretmek, ibâdet yapmak için, Muhammed aleyhisselâma uymaları lâzımdır O’nun yoluna İslâmiyet denir Muhammed aleyhisselâma uyan kimse müslümandır Allahü teâlâya şükretmeye, yâni Muhammed aleyhisselâma uymaya da, “ibâdet etmek” denir İslâmiyet iki kısımdır:

1- Kalb ile i’tikâd edilmesi, inanılması lâzım olanlar

2- Beden ve kalb ile yapılacak ibâdetler

İbâdetlerin en üstünü, en kıymetlisi, “Ehl-i sünnet i’tikâdı’nı öğrenip, îmânının buna uygun olmasına çalışmaktır Îmânını böyle düzelterek, “Bid’at ehli” denilen yetmişiki çeşit bozuk inanıştan kurtulduktan sonra, ibâdetlerde bid’at işlemekten de sakınmalıdır İslâmiyetin emir etmediği ibâdet sanarak yapmaya, “Bid’at” işlemek denir Bid’attan kurtulduktan sonra, “Takvâ”ya sarılmalıdır Takvâ, İslâmiyetin yasakladığı şeylerden, yâni haramlardan sakınmak demektir Takvâ, emirleri yapmaktan daha kıymetlidir Emirleri yapmaya ve haramlardan sakınmaya ibâdet etmek denir

İbâdetlerin doğru olarak yapılmasını bildiren “Dört mezhep” vardır Bunların dördü de haktır, doğrudur Bunlar,
1- Hanefî,
2- Şafi’î,
3- Mâlikî,
4- Hanbelî mezhepleridir

Her müslümanın bu dört mezhepten birisinin (İlm-ihâl) kitabını okuyup, ibâdetlerini bu kitaba uygun yapması lâzımdır Böylece bu mezhebe girmiş ve İslâmiyetin gösterdiği doğru yoldan ayrılmamış olur Dört mezhebin îmânları, inanışları birdir Yapılan ibâdetlerde ve işlerde bazı değişiklikler vardır Onun için hepsi birbirlerini severler
(Alıntıdır Bu görüşler beni Bağlamaz)
Alıntı ile Cevapla
Alt 26 Nisan 2009, 00:50   Mesaj No:7
Medineweb Sadık Üyesi
Arasat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Arasat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 4597
Üyelik T.: 27 Ekim 2008
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Yaş:37
Mesaj: 589
Konular: 255
Beğenildi:114
Beğendi:26
Takdirleri:953
Takdir Et:
Standart RE: İbâdet Nedir ve Niçin İbâdet Yapmak Lâzımdır?

Allah razı olsun .......
__________________
Allahtan başka hiç birşeyi olmayan ben Allahtan başka herşeyi olanlara acırım..........
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Niçin insanlar tam bir huzura kavusamıyor... İslaminesil Serbest Kürsü 1 07 Kasım 2023 08:23
İbadet nedir?Önemi ve Çeşitleri Medineweb İslam İbadet Esasları(DHBT) 2 18 Mayıs 2014 16:01
Niçin Ramazan, Niçin Oruç? Medineweb Oruç-Ramazan 0 13 Temmuz 2013 22:57
iki gönül ibadetle bir olur aslıı Evlilik-Nikah Konuları 0 13 Temmuz 2012 02:06
Zevk nedir? Niçin verilmiştir? Belgin Soru Cevap Arşivi 0 13 Nisan 2009 12:15

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.