Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 Nisan 2009, 15:20   Mesaj No:1

Belgin

Medineweb Emekdarı
Belgin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Belgin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 1.277
Konular: 640
Beğenildi:16
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart "Biz Niçin Allah'ı Görmüyoruz?" diyenlere nasıl cevap verilmeli?

"Biz Niçin Allah'ı Görmüyoruz?" diyenlere nasıl cevap verilmeli?

Görme, ihâta meselesidir Meselâ: İnsanın vücudunda mikroplar var, hatta bir dişin dibinde belki birkaç milyon bakteri bulunur Bunlar kendi ellerindeki imkân ve edevâtla, insanın dişini yontmaya, yıpratmaya, aşındırmaya çalışırlar Hâlbuki insan, ne bunların gürültüsünü duyar, ne de mevcudiyetlerinden haberdardır Onlar da tamamıyla insanı göremez ve hele kat’iyen ihâta edemezler Esasen, insanı görüp tam ihâta edebilmeleri için, onun dışında ve tamamen müstakil olmaları ve aynı zamanda onu görebilecekleri teleskop gibi bir göze sahip bulunmaları lâzımdır Demek ki, ihâta edemeyişleri görmelerine mâni oluyor Onlar ise, o anda neyin karşısında bulunuyorlarsa ancak onu görüyorlar
Mikro âlemdeki bu misale benzer bir misal de, makro âlemden arz edelim; meselâ: Büyük bir teleskobun başına oturduğumuzu düşünelim ki; bu teleskop, ışık yılıyla dört milyar sene ötesini gösteriyor Yine de, bütün kâinat ve mekânlar hakkındaki bilgimiz “deryada katre” Belki, sadece o teleskopla gördüğümüz saha hakkında, bulanık faraziyeler nev’inden bir kısım mâlûmata sahip olabiliyoruz Bu faraziyeler ile de yeni faraziyelere ulaşarak başka mâlûmatlar elde etmeye çalışıyoruz
Biz burada da, kâinatın idaresini, umumî şeklini, muhtevasını ve mahiyetini göremeyecek ve idrak edemeyeceğiz Çünkü, mikro âlemde olduğu gibi, makro âlemde de tam bir ihâtaya sahip değiliz
Görülüyor ki, elimizde mikroskop veya X ışınları, mikro varlıklar karşısında ihâtasızlık içinde olduğumuz gibi, makro âlemde de aynı ihâtasızlık içinde bulunuyoruz Şimdi bir de, Allah’ı (cc) düşünelim: Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki: “Allah’ın kürsîsine nispeten, bütün kevn ü mekânlar (yani ışık hızıyla trilyon defa trilyon derinlikleri bulunan kevn ü mekânlar), çöle atılmış bir halka gibidir “O’nun arşına nispeten de kürsî, çöle atılmış bir halka gibidir” (1) Kemmiyet ve keyfiyet ölçüleri içinde, arş ve kürsî ele alınırken ortaya konan nispetlerle bu ne müthiş azamet! Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri, emir ve iradesini bu arş ve kürsîden tenfiz ve hükmünü oradan icrâ ediyor
Şimdi, kâinatlara nispeten mikroskobik bir hüviyette olan sizlerin, bütün kevn ü mekânları anlayabilme iddianız, nasıl abes bir iş ise, öyle de bütün mekânlar O’na nispeten mikroskobik bir varlık hâline gelen; Arş-ı Âzam’ı anlama gayretiniz de o derece abes bir iştir Kaldı ki, Arş-ı Âzam da ancak, Allah’ın emirlerinin tenfîz ve icrâ mahallidir Böyle olunca, Allah nasıl ihâta edilip kavranacak ki?
Onun için Kur’ân-ı Kerim’de “O’nu gözler ihâta edemez; O (nun ilmi) ise bütün gözleri ihâta eder” buyurulmaktadır (En’âm, 6/103)
Evet, o basar ve basiretler O’nu idrak ve ihâta edemez Görmek için ihâta lâzımdır O, bütün basar ve basiretleri idrak buyurur, ihâta buyurur da, gözler O’nu ihâta edemez Mevzuun aydınlığa kavuşması için, bu cihetin de böylece bilinmesi şarttır
Bir diğer yönüyle; nur, Allah’ın (cc) hicâbıdır (perde) Biz, nuru bile ihâta edemiyoruz Efendimiz’e (sav) miraçtan dönüşte, sahabî sordu: “Rabbini gördün mü?” Bir defa şöyle buyurdular: (Ebû Zerr naklediyor) “O bir Nur; nasıl görürüm O’nu” (2) Başka bir yerde buyururlar ki: “Ben bir nur gördüm” (3) Hâlbuki nur, mahlûktur Allah, Münevviru’n-Nur’dur Nur’a şekil veren, biçim veren, tasvîrini yapan Allah’dır (cc) Nur, Allah değildir; O’nun mahlûkudur Başka bir hadiste tavzih buyururlar: “Allah’ın hicâbı nurdur” (4) Yani sizinle O’nun arasında bir nur vardır Siz, nur ile muhâtsınız Burada da ayrı bir derinlik var! Yine muhât diyoruz; ama sıfatları ile, başkası ile değil Sıfatları ne gayri, ne de aynı
Ulûhiyete dair meselelere girince, mevzu derinleşiyor, ağırlaşıyor ve altından kalkılamaz bir hâl alıyor
Netice olarak diyebiliriz ki: Allah (cc) görülmez Hicâbı, nurdur O’nun Siz, görseniz görseniz ancak nur görürsünüz Meselâ nefs-i emmâre sırrını aşmağa çalıştığınız zaman, kızıl bir nur görürsünüz; nefs-i levvâmeye geldiğiniz zaman mavi; nefs-i mutmainneye geldiğiniz zaman da yeşil bir nur görürsünüz Sonra bir seviyeye gelirsiniz ki, orada gördüğünüz nurun rengini tâyin ve tespit edemezsiniz Bunlar, ehlullahın müşâhedesidir ve ancak vicdanî tecrübelerle inkişaf eder
Bir fikir verebilmek için, mevzua bu renklerle girdim ve arz etmeye çalıştım Binâenaleyh, sizin de göreceğiniz sadece, Cenâb-ı Hakk’ın nurunun gölgesinin gölgesinden ibaret olacaktır Bu itibarla da yine görmüş sayılmayacaksınız
Şimdi de, mevzûu bir üçüncü yönüyle ele alalım: İbrahim Hakkı Hazretleri der ki:
“Bulunmaz Rabbimin zıddı ve niddi, misli, âlemde ve sûretten münezzehtir, mukaddestir, Teâlallah” (5)
Evvelâ, Rabbimizin zıddı yoktur Bu çok mühim bir husustur Bir şeyin zıddı olacak ki, görülebilsin Yani sen ışığı görüyorsun; çünkü onun karşısında karanlık var Kezâ, bir kısım uzunluklar hakkında fikrini söylüyorsun; Meselâ: Bu iki metre diğeri üç ilh Zıddı olduğundan dolayı, bunlar tertibe girebiliyorlar
Allah’ın ne zıddı, ne de niddi vardır ki: karanlık ışığı gösterdiği gibi, O da, zıddıyla görünsün
Bir de bu meseleyi fizik açısından ele alalım Acaba insan, şu önüne serilip teşhir edilen kevn ü mekânın kaçta kaçını görüyor Evet, gördüğünüz şeyler hakkında bir rakam verebilir misiniz? Meselâ, düşünelim ki, görülebilecek şeylerden milyar kere milyar eşya şu kâinat meşherinde bizim nazarımıza arz edilmiş ve “Buyurun, görün, ibret alın; Yaradan’ı alkışlayın!” denmiş Hâlbuki nazarımıza arz edilen bu şeylerin ancak milyonda beşini görebiliyor, geri kalanları ise tanımıyoruz bile Evet, sadece belli bir boyda, belli ışık dalgaları içinde olanları görüyoruz O hâlde dikkat buyurun, “Ben niye Allah’ı görmüyorum?” diyen bir insan, milyonda beş gördüğü daracık kâinatın içine, bütün kevn ü mekânı elinde tutan Allah’ı da sokmak istiyor! Âh, sefil düşünce!
Evet, âyât-ı tekvîniyye (kâinat kitabının mevzu ve meseleleri) karşısında bin türlü kafa sancısı çeken, O’nu görecektir Büyük nebî Hz Musa ve nebîlerin efendisi Hz Muhammed (sav) kendi durumlarına göre mutlaka O’nu göreceklerdir Diğerleri de kendi çaplarına göre Ve, burada araştırma, tefekkür etme hususuna büyük bir teşvik vardır Âhirette bey ve sultan olmak isteyenler, dünyada, kafa ve kalb yapılarını yenilemeye çalışacak, daha doğrusu, orada, fikren ve ruhen yükselmiş kimselere yakışır şekilde Allah’ı görmek ve duymak için burada, kalb ve ruhlarını yaşayacak, himmetlerini âli tutacak; bir kova su ile oraya gitmeyecek, bir umman taşıyacaklar ötelere İbrahim Hakkı Hazretlerinin zayıf olduğuna bakmadan tercüme ettiği bir hadis-i şerifte -bazıları mevzu da diyor- şöyle buyrulmuştur:
“Sığmam dedi Hak, arz u semâya;
Kenzen bilindi, dil madeninden” (6)
Cihanlar, azameti yanında zerreler kadar dahi olmayan O yüce varlık, ne lütûfkârdır ki; her mü’minin kalbinde “kenzen” bilinir ve O’nun duygularının itmînanına vesile olur!
Her şeyin doğrusunu O bilir
Basar: Görme Faraziye: Varsayım
Basiret: Feraset, kavrayış, ön sezi
İhata: Kavrama, içine alma, kuşatma
Kevnü mekan: Varlık, kâinat
Muhât: Etrafı kuşatılmış, çevrilmiş, ihata olunmuş
Nidd: Eş, benzer
Nefs-i emmâre: İnsanı kötülüğe sürükleyen nefis
Nefs-i levvame: Kötülüğe sürükleyen fakat sonrasında vicdan azabı veren nefis
Nefs-i mutmaine: İyilikle kötülüğü ayırt eden, kişiyi Allah’a yaklaştıran nefis
Tenfiz: Hükmü yerine getirme
Fetullah Gülen
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Belgin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Ben Sana Gül Diyemem Hz.Muhammed(s.a.v) Belgin 0 2347 29 Eylül 2009 09:25
Bir evliyayı vesile ederek dua edilirmi? Soru Cevap Arşivi Kara Kartal 21 10068 24 Eylül 2009 09:38
Mahşerde âzâlarımızın konuşması Soru Cevap Arşivi KuM TaNeSi 1 2541 17 Eylül 2009 15:06
Zekâtını vermeyenlere ibrettir Sâlebe'nin servet... Zekat-İnfak dua dilencisi 1 2207 17 Eylül 2009 09:56
Yaşlı kadınların tesettürü... Tesettür Konuları Belgin 0 2547 07 Eylül 2009 08:26