Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Genel Konular > Bilgi Dağarcığı

Konu Kimliği: Konu Sahibi Belgin,Açılış Tarihi:  10 Nisan 2009 (16:20), Konuya Son Cevap : 10 Nisan 2009 (16:22). Konuya 1 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 10 Nisan 2009, 16:20   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Belgin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Belgin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 1.277
Konular: 640
Beğenildi:16
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart "Biz Niçin Allah'ı Görmüyoruz?" diyenlere nasıl cevap verilmeli?

"Biz Niçin Allah'ı Görmüyoruz?" diyenlere nasıl cevap verilmeli?

Görme, ihâta meselesidir Meselâ: İnsanın vücudunda mikroplar var, hatta bir dişin dibinde belki birkaç milyon bakteri bulunur Bunlar kendi ellerindeki imkân ve edevâtla, insanın dişini yontmaya, yıpratmaya, aşındırmaya çalışırlar Hâlbuki insan, ne bunların gürültüsünü duyar, ne de mevcudiyetlerinden haberdardır Onlar da tamamıyla insanı göremez ve hele kat’iyen ihâta edemezler Esasen, insanı görüp tam ihâta edebilmeleri için, onun dışında ve tamamen müstakil olmaları ve aynı zamanda onu görebilecekleri teleskop gibi bir göze sahip bulunmaları lâzımdır Demek ki, ihâta edemeyişleri görmelerine mâni oluyor Onlar ise, o anda neyin karşısında bulunuyorlarsa ancak onu görüyorlar
Mikro âlemdeki bu misale benzer bir misal de, makro âlemden arz edelim; meselâ: Büyük bir teleskobun başına oturduğumuzu düşünelim ki; bu teleskop, ışık yılıyla dört milyar sene ötesini gösteriyor Yine de, bütün kâinat ve mekânlar hakkındaki bilgimiz “deryada katre” Belki, sadece o teleskopla gördüğümüz saha hakkında, bulanık faraziyeler nev’inden bir kısım mâlûmata sahip olabiliyoruz Bu faraziyeler ile de yeni faraziyelere ulaşarak başka mâlûmatlar elde etmeye çalışıyoruz
Biz burada da, kâinatın idaresini, umumî şeklini, muhtevasını ve mahiyetini göremeyecek ve idrak edemeyeceğiz Çünkü, mikro âlemde olduğu gibi, makro âlemde de tam bir ihâtaya sahip değiliz
Görülüyor ki, elimizde mikroskop veya X ışınları, mikro varlıklar karşısında ihâtasızlık içinde olduğumuz gibi, makro âlemde de aynı ihâtasızlık içinde bulunuyoruz Şimdi bir de, Allah’ı (cc) düşünelim: Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki: “Allah’ın kürsîsine nispeten, bütün kevn ü mekânlar (yani ışık hızıyla trilyon defa trilyon derinlikleri bulunan kevn ü mekânlar), çöle atılmış bir halka gibidir “O’nun arşına nispeten de kürsî, çöle atılmış bir halka gibidir” (1) Kemmiyet ve keyfiyet ölçüleri içinde, arş ve kürsî ele alınırken ortaya konan nispetlerle bu ne müthiş azamet! Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri, emir ve iradesini bu arş ve kürsîden tenfiz ve hükmünü oradan icrâ ediyor
Şimdi, kâinatlara nispeten mikroskobik bir hüviyette olan sizlerin, bütün kevn ü mekânları anlayabilme iddianız, nasıl abes bir iş ise, öyle de bütün mekânlar O’na nispeten mikroskobik bir varlık hâline gelen; Arş-ı Âzam’ı anlama gayretiniz de o derece abes bir iştir Kaldı ki, Arş-ı Âzam da ancak, Allah’ın emirlerinin tenfîz ve icrâ mahallidir Böyle olunca, Allah nasıl ihâta edilip kavranacak ki?
Onun için Kur’ân-ı Kerim’de “O’nu gözler ihâta edemez; O (nun ilmi) ise bütün gözleri ihâta eder” buyurulmaktadır (En’âm, 6/103)
Evet, o basar ve basiretler O’nu idrak ve ihâta edemez Görmek için ihâta lâzımdır O, bütün basar ve basiretleri idrak buyurur, ihâta buyurur da, gözler O’nu ihâta edemez Mevzuun aydınlığa kavuşması için, bu cihetin de böylece bilinmesi şarttır
Bir diğer yönüyle; nur, Allah’ın (cc) hicâbıdır (perde) Biz, nuru bile ihâta edemiyoruz Efendimiz’e (sav) miraçtan dönüşte, sahabî sordu: “Rabbini gördün mü?” Bir defa şöyle buyurdular: (Ebû Zerr naklediyor) “O bir Nur; nasıl görürüm O’nu” (2) Başka bir yerde buyururlar ki: “Ben bir nur gördüm” (3) Hâlbuki nur, mahlûktur Allah, Münevviru’n-Nur’dur Nur’a şekil veren, biçim veren, tasvîrini yapan Allah’dır (cc) Nur, Allah değildir; O’nun mahlûkudur Başka bir hadiste tavzih buyururlar: “Allah’ın hicâbı nurdur” (4) Yani sizinle O’nun arasında bir nur vardır Siz, nur ile muhâtsınız Burada da ayrı bir derinlik var! Yine muhât diyoruz; ama sıfatları ile, başkası ile değil Sıfatları ne gayri, ne de aynı
Ulûhiyete dair meselelere girince, mevzu derinleşiyor, ağırlaşıyor ve altından kalkılamaz bir hâl alıyor
Netice olarak diyebiliriz ki: Allah (cc) görülmez Hicâbı, nurdur O’nun Siz, görseniz görseniz ancak nur görürsünüz Meselâ nefs-i emmâre sırrını aşmağa çalıştığınız zaman, kızıl bir nur görürsünüz; nefs-i levvâmeye geldiğiniz zaman mavi; nefs-i mutmainneye geldiğiniz zaman da yeşil bir nur görürsünüz Sonra bir seviyeye gelirsiniz ki, orada gördüğünüz nurun rengini tâyin ve tespit edemezsiniz Bunlar, ehlullahın müşâhedesidir ve ancak vicdanî tecrübelerle inkişaf eder
Bir fikir verebilmek için, mevzua bu renklerle girdim ve arz etmeye çalıştım Binâenaleyh, sizin de göreceğiniz sadece, Cenâb-ı Hakk’ın nurunun gölgesinin gölgesinden ibaret olacaktır Bu itibarla da yine görmüş sayılmayacaksınız
Şimdi de, mevzûu bir üçüncü yönüyle ele alalım: İbrahim Hakkı Hazretleri der ki:
“Bulunmaz Rabbimin zıddı ve niddi, misli, âlemde ve sûretten münezzehtir, mukaddestir, Teâlallah” (5)
Evvelâ, Rabbimizin zıddı yoktur Bu çok mühim bir husustur Bir şeyin zıddı olacak ki, görülebilsin Yani sen ışığı görüyorsun; çünkü onun karşısında karanlık var Kezâ, bir kısım uzunluklar hakkında fikrini söylüyorsun; Meselâ: Bu iki metre diğeri üç ilh Zıddı olduğundan dolayı, bunlar tertibe girebiliyorlar
Allah’ın ne zıddı, ne de niddi vardır ki: karanlık ışığı gösterdiği gibi, O da, zıddıyla görünsün
Bir de bu meseleyi fizik açısından ele alalım Acaba insan, şu önüne serilip teşhir edilen kevn ü mekânın kaçta kaçını görüyor Evet, gördüğünüz şeyler hakkında bir rakam verebilir misiniz? Meselâ, düşünelim ki, görülebilecek şeylerden milyar kere milyar eşya şu kâinat meşherinde bizim nazarımıza arz edilmiş ve “Buyurun, görün, ibret alın; Yaradan’ı alkışlayın!” denmiş Hâlbuki nazarımıza arz edilen bu şeylerin ancak milyonda beşini görebiliyor, geri kalanları ise tanımıyoruz bile Evet, sadece belli bir boyda, belli ışık dalgaları içinde olanları görüyoruz O hâlde dikkat buyurun, “Ben niye Allah’ı görmüyorum?” diyen bir insan, milyonda beş gördüğü daracık kâinatın içine, bütün kevn ü mekânı elinde tutan Allah’ı da sokmak istiyor! Âh, sefil düşünce!
Evet, âyât-ı tekvîniyye (kâinat kitabının mevzu ve meseleleri) karşısında bin türlü kafa sancısı çeken, O’nu görecektir Büyük nebî Hz Musa ve nebîlerin efendisi Hz Muhammed (sav) kendi durumlarına göre mutlaka O’nu göreceklerdir Diğerleri de kendi çaplarına göre Ve, burada araştırma, tefekkür etme hususuna büyük bir teşvik vardır Âhirette bey ve sultan olmak isteyenler, dünyada, kafa ve kalb yapılarını yenilemeye çalışacak, daha doğrusu, orada, fikren ve ruhen yükselmiş kimselere yakışır şekilde Allah’ı görmek ve duymak için burada, kalb ve ruhlarını yaşayacak, himmetlerini âli tutacak; bir kova su ile oraya gitmeyecek, bir umman taşıyacaklar ötelere İbrahim Hakkı Hazretlerinin zayıf olduğuna bakmadan tercüme ettiği bir hadis-i şerifte -bazıları mevzu da diyor- şöyle buyrulmuştur:
“Sığmam dedi Hak, arz u semâya;
Kenzen bilindi, dil madeninden” (6)
Cihanlar, azameti yanında zerreler kadar dahi olmayan O yüce varlık, ne lütûfkârdır ki; her mü’minin kalbinde “kenzen” bilinir ve O’nun duygularının itmînanına vesile olur!
Her şeyin doğrusunu O bilir
Basar: Görme Faraziye: Varsayım
Basiret: Feraset, kavrayış, ön sezi
İhata: Kavrama, içine alma, kuşatma
Kevnü mekan: Varlık, kâinat
Muhât: Etrafı kuşatılmış, çevrilmiş, ihata olunmuş
Nidd: Eş, benzer
Nefs-i emmâre: İnsanı kötülüğe sürükleyen nefis
Nefs-i levvame: Kötülüğe sürükleyen fakat sonrasında vicdan azabı veren nefis
Nefs-i mutmaine: İyilikle kötülüğü ayırt eden, kişiyi Allah’a yaklaştıran nefis
Tenfiz: Hükmü yerine getirme
Fetullah Gülen
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Belgin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Ben Sana Gül Diyemem Hz.Muhammed(s.a.v) Belgin 0 2335 29 Eylül 2009 10:25
Bir evliyayı vesile ederek dua edilirmi? Soru Cevap Arşivi Kara Kartal 21 9953 24 Eylül 2009 10:38
Mahşerde âzâlarımızın konuşması Soru Cevap Arşivi KuM TaNeSi 1 2529 17 Eylül 2009 16:06
Zekâtını vermeyenlere ibrettir Sâlebe'nin servet... Zekat-İnfak dua dilencisi 1 2193 17 Eylül 2009 10:56
Yaşlı kadınların tesettürü... Tesettür Konuları Belgin 0 2534 07 Eylül 2009 09:26

Alt 10 Nisan 2009, 16:22   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
Belgin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Belgin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 1.277
Konular: 640
Beğenildi:16
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: "Biz Niçin Allah'ı Görmüyoruz?" diyenlere nasıl cevap verilmeli?

İnsanın öncelikle kendini, dolayısıyla kainatı tanıması ve olduğu gibi kabul etmesi meseleye ilk ışığı tutacaktır İnsanın her vasfının, her organının mahdut (sınırlı*) olduğuna kimsenin itirazı olacağını zannetmiyorum Eğer her çeşit hayvanla yarışmaya girilecek olsa, şüphesiz insan idrak, düşünme kabiliyeti dışında bütün alanlarda mağlubiyet tadacaktır Çıta koşu yarışında en iyi koşucuyu geçecek, kedi daha yükseğe çok rahat zıplayacak, köpek depremi bile hissedecek, şahin ise insana görünmediği halde uzaktan onu görecektir Akıl ise onu ayıran tek özellik olacaktır O da her ne kadar sınırlı da olsa (IQ bir rakamla belirlenir, sayılar ise sonsuzdur) kainatta bir hikmet elini fark etmek için kafidir Yani yalnız gördüğüne inandığını hiç kimse düşünmeden ve tersini savunanları dinlemeden iddia edemez, çünkü onda akıl ve kalp vardır Aklı ise onu görmediklerine de inanmaya zorlar "İnsan görmediğine inanır O görmediğine inanan tek varlıktır şu dünyada Bu bir meziyettir" (1) Şimdi tefekkür havuzunda inceleyelim konuyu

"Ben, sadece gördüğüme inanırım" diyen birisi sadece Allah'ı(cc) değil birçok şeyi de beraberinde -belki de fark etmeden- inkar ederBu mantıkla elimin yazdıkları aklım ve vicdanım tarafından kabul görmüyor, dolayısıyla iddia da kendi kaşifi tarafından reddediliyor Şimdi biraz daha yumuşak örneklere geçelim Burnumuza zaman zaman ilk etapta kaynağını bilmediğimiz bir koku gelir; ama nafile, biz o kokuyu göremeyiz Sonra biraz araştırdığımızda anlarız ki, koku çiçekten geliyormuş İşte, kainatta Allah'ı(cc) göremeyiz Fakat Allah'ın (cc) tecellilerini bütün güzellikleriyle müşahede edebiliriz, bu da Allah'a (cc) delalet eder İnsan karanlıkta dikkatli yürümezse bir engele çarpabilir; ama daha iyi gören bir hayvan dikkat etmeden dahi aynı engeli rahatça görmez mi? Bir âmânın göremediklerini de başka kimseler görebilir, insan ise bu dünyada bir nevi âmâdırDemek ki sınırlı olan gözle sınırsız olan Allah'ı (cc) göreceğini zannetmek yanılgı olacaktır
"Gözümüz 1 mm'in beşte birine kadar küçüklükteki cisimleri ancak görebilir Daha küçük olanları ise mikroskoplarla görürüz
Işığın da ancak yedi rengini görebiliriz Titreşimi 0,4'le 0,7 arasında olan ışınları görmekte güçlük çekmeyiz Bu dalgaboyundaki ışınları gözümüzün retina tabakası sinirler vasıtasıyla tanıyabilirken, bunun dışındaki yüzlerce, binlerce ışığı göremeyiz X, gama, morötesi, kızılötesi, radar, kozmik, röntgen, radyoaktif ışınları bunlar arasında sayabiliriz
Göremediğimiz daha nice varlıklar var Çekme ve itme güçleri koca koca sistemleri ayakta tutarlar, ama görülmezler Eğer bu güçler olmasaydı kainat alt üst olurdu
Şimdiye kadar maddenin en küçük parçası olan atomu görebilen olmamış Mikroskopla da göremiyoruz Ama kimse varlığı konusunda tereddüt etmiyor
Siyah delikleri de (black hole) görebilmiş değiliz Ama varlıkları inkar edilemeyecek kadar kesin"(2) İnsan bu tür göremediği varlıkları çeşitli verilerden, iddialardan, hipotezlerden yola çıkarak tespit ediyor Öyleyse Allah'ı(cc) da bu kadar çok öznel ve nesnel kanıt varken kabul etmek zor olmamalı Sonuç olarak "mikro alemde olduğu gibi, makro alemde de tam bir ihataya sahip değiliz (3); evet, göz gerçi O'nu(cc) göremez; ama neye baksa O'ndan bir eser görür Nereye dönse, O'nun fillerini müşahede eder Onun isimlerinin tecellileriyle karşılaşır (4)" Diğer bir cihetle "Peki, Allah'ı görmeli miyiz, Allah(cc) niçin görünmez?" sorularının cevapları da bu meseleye de ışık tutmuş olacaktır

Bu soru dört şıkla cevaplandırabilir:
"1- Yaratılış kapasitemizin Allah'ı görebilecek güçte olmayışı ve nurun, yani ışığın bile Kendisine perde olması
2- Şiddet-i zuhurundan gizlenmesi
3- Zıddı olan yokluğunun düşünülemeyişi
4- İmtihan dünyasının böyle gerektirmesi" (5)

1- Evet, bu gözler daha kainatı bile doğrudüzgün ihata edemezken O'nun(cc) Yaratıcısını ihata etmesi düşünülebilir mi? " elimizde mikroskop veya X ışınları, mikro varlıklar karşısında ihatasızlık içinde olduğumuz gibi, makro âlemde de aynı ihâtasızlık içinde bulunuyoruz Şimdi bir de, Allah'ı (cc) düşünelim: Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki: 'Allah'ın kürsîsine nispeten, bütün kevn ü mekânla' yani ışık hızıyla trilyon defa trilyon derinlikleri bulunan kevn ü mekânlar, çöle atılmış bir halka gibidir 'Onun arşına nispeten de kürsî, çöle atılmış bir halka gibidir' Kemmiyet ve keyfiyet ölçüleri içinde, arş ve kürsî ele alınırken ortaya konan nispetlerle bu ne müthiş azamet! Allah-u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri, emir ve irâdesini bu arş ve kürsîden tenfiz ve hükmünü oradan icrâ ediyor
Şimdi, kâinatlara nispeten mikroskobik bir hüviyette olan sizlerin, bütün kevnü mekânları anlayabilme iddianız, nasıl abes bir iş ise, öyle de bütün mekânlar O'na nispeten mikroskobik bir varlık hâline gelen; Arş-ı A'zam'ı anlama gayretiniz de o derece abes bir iştir Kaldı kı, Arş-ı Âzam da ancak, Allah'ın emirlerinin tenfîz ve icrâ mahâllidir Böyle olunca, Allah nasıl ihata edilip kavranacak ki?
Onun için Kurân-i Kerim'de 'Onu gözler ihata edemez; Onun ilmi ise bütün gözleri ihâta eder' duyurulmaktadır (En'am, 103)
Evet, o basar ve basiretler Ona idrâk ve ihâta edemez Görmek için ihâta lâzımdır O, bütün basar ve basiretleri idrâk buyurur, ihâta buyurur da, gözler Onu ihâta edemez Mevzuun aydınlığa kavuşması için, bu cihetin de böylece bilinmesi şarttır "(6) Ezcümle, "Hz Musa gibi büyük bir peygamber bile Cenab-ı Hak dağa tecelli ettiği, o da uzaktan baktığı halde Onu görmeye dayanamamış, şiddetinden düşüp bayılmıştır" (7)
2- Şiddet-i zuhurundan gizlenmesi nasıl olur açıklamaya çalışalım Söz gelimi güneş her yeri kaplasaydı ve gece hiç olmasaydı bizim ne güneş ne de gece diye bir şeyden haberimiz bile olacaktı Çünkü farklı bir ortam düşünme imkanımız var olmayacaktı Mesela "her an havayı teneffüs ettiğimiz ve her nimetten çok ona muhtaç olduğumuz, ondan birkaç dakika olsun ayrılığımız söz konusu olmadığı halde, nerdeyse havanın varlığını, değerini unutur hale geliriz O da adeta şiddet-i zuhurundan gizlenmiştir" (8) Örnekler çoğaltılabilir Netice itibariyle "Allah da (cc) her an, her saniye kainatta hayat, ilim, kudret, irade, görme, işitme, yaratma gibi sıfatlarıyla varlığını hissettirmektedir"(9) Lakin biz bunlar olmadan bir durum tasavvur edemediğimizden Allah'ın (cc) şiddet-i zuhurundan gizlendiğini söylemek durumundayız
"Bir diğer yönüyle; Nur, Allah'ın (cc) hicâb'ıdır (perde) Biz, nuru bile ihâta edemiyoruz Efendimize (sav) Miraç'tan dönüşte, sahâbî sordu: "Rabbini gördün mü?" Bir defa şöyle buyurdular: (Ebû Zerr naklediyor) “O bir Nûr; nasıl görürüm Onu” Başka bir yerde buyururlar ki: "Ben bir nûr gördüm" Halbuki nur, mahlûktur Allah, Münevviru'n Nûr'dur Nûr'a şekil veren, biçim veren, tasvîrini yapan Allah'tır (cc) Nûr, Allah değildir; Onun mahlûkudur Başka bir hadiste tavzih buyururlar: "Allah in hicâbi nûrdur " Yânî sizinle Onun arasında bir nûr vardır Siz, nûr ile muhâtsınız Burada da ayrı bir derinlik var! Yine muhât diyoruz; ama sıfatları ile, başkası ile değil Sıfatları ne gayri, ne de aynı
Ulûhiyete dâir meselelere girince, mevzû derinleşiyor, ağırlaşıyor ve altından kalkılamaz bir hâl alıyor
Netice olarak diyebiliriz ki: Allah (cc) görülmez Hicâbi, nurdur Onun Siz, görseniz-görseniz ancak nur görürsünüz" (10)
3- Çevremize bir baktığımızda ve düşündüğümüzde idrak edebildiklerimizin hepsini bir zıddının, niddinin (eş, misal, aynı) ya da mertebelerinin olmasıyla bildiğimizi fark ederiz Işık, karanlık var olduğu için ya da karanlıkta(karanlıkla beraber) bilinir Üç metre, beş metre olduğu için bilinir Kalem odundan yapıldığı için bilinir, anlaşılır Ama Allah (cc) tamamen bizim bilebildiklerimizin ve ölçülerimizin dışındadır Ne zıddı vardır, ne niddi vardır, ne de mertebeleri vardır, yani O'nu (cc) bu hususiyetlerimizle(özelliklerimizle) görmemiz mümkün değildir "O'nun görme sıfatının her türlü sınırlamadan münezzeh oluşu, O'nu göremeyişimizi de açıklamaya kafidir" (11)
4- Allah (cc) eğer görünmek ya da varlığını sözgelimi gökte çok açık, herkesin anlayacağı şekilde ilan etmek isteseydi, peygamberler göndermesinin, insanları imtihan etmesinin bir anlamı kalır mıydı? O zaman herkes kayıtsız, şartsız inanırdı, bu imtihan sırrına tamamen aykırı bir durum teşkil ederdi Ne peygamber göndermeye gerek vardı ne de kitap! Ama Allah(cc) sonsuz ilmi ve hikmetiyle insanları imtihana tabi tutmuştur Allah'ın (cc) herkese çok net bir şekilde görünmesi "tıpkı imtihan yapan bir öğretmenin soruları sorduktan sonra cevaplarını da yazdırmasına benzer" (12) Bu konuyu da inşallah başka yazılarda etraflıca incelemek nasip olur
Aklı, gözün seviyesinde hapsetmek akla karşı yapılabilecek hakaretlerin en büyüklerinden biri olur Velhasıl, "Akıl, 'her eserin bir ustası vardır, kainatın da bir sanatkarı olmalı,' hükmünü verirken, nakil 'o sanatkar zat Allah'tır' derken, göz, şaşkınlık içinde, 'nerede, ben göremiyorum,' diye sızlanmakta
Hangisine güveneceğiz?
Benzeri hayvanlarda da bulunan göze mi, yoksa insanı diğer varlıklardan üstün kılan akla mı?
İşte konunun can alıcı noktası!
"Görmediğime inanmam" demekle, "ben gözlerimle düşünürüm" demek arasında fark yok
Şu halde akıl ne işe yarayacak?" (13) Allahü Teala (cc) aklını doğru kullanabilenlerden ve gayb perdesi açılsa imanı ziyadeleşmeyeceklerden olmayı nasip etsinAmin


(*) Parantez içindeki kelimelerin anlamı "Küçük Lugat (Ömer Sevinçgül- Zafer Yayınları)" adlı eserden alınmıştır

Dipnotlar:
1- Felsefi Kavramlar (Ömer Sevinçgül- Zafer Yayınları, 2001) s15
2- İlimlerin Diliyle Allah-Şaban Döğen-Gençlik Yayınları (9Baskı,Eylül 2000)-Montaj,Baskı ve Cilt:Bayrak Matbaası) Sayfa: 180-182
3-Asrın Getirdiği Tereddütler 1 (M Fethullah Gülen- TÖV Yayınları, 13 baskı) s26
4-İnanca Tuzak Kuran Sorular ve Cevapları-3 (Zafer- Araştırma Grubu; Zafer Yayınları Gerçege Doğru Kitapları-25, Mart 1993 -İST) s9 -Yazının akışı içinde değiştirilerek aktarılmıştır-
5-İlimlerin Diliyle Allah-Şaban Döğen-Gençlik Yayınları (9Baskı,Eylül 2000)-Montaj,Baskı ve Cilt:Bayrak Matbaası Sayfa: 183
6-Asrın Getirdiği Tereddütler 1 (M Fethullah Gülen- TÖV Yayınları, 13 baskı) s26, 27
7- İlimlerin Diliyle Allah-Şaban Döğen-Gençlik Yayınları (9Baskı,Eylül 2000)-Montaj,Baskı ve Cilt:Bayrak Matbaası Sayfa: 183
8- age s184
9- age s 184
10- Asrın Getirdiği Tereddütler 1 (M Fethullah Gülen- TÖV Yayınları, 13 baskı) s27 11- İnanca Tuzak Kuran Sorular ve Cevapları-3 (Zafer- Araştırma Grubu; Zafer Yayınları Gerçeğe Doğru Kitapları-25, Mart 1993 -İST) s7
12- İlimlerin Diliyle Allah-Şaban Döğen-Gençlik Yayınları (9Baskı,Eylül 2000)-Montaj,Baskı ve Cilt:Bayrak Matbaası Sayfa: 186
13- Felsefi Kavramlar (Ömer Sevinçgül- Zafer Yayınları, 2001) s617

Genel Olarak İstifade Edilen Kaynaklar:
1-İlimlerin Diliyle Allah-Saban Döğen-Gençlik Yayınları (9Baskı,Eylül 2000)-Montaj,Baskı ve Cilt:Bayrak Matbaası Sayfa: 179-187
2-Asrın Getirdiği Tereddütler 1 (M Fethullah Gülen- TÖV Yayınları, 13 baskı) s25-30
3-İnanca Tuzak kuran Sorular ve Cevapları-3 (Zafer- Araştırma Grubu; Zafer Yayınları Gerçeğe Doğru Kitapları-25, Mart 1993 -İST) s5-9
4-http://wwwm-fgulenorg/ (Tam adres: http://wwwm-fgulenorg/eser/articlephp?id=524 ve http://www.m-fgulen.org/eser/article...d=524&pageno=1)
5-Felsefi Kavramlar (Ömer Sevinçgül- Zafer Yayınları, 2001) s14-17
6-Küçük Lugat (Ömer Sevinçgül- Zafer Yayınları)

Emre Eser İlk vereceğim örnekler biraz ütopik bulunabilir; ama bu mantığın bizi nerelere götürebileceğini göstermesi bakımından çarpıcı olur kanaatindeyim Ben doğuş anımı görmedim, öyleyse ben doğmadım, aniden var oluverdim; tarih birkaç yıl önce başladı, bize tarih diye anlatılanlar, bütün yazılanlar hayal ürünü; Amerika diye bir yer yok, şu anda göremiyorum; duvarın arkasında kardeşimin odası vardı; ama olmamalı, göremiyorum zira; geçen gün bu yoldan giderken şimdi gördüğüm bina orda yoktu, yapılırken görmedim, öyleyse bina kendiliğinden olmuş olmalı
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Biz sadece Kur'an'a bakarız diyenlere Sahabeden cevap vertyucek Hafta'nın Konusu 0 04 Temmuz 2017 20:39
tavaf etmek niçin ve nasıl başladı... aslıı Muhtelif Konular 0 10 Eylül 2012 16:15
namaz türkçe kılınamaz diyenlere cevap YaŞuHa Namaz-Abdest-Teyemmüm 3 26 Ağustos 2011 15:59
Cuma namazı(kılınmaz diyenlere cevap)/Mevlüt Hönül Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları 6 21 Mayıs 2010 20:38
Niçin Allah a inanıyorsunuz? Yitiksevda Soru Cevap Arşivi 14 06 Kasım 2007 14:27

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.