ŞUARA SÜRESİ IŞIĞINDA '' ŞİİR VE ŞAİR'' ...
Şairler var ya! Bunların peşine de sapkınlarla çapkınlar düşer / Görmez misin, onlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar / Onlar, yapamayacakları şeyleri söyler /Ancak iman edip güzel ve makbul işler yapanlar, Allah’ı çok zikredip ananlar ve zulme maruz kaldıktan
sonra haklarını savunanlar müstesna”
Tarihten bugüne, insanları etkilemiş olan şair ve şiir gerçeğinden, Kur’an-ı Kerim Şuara suresinde söz etmektedir. 227 ayet olan surenin, sadece son dört ayeti şairlerden söz eder. Buna rağmen surenin, “şairler” manasına gelen “şuara” ismini alması, konunun önemini ortaya koymaktadır. Bu yazıda, şair ve şiir konusunu, “Şuara suresi”nin ışığı altında değerlendirmeye çalışacağız.
“Şuara suresi”nin 223 ayeti Mekke’de, şairlerden söz eden son dört ayeti ise Medine’de nazil olmuştur. Surenin, şairlerden söz eden son dört ayetinin meali şöyledir:
“Şairler var ya! Bunların peşine de sapkınlarla çapkınlar düşer / Görmez misin, onlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar / Onlar, yapamayacakları şeyleri söyler / Ancak iman edip güzel ve makbul işler yapanlar, Allah’ı çok zikredip ananlar ve zulme maruz kaldıktan sonra haklarını savunanlar müstesna”1
Surenin bu son dört ayeti, şiirden çok şairler için bir çerçeve çizmekte, şairlerin her an düşme ihtimali olan tuzaklara ve tehlikelere dikkat çekmektedir. Ayetlerde yer alan bazı anahtar kelimeler üzerinde durarak, çizilen çerçevenin etrafında dolaşmaya çalışalım.
İlk ayette, “Bunların peşine sapkınlarla çapkınlar düşer.” deniliyor. Kur’an-ı Kerim meallerinin birçoğu, aşağı yukarı bu meyandadır. “Sapıklar ve azgınlar” şeklinde mana veren mealler de vardır. Bu ayette geçen anahtar kelime: “gâvûn”dur. “Gâvûn; dalalette olan, haybet ve hüsrana uğrayan, hevasına boyun eğen” manalarına gelmektedir. Birçok mealde, bu kelimenin Türkçe karşılığı “sapkın” olarak verilmiştir. “Sapkın”, Türkçede “doğru yoldan ayrılan” demektir. Bazı mealler, bu kelimenin yerine “sapık” kelimesini kullanmayı tercih etmiştir. “Sapık” kelimesi de aşağı yukarı bu manadadır.
Bu ayet inince, Hasan bin Sabit, Abdullah bin Revaha ve Kab bin Malik ağlayarak, Allah Resulü’nün huzuruna gelirler. “Allah, bu ayeti indirdiğinde bizim şair olduğumuzu biliyordu.” derler. Bunun üzerine Allah Resulü: “İman etmiş olanlar ve iyi amel işleyenler müstesna” ayetini okur ve “İşte bunlar sizlersiniz.” der.2