Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Alimler(Rh) (https://www.forum.medineweb.net/218-alimlerrh)
-   -   "Seyyid Kutub kimidir...?" (https://www.forum.medineweb.net/alimlerrh/21229-vequotseyyid-kutub-kimidirvequot.html)

bilinmez 21 Şubat 2012 16:08

Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
 
Alıntı:

FECR Üyemizden Alıntı (Mesaj 160462)
Kardeşim ben yukardaki cümleleri müşrikler için kullanmadım ki.:)
Müslüman olduğunu iddia edenler ve üzerlerinde şirk alametleri bulunan kimseler için kullandım
Allah Rasulu bir müşriğe kardeşim diye hitab eder mi ki?

Şirk alameti/alametleri üzerinde bulunan kimselere karşı tavrımız ya da hareket metodumuz ne olması gerektiği ile ilgili mesele.


tamamda güzel hocam,fravuna giden Musa peygambere,yanılmıyırsam şura 16 da,fravun EY KAFİR diyor.farvun bile kendisinin hak üzere olduğunu savunuyor,şimdi kim ben müşriğim benim emelim şirktir derki,biz yazdıklarımızda kuran ve pıratiği olan rasulullahın pıratiğiyle yapıyoruz.

Yani biz insanlara şirklerini detaylı anlatıyoruz,adamlar halen yok benim gavsım,yok benim şeyhim ,yok rüya,yok keramet diyor bu tür nsanlaar halende KARDEŞİM DEYİP,ALLAH RAHMET ETSİN DEMEK MÜSLÜMANLIĞA SIĞAR MI...

yukarda verdiğiniz ebuzer örneğine tabiki katılıyorum ama ebuzre yapılan tebliğe ebuzer TAMAM DİYOR,TEVBE EDİYOR..

Bakın bizim yazılarımızda insanlar bize küfrediyor,biz yinede selam diyoruz,şimdi bunu dememize rağmen ben nasıl bi ahlaksızca kurana yaklaşıyorum ona yanıyorum vallahi...

FECR 21 Şubat 2012 16:26

Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
 
«Fir'avun'a gidiniz. Şüphe yok ki, o haddi tecavüz etmiştir.»
"Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar." Taha-44-45


"Allah'ın çağrısına icabet eden bulunduktan sonra, O'nun hakkında tartışmağa girişenlerin delilleri Rableri katında hükümsüzdür. Onlara bir gazap vardır, çetin bir azap da onlar içindir." Şura 16.ayet de sizin söylediğiniz hitap görünmüyor.

kamer34 21 Şubat 2012 16:29

Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
 
Durun ablalar, abiler, güzel insanlar durun...

FECR hocam, Yasemin bacım, mahsun hocam, la diyebilmek abim bakın benim anlatmak istediğim ile sizin cevaplarınız arasında kopukluk meydana gelmiş sanırım konuyu tam olarak anlatamamışım....

Güzel insanlar şuna emin olunki benim değil sizlerin hiçkimsenin hakkında bir ön yargım söz konusu olamaz..Ben tamamen Kuran dininin berrak arı bir şekilde anlaşılıp öyle hayata aktarılmasından yanayım....

Çünkü yanlış bir tevhid inancı ardından yanlış bir hayat tarzını doğurur....
Bu sebepten dolayı Kuran Mekke döneminde tam 13 yıl boyunca insanlara inancı aşılamıştır...

Bizler belirli aşamaları aşmış, atalar dinin ne olduğu konusunda bilgi sahibi olmuş insanlarız.. Benim önerim şuydu bizler birbirlerimizin kalbini kırmadan konuları işleye işleye inşAllah en doğru şekli ne ise ona ulaşmaktır...

Ben şuna inanıyorumki burda hiçbirmiz Allah’ın ayetleri karşısında kör bir taasup içerinde olmayacağız....Çünkü bizler belirli bir yolu kat etmiş insanlarız...

Kendi düşüncelerini bir bilgi üzere oluşturamamış, kulaktan dolma, bilgilerle din adına konuşmak ancak cahillerin işidir... İmam Azam’ın da dediği gibi alimle dini konuları konuşur, belki haklı,belki de haksız çıkarsın fakat cahillerle din konusunu konuşmak tartışmak oldukça zordur... Bunun bilincindeyiz heppimiz inşAllah....

Şimdiye kadar yapılan yorumlardan ve ilginizden dolayı heppinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum...

Yorumlarımı konuyla ilgili ayetlerin ve şehidin ayetlerden çıkardığı tefsiri işlerken yapacağım inşAllah.. FECR hocam Yasemin bacım Mahsun hocam ... ben asla hiçkimseye yüzüne karşı sen müşriksin sen kafirsin gibi ibarelerin tebliğ edilmesi lazım demedim...

Bu durumum gerçekleşebilmesi için davetçinin tebliğ safhasını tamamlamış olması lazım... Kafirun suresindeki durum buna delildir...

Yasemin bacım dikkat ederseniz sizin hiçbir yazınıza reddiye yazmadım,buda şuna işaret eder,sizin yazdıklarınızın akideme uygun olduğunun kanıtıdır.... FECR hocam içinde aynı durum söz konusu...

Benim anlatmak istediğim farklı birşeydi... la diyebilmek abim konuya biraz temas etmiş olsada inşAllah konuyla ilgili ayetler geldiğinde konuyu daha çok enine boyuna mülaza ederiz....

Eğer farkında olmadan sizi incitmiş isem sizden helallık diliyorum....
Fizilal-il Kuran-ı inşAllah mealiyle birlikte güncel gördüğüm bölümleri dile getirerek sizlerinde katılımlarıyla ömrüm yettiği kadar işlemek niyetindeyim......

Allah’a emanet olun güzel insanlar.....

bilinmez 21 Şubat 2012 16:38

Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
 
Alıntı:

FECR Üyemizden Alıntı (Mesaj 160465)
«Fir'avun'a gidiniz. Şüphe yok ki, o haddi tecavüz etmiştir.»
"Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar." Taha-44-45


"Allah'ın çağrısına icabet eden bulunduktan sonra, O'nun hakkında tartışmağa girişenlerin delilleri Rableri katında hükümsüzdür. Onlara bir gazap vardır, çetin bir azap da onlar içindir." Şura 16.ayet de sizin söylediğiniz hitap görünmüyor.


şuara 19.un arapçasına bakın hocam..

FECR 21 Şubat 2012 16:49

Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
 
Alıntı:

la diyebilmek Üyemizden Alıntı (Mesaj 160470)
şuara 19.un arapçasına bakın hocam..

Firavun, şöyle dedi: “Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin.”18.AYET
وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنتَ مِنَ الْكَافِرِينَ19.AYET
“(Böyle iken) sen o yaptığın işi yaptın (adam öldürdün). Sen nankörlerdensin.”

Burada KAFİR hitabını Musa Firavun'a değil , Firavun Musa a.s'a kullanıyor:)

Yitiksevda 21 Şubat 2012 17:04

Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
 
Kamer34 La Diyebilmek kardeşlerim tüm tartışmalardan uzak durmaya kararlıyım Kur'anı anlamaya anlatmaya yoğunlaşmak zorundayım kusura bakmayın selametle kalın ....

bilinmez 21 Şubat 2012 17:10

Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
 
Alıntı:

FECR Üyemizden Alıntı (Mesaj 160476)
Firavun, şöyle dedi: “Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin.”18.AYET
وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنتَ مِنَ الْكَافِرِينَ19.AYET
“(Böyle iken) sen o yaptığın işi yaptın (adam öldürdün). Sen nankörlerdensin.”

Burada KAFİR hitabını Musa Firavun'a değil , Firavun Musa a.s'a kullanıyor:)


tamam hocam yazıma bakın bende farvunun hz musaya dediğini söyledim,bi bakın yazıma geri dönüp..:)

kamer34 21 Şubat 2012 17:13

Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
 
Arkadaşlar birinci dersteki konuya tekrar döneceğiz inşAllah... Biz şimdi ikinci derse kaldığımız yerden devam edelim.....

BAKARA SURESİ

1- Elif Lâm-Mim


Bu sure birbirinden kopuk üç harfle başlıyor:


Buharflerin arkasından, "Doğru olduğunda şüphe olmayan bu kitap takva sahipleri için hidayet kaynağıdır." ayeti ile Allah'ın kitabından söz ediyor

"Doğru olduğu şüphesiz olan bu kitap"


O'nun doğruluğundan nasıl şüphe edebilir, nasıl kuşku duyulabilir ki, O'nundoğruluğunun ve gerçekliğinin kesin delili, bu surenin başlangıcında gizlidir. Arapların onun benzerini ortaya koyamamalarının yansıttığı acizlikten bellidir. Oysa bu kitap, onların aralarında kullandıkları ve ana dillerinden bildikleri harflerden oluşmuştur.


2-) Doğru olduğu kuşkusuz olan bu kitap, takva sahipleri için hidayet kaynağıdır.


Hidayet; bu kitabın özü, hidayet;
Bu kitabın karakteristiği, hidayet;
Bu kitabın yapısı, hidayet;
Bu kitabın mahiyeti. Fakat kimin için?
Bu kitap kimin için hidayet ve ışık kaynağı?
Kimin için rehber, nasihatçı ve gerçeklerin açıklayıcısıdır?

Takva sahipleri için elbette. Kalbe bu kitaptan yararlanma yeteneği veren özellik, takvadır.
Kalbin kilitli kapılarını açarak, bu kitabın içeri girip oradaki rolünü oynamasını sağlayan faktör takvadır. Kalbi, yararlıyı almaya, benimsemeye ve kabul etmeye hazırlayan niteliktir takva.


(Ne kadar güzel özetlemiş konuyu..Kalp kilidimiz Kuran-a karşı kapalı ise Kuran’ın bizlere nurlarını dökmesini bekleyemeyiz...Kuran’dan gerekli hidayeti alabilmenin yegane yolu Kuran’ın her cümlesine karşı tetikte olmamız gerekmektedir..Kuran’ın hiçbir emirini es geçme lüksüne sahip değiliz...Fakat öyle bir toplum oluvermişiz ki bizlere cenabbi Allah’ın sözleri tesir etmektedir...Bizlere Kuran’dan ayetler delil getirlidiğinde ise, bizler insanların sözlerini Kuran’a karşı delil sunar bir hale gelmişiz.....) Peki Kuran’dan hidayet bulmak onu anlamak nasıl olur ...? Gelin şehidin kanıyla suladığı satırlarından okuyalım....)


Kur'an'dan hidayet bulmak isteyen kimsenin öncelikle ona temiz ve samimi bir kalple yaklaşması, sonra da bu yaklaşımını korkan ve çekinen bir kalble sürdürmesi gereklidir mutlaka.


Ayrıca böyle bir kalbin sapıklığa düşmekten ya da sapıklık tuzağına yakalanmaktan da kesinlikle sakınması lâzımdır. İşte ancak o zaman Kur'an, kendisine çekingen, korkulu, saygılı, duyarlı ve faydalanmayı isteyen bir eda ile yaklaşan kalbe sırlarını ve nurlarını aktarır.


Bir gün Hz. Ömer, Ubeyy b. Kaab'a takvanın ne olduğunu sordu. Ubeyy b. Kaab da kendisine "Sen hiç dikenli bir yolda yürümedin mi?" diye sordu. Hz. Ömer "Evet, yürüdüm" dedi. Ubeyy b. Kaab "Peki, o durumda ne yaptın?" diye sordu. Hz. Ömer "Paçalarımı sıvadım ve dikenlere takılmamaya özen gösterdim" deyince Ubeyy b. Kaab "İşte takva budur" dedi.


(Müslümanlar islam olmayan beldelerde ve müslüman olmayan toplumlarda yaşamak zorunda kaldıklarında aynen hz. Ömerin yaptığını yapmak zorundalar.....Biz müslümanlarda paçalarımızı sıyırmış mümkün olduğu kadar kapitalizmin,kokuşmuş düzenin pisliklerinden en az zayıyatla geçmek durumundayız... Bu kokuşmuşluk öyle bir hal almıştırki hayatımızın nerdeyse her alanında bizleri tehdit etmeketdir...)


Evet işte takva hudur. Yani kalp duyarlığı, şuur bilenmişliği, sürekli korku, kesintisiz çekingenlik ve yolun dikenlerinden uzak durma titizliği. Hayat yolunun dikenlerinden; yani arzu ve ihtiras dikenlerinin, istek ve emel dikenlerinin, korku ve vesvese dikenlerinin, boş umut ve asılsız korku (fobi) dikenlerinin ve daha bir çok dikenlerin cirit attığı yol.


MÜMİNLERİN ÖZELLİKLERİ


Daha sonraki ayetlerde takva sahiplerinin nitelikleri anlatılıyor. Bu nitelikler o günün Medine'sinde yaşayan öncü müminlerin olduğu kadar, bu ümmetin her dönemindeki samimi müminlerin de nitelikleridir.


Allah’a emanet olunuz

FECR 21 Şubat 2012 17:14

Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
 
Alıntı:

la diyebilmek Üyemizden Alıntı (Mesaj 160485)
tamam hocam yazıma bakın bende farvunun hz musaya dediğini söyledim,bi bakın yazıma geri dönüp..:)

Doğru kusura bakma:)

Ama Firavun'un Musa'ya ey kafir diye ifadesi, bizim anladığımız kafir anlamında değil de nankör olmak ile ilgili. Günlük kullanımda kullanılan bir kelime

kamer34 22 Şubat 2012 01:39

Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"
 
(Haftada iki konu işlemeyi düşünüyordum fakat fizilal.in akıcılıcılığı zaman buldukça konu işlemeye sevk etti beni...

İslam dini nasıl rabbani bir din ise, onun hareket metodu da rabbanidir.... Bunun yetkisini peygambere dahi vermeyen yüce mevlamız,tebliğ ediş şeklinden tutundan davetin yeryüzüne hakim kılınmasının nasıllığı hususunda da hiç bir kimseye yetki tanımamıştır...

İslam dini sosyal devlet düzeninin çakıl taşlarını döşerken muhakkak suretle bu çakıl taşlarının sağlam bir zemin ve sağlam malzemeden inşa etmeyi ön görmüştür.... Bu sebeple islam toplumunu oluşturacak ferdlerin sağlam bir akide ve sağlam bir karaktere sahip olana kadar bu hazırlama dönemi uzayıp gider....

Bu durum 13 sene olabileceği gibi belki 100 sene daha belki de daha fazlasıda olabilir.... Burada önemli olan islam toplumunu oluşturacak bireylerin akidelerinde bir sıkıntının olmamasıdır...

Çünkü yüce Allah onları birbirlerine din bağıyla bağlayacak ve kardeş olduklarını, birbirlerine karşı farklı bir hukuk belirlemelerini isteyecektir....

Bu hususa islam dini çok ehemiyet vermiştir... İşte bu yüzden Kuran dini insanları sınıflandırmıştır.... Bu sınıflandırmanın bir aktörü müminlerdir... okuyoruz.....)

MÜMİNLERİN ÖZELLİKLERİ


Daha sonraki ayetlerde takva sahiplerinin nitelikleri anlatılıyor. Bu nitelikler o günün Medine'sinde yaşayan öncü müminlerin olduğu kadar, bu ümmetin her dönemindeki samimi müminlerin de nitelikleridir.

3- Onlar görmediklerine inanırlar, namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan başkalarına verirler.

4-Yine onlar gerek sana ve gerekse senden önce indirilen kitaplara inanırlar ve Ahiretten hiç kuşku duymazlar.
5- İşte onlar Rabblerinden gelen hidayet yolundadırlar ve kurtuluşa erenlerdir.

İşte onlar böylece hidayete kavuştular ve böylece kurtuluşa erdiler. Hidayete ve kurtuluşa ermenin yolu, işte bu ana hatları belirtilen yoldur.

İNATÇI KÂFİR TİPİ

Surenin devamında gözlerimiz önünde canlandırılan ikinci tablo, kâfirlerin oluşturduğu tablo anlatılıyor. Bu tablo bütün yer ve zamanlarda görülen kâfirliğin temel özelliklerini yansıtır.

(Üçüncü karakter sahnede kafir tipi.... Kafir hem münafıklar hem müşrikler hem ehli kitap hemde mürtedler için kullanılan genel bir sıfattır... Kişi kafir olmayıp müşrik olabilir aynı zaman kişi hem kafir hemde müşrikde olabilir....İslam dininde kavramların o kadar önemi vardırki bunları muhakkak Kuran’ın vasıflandırdığı şekliyle bilmek zorunluluğu vardır..... Bu yüzden tasavvufi kavramlara karşı şiddetle karşı çıkıyorum... Çünkü tasavvufta kavaramların içlerini insanlar doldurmuş Kuran’i kavaramların muhtevası, kavramlara yüklenen anlam ve mahiyeti yüce yaratıcının eseridir...

Bakın Mekke’deki putperestler hergün tarlada evde işte günlük hayatlarında kullandıkları bu kavramların islam dininin anlamlar yüklediğini görünce şaşkınlıklarından hayretler içerisinde kaldılar..... Buralar çok önemli....

Örneğin peygambere şöyle dediler: Bizler tarlalarda çiftçilik yapan çiftçilerimize kafir deriz,fakat sen bu kavrama inkar etme, nankörlük,büyüklük taslama,kibir daha bir çok anlam yükledin bu nasıl bir iştir diye feryat ettiler.....okuyoruz....)

6/7) Kâfirlere gelince onları uyarsan da uyarmasan da farketmez; onlar iman etmezler. Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, onların gözlerinde perde vardır. Onları büyük bir azap beklemektedir.

Bu ayetlerde takva sahiplerinin tablosu ile kâfirlerin tablosu arasında tam bir karşıtlık, kesin bir bağdaşmazlık olduğunu görüyoruz. Sebebine gelince, Allah'ın kitabı takva sahipleri için hidayet kaynağı iken, kâfirler için onları uyarmak ya da uyarmamak bir oluyor.

Bunun yanında takva sahiplerinin ruhlarında açık olan pencereler, kafirler için kapalıdır. Gerek kendileri ile varlık bütünü ve bu varlığın yaratıcısı arasında ve gerekse kendileri ile görünen ve görünmeyen arasında ilişki kuran bağlar... Müslüman için bitişik olan bu bağ kafirler için bütünüyle kesiktir.

(Müslüman ile kafir arasındaki fark açık ve nettir...Bunlar ne düşüncede nede günlük hayatta birbirine karışmaz...Müslümanlar için kafirlerle muamelat ancak dünyalık diyaloğun ötesine geçemez..) .....okuyoruz....

"Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir."

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlediği için ne kalplerine hidayet gerçeği ve ne de kulaklarına gerçeğin sesi ulaşabilir.

"Gözlerinde perde vardır."

Bu yüzden onların gözlerine ne ışık ve ne de hidayet sızabilir.
Yüce Allah'ın onların kalpleri ile kulaklarını mühürlemesi ve gözlerine perde çekmesi, uyarıyı umursamamalarına, uyarılmanın ya da uyarılmamanın kendileri için aynı şey haline gelmesine uygun düşen bir ceza türüdür.

Sebebine gelince burada sabit ve kesin bir eylemin, yani kalpleri ve kulakları mühürleme ile gözlere perde çekme eyleminin gerisinde beliren katı, karanlık ve donmuş bir tablo ile karşılaşıyoruz.

"Onları büyük bir azap beklemektedir."

Bu kötü akibet; onların uyarıya kulak tıkamaları, uyarılma ile uyarılmama arasında hiçbir fark bırakmayan, inatçı-katı tutumlarının doğal bir sonucudur. Her şeyi eksiksiz bilen Allah da (kalplerindeki bu hastalığı) biliyordu zaten.

( Mevlüd abim bu konuyu halen senden bekliyoruz inşallah.....
Üçüncü karakteri yani insan tiplemesini göreceğiz şimdi......Bakın arkadaşlar Kuran bu insan tipi yada ideoloji şeklini tanımlarken ileridede ayetlerden okuyacağımız gibi eğlence olsun diye değil ......haşa....

Bu insan gruplarına karşı nasıl bir tavır almamız gerektiğini ve islam devletinin bu sınıflara karşı nasıl bir hukuk içerisinde olması gerektiğini okuyacağız inşallah..... Bizler şöyle mantıklar geliştiremeyiz, ben şimdilik tağuti sistemin çatısı altına gireyim,onların her dediğine evet diyeyim ,daha sonra fırsat bulabilirsem islamı hakim kılayım .....Ya islamı hakim kılmadan ölürsen....ki... öldün....Rabbine nasıl hesap vereceksin....? Orasını düşünmek lazım....

Müslüman her anını müslümanca yaşamak zorundadır...Ben şimdilik kafir olayım daha sonra tekrar müslüman olurum gibi bir zihniyet islam dininin kabul etmeyeceği gün gibi ortadadır..

Yada şöyle bir mantık, ben bunlara siz müslüman değilsiniz dersem benden kaçar kaybolurlar .....

Rasulullah (sav) çok hararetli bir tartışmanın tam ortasında idi müşriklerin önde gelenleri ile cihad ediyordu... Tam o sırada biri Rasulullahın kolundan tutup çekmeye başladı şöyle diyordu..... Ey Allah’ın Rasulu onlar istemiyorlar sen bana anlat bana....

Hem konuşması kesildiği için,hemde Mmekke ileri gelenlerden bazıları islama tabi olursa müslümanlar çok rahat edecekler hesapları yapan Rasulullah (sav) .... Bu gariban ama ‘ya dönerek suratını ekşitti ve onu azarladı...Melaen yüce Allah “Sanane kimin iman edip kimin etmeyeceği...Diye başayarak Rasulallahı azarlamıştır...bunları ileride işleyeceğiz...inşAllah...

Arkadaşlar ben diyorumki biz müslümanız nufus memuru değil...Kaç kişinin müslüman kaç kişinin kafir kaldığının hesabını yapmaya kalkışmamız yanlış bir harekettir.... Allah bizden hakkı dosdoğru bir şekilde, ağzımızı eğip bükürek ,yada,kemkümlerle değil karşı tarafın anlayacağı bir dille anlatmamızı istiyor...Tebliği açık söylemekle tebliği güzel bir dille anlatmayı bazı arkadaşlarımız birbirine karıştıyor... Bakın rabbimiz elçilerini firavuna gönderirken onların nasıl davranmalarını istiyor...

Taha suresi

43- Firavun'a gidiniz. Çünkü o gerçekten azıttı.

44- Ona yumuşak sözler söyleyiniz. Belki aklı başına gelir ya da kötü akıbete uğramaktan korkar.

Bu iki ayettede firavuna gidiniz ona takke yapınız, onu müslüman görünüz,ona Allah razı olsun deyiniz yada firavun ey din kardeşimiz deyiniz demiyor,böyle bir ibare yok.... Ona gidiniz sözü en güzel şekilde anlatınız,hakkı gizleyiniz demiyor...Bu emir üzerine hz. Musa ey rabbim benim dilimde pelteklik vardır, engel vardır, sen Harun kardeşimide yanımda gönder anlatım gücümüz kuvvetlensin dedi cenabi Allah bu isteği kabul etti ve hz. Musa kardeşi hz. Harun ile firavuna vardılar gerisini ayetlerden okuyoruz...

47- "Ona varınız ve deyiniz ki; 'Biz Rabbi'inin sana gönderdiği elçileriz. İsrailoğullarının bizimle birlikte Mısır'dan ayrılmalarına izin ver. Onlara işkence etme. Sana Rabbi'inden, doğru söylediğimizi kanıtlayacak mucizeler ile geldik. Doğru yola girenler esenliğe ereceklerdir."

48- "Bize gelen vahye göre Allah'ın ayetlerini yalanlayarak gerçeğe sırt çevirenler azaba uğrayacaklarda."

Bakalım firavun bu tebliğie nasıl bir cevap verdi...

49- Firavun "Ey Musa, sizin Rabb'iniz kimdir? "dedi.

50- Musa "Bizim Rabb'imiz, her varlığı farklı niteliklerle donatarak yaratan, sonra da bu varlıkları nitelikleri doğrultusunda yönlendiren Allah'dır."

Burada konu kısa ve öz cümlerle ifade edildiği için detaylarını bazı arkadaşlarımız gözden kaçırmış olabilirler... hz.Musa firavuna kendisinin ve geçmiş atalarının kafir olduğunu çok açık ve firavunun anlayabileceği bir dille tebliğ etmiştir... Belki siz diyeceksinizki bu ayetlerin neresinden bu anlamı çıkarıyorsunuzuz...

Arkadaşlar ayetleri işlerken iki temel kuralı unutmamak lazım...

1-) İşleyeciğiniz ayetin siyakına ve sibakına bakılır...

2-) Konu Kuranın bütünlüğünde bakılır.. şimdi 51. Ayete bakalım...

51- Firavun "Peki, bizden önceki kuşakların durumu ne olacak?" dedi.

Burasını şehidden okuyalım....

Bizden önce yaşamış insan kuşaklarının durumu nedir? Bunlar nereye gittiler? Rabb'leri kimdi? Sözünü ettiğiniz ilahlarını tanımadan öldülerse durumları nasıl olacak? Devam ediyoruz:

Şehidinde ifade ettiği gibi firavun kendisinin ve atalarının kafir olduğunu çok net bir şekilde anlamıştır....

52- Musa dedi ki; "Onlara ilişkin bilgi Rabb'imin katındaki kitapta yazılıdır Benim Rabb'im ne yanılır ne de unutur"

Biz dersimize kaldığımız yerden devam ediyoruz...

MÜNAFIKLARIN ÖZELLİKLERİ

Daha sonra devamla, üçüncü tip insanın anlatımına geçiliyor. Bu tablo ne ilki gibi şeffaf ve alımlı ne de ikincisi kadar karanlık ve çirkindir. Bunun yerine yanar-döner bir görüntü verir. Yâni bazan algılanır, bazan algılanmaz. Kimi zaman görünür, kimi zaman görünmez. Bazan saklànır, bazan meydana çıkar. Bu tablo münafıkların tablosudur.


Devam edecek inşallah.....


SAAT: 17:22

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306