Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.PEYGAMBERLER-ASHAB-I KİRAM-ALİMLER.::. > Peygamberler-Ashab-ı Kiram-Alimler > Ashab-Kiram(r.a)

Konu Kimliği: Konu Sahibi Medine-web,Açılış Tarihi:  16Haziran 2007 (22:07), Konuya Son Cevap : 25 Mart 2023 (04:51). Konuya 10 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı1Kez Beğenildi
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 16Haziran 2007, 22:07   Mesaj No:1
Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:7
Cinsiyet:Erkek
Yaş:49
Mesaj: 2.985
Konular: 339
Beğenildi:1163
Beğendi:331
Takdirleri:7539
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Müminlerin Annesi Hazret-i Hatice-yi Kübra

Müminlerin Annesi Hazret-i Hatice-yi Kübra

Müminlerin Annesi
Hazret-i Hatice-yi Kübra

"Dört hatunun faziletleri bütün dünya hatunlarınınfaziletlerinden üstündür.
Meryem Bint-i İmran, Firavun'un karısı Asiye, Hatice bint-i Huveyled ve Fatma bint-i Muhammed"
Hz. Hatice, iki cihan serveri, Peygamber Efendimizin, temiz, iffetli, yüce ahlak sahibi hanımlarından ilki, müminlerin annesi. Kureyş kavminden, babası Huveylid, annesi Fatıma. Baba ve anne tarafından soyu Peygamber efendimizin soyu ile birleşmekte.

Hz.Hatice ilk önce Varaka ibn-i Nevfel'e nişanlanmış ancak nikah yapılmamıştır. İkinci kez künyesi Ebu Hale ve ismi İbn-i Nebbaş olan bir zat ile nikahlanır. Ebu Hale'nin vefatından sonra Atik ibn-i Abid ile evlenir. Atik'in de vefatından sonra amca oğlu Sayfi ibn-i Umeyye ile evlenir. O'nunda ölümü üzerine dul kalır.

Hz.Hatice, ticaretle uğraşan zengin, haysiyetli, şerefli bir kadındı. Ücretle tuttuğu adamlarla Şam'a ticaret kervanı düzenlerdi. bunlar O'nun işlerini idare eder ve ticaretini yürütürlerdi .Hak teala Hz.Hatice'ye bol dünya malı vermişti. Fakat ardı arkasına geçirdiği sıkıntılı ve üzüntülü hadiseler onju dünyaya karşı soğutmuştu.

O zamanlar Zati saadetleri s.a.v.'in pak ve temiz ahlakı, namus ve haysiyeti dillere destan olmuş, bunun için de "EMİN" lakabı
ile anıla gelmekkteydi. Hz.Hatice bütün bunları hesaba katarak, büyük bir istekle, kendilerini, ticaret işlerini idare etmek hususunda vazifelendirmek için haber salar,
"Benim mallarımı Şam'a götürmek ve benim ticari işlerime bakmak istersen, kendi kölem Meysere'yi senin yanına katarım ve Şam'a gidersiniz. Ne kazanırsanız, başkalrına verdiğim haktan size daha fazlasını veririm" der.

Zatı saadetleri kabul eder, ticaret mallarını yükletip Basra tarafına doğru yola çıkar. Az bir müddet içinde mallarını iyi bir fiyatla satar. Mekke'ye dönüp hesap görüldüğünbde her defasınınkinin iki misli kazanç elde edildiğ i görülür. Hz.Hatice memnun olur o da konuşmuş olduğunun iki misli ni verir.

Zatı Saadetleriyle Evlenmesi

Hz.Hatice, etraflıca bir araştırma daha yapar. Kendilerinde evlenme arzusu başgösterir. Nefise isminde cariyesi ile haber gönderip, isteğini iletir, alınan cevap üzerine haberi amcası Amr İbn-i Esed'e ulaştırır.

Babası Ficar savaşında ölmüş bulunan Hz.Hatice'nin velisi bu amcasıydı ve onun işlerinide o görürdü. Hazret-i Resul-i Ekrem s.a.v. amcası Ebu Talib ve Amr İbni-i Esed her iki ailenin ileri gelenlerindendi. Aileler o zamnın örf ve adetleri gereğince Hz.Hatice'nin evinde toplanır. Nikahı Ebu Talib kıyar. Mehir olarak 500 altın mehir tesbit edilir. Hz.Hatice o sıralar 40, Resulullah 25 yaşlarındaydı.

İslamiyet

Allah Resulüne ilk vahiy nazil olduğu zaman, korkarlar, gelip durumu Hz.Haticeye anlatırlar. Hz.Hatice.
"Sen doğru konuşursun, sılayı rahmi gözeten kimsesin, emanete dikkat edersin, misafirperversin, halkın sıkınt8ılı ve üzüntülü zamanlarında yardıma koşarsın, Hak Teala seni yalnız bırakmayacaktır."

Hz.Hatice (r.a), amcası Veraka İbn-i Nevfel'e gider, meseleyi anlatır. Devrin meşhur Hristiyan alimlerinden olan Veraka anlatılanları dinledikten sonra şöyle der.
"İşte bu Musa'ya görünen hususdur ki, şimdi de bunda zuhur etmiştir. Keşki benim kudretim ve imkanım olsa da O kavminin arasında ortaya çıktığı zaman kendisinin yardımına yetişebilsem. Keşki imkan olsa da sizin kavminiz onu yerinden ettikleri zaman kendisine yardım edebilsem."

Veraka bu sözleri söyledikten kısa bir zaman süre sonra vefat eder. Resulullah'ın uzun bir müddet yardımcısı Hz.Hatice (r.a) olur. Derdini yalnız o dinler. Birlikte gizli gizli ibadet ederler. Bütün imkanını ona sunar, eline koluna kuvvet olur.

Sevgisi

Böyle bir bağlılıkla kocasına yönelen kadın elbetki onun rızasını alıp, ona itaat eder, onun rahat etmesini, huzura kavuşmasını düşünür. Bu bir yana Hz.Hatice (r.a.) öyle bir kadındı ki, dirayeti, zekası ve aklı ile kocasına karşı yönelen her türlü fenalığın önüne geçmesini bilmiş, kocasına muhalif bulunan müşriklere hadlerini bildirip, onların şerrinden korumayı başarmıştı.

Vefatlarından sonra bile Resulullah daima onu övgüyle anardı. Bu konuda Hz.ayşe (r.a) şöyle der.
"Hz.Haticeye ne kadar gıpta ederim. Başka hiç bir kadına gıpta etmem. Bir gün Resulullah'ın yanında Hz.Hatice'den bahis geçmişti. Bu benim damarıma dokundu. Döndüm dedim ki, o yaşlı bir kadındı. Şimdi Hak Teala sana daha iyisini ve daha güzelini vermiştir. Resulullah bu sözü duyunca kederlendihatta kızdı. Kızgınlıktan tüylerinin diken diken olduğunu hissettim. Şöyle buyurdular:
'Yemin ederim ki böyle değil. ben ondan daha iyi bir kadına kavuşmadım. o iman getirmiş bir hatun idi. Onun iman getirdiğ i zaman halk bütün bütün kafir idi. O beni kabul etti, beni teşvik etti, kendi malı ve serveti ile bana yardım etti. Diğer karılarımdan çocuğum olmadığı halde Hak Teala bana ondan evlat verdi."

Evet, Peygamberimiz Hz.Hatice haytta iken O'nun üstüne başka bir hanım almamıştı.

Ahlak ve Adetleri

Evlatlarına karşı çok şefkatli idi. Ev işlerini de hakkiyle bilen bir hatundu. Peygamberimize karşı büyük hürmeti ve sevgisi vardı. Hem peygamberliğinden önce hem sonrasında Resulullah ne buyurursa itiraz etmeden kabul eylerlerdi.

Faziletleri ve Menkibeleri

Hz.Ebu Hureyr (r.a) rivayet eder, Allah Resulu buyurdu:
"Dört hatunun faziletleri bütün dünya hatunlarınınfaziletlerinden üstündür. Meryem Bint-i İmran, Firavun'un karısı Asiye, Hatice bint-i Huveyled ve Fatma bint-i Muhammed"

Bir ara Hz.Hatice Resulullah'ı aramak için dışarıya çıkmıştı. o sıra bütün Araplar Zatı saadetlerine düşman idiler. Cebrail (a.s), kendine bir adam kiyafetinde görünür. Acaba bu adam düşmanmıdır, değilmidir diye Peygamberimizi ona sormaktan çekinir. Eve döndüğünde, Resulullah dönmüştür, olayı anlatır. Zatı saaadetleri buyururlar:
"Senin gördüğün ve beni sormak istediğin o zatın kim olduğunu biliyormusun? O Cebrail Aleyhisselam idi. Bana dönüp onun selamını sana bildirmemi söyledi ki, cennette senin için incilerden yapılmış bir bina hazırlanmıştır. Tabii orada böyle üzüntülü, sıkıntılı ve zahmetli külfetli şeyler bulunmayacakır."

Bir ara Cebrail (a.s) Peygamberimizin huzuruna gelip:
"Hak Teala Haticeye selam eder. Sen bunu Hatice'ye ulaştırasın" Resulullah ulaştırır. Hz.Hatice:
"İnnallahe hüve's-selam. Hak Teala selamın ta kendisidir. Cebraile de Selam olsun. Sana da Selam olsun Ya Resulallah"

Bu vaka Hz.Haticenin dini ferasetine delalet eder. Burada cevabında "Ve Aleyhisselam" (O'na da selam olsun dememiştir.)

Sahabiler ilk başta namazda teşehhüd okudukları zaman Et-Tahiyyatü Lillah demezler ve "es-selamü Al'llah" derlerdi. Peygamber efendimiz böyle söylenmesini men ettiler ve buyurdularki; "Allah Teala'nın esasen "Selam" ismidir. Bunun yerine "Ettahiyyatü lillah" deyiniz"

Bir ara Resul-i Ekrem (s.a.v) hasta olan kızı Hz.Fatime (r.a)'ı ziyaret eder. Buyurur:
- Kızım nasılsın?" Hz.Fatime arz eder:
- İyi değilim, hastayım, işin fena tarafı şu ki, evde yiyecek hiçbir şey de yok. Peygamberimiz buyurur:
- Kızım sen istemezmisin ki, dünyanın bütün kadınlarının hanımı olasın? Hz.Fatime arz eder:
- Babacığım, Meryem bint-i İmran ne idi? Peygamberimiz buyurur:
- O kendi devrinin kadınlarının hanımı idi, sen de kendi devrinin kadınlarının hanımısın. Hatice de son devrin kadınlarının en iyisi ve hanımıydı.

Evlatları

Hazret-i Hatice birbiri ardına üç kere evlenmek zorunda kalmış. Resul-i Ekreö dördüncü beyleri olmuştu. Bu evliliklerinden aşağıdaki çocukları doğmuştu:
1. Ebu Hale'den Hind isiml oğlan çocuğu.
2. Atik'den yine Hind isimli kız çocuğu
3. Sayfi'den Muhammed isimli oğlan çocuğu.

Hz.Hatice'nin iki çocuğunun ismininde Hind olmasına binaen künyeside Ümm-i Hind olmuştur.

Resul-i Ekrem (s.a.v)'den de Kasım ve Abdullah isimli iki oğulları olmuştur . Lakapları Tahir ve Tayyib idi ikiside İslam devrinde dünyaya gelmişlerdi. Dört kızının ismleride; Zeyneb, Rukayye, Umm-i Kulsum ve Fatime (r.a) dır. Kızların hepside İslamiyetten önce doğmuşlardır. Erkek evladı Kasım emekleme devrinden kurtulmuş yürürken vefat etti. Abdullah ise daha küçük vefat etti.

Vefatı

Hz.Hatice Resulullah (s.a.v) ile nikahlandıktan sonra 24 sene bir arada yaşadı. Nübuvvetin sekizinci senesi, Hicretten üç sen önce, Ramazan ayının başında vefat etti. O zaman daha namaz farz olmamıştı. Kendisine Cenaze namazı kılınmamıştır. Çünkü bu hüküm nazil olmamıştır. Haccun mezarlığına defn edildi Dünyada göremedik. Allah (C.C.) Cennetde görmek nasip etsin. Bizi ona misafir etsin. Resulullah misafiri severdi O'da Resulullah'ın sevdiğini severdi Şefaaatinden bizide nasiplendirsin.
--------------------------------------------------------------------------------

KAYNAK:
1) Kadın Sahabiler, Mevlana Niyaz, Tercüme: Prof Ali Genceli, Toker Yayınları
2) Şamil İslam Ansiklopedisi
3) İslam Tarihi - Mekke Devri, M.Asım Köksal
4) Sahih-i Buhari
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Medine-web 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Mustafa İslamoğlu Sözler Medineweb.net Videolar Mihrinaz 2 190 30 Nisan 2023 16:51
Şirk Hakkında Kuran Ne Diyor? Medineweb.net Videolar Medine-web 0 148 29 Nisan 2023 18:52
DÜNYA KABE'NİN NERESİNDE Hacc-Umre-Kurban Medine-web 0 925 27 Nisan 2020 21:40
T.B.Teknolojileri-2 Vize Konuları Ozet(2017) Temel Bilgi Teknolojileri 2 Medine-web 3 2585 06 Ekim 2017 20:31

Alt 16Haziran 2007, 22:08   Mesaj No:2
Medineweb Sadık Üyesi
KalbinNûru - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KalbinNûru isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 25
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:41
Mesaj: 549
Konular: 49
Beğenildi:8
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: Müminlerin Annesi Hazret-i Hatice-yi Kübra

Âmîn. Hocam Allah c.c. Râzı olsun. Şefaatlerine bizleri nâil eylesin. Âmîn.
Alıntı ile Cevapla
Alt 03 Ağustos 2008, 23:55   Mesaj No:3

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:31
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart .....Haticetü'l Kübra R.A.....

Hüzün kelimesinin her bireyde çağrıştırdığı anlam farklı olabilir ama Kainat Güneşi’nin (sav) penceresindeki aksinin apayrı olduğu kesin. Hüzün yılında Efendimiz’in (sav) Hira mağarasında olduğu bir gün... Müşriklerin meş’um eziyetleri ziyadeleştiğinden Allah rasülü mağarada inzivadaydı. Güneşin mahut kavuruculuğu, Kainat Güneşi’nin (sav) refikası Haticetü-l Kübra validemizin gönlündeki firak yanında ancak bir gölge hükmündeydi. Kızlarının ve yakınlarının “Bu sıcakta oraya gidilmez, sana bir şey olmasından korkuyoruz.” serzenişleri validemizin sinesinde bir bir eriyor ve fem-i muhsinlerinden şu nağmeler dökülüyordu

O, sıkıntı içinde; gitmeliyim.
Bu anlayışıyla “Toplist”lerin dillere pelesenk olduğu ve hatırı sayılır derecede rağbet gördüğü günümüz dünyasında, epmati sanatını en iyi icra eden-etmiş “en”ler listesinde Hatice Validemiz tartışmasız zirvede yer alırdı. Annemiz, yanına aldığı azıkla yolculuğuna başladı ama 65 yaşında 50 dereceyi aşkın bir sıcaklıkta Hira’ya çıkmak her yiğidin harcı değildi. Hayatı, Güllerin efendisiyle müşterek kıldıklarında bu günleri tahmin ediyordu. Doğru ya, “kübra” sıfatını elde etmiş birine de ancak bu yakışırdı.
Meşakkatli yolculuğa dağlar ve taşlar da şahitlik yapıyordu ama o gün Hira’da taş olmak bambaşkaydı. Zira her biri , Adem (as) ve Havva validemizin buluştuğu günü görmüş Cebel-i Rahme’deki hemcinslerine nazire yaparcasına, Kainatın Efendisi’nin hüznünü giderecek vefakar bir validemizin gelişini görecek ve Cebrail (as)’in onun hakkındaki müjdesini işiteceklerdiVe beklenen an. Efendimiz (sav) mübarek zevcelerini gördüğünde o kadar duygulandı ve sevindi ki Cebrail (as) geldi ve Hz. Hatice'yi göstererek şöyle dedi:

"Ya Rasulullah!İşte, şu uzaktan sana doğru gelen Hatice'dir.Yanında da içinde yemek bulunan bir kap vardir.Yanına geldiği zaman, O’na Rabbinden ve benden selam söyle!Cennette inciden yapılmış bir sarayin kendine verileceğini müjdele ki onun içinde ne gürültü ne patırtı vardır, ne de zorluk ve sıkıntı, çalışmak ve çabalamak!etü-l Kübra (ra) şaşkınlığını gizleyeyememiş


Ben… Şimdi Allah(c.c) bana selam gönderdi öyle mi ?
edikten bir müddet sonra bayılmıştı. Efendimiz birkaç gün içinde bütün insanlığa numune olan zevcesini Rabbine uğurlarken bi’setin 10. yılı hatıralarında, hüzünle yad edeceği ve unutamayacağı bir yıl olarak (hüzün yılı) çoktan yerini almıştı.
Bir müslüman bayanın “idolünüz kim?” sorusuna vereceği en güzel cevaplardan biri de“Haticetü-l Kübra”Roman,serif]olurdu muhakkak. Bir gün yolunuz Mekke’ye düşer de Cennetü-l Mualla’ya gidip kabirlerini ziyaret ederseniz ve eğer bu olay hafızanızın bir köşesindeki tozlanmış raflarda kalmışsa; gözyaşlarınızla tozları yıkayın, zamanda bir yolculuk yapın ve şu cümleyi terennüm edin.İşte o gün, Hira’da bu olaya şahit olmuş bir taş da ben olsaydım .
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla
Alt 03 Ağustos 2008, 23:58   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: .....Haticetü'l Kübra R.A.....

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

çok güzel bir parça konu açıldığında çalarsa güzel olur..... sağolun Rabbim onların ahlakı ile ahlaklanmayı nasip kılsın inşallah
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Ağustos 2008, 14:28   Mesaj No:5
Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Müminlerin Annesi Hazret-i Hatice-yi Kübra

Amin Allah razı olsun
Not:İlgili konu ile birleştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Ağustos 2008, 15:33   Mesaj No:6
Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Hatice Bin-i Huveylid

HATİCE BİNT-İ HÜVEYLİD (ranhâ)

Hz Hatice (ranhâ), Hüveylid b Esed b Abdu’l-Uzzâ b Kusayy’ın kızıdır Hatice (ranhâ)’nın nesebi, Rasûlullah (sav)’in nesebi ile Kusay’da birleşir ki, Rasûlullah (sav)’in hanımlarının nesep yönünden kendisine en yakın olanı odur Cahiliye devrinde ‘Hatice Tâhire’ diye çağrılırdı

Hz Hatice, Peygamber Efendimizle evlenmeden önce iki evlilik yapmıştı İlk evliliğini Atîk b Azîz ile yaptı ve ondan bir kızı vardı Onun ölümünden sonra ikinci zevci Ebû Hâle Hind b Zürâre et-Temîmî’den de bir oğlu dünyaya gelmiştir

Hz Hatice ticaretle uğraşan, zengin, haysiyetli, şerefli ve güzel bir kadındı Mekke’nin soyluları ve zenginleri onunla evlenmek istemişler; fakat Hz Hatice’den bir karşılık bulamamışlardı Hz Hatice’nin Şam’a gönderdiği kervana Hz Muhammed (sav) başkanlık etmiş, çok bereketli ve iyi bir yolculuktan sonra Mekke’ye dönmüşlerdi Hz Hatice kervanla birlikte Peygamberimiz (sav)’in hizmetini görmesi için kölesi Meysere’yi de göndermişti Dönüşte Meysere, yolculuk esnasında Peygamberimiz’den sadır olan harikulade halleri Hz Hatice’ye bir bir anlattı Hz Hatice bu ticaret kervanından çok memnun kaldı Daha önce gönderdiği kervanlara nazaran daha fazla kar elde etti Zaten kendisini ve ahlâkını çok takdir ettiği Hz Peygamber (sav) hakkında Meysere’nin anlattıklarını da dinleyince O’na olan itimadı ve sevgisi daha da arttı ve Hz Muhammed (sav)’e evlenme teklif etti Hz Peygamber (sav) durumu amcası Ebû Tâlib’e açtı Ebû Tâlib ve Hamza bu çağrıya olumlu cevap vermek ve Hz Hatice’yi istemek için Hz Hatice’nin evine gittiler Ebû Tâlib bir konuşma yaptı

“Muhakkak ki Muhammed, Kureyş’ten hangi gençle kıyaslansa şeref, yiğitlik, fazilet ve akıl bakımından üstün gelir Gerçi malı azdır Ama mal dediğin nedir ki? Geçici bir gölge, alınır verilir bir emanetten başka bir şey değildir” Hz Hatice’nin amcası Amr b Esed b Abdül-Uzzâ b Kusayy da Hz Hatice’yi övdü ve onu Hz Muhammed (sav)’e nikâhladı Mehir olarak 20 erkek deve veya 500 dirhem altın tespit edildi Nikâhtan sonra develer kesildi, yemekler yenildi Hatice (ranhâ)’nın evi eşe, dosta açıldı Gelenler arasında Fahr-i Kâinatın sütannesi Halîme de vardı Sütoğlunun düğününde bulunmak için ta Sa’d kabilesinden çıkıp gelmişti Bu mübarek kadın ertesi gün, şerefli ve cömert gelinin bağışladığı kırk baş koyunla kabilesine dönecektir

Rasûlullah (sav), Hatice (ranhâ) ile evlendiğinde 25 yaşında, Hz Hatice ise 40 yaşında idi Bu izdivaç 25 sene sürmüştür Hz Hatice, 64 yaşında iken vefat etmiştir Allah’ın rızasını, yuvasının mutluluğunu, dünya ve ahiret huzur ve saadetini düşünen bütün anneler için en güzel örneği teşkil eden Hz Hatice (ranhâ), nübüvvetin onuncu yılında, ramazan ayında, Ebû Tâlib’in vefatından 3 gün sonra vefat etti ve Hacûn kabristanına defnedildi Hz Hatice ve Ebû Tâlib’in ölüm yılına Müslümanlar hüzün yılı adını vermişlerdir

Bu izdivaçtan, Kasım Abdullah, Zeynep, Ümmü Gülsüm, Rukiyye ve Fâtımâ (ranhüm) isimlerinde altı çocuğu dünyaya gelmiştir İki oğulları kendileri hayatta iken vefat etmişlerdir Kızlarının hepsi de Müslüman olmuştur Üçü Peygamber Efendimiz (sav)’den önce vefat etmiştir Peygamberimizin irtihali sırasında yalnız Hz Fâtımâ (ranhâ) hayatta idi Peygamberimizin nesebi Hz Fâtımâ’nın evlat ve ahfadıyla devam etmiştir

On beş yıl bu evlilik mutluluk dolu olarak geçecekti Ülfet ve devamlılıkla süslenmiş olarak zaman ikisinin de üzerini, senelerce sükûnet ve huzur verici örtüsüyle kuşattı Bu süre içerisinde Fahr-i Kâinat sevgi pınarından doya doya içip kandı Bu onun, öksüz olarak geçirdiği maziye bir karşılık, istikbalde karşılaşacağı büyük meşguliyetlere ve mücadelelere de bir hazırlıktı
Kadınların efendisi Hz Hatice “Büyük (Kübrâ) ve Temiz (Tâhira)” idi O, cihan denilen sarayın altın taçlı sultanıydı Hem öyle bir sultandı ki, Nebiler Nebisi onun hakkında şöyle buyurmuştur: “Hiç şüphe yok ki ben, onun sevgisi ile rızıklandırılmışımdır” (Müslim) Bu Peygamber sevgisine karşı Hz Hatice’nin sevgisi de bir başka güzellikteydi O, bütün gönlüyle Kâinatın Fahri’ni sevdi O’nun bütün dertlerini, üzüntülerini paylaşırdı O’na, huzur ve saadet kucağını tatlı bir tebessüm ve aydınlık bir yüzle açtı İşte bu sevgi denizinde kendisini kaybeden Hatice (ranhâ), Cennet kadınlarının en üstünlerinden birisi olma şerefine nail oldu Varlığın sebebi olan Cenâb-ı Peygamber (sav) buyurdular ki: “Cennet kadınlarının üstünü dörttür: Meryem, Fâtımâ, Hatice ve Âsiye’dir” (Buhârî)

Allah’ın Habîbi, ömrünün en olgun çağını Hz Hatice ile geçirmişti O hayatta iken başkası ile evlenmeyi düşünmemişti Onun ölümünden sonra da bütün hayatı boyunca onu andı Onun sevdiklerini sevdi Onun dostlarını, ahbaplarını, yakınlarını hayatında olduğu gibi ölümünden sonra da hiçbir şeyden mahrum etmedi Bir gün huzurlarına ihtiyar bir kadın geldi Allah’ın Rasûlü, ona fazlasıyla ikramda bulundu Mukaddes hırkasını çıkarıp yere serdi ve ihtiyar kadını üzerine oturttu Kadın gittikten sonra İsmet saadeti Hz Âişe (ranhâ) biricik eşine sordu:

— “Ey Allah’ın Rasûlü! Kimdi bu ihtiyar kadın?” Ondan şu cevabı aldı:
— “Hatice’nin ziyaretçisi ve dostlarından biri”
Evliliğinin 15 yılları Gözünün nuru inzivaya çekilmekte, yalnızlığı seçmekte ve sürekli tefekkürde Hıra dağına sık sık gider oldu Hz Hatice, O’nu rahatsız etmeden takipte Bazen kendisi ile bazen arkasından erzak göndermekte Bazen evlatlığı Zeyd korumasında temiz eş sabırla beklemekte Bir Kadir gecesi peygamberliğine ait vahyi almıştı Cenâb-ı Rasûl Allah Azîmüşşân, O’nu bütün peygamberlerin sonuncusu, peygamberlik müessesesinin mührü seçmiş, insanları Allah’ın nimetiyle müjdelemek, azabıyla korkutmak üzere görevlendirmişti “Zemmîlûnî, zemmîlûnî / Beni örtün, beni örtün!” İsmet ve iffet timsali kadın, şefkat, muhabbet ve itina ile Allah’ın elçisini yatağına yatırdı

Diyâr-ı Bekrî’nin rivayet ettiğine göre; Nebiler Sultanı’nın mübarek zevcesi Hz Hatice, Kâinatın Efendisi’ni karşıladı Yüzüne dikkatli dikkatli bakarak, O’nu alnından defalarca öptü, sonra şöyle dedi:

— “Babam anam sana feda olsun! Ben, senin yüzünde şimdiye kadar hiç görmediğim bir nur görüyor, sende şimdiye kadar hiç duymadığım bir korku duyuyorum” Allah’ın Elçisi kendine gelip başından geçenleri bir bir anlattı ve dedi ki:

— “Korkuyorum ki ey Hatice, bana bir zarar erişmesin” Hz Hatice anlayış ve şefkatle O’nu sardı Bütün yumuşaklığı ile ve kesin bir inançla şu cevabı verdi:

— “Ey insanların en hayırlısı! Allah bizi gözetir Sevin ey amcamın oğlu! Hatice’nin canı, kudreti elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ben senin, bu ümmetin peygamberi olacağını umuyorum Vallahi, Allah seni hiçbir zaman perişan ve rüsva etmez Çünkü sen, akrabayla ilgiyi devam ettirirsin Sözü doğru söylersin Biçarelerin yükünü yüklenirsin, misafiri ağırlar, sıkıntılarını gidermelerine yardımcı olursun” (Es-Sîra, El-İsabe) Hz Hatice’nin bu sözleri üzerine içi açıldı, korkusu gitti Rahatlık ve kalp huzuruyla doldu

Hz Hatice’nin amcazadesi Varaka bin Nevfel’in evine gidiş ve Varaka’nın; “Canım kudretinin elinde olan Yaratan’a yemin olsun ki ey Hatice, şayet bana doğru söylüyorsan, Hz Musa ve Hz İsa’ya gelen Nâmûs-u Ekber (Cebrail) gelmiş Muhammed’e… Kesinlikle O, bu ümmetin peygamberidir” (Buhârî)

Rabbinin kendisi için seçtiği temiz eş, kocasını tebrik etti ve hemen iman ederek İslâm’da ilk iman eden kimse olma şerefine nail oldu Hatice’den sonra milyonlarca kadın İslâm’a girecektir; ancak o, Kahraman Peygamber’in hayatındaki rolü için Allah’ın seçtiği ilk Müslüman olma özelliğini koruyacaktır Müslüman olsun olmasın tarihçiler, bu rolü belirteceklerdir Bunun için Bodley şöyle diyecektir:

“Hatice’nin severek evlendiği şahsa olan sağlam güveni, bu gün yeryüzü halkından her yedi kişiden birisinin din olarak bağlandığı inancın ilk dönemlerindeki sağlam bağlılık ortamının oluşmasında en büyük etken olmuştur”

Ve Varaka’nın devam eden şu sözleri; “Nefsim kudretinin elinde olan Allah’a yemin ederim ki, gerçekten sen bu ümmetin Peygamberisin Yalanlanacak, yurdundan çıkarılacaksın ve seninle savaşacaklar Keşke o güne ben de yetişsem de sana yardım etsem” Rasûlullah (sav): “Onlar beni ülkemden çıkaracaklar mı?” Varaka: “Evet, senin getirdiğin gibi vahiy getiren her peygamber, bu düşmanlığa maruz kalmıştır” dedi ve Rasûl-ü Ekrem’i alnından öptü

Bundan sonra çok zor bir dönem başlamıştı Bu zor dönemde yine sevgili zevcesi yanı başında duruyor, senelerce eziyet ve işkencenin her çeşidine ve en ağırına dayanabilmesi için bütün varlığını harcıyordu Ebû Tâlib yurdunda üç sene muhasaraya maruz kaldılar Dışlandılar, kimse onlarla alışveriş yapmadı, kız alıp vermediler, tecrit edildiler Neticede bu dosdoğru iman ve kahramanca direniş karşısında muhasara hattı çöktü Muhasaranın çöküşünden 6 ay sonra amca Ebû Tâlib vefat etti O, yeğeni için sadakatli bir baba, bir kefil, koruyucu ve Kureyş’in tağutları önünde aşılmaz bir engeldi Üç gün sonra, karşılaştığı günden itibaren kendisini sevgisinde yok ettiği zevcesi, kendisini her hususta tasdik edip doğrulayan, seneler öncesinde bir Kadir gecesinin fecrinde gelen risaletine iman eden, son nefesine kadar hep yanında olup cihadına iştirak eden Hz Hatice (ranhâ), yanı başında ruhunu Rabbine teslim etti Hayatı boyunca o, Peygamberi olan zevcine sükûnet kucağı, bir anne gibi şefkat ve sevgi sığınağı olmuştu Mübarek canı, hoşnut olarak Rabbine döndü
O, gerek yüce Rabbinin, gerekse Nebiler Sultanı’nın yanında en büyük rütbeye ermişti Öyle ki, Cebrail (as) bir gün Azîz ve Celîl olan Allah’tan ona selam getirmişti

“Ey Allah’ın Rasûlü! İşte bu Hatice’dir Sana doğru gelmektedir Yanında bir kap var, içinde de katık vardır Ona, Azîz ve Celîl olan Rabbin’den ve benden selam söyle Ve kendisine Cennet’te inciden yapılmış bir saray da müjdele ki, onun içinde gürültü patırtı yok, çalışma ve meşakkat yoktur” (Müslim)
Onun vefatından sonra Peygamber’in evine başka zevceler de geldi; ama O’nun kalbi bütün samimiyeti ile bu ilk zevcesine ait olacaktı Çünkü o, çeyrek asır boyunca erkeğinin, evinin tek sevgili ve şefkatli kadınıydı O’na hiçbir kadın bu süre içinde ortak olamamıştı Gelen bu zevcelerden çocuğu olanlar, güzel olanlar, soylu ve mevki sahibi olanlar da vardı Ancak hiç biri Hatice’yi bu evdeki mevkiinden uzaklaştıramadığı gibi, sevgili zevcinin gönlünde taht kuran hatıraları derecesinde bir mevki de elde edemediler

İbn-i İshâk şöyle der: “Cenâb-ı Hak, hoşlanmadığı bir şey işittiğinde bundan son derece müteessir olan Allah Rasûlü’nü, davetini reddeden ve kendisini yalanlayan kafirlere karşı, Hz Hatice vasıtası ile sükuna erdirir, rahatlatır, teskin ederdi İşte âlemde örnek alınacak bir hanım varsa, o, Hatîce-i Kübrâ’dır İslâm büyüklerinin ölçüsü olan; kadınların erlerine hizmetleri, muhabbet ve izzet göstermeleri Hz Hatice’nin sünnetidir”
Hz Hatice (ranhâ), Rasûlullah (sav)’in ailesinin ve bütün ümmetin annesidir Allah ondan razı olsun!

Faydalanılan Eserler:
1 Rasûlullah (sav)’in Annesi ve Hanımları
2 Prof Âişe Abdurrahman bintü’ş-Şâtı, Hz Hatice



[ALINTI]
Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Ağustos 2008, 16:37   Mesaj No:7
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:melis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2229
Üyelik T.: 11Haziran 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 364
Konular: 59
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Müminlerin Annesi Hazret-i Hatice-yi Kübra

Sevgilinin Sevgilisi: Hz. Hadice-i Kübra(r.a)

Sevginin anlamını en güzel ifade eden, “hanımefendi” kelimesinin en çok yakıştığı gerçek bir sevgi öğretmenini tanıyacağız şimdi.

Hüveylid kızı Hatice değil anlatacağım. O kadar basit ve sıradan değil anlatacağım insan. Hepimizin kitaplardan öğrendiği Hatice de değil. Ruhsuz ve duygusuz ders kitapları arasına onu sıkıştırmak ve beynimizde öylece şekillendirerek yıllarca tanıdığımızı sandığımız bu sevgi öğreticisini, bugün duygu ve sevgi boyutuyla tanıyacağız.

Saygın Bir Karakter:

Hanifti Hatice, hiç puta tapmadı.
Cömertti Hatice, çünkü kendi ayakları üzerinde durabilen nadir kadınlardandı.

Kadının ikinci sınıf sayıldığı, sözüne fazla da itibar edilmeyen bir toplumda, kendine saygı duyuracak ve sözünü dinletecek kadar da kişilik ve vakar sahibiydi.

Hatice; bize bir müminin nasıl olması gerektiğini daha Müslüman olmadan önceki dönemlerinde anlatıyordu ve biz görüyorduk ki böylesi şekillenen her kişilik, bir gün tarafından seçilir ve İslam ile şereflenir.

İslam bize müdanasız olmayı öğretir; birilerine yaslanmamayı, kendine yeter olmayı, şahsiyet sahibi olmayı, paylaşmayı bilmeyi, entelektüel olmayı ve yaşamın sunduğu acı tatlı her olaydan dersler çıkararak olgunlaşmayı… İşte Hz. Hatice bu karakterde bir hanımdı.

Sevgiliye Hazırlanan Rafine Bir Eş:

O Resul’den çok önce gelmişti dünyaya, bunun sebebini yalnızca bilir.

Naçizane fikrimiz, ’ın Hatice annemizi dünyaya Resul’den önce göndererek onu rafine etmesi, olgunlaştırması ve Resul’e layık bir hale getirmesi için olabilir.

Zira, bu mükemmel hanımefendi eşini temsil etmeli, yeni dini en güzel şekilde algılayıp onu tebliğ etmeli ve eşinin küfür karşısında içinde kabaran tüm sıkıntıyı, zehir emen bir vakum gibi çekerek O’nu rahatlatan bir insan haline gelebilmeliydi. Bunun için de, hayatı daha önce tanıması gerekiyordu
Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Ağustos 2008, 16:38   Mesaj No:8
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:melis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2229
Üyelik T.: 11Haziran 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 364
Konular: 59
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Müminlerin Annesi Hazret-i Hatice-yi Kübra

[B]Geleneğe Baş Kaldıran Bir Hanım:

Hz. Hatice o kadar kendine güvenen ve ne yaptığını, ne istediğini bilen bir hanımdı ki; Peygamber Efendimiz’i ilk gördüğü an, O’nun doğru kişi olduğunu anlamış, kalbinde O’nu eş olarak kendine seçmişti. Oysa o güne kadar gelen tüm evlenme tekliflerini reddediyordu, iki eşi olmuştu ve yaşı 40 civarındaydı.

Buna rağmen güzellik ve zarafetiyle aranılan bir eş adayı idi. Fakat O, buna rağmen tüm tekliflere sebepsiz bir şekilde ret cevabı veriyordu.

Oysa Resul’ü gördüğü ilk anda İlahi bir hisle “işte O” dedi.

Kendinden 10-15 yaş küçüktü, bekârdı; ama bunlar Hatice için önemli değildi. Çünkü O, kararını vermiş, kalbinde sevgi pınarları coşmuş ve aradığını bulmuştu artık.

Hemen hizmetçilerinden birini yollayıp evlenme teklifini iletmek istediğinde karşısında kınayan ve ayıplayan bir grup buldu. Bu nasıl olurdu?!..

Bir kadın bir erkeğe, üstelik kendinden oldukça küçük yaşta bir erkeğe nasıl bunu teklif ederdi?!. Tüm Arabistan, bu dedikodu ile çalkalanır ve rezil olurlardı.

O’nun toplum içinde bir saygınlığı vardı, böyle bir teklif her şeyi alt üst edebilirdi. Bu yüzden O’nu kararından vazgeçirmeye çalıştılar, ama dudaklarından hepimize örnek olacak şu cümleden başkası çıkmadı:

“KİM NE DERSE DESİN. BEN KARARIMI VERDİM, KINAYICILARIN KINAMALARINDAN KORKMUYORUM”.

İşte bugün dahil, hepimizin kendimize mihenk taşı yapmamız gereken tek bir cümle “kim ne derse desin” inandığımız davalar uğruna, sevdiğimiz ve rızası için olan her şey uğruna eğer bizde bir gün “kim ne derse desin” diyebiliyor ve her şeyi ardımızda bırakmayı başarabiliyorsak, hem kişilik manasında, hem de iman bağlamında olgunluğa ermişiz demektir.

Özellikle bu dini yeni yaşamaya başlayan, yeni örtünen, namaz kılan kardeşlerimizde var olan “el alem ne der?” korkusu ve düşüncesi Hatice annemizin o muhteşem sözü ile anlamsızlaşıyor.

Kocasıyla Aynîleşen Bir Zevce:

O, Resulullah’ ı gördüğü anda sevgisinin hakkını vermeye başlamıştı bile. Kervanlarına ya da başka bir deyişle nakliye şirketine müdür olarak tayin ettiği Resul, iş için yola çıktığında, damda, bahçede O’nun gelmesini bekler ve “Eğer o şu anda sıcakta bunalıyorsa, ben serin evlerde oturamam, soğuk sular içemem” derdi.

Bunu anlayabilmek için onun içinde yaşadığı şartları iyi bilmesi gerekirdi. Hatice annemiz sevgisinin tesiri ile sıcaklığın 50 dereceleri geçtiği günlerde, gönlünü verdiği o insanın çilesini daha iyi anlayabilmek için damın başında beklerdi.

O’nun bu anlayış mücadelesi daha sonra evliliklerinin diğer merhalelerinde farklı şekillerde kendini gösterecek, Hz. Hatice eşinin arkadaşı, sırdaşı, yoldaşı, annesi, öğrencisi olacaktır bu sayede…

Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Ağustos 2008, 16:39   Mesaj No:9
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:melis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2229
Üyelik T.: 11Haziran 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 364
Konular: 59
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Müminlerin Annesi Hazret-i Hatice-yi Kübra

En Mutlu Gelin:

Eğer bir şeyin doğru olduğuna inanıyorsanız ve o şeyi canı gönülden istiyorsanız o size mutlaka nasip olur. Çünkü vermeyeceği şeyi istetmez.

Hz. Hatice Muhammed’i sevmişti ve istiyordu. Bu sevgi yalnızca bir hanımın bir erkeğe duyduğu hislerden başka anlamlar içeriyordu. Kalbi onunla doluydu, gerekeni de yaptı tüm adet ve gelenekleri bir yana atıp ona talip oldu.

Ve bu teklif kabul edildi. İşte dünyanın en mutlu gelini olmuştu. Onca İlahi terbiye ile yetişmiş bu hanımefendi, şimdi layık olduğu mevkii bulmuş ve Âlemlerin Efendisine eş olmuştu…

Ve şimdi sıra bunun, bu sevginin hakkını vermeye gelmişti.

Teslimiyet Anıtı Bir Eş:

Aslında planlı programlı hiçbir şey yoktu. Her şey, büyük bir tablodaki nakışlar gibi en iyi şekilde işleniyordu, ama tablonun genel resminden kimsenin haberi yoktu. O tabloyu Yaratan, orada kimin ne renk vereceğini, kimin hangi desende olacağını zaten belirlemişti. Hz. Hatice annemiz ise o tablonun en müstesna renklerindendi.

Yaklaşık on iki yıl süren evlilikleri boyunca bir kez bile sesini yükseltmemiş, bir kez bile muhalif fikirlerde bulunarak eşine eziyet etmemişti. Katılmadığı düşünceleri olduğunda, bunu en uygun dille mantıklı bir şekilde eleştirmiş, fikirlerini açık bir şekilde ama kırmadan öne sürmüştü.

Daha sonraki dönemlerde Peygamberimizin diğer evliliklerinde, eşleri arasında belki onların yaşlarından ve hayat tecrübesizliklerinden kaynaklanan cedelleşmelerinin, Hz Ömer’in bile kızı Hafsa’ yı uyardığı türde diklenmelerin hiçbiri Hz. Hatice ile olan evliliğinde gerçekleşmemişti. Ne bir maddi istek, ne diklenme, ne de sert tavırlar, serzenişler. Hiçbiri olmamıştı.

Aşkıyla Yücelen Bir İnsan:

Birini severken yaptığımız bir yanlış vardır hep; O kişiyi severiz, o kadar çok severiz ki kendimizi yok eder değersiz hale getiririz. Bir zaman gelir ki, adeta o kişinin kölesi haline geliriz. Bu da karşıdaki insanın bizi kişiliksiz ve değersiz görmesine, bu sevginin bir şekilde istismar edilmesine dahi sebep olur.

Hani Freud ‘un meşhur “insan insanın kurdudur” sözü gibi yiyip bitiren bir hayat törpüsü haline gelir. Oysa kişi sevdiğini severken, kendini unutmamalı o sevgi ile yeni anlamalar katmalıdır kendine. Tıpkı Hz Hatice gibi. O sevgisinin altında hiç ezilemedi, ezmedi de, ne törpüledi karşısındakini ne de yapışıp karşıdakinin hayat damarlarını kuruttu.

Freud un tersine “insan insanın kurdudur”, ”İnsan insanın cennetidir””mesajını verdi bize, onararak eşinin yaralarını.

Hıra’daki Gizli Bekçi:

Eşi kırk yaşına gelip de, Mehmet Doğramacı kardeşimizin tabiriyle; “insan perhizine”, uzlete çekilmeye başlayınca O’na yemek taşımaya başladı.

O sıralarda ortalama elli- elli beş yaşlarındaydı ve Mekke’ye gidenler bilir, çıkılması yarım saat süren Hıra Dağı’na yemek götürmek maksadıyla çıkar, mağaranın önüne yemek kaplarını koyar daha sonra gidiyor gibi yapar ve koşup bir taşın ardına gizlenir, bazen iki bazen üç gün, aç susuz bir halde mağaranın ağzına doğru ona bir zarar gelmesin diye beklerdi. Onu himaye etmeyi kendine görev edinmişti.

Bir gün Cebrail gelip “EY MUHAMMED HATİCE BURADA” dedi.

Peygamberimiz “EVET BİLİYORUM” deyince

Cebrail (a.s) “HAYIR O HEP BURADA HİÇ GİTMİYOR Kİ” şeklinde cevap verdi.

Belki eşinin yolunu beklerken dam üzerinde ya da bahçede O’na yaktığı türküleri ve şiirleri Peygamberimiz hiç duymadı, ama bu bekleyişi O’na duyurdu.

’ın Selam Yolladığı Kadın:

Bu harika içtenliğin karşılığı olarak O’na selam yolladı. Peygamberimiz gelip, “Cebrail (a.s)’ın ve ın sana selamı var” dediğinde bu muhteşem sevgi öğretmeni aynı zamanda zekâsının ve konuşma kabiliyetinin doruğunda bir cevap verdi: “Cebrail’in selamını alıyorum, ama Rabb’im zaten Selam’dır, tüm selamlar zaten O’dur.” diyordu.
Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Ağustos 2008, 16:40   Mesaj No:10
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:melis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2229
Üyelik T.: 11Haziran 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 364
Konular: 59
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Müminlerin Annesi Hazret-i Hatice-yi Kübra

Kıskanılan Ölü:

Hz. Hatice annemizi bazen Resulullah’ ı dizlerinde teskin ederken, bazen gözyaşları içinde İslam davası için mücadele ederken bazen bir anne bazen bir sırdaş olarak görüyoruz ve anlıyoruz ki, bir kadın ya da erkek birbirlerine eş olmanın yanı sıra, aynı zamanda arkadaş, sırdaş, öğretici, yoldaş olduklarında o birliktelik anlam kazanır ve o birliktelik o zaman vazgeçilmez olur.

İşte Hatice annemiz bunu yaptığı için onun öldüğü yıla Peygamberimiz HÜZÜN YILI demiştir.

Aralarındaki bu sevgi o kadar büyüktür ki, eşi öldükten sonra dahi onun uzak akrabalarına bile hürmet ve ikram etmiş ve yeri geldiğinde hırkasını çıkarıp altlarına sermiştir.

Daha sonraki dönemlerde evlendiği Hz. Aişe annemiz Hz. Hatice’den ve Resul ile onların aşklarından bahsederken şöyle der:

“Bir gün Hatice’nin bir akrabası geldi, içeri girmek için izin istediğinde onun sesini duyan Peygamber’in rengi birden değişti gözleri ışıldadı ve şöyle dedi ‘Sesin Hatice’ye o kadar çok benziyor ki’ ve bunu söylerken onu bir daha görememenin verdiği hüzünle öyle mahzunlaştı ki… Hz Hatice’ye olan sevgisini çok defa kıskandım. Ben bir ölüyü kıskandım” demiştir.

Oysa sonraki eşleri daha güzel, daha genç olmasına rağmen, Hatice annemizi bu kadar özel yapan şey, gönle inen yolun bazı fiziksel özelliklerde değil, yürekte ve kişilikte olduğunu da bizlere öğretmiştir.

Servetini Davasına Adayan Bir Eş:

Altmış üç yaşında olmasına rağmen Hatice annemiz Peygamberimize yedi –sekiz evlat vermiştir. Bu da sevginin başka bir tezahürüdür.

Bahçede güneşin altında İslam’ın güncelleşmeye başladığı ilk günlerde eşi dışarıda iken oturan ve O’nu anlamaya çalışan, bugünkü değeriyle 450-500 milyarlık bir nakliye şirketinin sahibi iken, tüm servetini henüz yüz elli kişi bile olmayan Müslümanlara su ve yiyecek almak için gözünü kırpmadan harcayan, ne olacağı bilinmeyen bir mücadelenin içinde inancını ve azmini hiç yitirmeden eşine destek veren bir hanımefendi.

O mücadele elini kolunu bağlayıp durmayan, tüm ters giden olaylara rağmen umudunu hiç kaybetmeyen adeta bir şarj makinesi gibi Peygamberimizin o çileli günlerinde, hüzünlendiği her anda yanında olup onu adeta şarj eden bu mükemmel hanımefendiyi Resulullah daha sonraki zamanlarda tanımlarken şöyle diyordu:

“HATİCE TÜM DERDİMİ VE HÜZNÜMÜ BİR ANDA ALAN BİR VAKUM GİBİYDİ’’ diye özetliyordu bu derin sevdayı.

Bu mükemmel sevgi öğretmeni bir gün şirketinin anahtarlarını alıp eşinin önüne koyar ve şöyle der: “Artık bunlar senin”

Peygamberimizin cevabı ise şöyle olur: “Hayır ben senin şirketinde sadece bir müdürüm, beni sıkıntı altında bırakma ne olur anahtarları geri al”.

Bize burada evli bile olsa eşinin ticaretine, onun parasına müdahale etmeyen özerk bir birliktelikte yatmaktadır.

Bunun üzerine Hz. Hatice’nin cevabı şöyle olur: “Ben seni tanımadan önce belki bunca malın bir anlamı vardı, ama seni ve İslam’ı tanıdıktan sonra dünya sadece hizmet için vardır, şimdi bu parayı ve anahtarları al ve Müslümanlar için bu dava için harca”

Her şeyin anahtarını söküp ve Resulü’nün önüne koymak, bu cesareti göstermek kimin harcı olabilir ki!..

İçine takılıp kaldığımız menfaatlerimizi, arzularımızı, emeğimizi hepsini toplayıp önüne koymak ve “İşte anahtarlar, artık bunlar sadece ve Resulü’nün emrindedir!” demek, hangi babayiğidin harcı ki?.. Bunu yapabilmek, inancına aşkla bağlanmakla kabil olur. O da bize bunu öğretti zaten.

Dünyevi Değerlere Prim Vermeyen Bir Hanım:

İçinde bulunduğu statüsü, o zamanın en önemli mevkisi olan ve evlendikten sonrada Peygamber eşi olarak İslam toplumunda saygın ve sevilen bir yere oturan bu hanımefendi, hiçbir zaman dünyevi makam ve hırsların esiri olmamıştır. Tevazu ve cömertliğini her mekânda göstermiştir.

Peygamberimizi ziyarete gelen Ebu Süfyan’ ın hizmetçisine baldan şerbet yapan ve eliyle ikram eden, içeriye girmeye utanan hizmetçi ve cariyelere “Madem siz bahçede bekleyeceksiniz Resulullah’ ı, o halde ben de bahçede sizlerle birlikte otururum” diyerek hiçbir sınıf ayrımcılığına gitmeyen kaç insan tanıyorsunuz?

Günümüzde evinde temizliğe gelen gündelikçiye Ramazan ayında ya da lokantada bize hizmet eden garsona “Hadi önce sen aç orucunu, sonra ben açarım” diyen onu oturtup hizmet eden bir kardeş var mıdır acaba?

… “Müslümanım” desek bile aşamadığımız onca etiketin ve sosyal sınıfın altında bunu yapacak kişi sayısı üç beştir belki de…

Fatıma’nın Annesi:

Zengin ve rahat bir hayatın ardından öldüğü zaman dört yaşındaki minicik kızına ufak bir çeyiz bile bırakamayacak kadar sıfıra inen bir maddi imkânsızlığa “önemi yok, ben onu ’a emanet ediyorum” diyecek kadar tevekkül sahibi bir hanımefendi.

Acaba kızlarına çeyiz düzme derdine düşerek sandıklara milyarlarca liralık bez parçalarını dolduran, bunun yanında İslam’ı, ’ın yasak ve emirlerini öğretmekten bîhaber şimdiki hanımlarımıza iyi bir ders vermiyor mu?

Çağdaş Haticeler Var mı?

Bir eşi, bir Peygamberi, bir evladı, bir davayı nasıl seveceğimizi en güzel şekilde öğreten en güzel öğretmenlerden birini tanıdık bu hafta şimdi var mı içinizden ‘’kim ne derse desin uğruna inandığım bu ve Resulü’nün aşkı için tüm anahtarlarımı ,tüm çıkarlarımı alıp senin ve Resulü’nün önüne koyuyorum Ya rabbi!” diyecek, “Kim ne derse desin ben bu örtümü, namazımı, inancımı hepsine ve her şeye rağmen yaşayacağım” diyecek ve yola çıkacak sevdalı Haticeler?!.”

Haluk Nurbaki
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Muhammed'in (sav).. Hatice'si (ra).. nurşen35 Ashab-Kiram(r.a) 17 20 Eylül 2019 23:28
aşk-ı kübra /İbrahim İnecik İBRAHİM İNECİK İbrahim İnecik 3 15Haziran 2019 17:15
Müminlerin Annesi Hazret-i Ayşe-i Sıddıyka (r.a.) Medine-web Ashab-Kiram(r.a) 5 24 Şubat 2019 22:49
Aşk-ı Kübra/İbrahim İnecik İBRAHİM İNECİK İbrahim İnecik 0 03 Kasım 2010 23:21
Hz.Peygamber(saa)’in nezdinde Hz.Hatice(ra) Yitiksevda Alimler(Rh) 8 16 Eylül 2009 00:46

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.