Bu Ayın Misafiri Vasat
 

Temmuz ayında forumun yükselen yıldızı olan @Vasat arkadaşımızı misafir ediyoruz.

HOŞGELDİN @VASAT

Bir ay boyunca gönlünce bu sayfada duygularını, fikirlerini paylaşabilirsin. Editör sorularımız var çok tatlı sorular senin bile belki kendine sormadığın, kendini öğreneceğin sorular mesela:):) Sonra forumun ikramları, merak ettikleri özele girmeden seni darlamadan soracağımız sorular var.

Tabi önce seni tanımak isteriz. Tanışmak isteriz. Hatta merak ettiğin bişey varsa sende bize sor.gülümseyen000 karşılıklı soru cevap sohbet çay kahve eminim vardır :) tatlı tuzlu soğuk sıcak ikramlarla seni misafir edelim.

MİSAFİRLİĞİN HAYIRLI OLSUN. ARAMIZDA KALMASIN, SİTEDE MİSAFİR ETTİĞİM İLK KİŞİ SENSİN VE ÇOK HEYECANLIYIM:):)gülümseyen000 istediğin düşündüğün gibi bir karşılama olmadıysa affet acemilik:):)cicekver


@Vasat hsgldn hsgldn hsgldn

Ve aleykum selamu ve rahmetullahi ve berakatuhu,

Hoş bulduk Kara Kartal kardeşim, çok mutlu oldum ve çok da şaşırdım, bu kadar erken beklemiyordum : )

"Forumun yükselen yıldızı", inşaAllah bu hüsn-ü zannıza layık olabilirim : )

Bu arada bu ilk misafir ağırlama ise, sonrakileri düşünemiyorum; hiçbir acemilik hissetmedim, Allah razı olsun, beklediğimden çok daha güzel bir duygu yaşattınız : )

Kendimi kısaca tanıtmam gerekirse:

40 yaşını birazcık aşmış, 1 kız annesi, lise mezunu bir ev hanımıyım. Kişisel gelişim konuları ve İslami konular ile gençliğimden beri ilgiliyim, ancak bu alanlarda özel bir eğitim almadım. (Son yıllarda online olarak katıldığım psikoloji temelli birkaç kursu saymazsak; stres yönetimi, yaşam koçluğu gibi)

Bu arada @FECR abimizin açmış olduğu bu konu benim için oldukça anlamlı oldu:

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Çünkü geçmişte tam da burada “uzak durun” denilen türdeki bir cemaatin içine girmek üzereyken, Rabbimin bir yanlışlarını fark ettirmesi üzerine elhamdülillah bugün hak olarak gördüğüm dini çizgime ulaşabildim. Bugün itibariyle dini çizgimi özetleyecek olsam, kısaca: ehl-i sünnet ve'l cemaat derim. Kur'an ve sahih hadisler öncelikli rehberimdir. Hasen hadisler de zaten sahih hadislere oldukça benzerdir. Zayıf hadislere de inanırım ama bir şartla: ilgili zayıf hadisleri kabul etmek istediğimde, hiçbir ayeti veya sahih hadisi reddetmek zorunda kalmamalıyım. Kısaca ayet ve sahih hadislere uyumluysa kabul ederim, uyumsuzsa “ayet ve sahih hadisi bir kenara atıp da (Allah muhafaza) zayıf bir hadise “hadistir” demem.

Fıkhî meselelerde Türkiye’nin çoğu gibi Hanefiyim, ancak dört hak mezhepten Hanbeli mezhebini de sıklıkla kendime yakın buluyorum. Her halükârda ehl-i sünnetin kabul ettiği dört mezhebi ben de saygıyla benimsiyorum, Rabbim imamlarından razı olsun.

Kendimle ilgili söylemek istediğim başka şey var mı diye düşünüyorum, sanırım özel olarak yok : ) Sıradan bir ev hanımı olarak günüm ev işleriyle geçer, arta kalan vakitlerde de ilgi alanıma dair araştırmalar, gözlemler, yazışmalar vs. derken gün bu şekilde biter ve sonra en baştan : )

Rabbimizin izin verdiği yere kadar, bu alanlardaki çalışmam hiç bitmeyecek gibi görünüyor; ki İslam ile Psikolojiyi çok yakından ilişkili olarak görüyorum; ikisini birbirinden ayırmadığım gibi, hangisiyle uğraşsam öteki taraf da güçleniyor elhamdülillah.

Sanırım şimdilik bu kadar, çok terletmeyecek şekilde sorularınızı alabilirim : )

Çok teşekkürler bu güzel açıklama için. İslam ve psikolojiyi nasıl birbirine bağlı hâle getirdin diye sorsam? Psikoloji-islam arasında bizim kacirdigimiz nasıl bir yakınlık sözkonusu acaba cicekver

Tabi ki : )

Hakkında konuşulacak detayları tümden anlatsam çok kapsamlı olacağı için, en temelden başlayarak "her iki alanda da benzer olan şeyleri" özetle ifade etmeye çalışacağım:

*Psikolojide, insanların daha iyi bir ruh hali için: insanların kendi kendine söylediği (iç diyaloglardaki) olumsuz konuşmaları bırakıp, kendileriyle olumlu konuşmaları telkin edilir. Bu arada bu olumsuz iç seslerin kaynağını belirtmezler, bizim düşüncemiz olduğu varsayılır.

İslam'da ise bu olumsuz iç sesler "şeytan veya nefs" ikilisinden birisidir (bazen her ikisidir). Bununla birlikte çözüm olarak İslam'da da aynı şekilde onlara kulak vermeyi bırakıp, olumlu/doğru davranışa yönlenmemiz öğütlenir.

*Psikolojideki takıntı, İslam'daki "vesvese"ye teslim olmuş kişinin ulaştığı noktadır. Şeytana kulak verir ve o yolda ilerlenirse, konu ne kadar saçma olursa olsun: Kişi o yolda ilerlemeye başlar ve kişi vesveseye ne kadar süre teslim olursa takıntısı o derecede güçlenir/köklenir. Allah'ın aklını kullanmayanlara verdiği bir cezadır bu.

Örnek:

"Odadan çıkarken lambayı 3 kere açıp kapamazsam başıma bir uğursuzluk gelecek."

Evdeki lamba ile uğursuzluğun ne alakası olabilir?

İşte bu, dini konularda saptırmak veya Müslümanlara zulmü teşvik etmek haricinde: ek olarak bir de "mizah duygusu" olan şeytanın insanları saptırırken eğlenmek için kullandığı yöntemlerden biri. İnsanları düşürdüğü bu hale bakıp bakıp güldüğünden çok eminim.

Bu arada hedefi sadece gülmek değil tabi ki. Bu şekile gelen insanlarda mantık yeteneğinin hasar gördüğünü açıkça söyleyebiliriz ve bununla kalsa iyi; beraberinde dine girme veya dini güzelce yaşama konusunda da zorluklar yaşanması oldukça olasıdır. [Namaz rekatlarını takip etme veya "abdestim oldu mu, olmadı mı?"gibi kısmen masum olan vesveseler hariç, ileri boyutlarda: "Allah beni sevmiyor; Allah beni affetmeyecek; (haşa) Allah zalim, adaletsiz" gibi "kendi zanlarını" Allah'ın üzerine iftira olarak atıp, ahiretlerini mahvetme riskleri mevcut. Tabi ki zamanında uyanıp tevbe ile korunursalar ayrı. Rabbim Şeytanın ve nefsimizin şerrinden muhafaza etsin, amin.]

Bu arada çocukluktan edinilen çeşitli davranışlar için ne çocukları, ne de henüz ilk ergenlik yaşındakileri suçlayamayız. Çünkü çocukken irade yoktur ve bir takıntı çocukken başladıysa, henüz yeni ergenken (dinen mükellef olduktan sonraki ilk yıllar) kişinin kendindeki bir durumu fark edip de, bu geçmişten edindiği takıntılardan kolaylıkla kurtulması mümkün değildir. Farkındalık ve genel olarak kurtulmak için zaman ve emek ister ve yeni mükellef bir gencin aklını/iradesini kullanmayı etkin şekilde kullanmaya başlaması en az 14-15 yaşlarını buluyor. Amel defterinin açılması (ortalama 12 yaş) kişinin sorumluluklarını kendi eline teslim ediyor, ancak tabiri caizse henüz acemi şöför gibi oluyorlar ve dediğim gibi az-çok ne yaptığını fark etmek için bu yaşlara kadar gelinmesi gerekiyor.

*Psikolojide katı, kaba, öfkeli, alaycı vb olmanın sosyal iletişimde engel olduğu öğretilir.

İslam'da da aynı şekilde bunlardan kaçınmak öğretilmekte.

*Psikolojide güler yüzlü olmak, nezaket, hediyeleşme ve benzerinin sosyal iletişimdeki faydaları öğretilir.

İslam'da da aynı şekilde.

*Psikolojide "olumlama" "şükür günlüğü tutma" gibi yöntemlerle kişilerin ruh hali iyileştirilir.

İslam'da ise "Şükrederseniz nimetimi artırırım" ayeti bize asıl olanı en güzel şekilde anlatmakta.

...

Aklıma ilk gelenler özetle bu şekilde, inşaAllah benzerliği gösterecek kadar yeterli ifade edebilmişimdir : ) Bu iki alana "benzerlikleri görmeye yönelik" dikkatle bakıldığında çok daha fazlası da görülebilir inşaAllah.


Bu arada konuyla ilgili tüm ayet ve hadisleri yazmadım, aksi halde çok uzun sürecektir. Ancak genel kültür üzerinden bilinen şeyler olduğu için bu özet geçme lüksünü kullanmış bulunuyorum, affola : )

Fecr abinin muhteşem sorularına vereceğiniz sorulardan sonra İkramlık dinlencmece çok yakışıklı anket sorularımız var buyur Vasat.c*😎

Teşekkürler verdiğin cevap icincicekver


Standart İkramlık sorular geliyor ))))

İnsanlarla iletişiminiz nasıldır?

Güler yüzlü müsünüz?

Ağlar mısınız? Ağlarsanız neden?


Hiç unutamadığınız en kötü gününüz?


Hiç unutamadığınız en mutlu gününüz?


Mutluluk sizin için ne ifade ediyor?


Kimler için nelerden vazgeçersiniz taviz verirsiniz?

Hayat felsefeniz nedir?


İki yolunuz var birincisi kariyer ikincisi aşk ?hangisini seçerdiniz?


Yaptığınız en büyük çılgınlık?


Hayatı Bir resimle anlatmanız istenseydi Ne cizerdiniz ?

Hiç gün batımını izlediniz mi? Her güneşin batışında ömrünüzden bir günün gidişi sizi üzüyor mu?

Hayatta en cok kıymet verdiğiniz?

Bir şeyle uğraşmaktan ne zaman vazgeçersiniz?

Size göre sevgi?

Size göre macera?

Size göre hayal

Size göre kardes

Size göre dost

Size göre aile

Size göre eş

Size göre hayat..

Size göre insan

Size göre özlem

Size göre hasret

Size göre beklemek

Size göre gitmek

Size göre mutluluk

Size göre endişe

Size göre özgürlük

Bir gün herşeyi bırakıp kaçmak isteseniz nereye gidersiniz?


(-) ler (+) ları hep götürür mü?


Sonuna kadar dayanır mısınız yoksa hemen mi pes edersiniz?


Ölmeden önce yapmam gerek dediğiniz bişe var mı?


Ne tarz müzikler dinlersiniz?


Forumda sizi en mutlu eden olay?


Forumda sizi en çok üzen olay?

Forumda en çok ilginizi çeken konular?


Hayat size ne öğretti?

Hayatınızda illa yapın dediğin birşey var mı bize?

Bu yakışıklı sorulardan beğenmediğin olursa yada cevaplamak istemediğin pas gecebilirisn. Hayırlı pazarlar c*cicekvertrkym

Sabahleyin bir önceki soruya cevap yazmıştım ama teknik bir arızadan ötürü mü oldu bilmiyorum, gönderdiğim halde mesajım burada görünmedi.Tekrar kısa bir deneme yazısı olsun diye bu mesajı atıyorum, eğer mesajım giderse geçici bir durum olmuş demektir : )

Mesajınız geldi sorun görünmüyor adminler gelsin sorun ne daha iyi anlaşılır.teknik aksamadan dolayı kusura bakmacicekver

Çok teşekkür ederim öncelikle, Allah razı olsun : ) Sanırım konsept değişikliği yok, sadece sıra ile gelecekler belli ki; Allah kolaylık versin diyeyim : )

Bu arada bir önceki mesajımda kısaca değinmiştim ama mesajım teknik bir durum sebebiyle olması gereken zamanda gönderilemedi, haliyle üyeler göremedi. Dolayısı ile bu sorunuzu tekil olarak ayrıca cevaplıyorum:

Açıkçası Psikolojideki “kişisel gelişim” ile İslam'daki "nefs terbiyesi”ni neredeyse aynı görüyorum. Aradaki belki tek fark ise: psikoloji ilmi sadece bu dünyayı ele alırken, İslam hem bu dünyayı hem de ahireti birlikte ele alıyor. Ancak, İslam hakikatte iki dünyayı da düzeltebilecek durumdayken, İslam’a sadece ahireti ilgilendiriyormuş gibi bir yaklaşımla yaklaşıldığı için, onun dünyamızı (aile ve sosyal ilişkilerle birlikte ruh halimizi) düzelten yönü fark edilmiyor. Bu bakış açısındaki eksiklikten ötürü, son asırda mı desem, ne desem (tarihi gelişimi hakkında net araştırmam yok) : aile sorunları, sosyal ilişkilerde bozukluklar ve bireysel olarak depresyon, takıntı gibi birçok rahatsız edici durum -sadece genel olarak dünyayı değil- Müslümanların da önemli bir çoğunluğunu ele geçirmiş durumda.

Ve bana göre çözüm: tabi ki İslamiyet’e tam anlamıyla dönüşte. İslamiyet’in öğretilerini, sadece ahireti kazanmak için gerekliymiş gibi görmeyi bırakıp, onun dünyaya bakan yönünü de fark edip hayatımıza tam anlamıyla geçirdiğimizde:

Hem bireysel/ruhsal olarak huzur;
Hem aile olarak ve sosyal alanda huzur;
Hatta okul, iş hayatı gibi alanlarda (dış şartlardaki olumsuzlukların zorunlu getirisi olan durumlar hariç) başarı ve haliyle huzur;

Ve kısaca, genel olarak: Kendimizi ve toplumu ilgilendiren her alanda başarı, uyum ve huzur bize gelebilir olacaktır inşaAllah.

Ancak, toplumun genel haline bakarsak, toplumsal boyutta iyileşme görmek için henüz çok yol var. Dolayısıyla benim şu fark ettirmeye çalıştıklarımı fark edenler, ilk iş olarak kendi iç sorunlarını ve yakınlarıyla olan insani ilişkilerini onarabilir ve kendi ailesinden, varsa çocuklarından başlayarak, ulaşabildiği her kim varsa onlara bu bilgileri ileterek, toplumun değişmesi için gereken yönde bir iyilik hareketi başlatabilirler : )

Yaşam Koçluğu konusunda ise, online bir kurstan 12 saatlik eğitimini alıp 100 puan notla sertifika kazanmış biri olarak söylüyorum; Yaşam Koçları:

Kur’an’ın “Siz hiç akletmez misiniz?” sorusuna muhatap olan türdeki şaşırmış insanların “kendi nefslerine sorması gereken türdeki” soruları: kişinin kendisi yerine kişiye soran insanlardır. Faydası kesinlikle vardır, ancak gerekli midir? Özellikle de bilinçli bir Müslüman için? Hayır.

Bilinçli bir Müslüman (devam eden satırlarda kişisel gelişimle nefs terbiyesi arasındaki bağı görebilirsiniz) : kalbinin içindeki şeytandan/nefsten gelen dürtüleri, kendisinden (ruhunun sesinden) ayırmayı bilir. Kötü olanı fark eder ve dışlar, olumsuz olanı fark eder ve dışlar, mantıksız olanı fark eder ve dışlar ve girişimcilik gibi dünya hayatını ilgilendiren alanlarda: bilmediği konularda araştırır, bilenlere danışır ve en son kendine uygun gelen bir karar verip istiharesini yapar ve kalanını Allah’a bırakmayı bilir.

Ve, hani insanlar için denir ya: “beynimizin sadece bilmem kaçını kullanıyoruz.” İşte o kullanılmayan tüm alanlar, Allah’ın izniyle: kişinin kendi kendine hayali engeller oluşturup durmayı bırakması (“çok zor, yapamam, imkansız” vb sözlerle kendi zihnini bloklamayı terk etmesi) ardınca açılıyor. Zihin gücünü bloklayan özel kalıcı bir hastalık, engellilik durumu yoksa: bu imkan ortalama zekadaki herkes için mevcuttur. İnsan bir şeyi başaracağına inanır (Dış engellerden bağımsız konularda tabi. Misal İngilizce öğrenmek, ehliyet almak, daha dışa dönük olmak vb. “kişinin tamamen kendisiyle alakalı” şeylerde) ve istikrarla ve elde edeceğinden şüphe etmeden, inançla, olması gerektiği gibi çalışırsa: muhakkak istediğini elde eder. Ancak başaracağına inancı olmadan çalışırsa, isterse gece gündüz çalışsın: o iş çok zor. (Aslında “imkansız” derdim de, Allah’ın acıyıp yardım etme olasılığı var.)

Bu arada bahsettiğim istek, elde edeceğine dair şüphesiz inanç ve istikrar, bizlere: “dua nasıl edilir?” şeklinde, sünnetle öğretilmiş durumda. İlgili hadisler meşhurdur, ona binaen kendi ifadelerimle geçiyorum:

1. Samimiyetle, olacağına kesin inanarak.
2. Tabi ki caiz konularla sınırlı.
3. Duayı hiç terk etmeden, “dua ettim ama kabul edilmedi” demeden.
4. Tevekkülle birlikte, yani dua edeceğiz ama gerekenleri de fiili olarak yapacağız.
5. Dünyalık işlerde ise istihare kilit önemde. Çünkü çok istediğimiz bir şey bizim için hayırsızsa duamızın kabul edilmesini istemeyiz ve bunu (istediğimiz şeyin hayırlı olup olmadığını) sadece Allah bilebilir.

"Dua edin icabet edeyim" diyen bir Rabbimiz var ve duanın şartları da işte bunlar. "Olacağına kesin inan, şüpheye düşme, duayı terk etme, sabırla sonuna kadar git ve bu arada sadece dua yetmez, tevekkül de var: bunun için çalış, ilgili yollara başvur, araştır. ve İstihareyi de asla unutma."

Sonuç, eğer kişi için hayırlıysa: Başarı. (Bu arada Allah dilerse, duanın kabulüne engel görünen dış engelleri de ortadan kaldırabilir. Ancak toplumsal/geniş kitleyi ilgilendiren konularda bireylerin tek başlarına duası genel olarak etkisizdir, toplumun iyiliğine olacak durumlarda duanın ve amellerin toplumun çoğunluğu tarafından birlikte yapılması gerekir. Kısaca toplumsal konularda detaylar biraz farklı, buna binaen şu an kısa değinerek geçiyorum.)


Ve işte, tüm bunlar için yaşam koçları gerekmiyor, ama dedim ya: insanlar iç sorgulamalarında kafası karışmış, yolunu kaybetmiş haldeler: bu yüzden bir destek arayışına girmekteler.

İnsanlar böyle arayışlardayken, birisinin çıkıp “aradığın destek bende” demesi ise şaşılacak şey değil doğrusu, ticari zeka her yerde aktif ve doğrusu destekleri de cidden işe yarıyor : ) Ancak bir Müslüman, kalbinin içindeki vesveseleri yönetmeyi bilir ve Allah’ın rızasının dışına çıkmadan bir hayat geçirmeyi hedeflerse, tüm bunları kendi de bulabilir/fark edebilir.

Not: Yaşam Koçluğu sertifikam olmasına rağmen bugüne dek hiç kimseye ücretli destek sunmadım. Çünkü görüldüğü üzere edindiğim tüm temel bilgileri İslam’la harmanlıyorum ve İslami bilgiler üzerinden para kazanmaya karşıyım. Ancak birisi İslam alanının dışında destek isterse o başka : )

Yine de o esnaya gelene kadar, arada arkadaşlık tarzı bir durum geliştiği için: sanırım ben yine ücret alamam : ) Maddi olarak istediğimde el işi vb şeylerle bu yönde uğraşıyorum zaten ve o alan bana yeterli elhamdülillah : )

Eyvah, beklenen an : )

Hadi bakalım, bismillah : )
İlgi alanlarımın getirisi olarak kolay iletişim kurarım, nitekim senelerdir neredeyse her tür kesimden insanla konuşmuşluğum var, bir ateist bile olsa bana yabancılık çektirmiyor ve düşünce yapılarını çoğunlukla biliyorum; ve bunun rahatlığı var. Bilimsel terimlerle konuşmadıkları sürece : )
Bana göre “Sevgi hak edene, saygı herkese.” Bununla birlikte saygısızlık edene saygısızlıkla karşılık vermem, “Amel defteri kendisinindir, istediği gibi doldurur.” der, ben kendi amel defterime yazılanlara odaklanırım.
Çoğunlukla evet. Ama geçmişimden kalan öfkeli hal kalıntılarını, zaman zaman sınırlarımı ihlal eden durumlarda gözlemlemek hala mümkün : ) Tabi öfke başka, saygısızlık başka şey; kızsam bile saygısızlığa varacak kelamdan Allah’a sığınırım.
Gençlikte çok ağlardım; anlaşılmamak, hakkımın yenildiğini düşünmek, yalnız bırakılmışlık vb sebeplerden. Ancak şimdilerde nadiren ağlıyorum ve genel olarak dış sebeplerden değil, kendi acizliklerime kızdığım için. Allah’a bir iç dökme şeklinde oluyor ve elhamdülillah derin bir nefes ve ardınca hayata kaldığımız yerden devam. Hatalar insanlar için, acizlikler, günahlar… En masumumuz bile bundan tümden sıyrılamaz, sıyrılabilseydik zaten insan değil melek olurduk : )
İlk gençlik yıllarımda rahmetli anneannemi sevmezdim, çünkü dinde baskıcıydı ve bu bilirsiniz: hobbidi gençlere ağır gelir. Onu saygısızca üzdüğüm bir günü hatırlıyorum ve bana hiç karşılık vermemişti; ve sanırım en çok da bu acıtıyor, karşılık vermemesi.

Sonraki yıllarda aramız düzelmişti, ve birbirimizi sever halde, helallik almış şekilde aramızdan ayrıldı. Ama ben o günkü edepsizliğimi hiç unutamıyorum; zaman makinesi icad edilse ve geri dönüp bir olayı geri alma imkanım olsaydı o günü geri alırdım. Allah beni affetsin : /

Bulmakta zorlandım, kayıtlarımda “en mutlu gün” olarak kayıtlı bir gün bulunamadı : )

Bunun sebebi boşanmış bir aileye sahip olmak (boşanmadan öncesi de çok stresliydi; elhamdülillah iyi ki boşandılar), kendimin zor bir evliliğe sahip olması ve eşimin ailesinin de benzer sorunlara sahip olması. Yani mutlu olduğum gün illaki vardır ama “hiç unutamadığınız” kısmını karşılamıyor, unutmuşum çünkü baksanıza : )

“Çocuğumu ilk kucağıma aldığım gün” diyecektim ama onu bile bozan birileri vardı, ona binaen “pas” diyorum : )

Ya da boş geçmeyelim: İslam’la Psikoloji arasındaki bağlantıyı “en derin” anladığım zaman: Eylül 2023 olsun. Yaşadığım ve yaşatılan her şeyi daha farklı bir açıdan algılamaya başladığım zaman. Matrix’teki Neo’ya kodların görünür hale gelmesi gibi bir his diyebilirim : )

Evet evet, bu olabilir : )


Adaletin olduğu her alanda huzurlu olurum. Herkes ve her şey hak ettiği yerde olduğu sürece mutlu olurum. Ve bunun tüm dünyada, olabildiğince çok kişi için gerçekleşmesi adına duacıyım.

Ancak biliyorum ki bu tümden sadece ahirette olacak bir şey, bu açıdan: sabır…

Bu vereceğim tavize göre değişir. Dinen caizse ve benim gücüm dahilinde bir şeyse ve karşımdaki kişi mutlu olacaksa: onun istediği olsun : ) Yoldaki kişi bile olsa fark etmez, sıra beklerken sıramı kapanlara gülerim mesela : )

Genel olarak: Paylaşmak Güzeldir : )

İslami olarak güncelim:

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

“De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.”

En’âm Suresi 162. Ayet

“O halde boş kaldın mı, yine kalk (başka bir iş ve ibadetle) yorul.”

İnşirah Suresi 7. Ayet

Kariyer.

Aşk, eğer kavuşulursa: 2 yıllık. *Uzun sürenler kavuşamayanlar genelde, faturalarla mücadeleyi görene kadar : )

Kariyer ise ömürlük : )

Eşimle görücü usulü (telefon aracılığıyla, sms günlerinde; görüntülü konuşma icad edilmemişken) tanıştırıldık ve ayrı şehirlerdeydik. Evlenme kararı almadan önce yüz yüze görüşmeliyiz diye görüşmek gerekiyordu ama onu ciddi şekilde uzun yol tuttuğu/rahatsız olduğu için, abim ve yengemi ikna edip ben onun şehrine gitmiştim : )

Sonuç: Evliyiz ve bir kızımız var, başları sorunluydu ama sonrası güzel oldu elhamdülillah : )

Dış dünyadaki hayat, benim genel olarak üzerinde hayaller kurmayı sevmediğim bir yer. Ama iç dünyamdaki hayat:

Büyük kocaman bir söğüt ağacı,

Masmavi gökyüzü,

Yemyeşil çimenler,

Çiçekler,

Kelebekler,

Rahatlatıcı bir rüzgar...

Sanırım ben Hayat deyince Cenneti hayal ediyorum : )
Gençken çok izlerdim, düşüncelere daldığımı hatırlıyorum ama nelerdi, hafızamda net değil.

Şimdilerde ise nadiren yakalıyorum çünkü o saatlerde eşimin işten gelmesi, yemek saati, namaz vs derken günümün en karışık saatleri oluyor : )
Gün batımıyla ömrümden bir gün daha gidişini ise hiç düşünmedim; yani hatırlamıyorum, haliyle hiç üzmedi diyebilirim. Her gün günümü nasıl değerlendirdiğimle ilgili odaklı yaşamaya çalışıyorum ve genel olarak “ertesi gün var” gibi hiç düşünmüyorum. Yani benim sadece bir günüm var, ve o da bugün. Her anında yarıda kalabileceğini bile bile.

Mesela bu mesajları şu an yazıyorum ama göndermek nasip olabilecek mi? Bunu sadece Allah bilir, nasip ederse elhamdülillah; etmezse de Rabbim böylesini hayırlı görmüş demektir, dolayısı ile yine elhamdülillah.

Önce ilim/iman, ardınca namus, özgürlük (caiz olan tüm şekilleriyle) ve sağlık.

Bunları hem kendim, hem de tüm insanlar için diliyorum.
Son yıllarda uğraştığım şeyleri düşünüyorum, ki dünyaya veya ahirete faydası olan şeyleri seçmeye çalışıyorum her daim. Ve:
Yaklaşık son 10 yılda uğraşmaktan tümden vazgeçtiğim hiçbir şey hatırlamıyorum.

Sadece dönemsel olarak askıya aldığım konular oluyor ve onlara da yılda en az 1 dönem dönüş yapıyorum. Bilinçli olmuyor bu, istemsizce kenara ayırdığım konuya dönmüş buluyorum kendimi. Sanırım bir alandan yorulduğumda oluyor bu geçişler ve bu bir yerden tanıdık. (İnşirah 7)
Zarar vermemek, mutlu etmek.
Yaşadığımız her gün : )
Dünyalık olarak: Dünyaya güzel bir sadaka-i cariye bırakabilmek isterdim. Ve bunu da ahiret için istediğimi düşünürsek, hayalim: Cennet.
Kan bağı olsun olmasın: güvenilir gördüğüm/öyle olduğunu umduğum tüm Müslümanlar.
Bizim iyiliğimizi bizden daha fazla düşünen ve bunun için ne gerekirse yapabilen.

İnsan olarak baktığımda, insanlar bunu arzu etse dahi yapamıyor, aciz kalıyor. Dolayısıyla insan olarak dost arayışını bırakalı çok oldu; Tek ve Hakiki Dost’un varlığı ile huzur bulmayı öğrendim elhamdülillah. (Celle Celaluhu)
İnsanların kendisi gibi olabildiği ve tüm olumsuz yönleriyle bile sevilmeye devam edildiği, her türlü sıkıntıda korkmadan yardım istenebilen ve yardım bulunan yer. (Böyle değilse bile böyle olmalı)
Hayatı her yönüyle paylaştığımız kişi.
Doğumla ölüm arasında geçen zaman.

(Asıl hayat ise sonsuz.)

Aklını kullanırsa meleklerden üstün. Kullanmazsa hayvanlardan daha aşağıda olan bir varlık. (Hayvanları aşağıda gösterdiğim için üzgünüm, genel olarak aşağılık kabul edilmezler; sözün gelişi hani.)
Kimisi uzaktakini, kimisi geçmişi, kimisi geleceği özler. Ben sadece ahiret gününü özlüyorum ve tüm iman edenlerle birlikte kurtulanlardan olmayı umud ediyorum, Rabbim umduğumuzu nasip etsin, korktuğumuzdan uzak eylesin; amin.
Çocukluğumdaki masumluğum. Hani o “kimseden zarar gelmez” sanmak, her güleni dost sanmak, dünyayı güzel bir yer sanmak var ya; işte o : )
Dünya hayatı. Hepimiz öleceğimiz günü bekliyoruz. Ve beklerken de bir şeylerle oyalanıyoruz. Zorunlu veya gönüllü olarak, iyi veya kötü herkes ölümü beklerken buralarda vakit dolduruyor işte.


Müslümanlar için, ölümü beklerken yapılacaklar:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

“Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine kulluk et.”

Hicr Suresi 99. Ayet

Kulluk... Yani O'na itaat...

Farzlar, Vacipler, Sünnetler, Müstehaplar; hatta eğlenirken, dinlenirken, arkadaşlarla sohbet ederken dahi mubahlarla eğlenmeyi tercih etmek de O’na itaattir, kulluktur. Caiz olan sınırlar içinde kalmak, caiz olmayanlardan kaçınmak kısaca, ona kulluktur. Bu niyetlerle yaşarken gece uyuyup uyanan kişinin uykudaki hali bile kulluktur. Kesintisiz kulluk için çalışan kişiye bir diğer öğüt yukarıda geçmişti. (En’am 162)

Hicreti getirdi aklıma.
Yukarıda benzeri vardı ama madem tekrar soruldu: Cenneti kazandığımız gün diyeyim : ) Rabbim nasip etsin.
Ahirette “amellerimiz kabul edilecek mi, edilmeyecek mi?” korkusu ile beklemek.
Dinimizi Allah’ın emrettiği gibi yaşamak. İzin verildiği kadarıyla değil.
Annemin yanına : ) Allah uzun ömürler versin diyeyim.

O olmasa dahi mahremim olan kişilerin yanı haricinde tek başıma bir yerlere gitme taraftarı değilim; bunun için uygun yetiştirilmedim, beni aşar : )
Söz konusu aile ise hayır.
Yabancılar ise çoğu kez evet : )


İnandığım bir şeyse pes etmem, belki yorulur ara veririm o kadar.

Bu hitaba layık bir kul olmak:

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın adıyla

“Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefs! Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!”

Fecr Suresi 27-30

Bunun için çalışmaya devam; Rabbim hepimizi bu hitaba layık kılsın, amin.

Geçmişte klasik ve rock müzik dinlerdim ama şu an (yaklaşık 7-8 yıl oldu sanırım) her tür müziği bıraktım. Çalgısız neşid tarzını caiz olduğu için dinlemeye çalıştım ama o da pek sarmadı : )

Çok müzik isteği gelirse Nasser Al Qatami’den Bakara Suresini açıyorum ve hep aynı video ve aynı makamla okuduğu için: dinleye dinleye 1,5 sayfaya yakın kısmını fark etmeden ezberlemişim, elhamdülillah : ) Bunun dışında okyanus, yağmur, kuş sesleri vb içeren doğa sesleri çok iyi geliyor.

Ee, şeyy, belki bazınızı biliyordur ama bilmeyenler olabilir:

Ben bu forumu 2012 yılında tanımıştım ve bu benim 2. nickim : ) İlk nickimle yazdığım yazılar birazcık acemice olduğu için rahatsız olup, yönetimin müsaadesiyle bu nickimi almıştım : )

Neyse, işte o yıllarda açtığım bir konu 5 yıldız almış ve okuyanlar tartışmanın yürütülme şeklinden çok memnun olduklarını belirtmişlerdi. Elhamdülillah diyeyim, o zamanki tüm katılımcılara ve ayrıca yönetim üyelerine gıyablarında teşekkürlerimi iletiyorum. (Onlar şu an beni bilmese de) Nitekim onların desteği olmasaydı, o konu "içeriği açısından" sorunsuz sonlanacak bir konu değildi.
Bu sabah yazdığım yorumun gösterime alınmayıp moderatör onayına düşmesi : ) “Ne oluyor, her yere sorunsuzca yazıyordum, yoksa bir hata mı yaptım?” diye düşündüm.

Ve şu anki mesajlarımı da aynı şartlarda yazıyorum, inşaAllah yetkili adminler gelince mesajlarım sorunsuz şekilde yayına alınır : )
Kadın, Aile, Çocuk konuları diyebilirim sanırım : )
Allah’tan başka kimseye katıksız şekilde güvenme. Güvendiğinle sınanırsın : )
Allah’ın kitabı ve sahih sünnet rehberiniz olsun.

Ve, bu yolda aldatıcılar çokça tuzak döşemiş, buna göre:

Konuşulmayanı duyun,

Gösterilmeyeni görün,

Anlatılmayanı anlayın.

Kimseye körü körüne inanmayın, uyanık olun ve ama buna karşılık herkesi de dinleyin. Dinleyin; dinleyin ama inanmak üzere değil. Eğer doğruysa, doğru olduğunu görmek için dinlemeye ihtiyacınız var. Eğer hatalı ise de, bunu da dinleyerek anlayabilirsiniz.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla

“Onlar (her) sözü dinlerler; en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah’ın doğru yola ulaştırdığı kişilerdir. Derin akıl sahipleri de işte sadece onlardır.”

Zümer 18

“En güzel söz nedir ki, nerden anlayacağız en güzel olduğunu?” sorusunun cevabı da bize bırakılmamış:

“Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu Kitab'ın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri ve hem de gönülleri Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitap, Allah'ın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz.”

Zümer 23

Kısaca her sözü dinleyin, ama bunların içinden sadece Allah’ın güzel dediğine uyun; ki o Kur’an’dır. Hadislere de Kur’an emri olduğu için uyuyoruz ve Kur’an’da yer almayan konulara da sadece Kur’an’a zıt düşmezse uyarız. Yol bu kısaca; gelişime (bilimsel alanlarda keşiflerin getirdiği yeni farkındalıklara) açık olduğu gibi, güvenli de elhamdülillah.




Yanlışlıkla atladığım olmadıysa sanırım hepsini cevapladım, bir an hiç bitmeyecek sandım ama bitti elhamdülillah : )

Benzer bir durumda gün gün cevaplasam daha iyi sanırım, kısa görünüyor ama baya bir vakit aldı : ) İnşaAllah kendimi güzelce ifade edebilmişimdir, sıradaki gelsin diyeyim hadi : )

Bu arada sizlere de hayırlı pazarlar dilerim : )

Çok teşekkür ederim, Allah razı olsun : ) Soruyla değil çiçekle gelinmesi de ayrı güzel : )

Ama hemen sevinmeyeyim: Yoksa sorular sonra mı gelecek? : )

Sorularin cevaplanması üstüne yazdıklarının ulaşma sorunu gerdi seni kusura bakmacicekver mesajlar geliyor ama geç geliyor anlaşılan mahcup000 çok içten çok güzel cevaplar kendini yetiştirmişlerin yurdu burası.ne güzle 2012 de gelmişin gelişerek dönmüşsün. Bence o halini de sev.cicekver

Estağfirullah, bu aksaklıkları da yaşamam gerekiyormuş belli ki, hayrolsun : )

Eski halimle ilgili duygularım ise:

Kendi çapında değerlendirsem, o zamanki bilgi durumuma göre "maşaAllah iyiymişim" diyorum. Ama bir yandan da niye daha çok araştırıp incelemeden sağa sola yazı yazmışım diye de kendime kızıyorum : )

Bu sebepten, kendimle daha kolay barışık kalma adına onu geçmişte bırakmayı düşündüm ve şu an gördüğünüz gibi devam : )

Kısaca: Bu tür yeni başlangıçlar, tazelenmek için güzel fırsatlar : )

Evet cevaplar göründü artık .Teşekkür ederim

Rica ederim : )

Bu arada sorduğunuz soru için, ek olarak Nisa 115. ayeti de psikoloji ile ilgili olarak ele alabiliriz, kişinin seçtiği yolda bırakılışını anlatır. Normalde bu ayet kafirlerle ilgili görülür, ki öyledir de.

Ancak nasıl ki kötü yolu seçene kötü yol kolaylaştırılırsa, iyi yolu seçene de iyi yol kolaylaştırılır. Bununla ilgili ayet de:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla*

"Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz."

Leyl 5-7




Ve, bu "seçilen yolun kolaylaşması" durumu sadece ahireti ilgilendiren konularda değil, dünyalık konularda da aynen geçerli. Bunu ise gözlemle biliyoruz, kendimize ve çevremize bakmak yeterli: Neyle uğraşmayı seçersek o yönde gelişiriz, neyden korkar/kaçınırsak da o yönde köreliriz.

Kısaca bir insan kendisi için neyi seçerse, o şey onun için giderek kolaylaşır. Yeter ki gerçek anlamda istesin, başaracağına inansın, azmetsin, pes etmesin.

Bu ayetler de psikoloji ile İslam'ın örtüştüğü ayetlerden; sonradan aklıma geldi, ekleyeyim dedim : )

Sayın Vasat hoşgeldiniz sayfanız hayırlı olsun. Kusura bakmayın kendi teknik sorunlarından dolayı keyifli sobhetinizi kaçırdım, yaşadığınız sıkıntıya geç dönüş yaptım affola. İnşallah forum vesilesiyle, uzun ömürlü üyeliğiniz olur ve kuracağımız ünsiyet bağı ile telafi ederiz İnşallahc* Kolay gelsin diyorum ve çok uzun zamandır forumda görmediğimiz ve özlediğimiz Fecr hocamı da görmüş olduk sayenizde. Ona da vesilenizle hoşgeldin demek isterim. Hocam hoşgeldiniz...
Konu akışını bozan mesajlar silindi. Tüm konsantrasyonunuzla devam İnşallah...

Hepinize hayırlı forumlar diliyorum. Fi emanillah..

Hosbulduk Mihrinaz Hanım, dualarınız için amin diyeyim, Allah razı olsun; temizlik için de elinize emeğinize sağlık : )

Aslında sizdeki daha zor oldu, çünkü bu kadar sayıda üye tanımıyorum ki : )

Aynı ismi değişik sorulara cevap olarak birden fazla yazabiliyor muyuz? : )

Tabiki sorun yok ,aklınıza ne geliyorsa öyle takılın cicekver

Teşekkür ederim, öyleyse inşaAllah incelemelerim bitince sizdeyim tekrar : )

Keyifle bekliyoruz inşaAllah ...
Bir kahve molası verelim o zaman kırk yıla imza atmış oluruz .
Afiyetle efenim...

Çok teşekkür ederim, köpüklü köpüklü ellerinize sağlık; birlikte afiyetler olsun : )cicekver

Öncelikle aklıma ilk gelen şekilde yazdım ve hatta bazı sorulara iki kişiyi yazma isteği geldi ama formatı daha fazla bozmayayım diye ilk haliyle gönderiyorum : )

Bir de tanıdıkça farklı düşünmem mümkün, bunlar sadece rastladığım yorumlardan edindiğim ilk izlenimler. Kaçırdığım birçok mesajınız var, dolayısı ile cevaplarımın netlikleri kesin değildir : )

Ayın En İyi Nicki.. Nebevi Sevda

Ayın En İyi imzası.. Kara Kartal: “Ben yalnızca sevdiklerimden korkarım.
Çünkü beni sadece onlar incitebilirler.”

*İşte bu cevap kesin ama, hem de ilk gördüğümden beri, hatta görür görmez arşivime kaydetmiştim. Çünkü benim kendimle ilgili tesbitlerim de aynı.

Ayın En İyi Avatarı. Nebevi Sevda

Ayın En Aktif Üyesi. Kara Kartal

Ayın En Yenilikçisi. Sanırım ben : )

Ayın En İyi Çıkış Yapanı. O da ben olayım : ) *Hiç mütevazi değilmişim, bu anlaşılıyor : )

Ayın En Sabırlısı. Mihrinaz

Ayın En Gizemlisi .. su damlası

Ayın En Yardımseveri.. Kara Kartal

Ayın En Kırılganı. Sistem arızası sebebiyle bir an burada istenmiyorum sanmıştım, bu da kesin benim : )

Ayın En Delidolusu. Kara Kartal

Ayın En Kibarı . su damlası

Ayın En Sempatik Üyesi. Kara Kartal

Ayın En Popüleri. Mihrinaz

Ayın En Çok Konuşanı.. Yukarıda “En aktifi” dediğime göre yine Kara Kartal : )

Ayın En Karizmatik Üyesi.. Mihrinaz

Ayın En Fanatiği. Kara Kartal : )

Ayın En Komik Üyesi. Kara Kartal : )

Ayın En Neşelisi.. Kara Kartal : )

Ayın En Somurtkanı. Somurtkan diyebileceğim kimse hissetmedim.

Ayın En Ciddi Üyesi. Esma_Nur

Ayın En Sakini. Esma_Nur

Ayın En Suskun Üyesi. Sükutu-Ezber

Ayın En Duygusalı. su damlası

Ayın En Melek Üyesi. su damlası

Ayın En Cadi Üyesi. Kara Kartal : )

En Çok Güvendiğiniz. Esma_Nur

Ayın En Sevdiğiniz Üyesi. FECR abimiz

Yorumlarını En Beğendiğiniz. Medine-web

Editörlerim kırmamış beni Yeni gelen üyemizi misafir etmişler çokda güzel olmuş :) hoşgeldiniz değerli üyemiz sorular kahveler maşallah uzun aradan sonra özlemişiz forum olarak misafir ağırlamayı heleki misafirmiz ilim ehli olunca daha güzel işliyor süreç ilmizin zekatını isteriz :)

Hoş bulduk, Allah razı olsun : ) Ama bilmiyorum ki ilim ehli olacak kadar var mıyım, hatta sabah bu vardı aklımda, yeri gelmişken sorayım : )

Buradaki üyelerin, özellikle siz aktif olanların çoğunluğu ilahiyat okuyan veya okumuş kişiler mi? Forumun geneline baktığımda içerik ağırlığı bu yönde çünkü ve kendimi "dini herhangi bir eğitim almamış, sadece araştırarak öğrenmiş bir ev hanımı olarak" bir tuhaf hissediyorum : ) Sanki hocası önünde sözlü sınav veren bir öğrenci gibi hislerim : )

Terimlerde ve İslam tarihinde eksiğimdir, o yüzde 100 zaten : ) Ama genel olarak kendi kendine araştırarak bir şeyler öğrenmiş benle, sizler gibi (öyle olduğunuzu tahmin ediyorum) bu alanda okumuş kişilerin bilgilerini karşılaştırırsak, inşaAllah çok hatam yoktur : ) Olursa düzeltmenizi şahsen rica ederim : )

çok mütevazisiniz instegram profilinizde aile içi danışmanı olduğunuz yazıyor ve araştırmayı seviyorsunuz yazılarınıza bakdığımızda kendinizi çok güzel yetişdirmişsiniz. RABBİM muaffak kılsın ben ilahiyat mezunu değilim Emine hocam ilahiyat mezunu Muhsin hocam emekli imam ve birden fazla diploması olduğunu biliyorum. insanız hatalarımız elbet olur :)

Rica ederim; hakkımdaki düşünceleriniz çok mutlu etti beni, sağ olun var olun : )cicekver

Evet, aile içi konularda bilgi birikimim var; gerek kurslar, gerek bizzat tecrübelerim ve gözlemlerim elhamdülillah : )

İslami olarak da bir görüş beyan etmeden önce araştırıyorum, bilgi sahibi olduğunu gördüklerimle istişare ediyorum, herhangi bilinen bir gerçekle ters düşüp düşmediği konusunda emin olmaya çalışıp, emin olduktan sonra insanlara anlatıyorum; ancak her bilenin üstünde bir bilen vardır, fark etmediğim bir hata varsa diye de daima kontrolde kalmayı gerekli görüyorum : )

Dediğiniz gibi insanız, elbette hatalarımız olur. Hatalarımı görecek olan olursa, uyaracak olanlardan şimdiden Allah razı olsun diyeyim : )cicekver

Adım çok geçmiş misafirhanede :):) simsiyah gamlı biriydim yukarda saydigin seviyeye gelmişsem ne mutlu bana:):)

Ben yalnızca sevdiklerimden korkarım.
Çünkü beni sadece onlar incitebilirler.”

Hep onlara kırılıp sonra yine kucak açmıyor muyuz. Bende hep öyle oluyor sende nasıl bilmem. Çok kırılıp çok kırık gezmisligim var hiç bişey olmamış gibi ama hep kırık bi yani kıyamıyor bir yanın kırılmaya müsait. Bende öğreniyorum yavaş yavaş cicekver

Konuyu ben açtığımdan bu kaza yaşandı, sen zor durumda kaldın, adminler can baş uğraşmak zorunda kaldı diye kendimi suçladımmahcup000 Demek sende kendinden bildin alındın:):) Seninle alakalı değil biliyosun.cicekver

Konu ilk açıldığında sorun yoktu, benim üyeliğim renk değiştirdiğinde (ayın üyesi olarak ayarlanınca) oldu. Yani ikimiz de masumuz, üyelik ayarlarında sorun olmuş olmalı : ) Kader kısmet diyelim : )
Elhamdülillah bu durumda, ne güzel : ) Böyle işte, hayatı yaşayarak öğreniyoruz. Evet, kırılıyoruz ama kırık kırık da hayat geçmiyor ki : )

"Bilerek yapmamışlardır, bir anlık şeytana uymuşlardır, biz de uymuyor muyuz bazen?" diyerek atıyoruz arkaya, bakıyoruz önümüze. Ölümlü dünyada, sınavın ağırlığı da gayet ağırken, kalbe ek yüke hiç gerek yok: kendimizi/kalbimizi özgür bırakmak için affedici olmak, hiç olmamış gibi devam etmek en güzel seçenek : )c*

Misafirimiz nereli? Ve nerede oturuyor?

Baba tarafı Karadeniz ama ben Kocaeli doğumluyum. 4,5 yaşımdan 18 yaşıma kadar ailece İstanbul'da ikamet ettik, bu açıdan kendimi İstanbullu gibi hissediyorum ama değilim tabi : )

Eşim Ankaralı ve evlendiğimizden bu yana burada yaşıyorum. Ama onca yıl alıştığım söylenemez, Kocaeli/İstanbul hala tarafımca özleniyor : )

Rabbim gönlündekini hayırla versin. Bir tarafın gitmek ister diğer tarafın mecburdur.c*

Aynen öyle bir hal, duanız için amin ecmain diyeyim; gönlümüzdeki tüm her şey için : )cicekver

Peki güzel insan : )cicekver

*İnsanlara hemen güvenirmisin ?

İnsanlara hemen, tümden güvensek: Çok ağlatan çıkar. Hiç güvenmesek: Samimi iletişim ve haliyle tanıma fırsatı doğmaz.

Bu yüzden insanlara olan güvenim şu şekildedir:

10 üzerinden 5 puanı herkese peşin veririm.

Sonra kişiler bunu azaltır veya çoğaltır.

Zamana bırakırım yani : )

*Hüzünlerini yada sevinçlerini içinde mi yaşarsın yoksa dışarı yansıtan birimisindir ?

Hüznümü ilgisiz kişilerden olabildiğince saklarım ama duyguların çok yoğun olduğu bir durumda onları saklamak çok zor tabi. Yine de ne kadarına gücüm yetiyorsa içimde yaşama taraftarıyım.

Sevincimi ise sadece en yakınlarımla paylaşırım, ama onlar tarafından bilinmesi gereken önemli bir şeyse : )

Mesela aile gezileri vs benim için mutlu günlerdir ama bunların fotoğrafları sadece aile albümümüzde olur, whatsapp durumlarımda bile paylaşmam. Nazar var, haset var...

*Şuan ne olsa mutluluktan havalara uçardın ?

Ahiret açısından Cennete gireceğimin müjdesi tabi, hepimiz gibi : )

Dünyalık açısından: tüm müslümanların birlik olup azgın kâfirlere karşı direnişe geçmesi. Savaş hepimizi ürkütüyor belki ama bu aciz/zelil bekleyişten şereflidir.

*hayalin 3 kelime oda şöyle ... ?

Dünya İçin Adalet

(Bu: barış, sağlık, huzur; ne varsa getirir)

*İnsanları sevmem için bana bir kaç sebep söyleyebilirmisin ?

Hepsi İslam fıtratı üzerine yaratılmıştır. Büyürken yaşadıkları zorluklara karşılık "nefslerini koruma" adına çeşitli olumsuz huylara sahip olmuşlardır. Mesela çocukken itilip kakılan biri, ezilmemek için itip kakmayı öğrenmek zorunda kalmış olabilir. Sürekli sözle inciten kişilerin de çocukken aşağılanmış olması büyük ihtimaldir.

İşte kısaca bu tür davranışların çoğunluğu küçüklükten ve ergenlikten kalma davranışlardır ve "samimi ve bilinçli" bir yaklaşımla insanlar bu tutumlarını ilerki yaşlarında değiştirebilirler : ) (Fussilet 34-35)

Not: Kalbi kötülükte karar kılmış, özündeki İslam fıtratını tümden kaybetmiş, kalbi mühürlenmiş kişiler istisna olarak kalırlar. Ancak kimin kalbi mühürlüdür, (bazı belirtileri olsa da kesin değildir) bunu biz insanlar bilemeyiz; bu yüzden öyle olduğunu düşünsek bile onlara güzelce tebliğle mükellefiz. Doğru yola gelirlerse ecri tebliğ edene, gelmezlerse de Allah emek verenlerin ecrini zayi etmez; elhamdülillah.