Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Genel Konular > Bilgi Dağarcığı

Konu Kimliği: Konu Sahibi makbergülü,Açılış Tarihi:  17 Aralık 2012 (10:34), Konuya Son Cevap : 22 Ocak 2019 (15:51). Konuya 24 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı1Kez Beğenildi
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 21 Ocak 2013, 09:16   Mesaj No:11
Medineweb Emekdarı
makbergülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:makbergülü isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 17068
Üyelik T.: 03 Mart 2012
Arkadaşları:26
Cinsiyet:anne
Memleket:arz
Yaş:45
Mesaj: 1.078
Konular: 171
Beğenildi:211
Beğendi:27
Takdirleri:246
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: yalan söyleyen tarih utansın

“Milli Mücadele, İslam dini istismar edilerek kuruldu. Din devleti oluyoruz havası yaratıldı. İçki yasaklandı.

‘Milli Mücadele’de, insanları Türk milliyetçiliği adına harekete geçirmek mümkün değildi… Milli Mücadele tamamen İslam dininin istismarına dayanan bir şekilde kuruldu…’

Mesela… Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, memleketteki bütün İslam yurttaşları ‘tabii aza’ sayıyordu. Gayrımüslimler ise Cemiyet’e üye olamıyorlardı. Mesela… Hiçbir Osmanlı Mebusanı’nda kürsüden Kur’an okunmamıştı. Büyük Millet Meclisi’nde ise kürsüden Kur’an okunuyor, Hacı Bayram’a Cuma namazına gidiliyordu. Meclis’in açılış günü bile Cuma’ya denk getirildi.

Dolayısıyla İslam, Osmanlı’nın Meşrutiyet döneminde sahip olmadığı öneme, Milli Mücadele döneminde sahip oldu.

Dinin kullanılması Askerî zafere kadar sürüyor. 9 Eylül 1922’de İzmir’e girildikten sonra Atatürk Ankara’ya dönüyor. Kendisine “Hacı Bayram’a gidip şükran duası edelim” dendiğinde de,

“Benim böyle bir borcum yok” diyor.

Milli Mücadele yıllarında, ‘İslam milleti’ anlamına gelen, “biz burada sadece Türk değil, Kürdü, Arabı, Lazı, ve Çerkesiyle tam bir birliğiz” denirken, Milli Mücadele’nin kazanılmasından sonra bu milli birlik, ‘Türk milli birliğine’ dönüştürülüyor.

“Korkusuz Tarih” Neşe Tüzel’in en önde gelen tarihçilerimizden; Prof. Dr. Mete Tunçay ve Prof. Dr. Cemil Koçak
__________________
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا

"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez."

|| BAKARA 286. ||


MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! ..

Velhasıl-ı kelâm.
Namaz, duâ, gayret, nâsip. . .
Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Ocak 2013, 09:24   Mesaj No:12
Medineweb Emekdarı
makbergülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:makbergülü isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 17068
Üyelik T.: 03 Mart 2012
Arkadaşları:26
Cinsiyet:anne
Memleket:arz
Yaş:45
Mesaj: 1.078
Konular: 171
Beğenildi:211
Beğendi:27
Takdirleri:246
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: yalan söyleyen tarih utansın

__________________
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا

"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez."

|| BAKARA 286. ||


MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! ..

Velhasıl-ı kelâm.
Namaz, duâ, gayret, nâsip. . .
Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Ocak 2013, 09:34   Mesaj No:13
Medineweb Emekdarı
makbergülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:makbergülü isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 17068
Üyelik T.: 03 Mart 2012
Arkadaşları:26
Cinsiyet:anne
Memleket:arz
Yaş:45
Mesaj: 1.078
Konular: 171
Beğenildi:211
Beğendi:27
Takdirleri:246
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: yalan söyleyen tarih utansın




Osmanlı toplumu, bir ''sevgi, şefkat ve yardım toplumu''ydu.

Devlet, '' hayat ve hayrat devleti '',

insan, ''hayrat ve hasenat insanı ''ydı.

Osmanlı’da hayat ahirete dönüktü. Ahirete dönük olduğu için de hayatta fuzuli şeylere yer yoktu.

Osmanlı insanı ''kıble yürekli''ydi.

Faziletliydi, dürüsttü, çevreciydi, medeniydi, nazikti; Cihana Örnekti.

Hedef ve gayret sahibiydi.

Zaferler ve başarılar hayatın bir parçasıydı.

Osmanlı’da, insan hakları gözetilirdi. Herkes ibadetinde, kıyafetinde, seyahatinde, ticaretinde özgürdü.

Osmanlı’da ''güçlü olan haklı'' değil, ''haklı olan güçlü''ydü.

Adalet duygusu, hayatın her alanını kaplamıştı.

Devlet milletle bütünleşmişti. Farklı kültürler, asırlarca barış içinde bir arada yaşamıştı.

Osmanlı, yetiştirdiği ''cevher insan''larla dünyaya nam salmıştı.

Tarih gerçek bir ''ibret aynası'' ve tam bir ''tecrübe tahtası''dır. Ve boşuna yaşanmış bir tecrübeler yığını değildir.

Bugün, geçmişimizden ders almanın ve ''Yeniden Osmanlı'' demenin tam zamanı…

Tarihçi - Yavuz Bahadıroğlu / Biz Osmanlıyız, Sayfa: 220
__________________
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا

"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez."

|| BAKARA 286. ||


MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! ..

Velhasıl-ı kelâm.
Namaz, duâ, gayret, nâsip. . .
Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Ocak 2013, 09:38   Mesaj No:14
Medineweb Emekdarı
makbergülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:makbergülü isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 17068
Üyelik T.: 03 Mart 2012
Arkadaşları:26
Cinsiyet:anne
Memleket:arz
Yaş:45
Mesaj: 1.078
Konular: 171
Beğenildi:211
Beğendi:27
Takdirleri:246
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: yalan söyleyen tarih utansın



Osmanlının en çalkantılı dönemlerinden biri de İkinci Abdulhamid Han dönemidir.

Lâkin bu dönemde önemli icraatlara imza atan cennet mekân Sultan Abdulhamid Han, ülkenin dört bir yanını demir yolu ile donatır.

Bu yolların en önemlisi Hicaz demiryoludur.

O mukaddes beldeleri korumak ve hacıların emniyetli bir yolculuk yapabilmesini sağlamak için, İstanbul'dan Medine'ye kadar demiryolu hattı döşetir.

Harem hudutlarına yaklaşılınca da, rayların döşenmesinde sadece Müslüman işçilerin çalışmasına müsaade edilir.

31 Ağustos 1908 tarihinde Medine'ye ulaşan hattın son 30 km'lik kısmına bizzat padişahın emriyle keçe döşenir.

Lokomotif şehre yaklaştığında hızını keser, yavaşça perona yanaşır.

Yolcular parmak uçlarında inerler trenden, edeple, hürmetle...

Keçe döşenen raylar, o kutlu beldeye duyulan hürmetten günün belli saatlerinde gülsuyuyla yıkanır.

Allah ondan razı olsun…

- Muhammed Çelik, El Aziz Gaz./Satırbaşı 10,08,2011 Baskısı


• İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran,
• İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan,
• Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran,
• Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi),

• İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan,


• Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan,

• Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İstanbul Darü’l-Kelb Tedavihanesi) açtıran,

• Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi..)

• Okullara (Hristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde, Türkçe’nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris’te İslam Külliyesi kuran!

• Teselya savaşı sürerken saraylı hanımlara askerler için çamaşır diktiren de, hastaneleri ziyaret edip hastaların ihtiyaçlarını soran da, sarayın bahçesinde bile hastalara hizmet ettirten de!

• Midilli adasını eşi Fatma Pesend Hanım’ın şahsi mülkünden ısrarla verdiği para ile Fransızlardan geri alanda O!

• Israrla yerli kumaş giyen, Hereke bez fabrikası ve Feshaneyi kuran,

• Ziraat Bankasını kuran, Ticaret, Sanayi ve Ziraat Odalarını açtıran,

• Yıldız Çini fabrikasını, Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikalarını,

• Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderen, bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetleri moda eden,

• Mezuniyet törenlerinde öğrencilere hediye kitap gönderen,

• Yoksul halkına kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtan,

• Ermeni Onnik’in mektubu üzerine kendi parasından takma bacak yaptırtan,

• Biriktirdiği parasından bir kısmını her sene borç yüzünden hapse düşenleri kurtarmaya tahsis eden,

• Modern matbaa makinelerini Türkiye’ye getirten, ücretsiz kitap dağıttıran, 6 bin kitabın çevrilmesini sağlayan, Beyazıt kütüphanesini kurup 30 bin kitap bağışlayan (10 bini el yazmasıdır),

• Yabancı bilim adamı ve yazarlara Nişanlar veren,

• Her yıl 30 bin saksı satın alıp çiçek ektiren,

• Bizim Hekimbaşı çöplüğü dediğimiz yerde gül yetiştiriciliği yaptıran da (Isparta’daki gül yetiştiriciliği de O’nun öncülüğünde başlamıştır),

• Türkiye’nin birçok yerinde saat kuleleri yaptıranda O dur! (İzmir,Dolmabahçe..),

• Hindistan, Cava, Afganistan, Çin, Malezya, Endonezya, Açe, Zengibar, Orta Asya ve Japonya ya elçiler ve din adamları gönderen,

• Latin Amerika ülkeleri ile diplomasiyi başlatan,

• Yalova Termal kaplıcalarını kurduran, Terkos’un sularını İstanbul’a taşıtan, Bursa’nın bir köyünde bile çeşme yaptırabilen O dur, (Sadece İstanbul’a 40 çeşme yaptırmıştır),

• Sarayında yaptırdığı tiyatroda oyunlar ve opera izleyen,

• Sarayda müzik okulu kurduran, çocuklarına piyano çaldırtan, hatta sarayda kızlar bandosu oluşturan,

• Kendi elleri ile yaptığı marangozluk eşyalarını hediye etmeyi seven,

• Kendisine yapılan bombalı suikast de 26 kişinin ölmesine, 58 kişinin yaralanmasına rağmen Ermeni katili affedip Avrupa da hafiyelik yapmaya gönderen de O dur.

• Doğu Türkistan’a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütleyen, Çin'in göbeği Pekin'de Hamidiye Üniversitesini kurdurtan da,

• Beş vakit namazını aksatmadan kılan, hiçbir evrakı abdestsiz imzalamayan (hatta yere bile basmayan [yatağının dibinde teyemmüm tuğlası bulunduruyordu]),

• Yeni gemiler alan, toplar(Çanakkale Savaşı’ndaki çoğu top), tüfekler getirten de!

• Telefonu Avrupa’dan 5 yıl sonra ülkemize getiren de O dur!

• Kiliselere, sinagoglara yardım eden (hatta Vatikan’da kilise yapılmasına bile yardım eden),

• Peygamberimize, dinimize veya Osmanlıya hakaret içeren oyunları kaldırtan (Fransa-İngiltere-Roma-ABD) (Bir piyes için bile Alman İmparatorunu devreye sokmuştur),

• ABD’nin Erzurum’da konsolosluk açmasını reddeden, İzmir limanına izinsiz girmeye kalkan ABD savaş gemisini top ateşine tutturan,

• İstanbul boğazı için iki köprü projesi çizdiren (bir tanesi tam bu günkü Fatih S.M.köprüsünün bulunduğu mevkidedir),

• Darülaceze yaptırıp içine sinagog, kilise ve cami koyduran,

• Çocuk hastanesi (Şişli Etfal [çocuklar] Hastanesi) açtıran,

• Kendisine “Allah’ın belası”diyen Namık Kemal’i Rodos ve Sakız adası valiliklerine atayan, parasını cebinden ödediği yerde kabir yaptırtan,

• Posta ve Telgraf teşkilatını kurduran (Sirkeci Büyük Postane binası..),

• Abdülhamit ve Abdülmecid (dünyanın ilk torpido atan denizaltısı) adında denizaltılarımızı Taşkızak tersanesinde yaptırtan da (üstelik kendi cebinden..), O!

• İlkokulu zorunlu tutan (kız ve erkeklere), ilk kız okullarını açtıran, 15 tane okulda karma eğitime ilk defa geçen,

• Öğretmen yetiştirmek için okullar yaptıran (32 tane) (ör.şimdiki adı ile Bursa Çelebi Mehmet okulu), Kız Öğretmen Okullu açan (Daarül Malumat),

• Cami yaptırdığı her köyde birde ilkokul yaptıran (Mesela sadece Sivas’taki ilkokul sayısı 1637), okuma yazma oranının 5 kat arttıran, (1900 yılında ilkokul sayısı 29.130’u bulmuştu, sadece Anadolu’da 14 bin ilkokul vardı)

• Orta okul (Rüşdiye)sayısı 619’a çıktı, Fransızca dersleri konuldu,

• Lise eğitimi için İdadiler açan (109 tane), (İstanbul Erkek-Kabataş Lisesi..)

• İstanbul’da Darülfünün (Üniversite) açan, Dünyanın ilk Dişçilik okulunu kuran,

• Ayrıca Deniz Mühendis Okulu, Askeri Tıp Okulu (GATA’nın atası), Kuleli Askeri okulu, Mekteb-i Harbiyeler (Harp Okulları yani) ,Askeri Baytar Okulu, Kurmay Okulu, Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fak.), Mekteb-i Tıbbıye-i (Marmara Ünv.Tıp Fak.), Mekteb-i Hukuk, Ziraat ve Baytar Mektebi, Hendese-i Mülkiye (Yüksek mühendis okulu), Daarül Muallim-i Adliye (Yüksek Adalet Okulu), Maliye-i Mekteb-i Ali (Yüksek Ticaret Okulu), Ticaret-i Bahriye (Deniz Ticaret Okulu), Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel sanatlar fak.), Hamidiye Ticaret Mektebi (İktisadi ve Ticari ilimler akademisi), Aşiret Mektebi (Osmanlılık fikrini yaymak için), Bursa’da İpekböcekçiliği okulu, Dilsiz ve Âmâ Okulu, Bağcılık ve Aşıcılık Okulu, Orman ve Madencilik Okulu, Polis Okulu onun tarafından kurulmuştur.

• Unutmadan bide Ankara’da Çoban Okulu var..

TANIYAMADINIZ MI

Hani neredeyse bütün sözde aydınların sövdüğü, öğretmenlerimizin kendi ideolojik yaklaşımı ile anlattığı, baskı yapıyor diyerek, o dönemin şartlarını bile düşünmekten aciz olan insanların sevmediği.. (Neden kimse 1925’deki Takrir-i Sükun Kanununu ile bütün muhaliflerin susturulduğunu düşünmez? Bu dönemde hükümet veya mahkeme kararıyla pek çok yayın organı kapatıldı, özellikle sol yayınlar tamamen yeraltına itilmişti. Ya da İsmet İnönü döneminde 44 gazete kapama emri verildiğini. Yakub Kadri’nin “İsmet Paşa bir polis devleti kurdu dediğini.”

Düşünmeyiz; çünkü o kişilere karşı körü körüne yargılarımız yoktur, at gözlüğü ile değil o dönemin şartlarına göre bakarız tarihe.

ingilizlerin oyunu, İttihatçıların tertibi ile “Din elden gidiyor!” gibi komik bir gerekçe ile 31 Mart vakasına maruz bırakılan,

1895-96’da Doğu Anadolu’da Ermeniler tarafından kurulmak istenen devleti, Hamidiye Alayları ile bastıran, bu sebeple Fransız tarihçi tarafından Kızıl Sultan diye isimlendirilen,

SULTAN II. ABDÜLHAMİD HAN

Belki de gerçekten suçluydu, kötü bir insandı. Çünkü Osmanlı topraklarında petrol araması yaptırıp 65 yerde petrol buldurması, bunun üzerine Musul topraklarını şahsi parasıyla alıp sömürgecilerin eline geçmesine mani olması..

Ya da Yahudilerin 5 milyon altın teklifine rağmen Filistin’e yerleşmelerine izin vermemesi (tahtan indirildikten sadece 8 yıl sonra emellerine kavuşacaklardır), vatan hainliğidir,

Ne bileyim; 240 üyeli Osmanlı meclisine 140 Türk vatandaşı sokmayı beceren İttihatçıları dinlemeyip meclisi kapaması,

Baskı yaparak devletin ömrünü 30-40 yıl uzatması, böylece o yıllarda daha genç bir subay olan Mustafa Kemal’in Türk milletinin kaderinde rol almasına vesile olması suçtu?

Belki de Prof.Dr.Yılmaz Öztuna’nın dediği gibi;

“Milletimiz bu hükümdarın dehasına çok şey borçludur”

Belki de Prof.Dr.İlber Ortaylı’nın dediği gibi;

“Osmanlının son hükümdarı, son evrensel imparator II. ABDÜLHAMİD’dir”

Lütfen düşünün bizim kadar köklü tarihi olup ta o tarihe sırtını dönen, iftira atmaktan zevk alan, Osmanlıyı kötülemeyi Cumhuriyetçilik sayan, laik düşünceyle dinin egemen olduğu bir sistemi eleştiren, okumak yerine duymakla yetinen, araştırmadan her konuda uzman olan kaç millet vardır?


ABDÜLHAMİT HAN ın aziz ruhu içün ALLAH c.c. den rahmet diliyoruz
__________________
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا

"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez."

|| BAKARA 286. ||


MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! ..

Velhasıl-ı kelâm.
Namaz, duâ, gayret, nâsip. . .
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Şubat 2013, 13:10   Mesaj No:15
Medineweb Emekdarı
makbergülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:makbergülü isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 17068
Üyelik T.: 03 Mart 2012
Arkadaşları:26
Cinsiyet:anne
Memleket:arz
Yaş:45
Mesaj: 1.078
Konular: 171
Beğenildi:211
Beğendi:27
Takdirleri:246
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: yalan söyleyen tarih utansın

Karanlık Çağ

Avrupalılara Göre 476 yılı bu Çağın Başlangıcıdır ve Yaklasık 4 - 5 asır dıye devam eden bu Çağa "Karanlık Çağ" Denmiştir. Biz öğrenciler ilkokuldan İtibaren Panoda Asılan Çağ Çizelgesini Okulda Gösterdikleri Şekilde, Ezberler Buraları İyice Tasdik Ederdik. Cahildik, Bilemedik.Bildirmedilerde Zaten, Karanlıkta Bıraktılar Bizi. Sonra Büyüdük, Birdaha Aldık O Takvimi Elimize Bir Baktık ki Peygamber (a.s) 571 de Doğmuş 632 de Vefat etmiş. Tüm Dünyanın Görüp Görebileceği En aydınlık Çağı, Avrupalılar Biz Müslümanlara, Müslüman Çocuklara KARANLIK ÇAĞ Diye Gösterip Bunu Bizim Bilinçaltımıza İyi Yerleştirmişler. Evet Eminim Bunu Bilenler Vardı. Ama Eminim ki Bilenler Oldugu Kadar Bilmeyenlerde Var. Ayıp olan Bilmemek değil, Öğrenmemekti zaten.

Yazıklar Olsun "Bize Birdaha asla Göremeyecegimiz En AYDINLIK ÇAĞI" Karanlık Cağ Diye Gösteren Avrupalılara ve Okulda Bunu Astıranlara ...

Selami Kayam
__________________
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا

"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez."

|| BAKARA 286. ||


MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! ..

Velhasıl-ı kelâm.
Namaz, duâ, gayret, nâsip. . .
Alıntı ile Cevapla
Alt 20 Şubat 2013, 16:18   Mesaj No:16
Medineweb Emekdarı
makbergülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:makbergülü isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 17068
Üyelik T.: 03 Mart 2012
Arkadaşları:26
Cinsiyet:anne
Memleket:arz
Yaş:45
Mesaj: 1.078
Konular: 171
Beğenildi:211
Beğendi:27
Takdirleri:246
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: yalan söyleyen tarih utansın



Camiyi yıkıp gazino yapmışlar
Tek parti döneminde satılan ya da başka amaçlarla kullanılan camiler gündemdeki yerini koruyor...

Bu konuda detaylı araştırma yapan Tarihçi Mustafa Armağan, Sirkeci Garı’nın arkasında bulunan Merzifonlu Karamustafa Paşa Camii’nin yıkılarak yerine gazino yapıldığını söyledi. Armağan, Sofular Camii’nin düğün salonu, Sultanahmet Camii’nin de asker alma dairesi yapıldığını belirtti. Armağan, günümüzde minare kalıntıları bulunan Yedikule’deki İlyas Çelebi Camii’nin ise satılığa çıkarıldığını belgelerle ortaya koydu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bir dönem Türkiye’de camilerin satılmasıyla ilgili yaptığı açıklamalar tarihçileri harekete geçirdi. Yıkılan, satılan ya da başka amaçla kullanılan camiler hakkında araştırma yapan Mustafa Armağan, Cihan Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.

1925 ile 1950 yılları arasında, tek parti döneminde cami satışı gibi uygulamaların hayata geçirildiğini anlatan Armağan, “Başbakan, tek parti devrinde yıkılan, satılan, devredilen ya da başka amaçla kullanılan cami, mescit, türbe, medrese bunların toplamını 3 bin 500 olarak açıkladı. Bu rakamın içinde yıkılanlar yok. Bugün artık izi belli olmayan eserler buna dahil değil. Bunun esası 1932 yılında çıkarılan bir kanuna dayanıyor. Bu kanun şunu getiriyor; bir caminin çevresinde, bir mahallede 500 metreye yakın camiler varsa bunlar iptal edilecek, bir cami bir mahalleye yeterli. Dolayısıyla sur içinde birbirine yakın camiler kapatılıyor. Kapatılanlar ne olacak meselesi gündeme geliyor. Milli servet denilerek kiraya veriliyor, satılıyor, parti çevresinde bir takım kodamanlara tahsis ediliyor. Ya da Cumhuriyet Halk Partisi il binası yapılan, halkevi yapılan pek çok cami örneğini biliyoruz.” diye konuştu.

Bazı camilerin ahır olarak da kullanıldığını dile getiren Armağan, “Silivrikapı’da Sitti Hatun Mescidi kiraya verilmiş ve kiracı burayı ahır olarak kullanmış. İzmir Seferihisar’da Kasım Çelebi Camii yine ahır olarak kullanılmış. Adana’da Yeşil Mescid’in de ahır olarak kullanıldığını biliyoruz. Bursa’da Molla Arap Camii askeriyeye tahsis ediliyor. Askeriye atlarını bağlamak için cemaate kapatarak etrafını çeviriyor.” dedi.

‘CAMİYİ İÇKİLİ GAZİNO YAPIP ‘ANADOLU SAZEVİ’ İSMİNİ VERMİŞLER’

Fatih’te Sofular Camii’nin bir zamanlar düğün salonu olarak kullanıldığını anlatan Armağan, “Yaşlı bir insan ile konuştum. Kendisi o caminin içinde düğüne gittiğini söyledi. Düğün salonu nerede, cami nerede? İçinde oynanılan, davul zurna çalınan bir mekan. Sirkeci Garı’nın üzerinde bir cami var. Eskiden 'Vezir Camii' diye bilinir. Merzifonlu Karamustafa Paşa Camii bugün. Bu 80’lerden önce yoktu. Orası içkili bir gazino yapılmıştı. ‘Anadolu Sazevi’ diye bir ismi de vardı. Cami yıkıldı buraya içkili gazino yapıldı. Rahmetli Özal bunu öğrenince hemen talimat veriyor. Bunun yıkılması ve yerine Aydın Yüksel’in mimarisi ile geleneksel Osmanlı mimarisi tarzında bir eser ortaya konuldu.” ifadelerini kullandı.

‘SULTANAHMET CAMİİ’Nİ KAPATIP, ASKER ALMA DAİRESİ YAPTILAR’

Sultanahmet Camii’nin 1940-46 yılları arasında kapalı kaldığını dile getiren Armağan, “İçerisi asker alma dairesi yapıldı. Oraya gitmiş olan insanlarla görüştüm. Şunu söylüyorlar; ‘Biz gittik, bizi dışarıya bırakmıyorlar, tuvaletimizi dahi caminin içine yapmak durumunda kaldık.’ 3-4 gün orada kalıyorlar ve sevkıyat oluyor. Burada sanat eserinin tahribi söz konusu. Aynı zamanda sanata hakaret söz konusu.” dedi.

‘FRANSIZLAR’IN YIKMADIĞI CAMİYİ BİZİM YÖNETİMİMİZ YIKMIŞ’

Hatay’da da geçmişte benzer uygulamaların yaşandığını kaydeden Armağan şöyle konuştu: “Fransızlar bunu yapmamışlar. Camileri yıkıp satmamışlar. Türk askeri giriyor ve Hatay’ı anavatana bağlıyoruz. Önce ezanı yasaklıyoruz. Fransızların yasaklamadığı ‘Allahuekber’i bizim yönetimimiz yasaklıyor. Fransızların yıkmadığı camileri bizimkiler yıkıyor, onların yok etmediği Osmanlı mezarlarını bizim Türk yöneticiler yok ediyor. Gazete ilanlarına bakıyoruz. 300 liraya camiler satılığa çıkarılıyor.”

DÖNEMİN GÖRGÜ TANIĞI: BURADA HER MELANET VARDI

Sirkeci’de yaşayan ve çocukluk döneminde Merzifonlu Koca Mustafa Paşa Camii’nin bulunduğu yeri hatırladığını söyleyen Murat Şengöçen, “Bu caminin yerinde 'Anadolu Saz' diye bir batakhane vardı. Kadınlar içki içiyordu. Satış oluyordu. Özal döneminde eski haline çevrildi. Burada içki içiliyordu, kadın pazarlanıyordu; her melanet vardı.” ifadelerini kullandı.
__________________
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا

"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez."

|| BAKARA 286. ||


MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! ..

Velhasıl-ı kelâm.
Namaz, duâ, gayret, nâsip. . .
Alıntı ile Cevapla
Alt 20 Şubat 2013, 16:21   Mesaj No:17
Medineweb Emekdarı
makbergülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:makbergülü isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 17068
Üyelik T.: 03 Mart 2012
Arkadaşları:26
Cinsiyet:anne
Memleket:arz
Yaş:45
Mesaj: 1.078
Konular: 171
Beğenildi:211
Beğendi:27
Takdirleri:246
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: yalan söyleyen tarih utansın

__________________
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا

"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez."

|| BAKARA 286. ||


MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! ..

Velhasıl-ı kelâm.
Namaz, duâ, gayret, nâsip. . .
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Mart 2013, 11:50   Mesaj No:18
Medineweb Emekdarı
makbergülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:makbergülü isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 17068
Üyelik T.: 03 Mart 2012
Arkadaşları:26
Cinsiyet:anne
Memleket:arz
Yaş:45
Mesaj: 1.078
Konular: 171
Beğenildi:211
Beğendi:27
Takdirleri:246
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: yalan söyleyen tarih utansın

Bugün ilkokullarda okutulan ders kitaplarında bile halen yalan tarihi okutuyorlar.!"Atatürk"bir isim değil soyisimdir. Beynimize kazınan mustafa kemal ismi 54 yaşında iken"kamal"diye adını değiştirmiştir. -Lakin halen mustafa kemal diye öğretiyorlar.Bir insan ancak isminden memnun olmazsa değiştirir öyle değilmi?Bir başka yalan Ali Rıza Efendi diye yutturdukları fesli adam fotoğrafı 1935 yılında ankara cebeci'de şehnaz hanım diye bir kisinin albümünden cıkmış"kamal"bunu görmesine rağmen bu bizim peder değil diye o fotoğrafı kabul etmemistir.1939 -yılında ders kitaplarına ismet inönü koymuştur.(Mustafa Armağan,Korku duvarını yıkmak isimli kitapta ayrıntılı olarak yazmaktadır.

__________________
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا

"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez."

|| BAKARA 286. ||


MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! ..

Velhasıl-ı kelâm.
Namaz, duâ, gayret, nâsip. . .
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Mart 2013, 12:08   Mesaj No:19
Medineweb Emekdarı
makbergülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:makbergülü isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 17068
Üyelik T.: 03 Mart 2012
Arkadaşları:26
Cinsiyet:anne
Memleket:arz
Yaş:45
Mesaj: 1.078
Konular: 171
Beğenildi:211
Beğendi:27
Takdirleri:246
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: yalan söyleyen tarih utansın

Kemalizm: Sert bir teokrasi

Mustafa Kemal’in ırkçı olmadığını düşünebilirsini z. Nasıl olacak bilmiyorum ama Mustafa Kemal’in diktatör olmadığını da düşünebilirsini z. Fark etmez. Her halukârda Mustafa Kemal’in putlaştırıldığı nı kabul etmelisiniz. Şehir merkezlerine heykellerini dikmek, kamu binalarının girişlerine büstlerini koymak ve bunların önünde saygı duruşunda bulunmak, her şehrin en önemli caddesine ismini vermek, resmi dairelerin bütün odalarına ve okul sınıflarına resimlerini asmak, pazartesi sabahları okullarda çocukları “Ey Büyük Atatürk!” diye bağırtmak “Anıtkabir”de ayin türü ritüeller uygulamak, bütün siyasi partileri kanun marifetiyle “Atatürkçü” olmaya zorlamak vs, vs, vs, Mustafa Kemal’i putlaştırmaktır ve başka da bir şey değildir.

İsteyen putlaştırır, tapar... Ama bunu bütün millete dayatamaz! Putlaştırmayanl arı, tapmayanları “Nasıl olur da bizim inandığımız gibi inanmazsınız” diye suçlamaya, yargılamaya kalkamaz!

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden, daha ileri giderek, “Atatürkçü” olmayanların insan bile olmadığını ileri sürmüştü. Cumhuriyet eski Başsavcısı Vural Savaş da “habis ur” gibi tabirler kullanmıştı “Atatürkçü” olmayanlar için. Asabiyete bakar mısınız?

Sudanlı mütefekkir Abdulvahhab el-Efendi’ye göre bunlar sert bir teokratik anlayışın tezahürleri. El-Efendi, 28 Şubat döneminde İstanbul’da verdiği bir beyanatta, Osmanlı devletinin “ılımlı bir teokrasi” olduğunu, Mustafa Kemal’i putlaştırarak ve ona izafe ettikleri değerlere kutsiyet atfederek bir nevi din icat edenlerin ise “sert bir teokrasi” uyguladıklarını ileri sürmüştü.

Öyle ya; Osmanlı kimsenin inancına karışmazdı, “Kemalist/ Atatürkçü” dogmatistler ise inançlarına bağlılık bildirmeyen herkese savaş açmış bulunuyorlar. Osmanlı’da gayrimüslimler namaz kılmaya filan zorlanmazdı, Kemalizm’de ise herkes “Ata’nın huzurunda saygı duruşu”na zorlanıyor, “Bu benim inancıma aykırı” diyenler ‘lanetleniyor’.

İster dindar olun ister dinsiz, ister Batı aleyhtarı olun ister Batıcı, ister muhafazakâr olun ister liberal, ister enternasyonalis t olun ister şovenist; ruhban sınıfını hoş tutmak ve engizisyonun çarkına kapılmamak için “Ben Atatürkçüyüm” diyeceksiniz!

Hatta, dini/felsefi/ ideolojik duruşunuzun meşru olduğunu ispat etmek için “Atatürk de dindardı”, “Atatürk de dinsizdi”, “Atatürk de Batı aleyhtarıydı”, “Atatürk de Batıcıydı”, “Atatürk de muhafazakârdı”, “Atatürk de liberaldi”, “Atatürk de enternasyonalis tti”, “Atatürk de şovenistti” diyeceksiniz!

Ne olacaksanız, “ebedi şef” de o olduğu için olacaksınız! “Ebedi şef”in olmadığı bir şey olmayacaksınız! Söylediğiniz ve yaptığınız her şeyi “ebedi şef”e dayandıracaksın ız! “Ebedi şef”in aynı anda bütün dini/felsefi/ ideolojik duruşlara birden referans teşkil etmesi ne kadar akıl almaz olursa olsun, aklınız bunu alacak! Şartların mütemadiyen değişmesine rağmen “ebedi şef”in dönemindeki şartlara teslim olmayı da içinize sindireceksiniz ! 10 Kasım 1938 günü saat 9’u 5 geçe zaman durmuştur! “Kemalist/ Atatürkçü” dogmatizmde içtihat kapısı ebediyen kapalıdır! Din değil ama bu dogmatizm terakkiye kesinlikle manidir!

“Hep bilimin rehberliğinden dem vurmuyorlar mı? Bilimin rehberliği bu mantıksızlığın neresinde” diye soracak olursanız; vallahi bilmiyorum.


alıntı
__________________
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا

"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez."

|| BAKARA 286. ||


MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! ..

Velhasıl-ı kelâm.
Namaz, duâ, gayret, nâsip. . .
Alıntı ile Cevapla
Alt 12 Mart 2013, 16:13   Mesaj No:20
Medineweb Emekdarı
makbergülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:makbergülü isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 17068
Üyelik T.: 03 Mart 2012
Arkadaşları:26
Cinsiyet:anne
Memleket:arz
Yaş:45
Mesaj: 1.078
Konular: 171
Beğenildi:211
Beğendi:27
Takdirleri:246
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: yalan söyleyen tarih utansın

Akif'i Büyük Yapan Meziyet

Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un, İstiklal Marşı müsabakasındaki birinciliğinden dolayı kendisine zorla verilen 500 lirayı, fakr u zaruret içinde olmasına rağmen, fakir kadın ve çocuklara bir maişet temin etmek üzere kurulmuş olan "Darü'i Mesa i "ye bağışladığını...
Halbuki İstiklal Marşı kabul edildiğinde, Mehmet Akif'in cebinde , Zonguldak milletvekili Hayri Bey'den borç aldığı iki lirasının olduğunu ve milli marş için 500 lira teklif edildiği günler de 140 lira ile Ankara'da bir çiftlik alınabildiğini...
Paltosu dahi olmadığı için kışın bile ceketle dolaşan bu idealist şairin, çok soğuk günlerde ise, arkadaşı Baytar Şefik (Kolaylı)'dan muşambasını ödünç olarak giydiğini ...
Baytar Şefik'in bir gün : Akif Bey, hiç olmazsa kendine bir palto alsaydın" demesi üzerine, ona darılıp iki ay konuşmadığını.
Burdur Meb'us'u olarak I. Millet Meclisi'ne seçildiğinde ailesine: "Biz bu maaşı hak etmiyoruz ya... Ama, pek hak etmiyoruz da denemez. Elimizden geldiği kadar nihai zafer için çalışıyoruz. " dediğini biliyor muydunuz?

KAYNAK:Düzdağ, Ertuğrul; M. Akif Hakkında Araştırmalar M. Ü. İlahiyat Fak. Yay., İst?1987, s. 228,




__________________
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا

"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez."

|| BAKARA 286. ||


MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! ..

Velhasıl-ı kelâm.
Namaz, duâ, gayret, nâsip. . .
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Kur'an'da Yalan ve Yalancılar?medineweb.net Mihrinaz Medineweb.net Videolar 0 01 Ocak 2024 15:29
YALAN DÜNYA Maslahatın & Medineweb.net Mihrinaz Medineweb.net Videolar 1 16 Ağustos 2023 15:07
Söz Söyleyen.../Ali Parlak Ali Parlak Makale ve Köşe Yazıları 4 01 Nisan 2019 17:26
Dicle'de İmtihanı Kaybedenler Utansın ahmetmeydani Bilgi Dağarcığı 0 15 Nisan 2013 11:23
Yalan söyleyen çocuğa ne yapmalı! İmamHüseyin Çocuk ve Aile Sağlığı 0 13 Nisan 2009 13:54

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.