Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Çocuk Ve Gençlik Eğitimi (https://www.forum.medineweb.net/740-cocuk-ve-genclik-egitimi)
-   -   Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi (https://www.forum.medineweb.net/cocuk-ve-genclik-egitimi/30908-medineweb-adem-gunesten-cocuk-terbiyesi-ile-ilgili-sozler-arsivi.html)

EyMeN&TaLhA 28 Mart 2015 17:24

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Dikkat Dağınıklığı olan çocuklar için terapi özellikli oyunlar;

Körebe
Saklanbaç
Köşe Kapmaca
Sessiz Sinema
Misket
Okçuluk
Binicilik
Golf

EyMeN&TaLhA 28 Mart 2015 17:25

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
"İhmal edilen çocuk sendromu"

"Günümüz çocuklarının en büyük sorunu nedir?" diye sorulsa ve bu soruya da çocuklar cevap verecek olsa, öyle zannediyorum ki, çocukların büyük çoğunluğu ağızbirliği etmişçesine "anne babalarının ihmaline uğradıklarını" söyleyeceklerdir.

Bütün anne babaları bir meydanda toplasak ve "Çocuklarınız sizin hakkınızda şikâyette bulunuyor, onları ihmal ettiğiniz için çocuklarınız bugün bu haldeler. Ne dersiniz?" diye sorsak inanıyorum ki, meydana toplanmış olan birçok anne baba bu suçlamayı kabul etmeyip "Ben hayatımı çocuklarım için feda etmişken bir de bunu mu duyacaktım!" diye sitem edeceklerdir.

Bir yandan "hayatlarını çocukları için feda eden" anne babalar, diğer yandan anne babalarından yeterince ilgi ve sevgi göremediğini söyleyen çocuklar...

Mademki herkesin kendine göre söyleyecek bir sözü vardır, o halde işin aslı nerede yatmaktadır?

EyMeN&TaLhA 28 Mart 2015 17:26

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Anne baba evde yok oldukça TV var olmaya başlar.

TV yok olmaya başladıkça anne baba var olmaya başlar...

Anne babadan keyif alamayan çocuklar, kendilerini tv, telefon, bilgisayar gibi araçlarla meşgul ederler.

EyMeN&TaLhA 28 Mart 2015 17:27

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Çocuk çevreden davranış öğrenir; yanlış bir davranışsa eğer anne baba eylem dilini kullanırsa çocuk bir süre sonra unutur.

Çocuğun karakter gelişimi sağlayan asıl kişiler; anne-baba ve öğretmendir.

Öğretmen, çocuğun hayatında kişilik iksiri sunucusudur.

EyMeN&TaLhA 28 Mart 2015 17:28

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
"Annenin de kendine ait bir hayatı var." ya da "Çocuğun her ihtiyacını karşılamak, çocuğu anneye bağımlı hale getirir." anlayışından dolayı, günümüzde çocuklar gerektiği kadar annesinin göğsüne yatamıyor, gerektiği kadar annesini koklayamıyor, korkularının tesellisini annesinden bulamıyor ve bunun tabii neticesi olarak da hiç kimse fark etmese de çocuklar katılaşmış bir vicdan ile büyüyorlar:(

İşte günümüz toplumunda vicdansız insanların varlığının bir numaralı sebebi olarak, anne ile çocuk arasında vaktinde kurulması gereken duygu alışverişinin olmaması yatmaktadır.

Zira anne sevgisi ve ilgisinden mahrum kalmış, katılaşmış bir vicdanın eğitilmesi, sevgi ve şefkat ile yumuşatılmış hassas bir vicdanın eğitilmesinden çok daha zordur, maalesef...

EyMeN&TaLhA 02 Nisan 2015 20:44

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Akşam erken yatmak, sabah erken kalkmak, güne ailece başlayabilmek, kaliteli yaşam süren bir ailenin en temel özelliğidir.

Anne babanın geç saatlere kadar oturup güne yorgun ve agresif başlaması; çocuk kalktığı halde, yataktan kalkmakta zorluk çekmesi doğru ebeveyn tutumu değildir.

Böylesi bir davranış çocuğun irade kazanımını zarara uğratır.Anne babasının bedenlerini yataktan kaldıramadığının şahidi olan çocuk, ilerleyen yıllarda kendi de yatağın esiri olur.

EyMeN&TaLhA 02 Nisan 2015 20:51

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Çocuğun yanında yapılan tartışmalar mutlaka sonuca bağlanmalı, çocukların tartışma nedenini bilmediklerinden dolayı yaşanan gerginlikte kendilerinin payı olduğunu düşünebilir.

Anne ve babanın tartışmasına maruz kalan çocuk için yapılması gereken, ilk akla gelen çocuğun olmadığı bir ortamı seçmek değildir. Çocukların aile içinde sınırları çizilmiş tartışmalara şahit olması gerekir. Önemli olan nokta tartışmanın çözümüne şahit olması, çözüme kavuşmayan tartışmalara maruz kalan çocuklarda dikkat dağınıklığı ve hiper aktiflik görülebilir.

Anne ve babasının tartışması zihninde olan bir çocuğun derslerine konsantre olamaz. Öte yandan çocukların hayal gücü ile yaşanan tartışmanın devamında olabilecekleri kafasında düşündüğünü , tartışmalar çözüme kavuşmadığı durumlarda çocukların bunun etkisinden uzun süre kurtulamayacağını unutmamak gerekir.

EyMeN&TaLhA 02 Nisan 2015 20:53

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Çocuk, "korkuyorum anne" diyorsa, korkuyordur... Böylesi bir anı yaşayan çocuğa "Ne var bunda korkacak" demek çok kaba ve çocuğun ruhuna saygısızca bir davranıştır. "Ne var bunda korkacak" demek yerine anne babasından yardım bekleyen çocuğa, tebessüm ederek, "Demek korkuyorsun, gel hadi yanıma" diyerek sahip çıkılması gerekir.

EyMeN&TaLhA 02 Nisan 2015 20:55

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Çocuklarıyla uyku sorunu yaşayan ebeveynlerin birçoğu, çocuğunu yatırdıktan sonra kendileri oturup televizyon seyretmeyi, çerez yemeyi, oturup sohbet etmeyi istiyorlar.

Halbuki, hiçbir çocuk kendisi yattığı halde evde yaşamın devam etmesine razı olamaz.

Eğer ebeveyn kendisinin ayrıcalıklı olduğunu ve onun da çocuk olduğunu, yatması gerektiğini söyleyerek çocuğu yatmaya ikna ediyorsa, bu çocuğu aile yaşamından dışlamak olur.

Buna razı olan çocuk, ebeveyniyle kendi arasında bir ayrım hisseder ki bu da çocuğun aidiyet duygusuna zarar verir.

EyMeN&TaLhA 02 Nisan 2015 20:59

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Haftada bir akşamı film günü olarak belirlemek, aile içi aidiyeti artıracak bir etkinliktir.

Işıkları kapatıp, patlamış mısırlar eşliğinde anne ve babasıyla film izlemek, çocuklar için oldukça keyiflidir.

"Arkadaşım Tilki" filmini ailecek izlemeye ne dersiniz?

EyMeN&TaLhA 02 Nisan 2015 21:00

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Anne babalar çocuk yaramazlık yapıyor diye yaramazlığına sabretmeye çalışıyorlar. Halbuki çocuğun amacı yaramazlık değildir. Çocuklar buyurucu bir iç kılavuzun yönlendirmesi ile insan olma mücadelesi içindedir

Örneğin hiçbir çocuk yaramazlık olsun diye koltuklar üzerinde zıplamaz. Çocuk koltuklar üzerinde zıplarken farkında olmadan eşgüdüm çalışan organlarını senkronize etmektedir.

Engel olursanız el, kol, bacaklarını uyum içinde hareket ettiremez, sakar olur, örneğin bir bardağa su doldurmayı beceremez. Koşarken düşer, yemek masasında eli kolu bir yerlere çarpar, yıkar, devirir.

Eğer siz bir çocuğun koşmasını, coşmasını onun kutsal bir varoluş mücadelesi olarak görmeye başlarsanız, ona sabretmek yerine hayret makamında tebessümle izlemeye başlarsınız

EyMeN&TaLhA 02 Nisan 2015 21:02

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Temel Davranış Refleksi

Çocukların mahremiyet eğitimi tek başına nasihat ile veya korkutmalarla olabilecek bir şey asla değildir.
Çocukların kendi bedenlerine yönelecek tehlikelerden kurtulabilmesi için verilecek olan asıl mahremiyet eğitimine biz, "Temel Davranış Refleksi" diyoruz.

Temel Davranış Refleksi’ni eskiler "Hayâ Duygusu" olarak da kullanmışlardır.

Ancak, üzülerek belirtmek gerekirse, günümüz anne babaları kendi çocukları açısından hayati önem taşıyan "Temel Davranış Refleksi"nin nasıl kazandırılacağı konusunda yeterince bilgi sahibi değiller.

Hâlbuki Temel Davranış Refleksi gelişmiş bir çocuk kendisine yönelecek bir tehlikenin, tehlike olduğunu fark etmese bile, ani bir refleks ile o tehlikeden kendisini koruyabilir. Çocuk, kendisine yönelen anormal davranışın ne anlama geldiğini bilmese dahi ciddi rahatsızlık duyar ve o an o ortamdan uzaklaşmak ister...

EyMeN&TaLhA 03 Nisan 2015 09:39

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Günümüzde annelerin en büyük problemi çocuklarının söz dinlememesi...

Oysa laf dinlemeyen çocuk yoktur, bağlanamayan çocuk vardır.

Çocuklarının dinlemiyor olmasının temel nedeni bağsızlıktır.

Ancak kendisine güvenle bağlanabilmiş bir çocuğa annenin sözü tesir eder. Bağlanma yoksa tesir olmaz.

EyMeN&TaLhA 04 Nisan 2015 18:45

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
"Kardeşimi kıskanıyorum..."

Eğer bir çocuk duygularını olduğu gibi ifade edebilecek bir aile ortamının içindeyse, gerektiğinde öfkesini yaşayabiliyorsa, kızgınlığını, kıskançlığını ifade edebiliyorsa, bu durum anne babalar için bir sorun değil, kârlılık halidir.
Örneğin bir çocuğun kardeşini “kıskandığını” anne babasına söyleyebilmesi çok güzeldir. Böyle bir durum ebeveynler için bir “sinyal” dir ve bu sinyalin doğurabileceği sonuçlara çözüm üretilmesi gerekir.

Maalesef birçok ebeveyn çocukların açıkça ifade ettiği duygularını “Kıskanacak ne var, bak seni de çok seviyorum” gibi sözlerle bastırmaya gayret ediyor. Bazen de ebeveynler çocuklarını daha erken yaşta kontrol altına alamazlarsa ilerleyen yıllarda çocuklarının kontrol dışı davranışlar sergileyeceğini düşünüyorlar.

Halbuki çocukluk dönemi masumdur. Bu dönemde çocuk duygularını, etrafı tanırsa, duygu durumunu dengeye koyabilirse, sonrasında adım adım ahlak kurallarını öğrendikçe bu duygularını kontrol edebilme gücüne erişir.
Böylece çocuk başlangıçta kardeşine karşı kıskanç hisler beslediği halde, anne babasının doğal davranışları ile bir süre sonra “Aslında her şey yolundaymış, ben kendi kendime boş yere kıskançlık duymuşum” diye bir düşünerek, yaşadığı kıskançlık duygusunu kendi benliği ile kontrol altına almayı başarmış olur.

Aksi takdirde, kardeşini kıskandığını ortaya koyamayan bir çocuk bastırdığı duygularını yetişkinlik yıllarına bir sorun olarak taşıyacaktır.

EyMeN&TaLhA 04 Nisan 2015 18:47

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Duygusal şiddet ne midir?

Örneğin; ağlayan bir çocuğun karşısında duyarsızca durup “sus ağlama” diye baskı yapmak bir duygusal şiddettir.

Oyuncağını kaybettiği için üzülen çocuğa; “şu üzüldüğün şeye bak” diye onu hafife almak bir duygusal şiddettir.

Karanlıktan korkan bir çocuğa “ne var bunda korkacak…” demek duygusal şiddettir.

Anne baba baskı ile çocuğu daha da kaygılandırmak yerine, yaşadığı olumsuzluklarda çocuğa teselli verici olmalıdır.

EyMeN&TaLhA 04 Nisan 2015 18:48

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Çocuğunuza kendi yaşam öykünüzü anlatmanız, onun için doyumsuz bir bilgi kaynağıdır.

Küçükken yaşadığınız evi, oynadığınız oyunları anlatın. Neleri sever, neleri sevmezdiniz... En mutlu olduğunuz gün hangisiydi?

En sevdiğiniz yemek? Ya unutamadığınız arkadaşlarınız?

Çocuğunuza yaşadıklarınızı anlatmak sizinle bütünleşmesi için bulunmaz bir fırsat olacaktır.

EyMeN&TaLhA 07 Nisan 2015 09:05

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Çocuğun kişilik gelişimi için en büyük felaket içinde ürküntülerin kalmasıdır.

Ürküntü korku sonrası kalan izdir, kalpteki titremedir.

Ani patlamalar, bağırıp, çağırmalarla çocuğu korkutan bir ebeveynin bir daha ki sefere sadece dişlerini sıkması çocuğu sinmiş hale getirmek için yetecektir. İşte bu, ürküntünün çocuğu edilgen hale getirmesidir. Ürküntü, korkutan kişiye bağımlı hale getirerek kişilik inşasını bozar,
İstemeden çocukta korku ve ürküntü bırakan ebeveynin yapması gereken şey; çocuğun seviyesine inip, karşısında diz çöküp özür dilemektir. Sonra da sıcacık koynuna bastırmak... Ebeveynin sükunet içinde tensel teması çocuğun en iyi tedavi edicisidir.


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

EyMeN&TaLhA 07 Nisan 2015 09:07

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Çocuklar zor oldukları için ağlamaz...

Hırçınlıklarından da ağlamaz...

Çocuklar "ihtiyaç"tan ağlar.


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

EyMeN&TaLhA 07 Nisan 2015 09:13

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

ÇOCUKLARIMIZIN KIYAFET TERCİHLERİ

Baba gayet ciddi ve vakarlı bir beyefendi, hemen yanında yürüyen genç delikanlının giydiği pantolon sanki belinden düşecek gibi duruyor. Anne tam bir Anadolu kadını ya da İstanbul hanımefendisi, fakat yanında yürüyen kızın giydiği kazak hafifçe kısa gelmiş ve göbeğini teşhir ediyor. Beyefendi bir babanın veya hanımefendi bir annenin çocukları acaba niçin böyle giyinmektedirler?

Kız çocuğu sahibi olmak günümüzde kızgın ateşi avuç içinde tutmak kadar zor olsa gerek… Zira günümüzde kız çocuklarına yönelik tehlikeler tarihin hiçbir döneminde bu kadar sinsice süslenerek sunulmuş değildi. Özellikle kızlarını dindar bir ahlakla yetiştirmeye çalışan anne babaların işlerinin hiç de öyle kolay olmadığını başta söylemekte fayda var.

Kız çocukları yaratılışları gereği, hassas bir duygu dünyasına sahip ve bir o kadar da bir başkasının tesirinde kalabilecek özelliktedirler. Ki zaten bu özellik nedeniyle evliliklerdeki dengeyi en iyi sağlayabilen kişidir kız çocukları.

Fakat maalesef bir yandan baş üstünde altın bir taç gibi taşınacak bu özellikler, eğer çocukluk yıllarında nasıl kullanılacağı ayarlanamaz ise yüz kızartıcı özellikler olmaya da adaydır. Hiç uzaklara gitmeye gerek yok, hemen yanımızda yakınımızda ailesi dindar olup da, çocuklarının dinle ilgisi olmayan onlarca kişiyi kim sayamaz ki…

Sadece kız çocukları mı?
Sadece kız çocukları mı, tabi ki hayır… Günümüz erkek çocuklarını da gözlemlediğimizde çok defa ailesiyle doku uyuşmazlığı var gibi, sanki o ailenin bir ferdi değilmiş gibi farklı kılık-kıyafet ve davranışlar içinde olduğunu görmek zor olmasa gerek…

Baba gayet ciddi ve vakarlı bir beyefendi, hemen yanında yürüyen genç delikanlının giydiği pantolon sanki belinden düşecek gibi duruyor. Düşecek gibi duran pantolonun hemen altında dikkat çeken bir iç çamaşırı teşhiri moda olarak takdim ediliyor. Çocuk bu modaya uyabilmek için kendini her sözü işitmeye razı olarak ve hatta babasının kendisinden utandığından umursamadan yapmak istediği şeyleri bir bir yapıyor…

Ya kız çocukları… Pembe düşler ülkesinden çalınan davulların peşinde uyurgezer gibi gözlerini ve aklını kapatmış olarak giden kız çocukları, onlara ne demeli… Bir bakıyorsunuz anne tam bir Anadolu kadını ya da İstanbul hanımefendisi… Fakat yanında yürüyen kızın hangi milletten olduğunu anlamakta zorlanıyorsunuz. Giydiği kazak hafifçe kısa gelmiş ve göbeğini teşhir ediyor veya kaşına yaptırdığı bir piercing ile dikkatleri üzerine çekiyor. Ne anne kızından memnun ne de kız annesinden memnun bir şekilde sokak ortasında yürüyüşlerine şahit oluyorsunuz…

Sorunun temelinde ne var?
Peki, bu sorunun temeli nedir? Neden anne baba bir telden çalarken, çocuklar çalınan teldeki oyun havasına ayak uyduramıyorlar? Anne babalar en çok nerede hata yapıyorlar?

Başörtüsünü kızlarının üzerinde görmekten keyif alan bir aile bunu kaç yaşında uygulamaya koymalı veya çocuğa bu nasıl ifade edilmeli? Veya henüz 5 yaşındaki bir kız çocuğunun yaz sıcağından bunalarak askılı bir kıyafet giymesi aileleri tedirgin etmeli mi? Çocuğun dünyasında bunlar ne anlam ifade ediyor ve çocuklar neden bir süre sonra bu anormallikleri yaşamaya başlıyorlar? Bunlar, çocukluk yıllarında doyurulmamış isteklerin bir süre sonra dışa vurması mı, yoksa çocukluktan beri serbest yaşamın verdiği bir rahatlığın gençlik döneminde daha da belirgin hale gelmesi mi?

Aklî eğitim mi duygusal eğitim mi?
Belki de anne-babaların en çok karıştırdıkları konulardan biri, çocukluğun ilk yıllarında önce aklî eğitim mi başlamalı yoksa duygusal eğitim mi sorusudur? Biraz daha açarsak, dört yaşındaki bir kız çocuğuna mahremiyet eğitimi verilirken, bir odaya çekilip, “Bak kızım kılık ve kıyafetin şu şekilde olmalı, bizim ailemizin değerleri böyle, o yüzden sana da bu türden kıyafetler almak istiyoruz” diyerek aklî olarak çocukla konuşması mı daha uygundur, ya da çocuğun aklına hiç hitap etmeden duygu dünyasına mı hitap ederek mahremiyet eğitimi başlamalıdır?

Bu soruya hemen cevap vermek gerekirse, çocukların mahremiyet eğitiminin içeriği “aklî” değil “duygusal” tesir yöntemiyle olmalıdır diyebiliriz. Çünkü çocuk henüz zihinsel gelişim dönemini tamamlamadığı ilk çocukluk yıllarında kendisine aklî yöntemlerle bir şeyler izah ediliyor olmasından hoşlanmaz. Çocuklar yaklaşık yedi yaşlarına kadar aktif bir zihin kullanmayı, olaylar arasında tam teşekküllü bir bağlantı kurmayı beceremezler, hatta becermek de istemezler. Eğer anne-baba bu dönemde çocuklarına birtakım olayları aklî yöntemlerle ve “ikna” metotları kullanarak yaklaşırsa yanılırlar.

Bir örnek vermek gerekirse diyelim ki beş yaşında bir kızınız var. Kızınız hiç de sizin tasvip etmediğiniz bir kıyafet almak ve giymek istiyor. Oturup kızınızla bu türden bir kıyafetin doğru olmayacağını izah etmiş, böylesi bir kıyafetin size ve ailenize uygun olmadığını tüm açıklığıyla anlatmış olsanız bile kızınız ya o kıyafeti istemeye devam edecek ya da sizin bunca sözünüz karşısında yenik düşüp isteklerini içine gömüp bir gün hortlayacağı zamana kadar bastırmaya çalışacaktır. İşte çoğunluk itibariyle gençlik döneminde yakaladığı özgürlük atmosferini sonuna kadar kullanmak isteyen genç kızların bir bölümü bu dönemde bastırılmış duyguların bir gün patlaması ve çılgınca yaşanma isteği olarak karşımıza çıkıyor.

Hâlbuki yukarıdaki örnekte anlatılan çocuğa aklî olarak kıyafetin kendisine uygun olmadığını anlatmak yerine o kıyafete duygusal bağlanmasının önüne geçici tedbirler almalı ve alternatif sunmalı. Alternatifler de çok daha cazip olarak çocuğun karşısına çıkarılmalı. Hem de öyle çıkarılmalı ki, sizin gösterdiğiniz göz kamaştıran alternatif karşısında kızınız alacağı uygunsuz kıyafete bir daha dönüp bakmamalı bile.

Alternatif beğenilmezse?
Çocuklar bazen anne babalarının beğendikleri kıyafetlere ciddi direnç gösterir ve almak istediği kıyafeti ısrarla isterler. Bu durumda ne yapmalı? Çocuk zorlanılarak ve ısrarla isteği reddedilerek oradan uzaklaşmalı mı? Yoksa aile tarafından tasvip edilmese de o kıyafet alınmalı mı?

Bizim tavsiyemiz, o kıyafetin alınması yönünde olacaktır. Zira çocuk eğer arzu ettiği kıyafeti zorla ve güç kullanılarak aldıramazsa sorun belki o anlık için çözülmüş olur ancak ilerleyen yıllarda çocuğun gözü ve gönlü hâlâ o kıyafette kalacaktır.

Çocuğun almakta ısrar ettiği kıyafet alınmalı ancak burada önemli olan bir hususa dikkat etmeli. Çocuğun istediği kıyafet, aileyle bir anlaşma yapmaya yanaşırsa alınmalıdır. Çocukla yapılacak anlaşma örneğin şu şekilde olabilir. Çocuğa “Kızım madem çok istiyorsun, alalım bu kıyafeti. Ancak o zaman bir anlaşma yapalım, bu kıyafeti sadece evin içinde ve belli saatlerde giyeceksin. Örneğin sabah saat 10 ile 12 arasında bu kıyafetleri giyebilir ve daha sonra da günlük kıyafetlerinle değiştirirsin. Ne dersin?” şeklinde bir anlaşma sunulabilir.

Buradaki anlaşmanın önemli yanı şu: Çocuk ev ve aile içinde arzu ettiği kıyafeti rahatlıkla giyebilir ancak dışarı çıkarken kıyafetini değiştirip ailesinin ve kendisinin de beğendiği bir kıyafeti giyebilme özgürlüğünü öğrenir. İkinci husus ise, çocuk belli saatlerde giyerek ve yeniden çıkartarak bu kıyafetin aslında öyle çok da cazip bir kıyafet olmadığını, her defasında yorucu birtakım işlemlerden sonra bu kıyafeti giyebildiğini görerek o kıyafete karşı soğukluk hissedecektir.

Yukarıdaki örnek aynı şekilde erkek çocukları için de geçerlidir. Yani belli anlaşmalar dâhilinde alınması ve çocuğa belli saatler içinde giymesine müsaade edilmesi koşulu vardır.

Negatif etki
Ancak burada bir husus var ki, o da üç buçuk yaşındaki çocukların minik ergenlik yaşıyor olması ve isteklerinin çok aşırılara gitmesidir. Bu dönemde anne-babaların yapacağı şey çocuklarıyla anlaşma yapmak. Çocuğun da hoşuna gidecek, anne-babanın da hoşlanacağı bir kıyafet veya eşya üzerinde anlaşmaya varabilmek gerek. Eğer çocuk ailesinin sunduğu hiçbir alternatifi kabul etmiyor ve illa da kendi istediğine yöneliyorsa, böylesi bir çocuğa arzu ettiği kıyafet alınır ancak bu kıyafetin giyilmesinde devamlı zorluklar çıkartılır ve kıyafet çocuğun gözünde negatif bir etiketle etiketlendirilmeye çalışılır. Örneğin alınan kıyafet çabuk kirlenirse çamaşır makinesine atılır, kurulaması, ütülemesi ve giymeye hazır hale getirilmesi birkaç haftayı bulabilir. Böylece çocuk, duygu dünyasına bu türlü kıyafetleri sokma fırsatı veremeyecektir.

İlerleyen yaş dönemlerinde ise, çocukla daha aklî konuşmalar yapılmalı, her ailenin bir yapısı olduğundan sık sık bahsedilerek çocuğun kendi ailesinin bir ferdi olduğunu hissettirilmesi gerekir. Böylece çocuk dâhil olduğu ailenin kurallarını öğrenerek yoluna devam etmelidir. Eğer dışarıda gördüğü birtakım oyuncak, kıyafet vs.’ye özenmeye başlarsa, çocuğun da alternatif eşyaları ve oyuncakları olmalıdır.

Mahremiyet eğitimi hangi yaşta başlamalı?
Mahremiyet eğitimi duygusal bir eğitimle başlayacağı için, çok erken yaşlardan itibaren başlanılabilir. Önemli olan şey çocuğun duygusal gelişim sürecinin içine girebilmiş olmasıdır. Bu yaş dönemi de çocuğun hemen hemen iki yaşına tekâbül eder. Bir başka deyişle çocuk, duygu dünyasını kullanmaya başladığı bu dönemde artık mahremiyet eğitiminin ikinci dönemine başlanılmış olur.

İkinci dönem diyoruz, çünkü iki yaş öncesi dönemde de çocuklarda görsel ve taklit kabiliyetleri yüksek olduğu için sadece yapay ve suni olarak çocuklarda mahremiyet hissi verilmesi gerekir. İki yaş öncesi verilecek olan mahremiyet eğitiminde çocuktan ne akıl olarak ne de duygu olarak bir beklentiye girilmemeli, çocuk bu dönemde birtakım isteklerde bulunuyor diye çok da üzülmemelidir.

İki yaş önceki dönemde verilecek olan mahremiyet eğitiminde bir örnek verilirse, çocuğun çırılçıplak olarak evin içinde dolaştırılması, ya da eş dost ve akraba ziyaretlerinde çocuğun altının herkesin içinde değiştirilmesi gibi hususlar mahremiyet eğitimini zedeler.

İki yaş sonrası için kazandırılacak mahremiyet eğitimi daha çok duygusal bir içerikle çocuğa sunulmalıdır. Örneğin “Kıyafetlerinin düzgün olması ne kadar güzel” diyerek çocuğa duygusal yönden destek verilebilir veya “Şu kıyafetler tıpkı annenin giydiği kıyafetlere çok benziyor” denilerek çocuğun hem dikkatleri bir yöne çekilmiş hem de duygusal yönden çocuğun birtakım kıyafetlerle yakınlık kurulmasına başlanılmış olacaktır.

Başörtüsü, nasıl ve ne zaman?
Kız çocuklarının ileride zorlanmadan başörtüsü kullanmasıyla ilgili dikkat edilmesi gereken bir husus şudur: Bunu gerçekleştirebilmesi için çocuğun daha çocukluk yıllarında başında bir aksesuar olarak bir şeylerin bulunduğunu hissetmesi gerekir. Örneğin, çocukluk döneminden itibaren kız çocuklarının başında tıpkı izcilerin boyunlarına taktıkları fular gibi bir aksesuarı devamlı başlarında süs olarak taşımaları ilerleyen yıllarda başörtüsüne geçiş sürecini daha kırılmadan ve zorlamadan oluşturacaktır.

EyMeN&TaLhA 09 Nisan 2015 08:11

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Çocuğa iyi davranmaya çalışmayın, iyi olun!


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

EyMeN&TaLhA 09 Nisan 2015 08:21

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Yemek yemek sosyal bir alışkanlıktır.

Çocuğun önüne tabak koyup 5 dakika içinde bitirmesini beklemek doğru değildir.

Yemeğe hep beraber oturmalı. Yemek saati keyif ve lezzet alınan bir saattir sadece karın doyurulan değil.

Çocuk önüne konulan yemekten keyif almalıdır. Damak tadının farkını oluşturmak için farklı tatlar konulmalı ve aceleye getirmemeli. Yavaş yavaş yerken tadını çıkarmasına fırsat verilirse çocuk yemek konusunda sorun yaşamaz.


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

EyMeN&TaLhA 09 Nisan 2015 08:22

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Oyun ile çocuk bazen kişiliğini onarır... bazan acılarını bastırır.. bazen güncel yaşamda tamamlayamadığı işlerini tamamlar...
Çocuk için oyun, bir ihtiyaçtır..


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

EyMeN&TaLhA 09 Nisan 2015 08:24

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Çocukların çok hareketli olduğu zamanlar zihinsel gelişimi tamamlama dönemleridir, onları engellemeyin, Hareket ettikçe zihinsel gelişimi artar,

Dil gelişimini destekleyin,

Küçük üç boyutlu yapbozlar,

Yüzme,

Evde tüylü hayvan [(kedi, sincap, tavşan) mümkün değilse, kafes hayvanları(kuş, balık)] beslenebilir.


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

EyMeN&TaLhA 16 Nisan 2015 12:49

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Davranış bozukluğu, çocuğun duygu dünyasının bozulmuş olmasının dışavurumudur.

Hiçbir çocuk dünyaya geldiğinde davranış bozukluğuna sahip değildir.

İçinde bulunduğu çevrenin çocuğa hitap edememesinin sonucudur davranış bozukluğu…

Davranışlar duyguların sinyalidir…

Çocuk duygularında bir anormallik yaşadığında, bu anormalliği davranışlarıyla dışa vurur…

Çocuğun anormal davranışları üzerinde durmak yerine, bu anormal davranışlara sebep olan duygusal köken araştırılmalı…
Örneğin hiçbir çocuk doğuşta kıskanç değildir…

Çocuk ancak kıskançlık hissi uyandırılırsa kardeşini ve akranlarını kıskanır…

Çocuk kardeşini kıskandı diye onun kıskançlığı ile mücadele etmek yerine, ebeveynler kendilerine dönüp “hangi davranışlarının çocuklarında kıskançlık hissini uyardığını” araştırmalıdır…

Anormal davranışı oluşturan duygusal köken kalktığında, anormal davranış da ortadan kalkar…

EyMeN&TaLhA 20 Nisan 2015 12:34

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Kendini yetiştirmemiş, içsel huzura erişmemiş ebeveynlerin çocuğu eğitme çabası, çocuğun mizacını bozar.
Çocuğunu eğitmek isteyen anne babalar işe önce kendilerinden başlamalılar.

EyMeN&TaLhA 20 Nisan 2015 12:35

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
En başarısız çocuk yapacağı işleri birine göstermek için yapan çocuktur...

Çocuğunun başarılı olmasını istemeyen ebeveyn yoktur neredeyse. Bu olağandır.

Gerçek başarı, çocuğun içten gelerek yaptığı işlerde elde ettiği başarıdır… Birilerine görünmek ve beğeni almak için sarf edilen başarı değil…

Çocuk için başarının motivasyonu annesinin, babasının, başkalarının onayını almaya dönüşürse, bu içten gelerek elde edilen bir başarı değildir…

Takdir beklentisinin oluşturduğu bir başarıdır…

Böyle bir çocuk, etrafında onu veya başarısını onaylayacak kimse olmadığında iş yapamaz hale gelir.

İçsel motivasyonun çağrısıyla harekete geçme yeteneğini kazanamamış çocuk, her ne kadar başarılı işler ortaya koysa da yaptığı işlerin motivasyonu kendisine ait değildir ve gerçek başarı bu değildir.

Ebeveyninin onayını almak için odasını derli toplu hale getirmeye çalışan çocuk, derli toplu çocuk değil, takdir edilmek için çaba harcayan çocuktur…

EyMeN&TaLhA 03Haziran 2015 21:31

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Duyarlılık eğitimi olmadan davranış eğitimi olmaz.

İnsanın davranışlarının kökeni duygulardır…

Davranış, duygunun görünür kısmıdır…

Çocuklarda, davranışın kökeninde hangi duygunun yattığını hesaba katmadan, direkt davranışı düzene koymaya çalışmak, pedagojik bir yanılgıdır…

Yalan söyleyen bir çocuğu, baskı ve zorlamayla yalandan vazgeçirmek, o çocuğa dürüstlük kazandırmak değildir…

Çocuk ancak duygularında olumluluk yaşarsa, davranışlarında da olumlu olur…

Duyguların olumlu olması, çocuğun kendini “değerli” hissetmesiyle mümkündür…

Olumsuz davranışların birçoğu, çocukta değerlilik hissi yoksunluğundan kaynaklanır…

Çocuklarda görülen olumsuz davranışlar, ancak değerlilik hissi kazandırılarak düzeltilir…

Baskı ve zorlamalar çocukta değersizlik hissini artırdığı gibi, olumsuz davranışları da çoğaltır…

EyMeN&TaLhA 06Haziran 2015 16:00

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Her anne baba, çocuklarının belirli yaş aralıklarında yaşadığı korkuların şahididir. Aslında, basit yöntemlerle atlatılabilecek olan bu geçici dönem, bazen, anne babaların eksik/yanlış tutumları sonucu, çocukların bütün bir hayatına yayılabilecek izler bırakabilmektedir.

EyMeN&TaLhA 06Haziran 2015 16:01

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
AĞUSTOS BÖCEĞİ HİKAYESİNİ BİLİR MİSİNİZ?


Rezil olmayacak komşuluklar kurun, çocuğunuzdan utanmayın.


Ağustos böceğini bilirsiniz… La Fontaine’ in masalında geçer ya… Karınca çalışırken saz çalıp oyunlar oynarmış, karınca da ona kızarmış ya…
Ağustos böceği tam 17 yıl toprağın altında bir larva şeklinde bekler dünyaya gelmek için. 17 yıl sonra toprağın üstüne çıkar ve bir ağustos ayı kadar ömrü vardır…. Bir ay sadece dünyada kalır… Ağustos böceği bir ay dünyaya geldiğinde saz çalıp oynasa ne olur ki? 17 yılı o karanlık mahzenin içinde geçirmiş.

Çocuklarımız da öyle birkaç senelik bebeklik ve çocuklukları var. Sonra kurallar öğreteceğiz diye cenderelerin arasına sıkıştırıyoruz… Ne var ki koşsa zıplasa ne var? Şu anda “koşun” desem annelere misafirliklerde bir tane anne koşabilir mi? Çocukluk döneminiz bitti, çocukken koştunuz koştunuz, o dönemi bir daha yaşayamazsınız… o çocukluğu bir daha yaşamazsınız…


Koşsun coşsun çocuğunuz doyasıya çocukluğunu yaşasın ne var ki… Neden utanacağız ki? Utanacağımız komşuluklarla vaktimizi geçirmeyelim…
Anlayış seviyesi yüksek, çocuk merkezci bir hayat, insana insan olduğu için değer verip onu öyle kabul eden bir hayat sunulmalı çocuklara… Süslenmiş püslenmiş, yaşam alanı daraltılmış bir evde iseniz siz de çocuklarınız da zarar görürsünüz…


alıntıdı
r

EyMeN&TaLhA 11Haziran 2015 08:57

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]







Çocuğun sevdiği kişi olabilmek...

Çocuk onu seven kişiyle değil sevdiği kişiyle dost olur.

Çocuğun bozulmamış ruhu duruluk, saflık ve samimiyetten hoşlanır.

Sevdiği insanın zihninin arka planında bir şey olması çocuğu tedirgin eder.

Ve çocuk yetişkini hisseder… Duygularını da düşüncelerinde saklı tuttuğu gizli yanları da…

Yetişkin ne kadar doğal olursa çocuk kendini o kadar güvende hisseder…

Çocuğa güven ve emniyet vermeyen yetişkinin çocuğu çok sevmesi, çocuk için anlamlı değildir.

Çocuk-yetişkin ilişkisinde çocuğu sevmek değil, çocuğun sevdiği kişi olmaktır önemli olan…

EyMeN&TaLhA 14 Temmuz 2015 11:10

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
Çocuklara hiç mi aferin demeyeceğiz? Maşallah diyebilir miyiz? Olumlu ya da olumsuz davranışlarına tepki vermeyecek miyiz?

Klasik psikoloji kitaplarına baktığımız zaman, mükafatı şu şekilde tanımlıyor:

1- Çocuğa fiziksel bir ödül vermek: Çikolata ya da oyuncak gibi maddi bir şey

2- Çocuğa duygusal bir ödül vermek: Çocuk bir iş yaptığında ” Aferin” diye hitap etmek, çocuğun başını okşamak, çocuğa tebessüm etmek, çocuğa o sırada ilgi göstermek.

Ancak çocuğun saçını okşamak bir mükafat değildir ki… Bu, senin ebeveynlik görevindir. Senin öğretmenlik görevindir. Onu bir mükafat olarak düşünemezsin.

Çocuğun yüzüne dokunmak, çocuğun karşısında onun boy hizasına gelerek;

” Bir şey mi söyledin? Biraz önce duyamadım, kusura bakma. ”

” Aferin, yapmışsın! ”

” Hay maşallah! Ne kadar da güzel oldu! ” diyebilmek, tarif ettiğim şekilde ödülün içerisinde yer almıyor. Bunlar zaten insan olmanın bir gereği olarak, bir ebeveyn olarak çocuğa sunacağın şeyler zaten. Bunları ödül kategorisi içerisinde görmüyorum. Eğer bunları da ödül olarak görürsek, ebeveyn-çocuk ilişkisini mekanik bir hale sokmuş oluruz.

Fakat şöyle yapılırsa tehlikeli olur; çocuk resim yapmış ya da dişlerini fırçalamış, anne ” Ne kadar da güzel olmuş kızım” yerine,

” Aman aman babası, koş koş! Ne kadar da güzel resim yapmış benim canım kızım! ”

” Babası koş koş! Ne de güzel dişlerini fırçalamış benim oğlum! ”

gibi ifadeler kullanılırsa, bu ödül değil abartıdır. Doğallıktan çıkmış, çocuğu yönlendirmek amaçlı, çocuğun yaptığı şeyi hissetmesinin önüne geçen, çocuğun yaptığı çalışmanın hazzını, keyfini, yapabilme becerisinin önüne geçen abartılı bir davranıştır. Bunun adı ödül değil, dengeyi kaybetmiş bir yetişkin tavrıdır. Çocuk diş fırçaladığı, temizlendiği, haz aldığı için mutlu olmalı. Aksi takdirde annesinin mutluluğunun kendisine duyurduğu keyfi yaşamaya başlar. Böylesi bir çocuk, diş fırçalayacağı bir anda, annesinin aynı davranışlarını yine görmek isteyecektir. Annesiyle tartıştığı bir sırada, ” Dişlerimi fırçalamıyorum! ” diyecektir.

Bütün duygu dünyamızla var olmaya çalışacağız ama abartıya kaçmayacağız.

EyMeN&TaLhA 14 Temmuz 2015 11:18

Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi
 
İrade kazanımında namazın önemi


İrademi nasıl kuvvetlendiririm?

İrade kazanımında iki önemli faktör rol oynar:

1- Zaman

Zamanı planlayabilmek ve zamana uyum sağlayabilmek irade kazanımını güçlendiren en önemli faktördür. Eğer namaz kılıyorsanız, kendinizi ezan okunur okunmaz namaz kılmaya göre programlayıp elinizdeki meşguliyeti bırakabilirseniz, irade kazanımının ikinci faktörünü yerine getirmiş olursunuz.

2- Vazgeçebilme

Kişi ezan okunur okunmaz yapılan işi bırakıp, bulunulan ortamdan ayrılarak, namaz kılmaya yönelebilirse, bu bir irade egzersizidir işte.
Bu yönüyle namaz, irade kazanımına büyük oranda katkı sağlar. Ezanın sesini duyduğu an, yerinden kalkabilmeyi başaran kişi iradesini kuvvetlendirme yolunda önemli bir adım atmış olur.

Hâdimul İslam 21 Ocak 2022 20:18

Çocuk terbiyesi çocuğun kalbine girmektir. Davranış öğretmeye çalışmak değildir.


SAAT: 18:55

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320