Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat

Konu Kimliği: Konu Sahibi Hakan Tuncer,Açılış Tarihi:  18 Ekim 2010 (23:06), Konuya Son Cevap : 21 Ekim 2010 (20:38). Konuya 2 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 18 Ekim 2010, 23:06   Mesaj No:1
Medineweb Acemi Üyesi
Hakan Tuncer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Hakan Tuncer isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12728
Üyelik T.: 03 Eylül 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 21
Konular: 3
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Dücane Cündioğlu Yazıları

Dücane Cündioğlu Yazıları

16.10.2010 Cumartesi

Eşikte uykuya dalmak


Sergei Eisenstein'ı "içeriksiz biçim", Charlie Chaplin'i ise "biçimsiz içerik" olarak yorumlar Kubrick.
Haklıdır da.
'Biçim' (form) sözcüğünün yerine burada hem de hiç tereddüt etmeden 'kuram' sözcüğünü yerleştirebiliriz.
Hakikaten de Eisenstein —'kuramcı' da kelime mi?— kuramın ta kendisidir.
Sinemayı düşüncenin ışığı altına neredeyse zoraki sürükleyen adamdır. Düşüncenin, yani diyalektiğin ışığı altına...
Ne ki birçok Batılı gibi diyalektiğin çoklu salınımlarına susuzdur.
Tez-antitez-sentez... Görmek istediği bir tek bu üçlemenin ne denli saçaklanabileceği... ve karşıtlıkların kontrol edilebilir sonuçları... Bilhassa suret ve form açısından.
Oysa her çarpışmanın, her çatışmanın muhtemel sonuçları sonsuzdur. Zihinde değil, yaşamda.
Hele hele yaşamda.
Eisenstein çağdaşları tarafından da formalizmle suçlanmıştır. Ne ki yapmayı istediklerine nazaran değil, yaptıklarına nazaran...
Tutku dolu bir zekâ bu denli mi hor kullanılır? Eisenstein'ı içeriksiz biçim hâline getiren de işte bu horlamadır.
Toplumun ve devletin isteklerine boyun eğdikçe içeriğini kaybeder.
İçeriğini, yani duygularını...
* * *
Hegel, bu diyalektik ustası, Doğulu bilincin 'sonsuzluk' tutkusunun farkındadır. Tanrı'nın isimleri konusundaki haklı çoğulculuklarının da.
Birlikteki çokluğa, hatta sonsuzluğa o denli düşkündür ki Doğulu bilinç, Tanrı'ya yüklediği isimlerin sınırlanmasından hoşlanmaz.
En güzel isimler O'nundur. En güzel yüklemler...
Hegel de bu hakikati teslim eder nitekim:
— "VE Doğu bilgeliği bu yüklemler uğruna sonu gelmez bir arayıştan oluşur." (Und die orientalische Erkenntnis besteht demnach in einem rastlosen Aufsuchen solche Prädikate.)
İnsan bilinci ya-ya da arasında ezilmekten ancak böyle kurtulabilir. Yüklemin sonsuzluğuyla...
Tanrı'nın isimlerini sınırlamayarak... yani tecelliyâta saygı duyarak...
* * *
Eisenstein sinema dilinin büyük ustalarından... Parça (çekim) ile bütün'ün (kurgu) diyalektiğine odaklanmış bir dikkatin sahibi.
Tektonik yapılara düşkün bir mühendis kafası gibi bakar sanatına. Ya parçadan bütüne, ya da bütünden parçaya... çatışmanın bütün heyecanı bütün (kurgu) ile parça (çekim) arasındadır.
Yasalar, işte böyle çıkar. Kullanım isteğinden. Önceden tayin edilmiş kurallarca amacın belirleniminden. Sınırlama arzusundan.
Sınırlama ve tanımlama arzusu... Tayin ve tahdid isteği... Mümkün olduğunca alanı belirleme...
Sesi ve görüntüyü...
Akustik alanla optik alanı.
Düşünmek demek belirlemek demektir. Bölmek ve toplamak. ayırmak ve bir araya getirmek.
Kısacası tahlil ve terkib.
Burada ihmal edilen parçalarla parçaların ilişkisidir.
Bütünü dikkate alan hiçbir yapı sınırları belirleme isteğine karşı koyamaz. Bu nedenle dikkati bütünüyle parçalar-arası çatışmaya vermek gereksizdir. Lükstür. Bir an evvel bütüne ulaşmalıdır. Ne yapıp edip bütüne.... simetri'ye... euritmi'ye...düzene... yapıya... kurguya... kemâle...
Belirsizliklerin sultanı, Tarkovsky, bu nedenle pek hoşlanmaz bu yasa adamından. Eisenstein'den. Kurguculuğundan.
Tam da aksine o belirsizliği sever. Parçaları. Görünmez bir bütünün parçalarını.
Bağırmaz. Gözümüze sokmaz. Bütünü va'detmez. Çözümü.
Çözümlemez hiçbir şeyi. İşaret eder bir tek.
İnsanın acziyetine hürmet eder.
* * *
Ne garip değil mi, renkler üzerine çalışırken ölür Eisenstein.
Düşünürken.
Daha da garip olanı benim payıma düşen de pek farklı değil.
Ölürken düşünmek.
Renkler içinde.
* * *
Not: 19 Ekim 2010 Salı günü saat 18.00'de, Taksim-Tünel'de, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde ders başlıyor: Felsefe ve Sanat/Bir Ressam ve Bir Tablo.
Öncelikle ve daima felsefe. Sonra sanat. Ama hüzünle... ışığın ve renklerin dünyasından hareketle.... duyuların ve duyguların...
Ne ki eninde sonunda kavramlara... kuram'a... akl'ın o sevimsiz melekûtuna...
Toplanmak için dağılacağız. Yaklaşmak için uzaklaşacağız.
İzini bulamayacağımızı bildiğimiz o sevgilinin uğruna... Kimbilir belki de bulmayı istemediğimiz, hani o karşılaşmaktan, hatta gözlerine bakmaktan bile çekindiğimiz ahu'nun...
Neşe yasaklanmış bize!
İsteksizce tavaf edeceğiz bu yüzden etrafında. Kanayan yüreğimizle.
Sadece nefesini duymak için.
İnsanın nefesini.
Duyarsak ayaklarının dibine düşeceğiz. Hâlsizce.
Secde edeceğiz.
İnsana.
Bağışlanma hakkımızı kullanmaktan vazgeçeceğiz.
Ölüm orucu tutuyoruz diyeceğiz bakan gözlerinin nûr-ı siyahına bakmayı bile beceremeyen gözlerimizle...
Burak'ın üstünden inecek, ve vuslatı reddedeceğiz.
Şiddetle.
Firaktan haz mı alınır? Rahm etmedin, aldırdın.
Bizi hicrana sen müptelâ eyledin ey sevgili,
Ünsiyete hasretiz,
diyeceğiz.
İnsana.
Naz edeceğiz bu sefer inad edeceğiz.
Duymazlıktan geleceğiz cebrinin sesini.
Ayağının dibinden kalkmayacağız.
Eşikteyken uykuya dalacağız.
Dersleri uykudayken yapacağız.
(cundioglu@gmail.com)

__________________
ALLAHIM humanist akl-i ahlakımızı güzelleştir...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Hakan Tuncer 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Dücane Cündioğlu Yazıları Edebiyat Vuslat Zamanı 2 2682 18 Ekim 2010 23:06
Devletin dini/ideolojisi olmamalı! Serbest Kürsü Medine-web 9 2147 04 Eylül 2010 04:55
inanmamak küfür olamaz!... Tevhid Ve Şirk Konuları eşrefoğlu 35 12120 03 Eylül 2010 01:52

Alt 18 Ekim 2010, 23:09   Mesaj No:2
Medineweb Acemi Üyesi
Hakan Tuncer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Hakan Tuncer isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12728
Üyelik T.: 03 Eylül 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 21
Konular: 3
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

16.10.2010 Pazar
Küf kokar her yanım

Bugün derslerimden sözedeceğim. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin kültürel etkinlikleri dolayımında on yılı aşkın bir süredir verdiğim halka açık derslerden...
90'lı yılların sonuna doğru, artık kendisinden sıkılmış bir adamın konuşmak için kendine birkaç mecnun, birkaç leyla bulabildiği tek sığınaktı Taksim Atatürk Kitaplığı.
Hepsi hepsi birkaç meraklı göz. Bütün mükâfatım bundan ibaretti.
Okumaktan yorulunca sığınabildiğim tek yerdi Kitaplık. Kendimden kaçabildiğim... ve zor belâ nefes alabildiğim tek kuytuluk...
Konuşurken düşünürdüm bu yüzden. Yaratırken. İçerken.
Sigara içmeden verdiğim bir tek dersi bile hatırlamam o küçük salonda.
Öyle yorgundum ki hürmetinden ve merhametinden kimse ses etmezdi o kontrol etmeyi beceremediğim bağımlılığımın sevimsiz sonuçlarına.
Dumanlarına razıyız, yeter ki kelimelerini ver bize der gibi dinlerlerdi.
Ben de cömertçe kelimelerimi verirdim onlara. Kendimi yani. Beynimin tüm hücrelerini.
* * *
Ne ironik değil mi, halka açık derslermiş.
Ne halkı? Yıllarca süren dersin başlığı Mantık Atölyesi'ydi.
Klasik Mantık okuttum yıllarca. Dilbilim ve Klasik Psikoloji. Kısaca hikmet-i kadime. 70-80 kişilik bir grubu aşmadı dersler, aşamadı. Salon ancak o kadarını alıyordu çünkü.
Haklı şikayetlerine rağmen Taksim Atatürk Kitaplığı'ndaki küçük salondan ayrılmayı hiç istemedim. Çok kişi gelmesin istiyordum, zâten hâlsizdim, heyecansız bakışlara, meraksız gözlere tahammülüm kalmamıştı.
İnadına deliler gelirdi, dünyanın en güzel delileri. Hastalar ve çılgınlar. İtilip kakılanlar. Yaşamları boyunca patinaj yapanlar. Tutunamayanlar.
Benim gibiydiler. Tutunabilmenin üstesinden gelmeyi beceremiyordu çoğu. Belki de istemiyorlardı.
Sizin ne işiniz var bu derste, yağmurdan, soğuktan kaçtığınız için mi sığındınız buraya diye takılırdım.
Elbette derlerdi, cife-i dünyadan kaçtık da geldik. Yoksa tahammül edilir mi sizin hiddet ve şiddetinize.... hele hele o küf kokan kelimelerinize... o anlaşılmaz, o eski, o tuhaf kelimelerinize...
Tıpkı yazılarımdaki gibi. Küf kokar her yanım. Muğlak ve mahcub kelimelerle düşünür ve konuşur ve yazarım. Gariptir ama ben hep tutunamayanlar için düşünür, onlar için konuşur, onlar için yazarım.
Anlamazlardı, ama severlerdi. Çünkü ümid ederlerdi.
* * *
Yıllar sonra dersin başlığını değiştirmek icab etti ve ders ****fizik Soruşturmalar adını aldı.
Halkı kaçırmayı başaramamıştık. Kalabalığı. İster istemez bir süre sonra Taksim-Tünel'e taşınmak zorunda kaldık. Galata Mevlevihanesi'ne komşu olduk. Hâmuşan'a. Mevlevî mezarlığının susmuş bülbüllerine...
Hâmuşan nazarında ve hâmuşana nazaran düşündük bu yüzden, zikrettiysek hep hâmuşanla birlikte zikrettik. Dünyalar yıkıldı umurumuzda bile olmadı. Akil ve baliğ değildik ki mükellef addedilip sigaya çekilelim. Delilerle hemdem olmayı seçtik. Derse ihanet ettik.
Hâlin icbarına karşı koyamayınca dersleri sohbet hâletine döndürdük. Gerçi felsefenin temel sorunlarından uzaklaştığımız olmadı hiç ama nizam ve intizamı kaybettik. Köşeleri. Daireler çizdik biteviye. İnadına.
Çözümlemekle yetindik, sorunları çözmedik. Tedbirimizi baştan almış, ders tekniğini 'soruşturma' olarak ilan etmiştik zaten. Soruyor soruşturuyor ama bir neticeye varmaktan ısrarla kaçınıyorduk.
Temel sorun, hevesi talebe dönüştürmeyi beceremeyişimdi. Muhatabı tatminsiz bırakmak yetmiyordu, azm u gayretin istikameti işaret eden parmağa idi çokluk. İşaret edilene talib bulmaksa zordu. Izdıraba yani. Meşakkate.
* * *
Geçen yıl derslere son vermek niyetindeydim. Talebkârdan çok heveskâr geliyordu artık.
Delilerim azalmıştı. Benim gibi onlar da yaşlanmıştı. Gitme vaktiydi. Kûşeye geri çekilme vakti. Hâmuşanın zahirine de iltifat etmeliydi. Susmalıydı. Konuşmaktan da, yazmakdan vazgeçmeliydi.
Varlığımı hissetmek isteyince boyumdan büyük lâflar ederim. Karar alırım meselâ. Yapacağım derim. Yapmayacağım derim.
Cilvesi hiç bitmez ki fakirde ne zaman terk-i dâvâ isteği başgösterse bedelinde gark-ı dâvâ gelir. Yutarım sözlerimi. Mahcub olurum.
Kaçamaz kimse, kaçırılmak gerek. Sahibince. Katına alması gereken o. İstemezse, yerde sürünürsün. Yerde, yani arzda. Dünyada.
* * *
Dersler üçüncü evresine ulaştı. Sona. Sonuna. Başlığı da değişti bu yüzden. Felsefe ve Sanat: Bir Ressam, Bir Tablo.
Sanırım son ders olacak bu. Umuyorum. Çünkü siyah ölüm bana göre değil, biliyorum.
Sevgili ne zaman gözüme çirkin görünse ona daha çok yaklaştım, yakından görmek için değil, bir kez olsun nefesini duymak için. Sıcaklığını. Varlığını yani.
Baha tanrısıyla ne işim olabilirdi, ben hep bahane tanrısına kulluk ettim.
Elimdeki son numara bu, ey sevgili. Son bahanem. Sanki. Halka açıldıkça senden uzaklaştığımı hissediyorum.
Ağzım kurusun, görmüyor musun ey sevgili, her yerde konuştuğum sade sen bile olsan, en nihayet başkalarına konuşuyorum.
Seni senle senin yanında konuşmak isterken sen beni ayetlerine mahkum ediyorsun. Oyalıyorsun. Dağa bak diyorsun. Suya. Zuhur ve tecelliye. Mazhariyete yani.
Taksim'de kuytulukta, hamuşanın kenarcağızına son kez ilişmemin tek nedeni bu!
Bil ki ey sevgili artık bizi rengârenk göreceksin! Bu defa biz seni imtihan edeceğiz. Süslenip de geleceğiz, ve sırf nefesini duymak için seni şehre çağıracağız. Agoraya. Putperestler meclisine. Tutunamayanların otağına.
"Yanımdadır Yemen'dedir / Yemen'dedir yanımdadır" diyen dostun aksine, madem huzuruna çıkamıyoruz, lüften sen in bizim yanımıza.
diyeceğiz. Sakın mahrum ve mahzun etme bizi, diyeceksek inan ki son kez diyeceğiz!
__________________
ALLAHIM humanist akl-i ahlakımızı güzelleştir...
Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Ekim 2010, 20:38   Mesaj No:3
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Vuslat Zamanı isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12805
Üyelik T.: 19 Ekim 2010
Arkadaşları:3
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 86
Konular: 4
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart

Can çekişmenizdeki ızdırabı gafiller bile hisseder oldu!
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Cehennemden Duvar Yazıları !! Emekdar Üye Komik Paylaşımlar 6 10 Şubat 2022 19:22
En İlginç Araba Yazıları FECR Resim/Karikatür 14 15 Şubat 2017 21:29
Ebu Dücâne(r.a) 9Esra Ashab-Kiram(r.a) 0 18 Temmuz 2015 23:10
Davamız[nız] ne...[deneme yazıları] bilinmez Makale ve Köşe Yazıları 3 06Haziran 2013 21:31
Hz Muhammed (s.a.v) yazıları... dua dilencisi Hz.Muhammed(s.a.v) 6 12 Mart 2010 09:39

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.