Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KADIN AİLE ÇOCUK.::. > Kadın-Aile-Çocuk > Evlilik-Nikah Konuları

Konu Kimliği: Konu Sahibi Esma_Nur,Açılış Tarihi:  09 Mart 2016 (16:32), Konuya Son Cevap : 09 Mart 2016 (16:32). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı2Kez Beğenildi
  • 2 Beğenilen Esma_Nur
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 09 Mart 2016, 16:32   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Esma_Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Esma_Nur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 4458
Üyelik T.: 19 Ekim 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:kadın
Memleket:sivas/istanbul/
Mesaj: 5.435
Konular: 575
Beğenildi:4525
Beğendi:6114
Takdirleri:24126
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kıskançlığın Dozunu Ayarlamak...

Kıskançlığın Dozunu Ayarlamak...

Bakış açısını kıskançlığa ayarlamış olanların, sahih bir evliliği sürdürmelerine imkân ve ihtimal yoktur. Çünkü onlara göre, her duruş, her bakış, her söz kıskançlık sebebi olabilir.

Kıskançlık da insana mahsus hissiyattan. Her his gibi, haddi aşar ve aşırıya kaçarsa, zehir kesilir. Ancak, özellikle de evlilik hayatında çok gerekli bir duygudur. Çünkü, seven kıskanır. Kıskanan bir eş ise, eşini sakınır, korur, kollar. Kıskanılmak, bu sonuçlarıyla güzel. Hiç kıskanılmayan bir eşle sağlam ve sıkı bir sevgi iletişimi kurulamamış demektir. Bizim edebiyatımız, sevdiğini öz annesinden, hatta bizzat kendisinden kıskanan âşıklara şahit.

Ancak, “Her şeyin azı karar, çoğu zarar.” kaidesi, kıskançlıkta da geçerli. Kıskançlığın da gereği kadar, dozunda ve ölçülü olması gerekir. O takdirde, eşler arası sevgiyi tetikler, tazeler, canlandırır. Ama haddi aştığında, aşırıya kaçtığında, dayanılmazlaşır; arada ne sevgi ne de saygı bırakır. Bakış açısını kıskançlığa ayarlamış olanların, sahih bir evliliği sürdürmelerine imkân ve ihtimal yoktur. Çünkü onlara göre, her duruş, her bakış, her söz kıskançlık sebebi olabilir.

Bu tür insanların, eşlerine hayatı zindan ettiklerine ben çok şahit olmuşumdur. Kıskançlığın bu boyutu dayanılamaz bir hastalıktır. Bu şartlarda hem kıskanan hem de kıskanılan azap ve ızdırap çeker. Çoğu zaman da kıskanılan dayanamaz ve yuva yıkılır. Bu yüzden eşlerin, birbirini kıskandıracak tavırlardan uzak durmaları lazım. Mesela eş, eşine, başkalarından abartılı övgülerle ve takdir duygularıyla bahsetmemeli. İsim vererek ya da resim göstererek, eşini başka insanlarla kıyaslamamalı. Kadın da erkek de kıskançlığı körükleyecek derecede başkalarıyla dikkat çekici ve kuşkulandırıcı iletişimler kurmamalı. Ayrıca ve bilhassa da kadın, dışarıdaki kılık kıyafetiyle eşinin kıskançlığını kışkırtmaya sebep olmamalı.

Kısacası, bir eş, eşinin kendisine olan sevgisi, saygısı ve ilgisinden emin olmalı. Çünkü aradaki emniyeti zedeleyici hareket tarzları, kıskançlığı her an başlatabilir. Bu sebeple, özellikle de beylere büyük bir dikkat ve itina görevi düşüyor. Bir erkek, eşine tek, eşsiz ve rakipsiz olduğunu hissettirmeli. Bu tavrıyla, kıskançlığa giden yolları kapatmış olur.

Eş, eşini elindeki bir nazik kuş gibi görmeli; bu yüzden avucunu fazla sıkıp, onu zedelememeli, bunaltmamalı… Fakat laubali ve lakayt davranıp avucunu büsbütün açık da tutmamalı. Çünkü bu tutum da, “Uçup gitsen de fark etmez benim için.” demektir. “Benim için önemlisin.” mesajını veren bir kol kanat germe ise işin ideali.

Daima kıskançlık duygusuyla takibe alınmak, erkeklerin hiç hoşlanmadıkları bir huydur. Sürekli, “Şimdi nerdesin?”, “Şu an kiminlesin?”, “Bugün eve niçin çok neşeli geldin?” gibi sorular varsa, artık kıskançlık krizi başlamış demektir. Tabii ki durumu düzeltmek için beyefendinin sabırlı bir sükunet içinde, itimat telkin edici haller sergilemesi gerekir. Aksi halde kızgınlık, hiddet ve şiddetle karşılık verirse, derdi daha da azdırmaktan başka bir şey yapmamış olacaktır.

Kıskanmak, belli dozlarda, şirin, faydalı, hatta sevgiyi yenileyici ve güçlendirici olabilir. Mesela her kadın Hz. Aişe (ra) annemiz kadar kıskanabilir. O cennet hanımefendisi, “Ah Hatice, vah Hatice!” diye sızlayan yüreğe, Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:

“-Ya Resûlallah! Neden Hatice’ye hasretleniyorsunuz ki? Yaşlı bir kadındı vefat etti, gitti. Allah size daha gencini, daha güzelini, daha bilgilisini verdi.”

Güzeller Güzeli (sallallahu aleyhi ve sellem), aynı zamanda aşkın da tarifi olan şu cevabı verdi:

“-Ey Aişe, sen ve diğer dostlarımdan Allah razı olsun. Üzüldüğüm zaman üzüntümü paylaşıp azaltıyorsunuz; sevindiğim zaman da paylaşıp sevincimi artırıyorsunuz. Fakat Hatice başkaydı, bambaşkaydı. O böyle yapmazdı!”

“-O ne yapardı peki?” sorusu üzerine Efendimiz şu muhteşem açıklamayı yaptı:

“-Mesela o, üzüldüğümde üzüntümü paylaşmazdı; üzüntümün bütününü kendisine alır; bende üzüntünün, kederin bir zerresini bile bırakmazdı.”

Hiç şüphesiz ki, böyle bir açıklama, hem kıskançlığı kızılacak bir problem olmaktan çıkarır hem de anılana gıpta ettirir. Aslında insan daha iyi durumdakileri kıskanmamalı, onlara gıpta etmeli, imrenmeli… Ne yazık ki, bu iki kelime dilimizden çıkıp gittiği için, biz artık gıpta etmiyoruz, imrenmiyoruz. Yani daha iyiye hayranlık duyup benzeme çabasına girmiyor, hep kıskanıyor ve böylece en önce kendimize zarar veriyoruz.

Kıskançlık, bazen inanılamaz boyutlara vardırılıyor. Mesela eşine, televizyonda hanım spikerden haber seyrettirmeyen hanımlar tanıdım. Fakat olmadık dizileri birlikte izliyorlardı. Daha da ilginci, hurileri kıskanan kadındı. Bu kadın, “Cennet’te huriler olacakmış. Ben çok dua ediyorum, eğer oraya gidecek olursak, Rabb’im benim kocama hiç huri vermesin.” diyordu. Bu ve benzeri durumlar, kıskançlığın hastalık haline dönüşmüş şekli. Ancak ben çok sevdiği eşinin hatırı için televizyon seyretmeyen, açık-saçık fotoğraflı basın yayına dönüp bakmayan, hatta görevlendirildiği önemli mevkide, hanım yardımcılarını erkeklerle değiştiren insanlar tanıdım. Bu itinalı tutumlarıyla belki bazı sıkıntılar yaşamışlardı ama, eşlerini ve yuvalarının saadetini kazanmışlardı.

Kıskançlığın bir başka yıkıcı boyutu da bir eşin kocasını annesinden kıskanması. Bazen de anne oğlunu gelininden kıskanıyor. Her iki halde de ortaya derin bir cehalet ve kabalık çıkıyor. Zira bu kıskançlıklar, koca sevgisiyle anne sevgisini ya da eş muhabbetiyle evlat muhabbetini ayıramayanların işi. Oysa ki Yüce Yaratıcı, insana binbir türlü sevgi vermiş. Bu sevgilerin bütünü de insan içindir ve dengelenerek birlikte yaşanabilir. Kıskançlar, sevginin renklerini köreltmek isteyenlerdir. Halbuki sevgi ya bütünüyle var ya da tümüyle yoktur. Yani sevgi biraz var, biraz yok olarak yaşanamaz.

Kıskançlığı hastalık derecesine vardırmamak için insanın paylaşmayı, dostluğu, fedakârlığı tanıması ve tatması gerekir. Tabii ki bu güzellikler de küçük yaşlardan itibaren eğitimle kazanılır.

ALINTI
Mihrinaz ve büşra3444 beğendiler.
__________________
Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım...

Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE....
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Esma_Nur 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Ne söylerdin? Gündem/ Manşetler Kara Kartal 2 74 01 Mart 2024 08:31
Emine Aba Pazarda Videolar/Slaytlar Esma_Nur 8 350 04 Aralık 2023 17:23
Nehirden denize özgür Filistin 🇵🇸 Videolar/Slaytlar Kara Kartal 1 96 01 Aralık 2023 16:41
Hayallerimizi gerçekleşdirme bölümü Kişisel Gelişim ve Psikoloji Kara Kartal 12 378 01 Aralık 2023 16:29
Çok önemli tesbit Sağlık / Beslenme Esma_Nur 0 106 25 Kasım 2023 20:21

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.