Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler (https://www.forum.medineweb.net/649-kissalar-hikayeler-nasihatler)
-   -   medineweb kıssadan hisseler arşivi (https://www.forum.medineweb.net/kissalar-hikayeler-nasihatler/217-medineweb-kissadan-hisseler-arsivi.html)

Esma_Nur 26 Kasım 2011 15:16

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
Zalime isteyerek eşlik eden safı, mazlum saymazlar.
“Nehrin kenarında kalan akrep, karşıya geçmeye gelen kurbağalara yalvarır: ‘Yüzemiyorum, lütfen beni karşıya geçirip kurtarın.’ Büyüklerinin uyarısından ders almayan yumuşak yürekli saf bir kurbağa akrebe yaklaşır: ‘Sen zehirliymişsin. Ya seni sırtıma alıp karşıya geçirirken beni ısırırsan?’ ‘Aptal mıyım? Hayatımı kurtarana bu ihaneti eder miyim?’ diye yalvarışını sürdürür akrep.

Kurbağa akrebe acır, sırtına bindirir ve tam nehrin ortasındayken, aç akrep kurbağanın etli ensinde hissettiği şehvete direnemez, ısırıverir. ‘Ne yaptın, aptal? İkimizi de öldürdün!’ diye inler kurbağa. Kurbağanın ahmakça iyiliği yüzünden, ikisi de boğulur.

Ataların bu anlatımından ilişkilerimize çok sayıda ders devşirebiliriz: Yirmi beş yaşına vardı mı, insan huyu kemikleşir. Akrep huyu, bencilce hep kendine kesen, kinli, kibirli, adaletsiz, zalim, saygısız, sevgisiz, sorumsuz kimsenin huyudur. Çıkarcı insanları size yalvarırken değil, başkalarına davranırken değerlendirin.

Melek yüzlü, tatlı sözlü avcının akrep huyunu hoş görüp hayatına girmeyin. Huylu huyundan vazgeçmez; hatta can çıkar, huy çıkmazmış. İyi niyetlilik ve saflık surette benze de, ilkine akıl, ikincisine ahmaklık hâkimdir. Gariban bulduğu şeytanın değirmenine su taşıyana akıllı demezler. Zalime isteyerek eşlik eden safı, mazlum saymazlar. Zehirli ilişkilerde boğulmaktansa, gerekirse, dağ kartalı gibi yapayalnız kalalım da akrebin kucağına düşmeyelim.” M. Bozdağ

su damlası 26 Kasım 2011 17:21

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
BİR İNSANI TANIMA YOLLARI NELERDİR?


'Bir adam Hz. Ömer (r.a.)'in yanında bir hususta şâhitlikte bulunmuştu. Ömer ibnü'l-Hattâb hazretleri ona,

' Ben seni tanımıyorum, seni tanıyan birini getir, dedi.

Orada bulunanlardan birisi,

' Ben onu tanıyorum, deyince Hz. ömer,

' Nasıl bilirsin? diye sordu. O da,

' Emin ve âdil bir adam olarak tanıyorum, cevabını verdi.

Hz. Ömer (r.a.) tekrar sordu:

' Gecesini gündüzünü bildiğin, yakın bir komşun mudur?

' Hayır, diye cevap verdi adam.

Hz. Ömer (r.a.) sormaya devam etti:

' İnsanın takvâsını ortaya koyan, muâmelesidir. Bu adam, alış'veriş yaptığın bir kimse midir?

Adam tekrar,

' Hayır, dedi.

Hz. Ömer (r.a.) bu defa;

' Bununla, insanın ahlâkının güzel veya çirkin olduğunu anlamaya imkân veren bir yolculuk yaptın mı? diye sordu.

Adam bu soruya da,

' Hayır, cevabını verince, Hz. Ömer (r.a.),

' Sen onu tanımıyorsun, dedi ve sonra da adama dönerek,

' Git, seni tanıyan birini getir, buyurdu.'


Demek ki bir insanı iyi tanıyabilmek, doğruluk ve dürüstlüğünden emin olabilmek için; onunla, ya yakın komşuluk yapacaksın veya alış-verişte bulunacaksın yahut da beraber yolculuk edeceksin... Aksi takdirde, yani bu ölçülerden hiçbirisi ile tartmadığın bir kişi hakkında, müsbet veya menfî yönde şahâdette bulunmayacaksın. Zira bu demektir ki, sen onu tanımıyorsun.

Alıntı: Fazilet Takvimi, 2001

Esma_Nur 06 Aralık 2011 14:55

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
Ey sâf ve temiz kişi! Defineyi yıkık yerlerde ara!
“Hayata olumlu bakış anlayışımıza takılan bir genç şöyle sordu: “Peki siz hep mutlu musunuz? İhanet, haksızlık, adaletsizlik sizi üzmüyor mu? Hayal kırıklıklarınız olmuyor mu? ’

Elbette üzülüyorum. Mazlumca ölümün, açlığın, adaletsizliğin, tarafgirliğin, nefretin ve saygısızlığın hâkim olduğu dünyanın gündemine hangi temiz vicdan kahkahayla gülebilir? Tabii ki üzülüyorum ve bazen evime tükenmiş dönüyor, bir köşeye çöküp ağlıyorum da. Anlamlı yaşamak, ortalıkta ördek yavruları gibi neşeli ötüşlerle dolaşmak değildir ki. Bilginizi ve bilincinizi yükselttikçe vicdanınızın ağırlığı artar. Lakin dert çekmek başka, karamsarlığa kapılmak başkadır.

Başarı ‘cefa-sefa’ kuralıyla gelişir: Yani yükseliş yoluna cefayla çıkar ve ilerlerseniz, sonunda sefaya varırsınız; sefada takılırsanız sonunda cefaya düşersiniz. Kimse bu ezeli imtihan ilkesinden kaçamaz.

Bilirsiniz ki cefalı doğuma nispeten, yaşamak sefalıdır. Zorlayıcı başlangıca oranla, sürdürmek kolaydır. Yükselmek güçken, süzülmek rahattır. Savaş acıyken, zafer zevktir. Öğrenmek çileliyken, kazanmak keyiflidir. Evlilik acılar içerse de yuva sıcak bir sığınaktır. Anlıyorsunuz ki çileyi omuzlamayan başarıyı taşıyamıyor.

Bu açıdan Mevlana Rumi şöyle söylemiştir: ‘Nerede bir dert varsa, deva oraya gider; neresi alçaksa, su oraya akar. Bulut ağlamadıkça yeşillik nasıl güler? Çocuk ağlamadıkça süt nasıl coşar? Gülmeler, ağlamalarda gizlidir. Ey sâf ve temiz kişi! Defineyi yıkık yerlerde ara! Git, kendine dert ara, dert bul; dertlerden bir dert seç kendine! Karanlıkta yıldızlar nasıl yol gösterirse, dostlara da elemler; sıkıntılar denizinde öyle yol gösterir.’ M. Bozdağ

Esma_Nur 02 Ocak 2012 21:56

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
Birgün Mevlana eve girer ve hanımı ona sorar;
...
Bu kadar aşıksın Mevla' ya, bu aşkı yaşayıp yaşatana şükürler olsun.
...
Peki bana ne kadar aşıksın de.

Mevlana Hz ' leri de hanımına şöyle der;

Sen benim, Yaradan’dan ötürü yaradılanı sevişim, Bir adım gelene on adım gidişimsin.Ve herkesi olduğu gibi kabul edişimsin.Sen benim; Bugünüme şükür ve yarınıma dua edişimsin, Azla yetinişim, çoğa göz dikmeyişimsin ve kapanmayan avuç içimsin...

aslıı 02 Ocak 2012 22:20

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
Bir baba ile oğul oltalarını göl kenarına atıp otele döndüler. Bir saat sonra gittiklerinde oltaya dört beş balığın takıldığını gördüler. Çocuk:
- Ben balıkların oltaya takılacaklarını biliyordum, dedi. Babası sordu:
- Nereden biliyordun?
- Dua ettim de onun için, dedi çocuk.
... Cevaptan babası hoşnuttu. Oltayı yeniden hazırladılar, îkisi de hallerinden memnun öğle yemeği yemek için otele döndüler. Yemekten sonra göle gittiler. Yine birkaç balık yakalanmıştı. Çocuk:
- Böyle olacağını biliyordum, dedi.
- Nereden biliyordun?
- Dua ettim de onun için.
Baba oğul oltayı tekrar gole attı ve otele gittiler. Yatmadan önce, göle gidip oltaya baktıklarında bu defa bir tek balığın bile oltaya takılmadığını gördüler. Çocuk yine ama bu kez:
- Ben oltaya balık gelmeyeceğini biliyordum, dedi. Babası gelecek cevabı tahmin eder gibi sordu:
- Nereden biliyordun?
- Dua etmedim de onun için, dedi çocuk.
- Niçin dua etmedin.
Cevap enfesti ve asıl merak edilen de oydu.
- Oltaya yem takmayı unuttuğun aklıma geldi de ondan.

aslıı 02 Ocak 2012 23:33

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
Bir gün Hazret-i Mevlânâ, hanımıyla kasabaya iner...
Hanımı öyle giyinir ki, her tarafını Allah'ın emrine göre güzelce örtmüştür.
Satıcının biri: "Hocam yazıktır, bu sıcakta zevcenizin de her yerini kapatmışsınız, günah değil mi?'' der.
Hazret-i Mevlânâ: "Sana bir mektup gelse ve o mektubu herkes açıp okusa ne yaparsın?''
Satıcı: "Tabi ki kızarım hocam, o benim özelim, kimsenin okumasına müsâde e...tmem.''
Hazret-i Mevlânâ bunun üzerine şöyle buyurur:

"O da benim özelim, onu bir tek ben okurum."

MusabBinumeyr 09 Ocak 2012 23:32

Ağlatan Kavanoz
 
Ağlatan Kavanoz: Ebubekir vefat etmiş.. Ömer hilafeti teslim almış,devlet emanetlerini inceliyor bir akşam vakti. Sandıklar açılıyor,evraklar ve mali hazineye ait altınlar, dirhemler tasnif edilip devir teslim yapılıyor. Evrakları tek tek inceleyen Ömer sandıklardan birinde bir kavanozla karşılaşıyor. İçi dirhemlerle dolu kavanozu merak ederek açıyor. İçinden şu not çıkıyor:

“Ben ki; Allah Rasülü’nün Halifesi Ebubekir.. Hilafetim süresince devlet hazinesinden bana bağlanan maaşı almaya haya ettim ve hiç kullanmadım. Çünkü bulunduğum makam; tebliğini ücretsiz, Hak Rızası için yapan Rasül makamı idi.Tamamen kendi gayretimle geçindim. Benden sonra gelecek halifeye teslim edilmek üzere tüm maaşım bu kavanozdadır. Devlet hazinesine kaydedilsin!..”

Hayatı Ebubekir’le hayır yarışına dönüşen Ömer olduğu yere öylece çöker. Ağlamaklı vaziyette şunları söyleyecektir:

-Ne kadar büyüksün Ya Ebubekir!.. Hayatında seni geçmeme fırsat vermedin, vefatın sonrasında da buna imkan tanımıyorsun. Ne kadar büyüksün Ya Sıddiyk!..

talibetün 16 Ocak 2012 18:35

Cevap: ..Üç İhtıyar Mısafır..
 
'Ben sadece Sevgi’yi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?'
Zengin ve Başarı bir ağızdan cevap verirler:
'Eğer Zengin’i ya da Başarı’yı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı.
Ama sen Sevgi’yi davet ettin...
O nereye giderse biz de ardından oraya gideriz.
Çünkü nerede Sevgi varsa, orada Başarı ve Zenginlik de vardır!..'


ArO* çok güzel ve anlamlı paylaşım için alkış000

su damlası 23 Ocak 2012 10:15

...kelebeğin hikayesi...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]Bir gün, bir kozada küçük bir delik açıldı ve bir adam bedenini bu küçücük delikten çıkarmaya çalışan kelebeği saatlerce seyretti Sonra, kelebek sanki daha fazla ilerlemek istemiyormuş gibi durdu Sanki, ilerleyebileceği kadar ilerlemişti ve artık daha fazla ilerleyemiyordu Ve adam, kelebeğe yardım etmeye karar verdi Eline bir makas aldı ve kozayı keserek deliği büyüttü Kelebek kolayca dışarı çıktı Fakat bedeni kocaman ve kanatları kuru ve buruşuktu

Adam, kelebeği izlemeye devam etti, çünkü zamanla kanatlarının büyüyüp bedenini taşıyabilecek kadar genişleyebileceğini umut ediyordu Fakat bu olmadı!… Gerçekte, kelebek ömrünün geri kalanını o kocaman bedeni ve kuru, buruşuk kanatları ile etrafta sürünerek geçirdi Uçmayı hiç başaramadı

Adamın bu aceleci iyiliği içinde anlayamadığı, bu kısıtlayıcı kozanın ve kelebeğin o küçücük delikten dışarı çıkmak için verdiği mücadelenin, kelebek için gerekli olduğuydu Çünkü bu, Yaratıcı'nın, yaşam sıvısının kelebeğin bedeninden kanatlarına doğru akmasını sağlamak için bulduğu yoldu, böylece kelebek kozadan kurtulduğu anda uçmaya hazır olabilecekti Bazen mücadeleler, hayatımızda tam olarak gerek duyduğumuz şeylerdir Eğer Yaratıcı, hayatımıza hiçbir engelle karşılaşmadan devam etmemize izin verseydi sakat kalırdık Şimdi ve daha sonra olabileceğimiz kadar güçlü olmazdık Asla uçamazdık…

Güç istedim Ve Yaratıcı, beni güçlü yapmak için karşıma zorluklar çıkardı

Bilgelik istedimVe Yaratıcı bana çözmek için sorunlar verdi

Zenginlik istedimVe Yaratıcı çalışmak için bana beyin ve güçlü kaslar verdi

Cesaret istedimVe Yaratıcı üstesinden gelmem için bana tehlike verdi

Sevgi istedimVe Yaratıcı yardım etmem için sorunlu insanlar verdi

İyilik istedimVe Yaratıcı bana fırsatlar verdi

İstediğim hiçbir şeyi elde etmedim

İhtiyacım olan her şeyi elde ettim

alıntı...

Esma_Nur 23 Ocak 2012 10:24

Cevap: ...kelebeğin hikayesi...
 
Alıntı:

su damlası Üyemizden Alıntı (Mesaj 156231)
[IMG]http://
Güç istedim Ve Yaratıcı, beni güçlü yapmak için karşıma zorluklar çıkardı

Bilgelik istedimVe Yaratıcı bana çözmek için sorunlar verdi

Zenginlik istedimVe Yaratıcı çalışmak için bana beyin ve güçlü kaslar verdi

Cesaret istedimVe Yaratıcı üstesinden gelmem için bana tehlike verdi

Sevgi istedimVe Yaratıcı yardım etmem için sorunlu insanlar verdi

İyilik istedimVe Yaratıcı bana fırsatlar verdi

İstediğim hiçbir şeyi elde etmedim

İhtiyacım olan her şeyi elde ettim

alıntı...[/FONT]

czk* paylaşım manidar olmuş. Zahmet olmadan Rahmet olmuyor değilmi... eğer olaylar karşısında sıkıntı çekiliyorsa bilinki doğru istikamet üzeresiniz. ücretini mutlaka er yada geç alıcaksınız .


SAAT: 08:33

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306