![]() |
medineweb kıssadan hisseler arşivi her kıssada bir ders,her kıssada kendimize hisse almak dileğiyle.. |
RE: Kıssadan Hisse İLK İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ Hicretin 17. senesinde Halife Hazreti Ömer, ziyaretçi çokluğundan dolayı Resulüllah'ın mescidini genişletmek istemişti. Bunun için Türbe-i Saadet'in etrafındaki arsaları istimlak edip mescide katması gerekiyordu. Çevredeki arsa ve ev sahiplerine tekliflerde bulundu: - Evinizi, arsanızı Resulullah'ın mescidini genişletmek için satın almak istiyorum. Kimse malına değerinden aşağısını vereceğimi sanmasın. Herkes kıymetini söylesin, gönlünden geçirdiği fiyatı bildirsin. Resulullah'ın mescidine zorla alınmış arsa ilave etmeyi düşünmüyorum. Herkes arsa ve evinin değerini söyler, binalar, arsalar satın alınır, Resulullah'ın mescidi genişletilmeye müsait duruma gelir. Ancak bir pürüz var. Onu da halletmek gerekiyor. - Nedir o pürüz? Hazreti Abbas. Abbas, arsasını satmak istemiyor. Mescide de olsa vermeyi düşünmüyor. Halife bizzat meşgul olur, tekliflerini tekrar eder: - Ya Abbas, arsanın değerinden aşağısını vermeyi düşünmüyoruz. Resulullah'ın mescidine böyle zorla alınmış bir arsa ilave etmeyi de uygun bulmuyoruz. Şayet verilen fiyat az geliyorsa emsallerinden de fazla fiyat vereyim, arsanı ver de bu iş bitsin. Mescid-i Nebi ziyaretçileri içine alacak genişliğe ulaşmış olsun, ihtiyacı karşılayacak hale gelsin. Hayret! Abbas'tan beklenmeyen tavır: - Hayır, mülk benimse fazla fiyat verseniz de satmak istemiyorum. Zorla alacaksanız o başka! İçinden çıkılmaz bir durum söz konusu olunca Halife olayı mahkemeye intikal ettirir. Hakim meşhuk hukukçu Übeyd bin Kab. Taraflar huzurdalar. Devletin iddiası: - Biz yönetim olarak Abbas'a değerinden fazla fiyat verdik, artık diretmemeli, arsasını vermeli ki, Resulullah'ın mescidi ihtiyacı karşılayacak şekilde genişleme imkanı bulsun. Abbas'ın cevabı: - Arsa benimse, mülküme ben sahipsem, değerinden fazla da verseler vermek istemiyorum. Ne para zoruyla, ne de mescide ilave etmek iddiasıyla mülkümü elimden kimse alamaz. Mahkemenin kararı: - İslam hukukunun gereği kimse başkasının mülküne ve arazisini isterse para zoruyla olsun, alamaz. Mescid için de olsa mal sahibini zorlayamaz. Abbas'ın mülkü Abbas'ta kalacak, hükümet istimlak için zorlamayacaktır. Mahkemenin tartışma götürmez bu kararı kesinleştikten sonra taraflar kalkıp gitmek üzere kapıya yönelmişken bir ses işitilir. Bu ses Abbas'tan başkasının sesi değildir. Bakın ne diyor Abbas: - Ya Übey, mahkeme bitmiş, karar kesinleşmiştir değil mi? - Evet mahkeme bitmiş, karar kesinleşmiştir. Kimse senin arsanı fazla fiyat vererek de olsa zorla alamaz. - Öyle ise der, şimdi beni dinleyin. Mahkemenize açıkça ifade ediyorum. Arsamı şu andan itibaren Resulullah'ın mescidine ilhak edilmek üzere hibe ediyorum. Hem de tek kuruş almadan, hiçbir maddi menfaat beklemeden. Hepiniz şahit olun, parayla alınamayan arsam, hiçbir karşılık verilmeden Resulullah'ın mescidine hibe edilmiştir ve mülk bu andan itibaren halifenin tasarrufuna girmiştir. Übeyd bin Kab'ın sorusu: - Ey Abbas, neden böyle bir tutumu tercih ettin? Önce aşırı fiyatla da olsa vermedin, şimdi ise parasız hibe ediyorsun? Abbas'ın kitaplık çapta cevabı tek cümleden ibaret: - İslam'ın insan haklarına gösterdiği saygıyı dünyaya duyurmak için!... KAYNAK: Şahin, Ahmed, Yaşanmış Örnekleriyle Aradığımız İslam, Zaman Cep Kitapları, 3, Feza Gazetecilik, İstanbul 2001 |
RE: Kıssadan Hisse Gerçekten çok güzedi.Allah razı olsun...ben de bi hadisimizi ekleyeyim.[*]Sevdiğin kişiyi ölçülü sev.Gün gelir düşmanın olur.Yerdiğin,düşmanın olarak kabullendiğin kişiye de ölçülü kız,belki gün gelir dostun olur.(Tirmizi,Birrve Sıla,60) |
RE: Kıssadan Hisse Rabb'im c.c. O'nlardan Râzı olsun. Rabb'im c.c. sizleden de Râzı olsun efendim. DERVİŞ KAŞIKLARI Bir gün sormuşlar ermişlerden birine. "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" "Bakın göstereyim" demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş. "Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe" Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyrun" deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. "İşte" demiş ermiş. "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her zaman..." |
RE: Kıssadan Hisse Besmele çeken Kadın Bir Kadın her söze ve işe başlarken besmele çekermiş. O kadının birde münafık bir kocası varmış. Besmele çekmesine çok kızarmış. Hanımını Besmele ile ilgili bir işte mehcup etmeye karar vermiş. Bir gün hanımına, içerisinde para bulunan bir kese verir, "Bunu sakla , sonra senden isterim" der. Hanımı keseyi Besmeleyle bir yere koyup üzerini örter. Kocası, hanımın haberi olmadan gidip keseyi alıp ve kuyuya atar. Sonra gelip hanımından keseyi getirmesini ister. Kadın keseyi koyduğu yere gidip, Besmele çeker. Allahü teala o anda Cebrail aleyhisselâma, yer yüzüne inip keseyi kuyudan alıp yerine koymasını emreder. Cebrail aleyhisselâm keseyi kuyudan alıp suları akar bir vaziyette yerine koyar. Kadın keseyi almak için elini uzatınca, keseyi ıslak bir halde bulunca "Bu kese nasıl ıslandı?" diye hayretler içinde kalır. Hiçbir şeyden habersizce kocasına götürüp verir. Bu durum karşısında Hayretler içinde kalan kocası da hemen tevbe edip salih bir müslüman olur. Bundan sonra her işe başlarken ve bir şey yaparken Besmele çekmeye başlar. |
RE: Kıssadan Hisse HAZRETİ NEVFEL'İN ŞEHADETİ VE HZ. EBU BEKİR (r.a.) Hazreti Peygamber efendimiz şehidliğin mertebelerini ve Cennetteki derecesini anlatıp bir çok sözleriyle şehidleri medh ü sena etmişti. O anda eshabın içinden Nevfel (r.a.) Efendimizin huzuruna geldi: -Ya Resûlallah, ben dua edeyim siz de amin deyin dedi ve dua etmeye başladı. Duası şöyle idi: - Ya Rabbi Nevfel kuluna şehidlik ihsan eyle... Bu iki oğlumu yetim, annelerini dul eyle. Kılıcını kuşandı, Resûlüllah'la beraber harbe iştirak etti. Harbde çok cengaverce savaştı, bütün küffar ondan korkar oldular. Fakat Resûlüllah'ın önünde ettiği dua kabul olunmuştu. Bir ok yarasıyla yere düştü ve şehid oldu. Efendimize Nevfel'in şehadetini haber verdiler. Gelip başını dizi üzerine koydu ve: -Allah sana rahmet etsin. Yarın huzur-u İlahi'de bu başın arşın altında ve misk kokusu içinde olacaksın, buyurdular. Abdurrahman bin Avf Peygamberimiz'in emriyle rida getirip cenaze namazını kılarak defnettiler. Cenazede Peygamber Efendimiz ayak parmaklarının ucuna basarak yürüdü. Bunun hikmeti sorulduğunda şöyle buyurdular: - Beni Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Nevfel'in cenazesine gelen meleklerin çokluğundan ayaklarımı basacak yer bulamıyorum bir melek kanadını benim ayaklarımın altına serdi ona basıyorum. Harb bitmiş, Medineye dönüyorlardı. Medine'ye yaklaştıklarından Medine'de müslüman kadınlar Resûlüllah'ı ve eshabı öven şiirler okuyorlar, bunların içinde Nevfel'in iki oğlu ile hanımı de vardı. Resûlüllah'ın huzuruna varıp halini sordular. Peygamberimizin gözleri yaşarmıştı. Nevfel'in şehid olduğunu hanımına söyleyemedi ve eliyle arka tarafı işaret etti. Arkada Hazreti Ali Kerremellahu Vechehü vardı. O da Resûlüllah söylemediğini görünce eliyle arkayı işaret edip geçti. Nevfel'in hanımı askerin en arkasından gelmekte olan Hazreti Ebu Bekir'in yanına varıp Nevfel'i sordu. Hazreti Ebu BEkir, Mübarek sakalını da ağzına alıp: - Ya Rabbi! Habibin gönül yıkmaktan sakındı. Ben Nevfel'in şehid olduğunu söylersem Resûlüllah'a muhalefet etmiş olurum. Eğer söylemesem yalan söylemiş olurum. Sen bana yardım et. Ya bana ilhamla ne diyeceğimi bildir ya bu hatunun kalbine bir sabır ve tahammül gücü ver, diye dua ettikten sonra sakalını ağzına alarak: "Ya Allah!" diye nida etti. Bir de baktılar ki, okun yaydan fırladığı gibi Hazreti Nevfel atına binmiş elinde kılınç olduğu halde tozu dumana katıp geliyor. Doğru Hazreti Ebu Bekir'in huzuruna gelip: -Buyurun Ya Ebu Bekir! Beni mi çağırdınız? dedi. Hazreti Ebu Bakir'in elini öptü ve bütün eshabı selâmladı. Eshab bu işe hayret etmişlerdi. Gazadan dönen Resûlüllah her zaman ki gibi mescide girip iki rek'at namz kıldı. Nevfel de selâm verip girdi. Efendimiz: -Bu Allah'ın bir ayetidir, acaba kimin sebebiyle zuhur etti? dedikleri sırada, Cebrail aleyhisselam gelip Allah'ın selâmını getirdi ve. -Ya Resûlüllah şükür secdesi eyle! Cenab-ı Allah İsa aleyhisselâm gibi senin eshabından birine de ölüleri diriltme selahiyetiverdi. Eğer Hazreti Ebu Bekir bir kere daha"Allah" dese idi, Cenab-ı Allah bütün şehidleri diriltecekti, buyurdu. Bunun üzerine Efendimiz(s.a.v.) kalkıp Hazreti Ebu Bekir'in sakalından öptü ve: -Hak Teâlâ sana büyük ikramda bulundu. Allah'a hamdolsun ki bana Hazreti İsa gibi ölüleri diriltme izni verilen bir ümmet verdi, dedi. Ondan sonra Hz. Nevfel iki oğula daha sahip oldu ve Yemame cenginde şehid edildi. |
RE: Kıssadan Hisse kah tebessüm ettirici, kah düşündürücü, kah hisse alıcı, Allah razı olsun bilal hocam. |
MedineWeb Kıssadan Hisseler Arşivi KUR'AN DAN KISSALAR [LEFT][Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] RESULULLAH'TAN HİKÂYELER [LEFT][Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] NASREDDİN HOCA (MERHUM) DAN HİKÂYELER [LEFT][Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ESHAB-I KİRAM'DAN, EVLİYALARDAN, TARİHİMİZDEN HİKÂYELER [LEFT][Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Toplam 583 adet dini kıssa. Allaha emanet olun .. |
hani kıssalar vardır hisse almak adına Bir bayram arefesinde, dul bir kadın yetim çocuğu ile zengin bir müslüman dükkâncıdan Allah rızası için yardım istedi. Dükkâncı fakir kadına yardım etmediği gibi: “Bıktım sizden! Nedir bu iş yahu? Ben sizin için mi çalışıyorum? Defol şuradan!” diyerek kovdu. Dükkâncıdan ummadığı şekilde kovulan kadıncağızı karşı dükkân sahibi çağırdı. Karşı dükkân sahibi bir Yahudi idi. “Bayan, sizin bir derdiniz var?” diye sordu. Kadın utandı. “Yok, bir şey!” dedi hayâ ederek. Yahudi, dükkânından istedikleri gibi giyinebileceklerini söyledi. Kadıncağız yetim çocuğunu Yahudi’nin dükkânından beğendiği şekilde giydirdi. Ardından, çıkarken Yahudi’ye: “Allah sana iman nasip etsin. Sen bizi giydirdiğin gibi, Allah da sana Cennette köşkler verip, Cennet elbiseleri giydirsin!” diye dua etti. Çocuk da bu duâya “Âmin!” dedi. Müslüman dükkâncı o gece bir rüya gördü. Rüyasında kıyamet kopmuş ve kendisi cennete girmişti. Cennette gezerken gayet güzel, gözleri kamaştıran bir köşk gördü. Baktı ki, köşkün kapısında kendisinin ismi yazılı idi. Sevinçle: “Demek burası bana ait!” diyerek köşkün kapısından içeri girmek istedi. Fakat kapıdaki melekler adamı içeri almadılar. “Giremezsin!” dediler. Adam korkuyla: “Niye giremiyorum, bu köşk benim değil mi?” diye sordu. Melekler: “Düne kadar senindi; ama dün senden alındı, o yahudi bildiğin avram efendi’ye verildi.” dediler. Müslüman dükkâncı neye uğradığını anlayamadı. Bir telaş, bir heyecan! Uyandı ki, yatağında yatıyordu: “Eyvah ben ne yaptım? Dün çocuklara iyilik etmemekle hata ettim, demek ki benden sonra onları yahudi avram efendi giydirdi.” dedi. Sabah olunca doğruca yahudi avram efendinin dükkânına gitti. Telâşla dedi ki: “Avram Efendi, dünkü dul kadına sen kaç liralık elbise verdiysen onların parasını sana ben vereceğim.” dedi. Yahudi bir altın değerinde elbise verdiğini söyledi. Adam: “Madem o kadarmış; al sana onun iki misli!” dedi. Fakat Avram olmaz, dedi. Adam değerini yükseltti, adam yükselttikçe Yahudi olmaz diyor, Yahudi kabul etmedikçe adam vermek istediği parayı artırıyordu. Adam yüz altın, iki yüz altın vermeye başladı ama artık Avram’ın da sabrı taşmıştı. “Olmaz bre Müslüman kardeş olmaz! O köşk yüz altınla, bin altınla satın alınmaz... O senin gördüğün rüyayı ben de gördüm ve işte müslüman oldum. O köşk düne kadar senindi, sen daha evvel yaptığın hayır - hasenatla o köşkü yaptırmıştın ama dün bana sattın. Ben onu tekrar sana satmaya niyetli değilim. Sen artık bundan sonra kapına geleni boş çevirme de, Cennette kendine başka köşkler yaptır. Allah’ın mülkü geniştir!” dedi. yarabbi öyle bir gönül verki bize içinde senin merhametin olsun amin |
Cvp: Kıssadan Hisseler**-Sen Bir Kızını Vermezsinde... - DE...?? VERMEZSIN KIZINI BIR SEN?BİR KIZINI VERMEZSİN DE... Kufe'de bir adam üçüncü Halife Hz. Osman için "Yahudiymiş" diye tutturmuştu. Herkes bunun asılsız olduğunu, imkansız olduğunu söylüyor ama adam bir türlü ikna olmuyordu. Bu konu İmam-ı Azam'a da duyuruldu. "Adamı bu saçma inancından kimse caydıramadı, sununla bir de siz görüşseniz" dendi. "Hay hay" dedi İmam-ı Azam, bir akşam bu kıza dünürlüğe diye adamın evine gitti. Dereden tepeden konuştuktan sonra sözü esasa getirdi: Biz Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle kızına dünür geldik. - Kime istiyorsunuz kızımı, öğrenebilir miyim Kızını istediğimiz kimse son derece ahlâklı, dürüst çok zengin ve alabildiğine cömert, Kur'an'ı ezbere biliyor ve sürekli okuyor... (Bunların hepsi Hz. Osman'ın nitelikleri) Adam sözünü kesti: Yeter, bunlardan bir tanesi bile kızımı vermek için yeterli meziyettir. - Ama bu damat adayının bir kusuru var, kendisi Yahudi. - Nasıl olur, benim kızımı bir Yahudiye istersiniz? İmam-ı Azam için artık taşı gediğine koymanın zamanı gelmişti: - Sen bir kızını yahudiye vermezsin de Hz. Peygamber iki kızını birden bir Yahudiye nasıl verir? deyince adamın artık bir inat ve itiraza mecali kalmadı, bilinen gerçeği kabul etti. (Hz. Osman peygamberimizin damadıydı, önce bir kızıyla evlenmiş, o ölünce diğer bir kızıyla evlenmişti. Bunun için Hz. Osman'a "Zi'nNureyn'' (İki nur sahibi) denmiştir [ |
Cvp: Kıssadan Hisseler -güvene lâyık olmak- Tasavvuf tarihinin önemli simalarından Zünnun Mısri (IX. y.yıl) kendisine bir yıl mürid olup hizmet ettikten sonra İsm-i Azam'ı (Allah'ın bütün vasıflarını ifade eden en yüce adı) öğrenmek isteyen Yusuf bin Hüseyin'in arzusunu yerine getirmedi. Bu isteğe gülüp geçti. Aradan tam altı ay daha geçti. Yusuf bin Hüseyin sabırla hizmete devam etti. Bir fırsatını bulup isteğini yine tekrarladı. Zünnun Mısri bu defa Yusuf bin Hüseyin'e ağzı bir bezle bağlanmış bir testi vererek, "Bunun içindeki hediyeyi falan yerdeki filan zata götür" dedi. Dikkatle götürmesini, içindekine bir zarargelmemesini de ayrıca hatırlattı. Yusuf, hediyeyi aldı ve yola koyuldu. Yolda kendi kendine söyleniyordu: "Bir buçuk yıldır hizmetindeyim, benim bir dileğimi yerine getirmeyen şeyhim, hizmetinde bulunduğum bir buçuk yıldır bir defa ziyaretine bile gelmemiş olan bir dostunu hediye ile taltif ediyor..." Yolculuğu sırasında bir yerde dinlenirken, içini, özenle götürülmesi istenen bu hediye nedir diye şiddetli bir merak sardı. Merakına mağlup olarak testinin ağzandıki bezi çözdü ve açtı. Açmasıyla birlikte bir fare fırt diye atladı ve çalılıkların, arasında kayboldu. Yusuf bin Hüseyin çok üzüldü, pişman oldu. Emanete hiyanet etmişti. Artık götürülecek hediye kalmadığına göre yoluna devam etmesi gereksizdi. Çaresiz üzüntülü ve mahcup bir halde geri döndü. Olacağı kalbine malum olan Zünnun Mısri "Sıradan bir hediyenin bile güvenilemeyeceği bir kimseye İsm-i Azam nasıl emanet edilir?" diyerek her isteyene her şeyin emanet edilemeyeceğini anlatmak istedi.<O:P> </O:P> |
Cvp: Kıssadan Hisseler -gözle görülenin arka yüzleri- Vaktiyle bulunduğu küçük yerde geçim sıkıntısı çeken dürüst ve temiz yaratılışlı genç bir adam, bir gün memleketine çok uzakta bulunan bir şehir merkezine giderek iş bulup çalışmaya, kendine yeni bir hayat düzeni kurmaya karar verdi Bu niyetle vakit kaybetmeden hazırlanıp yola koyuldu Genç adam bu yolculuğu sırasında yorum ve açıklaması kendisi için imkânsız olan bir takım olaylarla karşılaştı Bunlardan biri şuydu: Bazı kimseler bir tarlaya buğday ekiyorlar, ekilen buğdaylar hemen yetişip olgunlaşıyor, onlar da hiç vakit kaybetmeden hasat ediyorlar, sonra bunları ateşe verip yakıyorlardı İkinci olarak şuna şahit olmuştu: Bir adam büyük bir taşı kaldırmaya çalışıyor, kaldıramıyor; ama bu taşa bir tane daha ekleyince kaldırabiliyor, bir üçüncüyü ekleyince daha da rahat kaldırabiliyordu Şahit olduğu bir başka olay da şu idi: Bir adam bir koyuna binmiş, onun üzerine birkaç kişi daha binmiş koşturuyorlar, arkalarından birileri de onlara yetişmek için çabalıyor ama yetişemiyorlardı Adam bunlarla kafası Karışmış birhalde uzun yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadan şehrin kapısına geldi Burada nurani bir ihtiyar kendisini durdurup nereden geldiğini, niçin geldiğini yolculuğun nasıl geçtiğini sordu Adam herşeyi anlattı ve yolda karşılaştığı alışılmamış hadiseleri de serüvenine eklemeyi unutmadı Bunun üzerine ihtiyar bu genç adama rastladığı olayları bir bir açıkladı: "Senin yolda ilk rastladığın buğday ekip hemen hasat eden ve sonra ateşe verip yakan insanlar, iyilik edip de onu sağda solda konuşarak değerini sıfıra indiren insanları simgeler Taş kaldırmaya çalışan kimse de şunu anlatır: İnsana ilk işlediği günah ağır gelir, onun altında ezilir Ama ona tevbe etmeden başka günahlar işlemeye devam ederse artık o günahlar ona hafif gelmeye başlar Koyun ve ona binenlere gelince, koyun cennet hayvanıdır Sırtındakileri cennete taşımaktadır Koyuna ilk defa binen alimlerdir Ondan sonra binenler her sınıftan müminlerdir Bunlara yetişmek için koşanlar ise inançsızlardır |
Cvp: Kıssadan Hisseler -Sorumluluk Bilinci- Vaktiyle her türlü maddi imkâna sahip olmasına rağmen can sıkıntısından, hayatın yaşanmaya değmez olduğundan yakman bir prens vardı Kardeşleri, arkadaşları gezer, ava gider, eğlenirken o odasına kapanır, sürekli düşünürdü Oğlunun bu haline hükümdar babası çok üzülüyordu Birgün hükümdar, ülkesinin en bilge kişisini sarayına çağırtıp ona oğlunun durumunu anlattı ve buna bir çözüm bulmasını istedi Bunun için bilgeye bir hafta mühlet verdi Bir hafta içinde bir formül bulamazsa bunun hayatına mal olabileceğini de hatırlattı [COLOR=#17365d]Yaşlı bilge üç beş gün düşünüp taşındı; aklına hiç bir çözüm gelmedi Bu nedenle canını olsun kurtarmak için ülkeyi terketmeye karar verdi Üzgün, dalgın bir şekilde ülkeyi terkederken, bir köyün yakınında koyunlarını, keçilerini otlatan küçük yaşta bir çobanla bir süre ahbaplık etti Bundan cesaret alan küçük çoban yaşlı dostuna "Amca şu hayvanlarıma biraz göz kulak oluver de, ben de şu görünen köyden azık alıp geleyim, bugün azık almayı unutmuşum" dedi Bilge de zevkle kabul etti Bilge, kafası, karşılaştığı olaylarla meşgul bir halde hayvanlara göz kulak olurken, bir keçi yavrusu kenarında oynamakta olduğu uçurumdan aşağı yuvarlanıverdi Aşağı inip onu kurtarmadıkça kendi kendine kurtulması da mümkün değildi Bilge küçük çobana verdiği sözü doğru dürüst tutabilmek için kuzuyu kendisi kurtarmaya karar verdi Bu amaçla uçurumun dibine indi Önce kuzuyu sırtına bağladı, sonra tırmanmaya başladı Birkaç tırmanma başarısızlıkla sonuçlandı Ama bilge yılmadı Uğraştı, didindi, zorlandı ama sonunda kuzuyu yukarı çıkarmayı başardı Küçük dostuna verdiği sözü tutabilmek, bunun için de kuzuyu uçurumdan çıkarmak bir süre kafasını öyle meşgul etti ki, kendini bu işe o kadar verdi ki başından geçmekte olan olayı, canını kurtarabilmek için ülkeyi terketmekte oluşunu unuttu Fakat bu durum onun kafasında bir şimşek çakmasına sebep oldu Şöyle düşündü: "Bir kimse ciddi olarak bir işle meşgul olur, bir girişimde bulunup onu başarı ile sonuçlandırmak arzusu benliğini tam olarak kaplarsa, o kimse için can sıkıntısı, eften püften olayları kafasına takmak diye birşey söz konusu olamaz" Bu gerçek herkes, dolayısıyla hükümdarın oğlu için de geçerlidir Bilge artık kaçma fikrinden vazgeçip hemen geri döndü ve hükümdarın huzuruna çıkarak şu çözümü sundu: "Hükümdarım, eğer oğlunuzun can sıkıntısıdan kurtulmasını, hayata bağlanmasını istiyorsanız ona bir sorumluluk yükleyin, zamanını kaplayıcı bir meşguliyet verin Can sıkıntısının, yaşamaktan şikayet etmenin ana sebebi başıboşluktur Oğlunuza yükleyeceğiniz sorumluluk ne derece ciddi, sonucu ne derece ağır olursa, kendini o ölçüde can sıkıntısından kurtaracak, yaşama mücadele ve azmi o derece artacaktır" |
Cvp: Kıssadan Hisseler -Eşkiyâyı Kurtaran Namaz- Aşağıda Osman Bey'e ünlü İslam Alimi, Şeyh Edeb-Ali'nin verdiği öğütleri anlatan bir yazı. Çok hoşuma gitti. Neredeyse 700 yıl önce söylenmiş ama hiç mi hiç eskimemiş. Tüm zamanlar için geçerli. "Oğul insanlar vardır şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun. Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın, ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen sabah rüzgarında savrulur gidersin... Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler ancak senin fazilet erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı, atanı say, bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol, her sözü üstüne alma. Gördün söyleme, bildin bilme. Sevildiğin yere sık gidip gelme, kalkar muhabbetin itibar olmaz. Üç kişiye acı: * Cahiller arasındaki alime, * Zenginken fakir düşene, * Hatırlı iken itibarını kaybedene. Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğunda mücadeleden korkma. "Bilesin ki atın iyisine DORU," "Yiğidin iyisine DELİ derler." |
medineweb kıssadan hisseler arşivi (2) Sizlere yasanmis ve basindan gecen gencin bizzat kaleme aldigi hikaye sunacagim.Kimi zaman üzüntüyle,saskinlikla,ürperek dehsete kapilara okuyacaksiniz ... (1) 20 Temmuz 1999 aksamiydi.Bilgisayarimin basindaydim.Internete baglandim.Daha önce haberlestigim bir arkadasimin sifresinin bir numarasini (harfini) yanlis yazdigim icin karsima farkli birisi cikmisti.Selam ve " nasilsin" faslindan sonra söyle bir cevab aldim: -Iyi sagol da sen kimsin neyin nesisin ,in misin , cin misin ,nerden ciktin böyle,zembille mi indin? Bu, arkadasim Abdullah degildi ve sonradan ögrenecegim üzere Istanbul Sefaköy`den Sema isminde bir hanimefendiydi.Bayanlarla muhabbet etmek ádetim olmadigindan hatir sorma cümlelerinden sonra özür dilemis ve tanistigimiza memnunoldugumu bildirmistim.Iste zahirde cok basit gibi görünen bu hadise koca bir yilini harcayacagim bir hikayenin de baslangici olmustu. Ortada herghangi bir mcburiyet yokken bayanlarla bilgisayar ortaminda muhabbet etmenin Islami kaidelerle bagdasmadigini bilen ve bunu uygulayan biriydim.Fakat sebebini su an bile cözemememe ragmen her nedense tevafuken karsilasmis oldugum bu sahsin numarasini listemden silmemistim.Ekran basina oturdugum sa sayet o da bilgisayarin basindaysa selam vermek ve hatir sorarak bir kac kelam etmek kisa bir süre icersinde adetim halini almisti. Bu selamlasmalar sirasinda bi bilgisayar firmasinda programci olarak calistigini ögrenmis oldum.Aliskanligim üzere yazdiklarim icerisinde dini konulara ilgili de cümleler kuruyordum.Konusmalarindan tesettürlu,tam olmasa da islami yasantiyi benimsemis bir aileye mensup olmasina ragmen ;tarz ve fikir bazinda serbest hareket etmesine musaade edilerek yetistirilmis oldugunu anlamakta gecikmememistim. Bu ilginc tanismanin ardindan 17 Agustos depremi oldu.Depremde hasarin yogun oldugu bölgeler arasinda Sefaköy de oldugundan icten ice bir tedirginlik yasiyordum. Internetten göndermis oldugum "Nasilsin ,ne haldesin,depremden etkilendiniz mi ? yardima ihtiyaciniz var mi? " mesajina ancak bir hafta kadar sonra cevab geldi.Herhangi bir kayiplari olmadigini bildiren bu cevabin ardindan ben de rahatlamistim.. Bir gün cette Mevlana´dan söz acilmis ve Mevlevilik üzerine uzunca konuuslmustu.Sema vemevlevihanelerden bahis acildiginda bir sirada gitmis oldugu mevlevihaneleri anlatirken bunlarin icerisinde Galata Mevlevihanesi´nin hosuna gittigini ifade ederek ,sayet bir ara Istanbul´a yolum düserse kilavuzluk edebilecegini söylemisti. Ramazan gelmisti.Isim geregi Almanya´ya gidecektim ve Ankara seferleinde yer olmadigi icin Istanbul´dan kalkacak Münich ucagina bilet almam gerekmisti. " ÖNümüzdeki pazar gecesi yurdisina gitmeyi planliyorumbiletimi ayirttim.Su Galata Mevlevihanesi daveti hala gecerliyse yolum düserse hafta sonunu Istanbul´da gecirmeyi dusunebilirim." diye bir mail gönderdim... Aradan fazla bir zaman gecmeden. "Elbette sözüm hala gecerlidir" cevabi geldi.Islami kaideleri benimsemis bir bayanin,üstelik yüz yüze hic karsilasmamis oldugu bir erkege sehirler arasi bu tarz bir davette bulunmasini ilgimi cekmisti.... Ünlü bir ilim adaminin " Insanlar isledikleri fiillere bilinc altinda kiliflar uydurur ve yaptiklarini hakli görünecek yönden ele alirlar " sözünü farkinda omadan teyit ediyor,Islami hükümlerde hic bir sekilde müsaadesi olmamasina ragmen tanimadigim bir bayanla yapacagim ve sonradan diyeti cok agir olacak bu görüsmeyi , Davete icabet etmek sünnettir,nihayetinde sadece Ramazan etkinlikleri konusunda kilavuzluk edecek " sekilde tevil ediyordum. Sema gösterileri icin dönüste vakit ayiracagimi bildirmemin ardindan gelen yazida beni hayretler icinde birakan bir olayi anlatiyordu.(devam edecek ins) |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) 2 Bir zamanlar bir erkekten Ingilizce dersleri aldigini,daha sonra onun kendisine farkli duygular besledigini ve bunlari söyledigini,fakat kendisinin reddetigini belirterek, "Bilmem sen ne dersin? " diyordu. Fikirlerim alt üst olmustu.Islami bir kimlik icerisinde bulunan bir bayanin erkeklerle olan münasebetlerinde bu derece pervasiz olmasini kabbulenemiyordum.Acaba bu gercekten dindar birisi miydi? Cevremden de bu bayani arastirmalarini istedim.Bu arastirma devam ederken ben de gelen yazi üzerinde kirilmayacagi ve alinmayacgi sözünü aldiktan sonra biraz yorum yapmis,resmi kurumlar tarafindan verilen Ingilizce kusrlari dururken erkek bir hocadan tek basina ders alabilme cesaretini saskinlikla karsiladigimi ve kendisini fazlaca serbest yetistirdini söylemistim. Bir iki gün zarfinda yapilan istihbaratin neticesi gelmisti.Evet tesettürluydu,ne derece ciddi bir yapiya sahip oldugu belli olamasa bile Islamiyeti yasayan ve abdestli,namazli bir aileye mensuptu.Bu bilginin üzerine hayretim bir kat daha artti. Ileriki tarihlerde yasayacaklarimdan ötürü bu fikirlerle karsimdaki sahsi kinamis oldugumu cok daha sonra anlayacak ve Peygamber Efendimizin (a.s.m) mealen " Bir mü´mini bir hareketinden dolayi kinarsa ; o fiil basina gelmedikce ölmez.." seklindeki hadis-i serifini hatirlaycaaktim.Artan merakim ben de bu sahsi mutlaka görmek fikri körüklemisti. Almanya´daki toplanti ve görüsmelerimi tahminimden önce bitirmistim." yarin sabah ucagiyla gelecegim,kilavuzluk edecek birileri illa ki lazim..Iftar Fatih´teki Ziya sark Sofrasinda yapmak geciyor icimden,programin müsait olursa,iftari beraber yapabiliriz " seklinde yazmis oldugum maile cevabin gelmesi gecikmemisti.Karsilikli birkac kez maillestik.Kendiisne telefonumu da verdim.Telefon acarak Pazartesi müsaid oldugunu ve iftara gelebilecegini bildirdi.sasirmis ,fakat bozuntuya da vermemistim. "Memnun olacagim" ifadesiyle pazartesi iftarda görüsmek üzere telefonu kapatmistik. Ya rabbi ben ne yapiyordum? Ya gercekten iftara gelirse o güne kadar titizlikle savundugum fikirlerimle tezat bir hal icerisinde olurdum.Bu konularda cevremdeki insanlara,özellile yakin aarkadaslarima hassas davranilmasi gerektigini her firsatta söyeleyen ben degil miydim? Ortada hicbir mecburiyet ,sevgi yokken namahrem birini karsima alip iftar etmek de neydi? Kalkistigim bu isi hangi kaliba sigdirmak lazimdi? Simdi is ciddiye binince en bastan beri hatali hareket ettigimin farkina varmaya baslamistim.Artik bahane üretme sirasi bana gelmisti. ( ....) Iftar vakti gelmisti, namazdan sonra basimdaki agri daha da siddetlenmisti, doktorlarimin dedigi gibi zihin bulanikligi da basgöstermisti.Iftar icin lonataya giderek oturdum.Biraz rahatladim.Bu arada cicek almayi unutmustum.Yakindaki bir cicekciden beyaz gül getirttim. Az sonra iftar odu.Corbadan bir kac kasik almistim ki , masama birisinin yaklasitigini gördum.Evet, orta boylu ,tesettürlu,$ik görünümüyle gelen oydu.Nezaket geregi oturdugum yerden kalkmis,verdigi selami aldiktan sonra iki kisilik olan masada karsima oturuncaya kadar beklemistim. Iftar etmis olmama ragmen basimin agrisi ve zihnimin bulanikligi gitmemisti.Yemekten sonra aksam namazini kilip sema gösterisini seyretmek üzere bulundugumuz yerden ayrildik. Disari ciktigimizda serin havanin tesiriyle biraz olsun kendime gelmistim.Sema Hanimin hareketlerinde herhangi bir hata yapmamak icin gayret sarfeden insanlarin tedirginligini hissediyordum.Konusmalari,bahsettigi konular yetismis oldugu cevre konusundaki düsüncelerimi dogrular sekildeydi.Edindigim ilk izlenimler kendine güvenen,calisiyor olmanin verdigi ekonomik bagimsizligi nedeni ile de kendi ayaklari üzerinde durmasini ögrenmis biri oldugu yönündeydi. Sema gösterisinin daha gec bir saatte oldugunu ögrenince Sema hanim : -Buradaki program düsündügümüzden gec baslayacak herhalde.Kilavuz olarak teklifim,burada beklemektense baska bir yerde vakit gecirmek ; sen istersen tabii dedi. Böylelikle programi degistirerek Fesha`deki Direklerarasi Ramazab senliklerine gittik. Bu arada nefis muasebelerim bitmiyordu....... Bu arada nefis muasebelerim bitmiyordu. " Ya Rabbi ben ne yapiyorum ? " sorusunun beynimde dönüp durmasina yol aciyordu. Esasen böyle kalabalik mekanlardan hic hoslanmiyordum.Fakat sonradan farkettigime göre yeni arkadasimla birlikte olmanin cazibesi her seyi hos gösteriyordu. Aklima, hediye olarak yanimda getirmis oldugum Cevsen gelince: - Senin icin kücük bir hediye getirmistim yanimda, diyerek cantamdaki kucuk paketi cikartip uzattim. - Zahmet etmissin, nedir bu , acabilir miyim ? - Elbette acabilirsin,Cevsen almistim Sultan Ahmet´ten ,üzerinde de gecen aksam yanina ugradigim kiymetli bir buyugun duasi yazili, senin icin yazdirmistim. - Cok düüsncelisin,tesekkür ederim dua yazdirdigin icin, böyle bir hediye beklemiyordum dogrusu.Ben de yanimda senin icin bir dergi getirmistim. Cantasindan Islami cierikli taninan bir dergi cikararak bana uzatti.Böyle müsbet yayinlari takip ediyor olmasindan icten ice memnun olmustum.Biz kendi aramizda konusurken gösteri de baslamis ,meddah rolunde biri eski zamanlara has bir orta oyununu sahnelemeye koyulmustu.Oyunun ardindan gürültülü bir müzik baslamisti.Bu eglence türünden hosnut kalmadigim icin disari ciktik. - Piyer Loti´yi biliyor musun, dedi.Oraya gidelim.Uzak degil ,basin fazla agrimiyorsa yürüyelim istersen.Gerci hafif yagmur var , ama semsiyem ikimize de yeter (!) . Böylelikle semsiyesinin altinda Eyüp Sultan Camiinde ordan da Piyer Loti`ye dogru yürümeye basladik:Buraya geldiigmizde kapali mekanin tamamen dolu oldugunu görduk.Disarda agaclar altindaki masalardan birine oturduk Birbirimizi daha iyi tanima firsati buldugumuz bu mekanda gec vakte kadar durduk. Gecenin gec vakitlerinde Sefaköy deki evine dogru bir taksiye binerek hareket ettik.Yol boyunca aklimda hep ,Islami görünüme sahip bir bayanin nasil olup da gecenin bu saatine kadar disarda kalabildigi ve ailesinin buna nasil musaade ettigi sorulari vardi.Evinin yakinlarina vardigimizda: - Ankara`ya yarin dönüyorsun sanirim, bir daha Istanbul`a gelirsen tekrar görüsebilecek miyiz , diye sordu. - Elbette , Allah izin verirse her geldigimde.... Oradan ayrilarak geceyi gecirecegim yere geldiigmde vakit gece yarisina gelmisti.Basimdaki agridan ziyade yapmis oldugum hareketin vicdanima yükledigi yükün agirligiyla o geceyi neredeyse uykusuz gecirdim.Bu halde sabahi ettikten sonra ertesi gün yola cikmadan evvel bir veda maili yazdim.Bu mailde, iyi bir gece gecirdigimizi ve ilgisine olan tesekkürümü belirttim. Verdigi cevabi ise ancak Ankara da okudum.Bu cevapta gayet samimi ifadeler kullanmisti. " Ucaktan el sallamasan da en azindan asagida birinin seni ugurladigini unutma " diyordu . Ankara`da yogun gecen bir günün yorgunlugu ve azalmis olan bas agrisiyla yatagima ne vakit girdigimi hatirlamiyorum.Gecenin bir saatinde bipleyen cep telefonumda okudugum mesaj fikrimi Istanbul cephesini alt üst etmeye yetmisti.: "Belki su anda uyuyorsun,belki de uykunda rahatsiz ettim,ama Cevseni okuyordum ve dua yazdirdigin icin tesekkür etmek istedim.Sonra da Pazartesi günü gecti aklimdan .Bence kiymetli bir gündü: " Bu mesaja yazacak bir cevab bulamadim:isnabul ziyaretimin birini ümitlendirmis oldugunu hissediyor ya da böyle düsündügümden bu tarz hissetmek istiyordum. (...) Cep telefonumun biplemeleri ertesi günde devam etti:Bir yil boyunca bütün gecen günler zarfinda simdiye kadar cok nadir kulandigim cep telefonu mesajlari hayatimin vazgecilmez bir parcasi olmus,Sema ile aramizda günlük ,hatta saatlik bir mecburiyet háline gelmisti. On gün kadar sonra Istanbul´da kendime bir is uydurdum.Bu seferde de bundan sonra olacak bütün seferlerdiki gibi sehrin gezilecek yerlerini geziyor ,akabinde aksam yemegi yiyor ve Sema´yi gec vakit evine birakiyordum. Bir ara sohbet icerisnde mevziu neren acildi bilemiyorum: - Seni kirmam, bunu hic yapmam, dedigimde aldigim karsilik ileriye dönük düsüncelerimi etkileyen cümleler arasinda basi cekecekti: - Ömür boyu mu ? Bunu ömür boyu yapabilecek misin ? Ne demeliydim,kisa bir tereddütün ardindan: - Elbet ömür boyu seni hic kirabilir miyim? Bunu ömür boyu hic yapmam ! Görüsmelerimizde baglayicilik kazandiran bu ve benzeri cümleler zaman icerisinde artacakti. Hatta yine Istanbul seyahatlarimin birinde veda ederken : - Kilavuzumun kabiliyetlerinden cok etkilendim,bir dahaki sefere de Istanbul´u yine a[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] kilavuzla gezmek isterim , demistim. - Bir dahaki sefere kilavuzlugum icin mi geleceksin ,yoksa benim icin mi , diye sormustu. Hemen cevapladim: - Senin icin gelecem tabiki- Mart ayiydi.Sema mailler yazdiktan sonra biraz uzanmistim.Gözlerimde kapandi ve elimdeki kitabi gögsümüm üsütne koydum Yakaza denilen türden bir hadiseydi yasadigim.Uykuda olmadigim biliyor ,odama girip cikan olursa bunu farkediyor,söylenenleri anliyordum.Bu haldeyken hissetiklerim beni dehsete dusurmustu: " Sema ile Istanbul`da oldugumu bilgidim,büyük ve lüks bir yerde yemek yemek üzere iki kisilik bir masada oturuyor ve tatli bir sohbetin icerisinde bulunuýorduk:Konusulan konu neydi bilmiyorum ama ikimizinde neseli oldugu her halimizden belliydi. Bir ara servis görevlisi yanima gelerek bir beyefendinin disarida benimle görüsmek istedigimi söyledi.Sema´dan musaade isteyerek merak icerisinde disari ciktim.Kapinin önünde benim yaslarda gözlüklü ,o ana kadar karsilasmamis oldugum genc biri beni bekliyordu.Tavirlarinda heycan ve asabiyet arasinda bir hal vardi. - Sizi bu sekilde yemeten kaldirdigim icin özürdilerim.Ama sizin icinde benim icin de önemli olan bir konuyu cözüme kavusturmamiz gerektigini düsünüyordum. Heycanli oldugu konusmasindan da belli oliuyordu. - Rica ederim ,rahatsizligin önemi yok.Durumunuzdan anladiigm kadaryila ciddi bir problemi dile getirmek istiyorsunuz.Buyurun sizi dinliyorum,dedim. - Anlayisiniz icin tesekkür ederim.Sema`yi nereden taniyorsunuz ve burada bulunmanizin sebebini sorabilir miyim? Sasirma ve tansiyonu yükselme sirasi bana gelmisti.Acaba onun akrabas miydi? - Siz kimsiniz ve onun hakkinda nicin bilgi almak istiyorsunuz,diye sordum. - Sema benim sözlüm olur.Biz Sema ile uzun süredir beraberlik yasiyoruz ve aile kurmayi ikimiz de istiyoruz. (devam edecek) |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) seher yeli devamı nerde.Hocam meraktan çatlarım ben ders çalışıcam aklım hikayede hadi:))) |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) maşuk burada herkesi tek düze,tek fikir,tek gözlük olmasını beklememeliyiz.kardeşimiz bi şey paylaşıyor düşünceni söyler köşende oturursun..sen bi şey yazarsın/yazarım/yazarlar katılırım/lar katılmam/lar senin/benim/bizim bileceğim/iz.:) seher yeli es bakalım |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) kendini fazla ciddiye alma Maşukkkkk, şeyhin kızar |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) (3) Beynim zonklamya baslamis ,siniirmden bütün kaslarim gerilmisti.Bu olsa olsa kötü planlanmis bir oyundu.sakin olmaya calisiyordum: - Sözlerinizi ispatlayabilir miisniz, peki ? - Elbette, beraber cekilmis resimlerimiz var, bakin. - Sözlerinizi ispatlayabilir misiniz, peki ? - Elbette, beraber cekilmis resimlerimiz var, bakin. Resimleri görünce sasirmistim. - Size inaniyorum.Ama, biz uzunca bür süredir beraberiz.Ileriye dönük ciddi düüsncelerimiz var. Rüyayla uyaniklik arasinda oldugumu bildugum halde müsahede ettiklerim beni öylesine etkilemisti ki, tansiyonum gercekten yükselmis nefes alis verislerimin síklastigini hisseder olmustum. - iceriye gidelim, dedim.Ama icerde medeni bir sekilde ,taskinlik yapmadan centilmen bir tavirla hareket edebilecek miisniz? O kadar insanin arasinda bir hadise ciksin istemem. - Konu benim acimdan bitmistir,sadece yüzlesmek istiyorum,bir taskinlik yapmam.Siz uygun görüyorsaniz birlikte iceri gecebiliriz. Beraberce yemek yedigimiz salona girdik.Sema oturdugu masaya yaklastigimizi görünce rengi kipkirmizi oldu, sonra sarardi ve titremeye basladi.Biz hicbir sey olmamis gibi sakin tavirlarla masaya yaklasitk.Yanimdaki kisi elindeki bir paketi masanin üzerine birakti ve beraberce hicbir sey söylemeden oradan uzaklastik. Yakaza olarak tedbir edilecek bu halden sonra uzandigim yerden kalktigimda terden sirilsiklam oldugumu gördüm.Ya Rabbi , bu ne haldi böyle ? Zamanla anlaycaktim ki , Rabbim bana her seyi göstermis,beni uyarmis, ama ben biraz gec uyanmistim. Bu yakazadan hemen sonra mesaj cekerek müsait olup olmadigini ögrenip telefonactim.Söyle dedim : - Su an telefonla görüsüyor oldugum ve kendime cok yakin hissetigim bir arkadasimi büyük bir hata üzere gördüm rüyamda.Bu arkadasim kendisini kontrol etmeli.eger islami yönden herhangi bir hata icersinde ise bunu düzeltmesini temenni ediyordum. Ondan sonraki bir kac gün bu zihnimi mesgul etti.Bu acik bir ikazdi,iki yönde bir ikazdi.Ya hakikaten böyle bir hatasi var ya da benim yaptigim bir yanlisim var.Aramizda hic bir nikah vesaire olmadan cikiyoruz yemege gidiyoruz.Gerci baslangicindan bitisine kadar elim eline degmemistir.Bu kadra da hassastik bu konularda. Bütün bu gecen zaman zarfinda e-mailler,cep telefonu mesajlari sürekli gelip guduyordu.Hatta bir seferinde ; "ben bu kadar üzerine düsmesem sen cesaret edip de benimle bu kadar görüsemezdin.Görüsmelerimizin,mesajlasmalarimizin bu seviyeye gelmesini ben istedim,sen musaade ettin " demisti.Yine gecenin gec saatlerinde telefon görüsmeleri,teheccüde kaldirmalar saat 2´lerde ,3´lerde,mutat vakitlerde haftanin üc günü,dört günü devam ediyordu. Dogrusu bes vakit namazimi kücüklükten beri aksatmadan kiliyordum,ama teheccüd konusunda tamamen gevsek oldugumu itiraf etmem gerekiyor.Hasbelkader uyanmissam kiliyor,haricinde özellikle teheccüd icin kalkmiyordum.Ama Sema´yla tanistiktan sonra biraz progralanmis gibi,biraz da ,kendi kendime " Su hale bak,cemaatten olmayan birisi sevkle teheccüde kalkiyor,üstelik beni de kaldiriyor ,ben kalkmazsam cok ayip olacak diyerek,teheccüde kalkiyor ve bundan icten ice bir memnuniyet duyuyordum. Yine Mart ayi telefonum caldi.Bu saatte arayan Sema´dan baskasi olamazdi.Actim.Müge ismindeki arkadasinin bir is icin Ankara`ya gelecegini kendisinde ona yol arkadasi olmak istedigi , saat 23´de yola cikacaklarini,benim isteyip istemedigimi sordu:Müge ismini daha öncelerden de duymustum ve cok yakin arkadas olduklarini biliyordum. Tabii sasirdim.Saat 5 ´de Ankara`ya gelecek,aramizda hic bir akrabalik bagi yok ve ancak iki-uc aylik bir tanislikligimiz var.Arkadasinin acil bir isi oldugu icin geliyorlar ve kendisinin Ankara´da herhangi bi isi de yok.Ben simdi o saatte ne yapayim ? Yalniz basinayim.Eve götürsem olmaz, otele götürsem olmaz.Mart ayinda o saatler günes dogmamis ,ortalik karanli,hava soguk bahsede oturacak halimiz de yok.Ne yapayim ben simdi ? Gelme desem bir türlü.Gel desem bir türlü.Toplanti olacagindan bahsettim. " Sen zaten kararsisizsin,gelmemi istemiyorsun,ben de gelmiyorum." diyerek telefonu kapatti. Biraz gelen misafire gelme demek gibi oldu;biraz da böyle telefonunun pat diye kapanmis olmasi acikcasi rikkatime dokundu. Aradim tekrar ,hic degilse uygun bir vakitte gelmesini söyledim.Kabul etmedi.Olursa 23´de hareket edecegini olmazsa gelmeyecegini söylüyordu.Iki arada bir derede kalmistim,redddedemiyordum da.isin baslangicindan beri bu ise sevk eden her neyse iste o sey dilimi söyletmiyor, "Kusura bakma bu Islami yasantiya uygun degil ! " diyemiyordum. Öyle his ki , adini da o an bir türlü bulamadim.Sonradan anladim ki, o his nefisten baskasi degilmis:seytan ve ve nefis insana bin türlü yoldan yaklasiyor.Ücüncü sefer telefon actim : Sonradan anladim ki, o his nefisten baskasi degilmis:seytan ve ve nefis insana bin türlü yoldan yaklasiyor.Ücüncü sefer telefon actim : .Tamam arkadasinla beraber gel.Sabahleyin telefon acarsin,ben sizi terminalden alirim, dedim. Telefonu kapattim,gel demistim ama icim icimi iyor,büyük bir hatanin tam esiginde oldugumu hissediyordum.Niye geliyordu ? Herhalde gelecek icin olan düsüncelerimi ve fiilerimi tartmak;ben ciddi miyim,degil miyim ögrenmek icin geliyordu. Hálá nefis muhasebesini tamamalamamisken ,o geceyi uykusuz gecirdim.O gelecegi icin toplantiyi yeniden organize etmem gerekmis, bütün bunlari yetistirmek icinde imsak vakti evden cikmistim.Saat 5´e dogru geldiklerini haber verdi.Arkadasinin bir tanidiginin evinde sabah kahvaltisi yapacaklarini,saat 9´da görüsebilecegimizi söyledi. Benim kafamda hálá soru isaretleri vardi.En yakin sirdasi olan Müge´nin arkadasi kimdi?Nereye gelmisler ? Nerede kalacaklardi ?Bu sorularin cevabini hálá bulamamistim tabií.Karsilastigimizda sorularima gecistirerek bir cevap vermis,bu cevap da beni tatmin etmemisti. Saat 9:30´da Bakanliklar´in önünde bir yerden Sema´yi aldim.sabah kahvalti yaptigini söylemisti,ama en azindan sicak bir süt icmek icin bir pastahaneye gittik.Daha sonra Atakule,Kocatepe,Haci Bayram dahil Ankara´nin gezilebilecek bütün yerlerine götürdüm.Yemekten sonra gece saat 23´de otobüse bindirip ugurladim Henüz kis olmasi sebebiyle yollarda biraz beklemis olmalarina ragmen ertesi sabah sag salim Istanbul´a verdiklarinin haberini aldim.Bu seyahat ve konusmalarimizin ardindan bende artik Istanbulá yerlesme fikri olusmaya baslamisti.Bana, "Sen digerledinden farklisin " diyordu.Su soruyu sormam gerekiyordu kendime: Seninle nasil bu kadar rahat konusuyor "diger arakadaslari"yla da böyle mi acaba? Tabii bu soruyu o zamanlarda kendime sorma cesaretim yoktu. (...) Ben secimimi yapmistim.Secimin gayesi de ,belki nefsaní bir cümle ama dört dörtlük bir Islamí bir yasantiya sahip olmayan birini alip cemaate kazandirip ona dört dörtlük bir Islamí hayat yasatmak.Eksiklerini gidermek,birini kazanmak. " Biirnin imanini kurtarmaya vesile olmak sahralar dolusu kirmizi koyunu tasadduk etmekten daha hayirlidir " hadis-i serifine göre birini dört dörtlük bir Islami yasantiya kavusturmak niyetindeydim. Artik tamamen Istanbulá tasinmistim.Isleriminve sirketlerimin tasinmasi maddi manevi bir yigin sikintiya da beraberinde getirmisti.Is cephesinde cok yogun günler geciriyordum.Sema´yla haftanin üc günü dört günü mutlaka görüsüyorduk.Hafta sonlari yemege gidiyorduk.Cep telefonu mesajlari hayatimin ayrilmaz bir parcasi olmustu.Telefon ayrintilarim geldiginde sayfalar dolusu mesaj göndermis oldugumu görüyordum ve bunlarin hepsi sadece ve sadece Sema´ya aitti. Yine bana kilavuzluk yaptigi Istanbul gezilerinden birini daha tamamlamak üzereydik.Evine dogru gec bir saatte yol alirken: (devam edecek ins) |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) (4) Eve gec vakit gidiyor olman ailende problem olmuyor mu, diye sordum. - Arkadaslarimla beraber oldugumu ve benim yanlis hareket etmeyecegimi biliyorlar,ayrica sana karsi sonsuz güvenim var,cevabini verdi.Ondan sonra da acikcasi sorma ihtiyaci hissetmedim.Cünkü sorunca hatanin bende oldugu ortaya cikiyordu.Insani nefsi de bastiriyor,icimden " Sen gezdiriyorsun dolastiriyorsun ,isi iyice karistirma " diye sesleniyordu. Haftalik bayanlara ait dini sohbet yerlerini ögreniyor,bu derslere katilmasini saglamak icin elimden gelen herseyi yapiyordum.O da yeni bir cevresinin olduugndan memnun görünüyor,bu derslerden cok memnun oldugunu söylüyordu.Sürekli yeni kitaplar,Risaleler veriyordum.cesitli sorulari geldigi zaman onca isimin arasinda cesitli eserlerden saatlerce arastirma yapip onlari yaziya dökmek benim icin tarif edilmez bir zevkti. Zaman süratle ilerlemis takvim yapraklari nisan a[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]n 29´una gelmisti.Gecenin saat 23´unde telefonum caldi.Tabii ki bu saatte arayan ondan baskasi olamazdi ve actim.bana dedi ki: - Ya biliyor musun ,bugun bir arkadasin nisanina gittim.Bir salonda nisan yapmislardi.Arkadasim o kadar güzel görünüyordu ki , kiyafetleri,takilari....Cok begendim,kapaliydi da. peki bu ni$an misyonumuza uygun bir skilde mi tertip edildi ? - Uygun olmayan haller de vardi,ama ben zaten fazla kalamadim. (...) Ondan sonra ben daha fazla üzerine düsmeye basladim.Özel telefon hatlari aldim onun icin kendime.Sirf onun arayabileyecegi ve sirf benim onu arayabilecegim.Kimsenin bilmedigi numaralar.hemen her zaman acik,topklantida derste ,nerde olursam olayim,ararsa kalkip konusuyorum.Hatta bir seferinde özel görüsme odasinda cok özel bir toplantidayken aradiigndan bile,bakan beyden özür dileyerek disari cikip telefonuna cevab verdigimi ve teamüle aykiri bu hareketimden dolayi da cevremde oldukca aydirgandigimi hic unutamiyorum. Zaman ilerlerken üniversite yillarindan beri bekledigim bedelli askerlik firsati yüzümüze gülmüs ve bedelli son tertip olarak Temmuz 15 inde askere gitmistim.Cep telefonu mesajlari askerlik süresince de hic durmadan devam etti.28 günlük askerligin büyük bir bölümünü nüfuzumu kullanarak komutanlardan izin alip Istanbul`da gecirdim.Ne icin ? sadece ve sadece Sema icin.... Askerligi henüz yarilamsitik ki,gecenin bir yarisinda cep telefonuma bir mesaj geldi.Mahreme (ayib) yakin bir mesaj,ama bana ait olmadigi kesinlikle belliydi.Bu mesaj bana gelmiyordu.Cünkü birkac mesajin ortasinda olan ve mana bütünlügünü ancak diger mesajlarla tamamlayabilecek bir mesajdi.Bu mesajin kesinlikle ve kesinlikle bir erkege yazildigi belliydi. Fevkalade canim sIkIldi .Askerligin bitmesine yaklasik 10 gün vardi.Komutandan tekrar izin alarak Istanbul´a geldim.tabii bu arada moralim müthis derecede bozuk ve hicbir isle ilgilenemez bir duurmdaydim.Niyetim,bu tarz seylerden zaten nefret ettigimi ,bu ve buna benzer seylerin bir daha olmamasi gerektigini söylemekti.Ama bunu nasil söylemeliydim.Kirilmadan dökülmeden ,nazikane ve nihane olmaliydi.Sema´ya karsi öyle de bir huyum vardi.Konu ne olursa olsun aman kiirlmasin,aman dökülmesin... Kadin erkek münasebetlerinin nasil olmasi konusunda kendi bilgilerim ve muhtelif eserlerden derledigim bir yazi yazdim ve Baltalimaninda bir restoranta yemek esnasinda yaziyi kendisine verdim.Ama bir sartim vardi,bunu sesli okuyacaktik.Okuduktan sonra tabii ne demek istedigimi anladi. " tamam ,bundan sonra senin istedigin sekilde daha düzgün yasayacagim " diye söz verdi. 28 günlük askerligin yarisini Istanbul´da gecirmis olmakla birlikte Agustos´un ikinci haftasi tezkereyi alarak Istanbul´a döndüm.Bu ayin sonuna dogru yine bir yemek esnasinda yanimda biriyle telefonla konusuyordu,o ara cep telefonunun sarzi bitti.haliyle benim telefonumu verdim;aradi ,fakat aradigi sahis bir erkekti.Is arkadasi oldugunu söylüyordu.Erkeklerle olan münasebetler konuusnda ne kadar titiz oldugumu bildigi ve yüz ifadelerimden canimin sIkIlmis oldugunu gördugu halde,bir de üstüne konusma esnasinda " canimcigim cicimcigim " ifadelerini kullanmaz mi?... Actigi sahis kendi is yerinde calisan birisiymis .Ama bu kadar da olmazdi,hatasini anlayarak özür dilemisti,ama bu beni sakinlestirmeye,bende olusan üzüntü ve kederi gidermeye yetmemisti. Sema´nin bu ve benzeri hareketleri insanin sabir sinirlarini zorluyordu.Bu konuya artik bir kesinlik getirmek gerektigine karar vermistim.iste bu tarihlerde yine bir hafta sonunu beraber gecirmek üzere uzun zamandir planladigimiz Adalar´i ziyaret etmek icin yola ciktik.Tabii sinirlerimin cok gergin oldugunu hissediyor,beni sakinlestirmek icin türlü yollar deniyordu.Ama kendisi de sair zamanlarda beni sakinlestirebildigi halde o an bunu basaramadigini gayet iyi bilyiordu.Fayton gezintisi ve yemegin arrdindan : - Seninle bir konusma yapacagim,ömrü hayatimizda bu tarz ilk ve son konusma olacak.Öncelikle bir soru : Sen benimle ömür boyu bir beraberlik düsünüyor musun? - Tabi ki var , dedi.Elbetteki ömür boyu bir beraberlik düsünüyorum.Yoksa bu zamana kadar bosu bosuna miydi bütün yaptiklarimiz,bütün gezdiklerimiz,bütün tozduklarimiz ? Bosu bosuna mi gezdim seninle ,bosu bosuna mi görüstük,o kadar zaman harcadik? Ben bu teyidi aldiktan sonra: - madem öyle ,benim bazi prensiblerim var dedim.Eger benimle ömür boyu bir beraberlik düsünüyorsan bu prensibleri tatbik etmek zorundasin.Altini ciziyorum zorundasin ! Erkeklerle olan münasebetin su saatten itibaren degisecek.Ben geriye dönük mahalle,okul, is arkadaslari mefhumuna katlanamam.Erkek arkadaslarinla kesinlikle ve kesinlikle konusmak, mesaj yazmak, e-mail yazmak, görüsmek olmayacak..... Eger bunlari yapacaksan benimle beraber olursun.Bunlari yapmayacaksan, sana ne kadar gün istiyorsan o kadar gün musade veriyorum.Eger benim cizdigim cizgide olabileceksen görüselim,eger olmayacaksan bundan böyle görüsmeyelim.Istersen ben yaninda olmadigim zaman iyice düsün.Su andan itibaren seni aramayacagim,bu aksamda da sehir disina cikiyorum,karra verirsen ararsin görüsürüz,yoksa bir daha görüsmeyecegiz ,dedim. Bu görüsmenin ardindan hüzünlü bir sekilde ayrildik.Ve ben de Istanbul´u bir müddet icin terk ettim.Aradan gececek olan 4 gün icerisinde gercekten de aramadim.Bir yila yakin devam eden bu alislanligi frenlemek benim icin cok zor olmustu.Dördüncü gün gece bana telefon acarak ,söyle dedi: (devam edecek ins) |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) Yok bana ait degil başka bir yerde okumuştum bende sizin gibi merakla... Siz şükredin ordaki arkadaş kaç günde bir ekliyordu yaklaşık 1 ay sürmüştü. Ama ben öyle yapmayacagım dayanamadım size birtane daha ekliyorum hemen. 8 bölüm bunu söyleyim geliyor şimdi sıradaki... |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) (5) - Söylediklerin cok dogru, hepsine katiliyorum, hatali davrandigimi biliyor ve kabul ediyorum.Senin dediklerin hepsini yapacagim, ama bundan böyle tek basima yapacagim.Söyledigin sekildeki Islami hayati ben tek basima yasayacagim.Tek basima. -Bensiz mi, dedim. -Sensiz , dedi. - Peki, diyerek kapattim telefonu. Bir dakika gecmeden tekrar aradi. - Sebebini sormayacakmisin ,dedi. -Sebebini sormaya gerek yok.Sen kararini vermisin.Bana da bu karara saygi duymak kaliyor. Aglamakli bir sekilde konustu: -Sen cok iyi bir insansin .Herkesten farklisin,her seye olumlu yaklasiyorsun.Olgun bir insansin. Bu sefer dedim ki: -Sana sekiz ayimi harcadim.Bugüne kadar kimseyle konusmadigim sekilde konustum seninle.Bugüne hic kimseyle muhatap olmadigim halde seninle muhatap oldum.Hicbir arkadasimin söylemeye cesaret edemedigi seyleri,sen bana söyledigin halde ben bunlari kabulledim.Sen tuttun bu sekilde hareket ediyorsun .GÖNÜL TAHTIMA oturttugum yegane ve tek insansin.Bundan sonra baskasi o tahta oturamaz,orasi ebediyen bos kalacak.Buna ragmen mi? Sustu: - Sözlerimi geri aliyiorum ,dedi,kapatti telefonu. Görüsmelerimiz yine devam ediyordu tabii.Hafta sonlari da mutlaka beraber oluyorduk.Ama ben hala bazi sorularin cevabini bulamiyordum.Niye erkeklerle bu kadar sIk iliskileri vardi,niye mesajlar geliyordu,niye ben varken hala net arkadaslari vardi? Bir gün , " Benden istediklerini,senin hosuna giden hareketlerimi,hosuna gitmeyen hareketlerimi bana not at.Ben de kendime ona göre cekidüzen vereyim " diye not atti. Ben de ona tam cevab olabilecek bir mail yazdim.Özellikle kiyafet ve erkek arkadaslari noktasinda durdum.Ancak,icimde bütün bu yazdiklarimin pek de fazla bir seyi degistirmeyecegi hissi vardi. Bu arada görüdügüm yakaza yani yari aygin yari rüya gercek payi vardi.Sema Erkan isimli yakisikli bir gencle nisanliydi.Onunla mutlaha görüsmek istedigimi haber salmistim.Nitekim de bir arkadas Erkan´i arayarakbenden bahsetmis numarami vermis.Nihayetinde Erkan´la telefonda karsilastik.Tam bir saat görüstük.Görüsme neticesinde öncede de anlattigim gibi , " Bir arkadasin nisanina gittim" dedigi tarihte nisanlandigini ögrendim.Erkan´in ifadesiyle cocukluktan beri arkadaslik etmis olduklarini, benim söylediklerimde bir hata olmasi gerektigini,benim yalan söylüyor olabilecegimi, eger dogruysa veya a[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] kisiden bahsediyorsak mutlaka görüsmemiz gerektigini söyledi.Ertesi gün vakit ayirip görüsmek üzere telefonumu kapattim. Benim hala zihnimde su iki ihtimal vardi.Ya farkli kisilerden bahsediyoruz, ama farkli kisi olmasi mümkün degil.Ya da Erkan´la nisanliydilar, büyük ihtimalle benim yüzümden nisani bozdular, Erkan da bunu gururunu yediremiyordu.Yani görüstügü insanla aralarini bozmaya calisiyordu. Ben pervasizdim, her ihtimale karsi silahimi belime taktimve ertesi gün onun is yerine gittim.Erkan´la karsilastik.Cok yakisikli ve beyefendi biriydi.Gercekten ilk gördügüm anda acidim.Eger hakikaten böyle birsey varsa cocuga yazik olmustu.Bir toplanti odasina gectik. -Bahsettigimiz kisinin a[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] oldugunu anlayabilmemiz icin bir resim gösterir misiniz,dedim. Cikartti cüzdanini ve nisanda cekilmis olduklari resimleri gösterdi.Resimdeki sahis Sema´nin ta kendisiydi.Orada bir ikilem yasadim.Benim yapmam gereken iki sey vardi.Birincisi, "Kusura bakma Erkancigim,farkli kisiden bahsediyormusuz.Senin nisanlin sana sadik biri,ben yanlis yaptim,özür dilerim " deyip cikmakti , onlari kendileriyle bas basa birakip ahirette hesaplasmakti.Ikincisi Sema´yi bu genc ve yakisikli dlikanliya o an icin layik göremedigimden bütün her seyi anlatmakti. Ve .... secenegi kullandim. (devam edecek ins) |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) ayeti kerime : şeytanın tuzağı şüphesiz zayıfdır. ............. ayeti kerime : kadının tuzağı gerçekten çok büyüktür. ----------------------------- büyüklerin bir sözü ; şerri bir hedefe gayrı şerri bir şekilde VA_RI_LA_MAZ__ ........... Allahım ! şerli kadınların tuzağına düşüp de oyuncağı olmaktan sana sığınırım.... |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) [SIZE=18px](6) Ikinci secenegi kullandim. Anladigim kadariyla Sema öyle kisilikteki biriydi ki , Erkan´dan baska erkeklerle de telefonlastigi, konustugu, samimi davrandigini biliyordum artik.Erkan´a ileriki hayatlarinda yazik olacakti.Coluk cocuk olduktan sonra böyle bir sey patlak verirse bu bir kisinindegil bircok kisinin kaldiramayacagi agir bir yük olacakti.Bu yakisikli delikanli insana bu kizi göremedigim icin dedim : -Arkadas a[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] sahistan bahsediyoruz.Bunu sana ispatlarim. Bütün notlari döktüm ortaya .Kendi telefon ayrintilarimi ortaya koydum. "Ben istihbarat birimleriyle cok yakinim.Bir saat sonra onun telefon detaylarini da sana getirecegim" dedim. Agladi, tabii bunaldi.Ramazan ayindayiz, üstelik günlerden Cuma.Erkani aldim Cuma namazina götürdüm.Biraz daha samimilestik.Son bir yili kapsayan bazi hadiseler anlattim ben ona.Aksam iftirdan sonra tekrar görüsmek üzere ayrildim. Tekrar görüstügümüzde , Erkan bey´e : -Bir aksam birlikte karsiya Anadolu yakasna gitmis miyidiniz,dedim.Gittiklerini söyledi.Hatirladiklarimi aktardim: Bir gün Valide Sultan Sofrasinda yemek yerken, telefoi calmisti.Meger arayan nisanlisiymis .Hemen kalkip ,uzakta konusmus , aceleyle gelip: - Hemen kalkmamiz gerek, demisti.Annemler karsiya akrabalarima gidiyorlarmis, beni bir yerden alacaklar. Ben de istedigi yere birakmistim.Megerse Erkan bey aramis, ablasina gidecegini, onun da gelmesini istemis . Bu arada Erkan´in da anlattiklarindan anliyordum ki ;Sema bazen nisanlisiyla yaptiklarini birlikte yapmisiz gibi anlatir,sonra hatirlar,degistirirdi.Söz gelisi," Bir gün senine Fethi Pasa´ya yürüyerek cikarken..." diye baslamis,hemen degistirmisti.Cünkü,biz arabayla gitmistik.O aksam nisanlisina sordum: -Siz yürüyerek Fethi Pasa´ya ciktiniz mi? -Evet,ciktik cevabini verdi. Erkan Bey ,bütün bunlardan sonra: -Abi cesaretine hayranim,ben olsam senin bu yaptiklarina cesaret edemezdim,dedi. Bu isi ortaya cikarisima hayran olmustu, beni tebrik etti.Fakat arkadasi pek ikna olmusa benzemiyordu.Hala nisandan vazgecirip kendimin devam edecegini saniyordu.Bana döndü : -Peki, dedi.Madem böyle , kizla bir telefon konusmasi yapar misin? Biz de paralelden dinleyelim. -Yaparim, diyerek hemen paraleli olan bir telefondan aradim. Yaklasik bir saat konustuk.Tabii konusmamiz , cok samimiydi.Böylece benim aylardir cok iyi görüstügüme inandilar.Cünkü, paralelden dinliyorlardi.Hatta "Seni her zaman özlüyorum,daha eve gelir gelmez icimde icimde sana karsi bir özlem basliyor." cümlesi her seyi ortaya dökmüstü.Yaptigim bu konusmanin ardindan arkadasinin bana karsi olan tavirlari degisti ve "sana abi diyorum.Su ana kadar senden nefret ediyordum, ama bu andan itibaren benim abimsin.Bu tarz hareket edebidigin icin seni tebrik ediyorum,demisti. Az sonra nisanlisi Erkan Bey,Sema`yi aradi.Onunla konusurken benim kadar icten ve yumusak degildi.Cok sert konusuyor,tartisiyorlardi.Dikkat ettim,Sema,Erkani sürekli kavgaya cekiyor,arkasindan: - Sen böylesin zaten,hep bagirara konusursun ,diyordu. Telefon konusmasi bitti.ben de paralelden dinledim. Bu konusmanin ardindana aklimda yaptiklarimin dogru olup olamdigina dair bir soru isareti belirledi.Benimle cok samimi ve sevecen konustugu halde ,Erkanla hic de öyle icten konusmamisti ? Bu kiz ne yapmak ne istiyordu ? Bunu mutlaka ögrenmeliydim,yoksa ömür boyu vicdanimin sesini dinlemek zorunda kalabilirdim. Gerci her sey ortaydi.Ikimizde aldatilmistik. Ben bu nisani bitiririm, diye konustu Erkan. Ben de iliskimi kesecegimi söyledim.Erkan Bey: - Sen onu yarin aksam iftara cagir ,ben de geleyim ,yüzügü vereyim,dedi. Birden aklima konusmaya basladigim günlerde gördügüm rüya geldi.Hani biz onunla yemek yerken gelip nisanli oldugunu söyleyen kisi....Her sey tipli gördügüm gibi oluyordu. Akilma bir sey takilmisti. Erkan bey ,yüzügü verirken kendini tutamaz, kavga ederse ne olacakti ? -Bak ,dedim.Ben yemege cagiririm,fakat sen kendine hakim olmaz,kavga edersen olmaz. Dogrusu o da sinirlerine hakim olamayacagina düsünüyordu. -Kavga ederim,dogru söylüyorsun,kendimi tutamam. Baska türlü anlastik.Ben Sema´yi iftara cagiracak ve bir ara lavaboya gidince de o gelip yüzügü verecekti. Bunu aynen uyguladik.Ben iftara davet ettim.O da kabul etti.Oysa o gun Erkan Beyin ailesi Sema`lara gelecek ve dugun gününü tespit edeceklermis. A[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] masada iftari yaptik.Ben gayet sakin bir sekilde ,hicbir sey yokmus gibi hareket ediyordum.Her türlü hadise karsisinda sogukkanli olusumu , Sema da daha önceki bazi olaylarda görmüstü. Sonradan ögrendiigme göre, Erkan Bey a[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] gün ögle vakti Sema`ya gitmis ,cicek götürmus ve telefonda sert konustugu icin özür dilemis.Henüz yüzügü vermemis tabii.Belli etmemis. Her neyse.. Corbalarimizi ictikten sonra lavaboya gitmek icin kalktim.Onlara zaman tanimak icin on dakika oyalandim. Döndügümde masada kimse yoktu . ( devam edecek ins) |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) (8 ) Benimle öylesine öylesine tanisti.Bu arada da nisanlandi.Fakat zaman ilerledikce hem benim genis maddi imkanlarim hem insani iliskilerimi begendi.Nisanlisinin cevresi ve maddi imkanlariyla kiyasladi.Iki tercih arasinda bocaladi..Belki birini tercih edecekti,fakat nasil yapacagini bilemedi. Her neyse....Hayatinin en büyük hatasini yapti.Iki erkekle iliskisini bir arada götürmeye calisti.Haydi erkek olsa ve iki kizla iliskis olsa ,bazen oldugu gibi birisini resmi ,digerini dini nikahla yürütebilirdi diyelim (ne kadar dogru ise) .Eslerinin de izini varsa,bu bir sekilde yürürdü.Ama, bir kizin iki erkek tarafindan paylasilmasi ,ne Islami , ne vicdani kaildere uymayan bir sey. Eger bunu bilmeyerek ve cahiliginden yapmissa ,belki affolabilir.Gerci ben hic bir sekilde hakkimi hella etmiyecegim.Ancak mantikli gerekceleri var ve bunlari izah ederse,o baska.... Ya bir de bilerek bizim iyi niyetimizle ,oynadiysa,o zaman mahser gününde isi cok zor. Evet,yaklasik bir bucuk yil süren bir hikaye , ardinda bes binin üzerinde cep telefonu mesaji, 450 civarinda mail ve paramparca olmus bir kalp birakarak böylece hazin ve hüzün bir sekilde sonuclanmisti. Tanistigim günlerdeki uc uyariyi unutamiyorum. O günlerde ,ehl-i kalp olan babam, "Oglum dikkat et,ayagin kaymasin " demisti.Yazik ki ayagim kaydi, ama Allah´in inayetiyle ucuruma yuvarlanmadan atlattim. Yine ilk konusmaya basladigim günlerde gördügüm bir yakazada, Sema´yla lokantada yemek yedigimi ve bir baskasinin uzaktan bizi seyrettigini görmustum.benzerini yasadim. Ve kendisine hürmet ettigim ,látifevari "Hocam " dedigim bir büyügüm, " Dikkat et ,seni iyi görmüyorum bugünlerde,hareketlerini ve fiillerini kontrol et ! " demsti.aynen cikti. Bana en yakin arkadaslarim diyerek taktim ettigi Müge ve Süheyla´nin da bu hazin hikayede yükümlü olduklarni düsünüyorum.Zira beneden haberleri vardi ve nisanli olan arkadaslarini yanlis olan bu tuutmundan dolayi ikaz etmemisler ve bu gidise bir dur dememislerdi. Bu olay bana gösterdi ki , en huzurlu ,en zararsiz,en rahat yol ,mesru dairedeki yol.Gerci bir kez elini bile tutmadim.fakat dinen konusmamiz ve bulusmamiz ve bir masa etrafinda oturmamizda caiz degildi. Bu arada anne ve babalara sesleniyorum: oglunuzu ve kizinizi iyi yetistirin,iyi takip edin.Özellikle kizini calistiran babalar ! Evladiniz is yerinde nasil ,biliyor musunuz? Belki bir kac kurus para kazaniyor,ancak iffet ,haya ve namusunu yeterince koruyabildiginden emin misiniz ? Ya oglunuzdan ....? Özellikle kadin erkek karisik calislan is yerlerinde mahremiyet konusu, cok gevsemis durumda .Güya benim yasadigim olaydaki kiz, dindar bir ailenin cocuguydu.Ama yetmiyor , herkesin dindarlik anlayisi farkli.Her konuda ,tam ve eksiksiz Allah´in dediklerini uygulamak gerekiyor. Rabbim ,bu karmakarisik cagda ,genc kardeslerimize ve büyüklerimize yardim etsin ve onlari günahlardan korusun. -son- |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) 7 Görevlilere sordum.Bir beyin geldigini,biraz tartistiklarimi,sonra ikisinin de kalip ciktigini ögrendim.hemen hesabi ödeyip disari ciktim.Sema´yi nasil olsa disarda bulurum diye dusundum.Gercekten de Sema`yi disarda taksi bekliyordu.Beni görünce uzaklasmaya calisti. - Sema dur, dedimse de orali olmadi. -Bekle diyerek yanina vardim.Durmak istemedi.Otoritemi kulaanmak zorundaydim. -Dur, yoksa dünyayi sana dar ederim.Beni taniyorsun,dedigimi yaparim biliyorsun,simdi dur oldugun yerde. Durdu agliyordu. - Hayrola , ne oldu,kim geldi,neden agliyorsun ,dedim. Bu arada telefonlar geliyor,bir taraftan onlari cevapliyor, " Tamam ben az sonra ararim " gibi sözler söylüyordu. -Görevlilere sordum.Bir beyin geldigini , biraz tartistiginizi, sonra ikiniizn de kalkip ciktiginizi ögrendim.Bana ne oldugunu anlatir misin , diye israr ettim. - Gercekten gelenin kim oldugunu bilmiyor musun? Olaylari gercek yüzünü onun agzindan duymak ve gercekleri,yalnizca gercekleri ögrenip ömür boyu beynimde soru isaretleriyle dolasmama icin o güne kadar ilk defa yalan söylemek durumunda kaldim. -Hayir kim oldugunu bilmiyorum. -Bana iskence yapma, bal gibi biliyorsun ! -Hayir bilmiyorum.Anlat bana gelen kimdi, neler oldu? Ne söylesem diye düsünüyordu.Hemen aklina bir sey geldi: -Iliskimizin oldugunu kuzenim ögrenmis , o geldi az önce.Cok agir laflar söyledi,dedi. Beni kandiracagini saniyordu. -Bana bak, dedim.Eger kuzenin ya da ailenden biri gelse seni böyle birakip gitmez , alir götürürdü. Dogruyu söyle bana . Hálá gitmeye yelteniyordu.Bir yere gidemeyecegini , uygun bir yere gidip konusmamiz gerektigini söyledim. Bir yere girip birer nescafe ictik.Biraz sakinlesti. Daha sonra Üsküdarda eskiden samimi oldugunu bilgidim Süheyla isminde bir arakadasina gitmek istedigini söyledi.Oraya götürdüm."Beni saat 23 de al " dedi.Dedigi saatte gidip aldim.Artik gercekleri söyletmenin zamani gelmisti.Her seyi anlatmasini istedim.Gelen kimdi ? Anlatmaya basladi. - Mahallediki arkadaslardan biri, annesini bize göndermisti benim icin.Sonra olan oldu, aileler arasi birseyler yapildi.... -Sakin bana nisan yapildi deme ! -Dedim bile.... O ana kadar mutlaka gecerli bir sebebi vardir, belki de nisanlisindan coktan ayrilmisti, bunu bana söyleyemedi diye kendi kendime bahaneler cikariyordum, ama artik her sey bütün acikligi ile ortadaydi. Yaptiginin büyük bir hayat oldugunu, iki kisiyi aldattigini, bir süredir her seyi hissettigimi, ama yorum yapamadigimi söyledim. Üsküdar Meydanindaydik.O kadar agir ve bagirarak konusuyordum ki, tanidigi varsa coktan rezil olmustu.Daha sonra [/SIZE][COLOR=#000000][SIZE=2]evlerine götürdüm ve biraktim. Sonradan ögrendigime göre , evde herkes ona inanmis , suclu bulunmamis.Babasi Erkanin babasini suclamis.Cünkü , a[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] gece nisanlisinin ailesi gelerek nisan hediye edilen her seyi iade etmis . Beni daha sonra Erkan´in babasi aradi.Sema´nin babasinin anlatilanlara inanmadigini , her seyin bir iftira veya uydurma oldugunu , kizlarin ismini kirletmis olduklarini düsündüklerini, bir hadise varsa ispatlanmasi gerektigini söylemis.Ve bu yüzden kizin babasiyla görüsmemi istedi...Aslinda hadiseyi bu sekilde kapatmak istiyordum.Sema´nin hatasi yüzünden tüm ailenin rencide olmasina gönlüm razi degildi.Nihayetinde hata sadece Sema´daydi. -Sizinle görüsürüm,ama babasiyla görüsmem.Cünkü kizin yaptigi hataya ailesini karistirmayalim,dedim. Kabul etti.Belli bir yerde görüsmk üzere anlastik.Ama maalesef kizin babasini da cagirmis. -Bunun gelmemesi gerekiyordu,dedim. Hadisenin daha fazla dallanip budaklanmasini istemiyordum.Sorulan bütün sorulari gecistirerek cevab verdim.Kardesi Rahmi de ordaydi.Ikisinin sirdas olduklarini biliyordum.Kolundan tutarak biraz öteye götürdüm ve : -Bak Rahmi, ablan büüyk bir hata yapti.Olayin daha fazla uzamamasini istemiyorum.Babana makul bir lisanla söyle,bu konu burada kapansin,daha fazla kimse rencide olmasin. O da ikna oldu. Kizin babasi olaydan sonra Sema´yi i$e göndermemis.Ama bu bir hafta sürmüs.Is yerinden gelerek,ona ihtiyaclari oldugunu söylemisler ve tekrar calismaya baslamis .Bügün nasil oldu da böyle bir hatayi yapti, nisanli oldugu halde benimle niye görüstü, anlayabilmis degilim.Hálà hakkinda iyi düsünmeye calisiyorum. Acaba zorla mi nisanlanmisti da benimle görüsmeye basladi? hayir ! Kendi mahallerinden ve dört yildir görüstügü birisiymis nisanlisi. Acaba, benimle bir dost veya arkadas olur diye tanisti da ,daha sonra ilgi duydu ve nisani birakacak miydi,desem,bu da zor.Cünkü ,is o kadar ilerlemis ki , nisanin bittigi gece dügün gününü tesbit icin bulusacaklarmis. En olumlu aklima gelen $u: ( final ile son buluyor) |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) Hatasız kul olmaz özür diliyorum mesajların yerleri yanlış oldu 2 finali vardı ancak böyle ekleye bildim özür diliyorum.. |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) ders alınması gereken bir paylaşım.. bir yıl boyunca görüştüğü insanı tanımayacak kadar ferasetsiz gence mi, islami hasasiyetini ayaklar altına alarak,gayri meşru görüşmelere mi, kızını eğitemeyen,üç beş yüzlü yalancı yetiştiren ebeveyne mi, bu gençleri alaya alırcasına ,her birisine ayrı ayrı ihanet eden kıza mı, hayatını mahfeden,macera ustası gençlremi, hangisine kızayım/acıyayım...? seher yeli |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) hocam istisnalar kaideyı bozmaz.masum kardeşlerimi tenzih ederim.mutlaka eli öpülesi helal süt emmiş anaların kızları vardır. üniversite ortamında bu tipleri bulmak imkansız gibi..!üniversitede evlenmek isterseniz,eş adayınızın ilk aşkı siz değilsiniz asla asla..! bırakın aşkı ,bakiresini zor bulursunuz.(masumları tenzih) bunları gördükçe, okuma yazma bile bilmeyen bir köylü çiçeği alıcam inşaAllah[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) Burada herkes hatalı internet ortamının ne kadar güvensiz bir ortam oldugunu vurgulamak istiyorum dikkatli olmalı... Yalnız burda böyle konuşulmaması gereken şeyleri konuştugunuzu düşünüyorum... Allah herkese helal süt emmiş eşler nasip etsin inşallah... |
Cvp: Adini Sen Koy (Yasanmis Hikaye) sa.......öncelikle seher yeli kardeşim..........paylaşımınız çok güzel bir örnek bence..........burda iki taraf da hatalı, hikayedeki bay,sürekli yaptığı şeyleri nefis vs...bağlıyor , aslında yaptığı hataları biliyor ama buna karşın devamediyor.....bu durumda olan bir çok insan var şu anda...........yani böyle bir hikaye yüzünden bayanların genelllenmesi ve yargılanması doğru değil kesinlikle............kız , ne kadar suçluysa, erkek de onun kadar hatalı.......sonuçta kız davet ettikçe teklifler ettikçe ,bay arkadaşımız da davete icap etmiş, ta ki,,bayan arkadaşla evliliği düşününceye kadar......ondan sonra da , sınırlamalar getirerek kendince önceki yaptıkları hataları gidermeye çalışmış...........alllah herkesi hayırlı insanlarla karşılaştırsın................ |
İbretlik yaşanmış bir hikaye daha -1- GERCEK BASORTUSU HIKAYELERI Başörtüsü ile ilgili herkesin bir örtünüş hikâyesi ve daha sonrasında yaşadığı müsbet ya da menfî hadiseler vardır. Kızım, başını henüz birinci sınıfa giderken örtmüştü. Yedi-sekiz yaşlarındaydı. Fırfırlı, süslü, güzel ve küçük başörtüleri vardı. Büyük, küçük herkesin ifadesi ile, başörtüsü çok yakışıyordu ona. Bazı büyük hanımlar, “Böyle güzel yakışsa biz de örtünürdük” diyorlardı ama, bu tabiî ki mazeretti. Sanki sadece yakışanlar örtermiş de, yakışmayanlar o emirden muaf tutulmuş gibi. Bazen de çok küçük olduğunu, daha sonra da örtse olabileceğini dile getirirlerdi. Bir gün dedim: “Şu anda başınızı örtmenize engel nedir?” Dediler ki: “Yaşımız epey geçti, zor geliyor. Belki daha erken olsaydı, nefsimize zor gelmezdi.” “Bakın, kendiniz îtiraf ettiniz işte, ben kızıma 15-16 yaşından sonra örtünmesini teklif etsem, belki zor gelecek, kabul etmekte zorlanacaktı.” “Doğru!” dediler. Bu arada bir soru daha buldular. “Peki şu anda sizin zorunuzla değil de, kendi arzusu ile mi örtünüyor acaba, ne dersiniz?” Ben de şu hadiseyi anlattım onlara: “Birgün, bir kaç genç kız gelmişti, hemen yanımızdaki meslek lisesinden. Başörtüsü hakkında, ahiret, cennet ve cehennem hakkında çok çok konuştuk onlarla. Sonradan okul haricinde başlarını örtmeye başlamışlar. Onlar gittikten sonra kızımla başbaşa kalınca ona sordum. Biraz da örtünmesindeki şuur derecesini merak etmiştim. Acaba neyi, ne kadar anlıyor du? “Kızım, sen daha pek küçüksün. İstersen bir-iki sene sonra da örtünebilirsin. Seni zorlamış olmayalım, ne dersin?” Bir an durakladı. Sonra gözlerinden inci gibi yaşlar dökülme ye başladı. “Anne, o kızlara anlatırken de dedin, ölüm ne vakitte gelecek belli değil. Beni cehenneme mi lâyık görüyorsun. Ya olur da ben böyle küçük yaşımda ölürsem, Allah’a ne cevap vereceğim? Ben başımı bir kere örttüm, artık açmam!” Hanımlar ibretle dinlemişlerdi ve onlarında gözlerinde yaş vardı. Dedim ki, “Şimdi şu cevap, şuursuz bir cevap mı? İstemeyerek yaptığına dair ne hissettiniz?” “Tamam. Zorlamadığınıza dair kanaat sahibi olduk. Zaten o küçük kız, fırsat buldukça, bahçede otururken herşeyi bize anlatıyor. Etkilenmiyor değiliz, ama yapamıyoruz işte. Ne mutlu ona!” Bir gün kızımı bakkala yollamıştım. Daha sekiz yaşlarındaydı. Çocukluk bu ya, başörtüsünü evde unutup gitmiş. Siparişlerini vermiş. Bakkal hazırlarken birden “Bakkal amca, sen hazırlayadur. Ben başörtümü evde unutmuşum! Gidip örtüp geleyim.! “Kızım alacaklarını vereyim de, öyle git. O zaman örtersin.” “Olmaz! Hemen gidip, almam lâzım. Gecikemem!” Adamcağız hem gülmüş, hem düşünmüş. “Peki o halde, ört de gel başörtünü” demiş. Sonradan, bana da anlatmıştı bu hadiseyi bakkalımız. “Çok hoşuma gitmişti onun şirin hali. Küçük ama, şuurlu” demişti. Yine birgün bakkalda, son derece açık ve yaşlı bir bayan, küçücük kızıma çıkışmış: “Bak bana! Niye örtünüyorsun sen? Cevap ver!” demiş. Dükkân, müşteri dolu… Herkes sıra bekli- yor. Böyle amansızca soru soran bir kadına, çocuğun ne cevap vereceğini merak ederek, beklemeye başlamışlar. Kızım hiç bozuntuya vermeden, soruyu ona iâde ederken, “Siz neden örtünmüyorsunuz ki? Siz cevap verin, ben de cevap vereceğim!” Kadıncağız kızarmış. Hiçbir cevap veremeden, öylece donmuş kalmış. Alacaklarını almadan, çıkıp gitmiş. Eve gelince sormuştu kızım: “Anne ne o cevap verdi, ne de ben. Ama bakkaldaki herkes benim başımı okşadı, neden?” İşte böyle. Çocuk bile olsa, başörtüsü ile ilgili birçok macerası çıkabiliyor demek. Hatırladıklarım bu kadar. Elbette daha pek çok vardı. Fakat, bunlar da epey ibretli, ne dersiniz? KAYNAK :http://bizimaile.wordpress.com/2006/08/12/basortusu/ |
Cvp: İBRETLİK BİR YAŞANMIŞ HİKAYE DAHA-1- bence de ibret verici. başörtüsünün erkeni olmaz. her insan istediği yasta kapanma yetkisine sahiptir.ben kapandığımda herkes daha erken degil mi dedi ancak bence tam zamanıydı! başörtüsünü takmanın verdiği gurur apayrı bir duygudur. bence başörtüsü cok gereklidir. |
Cvp: İbretlik yaşanmış bir hikaye daha -1- Bizler o yaşlarda bu bilinçte olamadık ama Rabbimin izniyle kendi kız çocuklarımızı bu bilinçte yetiştirebiliriz inşAllah.Ablacım duygu yüklü bir paylaşımdı.Sağol... |
Cvp: İbretlik yaşanmış bir hikaye daha -2- BU YAŞANMIŞ GERÇEK BİR HİKAYEDİR ! Aslında bundan bana yıllar yıllar önce deselerde sen bu şekilde kapalı olacaksın ve birde bunu savunacaksın. Kesinlikle inanmaz ve hatta karşı cıkardım. Daha önce belirttiğim gibi başörtüsünü yüksekokulda tanıdım. Tesadüf eseri, rastlantı sonucu, hani derlerya herşeyin başı namaz dır diye. Benimde biraz öyle oldu galiba. Yurtta üst ranzamda arkadaşım Başörtülü idi ondan rica ettim. Bana namaz kılmasını öğretmesini ALLAH razı olsun öğretti. O ilk namazımı hiç unutamam cok cok fena olmuştum. ŞAŞKIN ve huzurlu ve sevinçli sonra devam etmeye başladım. Derken ikinci dönemde bağladım fakat böyle bir duruma ne ailem nede ben hazırlıklıytım. Daha ertesi gün uzaklaşmaya başladım. Okul bitti. Ailem başörtü ile olmaz deyince birazda kendi isteğimle bıraktım. Artık tam ailemin istediği şekilde olmuştum. Kısa sürede işe girdim ve calışmaya başladım. Fakat bir süre sonra cok farklı rüyalar görmeye başladım. Başörtüsü sanki hep benimleydi bir sene sonra yeniden bağlamaya karar verdiğimde evde kıyametler koptu bağladım, bağladım ama kesinlikle kabul ettiremedim. Günlerce yalvardım, gözyaşı döktüm sanki o başörtüsünü cıkışını alır almaz kapının önünde bırakan ben değildim. Ama olmadı kesinlikle kabul etmediler. Bir gün başımdam başörtüm gitti. Günlerce kendime gelemedim. Ama hayat devam ediyodu bende devam ettim gitti. Fakat nedense içimdeki bir şey beni sürekli farklı yerlere götürüyordu ilk kez Kur anı Kerimi gercekten elime aldığımda cok şaşırdım Allah ım noluyodu kalbim carpmaya, yüreğim oynamaya başladı. Okumasını bilmiyodum ama genede cok cok güzeldi. İçinde neler yazıyor diye merak ettiğim de ve okumaya başladığımda şaşkınlık içindeydim. O ana kadar bana öğretilen evet bunlar yazıyor diyen hiç bir şey Kur anı Kerimde yoktu. Her sayfasında yılanlar aradım ama yoktu. HER sayfasını titriyerek okudum. İşte O zaman anladım. Kesin Dönüş Rabbime Bizler birer yolcu gideceğimiz yer ise Rabbimin huzuru, ama hepsinden önemlisi bıraktığım namazım bana sanki daha farklı gelmeye ve daha sıcak gelmeye başladı Kur'an-ı Kerimin mealini okudukca şaşırıyordum. Meğer ben ne kadar günah işlemiştim. İşte o zaman sığındım seccademe Rabbime iki yıl daha calıştıktan sonra, ailem ne kadar karşı cıksada calışmayıda bırakarak cocuk bakmaya başladım. Artık kardeşimin cocuklarını bakıyodum. Ama içimdeki yara gitgide büyümeye başladı. Ve artık nolursa olsun başımı örtmeye karar verdim. Ama cok zordu cünkü kaldığım yerde bağlasam cocukların psikolejileri bozulur diye karşı cıkıyolardı. Evime gitsem orası zaten karşıydı. Sadece ALLAH A Sığınuyodum işte o günlerde tesadüfen Başörtüsü ile ilgili bir site buldum. Oradaki yazıları okurken benim gibi fakat farklı şartlarda altında sıkıntı ceken kardeşlerimin yazılarını okumaya başladım. İçimden bir ses sende gir diyodu üye ol. Oldum. O arada aldığım Başörtüsü ve uzun ceketi üç veya dört kez annemim evine götürdüm cünkü orda bağlamak istiyodum. Ama olmadı, en sonunda cok şiddetli kavga ettik. Ve döndüğümde bağlamaya karar verdim. Nolursa olsun bağlayacaktım ve bağladım. İşte o sıralarda ALLAH karşıma gercekten cok cok ama cok samimi bir kardeşimi cıkarttı. ALLAH RAZISI İÇİN YARDIM İSTEMİŞTİM VE bana Allah RAZASI için manevi destekte bulundu. Şaşkıntım cevreme aileme nasıl kabul ettirecektim. Gercekten ilk etapta cok sorunlar yaşadım. Ama kimseye kanıtlamak zorunda olduğum da hiç bir şey yoktu. Beni böyle kabul edeceklerse böyle edeceklerdi. Evet geriçi diyolarsa da gericiydim. Ama ben buydum ve malesef tabiki bircok engeller cıksada Rabbimin verdiği güç ve üye olduğum sitede ki bunu bir kenara bırakamam ve ordaki kardeşlerimin manevi desteği ile geri adı atmadım Kİ bu sefer attıramadılar. Ve anladılar ki üzerinden tırla da geçsek bu sefer Başörtüsünü cıkartmayacak ve anladılar ki bir lokma ekmeğe muhtaç da olsa şu anki şartlarda calışmıyacak ve başını acmıyacak, gidip afedersiniz tuvalet temizliyecek ve rızkını ALLLAH'IN emrettiği şekilde karşılıyacak. Ve bende anladım ki gercekten samimiyetle, gözyaşı ile kalkan eli Rabbim geri cevirmiyor. Zorluklarda olsa Rabbim o güçü veriyor, sen yeterki kalpten, gönülden, içten ve samimiyetle iste. Samimi ol hem Allah'a, hem kula Evet ben böyle başımı örttüm bu benim inancım, benim yaşam şeklim VE YAPILMASI gerekenin Allah'ın emirleri ve Peygamberimizin SÜNNETLERİ OLDUĞUNA inanıyorum ve şu an yanlız da olsam yaşam şeklimi böyle uygulamaya calışıyorum. Çünkü benim doğrum bu |
Cvp: İbretlik yaşanmış bir hikaye daha 3 ALLAH RIZASI İÇİN BAŞINIZI AÇIN GERCEK BASORTUSU HIKAYELERI (Bu olay tahmini on oniki yıl kadar önce geçiyor) İmani istikamet sahibi bir ağabeyimiz anlatmıştı, yine imanı hayatına şahit bir arkadaşı üniversite için Kıbrıs’a gidiyor ve yaşadığı olayları arkadaşına anlatıyor. Okulda iki başörtülü - tesettür diyemiyorum - bayan varmış, bunların hal, hareket ve tavırları Müslüman bir bayana yakışmayan bir vaziyetteymiş (erkeklerle samimi tavırları, şakalaşma, gülüşme vs. gibi). Diğer yandan başı kapalı olmayan fakat yüreği tesettürlü, edebi hayranlık uyandıran başka bir bayan daha varmış, Bu arkadaş emri bil maruf nehyi anil münker - iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak- emri ilahisi mucibince bunları uyarmayı kendine görev biliyor. Baş örtülü olan bayanların davranışları rahatsız edici boyutlara varınca uygun bir zamanda yanlarına gidip ALLAH RIZASI İÇİN BAŞINIZI AÇIN -hal ve hareketleriniz tutum ve davranışlarınız Müslüman inancına uymuyor, yüklendiğiniz misyona ihanet ediyorsunuz- diyor. Diğer örtüsüz ama yüreği tesettürlü bayana da sizin hal ve tavırlarınız, edebiniz, Müslüman bir bayanın tutumunu andırıyor, size tesettürü tavsiye ediyorum -size Müslümanlık yakışır- diyor. Diğer bayanların akıbetini bilmiyoruz fakat tesettür tavsiye edilen bayan kısa zaman da gerçek kimliğine bürünüp tesettürü dışına da yansıtıyor müstakim bir hayat tarzını benimsiyor. Evet dostlar sanırım kıssadan, herkes kendine düşen hisseyi almıştır. Ama küçük bir hatırlatma da bulunmak yararlı olur zannındayım. İnsan inandığı gibi yaşamazsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar, ne kadarda dışımız müslümana benzese de önemli olan bizim hal, hareket ve düşüncelerimizdir. ALLAH (cc) bizim şeklimize değil kalbimize göre değerlendirir. Eğer Müslümanlık iddiasında bulunuyorsak ve öyle biliniyorsak, davranışlarımız da müslümana yakışmalı, yüklendiğimiz misyonun, sorumluluğun bilincinde olmalıyız. Yoksa bizim tavırlarımızdan dolayı henüz Müslüman olmamış insanların İslama bakışını olumsuz yönde etkilersek bunun hesabını Rabbimize nasıl verebiliriz? Çevremiz de her iki örnekte de bayan veya erkek bireyler olabilir. Bizde üzerimize düşen ne ise yapalım inşallah, unutmayalım emri bil maruf nehyi anil münker farzdır. Siz siz olun kendiniz olun, Allaha emanet olun |
Cvp: İbretlik yaşanmış bir hikaye daha -1- GERCEK BASORTUSU HIKAYELERI -4- ALTIN DAMLASI Odanı topladın mı güzel kızım?” dedi annem. Sesini bu kadar yumuşatmasa olmaz mı? Okula gittiğim günlerdeki gibi tatlı sert çıkışsa, ellerini birbirine vurup, hadi hadi kıpırda biraz, ne bu odanın hali! diye söylense. Evdeki herkes bana karşı neden melekleşti böylesine? Hani başıma geleni bilmesem ölümcül bir hastalığa tutuldum da kardeşlerim annem ve babam son günlerimde beni mutlu etmek için ellerinden gelen gayreti sarf ediyorlar sanacağım. O körolası yasak bizim liseye de dayandığından beri evimiz şehir tiyatrolarına benzedi… Yüreklerindeki ağıt apaçık yüzlerine yansırken neyi gizlemenin telaşındalar Allah aşkına… Bilmiyorlar mı ki ne yaparlarsa yapsınlar gülemem bundan sonra. Annemin bütün ısrarlarına rağmen günlerdir evden çıkmamakta inat ediyorum. Kitap ve defterlerime sarılıp sarılıp ağlamak tek yapmak istediğim. Günün her saati, her dakikası okulumu, arkadaşlarımı düşünüp iç geçiriyorum. Sınıfta benim yokluğum belli olmuş mudur acaba? Öğretmenlerim niye okula gelmediğimi merak etmişler midir? Tam kimyada redoksları, fizikte Newton’u, edebiyatta Servet-i Fünun’u işleyecekken… Giremediğim sınavları nasıl telâfi edeceğim? Annem her gün biraz daha solan benzimi canlandırmak için mutfakta uğraşıp duruyor yine. Kahvaltıda şundan da yesene bundan da içsene diye ısrar edip duracak… Tam siyerde Hicret’e gelmişken… Kutlu Rasül’le birlikte aşıyorken çölleri… Çatalla iri bir peynir parçasını ağzıma dayayacak. Arapça’mı ilerletmenin hevesindeyken… Hadi aç ağzını Büşra’cığım… Sütünü yine soğuttun. Kübra ikinci bardağını bitiriyor bak… Başörtümü her gün biraz daha seviyorken… Ben de Kübra gibi okuluma yetişecek olsam üçüncüyü bile tüketirdim. Ama gün boyu meşgalesiz kukumav kuşları gibi evde oturup duran birinin neyine gerek fazla kalori almak… Ah aldığım her nefeste katre katre umutsuzluk dağılıyor alveollerime. Kendimi tedavülden kalkmış paralar kadar kıymetsiz hissediyorum. Halbuki annemle babam ilk göz ağrımız, bizim altın damlamız diye severler beni. İlk günden baştacı edilmek her çocuğa kısmet olmaz biliyorum… Babamı güçlü bilirdim. Ama değilmiş! Benim en çok sevdiğimi elde etmeye gücü yetmiyor işte. Bu nemenem bir yasak ki boyu Ağrı Dağı’nı aşmış; kimseye geçit vermiyor. Tıpkı bir mıknatıs gibi bütün okulları yörüngesine çekiyor; ya da bütün okullar mıknatıs da yasağı kendilerine çekmek için can atıp duruyorlar ha bire. Televizyonda görürdüm de okula giremediği için gözyaşı döken akranlarımı, yasak bize uğramaz sanırdım. Farklı sanırdım müdürümüzü, öğretmenlerimi, pek çok arkadaşımı. Değillermiş… Farklı değillermiş!.. Başörtüsü yasağı okulda uygulamaya konunca, arkadaşlarımla birlikte okulun önünde eylem yaptık. Başörtümüzle okumak istiyoruz diye direndik… Yine o bildik müdahale! Memleketin cümle eli sopalısı karşımızdaydı. İnsana biz neymişiz de haberimiz yokmuş dedirten tehditler, hakaretler, saldırılar… İtip kakmalar, başörtülerimize hoyratça uzanan eller… Kelepçe ve cop heyulâsı… Gözaltılar… Kırmızıya boyanan alınlarımız, yanaklarımız, yüreklerimiz… Sonra kuaförlere peruk sormaya koştu bazılarımız… Hatice ve ben hâlâ kuaförlere küsüz! Babam hemen okulla ilişiğim kesilmesin diye rapor aldı bir doktor arkadaşından. Sanki on yıllardır halledilmeyen problem yirmi günde çözüme kavuşacak da yirmi günün sonunda tıpış tıpış okulumun yolunu tutacağım. Yarın raporum doluyor. Okula başlamazsam birkaç haftaya kalmadan kaydım silinecek. Ah bunu düşünmek bile ne acı. Nasıl katlanacağım en sevdiğim kurum tarafından izole edilmeye. İçimden bugüne kadar aldığım üstün başarı belgelerini yırtmak, balkona çıkıp, “ben bu ülkeye sığmıyoruuuum” diye avaz avaz bağırmak geliyor… Odamın duvarında asılı şu okul birinciliği ibaresini alıp yere çalmak… İşte erkek kardeşim Muhammed’in şen kahkahaları. Hiç mi ablasının derdinden anlamaz bu çocuk. Boyu benimkini geçti ama aklı hâlâ beş karış havada. Güler tabii nasıl olsa bu ülkede erkek çocuklarına özgürlük çok. Kız olsaydı da öğrenseydi dünyanın halısını kilimini. Muhammed seneye ortaokulu bitirecek, liseye başlayacak, üniversite okuyacak; doktor, mühendis, avukat çıkacak! Ben de tatillerde kardeş yolu gözleyen vefakâr bir ev kızı olacağım. İzine gelecek kardeşine envai çeşit pasta-börek döşeyen, elinden yemek kitabı düşmeyen, elini yanağına dayayıp gözünü ufka dikerek hüzünlü hüzünlü kardeşinin okul anılarını dinleyen klâsik bir ev kızı! Of, artık hayal kurmak bile ne sıkıcı… Muhammed şimdi de bir şarkı doladı diline. Şu kapıyı hırsla çarpayım ki hatasını anlasın. Kapı güm diye inleyince sesi kesildi vurdumduymazın. Haksızlık yapıyorum galiba. Okuldan boynu bükük geldiğim ilk gün oturup benimle birlikte ağlamadı mı? Canım ablam diye boynuma sarılmadı mı? Okulda bana sataşan birçok yaramaz oğlanla dövüşmedi mi? Neden tafralarımı ona buna yüklemek, kırılganlığımı isyana dönüştürmek istiyorum ki? Bugün annemin kabul günü. Öğleden sonra evimizi gamsız tasasız bir yığın ev hanımı dolduracak. Onlara baktıkça geleceğim için hayıflanıp duracağım ben de. Annem odamın kapısına dikilip, “Kızım gel sen de bir bardak çay iç” diyecek. “Senin çok sevdiğin cevizli kurabiyeden yaptım.” Hayır! Ben kurabiye canavarı olmak istemiyorum. Haftanın her gününü bir ev gezmesine ayıran, oğluna-kızına çeyiz hazırlamaktan başka bir şey düşünmeyen, hareketsizlikten yağ bağlamış annelerin yanına çağırma beni. Biliyorum yaram küllenince beni de katmak isteyeceksiniz aranıza. Hamarat hamarat çay servisi yapacağım, pasta tabaklarını taşıyacağım, yeme içme bitince mutfaktaki dağ gibi bulaşığa sarılacağım. Üç ters bir düzden oyalar, danteller… İşlenirken müzik dinleyeceğim, sakız çiğneyeceğim sonra… Anne bugünler için mi harcadın ak sütünü? Kübra elindeki harita metot defteriyle yanıma sokuluyor. “Abla şu problemi çözemedim” diyor. “Önce parantez içindekileri mi çarpacağım, yoksa bölme işlemini mi?” Farz et ki bölme diye terslesem şunu… Çarpsan ne olacak bölsen ne! Birkaç sene sonra sen de eve kapanıp kalmayacak mısın benim gibi. Elinde belki ilköğretim diploman bile olmayacak. Keşke okul denen muammaya hiç göndermeselerdi bizi. Göndermeselerdi de bu acıları yaşamasaydık. Elime kalemi alıp çarpıp bölüyorum isteksizce. “Anlatsana abla” diyor Kübra. “Neden çarptın, niye böldün?..” Ağzımı açsam hiç hayrına olmayacak… Hadi ikile der gibi defteri kolunun altına tutuşturuyorum. Bize bu zulmü reva görenler anlatıyorlar mı ki düşlerimizden niçin koparıldığımızı? Annem, en küçüğümüz Ahmet’i okula hazırlıyor. Masmavi okul önlüğü içinde öyle şirin, öyle mutlu görünüyor ki içimdeki depremden en az nasiplenen o. Evdeki herkese her fırsatta çatmayı hüner bellemişken Ahmet’e tek kelime kötü söz çıkmıyor ağzımdan. Odamı yalnızca onunla paylaşıyorum. Geçen gece onun uyuduğunu sanarak karanlıkta sessizce gözyaşı döküyordum ki birden yatağından süzülerek yanıma sokuldu. Şefkâtli bir ağabey edasıyla: “Lütfen ağlama ablacığım” dedi. “Ben büyüyüp Milli Eğitim Bakanı olursam bütün okullarda serbest bırakacağım başörtüsünü. Beni bekle! Sakın büyüme emi!” Büyümeyeceğim Ahmet! Büyüyüp klişeleşmeyeceğim. Sen oku, büyük adam ol ki ablan liseyi bitirsin. Üniversitelere gitsin. Sakız çiğneyerek bulaşık yıkamasın ömrünce… Bu kabul gününden kurtulmanın bir yolu olmalı. Acaba Hatice’ye mi gitsem? Birbirimizin dilinden en iyi ikimiz anlıyoruz. Körle şaşının halleşmesi gibi bir şey bu. Hatice de odasındadır şu an. Annesi az sonra bize gelecektir. Sen de gelsene diye zorlayacaktır Hatice’yi. Hatice gelmez. O da aynı kaygıları taşıyor çünkü. Büyük bir ihtimalle yolumu gözlüyor. Hatice’ye gitsem. Söyleşsek, ağlaşsak, taptaze okul anılarımızı anlatıp acısak birbirimize. Sonra birlikte dışarı çıksak, okulun önünden geçsek. Hiç değilse teneffüse çıkan arkadaşlarımızı izlesek gizliden gizliye. Nermin Öğretmen’i beklesek okul çıkışı… Hâlâ geri adım yok mu hocam? diye sorsak umutvâr. Bizsiz sınıfın tadı tuzu oluyor mu? Sizin yetmediğiniz anlarda kalkan parmak var mı havaya? Peruklu öğrencilerinize gözünüz alıştı mı? Sarı peruklar mı yakışmış on beş yaş çehresine, siyahlar mı? Hocam mutmain mi yüreğiniz? Aman kurbanınız olalım aydın ve münevver öğrenciler yetiştiriniz! Bize benzemesin hiçbirisi. Çağ üstü, çağlar üstü bir Türkiye için harcayın enerjinizi. Giyindiğimi görünce: “Hayırdır nereye?” diye soruyor annem. Daha bir lokma bile bir şey yemeden. Sorma anne! Aklın fikrin yedirip içirmekte. Bebek miyim ben? Bebek olsaydım bunca yasak konur muydu önüme? Farz et ki tıka basa doyurdum karnımı. Hadi zorla beni, küçükken yaptığın gibi. Çok yemekten göbeğim şişmedi ama yüreğim patlamaya hazır bir bomba anne! İster misin şu balkondan atıvereyim kendimi. Ya da bir kutu vitamin, bilemedim dev tekerlekli bir kamyon. Ya da sen bul en az acı vereni… Annem: “Deli kız” diye karşılık veriyor öfkeli bakışlarıma. Amerika’daki dayımdan telefon bekliyor kaç zamandır. Ah bir arasa; “Büşra’yı gönderin ben burada bir okul ayarladım onu okutacağım”, dese. Büşra kurtulacak… Ya diğer binlerce Büşra? Vefasız Amerikalı bir dayıya bile sahip olamayan Büşracıklar… Basra Körfezi’ne konuşlanma sevdasındaki donanmadan haberin var mı anne? Amerika beni okutmanın değil, Irak’ın canına okumanın derdinde… Çekil yolumdan hava alacağım. Sana iyi kabul günleri… Telefon çalarsa boşuna telaşlanma! Babamdır en fazla. Altın damlam ne yapıyor diye soruyordur. Sakın sıkma çocuğu. Olur olmaz işlere yorma. Vıdı vıdı edip kafasını şişirme. Bir depresyon geçiriyor… Hiç olmayan sevgilimden ayrılmadım ama benimki de bir tür depresyon işte. Herkese benzememe depresyonu… Zulmü hazmedememe depresyonu, kainata küskünlük… Beğenemedin mi? On beş yaş hezeyanları diyelim öyleyse… Menstrasyon bunalımları… Uyar mı? Adını sen koy anne! Çekil ya… Çekil. “Benim güzel kızım!” diyerek saçlarıma uzanıyor. Okşayacak! Küçükken özene bezene taradığı sarı saçlarıma dokunurken gözleri dolacak. Evin içinde örtüp durma başını diyecek. Bak sana yeni bir toka aldım. Kübra’nınkinden daha güzel. Çeyizine yeni bir yazma oyalıyorum. Fiskos masanı iki gün oldu bitireli. Sehpa takımı zaten sandıkta… Damat da buldun mu bari. Kumral, uzun boylu olsun emi! En az iki fakülte bitirsin. Bana evde gitar-İngilizce öğretsin. Pul koleksiyonu artık demode… Üniversite anılarını anlatsın. Ama okumuş kızlarda hiç gözü olmasın. Onları şımarık ve ukala bulsun. Aile kızları gibisi var mı desin iki lafından birinde. (Okuyanlar aile kızı değil de ne sahi?) Ben de yarım kalan eğitimime ah edip gözyaşı dökmekten vazgeçeyim. Hatta böylesinin daha iyi olduğunu düşüneyim. Kocamın dizinin dibinde, senin dizinin dibinde oturduğum gibi oturup durayım. Eğer ille de okul hayatımdan söz etmek istersem resim dersinde yaptığım guaş boya tabloları anlatayım. Ve Allah’a dua edip durayım bana kız evlâdı verme diye… Öf anneee! İçim bayıldı. Nefesim daraldı yahu. Her gün okula giderken yalnız çıkmıyor muydum sokağa. Bu kaygılı duruşun öldürüyor beni. Hava alacağım diyorum hava. Korkma ciğerlerim çatlamaz açık havaya çıkınca. Şehrin sokakları beni özlemiştir. Nahif bir kız vardı hanidir çiğnemiyor bizi diye tasalanıyordur kaldırımlar. Köşe başındaki dilenci bile şaşırmıştır bu işe de düzenin ruhu duymamıştır. Ah ultrasonda teşhiş edilebilseydi bizim gibiler… Beni neden doğurdun anne dediğimi duymak istemezsin değil mi? Lütfen çekilir misin? Nihayet dış kapının koluna dokunabildim. Merdivenleri inerken bir hafiflik yayılıyor yüreğime. Annem ardımdan kapıyı kapar kapamaz telefona sarılmış olmalı. Kıza bir haller oldu diyecek. Sağ yanağına iki, sol yanağına üç damla yaş süzülecek. Aman bey göz kulak ol! Kızın bakışları hiç normal değildi. Nereye gittiğini de söylemedi. Gençtir, cahildir, üstelik depresyonda. Demedim mi bir doktora götürelim; iğne ilaç yazdıralım diye… Babam o sözünü bitirmeden telefonu kapatıp sokağa fırlayacak. Altın damlasına bir şey olursa yaşayamaz. Anneme kızmadan da edemeyecek. Elini kolunu bağlasaydın. Salmasaydın ya dışarı. Hiç sözünü geçiremedin zaten çocuklarına. Aklın fikrin ev işlerinde, kabul günlerinde be kadın! Şehrin havasını teneffüs etmeyeli on dokuz gün olmuş. On dokuz gün önce son kez gitmiştim okula. Hiç otobüse binmez, iki kilometreyi yürüyerek tüketirdim. Bacaklarım ağrımaz, göğsüm sıkışmazdı böyle. Şimdi her adımda biraz daha tükeniyorum. Yorgun yorgun çarpıyor yüreğim. Gözlerim yol boyunca sıralanmış iş yerlerine takılıyor. Giyim kuşam mağazaları, marketler, tekel bayiileri, tost-sandviç büfeleri, mobilyacılar, vs… Ne kadar sakin ve yerli yerindeler. Ne bekliyordum, benim derdimle dertlenip kepenk indireceklerini mi? Geçen ay ekonomik kriz nedeniyle bir günlük boykot uygulamışlardı ama o, mühim şeydi canım. Ben okula gidemezsem kıyamet kopmazdı. Fakat kasaya giren azalırsa nice olurdu esnafın hali… Vergilendirilmiş kazanç kutsaldı! Bankacısından tekelcisine, f***esinden travestisine kadar helal lokma peşindeydi herkes! Kim demiş tepkisiz milletiz diye… Nerede neye tepki koyacağımızı iyi biliriz biz! Niye okul yolundan başka bir caddeye sapmıyor ayaklarım. Okula gidip müdüre çıksam, “Hocam yarın raporum bitiyor sen bilirsin artık” desem… Ne renk peruk takayım diye soruyorsan, şöyle öğrenciye yakışan bir şey olsun diyecek kuşkusuz. Paris Kuaför’e okul bir yığın sipariş vermiş. Hangini alsam bana uyarmış. Peki formamın altına ne renk pabuç giymemi önerirsiniz? Kırmızı liseye yakışmazsa lacivert alayım. Forma boyu diz üstü mü olsun? Lafı mı olur anlatın, beni aydınlatın lütfen. Siz büyüğümsünüz, benden iyi düşünürsünüz!.. Evet evet 1785 Büşra’yım ben… Şu 9-A’nın haşin, asi çocuğu… Neden şaşırdınız… İkide bir ardıma bakıp duruyorum. Hayret babam yetişemedi hâlâ. Mecalim kalmadı. Kalbim göğüs kafesinden sökülür gibi çırpınıyor. Ters düştük birbirimize telaşı ondan. Korkma! Kes şu gümbürtüyü. Benim bedenime ait bir organsan rahat dursana yerinde. Vallahi söküp fırlatırım. Herkes üzerine basar haberin olsun… Ne aort kalır, ne koroner arter, ne de ventriküler basınç… Sen temiz kanı pompala hücrelere. Üzerine erzan olmayana da karışma… Hadi hadi kes şu lüzumsuz çırpınışları… Nerede kalmıştık hocam? Af buyurunuz. Elime dilime sahip olamıyorum da son günlerde. Dalaşıp duruyorum önüme gelenle. İnsan yüreğine bile söz geçiremezse anlayın artık gerisini. Siz barışık görünüyorsunuz maşallah. Hani yirmi gün önce bayrak merasiminde yaptığınız o konuşma var ya, pek celâllenmiştiniz; “Başörtüsü yassak!” derken… Ona yasak denmez mi hocam? İki ’s’ kullanınca daha mı etkili oluyor? Hani bıçak gibi kesip atmaksa maksadınız, yasssssak da diyebilirsiniz ama etimolojiye aykırı düşmez mi? Beşeri kurallar önemli hocam! Aman gözünüzü seveyim dilbilgisi de olsa basite almayınız. Sonra başınızı ağrıtırlar. Uçan sinekten bile nem kapan müfettişleri bilirsiniz… Hazır yeni koltuk da edinmişken kendinize… Sakın… sakın… Farz edin ki evet-hayır yarışmasındasınız. Ama neden başınızı emme basma tulumba gibi sallayıp duruyorsunuz ki? Salla başını al maaşını demek istemiyorsunuz biliyorum. Ah her şeyi şu yanlış anlamam yok mu? Kalbi temiz olduğu için kendini namazdan muaf tutanlara bir benzeyebilsem, her şeyi doğru anlayacağım. Yoo hocam kafa mı bulurum sizinle estağfurullah… Ne haddime, hangi cüretle… Öldün mü baba! Yetişsene, durdursana kızını! Hâlâ sen istediğin için başımı açmadığımı sanıyorsun değil mi? Şu gri eşarbı sen istiyorsun diye örttüğümü… Gör öyleyse… Yolda yakalayamazsan Anadolu İmam Hatip’in önüne gel. Korkma başka bir yere gidecek değilim. Bunca yıllık kızınım evden ve okuldan başka bir yerde gördün mü beni? Bundan sonra da görmeyeceksin inşallah… Büşra ne demekti baba? Müjde mi! Müjdenin acısı da olur mu? Şu an yığılıp kalsam caddenin ortasına, elimden tutacak bir Allah’ın kulu bulunur mu? Bulunmaz baba! Kaç asırdır yıkık döküğüm kimin umurunda… Eskiden okul mu varmış baba! Okuyup da işsiz gezen binlerce üniversiteli var bu memlekette… Başı açık olan ve okumaya ilgi duymayan binlerce genç kız da… Ama fatura neden hep bana kesiliyor anlayamıyorum! Bana bir müjde getir baba! Dayımdan olmasın! O boş genç kızlık hülyalarını sakın diline dolama! Bana bir müjde getir baba! Cümlenin başında kocaman bir itimat olsun… ‘Anadolu İmam Hatip Lisesi ‘ bu ibare neden böylesine bedbin görünüyor gözüme. Levhaların ruhu olur mu? Okul duvarları bile yas tutar mı içine alınmayan öğrencilere? Okul bahçesi köhnemiş bir cendereye dönüşmüş, mevcut neredeyse yarıya inmiş… Öğrenciler kuzu kuzu sıraya girmişler. Nöbetçi öğretmenler asil ve vakur dolanıyor sıralar arasında. Ne güzel! Huzuru bozan mihraklar al aşağı edilince okul okula benzemiş! Eğitim öğretim hızlanacak, muasır medeniyetin üzerine çıkacağız! Pabuç bırakmayacağız Orta Çağ zihniyetine. Çok şükür, çok şükür bugünü gösterene(!) Öğrencilerin sınıf sınıf okula alınacakları sırada güç bela duvarın üzerine tırmanmayı başarıyorum. Derin derin nefeslendikten sonra sağ elimi havaya kaldırıp bağırıyorum bütün gücümle: “Peruğuma örgü de öreyim mi Hocam! Ucuna kırmızı kurdele de takayım mı? Lütfen tavsiye buyurunuz!” Ellerim başımdaki örtüye kayıyor… Bir ananın yavrusunu okşaması gibi parmaklarım şefkâtle geziniyor başörtümde… Üzerime çevrilmiş yüzlerce göze inat koca memleketin sahibi benmişim gibi rahatım. Birden karışıyor okulun bahçesi. Sanki şehir büyük bir uğultuyla üzerime akıyor. Öfke mi, sevgi seli mi anlamak güç… Bir anda gözlerim kararıyor, sendeleyerek aşağı uçuyorum… Tam sert zemine çivi gibi çakılacağıma inanmışken çelik gibi güçlü iki kolun hapsindeyim… Babam! Gür sakalının çevrelediği mütebessim yüzünü yüzüme sürüyor ağlamaklı… “Kızım!” diyor… “Altın damlam… Ocağımın bereketi… Biliyordum özüne ihanet etmeyeceğini…” “Ah baba!” diye göğsüne gömülüyorum; “Ah babacığım! Lütfen bir daha şüphe bile etme! Etme!…” |
Cvp: İbretlik yaşanmış bir hikaye daha -1- GERÇEK SINAV Tamda sınav arifesinde. Nasıl ki Yusuf gömleğini çıkarmadıysa, benim gömleğim de örtümdür. Tesettürümdür. Şimdi anladım. Ben bu kıssaya muhtaçmışım. Bu kıssa beni diriltti. İşimi kolaylaştırdı. Sararıp dökülmeye başlayan yapraklara, gökyüzündeki kara kara yağmur bulutlara, âdeta insanın yüreğine ürperti veren, tüm güzelliklerin üzerine çökmüş olan sisli havaya camdan bakarken, sevinçle hüznü bir arada yaşıyordu Zeynep. Onu tanıyan arkadaşları “Çağın Zeynep’i” lâkabını takmışlardı. Ortaokulu, liseyi dışarıdan vermiş, nihayet üniversite kapısına dayanmıştı. Bu arada lâkabına yakışır bir şekilde bir gazetenin köşesinde yazdığı Kur’an merkezli, vahyi esas alan, hikâyeyi araç olarak kullanıp kaleme aldığı yazılarından dolayı birçok kimse onu tanır, takdir ederdi. Çevresinde gördüğü aykırılıkları vahiy süzgecinden geçirip kaleme alır, insanların önüne, sıkılmayacakları bir tarzda koyardı. O insanları motive etmeye çalışırken, kendi hikâyesinin başlayacağından habersizdi. Ertesi gün sınavı vardı; ama o, sınavdan çok, sınava alınıp alınmayacağı endişesini taşıyordu. Devamlı dua ediyordu. Rabbine sığınıyor, O’ndan yardım bekliyordu. Tüm bu duygular benliğini kuşattığı bir anda acı acı çalan kapının zil sesiyle irkildi. Gelen en yakın arkadaşı, sırdaşı, aynı düşünceleri paylaştığı onun için canı–cananı Hatice’ydi. –Selâmünaleyküm. Zeynep’im nasılsın? –Aleykümselâm. Hamdolsun Hatice. Hoş geldin, buyur içeriye. Beraberce içeri girip karşılıklı oturur oturmaz, Zeynep hararetle atıldı söze; –Tam da ifadesi mümkün olmayan düşünceler içerisindeyken geldin, çok iyi oldu. Seni gördüğüme o kadar çok sevindim ki, anlatamam. Hatice Zeynep’in heyecanını, telâşını sezmişti. –Hayırdır. Sınav stresi erken başlamış olmalı. –Keşke öyle olsa. Bu sınav benim ve benim gibi düşünenler için gerçekten bir dönüm noktası olacak gibi. Hatice, arkadaşının endişesini anlamış, onu rahatlamak istercesine müşfik bir şekilde karşılık verdi: –Zeynep, endişelenmene gerek yok. Biz duruşumuzu muhafaza edelim yeter ki. Sana uğramamdaki sebep, hem seni görmek, hem de akşam okuduğum âyetlerin düşünce dünyamda estirdiği fırtınalar… Gece, okuduğum sûrenin etkisinden olacak bir türlü uyuyamadım. Belki de çoğu defa gözümüzün önünde olan, okuduğumuz bu âyetler zinciri beni âdeta tekrar diriltti. –Hatice arkadaşım sen ne diyorsun? Seni dirilten bu âyetler nedir, hangi sûre bu? –Zeynep’im, Yusuf sûresi. Yusuf Aleyhisselâm’ın kıssasını bilirsin. Yusuf Peygamber’le vezirin eşi Züleyha’nın arasında geçen söz ve eylem aşamalarını hatırlar mısın? Hani Yusuf oldukça yakışıklı bir gençti. Öyle ki, Züleyha’yı Yusuf’u beğenmesinden dolayı eleştiren ve bunun için de saraya davet edilerek karşılarına çıkan Yusuf’a bakan hanımlar, onu görünce parmaklarını kestiler. Bu, Yusuf’tan murad almak isteyen Züleyha. Niyetini Yusuf’a açtığında, neredeyse kaybedenlerden olacaktı, Rabbinin bürhanı sayesinde Yusuf teveccüh etmedi. Kaçmaya çalışan Yusuf’a, arkadan müdahale edip çekmeye çalışırken, Yusuf’un gömleğini arkadan yırtar Züleyha. Muradına eremeyen Züleyha, bu sefer de iftira atar Yusuf’a. Şahitler dinlenir ve karar çıkar: –Şayet Yusuf’un gömleği önden yırtılmışsa, suçlu olan Yusuf’tur. Yok, eğer arkadan yırtılmışsa, suçlu olan Züleyha’dır. Yusuf lehinde karar çıkar ve Züleyha suçlu bulunur. İşte Zeynep, kıssa kısaca bu şekilde gelişir. –Evet, Hatice kıssayı bu hâliyle biliyorum ben de. –Zeynep, bu âyetleri okuyunca bir an kendimi sahâbenin yerine koydum. Her ikimiz de aynı âyetlerle muhatabız. Onlar ve biz. Aynı menbaadan kana kana içmeye çalışan bizler. Neden aynı tavırları sergileyemiyoruz? Vahyin onlarda bıraktığı etki ile bizim üzerimizde bıraktığı etki neden aynı olmaz? Neden fark eder ki? –Hatice haklısın. Bu bizim en önemli hastalığımız. Belki de bizler yaşantımızda vahyi konuşturacak iken, vahyin karşısında konuşmuşuz. Durumumuzu, konumumuzu, her şeyimizi ifade etmek için, meşrulaştırmak adına vahye gitmişiz. Her şeyimizi ona onaylattırmışız. Yürüyen Kur’an olan bir Peygamber gerçeği ortada iken vahyi hayata taşıyamamışız. Hep birtakım endişeler kuşatmış bizleri. Ben’lik duygularımızı aşıp da “Biz” diyememişiz ki hiç. “Biz” demenin hazzını tadamamışız. –Evet, kardeşim katılıyorum tüm dediklerine. Ama bu Yusuf sûresi beni çok düşündürdü. Gömleğin yırtılmasındaki anlam nedir? Gömlek önden veya arkadan yırtılmış olsa, ne ifade eder ki? Derken sonra çözdüm. İşte o an sahâbîlerle aynı frekansı yakaladığımı hissettim. Her şey Yusuf ile Züleyha da saklı. Yusuf Züleyha’ya meyletmedi, yönelmedi. Yüzünü muvahhid olarak Rabbine çevirdi. Züleyha’dan kaçtı, ondan Rabbine hicret etti. Züleyha’nın muradından çok, Rabbinin muradına koştu. Acaba bugün vahyi yaşantıya hâkim kılma yönündeki engeller nelerdir? Bunlar bizim için birer Züleyha değil midir? Bize Allah ve Resûl’ünden daha sevgili gelen Züleyha’larımız nelerdir? İşte asıl gündem bu olmalı. Pratikteki Züleyha’larımızı tespit edip, bunlar karşısında Yusuf gibi bir duruş sergileyemediğimiz an kaybettiğimizin işaretidir. Bizler, bu kavgada, gömleği arkadan yırtılanlardan olmak durumundayız. Bu ise, devamlı önde olduğumuza işaret eder. Önde olan biziz, geride olanlar ise Züleyha’larımız. Arkaya dönmeden, bakmadan, emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmak kaydıyla yüzümüzü Rabbimize çevirmeliyiz. –Hatice, gerçekten ben bu âyetleri hiç böyle düşünmemiştim. Aman ya Rabbi! Tüylerim ürperdi. Çoğu zaman kıssa der geçeriz. Ama öyle mi kardeşim. Sen bugün bana Rabbimin bir lütfu oldun. Hatice, şimşekler çaktırdın düşünce dünyamda. Tam da sınav arifesinde. Nasıl ki Yusuf gömleğini çıkarmadıysa, benim gömleğim de örtümdür. Tesettürümdür. Şimdi anladım. Ben bu kıssaya muhtaçmışım. Bu kıssa beni diriltti. İşimi kolaylaştırdı. Tüm bunları ifade ederken Zeynep’in gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Kabına sığmaz bir hâle bürünüyordu. Sanki bayramdı o an onun için. “Rabbin verecek ve sen de hoşnut olacaksın.” emri tezahür ediyordu. Hatice ile Zeynep’in sohbetleri ilerledikçe ilerledi. Nihayet ilerleyen saati dikkate alan Hatice; –Kardeşim, Zeynep’im. Artık kalkmalıyım. Ama duam şudur: “Rabbimiz! Züleyhalarımız karşısında bizleri gömleği arkadan yırtılanlardan eyle. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Sensin bizim Mevlâ’mız. Bizim senden başka kimimiz, kimsemiz yok. Bizlere yardım eyle.” (Âmin) Rabbim yarınki imtihanında yâr ve yardımcın olsun. O sığınağın, O yaranın, O gören gözün, yazan kalemin olsun. Sen ve senin gibi çağın Zeynep’lerine… ZEYNEP İÇİN ŞİMDİ KIYAM ZAMANIDIR Her iki arkadaş birbirlerine şimdiye kadar hiç yaşamadıkları bir duygu seli ile sarılıp, kucaklaştılar, selâmlaşıp ayrıldılar. Zeynep, Hatice’nin sözlerini düşündü durdu. Derken hayli ilerleyen zamanı görünce namazını kılıp, derin düşünceler içerisindeyken uykuya dalıp gitti. Sabah erkenden sınava gireceği okulun yolunu tuttu. Yol boyunca hemen hemen nereye baksa sınava girecek insanların telâşlı hâlini, koşuşturmalarına şahit oldu. Otobüslerde, özel araçlarda, kaldırımlarda sınav yarışı daha şimdiden başlamıştı sanki. Nihayet öğrenciler sınav numaralarının son rakamına göre grup grup sınava girecekleri sınıflara alınmaya başlanmıştı ki, Zeynep’i başörtülü olmasından dolayı endişe sardı bir an. Ama o hazırlıklıydı. Problemsiz bir şekilde diğer öğrencilerle beraber o da sınava gireceği anfi şeklindeki oldukça büyük salona girdi. Salondaki diğer arkadaşlarıyla da bekleme sürecinde oldukça güzel sohbetler, diyaloglar geliştirdi. Salondaki diğer öğrenciler de onun başörtülü bir şekilde sınava girebilmiş olmasından memnun gibiydiler. Hem neden olmasınlardı ki? Hemen hemen birçoğumuzun annelerinin, bacılarının başları örtülü değil miydi? Bir bez parçasından rahatsızlık duymak, asıl yobazlık değil de neydi? Derken soru kitapçıkları dağıtılmaya başlandı. İşte tam o sırada sınav komisyonu başkanı ve beraberinde âdeta bodyguard gibi gezen birkaç kişiyle sınav salonuna geldi. Gözler sanki bir şey arıyordu. Değerli bir şeyini kaybetmenin verdiği endişeyle aranan yüz ifadesi vardı sanki. Derken Zeynep ile göz göze geldi. –Hanımefendi lütfen dışarı gelir misiniz? Bu şekilde sınava girmeniz mümkün değil. Bu ifade, Zeynep kadar sınava giren diğer arkadaşlarını da üzmüş, birkaç kişinin sözlü ifadeleri fayda vermemişti. “Çağın Zeynep’i” ismi ile müsemma olan bu genç kız, oturduğu sıradan ayağa/kıyama kalktı. Şimdi Züleyha’sını kurban etme zamanıydı. –İmtihan için geldiğim bu ortamdan, imtihanı kazandığıma inanarak çıkıyorum. Benim için Rabbimin imtihanı daha çetin, daha zor. Ben onu kazanayım da varsın bu imtihana girmeyeyim. Yusuf’un ifadesiyle: “…Rabbim zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden daha sevimlidir…” (Yusuf, 33) âyetini okudu. Zeynep yavaş yavaş oturduğu masasından çıkıp, gösterildiği gibi dışarıya doğru ilerlerken geride bıraktığı koskoca anfideki yüzlerce kardeşi ayağa kalkmış çağın Zeynep’ini desteklercesine alkış tutuyordu. Zeynep koşar adımlarla dışarı çıkarken, bahçede en yakın arkadaşı âdeta onun önünü beklemekteydi. En sevdiği arkadaşı Hatice’ydi bu. Aralarında birkaç metre kadar bir mesafe kalmıştı ki, bir an durakladı Zeynep. Elleriyle gözyaşlarını silip, hıçkırıklarını içerisine gömdü âdeta. Kendini toparladı. Yüzlerce öğrenci yakınının bulunduğu okul bahçesindeki sessizliği Zeynep’in feryadı bozdu; –Hatice, kardeşim! Haticem! Züleyha’ma arkamı döndüm. Gömleğim de arkamdan yırtıldı. Şahid ol kardeşim, şahid ol. İki kader arkadaşı kalabalığın alkışları arasında çevirdikleri bir taksiye atlayarak yoğun trafiğin arasında kaybolup gittiler… |
Cvp: hani kıssalar vardır hisse almak adına Allah'ın mülkü geniştri, dedi. Ve Yahudiden de bu cevabı alan hacı, bir daha kapısına geleni boş çevirmeyceğine dair kendi kendine söz vererek oradan ayrılıp gitti. Ama köş de elden gitti. Allah yardımcısı olsun.. Kaynak: Büyük Dini Hikayeler, İ.Sıddık İmamoğlu, Osmanlı Yayınevi |
SAAT: 22:10 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.