![]() |
Ahzap suresi 56. Ayeti nasıl anlamalıyız? Bugün sizlerle konuşmak istediğim konu, Kuranda geçen Ahzap suresi 56. ayetin de Allah acaba bizlere ne emrediyor ve neler anlatmak istiyor, onu anlamaya çalışalım Allahın izniyle. Önce Diyanet mealinden alıntı yaptığım şekliyle yazmak istiyorum. Ahzap 56: Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin. Bu konuda düşüncelerimi yazmadan önce bu ayetten geleneksel İslam’ın ne anladığını ve bundan dolayı da kabul edilen hadisleri sizlere aktarmak istiyorum. Önce salât sözcüğünden günümüzde ne anlam çıkarıyorlar ve onun doğrultusunda neler yapılıyor ona bakalım. Salât kelimesinin günümüzdeki sözlük anlamı namaz, dua ve destek olmak gibi değişik anlamları olduğunu söyleyebiliriz. Geleneksel İslam’ın öğretisinde ne yazık ki yukarıdaki ayet, yalnız peygamberimize dua etmek ve saygı gösterisi olarak algılandığını görüyoruz. Peygamberimize salât, çoğulu salâvat getirmek olduğu böylece ona dua etmek, anmak olduğu anlaşılmış ayetten. Peki, yukarıdaki ayeti nasıl anlamışlar da, günümüzde neler yapılıyor önce ona bakalım. Günümüzde bu ayet öne sürülerek peygamberimizin adı anıldığında ona saygı göstermek için okunan dua olduğunu görüyoruz. Hatta yine bu ayet öne sürülerek, peygamberimize rahmet duası yapılması gerektiği çıkarılmıştır. Örnek vermek gerekirse; Sallallahü Aleyhi Vesellem” Veya “Aleyhissalâtü vesselâm” denilerek getirildiği gibi, daha uzun dua metinlerinin içinde de salâvat vardır. Meselâ, namazda okuduğumuz Allahümme Salli ve Bârik duaları da salâvat örnekleri olup peygamberimizi ve ailesine karşı bir duadır. Yukarıda yazdığım ve peygamberimize hitaben yapılan bu duanın acaba Ahzap suresi 56.ayetle bir ilgisi var mı, gelin birlikte bakalım ayeti anlamaya çalışalım, acaba bu ayette Allah ne anlatmak istiyor bizlere. Önce günümüzde yapılan anlamda düşünelim Allah ve melekleri ona rahmet duası mı yapıyor anlamında dersiniz bu sözler? Allah gönderdiği elçisine dua eder mi sizce? Dua kime edilir? Yüce bir makama ve ondan istekte bulunmak için yapılır. Allah emreder ve o iş olur. Demek ki burada dua anlamında kullanılmadığı çok açık. Çünkü Allah ve melekleri peygambere dua etmiş anlamında olamaz. Ne olabilir, yine bir başka anlamında olduğu gibi, DESTEK anlamı, en doğru anlam olacaktır. Böyle anladığımızda bakın ayet nasıl yerli yerine oturuyor. Ahzap 56: Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber'e destek verirler/onun şanını yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin. Ayette Allah ve melekleri peygambere destek olup, onun şanını yüceltirler derken, onu büyük bir makamın sahibi yaparlar anlamını da vererek, kurandan peygamberinize itaat ediniz ve ona uyunuz sözlerini de hatırlayıp, ona verilen değeri de belirtmiştir. Düşünün bir insana destek vermek onu büyük bir makama getirmekle de yapılır. Bir insanı Vali yaptığınızda o ilin en yetkili insanı yapmış olursunuz. Allah ta elçi olarak görevlendirdiği bir insana yine açıkladığı yetkilerle destek olmuştur. Ayetin devamından da yine bu manayı çıkarmalıyız ve Ey inananlar sizde benim elçime destek olun, ona yardım edin ki ona verdiğim görevi daha rahat ve daha güzel gerçekleştirsin anlamındadır. Buda peygamberimize bir destektir. Çünkü aldığı görevi daha rahat ve kolay yapabilmesi için onunda yardıma ihtiyacı vardır. Bu görevde tüm inananların görevidir diyor Allah. Ayetin sonundaki ona içtenlikle selam verin sözünden de, ona samimi ve açık olun ona saygılı olun, ona itaat edin demek istemektedir. Bu ayetin birkaç ayet öncesinde (Ahzap 53) peygamberimizin evinde onu gereksiz yere rahatsız edilmemesi gerektiği konusunda açıklama yapılır. Selam, bir insana ya da bir topluluğa onlara verilen saygının bir nişanesidir, ama burada daha çok ona itaat edilmesi ona saygılı olunması anlamındadır. Gelelim bu ayetin iniş sebebine. Kuranda bazı ayetler vardır ki o devrin gerekliliği için indirilmiş gibi görünür. Fakat bu ayetlerden de bizler, günümüzde çok şeyler öğrenir ve günümüze adapte ederiz. İşte bu ayette peygamberimizin yaşadığı dönem için, peygamberimize özellikle İslam dinini yaymak adına, yardım edilmesi, destek olunması ve ona saygı duyulması için dikkat çeken ayetlerdendir. Allah peygamberimize verdiği görevde başarılı olması için onu desteklediğini, onu büyük bir mertebeye getirdiğini söylüyor. O günün Müslümanlarına da sizde ona destek verin, İslam ı yayabilmesi ve kuranı anlatması için diye de belirtiyor. Onun şanını yüceltin ona değer verin ki sözü dinlenir birisi olarak, görevinde başarılı olsun. Yukarıdaki ayeti okudunuz ve Rabbin ne söylediğini anlamaya çalıştık elimizden geldiğince, Allah yanıltmasın. Şimdide günümüzde bu ayet öne sürülerek yapmamızı istenenlere bakalım ve bu doğrultuda bizlere aktarılan hadis örneklerini yazalım. Acaba Ahzap suresi 56. ayetle bir ilgisi var mı onun yorumunu da sizlere bırakıyorum. Allah herkese akıl vermiş kullansın diye. Birileri kullansın, diğerleri seyretsin diye değil. Peygamberimiz üzerine ömürde 1 defa salâvat getirmek farzdır. Ve adı her anıldığında ona salâvat getirmek vaciptir.(imamı kurtubi) "Kıyamet günü insanların bana en yakın olanları üzerime en çok salâvat getirenlerdir" "Kim benim üzerime 1 salâvat getirirse Allah onun üzerine 10 salâvat getirir. Kim benim üzerime 100 salâvat getirirse Allah onun iki gözü arasına nifaktan kurtuluş beratı yazar. Ayrıca ateşten kurtulduğuna dair bir beraat yazar. Ve kıyamet günü onu şehitlerle beraber cennete iskân eder" Efendimiz, “Yeryüzündeki Allah’ın seyyah melekleri ümmetimin salât u selamını bana, hemen anında ulaştırırlar.” (Nesai, Sehv 46) ve “Şüphesiz ki, benim üzerime salâvat getiren kimsenin selamını almak için Allah bana ruhumu iade eder.” (Ebu Davud, Menâsik 96) buyurur. "Duâ sema ile arz arasında durur. Rasulullaha salâvat getirilmedikçe Allah'a yükselmez." (Tirmizi, Altınoluk yayınları Üsve-i Hasene-33) 1- Her dua semaya çıkmadan memnudur. Buna salât vasıl olursa o dua yükselir. 2- Yanında ben anıldığım halde üzerime salât etmeyen kişinin burnu yere sürtülsün. (Müslim) Ebû Hüreyre radiyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem söyle buyurdu: “Yanında adım anıldığı halde bana salatü selam getirmeyen kimse perişan olsun.” Hem Müslüman olduğunu söylediği halde hem de peygamberin ismi anıldığında salâvat getirmeyen kimse Ahzab: 33/56 gereğince bir farzı yerine getirmemiş olacağından, peygamberin cimri demesine ve bedduasına hak kazanmış oluyor. Yine Ebû Hüreyre radiyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah Sallallahü aleyhi ve sellem söyle buyurdu: “Bir kimse bana salatü selam getirdiği zaman, onun selamını almam için Allah Teala ruhumu iade eder. Ayeti okudunuz ve birlikte Allah ne anlatmak istiyor anlamaya çalıştık. Peki, dostlar ayetin bahsettikleri ile yukarıda yazan konuların bir ilgisi var mı sizce? Peygamberimize dua etmenin, onun şanını yüceltmek için konuşmanın elbette hiçbir sakıncası yoktur, tam tersine çok da güzel bir harekettir. Eğer anamıza babamıza, yakınlarımıza dua ediyorsak, elbette peygamberimize de dua etmeliyiz, ama yukarıdaki sözleri, anlamları çıkarmanın ve bunu yapmadığımız takdirde, Allahın farz emrini yerine getirmemiş oluruz demenin, hüküm vermenin hele hele aşağıdaki sözlere inanmanın peygamberimize karşı çok büyük bir saygısızlık olduğunu asla unutmayalım. (-Yanında ben anıldığım halde üzerime salât etmeyen kişinin burnu yere sürtülsün. — Yanında adım anıldığı halde bana salatü selam getirmeyen kimse perişan olsun. — peygamberin cimri demesine ve bedduasına hak kazanmış oluyor.) Tüm bunları söyleyip inanmanın, Allah katında bir sorumluluk olduğunu da bilmeliyiz. Bu yanlış düşüncenin İslam ı yaşayışımızdaki, farkında olmadan yaptığımız yanlışların bir örneğini sizlere hatırlatmak istiyorum. Camilerde namaz bitiminde imam Lillahil Fatiha der( Allah için bir Fatiha okuyun). Peki, Fatiha okuyun demesine rağmen bizler içimizden ne söyleriz, hatırlayın lütfen Fatiha duasını mı okuruz? (Bilmeyenler belki okuyordur.) Elbette hayır, birçoğumuz peygamberimize salâvat getiririz, çünkü bizlere böyle öğretildi de ondan. Ne kadar ilginç değil mi? Allahın Kur’an dan çok güzel bir ayetini okumasını istiyor İmam, ama kendisi dâhil her kez kur’an ayetini okumuyor da, peygamberimize salâvat getiriyor, yani ona selam veriyor dua ediyor. Lütfen tüm bunları düşünün, acaba daha bilmeden ne kadar büyük yanlışlar yapıyoruz ve de bizlere yaptırılıyor kim bilir. Ben sorumlu olduğum, hesabın sorulacağı kitaba iman etmek için elimden geldiğince çırpınıyorum, onu anlamaya çalışıyorum. Yanlışlarımı rabbim affetsin. Benim yaptığım kur’anı anlayarak defalarca okumaları tavsiyesinde bulunmaktır. Çünkü Yaratan bizlere rehber olsun diye gönderdim dediği kitabı, yemin ederek kolaylaştırdım diyorsa birçok kez, bu kitap zor anlaşılır olamaz. Hesabın sorulacağı, imtihanın yapılacağı kitabın kur’an olduğunu söylüyorsa Rabbim, o çetin gün geldiğinde asla başka kitaplardan başka bilgilerden, başka hükümlerden sorumlu tutmayacaktır. Bunun aksini söyleyenler Rabbimle inatlaştıklarının ve adaletini sorguladıklarının farkına varmalıdır. Peki, bizler bu kadar açık deliller varken, her şeyden nice örnekler verdiğini söylüyorken Rabbim, nasıl olurda rehberin yolundan gitmek yerine, beşerin sözlerine inanıyoruz, bunu anlayamıyorum. Bizler uyuşturulduk mu, yoksa aklımız yerinden mi oynadı? Ben bu soruların cevabını arıyorum ama ne yazık ki bulamadım. Bulan varsa lütfen bana da söylesin. Dilerim Rabbimden bizleri aklı yerli yerinde olan ve onu gerektiği gibi kullanan kulları arasına, bizleri alması dileklerimle. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Ferdi kardeşim bende bu konuda Haluk abiye katılmaktayım doğru olanı nakletmiştir... |
Peygamabere salat getirmek farz mıdır ? Veya ismi okunduğunda veya işitildiğinde söz ile selavat getirmek farz mıdır ? Değil midir ? |
ferdi yazıyı okuduğunu sanmıyorum. başlığa bakarak kılavyeye dalıyorsun be kuzum. haluk beyı sevmediğini biliyorum ama bu senin peşin hükümlü olmanı gerektirmez.keşke makaleyı okusaydın da yorumlasaydın. okudun diyelimmmm. karşı düşünceni yazacağına çocukça hakaret etmek marifetmidir.kocaman adam oldun ama baliğ olamadın. ayıptır ferdi! saygısızlıklarına devam edersen seni ebediyen medinewebden emekli ederim bilmiş ol! |
HZ MUHAMMED (AS) (SAV ) AHZÂB suresi 56. ayet إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا Okunuş: İnnellahe ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslima MEAL:Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin. MEAL:Şüphe yok ki Allah ve melekleri, salavat getirir Peygambere; ey inananlar, siz de ona salavat getirin, tam teslîm olarak da selâm verin. MEAL: Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber'e destek verirler/onun şanını yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin. MEAL: Allâh'ı ve melekleri, Peygambere salât etmekte(onun şerefini gözetmeğe, şânını yüceltmeğe özen göstermekte)dir. Ey inananlar, siz de ona salât edin, (onun şânını yüceltmeğe özen gösterin); içtenlikle selâm edin (ona esenlik dileyin). |
BANA GÖRE AYETTE ÖVMEK=METHETMEK=ŞANINI YÜCELTMEK ANLAMI BİRİNCİ DERECEDE BASKINDIR Tabii bu anlamlardan destek olma anlamı da çıkarılabilir. Her müslümanın peygamberimizi (sav ) saygıyla anması, onu överek desteklemesi, ona güvenmesi Farzdır. AYETE DİKKAT Kİ, BİZDEN PEYGAMBERİMİZE HEM SALAT VE HEM DE SELAM ETMEMİZ İSTENMİŞTİR. Salat ile Selam bir arada. Hz. Peygamber ve diğer Peygamberlere salât ve selâm getirmek, onlara gösterilen bağlılığın, sevgi ve saygının bir tezahürüdür. "Salât" kelimesi sözlükte "dua, namaz, rahmet" mânâlarına geldiği gibi kendisinden türetilen bazı fiillerde "bereket" mânâsına da gelir. Kaynaklarda birbirine yakın ve ortak anlamları ifade eden kelime, yerine göre bunlardan birine karşılık olarak kullanılmıştır. Bu sebeple konuyla ilgili Ahzâb Sûresinin 56. âyetine Salât kelimesinin aslında "rahmetle dua etmek" mânâsına geldiği, Allah tarafından yapıldığında "rahmet", melekler tarafından yapıldığında "Allah'ın rahmetini istemek" demek olduğu belirtilmiştir. Nitekim melekler bir şahsa salât getirirken, "Allah'ım onu bağışla, ona merhamet et" derler. Allah'ın Peygambere salâtı, O'nu övmesi ; meleklerin O'na salâtı ise, O'na dua etmeleridir Sonuç olarak "salât", Allah'tan olunca rahmet, meleklerden olunca mağfiret-i İlâhîyi istemeleri, mü'minler tarafından getirilince de hayırla dua etmek mânâlarına gelmektedir.Tabii bu anlamlardan DESTEKLEMEK ,destek olma anlamı da çıkarılabilir VE ÇIKAR DA "SELAM" kelimesi de ortak sayılan bir çok mânâya gelmiştir. Daha önce zikredilen Ahzâb Sûresinin 56. âyetinde Hz. Peygambere salât gibi çok selâm etmemiz de istenmektedir. Selâm, sözlüklerde Allah'ın ismi olarak kullanıldığı gibi, selâmlaşmak, kusurlardan beri olmak, emniyet ve sulh mânâlarına da gelir. Salât ve selâm getirmekten maksat, Hz. Peygamberi yüceltme, ona saygı ifadesidir. Dünyada O'na yapılacak destek, O'nun hatırasını yüceltmek, dini yaymak ve sürekliliğini temine çalışmaktır. O HALDE BUYRUN NAMAZLARDA YAPTIĞIMIZ GİBİ ONA DUAYA( SALAT VE SELAMA ) Ettehiyyâtü lillâhi vessalevâtü vettayibât. Esselâmü aleyke eyyühen-Nebiyyü ve rahmetüllâhi ve berakâtüh, Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhis-Sâlihîn. Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Rasûlüh. Allahümme salli alâ Muhammedin Ve alâ âli Muhammedin. Kemâ salleyte alâ İbrahim'e ve alâ âli İbrahim'e İnneke hamidun mecidun". |
BANA GÖRE AYETTE ÖVMEK=METHETMEK=ŞANINI YÜCELTMEK ANLAMI BİRİNCİ DERECEDE BASKINDIR Tabii bu anlamlardan destek olma anlamı da çıkarılabilir. Her müslümanın peygamberimizi (sav ) saygıyla anması, onu överek desteklemesi, ona güvenmesi Farzdır. AYETE DİKKAT Kİ, BİZDEN PEYGAMBERİMİZE HEM SALAT VE HEM DE SELAM ETMEMİZ İSTENMİŞTİR. Salat ile Selam bir arada. Hz. Peygamber ve diğer Peygamberlere salât ve selâm getirmek, onlara gösterilen bağlılığın, sevgi ve saygının bir tezahürüdür. "Salât" kelimesi sözlükte "dua, namaz, rahmet" mânâlarına geldiği gibi kendisinden türetilen bazı fiillerde "bereket" mânâsına da gelir. Kaynaklarda birbirine yakın ve ortak anlamları ifade eden kelime, yerine göre bunlardan birine karşılık olarak kullanılmıştır. Bu sebeple konuyla ilgili Ahzâb Sûresinin 56. âyetine Salât kelimesinin aslında "rahmetle dua etmek" mânâsına geldiği, Allah tarafından yapıldığında "rahmet", melekler tarafından yapıldığında "Allah'ın rahmetini istemek" demek olduğu belirtilmiştir. Nitekim melekler bir şahsa salât getirirken, "Allah'ım onu bağışla, ona merhamet et" derler. Allah'ın Peygambere salâtı, O'nu övmesi ; meleklerin O'na salâtı ise, O'na dua etmeleridir Sonuç olarak "salât", Allah'tan olunca rahmet, meleklerden olunca mağfiret-i İlâhîyi istemeleri, mü'minler tarafından getirilince de hayırla dua etmek mânâlarına gelmektedir.Tabii bu anlamlardan DESTEKLEMEK ,destek olma anlamı da çıkarılabilir VE ÇIKAR DA "SELAM" kelimesi de ortak sayılan bir çok mânâya gelmiştir. Daha önce zikredilen Ahzâb Sûresinin 56. âyetinde Hz. Peygambere salât gibi çok selâm etmemiz de istenmektedir. Selâm, sözlüklerde Allah'ın ismi olarak kullanıldığı gibi, selâmlaşmak, kusurlardan beri olmak, emniyet ve sulh mânâlarına da gelir. Salât ve selâm getirmekten maksat, Hz. Peygamberi yüceltme, ona saygı ifadesidir. Dünyada O'na yapılacak destek, O'nun hatırasını yüceltmek, dini yaymak ve sürekliliğini temine çalışmaktır. O HALDE BUYRUN NAMAZLARDA YAPTIĞIMIZ GİBİ ONA DUAYA( SALAT VE SELAMA ) Ettehiyyâtü lillâhi vessalevâtü vettayibât. Esselâmü aleyke eyyühen-Nebiyyü ve rahmetüllâhi ve berakâtüh, Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhis-Sâlihîn. Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Rasûlüh. Allahümme salli alâ Muhammedin Ve alâ âli Muhammedin. Kemâ salleyte alâ İbrahim'e ve alâ âli İbrahim'e İnneke hamidun mecidun". |
Değerli arkadaşım ben tam tersine, bir kelimenin tek bir anlamı olduğunu söylemeyi bırakın, birçok yazıma tekrar dönüp okuyun, tam tersine aynı kelime çok farklı anlamlara geldiğini hep söylemişimdir yazılarımda. Bunu bana nasıl isnat ettiniz doğrusu anlayamadım. Bana hiç hak etmediğim birçok isnatta bulunmuşsunuz. Şu sözleri bana nasıl söylediniz bilemiyorum, sanırım yazdıklarımı okumuyorsunuz. ( geçmişe bağlı kalınarak kuran merkezli fıkhederek din yaşanır MANTIĞIMA UYGUN DİN ANLAYIŞI OLMAZ.....BU ÇOK KAVRAMLI DİN OLUR Kİ NE YAPTIĞINI BİLMEMEKTİR.) Siz benim yazdıklarımdan bunu söylediğimi mi anlıyorsunuz? Doğrusu sizi anlamakta zorluk çekiyorum, canınız sağ olsun, beni rabbim anlıyor, fakat şunu unutmayınız siz benim gibi düşünmediğiniz halde, ben sizi hiç birşeyle suçlamıyorum, isnatta bulunmuyorum, bu sözlerimi iyi düşünmenizi ve analiz etmenizi öneririm. Şunuda tekrar söylemek isterim, bende bir beşerim elbette rabbin kelamını anlamaya çalışırken hata yapabilirim. Hiç bir zaman benim söylediklerim en doğrusudur demedim, aslada demem, çünkü bu aptallık olur. Fakat benim yöntemim Rabbin önerdiği yöntem olduğu için bana göre en az hata yapılacak bir yoldur. Rabbim ne diyor? Sizlere anlaşılır, kolaylaştırılmış bir rehber gönderdim. Bu rehberi bir bütün olarak al ona sarıl, oku ve aklet, düşün doğru sonuca mutlaka ulaşacaksın diyor. Bunu yaparken elbette hatalarım olacaktır ama en azından en az hata olacaktır. Rabbim sizlerin rehberiniz kur'an diyorda velilerin ardı sıra gitmeyin diyorsa, buna uymayan en fazla hata yapan olacaktır. Rabbim sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim dediği halde, birileri bu kitap yetmez bakın şu kitaplarda var diyerek yüzlerce, binlerce ilaveleride dinleştirenlere inanıyorsak, bu yolun en fazla hata yapan bir yol olacağınıda unutmayalım. Bir işe başlarken ve takip ederken en kısa yol, en basit yol EN EMİN VE ENAZ HATASI OLAN YOLDUR ARKADAŞIM. Bunu öneren YÜCE RABBİMDİR. SAYGILARIMLA haluk GÜMÜŞTABAK |
Sayın arkadaşım yazdığınız cümlelerden tam anlayamadım ama, anladığım kadarıyla cevap vereyim. Sanki benim söylediklerim peygamberimizin söylediklerinden, kur'anı anlayışından çok farklı şeyler olarak söylemişsiniz. Ben bunu anladım. Eğer bunu söylediyseniz bu büyük bir iftiradır, ayrıca bunun vebalide vardır hatırlatmak isterim. Benim söylediklerim Rabbin apaçık söyledikleridir. Bunu açıkca ben anlamışsam peygamberimizinde farklı anlaması mümkün değildir. Apaçık sözlerin dışında birileri aslında Allah bunu anlatmak istiyor diyenlerin sözlerine inanmak elbette sizin sorumluluğunuzdur. Ayrıca peygamberimizin üzerinden nakledilen yüzlerce hatta binlerce yanlış bilgilerin peygamberimizin gerçek sözleri olduğuna inanıyorsanız, tabi buda sizin sorumluluğunuzdur. Benim yaptığım yine peygamberimizin bizleri uyardığı hadisinde olduğu gibi, onun sözleri diye nakledilen bilgileri, kur'an ile karşılaştırıyorum ve öyle kabul ediyorum. Çünkü peygamberimiz bu yolu izlememizi istemiştir bizlerden. Bana sorduğunuz soruya gelince. Kur'ana yönelen yani okuyan her insan aynı şeyimi anlar demişsiniz. Sanırım siz benim yazdığım yazıları okumuyorsunuz, okumuş olsaydınız bu soruyu sormazdınız, çünkü bu konu ile ilgili yazım bu sitede vardır. Aşağıda linkini veriyorum. Birçok arkadaşım ön yargıyla yaklaşıyor bana, yazdıklarımı okumadan birçok ithamda bulunuyorlar. SAYGILARIMLA Halukgta [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Nekadar güzel söylüyorsunuz, samimiyetimi elbette Allah bilir, ama siz benim samimiyetimi, niyetimi bilmediğiniz halde bana nasıl olur da ithamlarda bulunabilir siniz? Yoksa siz benim samimiyetimi bildiğinizden eminmisiniz? Benim ortalığı yıkıp geçtiğimi söylüyorsunuz, bundan eminmisiniz? ya siz bu sözlerinizle ortalığı yakıp yıkıyorsanız? Ya siz yanlış yapıyorsanız bunu hiç düşündünüz mü? Bakın ben size böyle bir ithamda bulundummu hiç? Bulunmadım nedenmi arkadaşım? çünkü Rabbim ne diyor, kimin takvaca üstün olduğunu yanlız ben bilirim. Fakat birileri çıkıyor ve diyorki sen insanları yanlışa yönlendiriyorsun, senin söylediklerin yanlış sözler. Siz benim istikametimin yanlış olduğunu söylüyorsunuz. Lütfen yazdığım yazılara, verdiğim cevaplara bir bakın, ben hiç bir zaman benim gibi düşünmeyenlere, sen yanlış düşünüyorsun, insanları yanıltıyorsun dedimmi, yada sizin tabirinizle ortalığı yakıp, yıkıp gidiyorsun dedimmi? Demem çünkü bunu söylemek büyük bir yanılgıdır. Benim söylediğim ayetten benim anladıklarımdır diyorum. Hatta yanlız beni bağlar diyede açıklık getiriyorum. Çünkü ben de bir insan olduğumu ve hata yapabileceğimi asla unutmadan bakıyorum olaylara. Bir yazı yazdığımda kaç kez okuyorum ve düşünüyorum bir bilseniz, acaba söylediklerim Rabbin ayetlerine ters düşüyormu diye. Verilen cevaplarıda itinayla okuyor ve düşünüyorum, acaba yanlışmı yaptım diye. Fakat bana verilen cevaplara bakıyorum, söyledikleri kur'an ile karşılaştırıp yanıldığımı yine kur'an ile göstermek yerine, bana ayetin karşısına rivayetleri ve kur'ana asla uymayan sözleri peygamberimizin sözüdür diye çıkartıyorlar. Yada hiç bir delil göstermeden karşı çıkıyorlar, söyledikleri sözleri hatırlamak bile istemiyorum. Bunları söylemek ve yapmak bana göre iki günahı birden işlemektir. Birincisi Rabbin ayetinin karşısına doğru olması mümkün olmayan, emin olmadığımız peygamberimizin sözüdür dedikleri bilgileri çıkarmaktırki bu şirktir, ikincisi peygamberimizin söylemesi asla mümkün olmayan, kur'ana ters düşen Rabbin hükümlerine uymayan sözleri, peygamberimizin gibi göstermekle bir başka suç işlenmektedir. Buda peygamberimize bir iftiradır. Size soruyorum aşağıdaki sözleri peygamberimiz söylemişmidir? Buna inananların peygamberimize apaçık hakaret ettiğini göremiyormuyuz_ _Yanında ben anıldığım halde üzerime salât etmeyen kişinin burnu yere sürtülsün. _Yanında adım anıldığı halde bana salatü selam getirmeyen kimse perişan olsun. İşte benim yaptığım ve çabalarım bu yanlışları düzeltmek adınadır. Peygamberimiz bizleri kur'an ile uyarma görevi almıştır, kitabın dışınada asla çıkmayacağına göre, peygamberimize atılan iftiraları temizlemek bizlerin asıl görevi olmalıdır. Yoksa huzuru mahşerde peygamberimizin yüzüne asla bakamayız, bunuda unutmayalım. SAYGILARIMLA Halukgta |
Sayın arkadaşım İTHAM sözcüğü hakkındaki ki düşünceniz elbette bir fikirdir saygı duyarım. Fakat İTHAM kelimesi günümüzde mana, anlam olarak SUÇLAMA sözcüğünün karşılığı olarak kullanılır genelde. Eğer ben bir ayet hakkında düşüncelerimi yazdığımda, karşımda benim gibi düşünmeyenleri suçlamışsam ozaman haklısınız demektir. Örneğin siz, beni sizin ayetten anladığınız gibi anlamadığım için suçluyor ve bu konuda bana yanlış düşünüyorsunuz diyorsanız, işte bu bana İTHAMDA buluyorsunuz demektir. Ben hiç bir zaman hiç bir yazımda benim gibi düşünmeyenlere bir tek söz söylemedim. Tartışmamızda eğer o konu üzerinde anlaşamadıysak, rabbin önerisi doğrultusunda, bunun hükmünü Allaha bırakalım demişimdir. Çünkü ben kimsenin benim sözlerime göre dinini, imanını yaşasın deme cesaretini doğrusu göstermem. Bu bana göre cahil cesaretidir. Ben yanlış yapıyorsam toplumuda yanlışa sürüklemek anlamına gelirki bu davranış, doğrusu insanları büyük günaha götürdüğü gibi cehennemin kapısınıda açabilir bu tür davranışlar. Allah cümlemizi korusun bu durumdan. Allah sizlere rehber olsun diye, yemin olsun ki kolaylaştırıp gönderdim dediği ve kur'ana sarılın sizi doğru bana getirecek sözlerinden yola çıkarak, yolumu çiziyor ve bu anladıklarımı toplumla paylaşıyorum. Dikkat ederseniz benim amacım toplumu kur'anı bir bütün olarak anlamaya davet ediyorum okadar, gerisi beşerin rehberle diyaloğuna kalmıştır. Ondan nasibince ve Rabbim izin verdiği nispitte faydalanacaktır. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |
Alıntı:
evet000evet000evet000 |
Çok ilginç bir yaklaşım tarzı. Siz Rabbin ayetlerinden anladıklarınızı, inandıklarınızı özgürce yazacaksınız, ama ben ayetlerden sizin gibi anlamadığım, düşünmediğim için yazmayacağım öylemi arkadaşım. Bu sözlerinize söyleyecek hiç bir sözüm yok. İnsanları etkilediğimi söylemişsiniz. Madem yanlış düşünüyorum yanlış bilgi sahibiyim neden insanlar etkilensin ki?Yanlış bilgiler hiç kimseyi etkilemez, yanlış olana güler geçerler, eğer etkilenen varsa bunlar rabbin apaçık gerçekleridir. Bu türlü yazışmayı pek sevmem, onun için bundan sonra cevap yazmayacağım. Esen kalın. |
sayın haluk bey yanlış bilgiye insanlar güler gecer diyorsunuz ama yanlışı okuyan doğruyu bilmiyorsa O okuduğu yanlışı doğru olarak kabul etmezmi uzun uzun yazma EVET veya HAHIR olarak cevap verirmisiniz lütfen SAYGILAR EFENDİM... |
Değerli arkadaşım harika bir soru sormuşsunuz, Allah sizden razı olsun, neden mi söyleyeyim. Söylediğiniz çok doğru eğer yazılanların doğru olup olmadığını bilmiyorsa bir insan aldanabilir, kanabilir, yanılmasıda kaçınılmazdır. Yazılarımın tamamında ben şunu söylüyorum ve diyorumki; Benim sözlerimin doğru olup olmadığını, lütfen kur'an ile karşılaştırınız. Yani ben toplumu kur'anı anlayarak okumaya davet ediyorum. Bende bir beşerim hata yapabilirm diyorum. Ama arkadaşımız senin fikirlerin sende kalsın diyebiliyor. Ya onun söylediği yanlışsa. İşte karşılaştıracağımız, onay alacağımız KUR'ANA bakmadığımız taktirde herkez yanılabilir. Yine uzattım ama kusura bakmayın. Selametle. |
Teşekkürler kardeşim ama 1400 seneden bu yana gelen islam alimleri bunların hepsimi kafasında KUR,AN dışındamı yazdı cizdi BEN ARAPCA BİLMİYORUM ben sizin yazılarınızı okuyorum kendi kendime ACABA diyorum ister istemez insanın kafasında soru işareti oluşyor ama yinede siz bilirsiniz AMA YARADAN RABBİM DAHA İYİSİNİ BİLİR SAYGILAR... |
Mehmet kardeşim çok haklısınız, peygamberimizin ashabı, çevresindeki dostları asla bu dini yanlış anlaması mümkün değil. Sorun nerede biliyormusunuz, bu sözleri, düşünceleri bizlere iletirken yüzyıllar içinde yapılan, bazen kasti dini bozmak için, bazen bilmeden kendi iyi niyetli düşüncelerini ilave ederek doğru yaptığını zannederek bizlere iletmesinden kaynaklanıyor. Lütfen düşünün kendi geçmiş tarihimizi. Yüz yıl geçmişimizde dahi yanlış bilgilerin günümüzde bizlere öğretildiği ortaya çıkmıyormu? Düşünün birde 1400 yıl geriden gelen bilgilerin bizlere ulaşırken ne hale gelebileceğini. Allah da ayetinde uyarıyor, emin olmadığın sözlerin ardına düşmeyin diye hatırlayınız. Ayrıca düşünmediğimiz, hesaba katmadığımız bir konu var. Peygamberimiz ölümünden sonra toplanan hadis sayısının 500 civarlarında olduğu söyleniyor. Şimdi düşünelim günümüzde kabul edilen milyonlarca olan hadisler nereden çıktı. İşte işin vahameti korkunç tarafı burada yatıyor zaten, hangisi gerçek peygamberimizin sözüdür ayırmak çok zor. Onun için bizlere düşen önemli görev bu sözleri KUR'AN ile karşılaştırıp öyle kabul etmek olmalıdır, ZATEN PEYGAMBERİMİZDE BİZLERE BU YOLU ÖNERMİYORMU? Benden sonra benim adıma birçok söz söyleyeceklerdir, bunları ayırmak için kur'an ile karşılaştırın diyerek bizleri uyaran peygamberimiz değilmi? Onun ardı sıra gittimizi söyleyen bizler, onun hoşnut olmasını istiyorsak, hesap günü onun yüzüne bakkabilmek istiyorsak, onun adına uydurulan sözleri ayırmalı ve doğrusunu almalıyız.Selametle kalın arkadaşım. Saygılarımla halukgta |
slm [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] salamün aleyküm mümin karDeşim Birkaç Yerde .yazılarını okudum .öncelik le Cok büyük Bir Yanlıştasın.ne biliyorsan neye inanıyorsan hepsi yanlış.çünkü benim diyorsun öncelikle ve bildiğini idda ediyorsun.Bazı Şeyleri Bile Bilirsin Ama Yanlızca meal den yola cıkamassın. her yerde 4 5 Ayet-i kerime Yazıyorsun ve onlara okadar kaptırmışsın ki kendini o ayet ler paranoya olmuş ve bütün şeyleri siliyosun bitiriyosun.ehli sünnetten ne yanlış gördün ne mantığına yatmıyor.ve neye göre abdest alıyosun farzlar ne senin için.Hangi imama tabisin .senin o ulema dediğim yok saydığın alimler senin yaşının iki katı ömrünü vermişler din ilmine sen 10 senelik 20 senelik tecrüben le veya siz biz biliyoruz diyorsunuz.o alimlerin hiç birisi birbirini yalanlamamış.hepsi birbirini tutuyor.aklını burda kullan bun ların hepsimi yanlış hepsimi farklı zaman lar da yanlışı düşünüyor .bak mümmin kardeşim insanın en büyük düşmanı nefsidir ve şeytandır.şeytanın kandıramayacağı insan yoktur.sen bir ayeti kerime okuyosun ve onu olduğu gibi alıyosun ozaman herkeze göre bi r din oluşur kendine uydurur her kez bir din .cahil insan herzaman aklını beyenir bunu da yaptıran cahildir nefsinize uymayın diyor.nefs hayırı emretmez diyor.daima kötüyi ister.sen doğru yolda olduğunu idda ediyosun şeytan hiç saptırmaya çalıştımı seni yolun dan.vesveseleri farkedebiliyomusun.madem herşeyde aklımıza tabıcaz.ataist ler nasıl onlarda aklını kullanı yo ama inkar ediyorlar.yani anlatmak istediğim aklına fazla güven me çünkü şeytanda girer işin içine onun için sünnet ler de iyice araştır bilimsel olsun manevi olsun mantığına hangisi ter s geliyo mantığını orda kullan. Hz.Ali (r.a)Kuran-ı kerim BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM' in Sadece B harfinin Noktasında gizlidir diyor.Kuran-ı kerim bir okyanus sen bir cay fincanı kadar su olmışsın o okyanustan bu böle diyosun insanların vebaline giriyosun etme .haydi selamün aleyküm |
ŞEfaat Bütün Ehl-i sünnet âlimleri, ittifakla, hepsi şefaati kabul etmişlerdir. Sadece nakilden çok akla tâbi olan Mutezile denilen sapık bir fırka ve Vehhabiler şefaati inkâr etmiştir. Yeni türedi bazı yazarlar da Peygamber efendimize düşmanlık ederek, “Kur'anı getirmekle onun vazifesi bitmiştir. Kimseye faydası olmaz, şefaat edemez” diyorlar. Onun, âlemlere rahmet olarak geldiğini kabul etmiyorlar, Mutezileye, Vehhabilere inanıyorlar da, şefaatin hak olduğunu bildiren âyet ve hadisleri inkâr ediyorlar. Halbuki Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80] (Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71] (Peygamberin verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7] (De ki; “Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!”) [Al-i İmran 31] {Bu âyet-i kerime gelince, münafıklar, “Muhammed kendisine tapılmasını istiyor” dediler. [Şimdiki mezhepsizler de, “Peygamber, Allah’tan üstün tutuluyor” diyorlar.] Bunun üzerine aşağıdaki âyet-i kerime inmiştir. (Şifa-i şerif)} (De ki; “Allah’a ve Peygambere itaat edin! [İtaat etmeyip] yüz çeviren [kâfir olur] Elbette Allahü teâlâ kâfirleri sevmez.) [Al-i İmran 32] |
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Allahü teâlâ, şefaat edene ve şefaat edilene izin vermedikçe, hiç kimse şefaat edemez. Kalblerindeki müthiş korku giderilince, [şefaat bekleyenler, şefaat edenlere] “Rabbiniz şefaat hakkında ne buyurdu?” diye soracaklar. Onlar [şefaat edenler] ise, “Hak olanı buyurdu [şefaate izin verdi]” diyecekler.) [Sebe 23] (O gün, kimse şefaat edemez. Ancak Rahman olan Allah’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığı kimse şefaat eder.) [Taha 109] |
Bu âyet-i kerimelerde görüldüğü gibi, şefaat yetkisine sahip olanlar, (Peygamberler, âlimler, şehitler gibi) ancak Allahü teâlânın izni ile şefaat edeceklerdir. Yukarıdaki âyet-i kerimelerde, Allah’ın izni olmadan kimsenin şefaat edemiyeceği açıkça bildirilmektedir. Ancak Allah’ın izin verdiklerinin bundan müstesna oldukları, yani ancak Allah’ın izni ile şefaat edecekleri bildirilmiştir. Kimler şefaate kavuşur? Kâfirlere şefaatçi olmadığını ve putların şefaat edemiyeceğini gösteren âyetleri vehhabiler Müslümanlara yüklemeye çalışıyorlar, Peygamberler de şefaat edemez diyorlar. Şefaate sadece iman ehli kavuşacak, kâfirler şefaatten mahrum kalacaklardır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Artık şefaat edicilerin [Peygamberlerin, meleklerin, salihlerin, şehitlerin] şefaati, onlara [kâfirlere] fayda vermez.) [Müddesir 48] (O gün zalimler [kâfirler] için, müşfik bir dost, sözü dinlenecek şefaatçi de yoktur.) [Mümin 18] (Kâfir için dost ve şefaatçi yok) demek, (Müminler için dost ve şefaatçi var) demektir. Mesela Mümin suresinin 7, 8 ve 9.âyet-i kerimelerinde, meleklerin müminler için dua ettiği bildirilmektedir. Meleklerin duası elbette kabul olur. |
Sadece nakilden çok akla tâbi olan Mutezile denilen sapık bir fırka ve Vehhabiler şefaati inkâr etmiştir. Mutezile ve Vahhabi Birçok Müslüman kardeşimizin Mezhebidir Kimsenin bunlara sapık demeye hakkı yoktur ...Tekfirci kesimlerden Allah'a sığınırım Forum Kurallarını lütfen okuyun bu tür ithamlar Müslümana yakışmaz ... |
Sayın bady_boy rumuzlu kardeşim. Önce aleyküm selam diyerek selamınızı alıyorum. Benim yazdıklarımın hepsinin yanlış olduğunu söylemişsiniz. Elbette sözlerinize saygı duyarım, çünkü ben hiç kimseyi benim gibi düşünmelisiniz diye sizin yaptığınız gibi, benim düşüncelerime karşı düşüncede olan fikirlerin hepsi yanlıştır asla demedim. Bunu söylemeye de zaten hakkım olmadığını biliyorum. Bana yazılarımda, benim yani ben sözcüğünü kullanarak şahsımı öne çıkardığımı söylemişsiniz. Buradan şunu anladım. Benim söylediklerim doğrudur, ben doğruyu söylerim şeklinde bir tek yazımı bana gösteremezsiniz. Bunu ancak kendiliksiz, samimiyetsiz ve açıkça söylüyorum aptallar yapar. Benim yazılarımda söylediklerim, benim kur’an dan anladıklarımdır diyorum ve söylediklerimin doğru olup olmadığını anlamanız için, lütfen yazdıklarımı kur’an ile karşılaştırınız diye de yazdığım yazımı okuyanları uyarıyorum. Buna yazılarım ve Rabbim şahittir. Düşüncelerinizi inanç şeklinizi yazmışsınız, saygı duyarım onun için sizi asla kınayamam. Çünkü ben sizin imanınızdan sorumlu değilim. Her beşer kendi yaptıklarından sorumludur. Benim yaptığım Rabbimin ayetlerini anlamaya ve ona uygun yaşamaya çalışmaktır. Siz illaki bir imama tabi olmanın gerektiğini söylüyorsunuz, elbette olabilirsiniz ama lütfen bırakın ben kur’ana tabi olayım. Onun sözlerine uyan onun emirlerini bana nakleden tüm âlimleri de okuyayım yararlanayım. Ben hiçbir zaman biliyorum demedim, bunu söyleyen hiçbir şey bilmeyendir. Benim bilgim, anlamaya çalıştığım kur’anın aydınlık ışığıdır. Peygamberimizin de rehberi, aydınlık ışığı zaten kur’an değil miydi? Oda bizleri kur’ana sarılın diye uyarmıyor muydu? Eğer anlaşılması zor bir kitap olsaydı bize anlayacağımız şekilde yazıp iletmez miydi? Birde şöyle düşünelim. Rabbim herkesin anlayamayacağı bir kitap gönderecek, daha sonrada bu kitaptan bizleri sorumlu tutacak öylemi? Bunu nasıl düşünürde Rabbime isnat ederiz, bunu hiç anlayamıyorum. Söylediğiniz şu söze yürekten katılıyorum. (insanın en büyük düşmanı nefsidir ve şeytandır.) Ne kadar güzel söz, şeytanın ne yaptığını size hatırlatırım, insanın nefsine şunu fısıldar. Ha bire rabbimin kur’an da hiç bahsetmediklerini, sanki rabbim söylemiş gibi ona yalan sözler isnat etmemiz için elinden geleni yapar. Bunu kur’an söylüyor. İşte bende buna dikkat ediyorum ve elimden geldiğince kur’anın ipine sarılıyorum. Çünkü şeytan bizleri kur’an dan uzaklaşmamız için elinden geleni yapar. Acaba bu durumda ne yapmamız daha doğru olur sizce? Hesap günü peygamberimiz; Benim ümmetim kur’anı terk ettiler diyeceğini Rabbim şimdiden bildiriyor. Acaba bizler kur’anı herkes anlayamaz, onu veli insanlar anlar diyenlere inanırsak, anlamayacağımız bir kitaba müracaat eder miyiz? İşte kur’an dan uzaklaşmak, terk etmek böyle olur. Peygamberimizin gerçek ümmeti olduğunu söylüyorsak hepimiz var gücümüzle kur’ana sarılmalıyız. Değerli kardeşim şu sözünüz üzerine bence kitaplar yazılır. İşte günümüzde İslam âleminin durumu bu sözü böyle söylediği için parçalanmış ve bölünmüştür. Lütfen tekrar düşünün bu sözünüzü. (sen bir ayeti kerime okuyosun ve onu olduğu gibi alıyosun ozaman herkeze göre bir din oluşur.) İşte bizlerin yaptığı en büyük yanlış. Demek ki Allah size göre, gönderdiği ayetlerini yazdığı gibi anlamamak gerekir öylemi? Peki, kime göre anlamamız gerekir? Kimin söylediği gerçekten rabbim söylediğinin karşılığıdır? Hani Rabbim anlayasınız diye yemin olsun ki bu kitabı kolaylaştırdım ve size gönderdim diyordu, ne oldu bu sözler? Üstü örtüldü bir kenara kondu. Herkeze göre bir din olmasını istemiyorsanız, rabbin apaçık yazdığı gibi söylediğini anlayacaksınız demektir. Allah açık anlaşılır ve detaylı gönderdim ayetlerimi dediği halde, bakın siz neler söylüyorsunuz. Ben doğru yolda olduğumu söylemedim benim yaptığım ve tavsiye ettiğim, eğer doğru yolda olmak istiyorsak, kur’anın ipine sarılmamız gerektiğini ön plana çıkarmaktır amacım, daha açıkçası kur’ana davet etmektir. Bende elbette bir günahkârım, Rabbim affetsin. Çünkü inanın samimiyetimle söylüyorum bu sözlerimi, kur’anın ışığından yararlanmaya, istifade etmeye başladığımdan bu yana anladım ki ben, nice normal yaptığımı zannettiğim şeylerin birer günah batağı olduğunun farkına vardım. Rabbim beni affetsin. İşte kur’an böyle bir kitap, eğer onu anlamamızın zor olduğunu söylerde, beşerin kitaplarına dalarsak, kur’anın ışığından istifade etmemiş oluruz. Tabi gerçeklerinde farkına varamayız. Aklına fazla güvenme şeytan içine girer demişsiniz. Sayın arkadaşım siz bazı konuları karıştırıyorsunuz herhalde. Şeytan akla vesvese sokmaz, insanın nefislerine girmeye çalışır. Çünkü akıl doğruyu bulur, nefis ise aldatılır kandırılır. Kur’ana bakın bunu anlayacaksınız. Rabbim onlarca ayetinde bizlerin düşünmesini aklımızı kullanmamızı emrediyor. Sünnetleri de araştır demişsiniz, elbette bunu yapmalıyız. Bu bizleri doğruya giderken, peygamberimizin örnek yaşantısıyla bazı konuları daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Bunda hiçbir kuşku yoktur. Fakat bunu yaparken uygulayacağımız rehber kur’an olmalı ve onun onayını almayan hiçbir sözün ve bilginin peygamberimiz tarafından söylenmeyeceğini, uygulanmayacağını bilmeliyiz. Son sözleriniz çok doğru. Kur’an bir okyanustur bizler belki de bir fincan kadar ondan istifade ediyoruz. İşte bizlere düşen elimizden geldiğince daha fazla ondan istifade etmeye çalışmak olmalıdır. Ama bizler kur’an ayetlerini anlayamayız diyorsak, o fincan kadar bile istifade etmemiş oluruz, bunu da unutmayalım. Söylediğiniz gibi ben bir fincan kadar rabbin sözlerini aldım ve bakın Yüce Rabbim böyle diyor dediğimde, acaba kötü bir şey mi yapıyorum? Rabbin sözlerini öne çıkarmak yerine, emin olmadığımız sözlerimi öne çıkarmamı isterdiniz? O zaman daha mı iyi olurdu? Beni üzen cümleniz ise; (insanların vebaline giriyorsun.) sözleriniz oldu. Değerli kardeşim benim Rabbin ayetlerini hatırlatmam ve yine Rabbin önerdiği gibi ayetleri düşünün, akledin ve ondan sonra iman edin sözlerini hatırlatmam sizce vebal midir? Rabbim sizler için kolaylaştırdım dediği muhkem ayetleri, ben anlayamam ya da ayetlerin asıl anlamlarını veli insanlar anlar, demek mi vebaldir, yoksa anlayasınız diye size açık seçik ve örneklerle indirdim düşünün ve iman edin sözlerine inanıp, onu anlamaya çalışmak ve bu sözleri topluma sunmak mı vebaldir? Bunun yorumunu size bırakıyorum ve ben size bana söylediklerinizin hiç birisini söylemiyorum. Çünkü Rabbimin söylediği gibi, kimin takvaca üstün olduğunu, kimin dosdoğru yolda olduğunu yalnız ben bilirim diyen rabbime sığınıyorum. Rabbim cümlemize kur’an ışığından istifade eden, aklını kullanarak iman eden kullarından eylesin inşallah. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |
90. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Kim, Kurân hakkında ilimsiz fikir yürütürse, cehennemdeki yerini hazırlasın." İbn Abbas radıyallahu anh. Tirmizî. 100. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Eğer Kurânın, anlamını üstü kapalı biçimde anlatan âyetlerine uyan kimseleri görürseniz anlayın ki, Allahın haber verdiği kişiler onlardır ve onlardan uzak durun!" Aişe radıyallahu anha. Buhârî. ÖMER SEVİNÇGÜL H A D i S E L K i T A B I |
Allah resulü Rabbimin güven elçisidir. Onun adına birçok sözler uyduran islam düşmanlarını çok iyi tanımalıyız. İçimize soktukları fitne ve fesat sözleri yine kur'an ile temizlemeliyiz. Ayrıca bunu yaparken peygamberimizin şu sözlerinide unutmayınız. Bu sözler Rabbin ayetlerinin bir özetidir. Selametle Benden sonra, benim adıma söylenecek çok söz duyacaksınız, Bu sözleri KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ ki, benim sözüm olup olmadığı hakkında delalete düşmeyesiniz. Her kim ki, ben söylemediğim halde bu sözü peygamber söyledi dese BUYURSUN KENDİNİ CEHENNEMDEKİ YERİNE HAZIRLASIN. |
s.a haluk Kardeşim öncelikle uslubun hitap biçimin cok güzel.benim anlamadığım şu.yazdığın ayetler doğru farklı biişiy deme din.Elhamdülillah müslümanım diyen herkez müslümandır.sadece itakatta bozukluk vardır müslümanım diyip te farz ları yerine getirmeyenin.nükerve nekir melek leri nin soracağı gibi tabikide kitapımız kuran-ı kerim ve dünyadaki bütün insanları doğru yolu göstermek için bir rehberdir ve onun yanın da hiç bir kitapın önemi yoktur.ehli sünnet itatikatındaki insanlarda hepsi buna uyar .benim anlamadığım ise sana hangisi ters gel di ehli sünnetten kuran-ı kerime uymayan.hadislerden kurana uuymayan .ehli sünnete uyan insanlardan hangisi yanlış geldi.biz okula gitmeden elimize bir kitap vesseler öğretmen yok deseler o dersteki başarımız ken di capamız la nekadar olur.başarılı olabilir miyiz.ve şunu sorucam kime tabi sin yani namazlarını neye göre kılıyosun fıkıh ını neye göre uyguluyosun.inanıyormusun bilmiyorum ama peygamber efendimizin bir hadisi ni söylemek istiyorum''Yahûdiler, yetmiş bir fırkaya ayrıldı. Bunlardan biri cennette, yetmişi ateştedir. Hıristiyanlar yetmiş iki fırkaya ayrıldı. Onlardanda yetmiş bir fırka ateşte, bir fırka cennettedir. Muhammed (s.a.v.)’in nefsi kudret elinde olan Allâh’a yemin ederim ki, benim ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir fırka cennette, yetmiş iki fırka ise ateştedir.” Sahâbîler, “Yâ Resûlüllah! Cennette olan fırka kimlerdir?” diye sordular. Resûlüllah (s.a.v.), “Cemaat” diye cevap verdi. İmam Tirmizî (rh.)’nin rivâyetinde ise şöyle buyurulmaktadır: “İsrailoğulları yetmiş iki fırkaya ayrılmıştır. Ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir tanesi hariç, bunların tamamı ateştedir.” Sahâbîler, “Yâ Resûlüllah! O kurtuluşa eren fırka kimlerdir?” diye sorunca, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu: “Benim ve ashâbımın yolunda olanlardır.” S. Tirmizî, yolda olmak onların yolunu izlemek tir ve inan bana ehli sünnet vel cemaat te mantığa ters gelen hiç bişiy yoktur.benim istediğim kardşim kuran azüşman bizim hayatımız yaşama rehberimiz çünkü insan bu dünyaya ahiretini kazanmak için gelir.onun yoluda kuran-ı kerim dir ama inan bana biz sadece kuran'ın meal leriyle amel edemeyiz .ama kuran-ı kerime göre hareket ederiz.sadece itikatımızda ehlisünnet en doğru yoldur.saten peygamberiz (S.a.v) benim yolumun izleyin diyor çünkü o yolu en iyi bilen o.cenneti kesin olmasına rahmen Allah (C.C)günde 75 defa tövbe edermiş ayakları şişene kadar namaz kılar mış.biz sadece onun ümmeti olmak için uğraşanlardanız İnan bana çünkü ben yürekten inanıyorum ki en doğru yol dur ehli sünnet vel cemaat yolu.çünkü herşey acık ve net selametle kardeşim Allah hepimiz affetsin yanlışımız varsa Hepimizi hidayete erdirsin. selam aleykümskr |
Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim, Allah razı olsun. Dini, kur'anı anlatırken takip edeceğimiz yol, peygamberimizin yolu yöntemi olmalıdır. Oda hiç kimseye ne kızmış nede sinirlenmiştir, onu inkar edenlere bile. Bizlerde onun takipçisi isek, aynı yöntemi kullanmalıyız. Bizim gibi düşünmese bile. Değerli arkadaşım peygamberimizin yolu, kur'anın yoludur bunu zaten rabbin ayetlerinden anlıyoruz. Eğer peygamberimizin yolundan gittiğimizi söylüyorsak, kur'anın yolunu takip ettiğimizde peygamberimize mutlaka ulaşırız. Her düşünceye mezhebe, hatta tarikata saygım vardır, yeterki Rabbin vermediği bir hükmü Rabbimden dir diye topluma sunmasınlar. Bunu yapanların mahşer günü yüzleri kapkara olacak ve Rabbim ben onların yüzlerine bile bakmayacağım diyorsa, bizlere düşen din ve iman konusuna dikkatle yaklaşmak olmalıdır. Rabbim cümlemizin gönül gözlerini açık kullarından eylesin, çünkü gerçekler bazen görünmeye bilir. Gerçekleri görmek için önce istemek gerekir. Yani kur'ana tarafsız bakarsak, Rabbimde bunu bizlere gösterecektir. Daha açıkcası kur'an her insanın niyetine göre cevap verir. Elbette bu konuda her bilenden istifade etmeliyiz ama önce kur'ana müracaat başta gelir. Rahman yardımcımız olsun. Dilerim hesap günü hesabını veren kullarından oluruz. Selametle kalın. Halukgta |
Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin."Azhab-56 Buyuruyor ayette... Allah-u tealanın Efendimize salat getirmesini nasıl anlamallıyız? Çünkü Allah ve melekleri Peygamberi hep salat eder dururlar. Allah Teâlâ rahmet ve nimet vermesi ile, melekler istiğfarları ile ve hizmetleriyle Peygambere daima ikram etmektedirler.Ey iman edenler! Sizler ona salat ve selam getirin, selamlayarak teslim olun. Allah'ın salavatını, rahmetini ve bereketlerini niyaz edin. Ve selam vererek ona hürmet edin. Ve bir mânâya göre, hiç incitmeyerek teslim olun, boyun eğin. Bu âyet gösterir ki Peygamber'e salavat getirmek farzdır. Ancak tekrarına değinilmemiştir. Sahih olan budur ki, ismi zikrolundukça vacip olur. Bu hususta birçok hadisler rivayet olunmuştur. Bu cümleden omak üzere Resulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki: Yanında adım zikrolunup da bana salavat getirmeyen kimsenin burnu sürtülsün." Yine buyurmuştur ki: "Allah Teâlâ benim için iki melek görevlendirmiştir. Ben bir müslümanın yanında anıldım da bana salavat getirdi mi, mutlaka o iki melek ona 'Allah seni bağışlasın' derler. SELAM VE DUA İLE.... |
:) sevgili haluk kardeşim .ben soruma daha cevap alamıyorum.insan bilmediğine düşmandır.islam anlatılmaz yaşanır.bilmekle olmaz bilgiyi amele dökmek lazım.cünkü yazılan onlar.sen kanımca bir iki hadis okumuşsun ve sana yanlış gelmiş veya ters düşümüş sün.veya o hadis alimlerini bilmiyorsun.hadisler kur anı kerimin tevsirleridir.onun için hadisleri kuranla karşılaştırmak gerek tabikide yalan hadis ler vardır ama bütün hadislere yalan gözüyle bakamaz sın akıl yani mantık orda kullanılır.hiçbir sünni mezhep imamı dememiş ki ben mezhep imamı olucam diye insan bilmediğine düşmandır o mezhep imam ları kuranın dışıda ayetlerin dışında hiç bir fetva vermemiş lerdir hepsi zamanının büyük insanlarıdır ve sana o imam ları ehli sünnet itikadını araş tırmanı tavsiye ederim çünkü insan bilmediğine düşmandır içinde olmadan bir şeyi bilemezsin sana yemin ediyorum ki en doğru yoldur ehli sünnet vel cemaat bu laftan sonra aklına gelen her düşünce şeytandandır inan bana .necip fazıl kürek in üstadın yazdığı bir kitap var doğru yolun sapık kolları diye onu bulabilir sen okumanı tavsiye ederim haydi selam aleyküm skr |
Değerli kardeşim çok güzel bir sözü birkaçkez tekrar etmişsiniz, Allah razı olsun. ( insan bilmediğine düşmandır.) Bende aynen böyle yapıyorum bilmediğime, Rabbimin rehberinde hiç ama hiç bahsetmediğine yaklaşamıyorum, çünkü Rabbim öyle yapın diyor ve; Bilmediğiniz, emin olmadığınız sözlerin ardı sıra gitmeyiniz. Giderseniz hesabını sorarım diyor. Ehli sünnet inancıbda da aynen bunu inanılıyor. Çünkü Büyük üstat İmamı Azamın hayatını okuyun, aynen bunu söylüyor. Zaten hayatını okuduysanız işine gelmeyenler, menfaat şebekeleri onu ezmeye çalıştıklarını görüyoruz, ama insanlık onu yüzlerce yıldır unutmuyor. Bahsettiğiniz imamlar ve alimlerinde yanlış yapacağını aslında söylemedim hiç bir zaman. Bu sözlerin onlara ait olup olmadıkları dahi belli değildir. Onun için din ve iman çok dikkat ister, rivayetlerle sanıyla hemen iman edemeyiz. Bunları araştırıp öyle kabul etmeliyiz. Hatırlayınız bir fıkra anlatılır, hemen lazlara maledilir, ya da Nasrettin hocaya onların anlattkları dahi belli değildir. Şöyle düşünün biran, büyük Üstat İmamı Azamın bir sözüdür, fetvasıdır diye bugün kur'anda hükmü olmayan bir konuya siz iman ettiniz. Hesap günü geldi ve Rabbim size soruyor. Ben böyle bir hüküm vermedim sen nereden çıkardın dedi Rabbim. Sende İmamı Azam ın fetvası olduğunu söylediler bana diye kendini savundun. Hemen İmamı Azama döndü Rabbim ve dediki senmi söyledin bunu? İmamı Azam hayır Rabbim ben asla söylemedim, söyleseydim bunu sen bilirdin dediğinde haliniz ne olur sizin? Hatırlayınız kur'anda Hz. İsaya rabbim soruyor. Senmi söyledin senin Allahın oğlu olduğunu dediğinde ne cevap veriyor? Hayır Rabbim ben asla söylemedim, ben söyleseydim bunu sen bilirdin demiyormu? Bakın Allah ne güzel örnekler veriyor. Peki Allah nereden imtihan edeceğini söylüyor? Elbette kur'andan. Bu durumda kur'anda olmayan bir hükümden hesap sorarmı Rabbim? İşi garantiye alıp bizler kur'anın hükmetmediği şeylere inanmasak daha garanti bir yol olmazmı? Bunu yapmamızı Rabbim söylüyor. Söylediği halde kur'anın dışından hesaba çekeceğini söylemek nekadar büyük bir günah olduğu sizce açık değilmi? bakın kendi kendimize bir misal verdik ve bir sonuç çıkardık. İşte Rabbimde aynen böyle yapmamızı istiyor bizlerden. İşte böyle düşündüğümüzde herşey ortaya çıkıyor. Ben herşeyi bizler kur'anı okuyunca anlarız demiyorum. Her beşer kapasitesince nasibini alır. Ama en azından ana konular hakkında fikir sahibi olur, aldatılmaz. Daha sonra kur'an ışığında çevresindeki insaanlardan alimlerden yararlanır. İnşallah anlatabilmişimdir. Yakında peygamberimizin yetki ve sorumluluğu ve hüküm verme helal haram konusunda bir yazı kuran ışığında hazırlık içindeyim. Rabbim izin verirse yayınlarım, Allah şaşırtmasın. Orada bazı konular daha detaylı bulacaksınız. Selametle kalın arkadaşım. halukgta |
Haluk kardeşim sen felaket tellal lığı yapıyosun ehli sünnette yanlış olan hiç bişi bulamazsın diyorum sana.içinde olmadan anlayamazsın ehli sünneti ne demek olduğunu bana daha cevap vermiyosun ya anlatamıyorum yada anlamak istemiyosun bana bir müslüman olarak günlük yaptığın farzları nı anlat.namaz kılıyosan nasıl kılıyosun namazın için deki farz ları vacip leri yerine getiriyomusun.oruç kaç gün tutu yosun.hayır sorduğum kardeşim şu sana göre müslümanın yapması gerek nedir nası yaşaması gerekir bana bir anlat.ehli sünnet vel cemaatın yaptığı yanlış nedir nedir sana yanlış gelen bana bunları söyle haluk kardeşim. nolur ya kaç sefer dir soruyorum cvp vermiyosun.diğer şeyleri boşver öyle biyere getiriyosun ki bütün sünnete uyan müslümanlar yanlış yolda böle bişi yok.müslümanlıkta itikat önemlidir bilemiyosan bir bilene sorucaksın Allah (C.C) rahmeti gazabını aşmıştır.şefkatı sonsuzdur.sabrı sonsuzdur.merhameti sonsuzdur.muradı sonsuzdur.hiç bi müslüman yokturki ehli sünnet itikatında olupta bu yol yanlıştır desin.aklı kandırır sın ama hissiyatı kandıramazsın.Kuran-ı kerim dışında dediğim gibi hiç bir mezhep imamı o büyük alim ler fetva vermemiş tir.hepsinin kanıtı kurandadır.Ama dediğim gibi sadece meal lerle fetva veremessin din ilmi dünyadaki en zor ilimdir.artık ben oldum demeyle olmaz hiç biriside ben dememişlerdir hiçbir zaman.ben diyen kaybeder zaten benlik nefisdendir.önemli olan nefsin kölesi olmamak.önemli olan nefsin istekleri ve şeytanın vesveselerinin farkına varmak . hiç bi insan kendine yetemez.çünkü nefis ve şeytan aynı taraftadır dır.ve cok güçlüdürler inan bana şeytanın kandıramayacağı insan yoktur.tek başına yenmen cok zordur.boşuna kendine dert edinme çünkü aklını karıştıran bu yolu sana yanlış doğru değil olarak gösteren şeytandır.şüphe ondan gelir beni rica isteğim birşeyi yaşamadan anlayamassın içinde olman lazım.mezhepsizlik müslümanlığı bozmak istiyem lerin işidir.çünkü mezhepsizlik dinsizliğe atılan bir köprüdür.tek başına gidemessin öğretmene ihtiyaçın var kardeşim.Meal den fetva cıkaramazsın çünkü vahabilik böyel kuruldu 1710 yıllarda.inglizlerin müslümanlar arasındaki fitnelerin den biriydi ve bunda başarılı oldular.çünkü osmanlığyı böyle yıktılar.623 sene sürdürdü islam devletini.fitne sokarak yıktılar.yönetim sünni bir yönetimdi.bak kardeşimhakgi mantığı yürütüyosan hangi düşüncelerdeysen hangi görüşleri aldıysan.Eğer ehli sünnete muhalefetse yanlıştır.skrAllaha emanet kardeşim haydi selamün aleyküm... |
Sayın arkadaşım ben hiçbir mezhebe karşı sözüm olamaz. Hepsi toplumun ihtiyaçları için çıkmış olgulardır. Her beşeri oluşumun doğruları olduğu gibi yanlışlarıda vardır. Bizlere düşen kur'an ışığında bunları bulabilmektir. Bana namaz kılıyormusun gibi soru sormanızı doğrusu yadırgadım. Allah eğer emir vermişse, elbette kılacağım, orucumuda tutacağım Allah o aya ulaştığınızda oruçlu geçirin diyorsa, orucun nekadar tutulacağıda açıktır. Rabbim izin verdiği sürece hepsini yerine getirmek için var gücümle çaba gösteririm. Cevabınızın içinde bir cümle varki sizin İslam dinine nasıl baktığınızı nasıl algıladığınızı gösteriyor. ( din ilmi dünyadaki en zor ilimdir.) Eğer böyle olsaydı şu sonuç çıkması gerekirdi. Allah herekezin anlayamayacağı çok zor bir kur'an gönderip, herkezin anlamasını engelleyip, velilerin de ardı sıra gitmeyin dediği halde, daha sonrada hepimizi bu kitaptan hesaba çekecektir mantığını kabul etmemiz gerekirdi. Bunu söylemek ise Rabbim in adaletine saygısızlıktır, neden biliyormusunuz? Bakın Rabbim birçok kez tekrarlayarak ne söylüyor kur'an için, acaba sizin sözlerinizi doğruluyormu dersiniz bu sözler? Kamer Suresi 17. Andolsun biz, Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur? Kamer Suresi 22 Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var? Rabbim bu kitabı öğüt alın diye kolaylaştırdım diyor, ama siz beşerin sözlerini doğrulamak adına Rabbimin sözlerine farkında olmadan muhalif oluyorsunuz. Bu doğru bir yaklaşımmı sizce? Selametle. |
Body Kradeşime Ehli sünnet kavramının ne anlama geldiğini değerli bir kardeşimizin araştırma sonucu ile sunmak istedim buyrun Ehli Sünnet ne zaman ve ne şekil kullanılmaya başlanmıştır bakınız... MÜSLÜMANLARIN TARİHİNDE ALTINCI KIRILMA: EHLİ SÜNNET Ömer İSLAM Kaynaklarda, ilk defa 900’lü yıllarda kullanılmaya başlanan (1) “Ehli Sünnet ve’l Cemaat” kavramını ve temsil ettiği düşünce yapısını anlamak için, ortaya çıkışını ve hazırlayıcı etmenlerini iyi tespit etmemiz gerekir. Kur’an-ı Kerim’in yönlendirdiği ve Resulullah (s.)’ın önderliğini ve örnekliğini yaptığı “Asrı Saadet”in; Allah, insan, toplum, hukuk, devlet, bilgi, amel, inanç algılayışlarından kopma, sapma, farklılaşma anlamında kullandığımız “kırılma”lardan en etkilisi ve en büyüğü olan “Ehli Sünnet”e sıra geldi, tarihen. |
Yitiksevda kardeşim eklediğiniz yazı çok güzel tespitleri içeriyor. İşte bende diyorumki her beşeri oluşumda sapmaların, hataların olması çok normaldir. Çünkü Allah din adına bölünmeyin diyorsa, vardır bir bildiği. Bizler eğer doğruyu bulmak ve Rabbimin istediği bir kul olmak istiyorsak, kur'anın ipine sarılmalıyız, bakın o zaman sapmalar yanlışlar oluyormu? Mezhepleri incelediğimizde birbirine tahammül dahi etmediklerini görürsünüz. Peki sorun nedir de bu düşmalıklar oluşmuş? Aynı kitaba ve peygamberine inanan bizlerin derdi nedir ki bu düşmanlık olsun? Irakta gözlerimizin önünde camide namaz kılarken birbirini öldüren farklı mezheplerin yaptığı bu akıl almaz yanlışları, aramızda açıklayabilecek varmı? Hiç sanmıyorum. Değerli kardeşlerim gerçekten çok üzülüyor ve korkuyorum, neden biliyormusunuz? Rabbimin hışmından korkuyorum. Yaptığımz yanlışların farkına varmakta kötü birşey. Bizler açıkca Rahmana kafa tutuyoruz onun kitabına ters, zıt ne varsa onu yapıyoruz. Ondan sonrada Rabbimden güzellikler bekliyoruz. Bu nasıl bir mantık bunu çözmüş değilim. Dünya toplumuna bakın savaş, kan, birbirini insafsızca öldürme genelde Müslüman ülkelerde çoğunlukta. Peki neden? Rabbim tam tersini emrediyor halbuki. İşte bu tabloyu düşündüğümüzde bile herşey çıkıyor ortaya. Bizlerin kur'an yolundan nasl saptığımızın göstergesidir. Rabbime mahser günü nasıl hesap vereceğiz? Peygamberimizin yüzüne ne yüzle bakacağız? İşte benim ümmetim kur'anı devre dışı bıraktılar sözü ne yazıkki gerçek oldu. RABBİM YARDIMCIMIZ OLSUN, İŞİMİZ GERÇEKTEN ÇOK AMA ÇOK ZOR. Saygılarımla Halukgta |
Haluk bey, velilerin ardına düşmeyın konusunu çözmüştük sanırım.sizinle bu konuyu detaylıca tartışmıştık ve geri adım atmıştınızda.bakıyorum veli kavramına bakışınız hala değişmemiştir.üzücü olan budur.yasaklanan veli kavramı,şeytan ve avanelerine davet eden velilerdir.bu kezzaplardır,belamlardır,putlardır vs.. şu soruyu hep dordum ve görmezden geldiniz.bunun cevabını istiyorum lütfen cevap verin. sorum şu ; İSLAM TARİHİNDE ,KUTUB, ELBENNA,BEDİÜZZAMAN,GAZALİ,MEVDUDİ,SAİD HAVVA,İMAM AZAM,ŞAFİİ,HANİFİ,MALİKİ VS GİBİ BENİM VE TÜM İSLAM ALEMİNİN VELİ KABUL ETTİĞİ BU ZATLARIN HANGİSİ BİZİ SAPTIRDI ?HANGİSİ BİZİ DİNDEN ÇIKARDI?! KURANIN ARDINA DÜŞMEYIN DEDİĞİ VELİ KAVRAMI BUNLARMIDIR SİZCE ? soruya cevap verebilmeniz için yazıları biraz daha büyüteyım mi?! tartışıyorsanız,muhatabınızın sorularını görmezden gelemezsiniz.cevap vermek zorundasınız. fikrinize,fikrimize,fikirlerine saygı olmakla birlikte, amacımız ihtilaftan uzak sonuca ulaşmaktır. soru :veli kavramı nedir kimdir yasaklanan veliler? |
Değerli Arkadaşım benim veli konusundaki düşüncem Rabbimin kur'anda bahsettikleri doğrultusundadır. Daha önce ne söylediysem aynısını söylüyorum. Bu konu gerçekten çok önemli veli konusu ile ilgili daha detaylı bir çalışmayı yaparak, bir başlık altında kur'an ayetleriyle size tekrar anlatmak istiyorum. Acaba Rabbimin bahsettiği ardından gitmeyin dediği veliler sizin söylediğiniz gibi yani ( yasaklanan veli kavramı,şeytan ve avanelerine davet eden velilerdir.bu kezzaplardır,belamlardır,putlardır vs..) konularındanmı bahsediyor Allah, bunu size Kur'andan anlatmak isterim. En kısa zmanda yeni bir başlık altında cevap vereceğim Allah ın izniyle. Yazdığınız İslam tarihinde geçen isimlere gelince. Ben kişiler ve şahıslar hakkında elimden geldiğince konuşmanın doğru olduğuna inanmıyorum. Gerekmedikçe de konuşmam. Çünkü kimin takvaca üstün olduğunu yalnız ben bilirim diyorsa Rabbim, bu kısım beni ilgilendiren kısım değildir. Ben din ve iman adına kimsenin ardı sıra gitmem, elimdeki rehber ne emrediyorsa onun doğrultusunda yolumu çizerim. Lütfen veli konusunda yazacağım yeni başlığı beklerseniz sevinirim. SAYGILARIMŞLA Halukgta |
selam arkadaslar halukun bir ayeti aciklamasindan konu bambaska boyutlara gelmis. halukun fikirlerine genelde katilmayan biri olarak, ahzab 56daki ayete getirdigi anlam TEK DOGRU degil ama DOGRU. salat, koku sad-lam. farkli kaliplarda farki anlamlara geliyor. bir cok anlama gelebilen bir kelime. salevat getirmek (dikkat edin, bir kavl'den bahsediyoruz) bir de ayette gecen yusallune (yine dikkat, bir eylem, bir fiilden soz ediyor). simdi allah ve melekleri nebiye salevat getiriyor diye bir anlam buradan hic cikar mi? allah ve melekleri nebi icin bir eylemde bulunuyorlar, nedir o eylem. yusallune fiili ne ise iste o. peki yusallune nedir? sal, asl, vasl, vasil, salat, salevat, salli, salla, vusul, mevsul, usul yani akliniza ne geliyorsa hep bu kokun turevleridir. sal kelimesi aslen, bir seyi dik tutan seye denir. bu yuzden namaz (essalatu) dinin DIREGIDIR. direk ve namaz? ne alaka? iste alaka burada, dini insan zihninde kalbinde ve yasaminda dik ve ayakta tutan EYLEM. dik tutmak ve destek arasindaki bag icin de hadisteki IMAD kelimesine bakiyoruz, imad, sutun demektir. demekki namaz, dini dik tutan sutunmus. namaz neymis? salatmis. salat neymis? sal imis. burdan hareketle, haluk bir ayetin kavl olarak algilanmasinin yanlisligina vurgu yapmis sadece, demek istedigi su: ey iman edenler, nebiye salevat getirmek ile ona sadece sozlu bir destekte bulunmus oluyorsunuz. bu bir iddiadir, ayet ise bizden fiili destek istiyor, ki allah ve melekelri de nebiyi destekliyorlar, siz de o halde destek verin, soylemle yetinmeyip bunu eyleme dokun. yanlis bir anlammi? hayir, dogru. salevat sadece kavl demek yanlis bir algi, kavl onun bir boyutu ama tum boyutu degil, kavl ile eylem bir butundur, ayristirmayin ve desteginiz yarim degil (sadece kavl olmasin), butun olsun (eyleme de donsun). butun mesele bu. |
haluk Kardeşim.bak sana kaç defadır tekrarlıyorum ya lütfen ama rica ediyorum.bana bi günlük yaşamındaki müslüman olarak neler yapıyosun.sabah namazının sünneti ni kılmıyosun dur kanım ca farzlarında nasıl kılıyosun namazı kıyamda ne okuyosun oturuşta nelere dikkat ediyosun.farzların vaciplerin neler.bir müslümanın vazifeleri nelerdir.nasıl yaşamalı. sana göre bi anlat.cok merak ediyorum senin nasıl yaşadığını.nedir bi müslümanın farzları seni anlamına göre bana onları anlat kardeşim haydi selam aleykümskr |
Sayın arkadaşım bu sorular nasıl sorular böyle? Ben size nasıl namaz kılıyorsun, ne duaları okuyorsun diye soruyormuyum. Sizi ne ilgilendirir benim ne dua okuduğum? Sizin okuduğunuz ayetleri okumuyorsam, namazımın kabul olmayacağını söyleyecek yetkiye sahipmisiniz. Böyle soruları ciddiye almam cevapta vermem. Böyle konuları merak etmek de doğru değildir. Müslümanın yaşaması gereken kur'andır. Bende Allahın izniyle onun yolundan gitmeye çalışıyorum. Rabbim hatalarımı affetsin. Tekrar söylüyorum, böyle sorular sorulmaz bir müslümana. Sizin gibi dua etmeyen, sizin gibi namazlarda aynı duaları okumayanlara siz ne diyeceksiniz, sizin ki yanlışmı diyeceksiniz. Mezhepleri şöyle bir araştırın hepsinde farklılıklar var, hangimiz bizimki en doğru diyebilir. Hepside doğrudur. Namazın kabul makamı Yüce Rabbimdir ondan gayrisinin sözleri boştur. Saygılarımla Halukgta |
Değerli Abdulmelik arkadaşım VELİLER konusunu aşağıdaki başlık altında elimden geldiğince kur'andan açıklamaya çalıştım. Rabbim yanıltmasın. Selametle [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
SAAT: 15:58 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.