Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/18420-sefaatim-ummetimden-buyuk-gunah-isleyenleredir.html)

BEDİİ HAMİT 12 Aralık 2010 17:23

Alıntı:

hocam konuya gire bilir miyiz....yoksa bitince mi...
Yok girme. Yani rica edeceğim. Bitireyim de öyle girin sizden ricam olsun. Sanırım yarın biter.

Böylelikle yazdıklarımı daha iyi analiz etmiş olursunuz

BEDİİ HAMİT 13 Aralık 2010 16:35

Peki Günah batağına batıpta Büyük günah işleyenlerin günahı af olunmaz mı ?

Allah affetmez mi büyük günah işleyenleri ?

Büyük bir günah işleyenin, artık Allah beni affetmez diye düşünmesi doğru mu? CEVAP Çok yanlıştır. İnsan ne kadar büyük günah işlerse işlesin, ALLAH İSTERSE ONU BAĞIŞLAR.

Yeter ki, günahlardan dolayı kalbleri bütün bütün mühürlenmiş ve öteye imansız gitmiş olmasınlar!..


HZ Ömeri örnek verelim. O vaktiyle çok büyük bir günaha teşebbüs etmişti. Peygamberi öldürmeye niyetlendi. ve o aynı zamanda kafir idi. Yani islamı kabullenmeyenlerdendi. Sonra ne oldu ? Günahlarına tevbe etti ve peygamberin en yakınlarından biri oldu.

Ey günahta haddi aşanlar, Allahın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah,
bütün günahları affeder. O, gafururrahimdir, affı, merhameti çoktur.) [Zümer
53]

(Kim, kötülük eder, nefsine zulümde bulunur da, sonra mağfiret dilerse,
Allahı çok affedici, çok merhametli bulur.) [Nisa 110]

(Ey müminler, Allaha tövbe edin ki kurtuluşa eresiniz.) [Tahrim-8]


(Biri günah işler veya kendine zulmeder, sonra pişman olup, Allahü teâlâya
istiğfar ederse, Allahü teâlâyı çok merhametli ve af ve mağfiret edici
bulur.)[Nisa 110]

(Allaha tövbe-i nasuh yapınız!) [Tahrim 8]

Nasuh kelimesine 23 mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru günahlara pişman
olup, dili ile istiğfar etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir.
Peygamber
efendimiz, tövbeden bahsedince, nasuh tövbesinin ne olduğunu soran Hz. Muaz
bin Cebele buyurdu ki:

(Tövbe-i nasuh, günahkârın işlediği günahtan pişman olması, Allahtan
mağfiret dilemesi, bir daha öyle bir günah işlememesi demektir.) [Beyheki]

(Allah bağışlayandır, Affedecidir. Peki Allah Tüm günahları ve işlenen tüm büyük günahları affeder mi, bu kullara şefaat eder mi ? Edilen şefaat dualarını affa vesile kılar mı ?

Evet Af eder ama bir şartla. Günahlarından samimi olarak tevbe edecek, Allahtan af dileyecek ve kendini düzeltecek. Ölüm ona çatmadan önce son nefesini vermeden önce bunları yapacak. Yani son nefesini verirken tevbe etmesinin bir anlamı olmaz. Firavun gibi tevbe etmeyecek.

(Firavun boğulacağı an, "İsrailoğullarının inandığından başka ilâh
olmadığına inandım, artık ben de Müslüman oldum" dedi. Ona, "Şimdi mi
inandın, daha önce baş kaldırmış ve bozgunculuk etmiştin" dendi.) [Yunus 90, 91]

(Artık o çetin azabımızı [azap meleklerini] gördükleri zaman, Allaha inandık
derler. Fakat o zaman inanmaları bir fayda vermez.) [Mümin 84]

NİSA 18:Yoksa (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, “İşte ben şimdi tövbe ettim” diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır.

AYETE DİKKATLE BAKALIM

Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca "Ben şimdi tevbe ettim" diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır.

AYET İKİ KISMA AYIRMIŞ BUNLARI KAFİR OLANLAR VE OLMAYANLAR DİYE

"Ben şimdi tevbe ettim" diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur.



Evet, devamlı olarak büyük günah işlememekle beraber, bir gaflet anında büyük günahlardan birine ya da birkaçına düşmüş ama hemen doğrulup Allah’a yönelip teveccüh etmiş ve tevbe edip,pişmanlığını hep içinde duymuş kimseler de ötede şefaate nâil olacaklardır.

İŞTE PEYGAMBERİMİZN HADİSİNDE DE İFADE EDİLDİĞİ GİBİ PEYGAMBERİMİZİN ALLAHIN İZNİ İLE ŞEFAAT DUASI BU GİBİ KULLAR ÜZERİNDE OLACAKTIR.

Yeter ki, günahlardan dolayı kalbleri bütün bütün mühürlenmiş ve öteye imansız gitmiş olmasınlar!..

BEDİİ HAMİT 13 Aralık 2010 16:50

ŞEFAAT İLE İLGİLİ YAZDIKLARIMI TEKRARLAYACAK OLURSAM.

ŞEFAAT Elbette Allah izin verirse olacaktır. Onun izni olmaksızın kim şefaat edebilir ki ? Bu bir ayettir. Şefaat yetkisine sahip olan kişiler yoktur. Bunlar ancak şefaat duasına yetkili olan kişilerdir.

Rabbimiz Allah izin verdiklerinin Şefaat dualarına icab edecek olandır. Allaha ait olan şefaat yetkisini ALLAH kimseyle paylaşmaz.

Hala anlaşılmadıysa yazdıklarımdan alıntı yapayım

Alıntı

39/44- De ki: “Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.”

Elbetteki Tek şefaat merci Allahın kendisidir. Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Allahtan başka şefaat edici yoktur.

Ancak Şefaat edici Allah ise , İzni ile şefaat ettirende Allahtır.

Sünetullah gereği Allah kendi şefaati için vasıtalar kullanır. Bu vasıtalar ile kullarına şefaat eder. Bu vasıtalardan biri de en çok sevdiği kul olan, Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Hz Muhammed ( as ) peygamberimizdir.
Mutlak anlamda şefaatin tamamı Allah’a aittir. Allah Zatına ait olan bu yetkisini hiçbir kişi ya da yarattığı ile paylaşmaz.

Allah ahiret gününde kendisine ait olan şefaat yetkisini ( AF YETKİSİNİ ) kimselerle paylaşmaz. Eğer böyle olursa İLAHLIK YETKİSİNİ PAYLAŞMIŞ OLUR Kİ, haşa bu mümkün değildir. Ne ilahlık yetkisini ,ne şefaat yetkisini kimseye devretmez ve paylaşmaz da .

Allah şefaat yetkisini kimseyle paylaşmaz ve kimseye de devretmez. Ancak

KENDİSİNE YAPILAN ŞEFAAT DUALARINI KABUL ETMEK İLE ŞEFAAT YETKİSİNİ PAYLAŞMAK AYNI ŞEYLER DEĞİLDİR

(Allahü teâlâ, şefaat edene ve şefaat edilene izin vermedikçe, hiç kimse şefaat edemez. Kalblerindeki müthiş korku giderilince, [şefaat bekleyenler, şefaat duası edenlere] “Rabbiniz şefaat hakkında ne buyurdu?” diye soracaklar. Onlar [şefaat duası edenler] ise, “Hak olanı buyurdu [şefaate izin verdi]” diyecekler.) [Sebe 23]

(O gün, kimse şefaat edemez. Ancak Rahman olan Allah’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığı kimse şefaat eder. ( Allah onun şefaat duasını kabul eder.) [Taha 109]

(Rahman olan Allah’ın nezdinde söz ve izin alanlardan başkası şefaat (duası ) edemez.) [Meryem 87]

(Allah’ı bırakıp da, taptığı putlar şefaat edemez. Ancak hak dine inanıp ona şahitlik eden kimseler şefaat eder.( Şefaat duasında bulunur )) [Zuhruf 86]

(Onlar, Onun rızasına kavuşmuş olandan başkasına şefaat (duası ) etmezler.) [Enbiya 28]

(Sadece Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimselere şefaat (duası) etmesi için izin verilen, göklerde nice melekler vardır.) [Necm 26]

(Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir?) [Bakara 255]
(Allah’ın izni olmadan hiç kimse şefaatçi olamaz.) [Yunus 3]
(Bütün şefaatler Allah’ın iznine bağlıdır.) [Zümer 44]

Bu âyet-i kerimelerde görüldüğü gibi, şefaat yetkisine sahip olanlar, ancak Allahü teâlânın izni ile şefaat edeceklerdir.
Yani şefaat duasında bulunacak olanlardır.
Yukarıdaki âyet-i kerimelerde, Allah’ın izni olmadan kimsenin şefaat edemiyeceği açıkça bildirilmektedir. Ancak Allah’ın izin verdiklerinin bundan müstesna oldukları, yani ancak Allah’ın izni ile şefaat edecekleri bildirilmiştir.

Ve çok büyük bir ihtimal ki, peygamberimiz dünyada iken müminlere yapmış olduğu şefaat duasını ahirette de tekrarlayacaktır. Allah pek çok sevdiği nebisinin her iki dünyada ettiği duasını geri çevirmeyecektir. İnşallah.

Ve yine çok büyük bir ihtimalle peygamberimizin hadisinde zikrettiği şefaat duasını Sebe 23 ve araf 46-49 ayetlerinde belirtilen araf ehline olacaktır. Çünkü

RABBİMİN KULLARINDAN MÜMİN OLANLARA yaptıkları günahlardan pişman olup tevbeye yönelenlere ve kendilerini düzeltenlere günahlarının affı için Peygamberimiz ŞEFAAT DUASI HAK OLACAKTIR.

Kulun günahını ancak Allah affedebilir. Ama bu affı, dilediği seçkin kullarının hatırı için yapmakla onların şerefini bütün mahşer ehline ilân eder. Bu mânâya en büyük mazhar Efendimiz’dir. Allah’ın O en sevgili kulu, mahşer meydanında Makam-ı Mahmud denilen ulvî bir makam sahibidir.

Peygamber efendimiz ancak Allah’ın razı olduğu kimselere şefaat duası edebilecektir. Nitekim “Allah’ın huzurunda, O’nun izin verdiğinden başkasının şefaat duaları fayda vermez.” (Sebe, 34/23) “Göklerde nice melek vardır ki, Allah, dilediği ve razı olduğu kimseler için izin vermedikçe onların şefaatı ( şefaat duaları) hiçbir işe yaramaz.” (Necm, 53/26) ayet-i kerimeleri bu hakikati dile getirmektedir.


BEDİİ HAMİT
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Abdulhamit 1 13 Aralık 2010 18:57

Alıntı:

hocam konuya gire bilir miyiz....yoksa bitince mi...
Evet buyrun, yapıcı katılımlarını bekliyorum ve Allah razı olsun diyorum.

Abdulhamit 1 13 Aralık 2010 19:11

Alıntı:

HOCAM KARŞILIKLI SORULAR VE CEVAPLA KATILACAM İNŞAALLAH AMA İLK SORUMUN ETRAFNDA KATILIMIM OLACAK VE EN yazınızın en sonunda allah peygambein duasını geri çevirmiyecek demişsiniz bunun hakkındada ayetleri ve bu konuyuda açacam inşaalalh ayetler ışığında ..rabbim yanılırsak bizi affetsin ve doğruyu bulmamızda bize yardım etsin ve şeytanın şerrinden allaha sığınırım..

ve “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir.” (Buhârî, Rikak, 51)

HOCAM BUNUN PEYGAMBERİN HADİSİ OLDUĞUNA İNANIYOR MUSUNUZ...SİZ..

SORUM BU EVET VEYA HAYIRDAN SONRA DEVAM EDLİM İNŞAALALH ..

NOT. SİZİ SORGULAMAKTAN ALLAHA SIĞINIRIM....AMACIM İYİ ANLAMAK
ve “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir.” (Buhârî, Rikak, 51)

HOCAM BUNUN PEYGAMBERİN HADİSİ OLDUĞUNA İNANIYOR MUSUNUZ...SİZ..

SORUM BU EVET VEYA HAYIRDAN SONRA DEVAM EDLİM İNŞAALALH ..

DEMİŞSİNİZ.

ELBETTE İNANIYORUM Kİ, YAZIMDA BU KONUYU DERİN DERİN İŞLEDİM.

KURANLA BAĞLANTISINI ORTAYA KOYDUM. YANİ HADİS KURANA UYUYOR. ZITLIK GÖSTERMİYOR.

Medine-web 13 Aralık 2010 23:16

bu güzel konuyu delilleriyle dile getirmen hazırlaman ve emek vermen için bizden teşekkür,Allahtan mağfiret ..
sizin makalenizden anladıklarımı özetliyeyım;
1-günahı ne olursa olsun,büyük olsun küçük olsun,işlemeye devam edip ısrar ederse,ve bu halde ölürse cehennemliktir.buna ne şefaat nede aff vardır.
2-büyük günahlardan uzak kalmak kaydıyla,küçük günahların affolunacağı ümidi kuran ve sünnetle sabittir.
3-ister büyük ister küçük günah işlensin,nasuh tevbesi ile tevbe edip ölene dek sözünde durursa afff ümidi vardır.
4-kul hakkı olmamak kaydıyla her türlü günah tevbe ile kapanma müjdesi vardır.ettaibu bizenbi kemen la zenbe leh(teve eden günah işlememiş gibidir).
5-şefaat Allahın izni ile olur.Allah sevdiği kullarına taltif için şefaat izni vermekte.(peygamber,şehit,alim vs)
6-şefaat kayırmak,kurtarmak,ayrımcılık yapmak olarak algılanması yalnıştır.affedilmeyı hakkeden kuluna bir nimettir.şefaatçi şefaat eder,Allah kabul edermi etmezmi Onun bileceği..
7-hiç bir günah Allahın rahmetinden büyük olamaz.pişman olan günahkarın tek sığınağı Rabbi değilde kimdir?
8-şefaat günahkarları günaha teşvik eder ne kadar doğru ise,şefaati inkar,Allahın rahmetinden imitsizlik,artık afedilmem imkansız,nasılsa cehennemliğim psikolojisi de o kadar doğrudur.ikiside yalnıştır.islam günahkarı,zaniyi,bağiyi,zalimi düşündüğü kadar veliyi,alimi de düşünür.çözüm üretir.ne veliye cennet garantisi var ne zalime cehennem garantisi var.ikisinin ortak noktası tevbe etmek ve bağlı kalmak..

sırası gelirse devam ederiz.

yazarımızdan Allah razı olsun.

sahra-i cedit 14 Aralık 2010 00:09

Şefaat, müminlerden büyük günah işlemekten dolayı cehennem azabını hak edenler hakkında, başta Nebiler Serveri Hz. Muhammed Mustafa (sas) olmak üzere, peygamberlerin, şehitlerin ve sâlihlerin Allah’ın izin ve rızası dahilinde Cennet’e girmeleri için dua ederek talepte bulunmalarıdır. Dünya fâni ve geçicidir. Burada çekilen sıkıntılar da bir cihetle işlenen günahlara keffaret sayılır. Ancak insanların perişan ve derbeder olacakları ve kendilerini kurtaracak yeni bir amele de fırsat bulamayacakları bir gün gelecektir -ki, biz ona ahiret diyoruz- işte o gün, Allah Rasulü bütün insanlığı içine alan şefaatiyle ortaya çıkacak ve “en büyük şefaat” ma’nâsına “şefaat-ı uzmâ”sıyla şefaat edecektir. Nitekim, “Her Peygamber’in bir duası vardır. Ben ise, duamı inşaallah kıyamet gününde ümmetime şefâat etmek için saklamak istiyorum.” (Buhârî, Daavât, 1) hadisi bu hakikati ifade etmektedir.
Efendimiz, şefaatinin büyük günah işleyenlere olduğunu ifade etmişler ve “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir.” (Buhârî, Rikak, 51) buyurmuşlardır. O her hususta olduğu gibi bu mevzuda da bir denge insanıdır. Zaten bütün ümmet O’nun bu ifadeleriyle teselli bulmakta ve Allah Rasulü’nün şefaatine nail olmayı ummaktadır.
İnşallah bizlerde o şefaate nail olanlardan oluruz.....

BEDİİ HAMİT 14 Aralık 2010 15:41

Alıntı:

PEKİ HOCAM BUNDA İNSANLAR GÜNAHa TEŞFİK EDİL MİŞ OLUNMAZ MI..hadisin zahiri o yönde...

sizin kurana uyuyor diye yaptığınız sizin yorumunuz yalnız, değil mi,

bi başkası ise bunu farklı yorumlaya bilir mi,,[örneğin günümüz kuranı bilmeden kabul eden gelenekçileri]

Kardeşimiz şu anda aramızda olmadığı için yazdıklarıma cevap veremeyecek olsa da sorusunu cevaplayayım.

Dikkat ki, hadisin zahiri yönünü açıklamadık, Gerçek anlamını, kurana uyan, kuranla bütünleşen yönünü açıkladık.

Farklı yorumlamak isteyen, kuranın muhkem ayetlerini bile kendisine göre yorumlar.

BEDİİ HAMİT 14 Aralık 2010 16:13

Alıntı:

Abdulmelik:
bu güzel konuyu delilleriyle dile getirmen hazırlaman ve emek vermen için bizden teşekkür,Allahtan mağfiret ..
sizin makalenizden anladıklarımı özetliyeyım;
1-günahı ne olursa olsun,büyük olsun küçük olsun,işlemeye devam edip ısrar ederse,ve bu halde ölürse cehennemliktir.buna ne şefaat nede aff vardır.
2-büyük günahlardan uzak kalmak kaydıyla,küçük günahların affolunacağı ümidi kuran ve sünnetle sabittir.
3-ister büyük ister küçük günah işlensin,nasuh tevbesi ile tevbe edip ölene dek sözünde durursa afff ümidi vardır.
4-kul hakkı olmamak kaydıyla her türlü günah tevbe ile kapanma müjdesi vardır.ettaibu bizenbi kemen la zenbe leh(teve eden günah işlememiş gibidir).
5-şefaat Allahın izni ile olur.Allah sevdiği kullarına taltif için şefaat izni vermekte.(peygamber,şehit,alim vs)
6-şefaat kayırmak,kurtarmak,ayrımcılık yapmak olarak algılanması yalnıştır.affedilmeyı hakkeden kuluna bir nimettir.şefaatçi şefaat eder,Allah kabul edermi etmezmi Onun bileceği..
7-hiç bir günah Allahın rahmetinden büyük olamaz.pişman olan günahkarın tek sığınağı Rabbi değilde kimdir?
8-şefaat günahkarları günaha teşvik eder ne kadar doğru ise,şefaati inkar,Allahın rahmetinden imitsizlik,artık afedilmem imkansız,nasılsa cehennemliğim psikolojisi de o kadar doğrudur.ikiside yalnıştır.islam günahkarı,zaniyi,bağiyi,zalimi düşündüğü kadar veliyi,alimi de düşünür.çözüm üretir.ne veliye cennet garantisi var ne zalime cehennem garantisi var.ikisinin ortak noktası tevbe etmek ve bağlı kalmak..

sırası gelirse devam ederiz.

yazarımızdan Allah razı olsun.
evet000evet000evet000

ArO*

Yitiksevda 23 Aralık 2010 00:27

Şefaat’e Dua anlamı verilebilir mi?

Üzerinde durmamız gereken mevzu Kur’an’da şefaat dua anlamına gelir mi Bir Kısım Kur’an müfessiri şefaatin duadan ibaret olduğu ve beşerin bir biri için yapmış olduğu duaların fayda vereceği hususunda fikir birliği içerisindedirler…

(Günah içinde ölen) kimselerin cehennemlik olduğu kendilerine açıklandıktan sonra, yakın akraba olsalar bile, Allah'tan başkasına tanrılık yakıştıran kimselerin bağışlanmasını dilemek artık ne Peygamber'e yaraşır, ne de imana erişenlere.
(Tevbe-113)

Rabbinize alçak gönüllülükle ve yüreğinizin ta derinlerinden seslenin. Doğrusu O, çizgiyi aşanları sevmez:
(A’raf-55)

Allah’ın ilkesel olarak yapmayacağı bir şeyi Allah’tan talep etmek duadaki aşırılıklardan birisidir. Lakin Peygamberlerin şefaat etmesi duadır. Allah’ın maişetiyle alakalıdır. Allah dilerse sebepleri halk eder Duada Allah’ın bu sebepler cümlesindendir.

(Allah'ın) kudret tahtını(n bilgisini içlerinde) taşıyanlar ve ona yakın olanlar, Rablerinin sınırsız ihtişamını hamd ile yüceltirler, O'na iman ederler ve (öteki) müminler için bağışlanma dilerler: "Rabbimiz! Sen her şeyi ilmin ve rahmetinle kuşatırsın; Tevbe edip yoluna uyanları bağışla ve yakıcı ateşin azabından onları koru!"
(Mü’min-7)

Arşı yüklenen ve onun çevresinde olanların Müminlerin bağışlanması için dua ettikleri Meleklerin Müminlere duasından bahsedilmektedir…

Ve (ey Peygamber,) senin izleyicilerine yumuşak davranman, Allah'ın rahmetinin bir eseriydi. Zira eğer onlara karşı kırıcı ve sert olsaydın, doğrusu senden koparlardı. Artık onları bağışla ve affedilmeleri için dua et. Ve toplumu ilgilendiren her konuda onlarla müşavere et; sonra bir hareket tarzına karar verince de Allah'a güven: Zira Allah, O'na güven duyanları sever.
(A’li İmran-119)

Bu ayeti kerimede ise Allah Resulü Muhammed’in (s.a.a) Müminleri affetmesi ve onlar hakkında istiğfar etmesi istenmektedir buda Onların Şefaatidir…

Ayeti kerimelerde dünya hayatı için Müminlerin dua etmesi hususu açıkça ifade edilmekte ve bu duaları Kur’an ile bizlere bildirmektedir…

"Ey Rabbimiz, bizi Sana teslim olanlardan kıl ve bizim soyumuzdan Sana teslim olacak bir topluluk çıkar, bize ibadet yollarını göster ve tevbemizi kabul et: Şüphesiz yalnız Sensin tevbeleri kabul eden, rahmet dağıtan!"
(Bakara-128)

(Musa): "Ey Rabbim!" dedi, "Beni ve kardeşimi bağışla ve bizi rahmetine kabul et: çünkü sen merhametlilerin en merhametlisisin!"
(A’raf-151)

Rabbimiz! Hesabın görüleceği Gün, beni, anamı babamı ve bütün müminleri bağışla!"
(İbrahim-41)

Dünya hayatı için Şefaatin dua olduğu hakikati açıkça belli olduktan sonra üzerinde durmamız gereken önemli mevzu ‘’Ahiret’’ hayatı için söz konusu olup olmadığıdır.İnsanın iradesinin canlı olduğu mekan dünya hayatıdır ve geçerliliğide dünyada olur.Ahiret alemine intikal etmiş insanların yaşayanlar için dua edip etmedikleri hususunda herhangi bir bilgiye sahip değiliz… Lakin şu ayeti kerimede geçen müjde kelimesini nasıl değerlendirmek gerektiği üzerinde durmak lazım…

Allah'ın lütfuyla kendilerine bağışladığı (şehitlikten) övünç duyarlar. Ve arkada kalıp henüz kendilerine katılmamış olan (kardeş)lerine, bir korku ve üzüntü duymayacakları müjdesinde bulunmaktan zevk alırlar:
(A’li İmran-170)

Kur’an’ı siyak-sibak ve nüzulü ile değerlendirdiğimizde A’li İmran 168 ayeti kerimede geçen ‘’kendilerini (savaştan) geri tutanlar, (öldürülen) kardeşleri hakkında, (sonradan,) "Bizi dinleselerdi öldürülmüş olmayacaklardı" dediler. De ki: "Peki, sözünüzde samimi iseniz ölümü başınızdan savın bakalım!" (A’li İmran-168)

Sözüne cevap niteliğindedir varlık alemine yöneliktir… Ayeti kerimede geçen Allah yolunda ölenler gerçek manada Dinleri için ölmek değil dinleriyle dirilenler olarak anlaşılmalıdır çünkü o tanıklık şahadet Allah katında gerçek diriliği elde etmiş olan insanlardır…

Dua anlamında beşer hayatının dışında var olan varlıklardan ‘’Meleklerin’’ yeryüzünde bulunanlara dua ettiğini yine ayetlerden öğrenmekteyiz…

O, size (kendi mesajlarını taşıyan) melekleriyle nimetlerini bahşeder ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın. Ve O, müminler için rahmet kaynağıdır.
(Ahzab-43)

Neredeyse gökler onların Allah'a ortak koşmaları karşısında tepelerinden çatlayacaklar. Melekler, Rab'lerini hamd ile tesbih ederler, yerdekiler için bağışlanma dilerler. İyi bilinki Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
(Şura-5)

Ayeti kerimede geçen ‘’ men fil ard’’ ifadesindeki ‘’Men’’ zamiri mutlak manada yeryüzündeki tüm insanlığı ifade etse de şu ayeti kerimede bu ifade ‘’Mü’min-7’’ Ayeti kerimede ayırarak Tevbe eden ve doğru yola uyanlara yönelik olduğu ortaya çıkmaktadır. Meleklerin Müminlere bağışlanma diledikleri bunun yanında ‘’Seyyiat’’ tan korunmaları içinde dua ettikleri şu ayet ile bizlere bildirilmekte…

Ve onları kötü fiiller (Seyyiat) (işlemek)ten koru; o (Hesap) Gün(ü) kötü fiiller(in lekesin)den kimi korursan onu rahmetinle onurlandırmış olursun; bu büyük bir kurtuluştur!" (Mü’min-9)

Bu ve benzeri daha bir ayeti kerimede geçen dua kavramı Meleklerin Peygamberlerin ve Müminlerin dualarının dünya hayatı ile alakalı olduğu ve Ahiret aleminde olacağı ile alakası yoktur Şefaat (dua) olarak yaşadığımız hayat için geçerlidir.

Ahiret alemi bazında Şefaat hususu günümüzde anlaşılan bir kavram olmayıp Allah’ın izin vereceği kişilerin dünya hayatında elde ettikleri ecirlerin mükafatı olarak verilecek olan beraatın cennetin müjdesini vermek olarak anlayabiliriz…

Benzetme yanlış anlaşılmasında:
Öğrencilik hayatımızı düşündüğümüzde derslerimize hakkıyla çalışıp takdiri hak ediyor ve belgesini öğretmen ya da müdürden alıyoruz ama hak eden biziz onların yaptığı sadece onurlandırmak…


SAAT: 14:09

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306