|
Konu Kimliği: Konu Sahibi AYSENUR YILDIZ,Açılış Tarihi: 21 Şubat 2011 (21:50), Konuya Son Cevap : 21 Şubat 2011 (21:50). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
21 Şubat 2011, 21:50 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13259 Üyelik T.:
26 Ocak 2011 | Hz. Meryem / Ayşenur Yıldız Hz. Meryem / Ayşenur Yıldız KURAN-I KERİM’DE İSMİYLE ZİKREDİLEN TEK KADIN HZ. MERYEM Meryem! Bir yağmur damlası kadar berrak, katışıksız ve saf… Meryem! Safiyetin timsali. O kadınlar arasında en saf olanı. Saf ama cevher. Allah vergisi bir cevher… Meryem adaktır! Her adak gibi, Allah’a yakınlık, kurbiyet temasını işleyen bir kurbandır. Meryem, Allah yoluna adanmış tüm safiyeti, tertemizliği bedeni ruhani varlığı ile hizmete, gayrete adanmış bir yol eridir. … Hz. Meryem, üstün faziletleriyle bilinen, iffet ve teslimiyetiyle tanınan cennet hanımlarındandır. Meryem isminin ona Kur’an-ı Kerim’de ve apokrif ( kiliseler tarafından sahte sayılan) İncillerde annesi tarafından verildiği bildirilmektedir. Meryem, İbrânîci’de Miryam, Süryanîce ve Ârâmîce’de Maryam, Tevrat’ın Yunanca tercümesinde Mariam şeklinde geçmektedir. İslâmî kaynaklarda ise Meryem kelimesinin reym kökünden “ istemek, bir yerden ayrılmak” anlamında Arapça menşeli bir kelime olduğunu söyleyenler bulunmaktadır. Ancak Meryem isminin aslının İbranîce olup Arapçaya Süryanîceden geçtiği ve “ibadet eden” manasına geldiği kabul edilmektedir. Bu bağlamda Meryem dindar kadın da demektir. Erkeklerden sakınan, iffetli anlamında olan “Betül” adıyla da adlandırılır. Betül ayrıca manevî üstünlükle birlikte fizikî güzelliği de ifade ettiğinden Hz. Meryem zamanının en güzel ve en mükemmel kadını olarak da tanımlanmaktadır. İncillerde Hz. Meryem’den İsa’nın dünyaya gelişi ve çocukluğu münasebetiyle bahsedilmektedir, onun dışında kendisine çok az yer verilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de ise Hz Meryem’in hayatıyla ilgili birçok ayet yer almaktadır. Hz. Meryem’in İslâmî kaynaklarda annesinin adı Hanne’dir. Hz. Meryem’in annesi Hanne, Hz. Yahya’nın annesi Elizabet ile kardeştir. Babası Hz. Musa’nın soyundan olduğu belirtilen İmran’dır. Hz. Meryem’in doğum yeri, Filistin topraklarında bulunan Kudüs şehridir. İmran ailesi, Allah’a iman eden tüm işlerini Allah’a havale eden gönülden teslim bir ailedir. Bir gün ağaç üzerindeki bir kuşun yavrusunu beslediğini gören Hanne, Allah’a dua ederek kendisine bir çocuk vermesini diler ve eğer duası kabul edilirse doğacak çocuğu mabede ( Beytülmakdis) adayacağını vaad eder. Bu vaad onun erkek çocuk beklediğini göstermektedir, zira Yahudi şeriatına göre mabede yalnızca erkek çocuklar adanmaktadır. Hanne’nin duası kabul edilir. Ancak bir kız çocuğu dünyaya getirir. Her ne kadar bu duruma şaşırsa da Allah’a olan teslimiyetiyle, bu yaştan sonra ona bir çocuk bağışlayan Rabbi’ne şükredip çocuğu Allah’ın hizmetine adar. Kur’an-ı Kerim’de şöyle geçer: “ Hani, İmran’ın karısı: “ Rabbim, karnımdakini, hür bir kul olarak sana adadım; benden kabul buyur; Sen işitir ve bilirsin” demişti.” ( Al-i İmran – 35 ) Doğan çocuğun kız olduğunu gördüğünde ona Meryem ismini verir. Bu da Kur’an-ı Kerim de şöyle bildirilmektedir: “ Fakat onu doğurunca ‘ne doğurduğunu Allah bilirken’ şöyle dedi: “ Onu kız olarak doğurdum, erkek kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve zürriyetini kovulmuş şeytandan sana sığındırırım.” ( Al-i İmran – 36 ) Çocuğa annesinin isim vermesi ve babasından hiç söz edilmemesi, Meryem’in babasının daha o doğmadan önce vefat ettiği şeklinde yorumlanmaktadır. Hanne, adağı gereği çocuğunu doğar doğmaz, diğer rivayete göre sütten kesildikten sonra Harun soyundan din adamlarının bulunduğu Beytülmakdis’e götürerek onlara teslim eder. Zekeriyyâ peygamber, Meryem’in teyzesinin kocası olduğu için onu himayesine almak ister. Ancak Yahudi din adamları buna karşı çıkarlar ve Meryem’in babası İmran’ın kendi dini liderleri olması sebebiyle çocuğu kendileri almak isterler. Sonuçta kura çekmeye karar verirler. Tevrat’ı yazdıkları kalemlerini suya atarlar. On dokuz veya yirmi dokuz kişi arasında sadece Zekeriyya peygamberin kalemi suyun üzerinde kalır. Böylece Meryem’in himayesini o üstlenir. Allah Meryem’in yetiştirilmesinde Hz. Zekeriya’yı sorumlu kılar. Hz. Meryem diğer çocuklardan çok farklı bir şekilde gelişme gösterir. Çok zeki ve akıllı bir çocuk olması herkes tarafından dikkat çeker. Aynı zamanda bir peygamberin eğitimi altında olması, onun ahlakı ile yetişmesi üstünlüğünü artırır. Meryem ergenlik çağına gelince Zekeriyya peygamber onu annesinin adağının gerçekleşmesi için mabede götürür. Onun için özel bir oda yapılır ve oraya yerleştirilir. Kur’an-ı Kerim’de bildirildiğine göre Allah Meryem’e hüsnü kabul gösterir ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirir. “ Rabbi onu, güzellikle kabul etti. Onu bir bitki gibi güzelce büyüttü ve Zekeriyya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi…” ( Al-i İmran – 37 ) Hz. Meryem mabet de sürekli olarak Allah’a ibadet eder ve zikir ile meşgul olurdu. Allah tarafından bir melek her gün onu ziyaret eder ve yiyecek getirirdi. Yetiştirilmesiyle yakından ilgilenen Hz. Zekeriya onun hayatındaki mucizevî olaylara da bizzat tanık olmuştur. Bu tanık olduğu olaylar vesilesiyle Meryem’in diğer insanlardan üstün kılınmış bir kimse olduğunu fark etmiştir. Bu olaylardan birisi Kur’an-ı Kerim’in bize bildirdiği şekliyle şöyledir: “ … Zekeriyya her mihraba girişinde, yanında bir yiyecek bulur ve: “ Ey Meryem, bu sana nereden?” derdi. (O) “ Bu, Allah katındandır. Allah dilediğine sayısız rızık verir” derdi.” ( Al-i İmran – 37 ) Bu nimet Allah’ın Hz. Meryem’e verdiği özel bir hediyedir. Rabbimiz dilediğine dilediği kadar meşakkatsiz bol bol rızık verendir. Bu durum Hz. Meryem’e Allah’ın desteğinin açık bir göstergesidir. Bu konu ile ilgili olarak, Efendimizin kızı Hz. Fatma ile arasında geçen bir hadise şöyledir: “ Peygamberimiz bir keresinde birkaç gün yemek yemeden durur. Sonra bu O’na ağır gelmeye başlayınca hanımlarının evlerine uğrar. Onlardan hiçbirinde yiyecek bir şey bulamaz. Oradan çıkar kızı Fatma’ya gelir. “ Kızcağızım, yanında yiyebileceğim bir şey var mı?” diye buyurur. O da: “Hiçbir şey yok” der. Efendimiz Hz. Fatma’nın yanından çıktıktan sonra bir komşusu Hz. Fatma’ya iki ekmek ile bir parça et gönderir. Hz Fatma bunları alır ve bir kaba koyar. Allah’a yemin ederim ki “ Allah Resulünü kendime ve yanımdakilere tercih ederim” der. Hâlbuki bütün ev halkı bir parça ekmeğe muhtaç idiler. Hasanı veya Hüseyin’i Peygamberimize gönderir. Bunun üzerine Peygamberimiz Hz Fatma’nın evine geri gelir. Hz. Fatma: Allah bize bir şeyler gönderdi. Ben de onu sana sakladım der. Rasülullah Efendimiz de “Getir onu” diye buyurur. Hz. Fatma kabı Efendimize getirir. Peygamberimizin kabı açmasıyla kabın içi et ve ekmekle dolu olur. Hz. Fatma, kabın içini görünce şaşırıp “Bu Allah’ın bereketindendir” der. Daha sonra Peygamberimiz “Bu sana nereden geldi” diye sorar. O da “ Ey babacığım, bu Allah katındandır. Muhakkak ki, Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır” der. Efendimiz almış olduğu cevaba karşı sevinir ve: “ Kızcağızım, seni İsrail oğulları kadınlarının efendisi olan Meryem’in bir benzeri kılan Allah’a hamdolsun. Allah, Meryem’i rızıklandırıp da ondan bu rızık sorulduğunda: “ Bu, Allah katındandır. O dilediğini hesapsız rızıklandırır” demişti” diye buyurur. Melekler Hz. Meryem’i ara sıra ziyarete gelirlerdi ve ona tavsiyelerde bulunurlardı. “ … Ey Meryem! Şüphesiz ki Allah sana seçkin bir özellik verdi. Seni tertemiz kıldı ve seni dünyanın kadınlarına üstün etti. Ey Meryem! Huşu ile Rabbinin divanına dur, secde et ve rükû edenlerle birlikte sen de rükû et.” ( Al-i İmran – 42/43 ) Hz. Meryem bu tavsiyelere en iyi şekilde cevap vermiştir. Hayatının her anında, yaptığı her işte Allah’a yönelen, ismini yücelten, Rabbimize yürekten bağlı samimi bir hanımdır. O yaşantısıyla bütün mümin hanımlara en güzel örnek olmuştur. Gıpta edilmeye değer bir şahsiyettir. Yaşı bir hayli ilerleyen Zekeriyya peygamber artık Meryem’le ilgilenemeyecek hale gelince İsrailoğlulları’ndan Meryem’i himaye edecek birini bulmalarını ister. Çekilen kura sonucu Meryem amcasının oğlu Yusuf’un himayesine verilir. Bazı kaynaklar da Yusuf yerine Cüreyc ismi geçmektedir. İFFET TİMSALİ HZ. MERYEM Hz. Meryem’in en belirgin özelliklerinden birisi de iffetine olan düşkünlüğüdür. O Allah’a gönülden bağlanmış ihlâslı ve samimi bir kimsedir. Hz. Meryem’in bu üstün ahlakı Kur’an-ı Kerim’de şöyle geçmektedir: “ Namusunu koruyan İmran kızı Meryem’i de ( Allah örnek gösterdi ). Biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O gerçekten itaat edenlerdendi.” ( Tahrim – 12 ) Hz. Meryem Kur’an’da kendi ismi ile bizzat zikredilmiştir. Başka hiçbir kadın ismen anılmamıştır. Bilindiği gibi İsa peygamber Hz. Meryem’in oğludur. Ancak onun bir babası yoktur. Buna böyle inanmak gereklidir. Çünkü Rabbimiz böyle istemiştir. Hz. Meryem, hayatının belirli bir döneminden sonra yaşadığı toplumdan ve ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiştir. Tertemiz olan Meryem’in nasıl çocuğunun olduğunu Kur’an-ı Kerim bizlere bildirmiştir: “ …Bir zaman o, ailesinden ayrılarak doğu yönünde bir yere çekilmişti. Onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Biz ona Cebrail’i göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü. Meryem: “ Eğer Allah’tan sakınan bir kimse isen senden Rahman’a sığınırım” dedi. Cebrail: “ Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana temiz bir oğlan bağışlamak için geldim” dedi. Meryem: “ Bana bir insan dokunmamışken, ben kötü kadın da olmadığım halde, nasıl oğlum olabilir?” dedi. Cebrail: “Bu böyledir. Çünkü Rabbin dedi ki: ‘ Bu Bana kolaydır. Onu insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız. Hem bu önceden kararlaştırılmış bir iştir” dedi.” ( Meryem – 16/21 ) İşte böylelikle Hz. Meryem’e hiçbir insan eli değmeden Rabbimizin dilemesiyle Hz. İsa’ya hamile kalmıştır. Hamile kalmasının ardından ıssız bir yere gitmiştir. “ Meryem İsa’ya gebe kaldı, onunla uzak bir yere çekildi.” ( Meryem – 22 ) Rabbimiz bu mucizevî olay karşısında Hz Meryem’i rahmeti ve korumasıyla desteklemiştir. Hz. Meryem’in kimselerin olmadığı bir yerde hamilelik dönemini geçirmesinde de mutlak hikmetler vardır. İnsanlardan gelebilecek her türlü saldırılara karşı korunmak içindir. Vakti tamam olup doğum anı gelince Hz. Meryem sıkıntıya düşer bir hurma ağacının altına yanaşıp ona yaslanır. Bu anı da Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “ Doğum sancısı onu bir hurma ağacının altına gitmeye mecbur etti. ‘ Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim’ dedi. Alt tarafından ona: ‘ Sakın üzülme. Rabbin alt tarafında bir su arkı var etti;’ diye seslendi. Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine olgunlaşmış taze hurma dökülsün. Ye iç, gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen: ‘ Ben Rahman’a oruç adadım, bugün hiçbir insanla konuşmayacağım,’ de.” ( Meryem – 23/26 ) Allah bu olayla Hz. Meryem gibi temiz ve pak olan kulunun yardımcısı olmuştur. Çok zor ve güç olan doğum hadisesini ona kolay kılmıştır. Hz. Meryem Rabbine bağlılığı ve güveni ile bu zor işi tek başına başarmıştır. Doğumdan sonra kucağında oğlu ile birlikte kavminin yanına gelen Meryem’e halk kötü iftiralarda bulunmuştur. Kur’an-ı Kerim’in bildirdiğine göre Hazreti Meryem’e halk şöyle seslenmiştir: “ Ey Harun’un kız kardeşi! Baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” ( Meryem- 28 ) Öyle ki halk Hz. Meryem’in üstün ahlakına ve şeferli yaşantısına şahit olmalarına rağmen, bu tür bir iftirayı yakıştırmaktan hiç çekinmediler. Sanki bu durum Meryem için Allah’tan gelen bir imtihandı. Tabi ki aynı zamanda kavmi içinde bir denemeydi. Hz. Meryem bu durum karşısında söylenen sözlere yapılan hakaretlere hiç aldırmadan susuyordu. Çünkü Rabbinin emri konuşma orucu tutması idi. Kavmine gereken cevabı vermesi için Meryem kundaktaki bebeği işaret etmiştir. “ Meryem çocuğu gösterdi. Onlar: ‘ Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?’ dediler.” ( Meryem- 29 ) Her ne kadar kavmi bu durumu alaya alsa da bu işaret üzerine bebek konuşmaya başlar: “Çocuk:‘Ben şüphesiz Allah’ın kuluyum. Bana kitap verdi beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekât vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni asi bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, diri olarak kabirden kaldırılacağım günde bana selam olsun’ dedi.” (Meryem – 30/33) Bu olay ile birlikte gerek Hz. Meryem’in gerekse Hz. İsa’nın Allah’ın insanlar üzerine üstün kıldığı kimseler olduğu anlaşılmaktadır. Beşikteki İsa’nın konuşması ile Hz. Meryem’in güzel ahlaka sahip bir insan olduğu, temiz kişiliği ortaya çıkmış ve inkârcı kavmin tuzakları bozulmuştur. Hz. Meryem’e, Hz. İsa’nın doğumundan sonra çok önemli bir görev düşmüştür. Babasız bir çocuk ve aynı zamanda bir peygambere annelik görevi yapmak kolay bir iş değildir. Yaşadığı toplumun tüm baskı ve iftiralarına tek başına direnmiştir. Kavminin haksızca kendisini yargılaması ve iftira atması karşısında sabrın en güzel örneğini göstererek Rabbine kulluğa devam etmiştir. Hz. Meryem oğlu İsa peygamber ile birlikte Mısır’a gider ve orada on iki yıl kalır. İslami kaynaklarda Hz. Meryem’in bundan sonraki hayatıyla ilgili bilgi yoktur. Bir rivayete göre Hz. Meryem’in Hz. İsa’nın semaya yükselmesinden sonra altı yıl kadar daha yaşadığı bildirilmektedir. Peygamber Efendimiz bir hadisi şerif de Hz. Meryem’in üstünlüğünü bildirmiştir: “ Hatice ümmetinin kadınlarının hepsinden üstündür, tıpkı Meryem’in cihan kadınlarına üstün olduğu gibi…” Hz. Meryem, ömrü boyunca desteği ve yardımı ancak Allah’tan istemiş. Bunun en güzel karşılığını da zor anlarında görmüş. İnsanların tahammül gösteremeyecekleri durumlarda dahi o Rabbine gönülden teslim olması ile kolaylıkla güçlükleri aşmıştır. Hem sonsuz bir güven ile hem de bir korku ile sırtını daima Rabbine dayamış. Allah’tan gelecek her şeyin mutlaka hayra döneceğine inanmıştır. Hz. Meryem hayatından güzel örnekler ile bizlere güçlü, iradeli, kararlı, sabırlı ve en önemlisi takva sahibi bir kişilik sergilemiştir. Hz. Meryem güzel olan ahlakını bütün insanlığa yaşantısı ile anlatmıştır. HIRİSTİYANLIKTA MERYEM ANA Hıristiyanlıkta Hz. Meryem kendi kişiliği yönüyle değil de oğlu Hz. İsa dolayısıyla zikredilmiştir. Hz. İsa’nın doğumuyla ilgili Hıristiyanların dini kitabı olan İncillerde verilen bilgiler ile Kur’an’daki bilgiler arasında benzerlikler bulunduğu gibi farklılıklar da vardır. Her iki kutsal kitapta Hz. Meryem bakiredir. Yalnız İncillerde Hz. Meryem, Hz. İsâ’nın doğumundan önce Yusuf adlı bir kişiyle nişanlı olduğu söylenmektedir. Kur’ân-ı Kerim ise bu konudan hiç bahsetmemektedir. Yine İncil’e göre, Hz. Meryem’e müjde veren melek (Cebrail) ile hamile kalmasına vesile olan Ruhülkudüs aynı değildir. Kur’ân’a göre ise Allah-u Teâlâ, Hz. Meryem’e gönderilen melekten “bizim ruhumuz” diye söz etmektedir. Cibril-i Emin Hz. Meryem’e müjdeyi verdikten sonra Allah’ın ruhundan üflemesiyle birlikte Hz. Meryem, İsâ (a.s)’a hamile kalmıştır. Bu durumda Kur’an’ın açıklamasına göre müjdeyi veren ile Allah’ın ruhunu üfleyen melek Cebrail ( a.s )’dır. İncillerden Luka, Meryem’in kutsal ruhtan hamile kalmasıyla İsâ (a.s)’a “ Tanrı oğlu” denilmesi arasında bir bağ kurarken, Kur’ân-ı Kerim İsâ (a.s)’ın doğumunun insanlar için bir imtihan vesilesi olduğunu belirtmektedir. Bir kısım Hıristiyan Teologlar, İncillerde yer alması sebebiyle, Hz. Meryem’in Hz. İsâ’nın doğumundan sonra evlendiği iddiasında bulunmuşlardır. Bundan dolayı Hz. İsâ’nın başka kardeşlerinin olduğunu söylemektedirler. Ama Kur’an’da Âl-i İmran suresi 36. ayeti kerimede geçen “Zürriyyetehâ” kelimesini müfessirler sadece Hz. Meryem ve Hz. İsâ (a.s) ile sınırlandırmışlardır. Bazı Hıristiyan yazarlarda Kur’an-ı Kerim üzerine araştırma yapmış ve bu görüşü kabullenmişlerdir. Nitekim İslam tarihi ve tefsir kitaplarının tümünde, Hz. Meryem’in Hz. İsâ’nın doğumundan sonra kimseyle evlenmediği ve Hz.İsâ (a.s)’dan başka çocuğunun olmadığını belirtilmektedir. İncillerde Hz. Meryem’den sadece Hz. İsa’nın doğumu sebebiyle bahsedilmiş, daha sonra da adeta unutulmuştur. Ama zamanla Hıristiyanlıkta Hz. Meryem, Hz. İsa’dan sonra önemli bir şahsiyet olmuştur. Öyle ki adına teşkilat, tarikat ve ziyaret yerleri oluşturulmuştur. Hayatı örnek alınmış kendini ömür boyu Allah’a adayan bakirelik yemini eden rahibe kuruluşları meydana getirilmiştir. Hıristiyan mezheplerinde Hz Meryem’e farklı statüler tanınmıştır. Katolik ve Ortodoks mezhepleri Hz. Meryem’in sürekli bakireliğini ve tanrının annesi olduğunu kabul etmektedir. Ortodoks kiliselerinde ikonlar, Katolik kiliselerinde de Meryem heykelleri bulunmaktadır. Yani her iki kilisede dua ve ibadette Meryem’in önemli yeri vardır. Hıristiyanlıkta Hz Meryem ile ilgili üçü IV-V. yüz yıllarda, ikisi modern dönemde (1854–1950) kabul edilen beş temel görüş vardır. 1-Tanrının annesi olması, Hıristiyan geleneği bu inancı tanrı doğuran ve tanrı annesi kavramları ile ifade etmektedir. İncillerde Hz Meryem’in Ruhulkudüs’e hamile kaldığı Allahın oğlunu dünyaya getirdiği belirtilmektedir. 2-Kutsallığı, Hıristiyan inancında Meryem’in kutsallığını meleğin müjdelemesi ve vücudunda ulûhiyetin bedenleşmesi hadiselerine bağlamaktadır. 3-Bâkireliği, Hz. Meryem’in bâkire iken Hz. İsa’ya hamile kaldığı hem İncillerde hem iman esaslarında belirtilmektedir. 4-Günahsız doğması, Hz. Meryem’in, annesinin ona hamile kaldığı ilk andan itibaren aslî günahın bütün kirlerinden korunmuş olduğunu belirtmektedir. 5-Semaya çıkması, Hz. Meryem, öldükten sonra bedeniyle birlikte semaya kaldırılmıştır. Hıristiyan dua ve ibadetlerinde Meryem ananın önemli bir rolü vardır. Tanrı ona birçok üstün nitelik ve meziyet vermiştir. Onu nimete erdirmiştir. Kadınlar arasında mübarektir ve bütün gelecek nesiller ona mübarek diyecektir. Tanrının annesine ait dini bayram kutlamaları ve Meryem ana duaları ( mesela incilin özeti olan tesbih duası) Meryem anaya duyulan derin bağlılığın ifadesidir. Hıristiyan dünyasında Meryem ananın farklı yerlerde görüldüğüne inanıp bu yerleri de mübarek kabul ederek ziyaretler yapılmaktadır. Yahudiler Hz. İsâ’nın yaşadığı dönemden itibaren, onu kabullenmeyip aleyhine faaliyetler göstermişlerdir. Hz. İsâ’nın doğumuyla ilgili mucizeyi inkar edip sefil bir maceraperest kişinin oğlu olduğunu iddia etmişlerdir. Hatta Hz. İsâ’ya zina çocuğu diyerek iftira atmışlardır. Ayşenur Yıldız [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Konu Sahibi AYSENUR YILDIZ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Eş Seçimi:Bir Oyun Değil,Ebedi Hayat | Makale ve Köşe Yazıları | efsane-07 | 4 | 2679 | 16 Nisan 2015 22:51 |
Allah'ın Selamı/ Tesettür Emri /Ayşenur Yıldız | Makale ve Köşe Yazıları | Esma_Nur | 2 | 2458 | 09 Nisan 2015 22:21 |
Cenetten Bir Parça/ Tesettür/Ayşenur Yıldız | Makale ve Köşe Yazıları | su damlası | 3 | 2478 | 02 Nisan 2015 22:48 |
Kahraman İlk Müslüman Kadın/Ayşenur Yıldız | Makale ve Köşe Yazıları | AYSENUR YILDIZ | 0 | 1777 | 26 Mart 2015 22:46 |
Peygamber Bahçesinin Gülü/Ayşenur Yıldız | Makale ve Köşe Yazıları | AYSENUR YILDIZ | 5 | 2123 | 19 Mart 2015 21:23 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Konuyu değerlendir | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Amine Binti Vehb / Ayşenur Yıldız | AYSENUR YILDIZ | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 04 Ocak 2017 00:04 |
Cenetten Bir Parça/ Tesettür/Ayşenur Yıldız | AYSENUR YILDIZ | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 13 Mart 2016 21:44 |
Peygamber Bahçesinin Gülü/Ayşenur Yıldız | AYSENUR YILDIZ | Makale ve Köşe Yazıları | 5 | 02 Nisan 2015 23:07 |
Kahraman İlk Müslüman Kadın/Ayşenur Yıldız | AYSENUR YILDIZ | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 26 Mart 2015 22:46 |
Kadına Özel: El ve Ses/ Ayşenur Yıldız | AYSENUR YILDIZ | Makale ve Köşe Yazıları | 6 | 14 Ekim 2012 17:51 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|