Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi Nesli_Nur,Açılış Tarihi:  26 Ocak 2013 (19:30), Konuya Son Cevap : 26 Ocak 2013 (21:09). Konuya 1 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 26 Ocak 2013, 19:30   Mesaj No:1
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
Nesli_Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Nesli_Nur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 20510
Üyelik T.: 01 Ekim 2012
Arkadaşları:24
Cinsiyet:
Mesaj: 1.012
Konular: 166
Beğenildi:76
Beğendi:1
Takdirleri:187
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Gençlik ve Aşk

Gençlik ve Aşk

Gençlik ve Aşk


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...], "şiddetli sevgi" demektir.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...], bir şeyi aşırı derece sevmek, ona tutulmak, onsuz yapamamak, hep onu düşünmek, onunla gülmek, onunla ağlamak, ancak onunla sevinip üzülmek, onsuz mutlu olamamaktır.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] hakkında söylenecek o kadar çok şey vardır ki, bu hususta derli toplu bilgi edinebilmek için "Gençlik ve [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]" isimli kitabımızı tavsiye ediyoruz.

Ancak biz burada konuyu özetlemeye çalışacağız.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, aşık olunabilen varlıklar çoktur. Allah (c.c.), Peygamberimiz (a.s.m.), Allah dostları, anne, baba, evlat, hayat arkadaşı diye başladığımız listeyi uzatabiliriz.

Fakat biz burada gençliğimizi daha çok ilgilendiren "karşı cinsle duygusal ilişki" konusu üzerinde durmak istiyoruz.

Çağımız, dünya tarihinde emsali görülmemiş bir dönem yaşıyor. Belki bin yılda meydana gelen olaylar bir günde olup bitiyor. Asrımızın çekici fitneleri, tuzakları, imtihan sebepleri o kadar fazla ki, gençlerimizin çok uyanık ve şuurlu olmaları gerekiyor.

Gençlerimizi Allah'tan ve dinden uzaklaştırmak için kullanılan tuzakların en birincisi, "kadın fitnesi"dir. Tabii buradaki fitneyi "imtihan vesilesi" anlamında kullanıyoruz.

O kadar ki, kadını çekici kılmak için yapılabilecek ne varsa hepsi uygulanıyor. Müzik, spor, eğlence, moda, medya, reklam ve san'at dünyasının en önemli faaliyetleri "kadın" etrafında odaklaşıyor.

Üstelik kadının ulvi duyguları ve çok değerli iç dünyası yerine, sadece "cinsellik" yönü nazara veriliyor.

Gazete, dergi, TV, sinema başta olmak üzere her vesileyle şiddetli bir teşvik ve tahrik altında tutulan gençlerimizin çoğunluğu, büyük bir sıkıntı ve bocalama yaşıyor.

Yoğun bir kampanyayla birbirlerinin özellikle cinsel yönüne özendirilen karşı cinsler, ağır bir baskı altında kalıyorlar. Zaten cinsler açısından karma bir sosyal hayat yaşandığından, problem katmerleşiyor.

Okulda, işte, çarşıda, pazarda hep karşı cinsle karşılaşan gençler, iç içe problemlerle yüz yüze geliyorlar.

Gençlerimiz taştan ve demirden değil ki, bunca baskı ve tahrik karşısında ilgisiz kalabilsinler. Üstelik cinsel istekler bakımından en güçlü ve en yoğun dönemlerini yaşıyorlar.

Ancak bir tarafta da dini inanışlar, ahlaki kurallar, toplumun değer yargıları, adetler, gelenek görenekler var.

Dünyanın hiçbir yerinde kız-erkek ilişkileri sınırsız bir özgürlüğe sahip değil. Az veya çok her yerde "engeller" var.

İşte asıl problem burada başlıyor.

Bir tarafta inandığı, istemese de uymak zorunda olduğu veya aşmayı başaramadığı kurallar... Diğer tarafta çevresindeki şiddetli teşvikler, içindeki güçlü istekler...

Evet, problem çok büyük.

Ama, ümitsiz olmaya gerek yok. Çünkü, her derdimize çözüm getiren dinimiz bu konuda da bize ışık tutuyor. Her derdimize derman olan Kur'an ve Yüce Peygamberimiz (a.s.m.) bu hususta da bizi aydınlatıyor.

Üstelik hiçbir çelişkiye, mutsuzluğa gerek kalmadan hem dini inançlarımızı korumayı, hem de içimizdeki duyguları tatmin etmenin yollarını gösteriyor.

Dinimiz, öncelikle şunu söylüyor: "Sen senin olmadığın gibi, duyguların da senin değildir. Kime aitse onun çizdiği çerçeveye göre hareket et."

Evet, biz bize ait değiliz. Biz her şeyimizle bizi yoktan yaratan Rabbimize aitiz. O bizi yoktan yaratıp, en güzel sureti verdi. Uçsuz bucaksız kainatı güzelliklerle donattı. Bize hem sevgiyi verdi, hem seveceğimiz varlıkları yarattı.

O halde bu sevginin ilk sarf edileceği yer, bizzat bize bu duyguyu veren Allah'tır. O bizi yaratmasaydı, sevgiyi ve sevdiklerimizi tanıyamazdık. Çünkü sevdiklerimizdeki güzellik, mükemmellik, hoşluk; Onun güzelliğinden, Onun kemalinden, Onun letafetinden gelmektedir. O, her şeyi güzelleştiren güzeller güzelidir.

Şu halde başta Onu ve Onun Sevgili Resulünü (a.s.m.) ve Onun sevdiklerini sevmemiz gerekir.

Eğer Onu seversek, Onun rızasını kazanmaya çalışırız. Rızasını kazanmak için Onun emirlerini tutar, yasaklarından kaçarız.

O zaman her konuda olduğu gibi, "sevgi ve [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]" konusunda da Allah'ın bizim için hayırlı gördüğü emir ve yasaklara uyarız.

Onun "Sev" dediğini sever, "Sevme" dediğini sevmeyiz.

İşte Allah'ı ve Peygamberi (a.s.m.) sevmek, İslamı bilmek, yaratılış gayemize uygun bir şekilde yaşamaya çalışmak, bizi cinsel yönden gelen şiddetli teşviklere karşı güçlü edecektir. Belki bütün dünyamızı kapladığını zannettiğimiz bir duygunun, her şeyi halletmediğini, sadece değeri nispetinde bir önemi olduğunu öğretecektir.

Böylece gerçekleri daha iyi öğrenmek mümkün olacaktır. Duygu yerine akıl, hayal yerine gerçek, nefis yerine kalp hakim olacaktır.

Seven genç, her şeyin sevgilisinden ibaret olduğunu düşünür. Sevdiği her şeyin merkezindedir. Hayat, sevgi, mutluluk, huzur onun etrafında dönmekte, diğer varlıklar sanki ona hizmet etmektedir. Sanki ondan ayrılsa dünya duracak, hayat bitecek, kıyamet kopacaktır.

Hayır! Gerçek, hiç de öyle değildir. Hayatta ondan b[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]a, hatta ondan değerli çok güzellik, mutluluk, huzur vardır. O olmayınca hayat bitmez. Dünya dönmeye devam eder, yağmur yine yağar, kuşlar yine öter.

İşte duygularını iman ve İslamla doyuran bir genç, her şeyden önce bu gerçeği görür. Her şeyin hakkını verir. "Sevgili"nin "her şey" olmadığı gibi, "hiçbir şey" de olmadığını bilir. Onun meşru dairede olmak kaydıyla kıymeti nispetinde bir değeri olduğuna inanır.

Bu gerçekleri bilmeyen veya bildiği halde uygulamayan bir genç ise, karşı cinsten birisine aşık olur. Henüz çok gençtir. Evlenecek yaşa gelmesine 5-10 sene vardır. Henüz okulu bitmemiş, iş yeri kurmamıştır. Sevdiğini doğru dürüst tanımamıştır bile. Sadece bir hevesle yola çıkmıştır.

Bu durumda problemlerin cenderesi içinde bulur kendini. Üstelik Allah'ın izin vermediği böyle bir sevgide, üç önemli azap vardır. Bediüzzaman Hazretlerinin deyimiyle bunlar, "ayrılık, kıskançlık ve karşılık görmeme" acılarıdır.

Seven bir genç sevdiğinden hiç ayrılmak istemez. Ancak bu mümkün değildir. Hatta bazen çeşitli engellerden dolayı tamamen ayrılırlar. Zaten böyle sevenlerin yüzde 95'i sevdiğiyle evlenemez. Sonunda büyük bir acı ve ızdırap vardır.

Üstelik sevdiğini herkesten kıskanır. Evli değildir ki onu koruyabilsin. Acaba şimdi nerededir, ne haldedir diye ruhu azap içinde kalır.

Ve asıl problem "karşılık görmeme"dir. Bu durum bazen ilk başta ortaya çıkar. Bir taraf deli divane olur, ancak karşı taraf oralı bile değildir. Öyle ya, gönül bu, sevmeyebilir. Ancak seven taraf onsuz olamayacağını kafaya koymuştur. Ruhu azap içinde kalır.

Sevgisine karşılık görse bile, yetersiz olduğuna inanır kimisi. Sürekli sevgilisini suçlar. Vefasızlığını, yeteri kadar sevmediğini söyler.

Karşılık görmemek yıllar sonra da ortaya çıkabilir. Birbirini çok seven taraflardan birisi, bir gün [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]ını bitirebilir. Hangi sebeple olursa olsun, artık bunu sürdüremeyeceğini söyler. Bu bazen iki tarafın akrabaları veya çevre baskısı yüzünden gerçekleşir.

İşte bu üç problem gençlerimizi huzursuz eder. Her günü ızdırapla, gözyaşıyla geçer. Acısını dindirmek için o güne kadar hiç yapmadığı şeyleri yapmaya başlar. Hatta imanı zayıfsa içkiye, uyuşturucuya dadanır. Artık onun dostları dertli şarkılar ve gözyaşıdır. Hiç kimse onu anlamamakta, onu dinlememektedir. Dünyanın en dertli insanı odur.

Bundan dolayı okulunu, işini bırakan veya başarısını yitiren gençler olduğu gibi, işi intihara kadar götürenler vardır.

Aşık olup evlenen gençlerden büyük bir bölümü de mutsuzdur. Çünkü, "[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]ın gözü kördür." Birbirlerinin eksiklerini ve hatalarını görmezler. Sevgilisinin, "dünyanın en mükemmel insanı" olduğuna inanırlar. Oysa her insan gibi sevdiğinin de kusuru ve eksiği vardır. Ancak bunu evlenince görebilir. Bunlar hayatın diğer problemleriyle de birleşince tartışmalar, kavgalar başlar. Yapılan istatistiklere göre, boşanma oranı en yüksek olan [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...], geleceklerini hayal üstüne kuran gençlerde görülmektedir. Sonuç ya mutsuzluk ya da ayrılıktır.

Bu hususta en doğrusu, dinimizin getirdiği ölçülere uymaktır. Dünyanın huzuru, mutluluğu ve rahatı buna bağlıdır.

Dinimiz, aralarında nikah bulunmayan iki karşı cinsin, cinsel duygulara dayalı ilişkilerine belirli sınırlamalar getirmiştir. Bu konudaki ayet ve hadisler daha önceki bölümlerde geçmiştir.

Evlenme düşüncesi bulunmadan girişilen ilişkilerin her safhası, günah ve kederle doludur.

Ancak burada şöyle bir problem var.

Diyelim ki genç bir kardeşimiz hayatını İslamiyete göre düzenledi. Allah'ın emirlerine uyuyor, yasaklarından kaçıyor, namazını hiç aksatmıyor. Yukarıda sözünü ettiğimiz yoğun problem bunun da başında. Elinden geldiğince tuzağa düşmemeye çalışıyor. Ne var ki, bir anlık gafleti veya iyi niyeti sonucu, karşı cinsten birisine gönlünü verebiliyor.

Bu durumda ne yapacaktır?

Burada en birinci kural şudur:

Allah'ın ve Resulünün (a.s.m.) yasakladığı bir şeyi, hiçbir düşünce meşru kılamaz.

Bu bakımdan şu şartları uygulamalıyız:

1- Niyetimiz mutlaka halis olmalıdır. Hedefte nikahla hayatımızı birleştirmek düşüncesi bulunmalıdır.

2- Nikaha kadar hiçbir şekilde—sözgelişi, kapalı bir mekanda yalnız kalmak dahil—dinimizin hiçbir yasağı çiğnenmemelidir.

3- Sevilen taraf, kesinlikle Peygamberimizin (a.s.m.) tavsiye ettiği gibi, yani dindar olmalıdır. Yoksa "Zamanla dini öğrenir ve yaşar" gibi düşünceler nefsin aldatmacasından b[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]a bir şey değildir.

4- Tarafların evlenme çağı gelmiş, hiç değilse yaklaşmış olmalıdır. Yoksa evlenmeye uzun zaman kala girişilen böyle bir hareket, sayısız günahla veya ayrılıkla sonuçlanacaktır.

5- Gençler hayalci değil, gerçekçi olmalıdır. "Senin için dünyayı feda ederim", "Sen yanımda olursan her yer Cennet bana", "Seninle ölüme bile giderim" gibi laflar hikayedir. Evlenince hepsi biter. Atalarımız, "Güzellik ekmeğe sürülmez" diyerek, yaşamak için ev, eşya, para gibi ihtiyaçların önemine dikkat çekmişlerdir. Bu bakımdan iyi bir meslek edinmek, yuva kurunca ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir seviyede olmak icab eder.

6- Böyle bir durumdan saygı duyduğumuz, büyük bir insanı haberdar etmek, onun tavsiyelerini almak gerekir.

7- Son olarak böyle bir yakınlaşmayı kısa zamanda nikahla meşru hale getirmek lazımdır. Bundan kastımız, evlenmeye yıllar varken dini nikah kıyıp her şeyin meşru olduğunu sanmak değildir. Evlenmeye uzun bir zaman varken kıyılan böyle bir nikahın mahzurları da olabilmektedir. Nikah kıydırıp serbest hareket eden gençler, maalesef bağlayıcı bir durum olmayınca ayrılabilmektedirler ki, bu hiçbir şekilde tasvip edilemez. Nikahtan kastımız, evlenmektir.

Bu şartları görünce, "Demek ki bunlara uyarak böyle bir teşebbüs yapabiliriz" diye düşünmek yanlıştır. Bu şartlar, "içine düşülen problemden gençlerimizi mümkün olduğunca az günahla çıkarmak, olayın sonraki kısmına meşruiyet kazandırmaya çalışmak" içindir.

Genç kardeşlerimize asıl tavsiyemiz, idealist bir ruh taşımaları, İslam davasının yayılması için çırpınmaları, ebedi dava yolunda deli divane olmalarıdır. Peygamberi (a.s.m.) örnek alan cevval bir gence, deryayı bırakıp damlada boğulmak yakışmaz.

Ama insan hali. Böyle bir imtihanla yüz yüze gelirsek, pes etmemek, mümkünse hiç zararsız, olmuyorsa en az zararla kurtulmak gerekir.

Hele bundan dolayı kendimizi mutsuz etmek, derbeder olmak, hayata küsmek, vazifelerimizi bırakmak, intiharı düşünmek asla semtimize uğramamalı; aklımızdan bile geçmemelidir.

Madem Rabbimiz var, her şey var. O mutlaka bizi bizden daha iyi düşünür. Ona teslim olmalı, hakkımızda takdir ettiği her şeyin bir hikmeti olduğunu düşünmeliyiz.

Merak etmeyin. Dünya kesinlikle "sevdiğimizden" ibaret değildir. Hayat her şeye rağmen devam etmekte ve her şey bizim mutluluğumuz için çalışmaktadır.

Hayatı zehir etmeye hiç gerek yoktur.

cemil tokpınar
__________________
Derdi dünya olanin dünya kadar derdi olur...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Nesli_Nur 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
inşikak süresini tanıyalım.. Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 7 2687 26Haziran 2015 14:55
muttaffifin suresini tanıyalım.. Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 10 5341 24Haziran 2015 14:17
Kıyamet Suresini Sorularla Tanıyalım Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 11 6266 28 Nisan 2015 16:18
Tahrim Süresini Tanıyalım Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 11 5646 03 Mart 2015 06:46
Casiye Süresini Tanıyalım Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 9 3100 28 Ekim 2014 06:36

Alt 26 Ocak 2013, 21:09   Mesaj No:2
Avatar Otomotik
Durumu:abıhayat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 19803
Üyelik T.: 07 Ağustos 2012
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Gençlik ve Aşk

Merak etmeyin. Dünya kesinlikle "sevdiğimizden" ibaret değildir. Hayat her şeye rağmen devam etmekte ve her şey bizim mutluluğumuz için çalışmaktadır.biitis cümlesi güzel,ek olarak insan hayatta kendini sevmeli ,kindi hakkını gözetmeli..dünyada kimse sevmese bile sizi bilin ki bir seven var.".kendimiz" evet en doğrusu ölçüyü asmamak.."ask"saygı,sevgi,ilahyat insaniyet duygularının erdemli sekilde yasanması ,ve ikili paylasılıp dayanısma içinde bulunulmasındır..yoksa mazallah seytanilikten baska bir sey barındırmaz.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
hişttttt gençlik YaŞuHa Muhtelif Konular 2 14 Ağustos 2011 20:55
Gençlik ve Cinsellik YaŞuHa Çocuk ve Aile Sağlığı 0 02Haziran 2011 18:22
Gençlik ve Din Eğitimi Bîhemtâ Çocuk ve Aile Sağlığı 0 01 Aralık 2009 13:48
Gençlik ve Müzik Hakkında... NUR Soru Cevap Arşivi 1 29 Eylül 2008 22:23
Hutbe:İslam ve Gençlik Seleme Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat 0 25 Nisan 2008 00:40

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.