Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   İki Denizin Birleştiği Yerde Dolaşmak/Ali Parlak (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/29292-iki-denizin-birlestigi-yerde-dolasmak-ali-parlak.html)

Ali Parlak 26 Aralık 2013 18:29

İki Denizin Birleştiği Yerde Dolaşmak/Ali Parlak
 
İki deniz arasını birbiri üstüne salan O’dur. (furkan53)

İki denizin birleştiği yer…
Musa ile Hızırın buluşma noktası değil miydi orası...
İki denizin birleştiği yer...
Musa as Ledün ilmini Hızırdan öğrenmek için yola çıkıp buluştukları yer...
Hani Balığın da orada can bulduğu yer.
Canı bulmak isteyenlere... Canlar canını bulursunuz orada, kovanınızı kim yağma ederse etsin artık.

İki denizin birleştiği yer...varlık dağının bittiği yer... yani miraç...

Peygamber efendimizin iki yay kadar yakınlaştığı yer...
Böylece iki yay mesafesi kadar, hatta daha yakın oldu...

Fenafillahı yaşamadan miraç olur mu?

Allaha giden yol...
Yol?
Allaha giden bir yol mu var?
Allah'a giden bir yol yoktur azizim...
O uzakta mı ki?
O'ndan başka mevcut yok ki...
O bize şah damarınızdan dahi yakınım derken, O'na giden yol mu olurmuş hiç...
O zaman yolculuğumuzu içimize doğru yapmak gerek...

Dostlar...
Allaha ulaşmak deyimi bana saçma geliyor.
Allah'a ulaşamazsınız ki...
O'nda ancak fena olursunuz...

Allahı sevin sevebildiğiniz kadar...
Bu sevgide de sınır tanımayın... Bırakın size deli desinler...
Öyle bir sevin ki... Sizinle tutsun, sizinle söylesin, sizinle baksın...
O'ndan başka hiç birşey düşünemez olun...
İşte bunun adı AŞKtır...

Aşık olun O'na...

Sonrasını boşverin...
Benliğinizi O'na bırakın...
Gerisini sizi YARATAN halleder...





Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 26 Aralık 2013 18:30

Cevap: İki Denizin Birleştiği Yer...
 
Üşüyordu...
Baştan ayağa buz kesmişti...
Yalnızdı...
Hep birilerini bekledi hasretle, içini ısıtacak...
Sonra farkına vardı...
Su içinde yüzüyordu...
Kendini oluşturan da suydu...
Bıraktı kendini suyun kollarına...
O sıcacık şefkatli kollarına...
İçi ısındı...
Eridi eridi eridi...
Kayboldu suyun kollarında...
Artık....... artık......... evet artık üşümüyordu...
Hayret...

Ali Parlak 16 Şubat 2014 19:26

Oku/Ali Parlak
 
OKU

Öyle bir zaman ki, tıpkı bugünkü gibi,
Hani melekler Rabbine ne demişti:
Onlar kan dökecek, bozgunculuk çıkaracak,
Sanki insanoğlu, bu sözü doğrulamak için çalışıyor gibi.

İnsanlık, insanlığından utanır oldu,
Şeytan bile insanlardan kaçar oldu,
Lain bile insana, ben senden uzağım diyor.
İnsanlık iflas, yerle bir oldu…

Hira bu gün bir başka güzel kokuyor,
Bir başka coşkuyla, içi içine sığmıyor…
Habibi Hüda misafiri, risalet bekliyor,
Her yerde Nur ismi tecelli ediyor.

Derken yer ve gök nefesini tuttu,
Emin elçi nur içinde kapıda göründü,
Saygı ve sevgi içinde selam ile geldi,
Sevgililer sevgilisine aşk ile sarıldı.

Aman Allahım, bu ne güzel bir can,
Nasıl böyle güzel kokar bir insan,
Bir insanda hiç mi kötü düşünce olmaz,
Allahım bu insan, sanki getirdiğim Kur’an.

Takatini kesinceye kadar sıktı… Oku!
Ben okuma bilmem… Tekrar sıktı… Oku!
Ben okuma bilmem… Tekrar sıktı… Oku!
Neyi okuyayım? Yaratan Rabbinin adıyla oku.

O insanı bir kan pıhtısından yarattı.
Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.
İnsana bilmediği şeyleri öğretti.

Hayır! Doğrusu insan azgınlık eder.
Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için.
Muhakkak ki dönüş Rabbinedir…
Ve Habibi Hüda okumaya başladı Kur’anı,

Eve yöneldi… Derken bir ses işitti.
Başını kaldırdı ve yukarı baktı.
Gördüğü, Hira’da kendisine gelendi.
Sema ile yeryüzü arasında bir kürsü üzerindeydi.

Çok korktu… Hemen eve koştu…
Beni örtün, beni örtün… Örttüler…
Keşke o örtü ben olsaydım ya Resulullah,
Başka türlü sana nasıl sarılabilirim ki,

Ey örtünüp bürünen, kalk ve bundan böyle uyar.
Rabbini tekbir et, elbiseni temizle, pislikten kaçınıp uzaklaş,
İyilik yapmak için daha çok istekte bulun,
Rabbin için sabret…


Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 16 Şubat 2014 21:32

Cevap: Oku
 
Allah sizden günah kirini gidermek,
Ve sizi tertemiz yapmak istiyor…
Sizi Müslüman diye isimlendirdi,
Çünkü O sizi seçti…
Peygamber size şahit ve örnek olsun,
Siz de insanlara şahit ve örnek olasınız.

Ali Parlak 16 Şubat 2014 23:23

Cevap: Oku
 
OKUMAK

Oku ey insan oğlu, oku...

Allah'ın ayetlerini 3 bölümde inceleyebiliriz.
1. Afaktaki Kur’an
2. Enfüsteki Kur’an
3. Sayfalarda yazılı olan Kur’an-ı Kerim

AFAKTAKİ KUR’AN
Afaktaki ayetler. Güneş, ay, yıldızlar, yağmur, rüzgar ve her şey... Allah'ın ayetlerindendir. Güneş ve ay tutulur, gece ve gündüz birbirini kovalar. Hayvanlar kendilerince vahye muhatap tutulurlar. (Rabbin balarısına vahyetti…) Sivrisinek vızıldarken öğrendik ki, kanat çırpınışlar Allah Allah diye inliyor. Taşlar, kayalar, denizler, kısaca tüm evren Allah’ın ayetlerindendir. O’nun sözüdür. Rabbimiz Kur’an’da hep ayetleri üzerine and içer. Çünkü her bir zerrede O’nun kudret eli vardır.
Geceleyin gökyüzüne baktığımızda sayısız yıldız görürüz. Dünya’mızın dönmesiyle biz bu yıldızları doğudan batıya doğru hareket eder görürüz. Şöyle biraz daha dikkat edersek görürüz ki, sanki bir kitap sayfası vardır karşımızda ve bu sayfalar doğudan batıya yavaş yavaş çevriliyor. Bu kitabın harflerini ise yıldızlar oluşturuyor. Okuyabilen yiğitler var mı bilmiyorum.
Ha keza, açan çiçekler, dökülen yapraklar, mevsimlerin birbiri ardı sıra gelmesi, Allah’ın ayetlerinden birer ayetlerdir. Her ayeti okurken ya da diğer deyişle tefekkür ederken, ayetlerin arkasındaki Allah’ın kudret elini görmeye çalışmak, muhteşem bir ibadettir. Öyle olmasa, bir saatlik tefekkür binlerce yıllık ibadete bedel denmezdi.
Peki bu afaktaki Kur’an’ı okumaya çalışırken hiç kendimize baktık mı? Kendi bedenimiz de bu Kur’an’ın içinde yer alıyor. Yunus Emre belki de,
Kur’an okur kendi,
Kendi Kur’an içinde,
derken bunu kast ediyordu. Biz de bu afaktaki Kur’an içinde yer alıyoruz. Ellerimizi, ayaklarımızı, bedenimizi hiç takip ediyor muyuz? Kendi hareketlerimizi kendimiz yapıyoruz sanıyoruz ama Allahu Teala buyuruyor:
Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır. (Saffat 96)

Onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Enfal 17)

Sadece seyredin. Tefekkürle seyredin. İçeri girmeyin, pencerelerden seyredin. Hiçbir olayı değiştiremezsiniz. Her şeyi merkezinde bırakın. Güneşi kimse söndüremiyorsa, hayatınızda sizi memnun eden/etmeyen şeyleri de kimse değiştiremez. Buna ister kader deyin, ister ayet, hiç fark etmez.
Kur’an’ı Kerim ışığında, ki bize kılavuz olarak gönderilmiştir, kendinize bir hayat çizin.
Niyetiniz halis olduğu müddetçe korkmayın. Çünkü hayırlı bir son sizin için yaratılır. Siz de ellerinizle yaptıklarınıza şahit olursunuz.
Mümkün mertebe kötülük girmesin düşüncelerinize. Yoksa dua olarak kabul edilip, ellerinizle fiile dökülüp sizin için yaratılabilir.
Uzun sözün kısası, afaktaki Kur’an’ı seyrederken, kendinizi de izleyin. Kendinizi seyrederken, ellerinizin, ayaklarınızın Allah tarafından yaratılışını izleyin.
Yani O’nunla tutun, O’nunla görün, O’nunla konuşun, O’nunla gezin ki size şöyle söylesin:
Kulumun gören gözü, tutan eli olurum…

Saygılar

Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 18 Şubat 2014 22:28

BE SIRRI / Ali Parlak
 
BE SIRRI

Hz. Ali buyurur ki evvelce Allah tarafından,
İndirilmiş ne kadar kitap varsa katından,
Hepsi mevcuttur Kur'an'ı Kerim ayetlerinde.
Kur'an'ı Kerim'de ise ne varsa hepsi,
Mevcuttur Bismillahirrahmanirrahim'de.

Bismillahirrahmanirrahim'de de ne varsa,
Hepsi toplanmıştır harfi Ba'da.
Ba'da ne kadar ilim ve esrar varsa,
Toplanmıştır hepsi noktai Ba'da.
İşte ben o noktayım Ba'nın altında.

Namazda gördüm secdede bir kulu,
Kafa mim olmuş, kollar ha duruşu,
Kasıklar çizer mim, ayaklar dal duruşu.
Okudum Muhammed(sav) yazıyor,
Acaba namazı kılan o güzel kul mu?

Namazda oturmuş Rabbiyle konuşur,
Edeble bükmüş dizlerini oturup durur,
Baktım dizlerine bir şeyler yazıyor,
Acep bu harf Besmele'nin Be'si mi oluyor?
Nokta yerinde duran, kulun kendisi mi oluyor?

Peygamber efendimiz ne güzel söyledi
Kim kendini bildi, sonunda Rabbini bildi
Yunus Emre'nin sözü acaba neydi
Bir sen vardır dostum senden içeri.
Acaba nokta yerine kendimi mi incelemeli?

Boşuna dememişler bilen aşık gönüller,
Alemi dürüp büküp insan içine gizlemişler,
On sekiz bin alem gizliyse insan içinde,
Sen alemleri bir hayal üzere yürür gör,
Uykudasın, ölünce uyanacaksın hayalinden.

Eğer ben uykudaysam şayet bu dünyada,
Ölünce uyanacaksam rüyalarımdan hakikata,
Desenize gördüğüm, yaşadığım her şey rüya,
O zaman başıma gelen her olayın bir sebebi var,
İhtiyacım var bu olayları yoracak bir rüya yorumcuya...


Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 20 Şubat 2014 19:07

Hiçlik Yolu/Ali Parlak
 
HİÇLİK YOLU

Herkesin yürüyebileceği bir yol değildir hiçlik yolu,
Bu yolun sonunda cennet yoktur, hem eni hem boyu,
Bu yolda nice başlar vurulur da kimsenin haberi olmaz...
Bu yolda yürüyen herkes sonunda yok olur, çünkü bu yol yokluk yolu.


--------------

Hani Yunus Emre diyor ya:
Cennet cennet dedikleri
Üç beş köşkle üç beş huri
Dileyenlere ver sen onları
Bana seni gerek seni.


Hani Hz. Ebubekir de diyor ya:
Allahım üç sınıf insan var.
Kimi cehennemlik,
kimi cennetlik.
Ben ise sadece seni istiyorum.


Hani o güzel refakatçi ''bir adım daha atarsam baştan ayağa yanarım'' dediğinde,
Hani güzellerin ilham aldığı, güzeller güzeli Resulullah(sav) efendimiz de diyor ya:
Yanarsam ben yanayım...
Ve hani ötelere geçip Er-Refikul Ala'da yok oluyor, fena oluyor ya...

Allahu Teala sorduğunda; kulum ne getirdin, diye,
Aşık söylüyor ya; Allahım, Sende olmayan yokluğu getirdim diye...

Hani Vakıa suresinde de buyuruyor ya Hak Teala:
1. Ashabı Mey'meneh...
2. Ashabı Meş'emeh...
3. Mukarrebler...


Hah... İşte o... Tam da anlatılmak istenen işte bu...

Hiçlik yolu...

Mukarreblerin yoludur bu yol...

Bu yolda yürümek cesaret ister...
Bu yolda nice başlar vurulur da soran olmaz.
Bu yolda yürümeye bir damla olarak başlarsın.
Deryaya düştüğün zaman, ne senden eser kalır
Ne de damladan...

Ne mi olursun?
Hiç sorma...

Hiç...




Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 23 Şubat 2014 13:20

Cevap: Oku/Ali Parlak
 
Enfüsteki Kur’an

İnsanın kendi iç alemidir. Çevrendeki gördüğün her şey, dağ, dere, tepe, ova, deniz, ay, güneş, yıldızlar, uzay, çiçekler, böcekler… Her şey ama her şey, aslında gördüğün yerde değil, hepsi senin içindedir… Beyninde sana algı olarak seyrettirilmektedir. Hepsi hayaldir, algıdır, rüyadır… Hakikatte ise dışarıda, yani sen ve seyrettiğin algının dışında, (başka türlü tarif edecek sözcük bulamadığım için öyle söylüyorum) Allah’tan başka mevcut yoktur.

İnsanlar uykudadır, öldükleri gün uyanırlar demiş Allah Resulü(sav). Öldüğümüz gün uykumuzdan uyandığımızda daha iyi anlayacağız… Tabi ne kadar izin verildiyse.

Herkesin algısı ise kendine özgüdür. Bir kişinin dünyaya bakışı ile bir başkasınınki aynı değildir. Aynı şekilde algılamazlar. Herkes için evren farklı algılanır. Diğer bir deyişle, herkes için evren farklı yaratılır. Çünkü Allahu Teala Vahit’tir. Vahit esmasının gereği olarak bir yarattığını iki kere yaratmaz. Bu kişi olarak da aynıdır, evren olarak da aynıdır, bir yaratılış iki kere olmaz. Her şey, her görüntü, her algı tektir. Eşi de yoktur, benzeri de. Çünkü Rabbi Rahim bir kez yaratır. Vahittir. Etrafına iyi bak. Çünkü her gördüğün senin için özel olarak yaratılıyor.
Hani ne demişler:
Aç gözünü seyreyle,
Tekrarı yok bunun.

Ama seyrini aşk ile yap. Her yaratılışın arkasındaki kudret elini görürsen, kimseye kızamazsın.

Peki kızmadan mücadele olur mu? Olur. Nasıl cihad yapacağız? Elimizde güzel bir terazi var. Kur’an’ı Kerim. Ona göre yaşayacağız. O’ndaki kurallara göre hayatımıza yön verip, ondaki kurallara göre cihad yapacağız. Savaş ve kavga arzu edilmez. Ama Kur’an ölçüsüne aykırı hareket eden birisi üzerimize üzerimize geliyorsa, cihadın zamanı demektir. Ama mücadele Kur’an ölçüsüne göre olacağından, darbemiz asla karşımızdaki kişiye değil, zuhura çıkan batıla karşı olmalıdır.
Hz. Ali savaş meydanında yüzüne tüküren kafire karşı mücadele etmediğinden, nefsi kabarır kabarmaz kılıcını yere indirmişti.
Demek ki, Mevlana’nın dediği gibi, sopayı halıya değil, toza vuruyordu…

Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 02 Mart 2014 14:41

Cevap: Oku/Ali Parlak
 
SAYFALARDA YAZILI KUR’AN-I KERİM - MUSHAF

Enfüsteki ve afaktaki Kur’an’ı okumak, hele hele kılavuzsuz okumak imkânsızdır. Enfüs, afak hepsi Allah’ın ayetleridir. Allahu Teala, bu ayetlerini yine Kur’an’ı Kerim ile kendisi açıklar. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu açıkladığı için de Kur’an-ı Kerim aynı zamanda da Furkan’dır. Furkan ismiyle isimlenmiştir. Furkan, imanı küfürden, ihlası riyadan, tevhidi şirkten, hakkı batıldan, doğruyu eğriden, hayrı şerden, iyiyi kötüden, helali haramdan ayıran ve gerçekleri açıklayan demektir. Bu sebepten dolayı, gerçekleri öğrenmek isteyenlerin Kur’an-ı Kerim’den uzak durmasına hayret edilir.

‘’Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkan’ı indiren Allah’ın şanı yücedir.’’ (Furkan Suresi 1)

Bu enfüs ve afakta seyredilen kitap olan levh-i mahfuz, öyle bir kitaptır ki, gizli açık her ne varsa hepsini bir bir yazmıştır.

"Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta olmasın." (Neml Suresi, 75)

Mutlaka hakkı batıldan ayıracak bir Furkan’ın, yani kılavuzun olması gerekir. Yoksa tüm insanlık helak olurdu. İşte bu Furkan’da Kur’an’ı Kerim’dir. Allah’tan kullarına bir merhamet olarak, El-Emin(sav) olan elçisine gönderilmiş ve Emin(sav) elçisinin ağzından bize duyurulmuştur.

Çünkü insan sonsuzluk yolcusudur. Bu sonsuzluk yolculuğuna ilk adımı ölüm kapısından geçerek atar. Ölümden sonra tekrar diriliş ve insan için pek çok duraklar vardır. Bu duraklardan en tehlikeli olanı cehennemdir ki, Allahu Teala’nın Kahhar isminin tecelligah yeridir. Hangi kul, Kahhar ismin tecellisine dayanabilir ki…

İşte Allahu Teala da, kullarına merhametinden dolayı Kur’an’ı Kerim’i göndermiş, cehennemden sakındırarak, cennete çağırmıştır. Bu çağrıya uymayı herkes ister. Ama Furkansız olmaz. Çünkü Hak ve Batıl iç içedir. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu insan bilemez. Mutlaka doğruyu gösteren bir kılavuzun olması gerekir. İşte bu kılavuz, Kur’an’ı Kerim’dir.

Kur’an’ı Kerim’den uzak duran ve kendisine başka kılavuz arayan kişilerin kılavuzuna karga benzetmesi yaparsak yanlış yapmış olmayız sanırım. Kılavuzları karga olanların burunlarını pislikten kurtaracaklarını sanmam. Çünkü Levh-i Mahfuz kitabının içinde, doğru yolun üzerine oturacağını söyleyen şeytan da vardır.

Allahu Teala hepimize doğruyu yanlıştan ayıracak akıl ve anlayış, Kur’an’ı okuyup anlayıp yaşayacak izan ve güç versin. İmtihanını geçmiş, razı olduğu kullarından eylesin. Amin…

Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 20 Mart 2014 12:58

Cennet Seni Beklerken/Ali Parlak
 
CENNET SENİ BEKLERKEN
Herkes bir yol tutturmuş kendi çapında yürüyor,
Mal mülk ve dünya sevgisi almış başını gidiyor.
Üç kuruş menfaat için beller virgül gibi bükülüyor
Değmez bu dünya için ne diye kalpler kırılıyor.

Bu dünyanın Allah katında sinek kanadı kadar değeri olsaydı,
Demiyor mu Resulullah(sav) kafirleri asla faydalandırmazdı.
Değeri yoksa bu dünyanın, ne diye değersize meylederiz ki,
Ebedi hayat yolculuğunda kardeşinin kalbini kırmaya değer mi?

Bak çevrene kafirler müslümanlardan fazla faydalanıyor,
Dünya üzerinde Hep kırılıp incinen iman edenler oluyor.
Değersiz bir dünyada yaşıyoruz ki millet içine işeyip pisliyor,
Cennette yok ki tuvalet necaset, terin bile mis gibi kokuyor.

Öyleyse siz de işeyin dünyaya vermeyin değer,
Allah değer vermediyse sen niye verirsin değer.
Düşün ki senin için hazırlanmış bir cennet var,
Cennet seni beklerken ne diye verirsin necasete değer.

Ali PARLAK
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 20 Mart 2014 20:00

Cevap: Cennet Seni Beklerken/Ali Parlak
 
Cennet müminleri beklerken
Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler canlarını hoş ve rahat alırlar.
İşte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah’dan razı oldular.
Allah’tan korkanlar, elbette cennette pınarların başındadırlar.
İşte büyük kurtuluş budur, onlar orada ebedi olarak kalacaklardır.

De ki; size, o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi?
Korunan kullar için Rablerinin yanında cennetler var ki, altlarından ırmaklar akar.
İçlerinde ebedi kalmak üzere onlara, hem tertemiz eşler var,
Hem de Allah’tan bir rıza var.

Rableri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir.
Orada ebedî olarak kalacaklardır.
Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır.
İşte bu mükâfat, Rabbine saygı gösterene mahsustur.

Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme,
Mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir.
Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider,
Sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur.

Şimdi oturup düşün bir kez daha, kırdığın kalbi ya Allah seviyorsa,
Öldüğün gün uyanacaksın rüyadan, yok olup gidecek dünya sevdan,
Seni bekleyen cennet gemisi ile ebediyete uzanmak dururken
Bu makam, mevki, dünya hırsı ve mal çoğaltma yarışı neden?



Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 20 Mart 2014 20:34

Cevap: Cennet Seni Beklerken/Ali Parlak
 
YASAKLARDAN KAÇINMAZSAK SONUÇLARI NELER OLABİLİR?

Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.” (Bakara 35)
Ve biz demiştik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette yerleşin ve dilediğiniz yerde ondan (cennetin meyvelerinden) bol bol yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.” (Bakara/ 35)

Adem babamız cennette iken, onun için bir yasak kondu.
Bir ağaç gösterildi ve ''Yaklaşma'', dendi.
Yasak çiğnenince ne olduğunu hepimiz biliyoruz.
Rabbimiz bizim için de dünya hayatında yasaklar koydu. Bunlardan bazıları herkesin bildiği gibi şunlar:


Yalan Söylemek ve Hile Yapmak, Gıybet ve İftira, Hırsızlık, Kıskançlık, Alay Etmek, Büyüklenmek (Kibir), Kötü Zanda Bulunmak, Cana kıymak, Zina, Başkalarının Özel Hayatını Araştırmak, Anne, Baba ve Büyüklere Saygısızlık, Alkollü İçki İçmek, Fal ve Kumar,
bunlardan bazılarıdır...

“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin Helal ve Temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.” buyurmuştur. (Bakara suresi 168)

Peki bu yasaklardan kaçınmazsak neler olur hiç düşündük mü?

Peki bu gece bunları düşünmeye ne dersiniz?


Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 21 Mayıs 2014 22:42

Bezirgan/Ali Parlak
 
BEZİRGAN


Yusuf gibi saldılar bir gün beni de bir kuyuya,
Yardımsız çıkılmaz belli oldu ki yüce huzura.

Bakıyorum Yusuf misali kuyudan dışarı,
Bir bezirgân gelse tutup çıkarsa dışarı.

Kuyudayım inliyorum her daim Hak Hak diye,
Soruyorum, ne işim var benim bu ölü içinde?

Beni kurtaracak bir bezirgân gelsin isterim,
Şu mezar içinden çıkaracak bir ip isterim.

Beni alıp satsınlar yüce Mısır sultanına,
Sultanımın zindanları cennet olur bana.

İnsanlar uykudadır, öyleyse ölünce uyanmalı,
Peki, bu gördüğüm bu rüyayı kime yordurmalı.

Mısır sultanının eseridir gördüğün bu hülya,
Gördüğün her rüyayı hayra yor hayra.

Garip Alim buldun değil mi bir bezirgan?
Merak etme çıkarır seni o derin kuyudan.



Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

mehmet akif2 22 Mayıs 2014 00:28

Cevap: Bezirgan/Ali Parlak
 
emeğine sağlık ali parlak

ali70 22 Mayıs 2014 12:56

Cevap: Bezirgan/Ali Parlak
 
Sultan= Yüce Mevla
Yusuf= Ruh,
Kuyu, ölü, mezar = İnsan vücudu,
Bezirgan= Mürşidi Kamil
İp= Kur'an'ı Kerim
Zindan= Dünya
Rüya= Dünya hayatı...

:)

asalet38 22 Mayıs 2014 13:40

Cevap: Bezirgan/Ali Parlak
 
emeğine sağlık kardeşim alkış000alkış000alkış000

Ali Parlak 11Haziran 2014 13:57

Susmak/Ali Parlak
 
SUSMAK

Zordur susmak... Kolay kolay kimse beceremez…
Hele hele herhangi bir konuda biraz bilgin varsa, eyvah!
Susturabilene aşk olsun…
Çünkü bilgi gizli kalmayı sevmez…
Açığa çıkmak için can atar, insanı dürter de dürter…
Ama gel gör ki her şeyi her yerde söylemek insana iyi gelmez.
Herkes aynı fikirde olmadığından, bazen sözlerin karşındaki kişiyi kışkırtır.
İşte bu durumda kavga kaçınılmazdır…
Söz gümüş ise susmak altındır demişler, ne güzel söylemişler…
Allah insana iki kulak vermiş bir ağız. İki söyle bir dinle…
Ağza ise iki tane kapı koymuş yüce Yaratan… Biri dudaklar, diğeri dişler…
Yani ağzını sıkı sıkı kapa sus diye…
Hiç de mi düşünmezsiniz? Diye de buyuruyor Rabbimiz.
Susmak erdemdir…
Sen susmayı öğrenmek mi istiyorsun?
Öyle herkesten öğrenilmez. Kimden öğren biliyor musun?
Ertesi gün olduğunda idama gidecek birisine bak...
Artık tüm amaçlar bitmiştir... Yaşamak için hiçbir sebebi kalmamıştır.
Hiç bir hedefi yoktur. Çünkü bir gün sonra ölecektir.
Dünyaya ait ve geleceğe dair tüm planlar alt üst olmuştur.
Bu dünyada bir geleceği yoktur. Dünyada gerçek misafirdir...
Artık konuşmak için sebebi de yoktur.
Ne konuşsun ki dünyaya dair?
Artık susmayı öğrenmiştir o…
Gerçek susmak isteyen varsa, yarın ölecekmiş gibi tefekküre dalsın...
Ölüm susmayı öğretecektir…

Ali PARLAK
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

mehmet akif2 14Haziran 2014 01:42

Cevap: Susmayı öğrenmek, nasıl susulacağını öğrenmek isteyenler/Ali Parlak
 
allah razı olsun ali parlak çok güzel bir yazı


emeğine sağlık

Ali Parlak 16Haziran 2014 21:14

Bir Aşıkın Gözüyle Marifet/Ali Parlak
 
BİR AŞIKIN GÖZÜYLE MARİFET

Her mü’min bilir ki Cenâb-ı Hak, akla gelen gelmeyen tüm mekânlardan münezzehtir.
Ve her mü'min yine bilir ki, Allahu Teala bu sonsuz mekânlarda her zaman hazırdır.
Şahidiz ki, bütün sonsuz mekânları ve bu sonsuzluktaki her zerreyi yaratan Allah'tır.
Ve yine şahidiz ki bu sonsuz mekanlardaki tüm fiilleri yaratan da Allah'tır.
Ama bu iman ve şehadet herkesin kalbinde aynı şekilde tecelli etmez.
Vahit(cc) esmasının gereği olarak herkesin kalbinde farklı bir şekilde tecelli eder.
Çünkü O, tektir ve teki sever. Her şeyden bir tek örnek yaratır.
Mü'minlerden bazıları bunu sorulduğunda hatırlar, bazıları namazda hatırlar,
Bazıları başı sıkışınca, bazıları bir felaketle karşılaşınca,
Bazıları üzülünce, bazıları sevinince Allah'ı hatırlar.
Ama bazıları var ki, alıp verdiği her nefeste O'nunladır.
O'ndan habersizken ne bir renge göz kırparlar, ne de O'nsuz nefes alırlar.
Onlar için her nefeste zikir farzdır.
Aldım, Sübhanallah demek için, verdim Elhamdülillah demek için.
Onun için ki Hay'dan gelen Hu'ya gider demişlerdir.
Yani nefes alırken Haaaayyy, nefes verirken Huuu...
Gördün mü, bütün mesele bu...
İşte bu durum imanın ruha hakim olmasıdır.
İmanı ruhuna hakim olanlar daima fiil ve hallerini kontrol altında tutarlar.
İşte buna da tevhit denir. İslam da tevhit dini değil midir ya hu?
Allah birdir, eşi ve benzeri yoktur, bunu her mü'min bilir ve ikrar eder.
Ama işte bunu söylemekle yaşamak aynı şey anlamına gelmez.
Tevhidi yaşayanların halini marifet diye özetlemişler, ötesini anlatamamışlar.
İnsan, Allah’ın azametine marifet kazandıkça, ruhu huzur ve huşû ile dolar derler.
Allah'ın iradesini kavrayan ve marifet kazanan kul âkıbetinden her zaman endişe eder.
Çünkü bu öyle bir iradedir ki, Allah'ın iradesine engel olacak bir başka irade daha yoktur.
Bunu herkes bilir, inanır ve diliyle söyler. Ama marifet sahibi kul yakinen inanır, yaşar.
Allah'ı düşündükçe, nefsinin ne mal olduğunu daha iyi anlar.
Öyle bir hale gelir ki, tüm iyilikleri Allah'tan bilirken, kötülükleri kendi nefsine mal eder.
Zaten de öyle değil midir? İşte... Ama bir de bunu yaşamak var...
Allah'ı bilmekte bir son yoktur. O'nun için denir ki:
''Rabbim Seni hakkıyla bilemedim. Sen Kendini bildiğin gibisin.''
Marifete ermiş bir kul her nereye baksa, O'nu görür, O'na O'nunla bakar.
Ne zaman ki nefsine döndü, kendini gördü, artık O'nu göremez.
Çünkü ikilik varken O görülmez.
Demişler ki; günah olarak sana kendi benliğin yeter.
Bu hale gelen bir kul, bir damla suda Allah’ın rahmetini okur.
Kapı gıcırtısı bile ona, O'nu hatırlatır. Cezbeye sokar ve kendinden geçirir.
İşte böyle bir gözden akan bir damla cehenneme damlamaya görsün:
Cehennemi bile dillendirir ve:
Ya mü'min çabuk çık içimden, senin nurun benim ateşimi söndürecek, der...
Rabbim marifete ulaştıracak bir aşk versin inşallah.


Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 16Haziran 2014 21:26

Cevap: Susmayı öğrenmek, nasıl susulacağını öğrenmek isteyenler/Ali Parlak
 
Teşekkür ederim mehmet akif2 kardeşim.

O'nun rızasına hepimizin ihtiyacı var. Ki O'nun rızasını bizim rızamızda görebiliriz.

Başımıza gelen bir belaya ah demeden yudum yudum içebiliyorsak, razıyız demektir.

Her belaya sabır, O'nun Sabır esmasıyla boyanmaktır. Ama bu sabır rıza ile olmalı. Razı olmalıyız O'ndan ki O da bizden razı olsun.

Bazen sabrımız rıza ile olmuyor. Resmen bunun adı katlanmak oluyor.

Yüce Mevla'ya acizliğimizi arz ediyoruz ve Affüv ve Rahim esmalarıyla bizleri yıkamasını diliyoruz...

Yorumunuz için teşekkür ederim...

Allah hepimizden razı olsun.

dua dilencisi 16Haziran 2014 22:04

Cevap: Susmayı öğrenmek, nasıl susulacağını öğrenmek isteyenler/Ali Parlak
 
Susmayı herkes başaramaz evet haklıyken susmak ...Dile getirecek onca sözlerin varken dolu bardak gibi, susmak her kişinin yapacağı şey değil canın yansada susmak düşüncesiz gamsız kişilerin karşısında susmak....Emeğine sağlık hocam çok güzel ve anlamlı bir yazı ...

nurşen35 17Haziran 2014 00:16

Cevap: Bir Aşıkın Gözüyle Marifet/Ali Parlak
 


Aldım, Sübhanallah demek için, verdim Elhamdülillah demek için.
Onun için ki Hay'dan gelen Hu'ya gider demişlerdir.
Yani nefes alırken Haaaayyy, nefes verirken Huuu...
Rabbim marifete ulaştıracak bir aşk versin inşallah.


Amin, hocam nefes alırken Hayy verirken Hu çok güzel cümlelerdi.
Ancak bu kadar anlamlı anlatılırdı.

ArO*

Ali Parlak 17Haziran 2014 10:02

Cevap: Susmayı öğrenmek, nasıl susulacağını öğrenmek isteyenler/Ali Parlak
 
Alıntı:

dua dilencisi Üyemizden Alıntı (Mesaj 341341)
Susmayı herkes başaramaz evet haklıyken susmak ...

Haklısınız. Susmak için ölmek lazım. En iyi susanlar ölülerdir.
Rabbim, ölmeden önce ölenlerden eylesin...
Rabbim, ölmeden önce nefsini sorguya çekip, hesabını verenlerden eylesin...


Alıntı:

dua dilencisi Üyemizden Alıntı (Mesaj 341341)
Dile getirecek onca sözlerin varken dolu bardak gibi, susmak her kişinin yapacağı şey değil canın yansa da susmak düşüncesiz gamsız kişilerin karşısında susmak....

Bazen susmak en iyisidir... İnsanın avazı çıktığı kadar susması gerekir bazen...
Bazen de susmamak daha iyidir. Çünkü haksızlık karşısında susmak, haksızlığa göz yummak doğru olmaz.
Ama böyle durumlarda elinle düzeltemiyorsan, sözünü söyleyip susmak gerekir.
Susunca bir garip incinecekse, susmamak en iyisidir.
Susunca Hak için, konuşunca da Hak için...
Bu ince ayarı yapmak emin olun çok zor. Allah yar ve yardımcınız olsun.


Alıntı:

dua dilencisi Üyemizden Alıntı (Mesaj 341341)
Emeğine sağlık hocam çok güzel ve anlamlı bir yazı ...

Allah razı olsun kardeşim...

Ali Parlak 17Haziran 2014 10:07

Cevap: Bir Aşıkın Gözüyle Marifet/Ali Parlak
 
Alıntı:

nurşen35 Üyemizden Alıntı (Mesaj 341346)


Aldım, Sübhanallah demek için, verdim Elhamdülillah demek için.
Onun için ki Hay'dan gelen Hu'ya gider demişlerdir.
Yani nefes alırken Haaaayyy, nefes verirken Huuu...
Rabbim marifete ulaştıracak bir aşk versin inşallah.


Amin, hocam nefes alırken Hayy verirken Hu çok güzel cümlelerdi.
Ancak bu kadar anlamlı anlatılırdı.

ArO*

ArO*

Bu şuura ulaşan kişi zaten daimi namaz içine girmiştir. Hele bir de abdestsiz gezmiyorsa, ömrün namazda geçer.

Daimi namaz ile...

dua dilencisi 17Haziran 2014 12:03

Cevap: Susmayı öğrenmek, nasıl susulacağını öğrenmek isteyenler/Ali Parlak
 
Bu dünyada konuşacakken susturanlar çok rütbeli beyler ,diplomalı eğitmenler sayılı kanunlara yerleşmiş hakikatin özünden uzak meseleler , senden büyük ama aklı küçük insanlar , olan olayları küçük beyinlerinde yorumlayanlar kelimeye dökecek kadar cahil cesareti bulunanlar sussan ayrı incinirsin konuşsan ayrı incinirsin susmak daha iyi...Sessiz beklerken korkan insanlarıda tanıdım buda farklı birşey ..Konuşunca karşındaki anlamıyorsa seni susmak daha iyi ..Aslında susandan ziyade susturanı düşünmeye başladım bu ara ...

GÖKCEN_AZRA 17Haziran 2014 15:17

Cevap: Susmayı öğrenmek, nasıl susulacağını öğrenmek isteyenler/Ali Parlak
 
ArO*

"susmak" iki hece...
ama ne manalar gizli içinde...

rabbim; susulması gereken yerde konuşmaktan
konuşulması gereken yerde de sükût etmekten esirgesin cümlemiziamn*

Ali Parlak 17Haziran 2014 20:46

Sana bir sır vereceğim ey Ay, kimseye söyleme tamam mı?/Ali Parlak
 
SANA BİR SIR VERECEĞİM EY AY, KİMSEYE SÖYLEME TAMAM MI?
Ey Ay, senin Rabbin de Allah, bizim Rabbimiz de Allah...
Recep bitti, Şaban'dayız. Ey Ay, yavaş yavaş yiyorsun kendini.
Ramazan için hazırlandığın her halinden belli. Ayrı bir güzel geliyorsun şimdi.
En güzel, halinle görünmek için, dönüp duruyorsun semada.
Galiba sen de sabırsızlanıyorsun,
Af, rahmet ve mağfirete şahit olmak için heyecanlısın.
Ramazan'a kavuştuğumuz günü görmek istiyorsun belli.
İnce bir hilal olarak Ramazan'da arzı endam etmek için,
Ramazan'ı bize müjdelemek için çok sabırsızsın ey Ay...
Sana bir sır vereyim mi? Ben de çok heyecanlı ve sabırsızım.
Bu heyecan çok müthiş bir duygu, anlatılmaz bir şey...
Herkes bir ay boyunca kendine hakim oluyor... Allah için...
Kendine hakim olamayanlar bile onun bereketiyle susuyor.
Benlikler eriyor bir bir, güneş altında eriyen buz gibi...
Rabbimiz buyuruyor:
''Oruç sadece benim içindir, yazmayın oruçlu kulumun sevabını,
Çünkü onun sevabını ben ayrıca vereceğim,'' diye...
Açların, gariplerin, kimsesizlerin hatırlandığı bir aydır Ramazan...
Ey Ay, belki biz kavuşamayız Ramazan'a,
Eğer ona kavuşamazsak, ona bizden selam söyler misin?
Onu çok sevdiğimizi ve kavuşmayı arzuladığımızı iletir misin?
Ey Ramazan, seni seven ve kavuşmak isteyen bir kardeşin,
Sana kavuşamadan Resulün ayında Habibine kavuştu, sana da selamı vardı ey Ramazan der misin?
Mutlu bayramlar sana ey ay... Mutlu bayramlar sana...
Allah'ın halifesi olarak geldik dünyaya,
Ama bir kez olsun emaneti düşünmedik, halifelik sorumluluğunu üzerimize alamadık.
O'nun kullarına, O'nun rahmet gözüyle bakamadık ey Ay.
Vurduk, kırdık, incittik, dedi-kodu ettik, hep yakındık, hep yakındık...
Ramazan bizim için bir umuttu her zaman ey Ay.
Bütün çirkinliklerimizi, O'nun(cc) rahmet denizine salma zamanıydı Ramazan.
Açları doyurup, susuzları hatırlama, garipleri kucaklama zamanıydı Ramazan.
Yetimleri ve öksüzleri sevindirmekle rahmeti üzerimize çekme ayıydı Ramazan.
Şimdi yukarıdan bakıyorsun halimize. Belki bizim için üzülüyorsun...
Penceremize vuran rüzgar, bize bir şeyler anlatıyor biliyoruz.
O'nun selamını getiriyor, O'ndan haber fısıldıyor bize...
Bizi bir yaratanın olduğunu söyüyor, sorumuluğumuzu hatırlatmaya çalışıyor.
Senin de yukarıda boş yere durmadığını biliyoruz ey Ay...
Herkesin bir dili var kainatta, mırıl mırıl O'nu(cc) anıyor kendi diliyle...
Biliyoruz sen de kendi dilinde Huuu diyorsun, arta azala, yana döne...
Herkes seni kendinden çok uzaklarda sansa da, içimdesin ey Ay, içimdesin...
Sakın kimseye söyleme emi... Susss... Bu bizim sırrımız olsun...


Ali PARLAK
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 17Haziran 2014 20:53

Cevap: Susmayı öğrenmek, nasıl susulacağını öğrenmek isteyenler/Ali Parlak
 
Alıntı:

GÜLNİHAL2 Üyemizden Alıntı (Mesaj 341435)
ArO*

"susmak" iki hece...
ama ne manalar gizli içinde...

rabbim; susulması gereken yerde konuşmaktan
konuşulması gereken yerde de sükût etmekten esirgesin cümlemiziamn*

amn*

ArO*

nurşen35 17Haziran 2014 20:53

Cevap: Sana bir sır vereceğim ey Ay, kimseye söyleme tamam mı?/Ali Parlak
 
Ali Hocam duygular bu kadar mı ? güzel dile getirilir , gerçekten çok beğendim.
Hele ki şu cümlede kalakaldım.
Sakın kimseye söyleme emi.. Suss bu bizim sırrımız olsun..

Çok sağolun, Yazılarınızı sürekli okumak dileğiyle Rabbim razı olsun...

Ali Parlak 17Haziran 2014 20:59

Cevap: Susmayı öğrenmek, nasıl susulacağını öğrenmek isteyenler/Ali Parlak
 
Alıntı:

dua dilencisi Üyemizden Alıntı (Mesaj 341383)
Bu dünyada konuşacakken susturanlar çok rütbeli beyler ,diplomalı eğitmenler sayılı kanunlara yerleşmiş hakikatin özünden uzak meseleler , senden büyük ama aklı küçük insanlar , olan olayları küçük beyinlerinde yorumlayanlar kelimeye dökecek kadar cahil cesareti bulunanlar sussan ayrı incinirsin konuşsan ayrı incinirsin susmak daha iyi...Sessiz beklerken korkan insanlarıda tanıdım buda farklı birşey ..Konuşunca karşındaki anlamıyorsa seni susmak daha iyi ..Aslında susandan ziyade susturanı düşünmeye başladım bu ara ...

Eyvallah...
Mevlananın çok güzel bir sözü var. Akıldan çıkarılmaması gerek...

Suskunluğum asaletimdendir
Her lafa verilecek bir cevabım var
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye,
Bir de söyleyene bakarım adam mı diye.

Mevlana


Her zaman susturanı düşünmek avantajlıdır güzel insan...

Ali Parlak 17Haziran 2014 21:03

Cevap: Sana bir sır vereceğim ey Ay, kimseye söyleme tamam mı?/Ali Parlak
 
Alıntı:

nurşen35 Üyemizden Alıntı (Mesaj 341503)
Ali Hocam duygular bu kadar mı ? güzel dile getirilir , gerçekten çok beğendim.
Hele ki şu cümlede kalakaldım.
Sakın kimseye söyleme emi.. Suss bu bizim sırrımız olsun..

Çok sağolun, Yazılarınızı sürekli okumak dileğiyle Rabbim razı olsun...

Eyvallah güzel insan, eyvallah...
O sizin iç güzelliğiniz...
Bizden yansıyan bizden değildir ama asıl bizden yansıyana değil, yansıyanı algılayana bakmak gerek... :)

Ali Parlak 18Haziran 2014 09:43

Cevap: Hiçlik Yolu/Ali Parlak
 
HİÇLİK
Hiçlik dedim nedir ki bunun aslı
Yok olmak imiş gördün mü anı
Yok olmak ne demek diye sorarsan
Derim ki hiç ol da gör onun aslını

Hiç olmak için önce ölmek gerek
Ölüp te O'nunla dirilmek gerek
Fena olmadan bekayı bulamazsın
Ölüm gelmeden önce ölmek gerek

Ölmeden ölenler ancak aşıklar imiş
Aşıklar ancak candan vazgeçenler imiş
Var mı böyle yiğitler öpeyim ellerini
Ölenler ancak hayvanlar imiş


Ölebilmek için dolu dolu aşk gerek
Ölmek istiyorsan önce aşkı bulman gerek
Sen aşkı arayıp bulmadıysan
Ölmeden önce ölmek hayal olsa gerek

Ölmeden önce ölenlerde hayret olurmuş
Şaşkınlıktan önce dili tutulurmuş
Nasıl ki düğün evinde yas beklenmezse
Derler ki, ölü gözünde de yaş beklenmezmiş

Deminden beri konuşuyorsun Alim ölü ölü diye
Düşünüyorum, ölü ile hiçliğin alakası acaba ne
Rahmetli Nasreddin hoca da özetlemiş ya işte
Olmayan şeyin adı hiçlikten başka nedir işte.


Ali PARLAK
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

GÖKCEN_AZRA 18Haziran 2014 11:58

Cevap: Hiçlik Yolu/Ali Parlak
 
Alıntı:

Ali Parlak Üyemizden Alıntı (Mesaj 341559)
Rahmetli Nasreddin hoca da özetlemiş ya işte
Olmayan şeyin adı hiçlikten başka nedir işte.

ArO* kaleminize sağlık

gökçen0421 18Haziran 2014 16:05

Cevap: Hiçlik Yolu/Ali Parlak
 
Hiç
Alemin küfre göre hem başı hem sonu hiç
İki hiç arasında varlık olur mu ki hiç?

Necip Fazıl Kısakürek

Ali Parlak 19Haziran 2014 11:55

Cevap: Hiçlik Yolu/Ali Parlak
 
HİÇ

Adamımız her akşam sahile iner bir müddet kaldıktan sonra şehre geri dönermiş. Arkadaşları sorarmış:
- Sahilde ne gördün?
Hiç bir şey görmediği halde:
- Deniz kızları gördüm sahilde. Altın taraklarla altın saçlarını tarıyorlardı, dermiş.
Bu her gece böyle devam ederken, bir gün gerçekten deniz kızlarını görmüş sahilde. Altın saçlarını altın taraklarla tarıyorlarmış. O gece arkadaşları yine sormuşlar:
- Bugün ne gördün?
- Hiç... Hiç, demiş adamımız.

--------------

Gördün mü ne gördüm? Gördüğüm koskoca bir hiç...

------------

İki kişi gelmiş Nasreddin hocaya. O zamanlar kadıymış. Biri alacaklı. Hoca sormuş:
- Dava ne?
- Hocam bu adam bana borçlu, borcunu vermiyor?
Hoca diğer adama dönmüş:
- Doğru mu bu?
- Doğru ama hocam tam anlatmıyor.
- Nedir tamamı?
- Ben ondan bir şey istemiştim. ''Karşılığında ne vereceksin?'' dedi. Ben de ''hiiiiç'' dedim. Şimdi benden o hiçi istiyor.
Hoca dönmüş:
- Doğru mu bu?
- Doğru efendim. O bana hiç vereceğini söyledi. Şimdi yan çiziyor. Ben o hiçi istiyorum.
Hoca önce sakalını bir sıvazlar. Sonra alacaklıya döner:
- Şuradaki minderi görüyor musun?
- Evet görüyorum.
- Kaldır onu bakayım.
Alacaklı minderin altında bir şey umarak koşup gider ve minderi kaldırır. Ama hüsrana uğrar. Çünkü minderin altında hiç bir şey yoktur. Hoca sorar:
- Ne görüyorsun?
- Hiiiiç...
- Hah. Şimdi al o hiçi ve git. Dava kapanmıştır.

--------------
Allah söylüyor hiç olduğumuzu, bize ne oluyor ki...
Allahu Teala diyor ki:
Hepiniz ''LA''sınız. ''İLLA'' olan ancak ''BENİM'' diyor.
Biz de diyoruz ki: ''La ilahe illallah''
İşte oradaki la'dır HİÇ olan...

Biz de kendi kendimize gelin güvey oluyoruz.

Ne yapmak lazım... Gülüp geçiyorum... Allah'ın varlığı karşısında kendine varlık verenlere başka ne yapılır ki? Gülüp geçin siz de... Elinizden başka bir şey gelmez.

O'nun yarattıklarının hikmetini yine yalnızca Kendisi bilir...


Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ali Parlak 26Haziran 2014 22:56

Bir Garip Rüya/Ali Parlak
 
BİR GARİP RÜYA
Sormayın dostlar, gelin size gördüğüm rüyayı anlatayım,
Yâri gördüm, bakmaya doyamadım, hayran oldum bugün…
Aşkım karşımda duruyordu, heyecanlandım birden,
Her şey O’nu sayıklıyordu, hayretteydim aşık olmuşum bugün…
Aşkım önünde kendime bir çeki düzen vermek istedim,
Şöyle kendime bir baktım, ama neden göremedim bugün…

Yarim öyle bir ses etti ki bana, hala ürpertim geçmedi;
‘’Ben varken kendini göreceğini mi sandın?’’ dedi bugün…
Her şeyi kendim yaparım sanırdım, gören, işiten, duyan, söyleyen,
‘’Benim yanımda kendine nasıl varlık verirsin’’ dedi bugün…
O’na deliler gibi aşık olduğumu sanıyordum ama,
‘’Yalancı sevgini âşık oldum mu sandın?’’ dedi bugün…

Bir an için döndüm arkama, bir adam gördüm oturmuş kafede,
İçki şişesi önünde, yanında da gözlerini ayıramadığı bir güzelle…
Ses ettim duymadı sarhoş olmuş besbelli, kulağında da bir küpe,
Sanırsın ki tüm evrenin nüfusu iki kişi, hatta olmuş bir kişi…
Ne garip bir rüya, düşündüm, bunun anlamı acaba nedir diye?
Ses geldi her taraftan, bilirsen bulursun bu aşk denen bilmeceyi…

Bu nasıl bir bilmece, anlamadım biraz daha aç nedir o içki? dedim,
‘’O’nu istiyorsan, önce aşk şarabını içmelisin, başka yolu yok’’ dedi.
Adam sarhoş olmuş, gözlerini ayıramıyor güzelden, ne alaka? dedim,
‘’Aşk O’ndan başkasını görmemektir hala anlamadın mı a ahmak,’’ dedi.
Küpeyi de herhalde bana takacaksın unutma diye değil mi? dedim,
Güldü… ‘’Aşk sarhoşu olursan silinir gider O’ndan başkası’’ dedi…

Kan-ter içinde kaldım kurtarın diye bağırdım uyandıran yok mu beni
Uyanırsan öldüğünü bil, ölünce uyanırsın, duymadın mı peygamberini
Ellerime baktım kullanan ben değilim, gözlerimle bakan Rabbim,
Allah’ım bu kadar yakın mıydın affet bilemedim diyen ben miyim?
Sanki kıymet kopmuştu ne dehşetli bir manzara derken uyandım,
Dedim, Garip Alim bu ne garip bir rüya, yordurmak için git bir yorumcu ara.




Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

ademsevda 27Haziran 2014 00:58

Cevap: Bir Garip Rüya/Ali Parlak
 
‘’Yalancı sevgini âşık oldum mu sandın?’’ dedi bugün…

Allah razı olsun çok güzel bir paylaşım olmuş..

nurşen35 27Haziran 2014 02:02

Cevap: Bir Garip Rüya/Ali Parlak
 
ArO*

GÖKCEN_AZRA 27Haziran 2014 10:52

Cevap: Bir Garip Rüya/Ali Parlak
 
ArO*
kaç yusuf kaldı aramızda,
hayası için zindana talip...?

Ali Parlak 05 Temmuz 2014 22:42

Cevap: İki Denizin Birleştiği Yer.../Ali Parlak
 
Çok düşünceliydi...
Dalgın bir şekilde yürüyordu...
Birden önüne bir çukur çıktı...
Foseptik çukuru muydu neydi...
Çok pis kokuyordu...
Güneş de sanki yakarcasına ısıtıyordu...
Alnının terini sildi...
Çukura bir kez daha baktı...
Pek çok insan için iğrenç gelse de,
Burası kendileri için huzur dolu olduğu belli olan canlılar vardı...
Sıcaktan sular buharlaşıyordu...
Bir müddet buharlaşan suları inceledi...
Ne kadar da saf ve temizdiler buharlaşan sular...
Daha sonra yağmur suyu olacak,
Ve tertemiz su olarak içilecekti...
Pislik içindeki temizlik...
Allahu Teala ne muhteşem bir şekilde temizi pisten ayırıyordu...
Ama güneşin sıcağında pişmeden de ayrılır mıydı?
Acaba insanların başına gelen musibetler de,
Onları pislik içinden ayırmada kullanılan güneş miydi?
Her musibet, insanları pişiriyor ve temizi pisi ayırıyordu...
Gökyüzüne doğru baktı...
Bulutlar sanki bir şeyler anlatıyordu...
Kimseye söylemedi...
Başı önüne eğildi...
Saygıyla...
Sıcak sıcak süzüldü damlalar...
Gözyaşları yanağını ıslatıyordu...
Usulca sildi...
Ne de güzel ne de şekerdi...
Koşup sarılmak istedim...
Durdum...
Onu sevgilisiyle baş başa bırakmak daha doğruydu...
Utandırmak istemedim...
Allahım ne de güzel kulların var...
Onları senin için seviyorum...
Bizleri de onların hatırına affet Allahım...

Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


SAAT: 23:24

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306