Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader

Konu Kimliği: Konu Sahibi _bülbül_,Açılış Tarihi:  11 Nisan 2009 (22:31), Konuya Son Cevap : 11 Nisan 2009 (22:33). Konuya 6 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 11 Nisan 2009, 22:31   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Aldatmak

Aldatmak

Aldatmak

Allah ticareti helal kılmış (1) ve HzPeygam-ber (sav), "Rızkın onda dokuzu ticarettedir" (2) ve yine "Bereket ticarettedir" (3) buyurarak, insanları ticarete teşvik etmişlerdir Ancak bunu yaparken dikkat edilecek hususlar vardır
Aldatmak; yanıltmak, hile ve oyuna getirmek, kandırmak, iğfal etmek, dolandırmak, sözünde durmamak, beklenmedik bir davranışla yanıltmak, karşısındakinin ilgisizliğinden, bilgisizliğinden, dikkatsizliğinden yararlanarak zarara sokmak, ihanet etmek gibi anlamlara gelir
Aldatmak, Kur'an-ı Kerim'de münafıklara yakışan çirkin bir huy olarak belirtilmiştir Müslüman'ın böyle bir nifak alametini üzerinde taşımaması için; kesinlikle hilekârlığa, dolandırıcılığa ve başkalarını aldatmaya yeltenmemesi gerekir Mü'min, adı gibi emin olmalı, her türlü muamelesinde dürüst olmalı, doğruluktan asla ayrılmamalı, yalana, hileye ve aldatmaya asla tenezzül etmemelidir
Ticari faaliyetlerde de tüketiciyi aldatacak davranışlardan kaçınılması istenmiştir80
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Rasülullah (sav) çarşıda rastlayınca elini (buğday) yığınına daldırıp çıkardı Parmaklarına rutubet bulaştı Adama: "Ey satıcı nedir bu?" diye çıkıştı Adam: "Ey Allah'ın Rasülü, yağmur ıslattı" deyince, "Bu yaşlığı üste getirip, herkesin görmesini sağlayamaz miydin? Kim bizi aldatırsa o bizden değildir" buyurdu (4) Bu hadis, alım satımlarda hile yapmanın, bir müslümanı aldatmanın haramlığına delalet eder Bu hüküm hakkında icma vardır (5) Bir adam, Rasülullah (sav)'a alış-verişte aldatıldığını söyledi Rasülullah (sav) adama: "Alışveriş yaptığın kimseye, "aldatmak yok, de" buyurdu (6)
"Eksik ölçüp tartanların, ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline! Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıklannda ise eksik ölçer ve tartarlarOnlar düşünmezler mi ki, kendileri büyük bir günde hesap vermek için diriltilecekler Öyle bir gün ki, insanlar o günde alemlerin Rabbi'nin huzurunda divan duracaklar" (82 Mutaffifin, 1-6)
Hz Peygamber (sav) Medine'ye geldiğinde Medine halkı ölçü ve tartı konusunda çok haksızlık yapan kimselerdendi Bunun üzerine bu ayetler nazil oldu Allah Resulü onlara bu ayetleri okudu ve şöyle buyurdu:81
Beş şeye karşılık beş şey vardır ve şunlardır:
a) Bir toplum ahdini bozarsa, Allah onlara düşmanlarını musallat eder
b) Allah'ın indirdiği şeylerle hükmetmezlerse, aralarında fakirlik yayılır
c) Fuhuş yaygınlaştığı zaman, ölüm yaygınlaşır
d) Ölçü ve tartıyı eksik yaparlarsa, kuraklık ve
kıtlığa uğrarlar
e) Zekat vermezlerse, yağmurları kesilir (7) HzPeygamber (sav), satıcılara şu tavsiyeyi
yapmıştır: "Tart ve (biraz) ağır tart Vereceğiniz şeyi tarttığınız zaman tartınızı ağır yapınız" (8)
Tartılan malın biraz ağır tutulması müstehaptır
Satılan malın ayıp ve kusuru da müşteriye bildirilmelidir
"Müslüman bir kimsenin, bir malda kusuru olduğunu bildiği halde, müşteriye haber vermeden satması haramdır" (9)
"Müslüman müslümanın kardeşidir Kusurlu bir malı, kusurunu açıklamadan din kardeşine satması, müslümana helal olmaz" (10)
"Kusurunu açıklamadığı bir malı satan kimse, daima Allah'ın gazabı altındadır ve melekler devamlı ona lanet ederler" (11)
Alış-veriş yaparken yemin etmek de yasaklanmıştır:
"Ey tacirler topluluğu! Şüphesiz (çoğu zaman)82
alış-verişte (yalan) yemin ve yararsız (boş) laf bulunur Bunun için siz ona (alış-verişe) sadaka karıştırınız" (12) Sadakalar Allah'ın gazabını söndürür
"Alış-verişte yemin etmekten sakınınız Çünkü yemin (önce) malınıza revaç (rağbet) kazandırır, sonra (malınızı) mahveder (bereketini giderir)" (13)
Görüldüğü gibi Hadis-i Şerifte, kişinin malını satmak için yemin etmesinin caiz olmadığı ifade edilmektedir Yemin etme iki suretle olur:
a) Yalan yere yani malda olmayan bir özelliğin olduğunu iddia ederek, bir kusurunu gizleyerek veya kendisine pahalıya mâl olduğunu söyleyerek yemin etmek Şüphesiz yalan yere edilen yemin, ticaretin dışında olduğu gibi ticarette de haramdır, son derece günahtır
b) Yalan yere olmamakla birlikte, malın revaç bulmasını, satışını sağlamak için edilen yemin Hadis'te, men edilen yeminin, yalanla kayıtlı olmayışı; bu şıkkın da hadisin hükmüne girdiğini gösterir Dolayısıyla, yalan olmasa bile satış esnasında yemin etmek doğru değildir İmam Nevevi bu konuda şöyle der: "Zaruret yokken, yalan yere olmasa bile yemin etmek mekruhtur Hele bu, malın rağbet görmesini temin için olursa daha da fenadır, çoğu zaman müşteri de bu yemine kanar"83
Yemin, görünüşte malın satımına fayda sağlasa da, bu hayırlı bir satış değildir ve sonuçta bereketini götürür
"Üç kişi vardır ki, kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır Onlar için elim bir azap da vardır: (Bunlar), elbisesini (kibrinden dolayı) ayak topuklarının aşağısına kadar sarkıtan, verdiğini başa kakan ve yalan yeminle malına revaç (rağbet) sağlayan kimselerdir" (14)
Mal fiyatlarını sun'i olarak yükseltecek spekülatif müdahaleler de yasaktır
Ebu Hureyre (ra) der ki: "Rasülullah (sav) şehirlinin köylü adına alış-veriş yapmasını, alıcı olmadığı halde alıcı imiş gibi görünüp yüksek fiyat vererek fiyatı artırmayı, iki kimsenin başlattığı alış-veriş muamelesi tamamlanmadan bir başkasının aynı mal üzerinde alış-verişe girmesini, bir kız istenmiş iken ona talip (dünürcü) olmayı, bir kadının -kız kardeşinin kabındakini almak için-kocasına onu boşamasını talep etmesini yasakladı" (15)
"Kişi, din kardeşinin satışı üzerine satış yapamaz ve onun pazarlığı üzerine pazarlık etmez" (16)
"Malı satın alamayacaksanız, müşteri kızıştırmak için fiyat artırmayınız" (17)
Sütlü görünsün de fiyatı artsın diye hayvanı84
sağmayıp sütünü memesinde bekletmek de doğru değildir
"Malını satmak için gelen kafileleri (yolda) karşılamayınız Bazılarınız bazılarınızın satışı üzerine satışta bulunmasın Deveyi (ineği) ve koyunu, sütlü görünsünler diye sağmayı terk edip memesinde bekletmeyin Bu durumda olan bir hayvanı alan kimse, onu sağdıktan sonra şu iki şey arasında muhayyerdir: O şekliyle razı olursa malı alıkoyar, razı olmazsa hayvanı bir sa' hurma ile birlikte geri verir" (18)
Etli görünsün diye hayvanlara bol yem ve tuz verip, ardından su içirmek de buna benzemektedir ve bunlarda da yani bol tuz ve yem yedirip, su içirmekte de suni bir şişme söz konusudur ve bir aldatma çeşididir
İhtikâr (stokçuluk) da yasaklanmıştır:
"Günahkârdan başkası asla ihtikâr (stokçuluk) yapmaz" (19)
İhtikâr: Yiyecek cinsinden olan bir şeyi satın alıp depolamak, pahalılaşmasını bekleyerek piyasaya sürmemektir Kişinin mal stoklaması, kıtlık zamanında olur ve insanlara zarar verirse ihtikâr sayılır Yoksa bolluk zamanında çok mal alıp depoda bulundurmak stokçuluk, karaborsa sayılmaz İhtikârın haram kılınmasının sebebi, toplumun zarara uğramasının önlenmesidir
"(Stokçuluk etmeyip malını) satışa arzeden 85
kimse rızıklanmış (kârlı) dır, ihtikâr (karaborsacılık) eden de mel'undur" (20)
"Kim müslümanların zararına bir yiyecek maddesinde ihtikâr yaparsa, Allah o kimseye cüzzam hastalığını verir ve iflas ettirir" (21)
Bazı mallan piyasadan çekerek geçici krizler oluşturup, kendi mallarını pahalılaştırmak veya küçük esnafı, rakiplerini yok etmek için piyasaya maliyetinden ucuz mal sürerek başkalarını zarara uğratmak da karaborsaya benzemektedir
HzÖmer (ra) şöyle demiştir: "Bizim çarşılarımızda, ticaret ilmini bilenlerden başka, hiç kimse ticaret yapmasın Çünkü ticaret ilmini, onun helalini, haramını ve diğer hükümlerini bilmeden ticaret yapan kimse mutlaka faiz yer"
"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki, ma-siyetsiz (günaha girmeden) maişeti temin etmeye güç yetmez Hatta kişi (geçimini temin için), yalan söyler ve yemin eder İşte, o vakit geldiğinde kaçmaya devam ediniz" Denildi ki: "Ya Rasülal-lah (sav), nereye kaçalım?" Buyurdular ki: "Allah'a, O'nun Kitabı'na ve O'nun Peygamberi'nin sünnetine kaçınız" (22)
Kötü insanların, dine karşı cahillerin çoğaldığı zaman, helalinden rızık kazanmak, gerçekten çok zorlaşır İşte o zaman, bu zorluklan yenebilmek için, Allah'a yalvarmak, dua etmek, Kitab'ını güzelce öğrenip onu rehber edinmek ve HzPeygamber (sav)'in sünnetini güzelce öğrenip ona bağlanmak gerekir Ya değilse haramlara, büyük günahlara bulaşır
"Şüphesiz ki, kazancın en helal ve en temizi, konuştukları zaman yalan söylemeyen, kendilerine emanet teslim edildiği zaman hıyanetlik yapmayan, söz verdikleri zaman sözlerinden dönmeyen, satın aldıklan zaman (aldıklarını) kötüleme-yen, sattıkları zaman (sattıkları şeyi) övmeyen, başkalarına borçlu oldukları zaman borçlarını ödemeyi geciktirmeyen, alacaklan olduğu zaman, borçlularını zorlamayan kimselerin kazancıdır" (23)
"Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın Bu, hem daha iyidir, hem de neticesi bakımından daha güzeldir" (24)
Konumuzun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacak misaller verelim: "Ticaretle uğraşan kimsenin, sabahleyin işbaşı yapıp malını satışa arz etmeye çalışırken gelen müşterilere kendisinin dürüst bir kimse olduğunu, Allah'tan korktuğunu anlatmak için Teşbih ve Salavat getirerek eşyayı müşteriye sunması mekruhtur Çünkü bundan amacı Allah'ı hatırlayıp sevap kazanmak değil, müşteriyi aldatıp para kazanmaktır" (25) Dilenciler de 'Allah' adını vererek, "Allah nzası için' diyerek, istismarda bulunurlar ve insanlann duygu-larını tahrik ederler "İnsanlann en şerlisi, 'Allah87
rızası için' diyerek dilenip de, istediği verilmeyen kimsedir" (26)
Yalan yere yemin eden de bu durumdadır Yani insanları Allah'ın adıyla yemin ederek kandırmaktadır "Allah Teala'nın kıyamet gününde kendileriyle konuşmayacağı , nazar etmeyeceği, günahlardan arındırmayacağı ve elim bir azaba atacağı üç kişiden biri de, 'malını yalan yeminlerle' reklam eden kimsedir" (27)
--------------------------------------------------------------------------------
1-2 Bakara, 275
2 - Münavi,, Feyzul-Kadir, 3/244
3- MUnavi age, 3/220
4- Müslim, tman, 164, Büyü', 74; Ebu Davud, Büyü', 52; İbni Mace, Ticarat, 36; Darimi, Büyü', 10; Ahmed, Müsned, 2/242
5- Hatipoğlu, SUnen-i tbni Mace Terc ve Şerhi, 6/215
6- Buhari, Büyü", 48, İstikraz, 19, Hıyel, 7; Müslim, Büyu'48; Ebu Davud, Büyü1, 68; Tirmiii, Buyu', 28; Nesai, BUyu', 51; Muvatta, Büyu', 98
7- Razi, Tefsir-i Kebir, 22/563; Bursevi, Ruhul-Beyan Tefsiri, 9/536; İbni Mace, Ticarat, 35
8- Ebu Davud, BUyu', 7; Tirmizi, Büyü', 64; Ibni Mace, Ticarat, 34; Nesai, Büyü', 54; Darimi, BUyu', 47; Ahmed, age-, 4/352
9- Buhari, BUyu', 19
10- İbni Mace, Ticarat, 45; Münziri, age, 2/S75
11 - İbni Mace, Ticarat, 45
12- Ebu Davud, BUyu', 1; Nesai, Eyman, 22,23, BUyu', 4; Tirmizi, BUyu', 4; İbni Mace, Ticarat, 3; Ahmed, age, 4/6
13- Buhari, Büyu', 26; Müslim, Musakat, 131; Nesai, BUyu', 5; Ebu Davud, BUyu', 6; tbni Mace, Ticarat, 30; Ahmed, age, 2/235,242,413
14-Tirmizi, Büyu', 5;Ibni Mace,Ticarat, 30 (2208)
15- Buhari, Büyü', 58,70,71, Şurut, 8,11; Müslim, Nikah, 38,39,51,52, Büyü',
12; Tirmizi, Talak, 14; Nesai, Nikah, 20, Biiyu', 19,21; Ebu Davud, Nikah, 2,18; Muvatta, Büyu', 42
16- Buhari, BUyu', 58,64,71, Şurut, 8, Nikah, 45; Müslim, Nikah, 17, BUyu', 45,48; Tirmizi, Nikah, 38, BUyu', 57; Nesai, Nikah, 20,21, BUyu', 17,20,21; İbni Mace, Ticarat, 13; Muvatta, BUyu', 95,96
17- Buhari, Büyü', 58,64; Müslim, BUyu', 11; Tirmizi, Büyü', 65; Ebu Davud, BUyu', 44; Nesai, BUyu, 17,19,21; İbni Mace, Ticarat, 14; Darimi, BUyu', 33; Muvatta, BUyu', 96
18- Buhari, BUyu', 64; Müslim, BUyu', 11,23,24,25; Muvatta, BUyu', 96
19- Ebu Davud, BUyu', 47; İbni Mace, Ticarat, 6
20- tbni Mace, Ticarat, 6
21-tbniMace,Tiearat,6
22- MUntehabu, Kenzül-Ummal, 1/98
23- MUnziri, age, 5/586 '? 24-17 tsra, 35
25- Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, 4/49
26- Nesai, Zekat, 74; MUnavi, age, 4/59
27- Müslim, tman, 171; Ebu Davud, Libas, 28; Tirmizi, BUyu', 5; Nesai, BUyu', 5
Halil Atalay
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi _bülbül_ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Adem olmaktır tek hevesim Şiirler ve Şairler kurtmehmet 3 2465 22 Mayıs 2010 10:27
Dostlarımız........ Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler su damlası 4 2192 09 Mayıs 2010 09:35
İsmailce kurban olabilmek Hacc-Umre-Kurban kurtmehmet 3 2945 21 Kasım 2009 19:58
Ömür seccadesini gönül dergahına serenlere...... Makale ve Köşe Yazıları _bülbül_ 2 2206 12 Kasım 2009 20:52
çarpık çağ..... Şiirler ve Şairler _bülbül_ 2 1935 12 Kasım 2009 20:43

Alt 11 Nisan 2009, 22:31   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Aldatmak

FaizYemek

Yüce Rabbimiz pek çok hikmetten dolayı faizi haram kılmış ve ayeti kerimede, "Faiz yiyen kimseler, kıyamet gününde kabirlerinden şeytan çarpmış kimsenin kalkışı gibi kalkarlar" (28) buyurmuştur Bir başka ayeti kerimede ise şöyle buyurulmuştur: "Ey iman edenler! Faizi kat kat yemeyin Allah'tan korkun ki, kurtuluşa eresi-niz" (29)
Faizin azı da çoğu da haramdır Şüphesiz az bir faiz, çok faiz almaya sebep olur İslam, bir şeyi haram kıldığı zaman, haram kapılarını kapatmak için, azını da çoğunu da haram kılar
Ayeti Kerime'de faiz yemek açıkça haram kılınırken buna aracı olan diğer hususlar da dolaylı olarak yasaklanmıştır Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
"Bilerek faizi yiyen, yediren, ona katiplik eden, bilerek ona şahitlikte bulunan kimse, dövme yapan ve güzellik için dövme yaptıranlar kıyamet günü Muhammed'in dili ile lanete uğramışlardır" (30) Ve "Onların hepsinin günahta eşit olduğu" belirtilmiştir (31)
Peygamberimiz (sav), ayeti kerimedeki özlü ifadeyi açmış ve bilerek faizi yiyen, yediren, ona katiplik eden, şahitlikte bulunan kimselere lanet etmiştir Faiz kuruluşunda memur olarak çalışanlar her ne kadar faiz yemiyor ve yedirmiyorlarsa da, çalışmalarının karşılığını aldıklarını söylüyor-larsa da; faizin muamelesini görmekte, hesap ve yazışmalarını yapmakta, idari işini yürütmektedir Böylece hadiste ifade edilen katip ve şahit mefhumunun içine girmiş olmaktadırlar Hadis-i şeriflerde faiz yemek, helak edici yedi büyük günahtan biri olarak tarif edilmektedir (32)
Mü'minlerin faiz ve haramlar hususunda çok hassas davranmaları gerekir Zira Rasül-i Ekrem (sav) şöyle buyurur ve uyarır:
"İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişi malını helalden mi yoksa haramdan mı elde ettiğini önemsemeyecek" (33)
Yine hadis-i şerifte şöyle buyurulur:
"İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki, faiz yemeyen kalmayacaktır Yemese bile tozu
bulaşacaktır" (34)
"Üç grup insan vardır ki, kıyamet günü Allah onlarla çok çok konuşacak: İki kişi arasında hiçbir zaman ikiyüzlülük edip aralarını bozmayan kişi Hiçbir zaman zina etmeyi aklından geçirmeyen kişi Kazancını asla faize bulaştırmayan kişi" (35)
Faiz ve faizcilik, hem ferdin hem de toplumların yıkım sebebidir:
"Bir kimse faizden mal çoğaltırsa, akıbeti mutlaka yokluk çekmek olur" (36)
"Bir toplulukta faiz yaygınlaşırsa, o topluluk mutlaka kıtlıkla cezalandırılır Rüşvet yaygınlaşırsa o topluluk korkuyla cezalandırılır" (37)
"Bir yerde zina açıkça işlenip, faiz açıkça yendiğinde ora halkı Allah'ın azabının gelmesine sebep olmuşlardır" (38)
Faize dayalı ekonomik yapı, huzursuzluğa, sömürüye yol açar; mal, can, nesil ve din emniyetini ortadan kaldırır; toplumu sınıflara ayırır ve böler, çökertir
Allah (cc), faizcileri, cin ve şeytanlar tarafından çarpılan insanlara benzetir Bu benzetişte bir incelik vardır Dünyada faizli para yiyenlerin kıyamet günü haşr meydanına çağrıldıklarında, kabirlerinden kalkmak istedikleri zaman, Cenab-ı Hakk tarafından karınları o kadar büyütülüyor ki, taşımaya güçleri yetmiyor, düşüyor ve sürünerekgidiyorlar İşte kıyamet günü onların bu halleri, herkes tarafından görülecek ve bilinecektir Saha-bi Said bin Cübeyr'den varid olan rivayete göre, kıyamet günü karınlarının taşınamayacak kadar büyük olması, faizcilerin alâmet-i fârikasıdır (39)
"Faiz yiyen kimseler (kabirlerinden), tıpkı şeytan çarpmış kimseler gibi çarpılmış olarak kalkarlar Onların bu hali, "alış-veriş (ticaret) de zaten faiz gibidir" demelerindendir Oysa ki Allah, ticareti helal, faizi haram kılmıştır"(2Bakara, 275)
"Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resulü tarafından bir harp ile karşı karşıya olduğunuzu iyi bilin Eğer tövbe edip faizcilikten vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir Böylece haksızlık etmezsiniz ve haksızlık da edilmezsiniz" (2 Bakara, 279)
Bu ayetteki faizcilerle ilgili olarak geçen, Allah'a ve Peygamberi'ne karşı harbe girme ifadesi, Kur'an'daki yasaklann hiçbirinin sonunda yoktur ve görülmez Çünkü parasını faizle çalıştıran insan, İslam'ın getirmiş olduğu kardeşlik, eşitlik, adalet ve yardımlaşma kurallarına baştan sona kadar karşı olduğu gibi, Allah (cc)'a savaş açmıştır İslam, yardımlaşmayı tavsiye ederken, karşılıksız alınan paranın da zulüm olduğunu bildirmektedir Zulüm ise haramdır
Herhangi bir toplumda faizsiz yaşanamayacağı hissi çoğalmaya ve faizin meşruiyetine çareler aranmaya başlanırsa orada çöküş ve cahiliyye devrine dönüş başlamıştır (40)
--------------------------------------------------------------------------------
28- 2 Bakara, 275
29-3 Ali İmran, 130
30- Müslim, Müsakat, 105; Ebu Davud, Büyü', 4; İbni Mace, Ticarat, 58; Nesei, Talak, 13, Zinet, 23-24; Darimi, BUyu', 4; Ahmed, age, 1/83,88,93,107
31- Müslim, MUsakat, 106
32- Buhari, Vesâya, 23, Hudud, 44, Tıbb, 48; Müslim, İman, 144; Ebu Davud, Vesaya, 10
33- Buhari, Ticarat, 58; Nesei, Zekat, 64
34- Ebu Davud, BUyu', 3; Nesei, BUyu', 2; tbni Mace, Ticarat, 58; Ahmed, age, 2/494
35- Ebu Nuaym, Münavi, age, 3/322 (3515)
36- Ahmed, age, 1/395,424
37- Ahmed, age, 4/205,
38- Taberani ve Hakim, MUnavi, age, 1/44 (748)
39- Ebus-Suud, İrşadü Aklis-Selim, 1/202; İbni Cevzi, Zadül-Mesir, 1/330; Sa-buni, age, 1/387
40- Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, 2/955
Halil Atalay
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Nisan 2009, 22:31   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Aldatmak

Hırsızlık

Hırsızlık, Kur'an'ın büyük günahlar arasında gösterdiği ve ağır cezalarla önlemeye çalıştığı günahlardan biridir:
"Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan (başkalarına) bir ibret olmak üzere ellerini kesin Allah izzet ve hikmet sahibidir" (5/ Maide, 38)
İslam'da suç ve ceza müessesesi (sistemi), sağlam esaslara dayanan, insanlara uygun bulunan ne ise onu tam manasıyla ihata eden (kuşatan), insanların tabii temayüllerini (içgüdülerini) dikkate alan, suçları tamamen ortadan kaldıran veya mümkün olan en az miktara indiren, cezanın takdirinde ve cezayı suçun miktarına göre vermekte adil davranan bir müessesedir (41)
Hz Peygamber (sav) devrinde, iki kişinin eli kesilmiş ve başka da hırsızlık hadisesi tespit edilememiştir Hz Ebu Bekir (ra) devrinde Esma binti Umeys'in gerdanlığını çalan bir Yemenli'nin eli kesilmiştir HzÖmer (ra) döneminde de yalnız bir hırsızlık olayı tespit edilmiş ve bu yüzden İbn-i Semure'nin eli kesilmiştir
Demek ki Rasülullah Efendimiz ile iki halife devrinde (22 yıl içinde) beş hırsızlık hadisesi görülmüş ve gerekli ceza verilmiştir
HzÖmer kıtlık senesinde hırsızlık haddini uy-gulamamıştır; daha hafif cezalar tatbik etmiştir (42)
İnsanda hırs, israf, lüks hayat, mal-mülk sahibi olmak gibi doymak bilmez duygular vardır Bunları meşru yolla elde edemeyenler veya bu menfi duygularını dizginleyemeyenler, başkasının mal ve servetine göz diker, hırsızlık ve soygunculuğa yeltenirler
İnsan emeği ve malının dokunulmazlığı vardır Kimse, başkasının malını haksız yere çalamaz, gasp edemez
İlk bakışta hırsızın elini kesmek, insafsızlık veya adaletsizlik gibi görülebilir Oysa, mal ve emek uğruna verilen savaşlar hiç hesaba katılmamaktadır Kim bilir mal sahibi ne kadar güçlüklerle, dişinden tırnağından artırarak o malı kazanmıştır Sonra hırsız, belki de mal sahibinin hayatî ihtiyaç duyduğu bir malını, ilaç parasını çalmaktadır
Hırsız, sadece başkasının malını aşırmakla kalmaz Nice cinayet ve başka zararlara da sebep olabilir
Hırsızlık duygusu, bazı tipleri, öylesine bir duruma sokar ki, "kleptomani" hastalığına müptela eder Bunlar çalmadan rahat edemezler Adeta hırsızlık, onların gıdası haline gelir Yani hırsızlık bağımlısı olurlar
İslam mal emniyetini mühim bir esas kabul etmiş, malını müdafaa ederken öldürülenin şehid olacağını bildirmiştir (43)
Fakihler hırsızı şöyle tarif ederler: Başkasının mülkü olduğu kesinlikle bilinen nisab miktarı veya kıymeti nisab miktarını bulan, korunan bir malı gizlice alan akil ve baliğ kimsedir Bu vasıflardan biri olmazsa haddi gerektiren şer'i hırsızlık tahakkuk etmemiştir Nisabdan az olan malın alınması, çalanın çocuk olması, korunmayan bir malın alınması gibi Cenab-ı Hakk malın korunmasını, hırsızlığı yasaklayıp, hırsıza ağır müeyyide getirmek suretiyle sağlamıştır
Rasülullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah, bir yumurta çalıp da eli kesilen, bir ip çalıp da eli kesilen hırsıza lanet etsin" (44)
Hadiste geçen yumurta ve ip, başka değerli şeyler manasına gelse de, hırsızlığın böyle kıymetsiz şeyler çalınarak başlandığına ve büyüdüğüne işaret edilmektedir Hırsızlık lanete mucib bir sosyal fitne ve felakettir
"Sizden öncekileri helak eden şey şudur: İçlerinden şerefli birisi hırsızlık yaptımı onu terk edip (ceza vermezlerdi) Aralarından kimsesiz zayıf birisi hırsızlık yapınca derhal ona hadd tatbik ederlerdi Allah'a yemin ederim ki, Muham-med'in kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsa mutlaka onun da elini keserdim" (45)
Hırsızlık Kur'an'da şirk, katillik ve zina gibi büyük günahlarla beraber zikredilmiştir İnsan emeği ve malının dokunulmazlığı vardır Kimse, başkasının malını çalamaz, gasb edemez
İslam, bu çirkin fiili ve büyük günahı önlemek için öncelikle fert, aile ve toplum hayatının her safhasında kardeşlik, kaynaşma ve sevgi bağlan kurar Sonra zekat, sadaka, adak, vakıf ve şâir sosyal müesseseleriyle hırsızlığa giden yollan keser, bunlara rağmen hırsızlık yapanlan cezalandırır
--------------------------------------------------------------------------------
41- Prof AbdüIkerim Zeydan, İslam'da Davet ve Tebliğ, 440
42- Kurtubi, El-Camiu li-Ahkami'l-Kur'an, 6/210; Celal Yıldırım, Kur'an Ahkamı, 2/156,158; Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, 3/1671-1673; Zuhayli, age, 7/387-390; Udeh, İslam Ceza Hukuku ve Beşeri Hukuk, 3/439-475
43-Nesai, Tahrim, 21
44- Buhari, Hudud, 13,7; Müslim Hudud, 7( 1687); Nesei, Sarik, 1
45- Buhari, Hudud, 11,12,14, Şehadet, 8, Enbiya, 50; Fedailul-Ashab, 18, Mega-zi, 52; Müslim, Hudud, 8 (1688); Tirmizi, Hudud, 9; Ebu Davud, Hudud, 4 (4373-4374); Nesei, Sârik, 5
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Nisan 2009, 22:32   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Aldatmak

Rüşvet

Rüşvet: Yetkili bir kimseye, bir başka kimse tarafından, kanunlara aykın bir şekilde, bir çıkar vaat edilerek veya sağlanarak herhangi bir işin yaptınlmasıdır
Bir memura haklı veya haksız bir iş gördürmek için verilen ücret veya hediyedir Rüşvet vermek, almak, yemek, rüşvetle iş görmektir (46)
Toplumda ahlaki ve dini duygulann zayıflamasına paralel olarak artan hastalıklardan biri de rüşvettir Günümüzde adeta aşikare alınıp verilir hale gelen, basın-yayın organlarının gündeminden hiç düşmeyen rüşvet olayları, ahlaki ve iktisadi yapımızı günden güne çürütmekte, fert ve toplum haklarının çiğnenmesine yol açmaktadır En tabii hakların bile rüşvetsiz elde edilemediği bir toplumda sevgi, saygı, emniyet, huzur ve itimattan söz edilemez İnsanın canı ve ırzı nasıl dokunul-mazsa, malı da öylece mukaddestir, dokunulmazdır Haram kazanç elde etme yollarından olan rüşvetin yaygınlaştığı toplumlarda mal emniyetinden bahsedilemez
Rüşvet, menfaat üzerine dönen bir kirliliktir Daha çok kazanmak, lüks ve konforlu bir hayat sürmek, gösteriş yapmak, dünyevî, maddi makam ve mevkiler elde etmek için tevessül edilen çirkin fiillerden biridir İmansız veya imanı zayıf kimseler için rüşvet alıp vermek pek problem olmaz Çünkü bunlar günaha, sevaba pek aldırış etmezler
İmanlı insanların dikkat edecekleri hususlardan biri de, bir iş karşılığında, hakkı olmadığı halde verilen ücret veya hediyeyi almamaktır Çünkü Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:
"Birbirinizin mallarını aranızda haksız (batıl) sebeplerle yemeyin İnsanların mallarından bir kısmını bile bile yalancı şahitlik ve rüşvet gibi günahlarla yemek için hakimlere intikal ettirmeyin" (2 Bakara, 188)
Ayette bilhassa hüküm verme konusunun zikredilmesi, son derece dikkat çekicidir Bir hakim suçluyu korumak maksadıyla rüşvet alırsa bu haram olur Veren de haram işler Resül-i Ekrem (sav): "Hakim hediye aldığında haram yemiş olur Rüşvet alırsa, muhakkak ki, küfre yaklaşmış olur" (47)
"İdarecinin hediye alması haramdır Hakimin rüşvet alması da küfürdür" (48) buyurmuşlardır Rüşveti önleme konumunda olanların rüşvetçi olması çok korkunçtur Cezası daha şiddetlidir Adaletin ayakta kalabilmesi için idarecilerle hakimlerin tarafsızlıklarını yitirmemeleri gerekir İdarecinin hediye alması tarafsızlığını yitirmesine vesile olur Bu da haksızlıklara götürür Sonuçta zalimler keyif sürer, mazlumlar eziliverirler
İdareci de, hakim de hediye, rüşvet gibi çıkar sağlayacak şeylerden uzak kalmalıdırlar ki, suçlu en yakınları da olsa, güçlü kuvvetli de olsalar hak ile hükmedebilsinler Böylece adalet tecelli edebilsin Hakimin rüşvet alması demek, haksız tarafa meyletmesi, taraftar olması demektir ki, adaletin sarsılmasını, ayaklar altına alınmasını doğurur Hadiste bu "küfür" olarak nitelendirilmiştir Alan veya veren helal kabul ederek verirse küfre girer, haram olduğunu bilirse haram işlemiş olur Bu hüküm sadece hakimler için değil, herkes için söz konusudur; ancak hakimlerin konumu daha da mühimdir Millet malının bekçisi, hakların teminatı olması lazım gelen idareci ve hakimler hırsız olursa kim kime nasıl itimat edebilir? Rüşvet almak-vermek herkese haramdır
"Devamlı olarak şüpheli şeylerin peşinde koşanlar, şaraba şıra (içecek), rüşvete hediye, haksız vergiye de zekat kılıfı geçirip alırlar" (49)
"Allah, rüşveti verene, alana ve aracılık edene lanet etsin" (50)
Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz Muhammed (sav), bazı suçlara bizzat lanet etmiş veya Cenab-ı Hakk'ın lanet ettiğini haber vermiştir Rüşvet alıp vermek ve aracı olmak da bu suçların başında gelmektedir Bunun sebebi, rüşvetin halkın inanç, ahlak ve iktisadi yapısında büyük tahribata yol açmış olmasıdır
Para karşılığında elde edilen haksız menfaatler, esas hak sahiplerini mağdur etmekte ve mülkün temeli olan adalet sarsılmaktadır
Kötülükler sarmaşığa benzetilecek olursa, aracılık yapanlar da sarmaşığın üzerinde yükseldiği sırığa benzetilebilir Sarmaşığın boyunu yükseltebilmesi, dolandığı sırıkla mütenasiptir Rüşvet alan ile veren, aracılık yapan kimse ile maksatlarına kolayca ulaşmış olurlar Onun için hepsi de lanette ortaktırlar, hepsi suç ortağıdırlar Mecelle'de geçen kaidede; "Alınması yasak (haram) olan şeyin verilmesi de yasaktır" denilir Rüşveti almak da vermek de haramdır
Rüşvet alıp veren toplumun sadece ahiret hayatı değil, dünya hayatı da cehenneme döner Memuru, amiri rüşvet almadan iş görmemeye başlar Vatandaş işini kolay görmek veya gördüre-memekten kurtulmak için rüşvet vermeye kalkar Menfaat çarkı kurulur Bir taraf ezilirken, diğer taraf zorba kesilir Huzur kaçar Toplum ilahi cezayı hak eder: "Bir toplulukta faiz yaygınlaşırsa o topluluk mutlaka kıtlıkla cezalandırılır Rüşvet yaygınlaşırsa o topluluk korkuyla cezalandırılır" (51)
Rüşvetin dünya hayatını da mahvettiği, sosyal çalkantılara sebep olduğu, milleti geri bıraktığı, fakr ve zaruretin kapılarını zorladığı, işleri aksattığı herkes tarafından kabul edilir
Rüşvet yalnızca "para" ve benzeri bir maddi menfaat karşılığında işlenen bir suç değildir Ne yazık ki bazen şeref, namus, dürüstlük, insanlık, haklar ve din, maddi bir çıkar karşılığında verilebilir
"Allah, rüşvet verene ve verdiği hükümde rüşvet alana lanet etsin" (52)
Rasülullah (sav), bu hadis-i şeriflerinde, rüşvet vererek vazifelilerin ahlakını bozanların ve konulmuş hükümleri, para karşılığında yanlış mecralara çevirenlerin Allah'ın lanetine uğrayacağını haber vermektedir Rüşvetle dinî hükümleri değiştirme, bozma ve Allah'ın hükümlerini dünyalık karşılığında satmaya Beni İsrail alimleri örnek olarak gösterilir(53)
Hiç kimse sahip olduğu yetki ve fırsatları haksız kazanca alet edemez, başkalannın haklanna gayr-i meşru yollarla el uzatamaz Bütün bu sebepler dikkate alınarak İslam dini rüşveti kesin olarak haram kılmış ve onu büyük günahlardan saymıştır "Hırsızların en kötüsü, idareciye nüfuz edip yulannı eline geçirerek onu istediği gibi konuşturan kimsedir Hatalann en büyüğü, bir müs-lümanın haksız yere malını almaktır" (54)
Zulme Mani Olmak İçin Rüşvet Vermek Mükün Müdür?
Kişinin hakkı olan bir şeyi elde edebilmesi için mecburiyet karşısında verdiği şey rüşvet sayılmaz Keza bir zulmü defetmek ve kurtulmak için verilen şey de rüşvet sayılmaz (55) Rivayet edildiğine göre Ashab-ı Kiram'dan İbni Mesud (ra) Habeşistan'da bir şeyden dolayı yakalanmış ve iki dinar vermek suretiyle kurtulabilmiştir Tabiilerin imamlanndan bir cemaatten rivayet edildiğine göre onlar: Bir kimsenin zulüm korkusuyla kendi canını veya malını korumak ve kurtarmak için bir şey vermesinde bir sakınca yoktur, de inişlerdir (56)
Zayi edilen hakkını rüşvetten başka bir yolla kurtaramayan veya rüşvetten başkasıyla zulümden kurtulamayan için en iyi şey, Allah'ın kolaylık bahşederek hakkı kazanma ve zulümden kurtulmanın en güzel şeklini kolaylaştırmasına kadar sabretmesidir
Fakat bu durumda bütün vesilelere başvurduktan sonra bir netice alamaz ve rüşvet yolunu tercih ederse; günah, rüşveti alanındır, verenin suçu yoktur (57) Bunların dışında rüşvete müsaade yoktur
--------------------------------------------------------------------------------
46- Şemseddin Sami, Kamus-i Türki, 1/665; Akay İslami Terimler Sözlüğü, 398
47-Nesei, Eşribe, 43/5631
48- MUnavi, Feyzul-Kadir, 1/212
49- Munavi, age, 3/165
50- Tirmizi, Ahkam, 9; Ebu Davud, Akdiye, 4; İbni Mace, Ahkam, 2; Ahmed, «ge, 2/164,190,194,212,387,388
51- Ahmed, age, 4/205; Münavi, age, 5/494
52- Ebu Davud, Akdiye, 4; Tirmizi, Ahkam, 9
53- 7/ A'raf, 169; 9/ Tevbe, 34; 7/ Araf, 169; 5/ Maide, 62-63
54- MUnavi, age, 2/532
55- İbni Abidin, age, 15/541; Hatipoğlu, Süneni İbni Mace Terc ve Şerhi, 6/368-369
56- Hatipoğlu, age, 6/368
57- Kardavi, age, 477; Muhammed Alaaddin, Hediyyettll-Alaiyye, 336-337
Halil Atalay
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Nisan 2009, 22:32   Mesaj No:5
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Aldatmak

İsraf

İsraf: İnsanlann yaptıkları şeyde haddi aşması-dır, (58) diye tarif edilir
Haddin aşılması ve ölçüden taşılması daima zarar getirir Hatta şifa ve deva için kullanılan şeyler; ilaçlar, yiyecekler bile ölçüsüz alınırsa, dengesiz kullanılırsa, zararlı hale gelebilir; deva yerine ezaya, derde dönüşebilir Mesela bal şifadır, fakat aşın yiyeni zehirleyebilir
İsraf, nimeti hafife almak, ihtiyaç olmadığı halde rasgele harcamak, manasız, faydasız ve lüzumsuz saçıp savurmaktır
Bugünkü medeniyet anlayışı insanlığı, israfa, hırs ve tamaha, aşırı tüketime teşvik etmektedir Üretmenin yerine tüketme, üretmeden tüketme, kazanmadan harcama, çağın en belirgin hastalığıdır Oysa israf sefahatin, sefahat de sefaletin kapısını açar
Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: "İsraf ile saçıp savurma Çünkü saçıp savuranlar, şeytanlann kardeşleri olmuşlardır Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür" (17/ İsra, 26-27)
Cenab-ı Hak, israfın kötü bir şey olduğuna, israf etme işini, şeytanın fiillerinden olmakla vas-federek dikkat çekmiştir
Müslüman'ın en belirgin vasıflarından birisi, her türlü ifrat ve tefritten, aşırılıktan sakınması, orta yol olan "Sırat-ı Müstakim" çizgisinden ayrılmamasıdır
Bu husus ayet-i kerimede şöyle ifade buyuru-lur:
"Onlar (Rahman'ın kullan) mallannı harcadık-lan zaman israf etmezler Cimrilik de göstermezler İkisi arasında orta yol tutarlar" (25/ Furkan, 67)
HzPeygamber (sav), abdest almakta olan Sa'd (ra) m yanından geçti ve :
"Ya Sa'd! Bu israf nedir?" buyurdu Sa'd da:
"Abdestte israf olur mu?" diye sorunca,
Rasülüllah (sav):
"Evet, akan bir nehir üzerinde de olsan (normal miktann üzerinde) su harcaman halinde abdestte israf olur" (59) buyurdu
Bunun sebebi, israfa alışmamamız, israfın kötülüğünü, tehlikelerini unutmamamızdır; eşyaya hor bakmamamız ve gereken önemi vermemizdir
İsrafta hayır olmadığı gibi, hayırda da israf yoktur İmam Mücahid'in dediği gibi: "İnsan, bütün malını hak yolunda infak etse ve harcasa saçıp savurmuş olmaz Bir kişi de bir avuç haksız yere harcasa bu saçıp savurmadır Saçıp savurma; Allah'a isyan, haksızlık ve fesad yolunda harcamadır" (60)
"Gücünün yettiği kadar, israfa kaçmadan sadaka ver Cimrilik etme ki, Allah da senden ihsanını kesmesin" (61)
"Lüks yaşamaktan sakın Çünkü Allah'ın gerçek kulları lüks yaşamazlar" (62) "Her canının çektiği şeyi yemen israftandır" (63) "Abdestte de israf olabilir Her şeyde israf söz konusudur" (64)
Görüldüğü üzere israf, sadece belirli şeylerde değil, her hususta olabilir, yapılabilir Öyleyse dikkatli olunmalıdır
Çünkü Yüce Rabbimiz: "Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz Çünkü Allah israf edenleri sevmez" (7 A'raf, 30) buyurur
"Yeryüzünde bozgunculuk yapan ve ıslah etmeyen müsriflerin emrine itaat etmeyin" (26 Şuara, 151,152)
İsraf, helak ve yıkım sebebidir:
"Zalim olanlar ise yalnız kendilerine verilen dünyevi refahın ardına düştüler, günahkar insanlardı onlar" (11 Hud,)
"Biz bir ülkeyi yok etmek istediğimiz zaman (lüks içerisinde yüzen) şımarık zenginlerin yola gelmelerini emrederiz, ama onlar yoldan çıkarlar Artık o ülke (şehir) yok olmayı hak eder Biz de onu yerle bir ederiz" (17 İsra, 16)
Mal ve servet, cehalet ve sefahatle el ele verirse, kötülüğe alet edilirse neticede yıkım, hüsran ve isyanlar ortaya çıkar
Kısacası: İsraf, İslam'ın uygun bulmadığı yerde mal harcamadır İsraf edenler, şeytanların kardeşleridir İsraf batırır, iktisad kalkındırır "İktisad edeni Allah zengin eder, israf edeni Allah fakir talar" (65)
Malın gerçek sahibi Allah'tır, insan emanetçidir, öyleyse onu kendisinin ve insanlann yaranna harcaması gerekir İsraf sefahate, sefahat de sefalete görür
--------------------------------------------------------------------------------
58- İsfehani, Müfredat, 337
59- İbni Mace, Taharet, 48/425; Ahmed, age 2/22; Tebrizi, Mişkatül-Mesabıh, 1/133
60- İbni Kesir, Tefsir, 9/4725; Razi, age, 14/457
61-Buhari, Zekat, 22, Hibe, 15; Müslim, Zekat, 88,89; Ahmed, age 6/139,160,345,346
62- Ahmed, age, 5/243,244
63-İbni Mace, Et'ime,51
64-Münavi, age, 4/453 (5942)
65- Münavi, age, 6/80 (8501)
Halil Atalay
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Nisan 2009, 22:33   Mesaj No:6
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Aldatmak

Cimrilik

Akıllıya sormuşlar: "Bahtiyar kimdir? Bedbaht kimdir?" diye Cevap vermiş: "Bahtiyar odur ki hem yedirdi, hem yedi Bedbaht ise ne yedirdi, neyedi, öldü gitti"
Şeyh Sadi'de şöyle demiştir:
"İki kişi öldü ve ah vah ederek gittiler Birisi mal kazanıp cimrilik yapan, yemeyip içmeyen; diğeri de ilim öğrenip de bildiğiyle amel etmeyen"
Esir, bir kişinin; cimri ise fayda umduğu insanlann hepsinin esiridir
Cimri suya düşmüş Orada bulunanlar, kurtarmak için; 'ver elini' diye bağınyorlarmış Fakat bir türlü elini vermiyormuş Adamın bu durumunu, vermeye değil almaya alışık olduğunu bilen birisi 'al elimi' deyince, boğulmak üzere olan cimri hemen uzatılan ele sarılmış
"Bazısının eli verir, gönlü vermez Bazısının da gönlü verir, eli vermez, ikisi de cimridir" (Cenap Şehabettin)
"Gel dese de bakma nâkes (cimri/ bencil) aşına
Bir fırsat arar da kakar başına" (Neyzen Tev-fık)
Yunus da cimriyi şöyle tanıtır:
"Sana irdeyim buhl (cimriliğin) ne idüğün
Kendisi sakınır kendi yedüğün"
"Cimrinin gümüşü, kendisi gömülünce topraktan çıkar" (Şeyh Sadi)
İşte Hazreti Peygamber (sav)'in uyansı:
"Cimrilik gibi İslam'ı mahveden hiçbir şeyyoktur" (66)
"Hangi hastalık cimrilikten daha kötü olabilir ki?" (67)
Müslüman ne cimri ne müsrif olmalı, dengeli davranmalıdır
Yüce Rabbimizin emri budur (17 İsra sûresi 26-29)
"Onlar (müttakiler) harcadıkları zaman israf etmezler, cimrilik de yapmazlar" (25 Furkan, 67)
İsraf ifrat, cimrilik tefrittir Her ikisi de günahtır Her ikisi de şeytanın tuzağıdır Müslüman sehavetli ve cömert olmalıdır Hem dünyasını hem anketini mamur etmeye çalışmalıdır
--------------------------------------------------------------------------------
66- MUnavi, Feyzul Kadir 5/465
67- Buhari, Hums 13Megazi 23; Ahmed, Müsned, 3/308
Halil Atalay
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Nisan 2009, 22:33   Mesaj No:7
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Aldatmak

Müslüman Tüccarın Muamelelerinde Dikkat Etmesi Gereken Hususlar ve Günlük Ticari Hayatta Karşılaşılan Sorunlar

Soru 1 İşyerlerinde 'Müşteri velinimetimdir' levhası asılıdır Bunun anlamı nedir, müşterilere karşı nasıl davranılmalıdır?
Cevap 1: Müslüman'a layık olan, ne gaye ile olursa olsun, kendisine, evine, işyerine gelen kimseye alaka göstermek, mümkünse arzusunu yerine getirmeye çalışmak; mümkün değilse hoş bir şekilde göndermektir
Zira Allah Teala: "İnsanları küçümseyip, onlardan yüz çevirme" buyurmuştur (31 Lokman, 18)
Hz Peygamber de şöyle buyurmuştur:
"Kim yumuşak sözlü ve huylu olmak nimetine mazhar olmuşsa, büyük hayra mazhar olmuştur; kim bundan (nfktan) mahrum olmuşsa, büyük hayırdan mahrum olmuş demektir" (1)
"Şüphesiz ki siz insanlara mallarınızla yetişemez, onları memnun edemezsiniz Öyle ise güler yüzlülüğünüz ve güzel ahlakınızla onları memnun ediniz" (2)
Bir güzel söz var:
"Bir aileyi haylaz evlat,
Bir esnafi
Bir yiğidi huysuz avrat,
Bir şoförü hızlı surat yıkar" diye Öyleyse tatlı dilli güler yüzlü olunmalıdır Dünya, sebepler dünyasıdır Herkes birbirinden değişik vesilelerle istifade eder Esnafın, tüccarın rızkını temine, kazanç sağlamasına vesile de müşterileridir
Öyleyse velinimetlerin kıymeti bilinmelidir
İnsanlara önem ve değer veren,değerii olur Tepeden bakan ve surat asan tepe taklak gider
Soru 2 Haram sayılan alış-verişler nelerdir?
Cevap 2 İslam'da ticaret teşvik edilmekle beraber başıboş bırakılmamış, ahlaki, toplumsal sahalarda zararlı olmaması için tedbirler alınmış, sınırlar getirilmiştir:
a) İçki, uyuşturucu madde, domuz, put, müstehcen eşya ve resimler gibi İslam'ın yasakladığı şeylerin ticareti de haramdır
b) Mubah olan şeylerin ticaretinin helal olabilmesi için de yalan, aldatma, faiz, hile, ihtikar, fahiş kazanç, gasp, hırsızlık gibi davranışlardan sakınmak şarttır
Kısaca; yenilmesi, içilmesi veya yararlanılması ayet ve hadislerde yasaklanmış bulunan şeylerin alım-satımını yapmak haram hükmündedir
Soru 3 Cuma saatinde alış-veriş yapmanın hükmü nedir?
Cevap 3 Yüce Rabbimiz, cuma gününde Cuma namazını farz kılmış, Cuma namazı ile yükümlü olanların Cuma saatinde işlerini bırakıp namaza gitmelerini emretmiştir:
" Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman hemen Allah'ın zikri olan namaza koşun, alışverişi bırakın" (62 Cuma, 9)
Cuma namazıyla yükümlü olanların işlerini, alışverişlerini bırakıp camiye koşmaları gerekir Yasak olan vakit; iç ezanının okunmasıyla başlayıp iki rekat Cuma namazı kılıncaya kadar devam eder
Bu vakit arasında ticaretle meşgul olmak alimlerin çoğunluğuna göre tahrimen mekruhtur (3)
Ancak zorunlu durum varsa, bir kadın, dükkanda durup Cumaya gitmekle mükellef olmayan kadın, çocuk ve seferi sayılanlara bir şeyler satabilir Aynı şekilde çocuk da ticaret merkezinde durabilir
Fakat buluğ çağına ermemiş olsa bile, çocuğu dükkanda bırakmamak, alıştırmak için camiye götürmek uygun olur
Soru 4 Kredi kartı kullanmak ve kredi kartlı satış yapmak caiz midir?
Cevap 4 Bir mü'min, aile bütçesini kredi kartına gerek kalmayacak şekilde düzenlemeyi hedeflemeli-dir Çünkü kredi kartı, çoğu zaman israfa yol açmakta, özellikle sabit gelirliler faize düşme korkusuyla son ödeme gününde sıkıntıya düşmektedir Faizli çalışan bankalara bu yolla büyük bir finansman desteği de sağlandığı unutulmamalıdır Kısaca, böyle bir kart de-bit cart veya Credit cart (normal kredi kartı) bulundurma ihtiyacını duyan mü'min, faizsiz çalışan fınans kurumlarının kredi kartını tercih etmelidir Bu gibi kurumların kredi kartı uygulaması bulunmayan yer ve beldelerde diğer bankalann kartlanndan geçici olarak yararlanmak da mümkündür Ancak, ödemelerde vadelere dikkat edilerek faizli kredi kullanma durumuna düşmemelidir (4)
Kredi kartlarından dolayı milyonlarca insanın mahkemelik ve icralık duruma düştüğü de unutulmamalıdır
Soru 5 Çek, senet kırdırmak caiz midir?
Cevap 5 Çek veya senedin vadesinden önce borçlu veya üçüncü kişi tarafından paraya çevrilmesine
'kırdırma' denir
Elinde çek veya senedi bulunan ve nakit paraya ihtiyacı olan biri çek veya senedi, üzerindeki fiyattan düşük bir rakama bir başkasına kırdırmaktadır Mesela elinde altı ay vadeli bir milyarlık çek varsa, bunu yedi yüz milyon lira karşılığında bir başkasına kırdırmaktadır Böyle bir uygulama faize gireceğinden, tefeciliğe yol açacağından caiz değildir
Soru 6 Çalıntı veya gasp edilen şeyi almak doğrumudur?
Cevap 6 Çalınan veya haksızlıkla sahibinden alınan bir şeyi bilerek satın almak bu haksız fiile yardımdır Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim bildiği halde hırsızlık la elde edilen eşyayı satın alırsa onun günahına ve şerefsizliğine katılmış olur" (5) Sözün özü: Çalıntı veya gasp edilen bir şeyi bilerek satın almak caiz değildir
Soru 7 Gecikmiş borçtan fazlalık alınabilir mi? Vadesinde ödenmeyen bir borca "vade farkı" eklemek
caiz midir?
Cevap 7 İslam'da veresiye mal satışı caiz görülmüş ve tüm vadeli borçlanmaların yazıyla tesbiti istenmiştir(2 Bakara, 282) Mü'min borcunu vadesinde ödemek için, olanca özeni göstermelidir Kur'an-ı Kerim'de: "Ey iman edenler! Akitlerinizin gereğini yerine getiriniz" (5/ Maide, 1) buyurulur Hz Peygamber de; "Kim ödemek niyetiyle borçlanırsa Allah bu borcu ödemeye onu muvaffak kılar Kim de ödeme niyeti olmaksızın borçlanırsa, Allah malının bereketini giderir ve borcu ödemeye muvaffak olamaz" buyurmuştur (6) Bu konuda şunlar yapılabilir:
a) Alacaklı, darlık içinde bulunan borçluya yeni bir süre tanıyabilir veya borcunu silebilir Allah Teala: "Eğer borçlu darlık içinde ise, eli genişleyinceye kadar ona mühlet vermek (gerekir), (borcu) bağışlamanız ise, bilirseniz sizin için daha hayırlıdır" buyurmuştur (2 Bakara, 280)
b) Borçluya zekat vs ile yardım edilebilir Zira zekat verilebilecek sınıflardan biride borçlulardır (9/ Tevbe, 60)
c) Karşılıklı rıza ile satım akdini bozarak satılan mal geri alınabilir Buna ikale denir ki, Hz Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kim, bir müslümanın satışını bozma isteğini kabul ederse, Allah da onun kıyamet gününde sıkıntısını giderir" buyurmuştur (7)
d) Alacağın icra yoluyla tahsili de mümkündür
e) Borçlu paranın mislini değil, kıymetini verir Yüksek enflasyonun cereyan ettiği bir kağıt para çeşidi ile yapılan borçlanmalarda, alacaklı ödünç borcunda 'teslim tarihini, veresiye mal satışından doğan borçta "akit tarihi" ni başlangıç kabul ederek, 11 alacağını, altına endekslemek suretiyle alabilir Çünkü '" peygamberimiz Veda Hutbesinin faizle ilgili kısmında faizi yasakladığını bildirdikten sonra, "Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız" buyurmuştur Hiçbir menfaati olmadığı halde bir kardeşine borç para veren kimse, verdiği borcun bir veya birkaç sene sonra ödenmesi halinde zarara, dolayısıyla zulme uğramaktadır Borcun başlangıçta altın veya döviz çeşidinden belirlenmesiyle mesele halledilebilir Alacaklı, borçluya yeni bir vade de tanıyabilir
Soru 8 Köylünün buğdayı un fabrikasına teslim ederek, bunun yerine un veya ileriki bir tarihte yeni fiyat üzerinden bedelini alması caiz midir?
Cevap 8 Ürününü sermaye olarak kullandırmak isteyen kimse bunu güvenilir bulduğu ve kalkınmasında islamî yarar gördüğü tüccara veya fabrikaya 'karz' olarak da verebilir Çünkü misli (standart) olan şeylerin ödünç olarak verilmesi mümkündür Böyle bir muamelede, bunu alan tüccar veya fabrika o miktardaki mislini, verene borçlanmış olur Karz verene ürünün geri dönmesi ise, verilen ürün cinsinden olabileceği gibi geri verme tarihindeki para olarak değerini verme şeklinde de olabilir Böylece ürününü karz olarak veren kimse hem "karz-ı hasen" sevabı almış ve hem de geri alma tarihindeki yeni fiyatlar üzerinden bedelini alma imkanı olmuş olur (5 Maide, 12;57Hadid, 11) (8)
Soru 9 Bir malı vadeli satıp, peşin fiyatla geri almak caiz midir? Cevap 9 Buna İslam'da "İyne satışı" denir İyne satışı, faizi alış-veriş içinde gizlemeye elverişli bulunduğu için çoğunluk fakihlerce caiz görülmemiştir Ancak alış fiyatından daha yüksek bir bedelle satıcıya geri verir veya mal üçüncü bir kişiye satılırsa caiz olur
Ayrıca bir kimsenin veresiye olarak, pahalı aldığı bir malı, peşin ucuz parayla satması uzun vadede büyük sermaye açığı meydana getirir ve iflas etmesine yol açabilir Bu yüzden zaruri durumlar dışında mü'min bu gizlenmiş faizcilik yoluna baş vur-mamalıdır
Soru 10 Pek çok ayeti kerimede zekatla namaz birlikte geçiyor Bunun hikmeti nedir?
Cevap 10 İslam'ın beş temel esas üzerine bina edildiğini söyleyen Peygamber Efendimiz (as) bu esasların arasında namaz ve zekatı da saymışlardır (9) Kur'an'da zekat tam yirmi yedi yerde namazla birlikte, birçok ayette de münferit olarak zikredilir İman, namaz ve zekatın peş peşe zikredildiği Bakara sûresinin 3 ayetinin tefsirinde merhum Elmalık, özetle şu noktalan tespit etmektedir:
İmanla dinin temeli atılıp, namazla direği dikildikten sonra geçilecek mühim bir geçiti vardır İşte zekat o geçidi geçmek üzere bina edilecektir Çünkü dünya ve ahirette korunmak için inşa edilecek olan İslam binasının, yani dünyada İslam beldesinin (darül-İs-lam'ın), ahirette de dârüs-Selamın inşası için mali masraflara ihtiyaç vardır Bunlar da malî ibadetlerle karşılanacaktır Zira, mü'minlerin tam bir vahdet şuuru içinde saflar teşkil edip Cenab-ı Hakk'ın huzuruna yönelmeleri, aralarında iktisadi sebeplerden doğan bir gerginliğin bulunmayışına bağlıdır Bunu zekat tamir edecektir Ayrıca zekat, kulda, Allah namına O'nun malını muhtaçlara tevzi etmekle (dağıtmakla) vazifeli memur olduğu şuurunu uyandıracaktır Yani zekat insanı beşeriyetten Cenab-ı Hakk'ın halifeliği makamına yükseltmektedir Namaz insanı Allah'ın huzuruna çıkaran bir miraç iken, zekat o miraçta alınan bir memuriyetin köprüsüdürBunun bir neticesi olarak da her mü'min, sırf zekatını vermek için kazanmaya çalışacak; gözü zekat almaya değil, vermeye matuf olacaktır (10)
Ayrıca Peygamberimiz (as): "Malının zekatını verdiğinde gelecek kötülükleri gidermiş olursun" buyurmuştur (11) Zekatı vermemek inkar edenlerin özelliğidir (33 Fussilet7) ve zekatı vermeyenleri Cenab-ı Hakk şiddetli bir şekilde tehdit etmektedir (9 Tevbe, 34-35) "Zekat, İslam'ın köprüsüdür" (12)
Öyleyse cennete uzanan o köprüyü yıkmamalıdır
Soru 11 Halk arasında zekat için 'para kiri' diye bir tabir var Bu ne demektir, kirli-kara parayla müs-lümanın ilgisi olabilir mi?
Cevap 11 Elbette zekat verilmezse, zekat verecek kimsenin kasasında kalırsa kirlenir İşte kirlenen o paranın sahibine hiçbir faydası olmaz Ya hasisliğinden ve cimriliğinden dolayı yiyemez, ya da hasta, doktor, ilaç parası yapar, iflasa sürüklenir, zarar eder, kazancının bereketini bulamaz Zekat, malın sigortasıdır Peygamberimiz, "Zekatla mallarınızı koruyunuz" buyurmuştur (13)
Zekat hem malı, hem mal sahibini temizler, hem malını, hem kalbini arındırır, maddeten ve manen temizlik sağlar
Yoksa müslümanın kara-kirli parayla irtibatı olamaz
Soru 12 Çek veya senetle zekat verilebilir mi?
Cevap 12 Asıl olan, zekatın malla veya nakit olarak ödenmesidir Şu şekilde senet kullanılabilir: Tüccar "Filan kişide şu kadar alacağım var, şu senedi al, parayı tahsil et ve zekat olarak senin olsun" dese caizdir Bu arada, başkalanndan alınan sağlamsa ve bizzat yazılan senetlerin kullanılmasına cevaz verilmiştir Bunlarda ileri tarihe verilen vadelerin, zekatta esas alınan bir yıllık müddeti fazla aşmaması tavsiyeye şayandır Vade gecikmesini karşılamak için, normal olarak ödenmesi gereken zekat miktarına belli bir nisbette ilavede bulunmak da tavsiye edilmektedir Yani biraz fazla verilmelidir Zaten halk arasında 'kırkta bir', cimri zekatı olarak görülür Zekat borcundan fazlası, sadaka olur, ayrıca bundan da sevap kazanır
Soru 13 Zekat nasıl mallardan verilmelidir? Genellikle satılmayan, elde kalan, arızalı olanlardan verildiği söyleniyor, görülüyor Bu doğru mudur?
Cevap 13 Zekat verirken kazanılanların en güzelinden verilmeli, kendisinin dahi tercih etmeyeceği bayağı malları zekat olarak vermekten kaçınmalıdır Bu davranış ayetlerde de men edilmiştir(2 Bakara, 267)
Hz Peygamber (as) şöyle buyurmuştur: "Üç şey vardır ki, kim onları işlerse imanın tadını
(gerçekten) almış olur:
1- Kim yalnız Allah'a ibadet ederse ki, O'ndan başka ilah yoktur
2- Kim gönül hoşluğu ile malının zekatını verir, her yıl belirlenmiş şekilde bu farzı yerine getirirse, (imanın tadına erer)
3- Malının zekatını verirken, yaşlanmışını, uyuzunu, hastasını, malın en adisini vermezse, (bu insan imanın tadına erer)
Allah sizden malınızın en iyisini istemedi En şerlisini (kötüsünü) vermenizi emretmedi" (14)
Soru 14 Zekata tabi birkaç kalem mala sahip olup da, bunlar ayrı ayrı hesaplandığında nisaba erişmiyorsa ne yapılır?
Cevap 14 Bu malların toplamı esas alınır ve bulunacak toplam nisabın değeri üzerinden zekat verilir
Soru 15 Zekat ayn ayrı kimselere verildiği takdirde çok küçük parçalara aynlacaksa ne tavsiye edilir?
Cevap 15 Burada halkın genel durumu, yoksulluğun çok yaygın oluşu göz önünde bulundurulur Ancak fakirlik çok yaygın değilse, toptan bir hak sahibine verilmesi tavsiye edilir Mesela evlenerek, masraflara giren veya işyeri açmak için sermayeye ihtiyacı bulunan fakire, ihtiyacını karşılayacak zekatın toptan verilmesi daha evladır Ayrıca böyle yapılırsa, insanlar iş sahibi yapılırsa, yeni zekat verecek insanların ortaya çıkması da sağlanmış olur
Soru 16 Zekat vermede yakınların tercihi önemli midir?
Cevap 16 Zekat vermeye, yakın akrabaların muhtaç olanlarından başlanması tavsiye edilir Sonra komşular, iş muhiti, mahalle ve belde sakinleri gelir Kendi yakınında daha muhtaçlar, Müslümanlara daha menfaatli bir sarf yeri varken, başka birine vermek üzere zekatın başka yerlere gönderilmesi mekruhtur Ancak başka bir beldede daha müstehak, muhtaç ve layık bir hak sahibi varsa, zekatın oraya gönderilmesinde bir kerahet bahis mevzuu olmaz
Halil
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Kur'an ile aldatmak muallime İslam/Dinler/Mezhepler 6 19 Nisan 2019 14:18
Şeytanın İşidir; Aldatmak Daima Aldatmak Mihrinaz Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler 0 14 Ağustos 2017 10:51
Aldatmak & Aldatılmak Kelimesi ile ilqili Ayetler eLnino Kur'ân-ı Kerim Genel 2 02 Şubat 2009 22:12

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.