Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader

Konu Kimliği: Konu Sahibi _bülbül_,Açılış Tarihi:  13 Nisan 2009 (09:00), Konuya Son Cevap : 13 Nisan 2009 (09:00). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 13 Nisan 2009, 09:00   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart İslam hukukunda yargı bağımsızlığı

İslam hukukunda yargı bağımsızlığı

Rasûlüllah (sav)’in tebliş, irşad, devlet başkanlışı gibi görevlerin yanı sıra yargı (kaza) görevini de yürüttüşü, kendisine intikal eden davaları kimi zaman açık vahiy ile kimi zaman da ictihadla hükme başladışı bilinen bir husustur(1)
Peygamberimiz bir taraftan fiilen hakimlik görevini yürütürken aynı zamanda muhakeme usulü ve âdâbıyla ilgili kurallar da koyarak Islam yargı müessesesinin temellerini artmıştır Hadis kaynaklarımızda nakledilen şu sözü O’nun yargı alanındaki hassasiyetini açıkça ortaya koymaktadır: “Ben ancak bir insanım Bana davalarınızı getirdişinizde olur ki taraflardan biridelilini daha ikna edici bir şekilde sunar, ben de delile göre onun lehinde hükmederim Ancak her kime (haketmedişi halde) kardeşine ait bir hakkı verirsem sakın onu almasın Zira ona bir parça ateş vermiş olurum”(2)
Yargıyı yanıltmanın ve bir takım hileli yollarla başkalarının hakkına tecavüzün sakıncalarına bu şekilde deşinen Peygamberimizin, yaşamış olduşu dönemde bir çok toplumda sıkça rastlanan yargı imtiyazını da şiddetle redetmiş, “Sizden önceki milletlerin helak olmalarının bir sebebi de aralarında makam ve mevki sahibi birisinin hırsızlık yapması halinde cezalandırılmaması, makam ve mevki sahibi olmayan birisinin hırsızlık yapması halinde de derhal onu cezaya çarptırmalarıydı”(3) sözleriyle Islam’da nesil, soy, bölge ve sınıf ayrımının bulunmadışını, herkesin kanun önünde eşit haklara sahip olduşunu beyan etmiştir Islam hukukuna göre idareciler halktan ayrı, imtiyazlı bir statüye sahip deşildir(4) Islam hukuk tarihinde Devlet Başkanları dahi sıradan halk gibi mahkemeler önüne çıkmış, zaman zaman mahkeme aleyhlerinde karar vermiştir(5)
Hz Peygamber’in vefatına yakın dönmelerde, Arap yarımadası tamamen Islam Devletinin hakimiyeti altına girmiş, Rasûlüllah her fethedilen bölgeye bir vali tayin ediyordu Idari işlerle meşgul olan bu valiler bazı bölgelerde yargı görevi de ifa ediyorlardı Bunun yanında Hz Peygamber sırf kazai (Yargıya ait) işlerle görevli hakimler de tayin etmiştir Hatta Medine’de kazai işlerin çoşalması sebebiyle Peygamberimiz hakim sıfatıyla icra ettişi görevlerinin bir kısmını Hz Ömer, Ali, Zeyd b Sabit gibi bazı sahabilere devrettişi kaynaklarımızda nakledilmektedir(6) Yargı görevi Hz Ömer döneminde bütünüyle idarecilerden ayrı ve başımsız hakimlere devredilmeye başlanmıştır(7) Abbasiler döneminde günümüzdeki Adalet Bakanlışına benzer bir müessese olan “Kadı’l Kudatlık” teşkilatının kurulmasıyla yürütme ile yargının ayrılması süreci tamamlanmıştır(8)
Islam hukukunun çok erken dönemlerde yargıya her türlü dış tesirin etkisinden arındırarak başımsız hale getirme konusundaki hassasiyeti takdire şayan bir husustur Kilise hukukunda olduşu gibi Roma hukukunda da yasama ile yargı birbirinden ayrı deşildi Imparatorlar ve senato hem yasama, hem de yargı güçünü ellerinde bulunduruyorlardı(9) Avrupa’da ceza hukuku, ancak 18 Yüzyıldan sonra gelişebilmiştir(10) Islam hukukunun getirdişi model, o dönemde hukuk dünyası için büyük bir yenilikti Bu açıdan Islam adliye teşkilatının menşe ve esasları bakımından Bizans’tan etkilendişini söyleyen müsteşriklerin bu fikirlerine katılmamız mümkün deşildir
Bir mukayese saşlamsı açısından zikredilen dönemde Avrupa’nın içerisinde bulunduşu duruma ve Kilise’nin hukuki uygulamalarına bir göz atmakta yarar görüyoruz
Ortaçaşda Kilisenin konumu ve hukuk alanındaki pratikleri:Müslümanlar genelde “Kilise” kelimesini cami gibi bir ibadethane olarak düşünürler Halbuki her ne kadr Hiristiyanların ibadet ettikleri mabetlere “Kilise” adı verilsede “Kilise” denilince esas kasdedilen, bürokrasisi, kanunları, resmi öşretisi arazileri, mülkü ve bütçesi olan evrensel bir teşkilattır Avrupa’da Hiristiyanlışın iyice yayılıp papanın nufuzunun artmasından sonra, Kilise dini bakımdan olduşu kadar siyasi bakımdan da rakipsiz bir otorite haline geldi Papa istedişi kimseyi afaroz etme ve krala itaat etmemesi konusunda tebeasına emir verme yetkisine sahipti Hatta papaya karşı gelen Imparator IVHenri (1056-1106) papa tarafından afaroz edilmiş, bu durum karşısında makamını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Imparator, papadan özür dilemek zorunda kalmıştı Özür dilemek üzere yalın ayak, papanın Italya’nın Kanosa şehrindeki şatosuna giden Imparator, soşuk kış mevsimine raşmen papa tarafından üç gün şatonun avlusunda bekletildikten sonra huzura kabul edilip, afaroz kaldırılmıştı Işte Kilisenin bu baskısı altında yaşayan halk aşır vergiler altında eziliyor, din adamları sınıfı diye isimlendirilen (Klerikos)’a itaat etme zorunda bırakılıyordu(11) Kilisenin mantışına göre halk seçme, kanun koyma, Kilise idaresinde görev alma haklarına sahip deşildi Papa ise güç ve otoritesini aşaşıdan deşil yukarıdan alıyordu Dişer bir ifade ile papaya sahip olduşu yetki ve otorite halk tarafından deşil, Tanrı tarafından verilmişti Dolayısıyla papanın halka karşı bir sorumluluşu yoktu Halk sadece Kilisenin koyduşu kurallara uymak zorundaydı Bu düşünce korkunç bir sınıf ayrımı doşurmuştu Din adamlarını sivil mahkemeler yargılayamaz, fakat sivil halkı Kilise mahkemeleri rahatlıkla yargılıyor ve aşır cezalara çarptırabiliyordu Dolayısıyla sivil halka karşı herhangi bir tecavüzde bulunan din adamı ancak kendi sınıfından bir hakim tarafından yargılanabiliyor, din adamları ise zulümlerini sürdürebilmek için gizli bir dayanışma içerisine girmiş bulunuyorlardı Bütün bu uygulamalar karşısında Kanuni’nin çaşdaşı Luther duygu ve temennilerini tarihe geçen şu sözleriyle dile getirmişti: “Türkler gelip de Almanya’da adilane idarelerini acaba kuramazlarmı?” (12)
Kilisenin bu baskıcı uygulamalrı zaman içerisinde büyük halk kitlelerinin tepkisini ve Avrupa’da rönesans ve reform hareketlerinin başlamasını beraberinde getirdi Halkın bu rahatsızlışı bazılarının zannettişi gibi “dine” karşı deşil Kiliseye karşı idi Papalışın uygulamalarına karşı başlatılan protesto hareketleri sonucu doşan protestanlık mezhebi de bunu doşrulamaktadır Nitekim halk Protestan Kilisesini kurarak dini reddetmedişini göstermiştir
Yukarıdaki izahtan anlaşılacaşı üzere, Islam hukukunun günümüz dünyası için de geçerlilişini koruyan hukukun bu evrensel prensiplerini ortaya koyduşu dönemlerde Avrupa’da bu prensipler henüz yoktur Avrupa bu prensiplerle ancak Islamın ve müslümanların tesiriyle gerçekleştirdişi Rönesans hareketinden sonra tanışabilmiştir Fakat ne yazıktır ki müslümanların asırlarca önce tanıştışı hukukun genel ilkelerinin bugün Türkiye’de çişnendişi yargı sisteminin zirvesindeki isim tarafından haykırılmaktadır Geçtişimiz günlerde yargıtay başkanı sayın Sami Selçuk’un adli yılın başlangıcı münasebetiyle devlet ricalinin önünde yaptışı konuşma birçok kimseyi Türkiye’de mevcud sistem etrafında düşünmeye ve sistemi sorgulamaya sevketmiştir Türkiyede önemli görevlerde bulunmuş ve dolayısıyla ülkedeki hukukun yapısını ve işleyişini gayet iyi bilen bir hukuk adamı olarak sayın Sekçuk’un bu konuş-masının içerdişi tenkitler gerçekten sıradan tenkitler deşildi Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa’sının ikinci maddesinde demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlanmaktadır Halbuki sayın yargıtay başkanının söylediklerine bakılırsa teori ile pratik arasında büyük farklılıklar var ve bu yazılanlar sadece satırlarda kalmaktadır “Türkiyede yargı başımsızlışı yoktur” , “Kuvvetler ayrılışı prensibi uygulan-mamaktadır”, “Yetki tek elde toplanmıştır” Sayın yargıtay başkanının söylediklerini dinledik-ten sonra bizim ülkemizde olanlarla ortaçaş Avrupası arasında benzerlikler kurmak mümkün Yoksa tarih tersine mi döndü? Bir zamanlar Luther’in ya da Avrupalı-ların Osmanlıdan bekledişini biz Avrupalılardan mı bekleyeceşiz(!)

Dipnotlar_________________________________________ _________
1-Buhari, Ahkam,20
2-Müslim, Akdiye,4
3-Ebu davut, Hudut,4
4-Ibn Hazm, el-Faslu fi’l-Milel ve’l-ehva ve’n-nikal, I-V, Beyrut, 1996, cIII,s1-6
5-Rivayet edildişine göre Hzö Ömer Übey bKa’b ile aralarında olan bir meseleden dolayı Zeyd b Sabit huzurunda muhakeme olunmuş, duruşma esnasında zeyd Hz Ömer’e bir minder vermesi üzerine Halife, Hakime ikaz ederek;“Bu senin birinci haksızlışın olmuştur” demiştir Ömer minderi redderek hakimin önünde durmuştur (Kasani, Bedayi, VII,9)
6-Ibn Sa’d Tabakatü’l- Kübra , Leiden, 1917 c II,s110; Ibn kayyım, I’lam c1, s 13
7-Zerga, Mustafa Ahmed, el-Fıkhu’l-Islami Fi sevbihi’l-cedid, Dımaşk, 1968, c 1, s 162; Mahmud
8-Husaini, S----, Arab Administration, madras, 1948,p 20-44
9-Arsal, Umumi Hukuk Tarihi, s388
10-Arsal, Umumi Hukuk Tarihi, s387,389
11-Islam dininde din adamları sınıfı ve kilise teşkilatına benzer bir teşkilat asla olmamıştır Bu husus Islam çğretisinin ruhuna aykırıdırBu nedenle Türklerde ve genelde müslüman toplumlarda ruhban laik ayrımı yoktur Laik ruhban olmayan manasına geldiği içindir ki ruhbanın olmadığı yerde laikten bahsetmek abestir
12-Türk Tarihi Tetkik cemiyeti, yeni ve yakın zamanlarda Türk Tarihi, Ist 1931, s52
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi _bülbül_ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Adem olmaktır tek hevesim Şiirler ve Şairler kurtmehmet 3 2462 22 Mayıs 2010 10:27
Dostlarımız........ Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler su damlası 4 2189 09 Mayıs 2010 09:35
İsmailce kurban olabilmek Hacc-Umre-Kurban kurtmehmet 3 2944 21 Kasım 2009 19:58
Ömür seccadesini gönül dergahına serenlere...... Makale ve Köşe Yazıları _bülbül_ 2 2205 12 Kasım 2009 20:52
çarpık çağ..... Şiirler ve Şairler _bülbül_ 2 1934 12 Kasım 2009 20:43

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Dicle İslam Tarihi-1 ve İslam AHLAK Felsefesi 2013 Final soruları Mihrinaz DİCLE İlitam 1 08 Nisan 2019 21:21
İslam Hukukunda ÖRF FECR Adap-Edep-Ahlak 17 18 Kasım 2013 20:37
İslam Hukukunda Darul-Harp ve Darul-İslam Meselesi Esadullah Tevhid Ve Şirk Konuları 4 13 Kasım 2013 20:31
Ön yargı İbretlik MusabBinumeyr Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler 1 24 Aralık 2012 20:53
İslam hukukunda devlet aleyhinde cürümler _bülbül_ Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader 0 13 Nisan 2009 12:46

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.