Sadakayı Ramazan Fitresi Olmaktan Çıkarmak Zorundayız

[Fatıma-i Zehra]

Sadakayı Ramazan Fitresi Olmaktan Çıkarmak Zorundayız

Sadakayı Ramazan Fitresi Olmaktan Çıkarmak Zorundayız

Kardeşler,

Şu sadakayı Ramazan fitresi olmaktan çıkarmak zorundayız.

Sadakayı Cuma namazından çıkarken, caminin önünde toplanan dilencilerin hakkı olmaktan çıkarmalıyız.

Sadaka işe yaradığın her şeydir.

Kıyamet gününe kadar Müslüman’a ve İslam’a yararı olan her şey her zaman sadakadır. Para, bunun bir çeşididir. Bedensel yardım, bir çeşididir.

Hırçınlık yapan,yırtıcılık yapan,huzuru bozan kadını affetmen sadakadır. Çocuğun yaramazlığını görmemen âlâ bir sadakadır. Hatta ve hatta evde espri yapmak,şakalaşmak sünnet türünden sadakadır.

Sadaka, sadece camiye gidip ampul almak değildir. Sadece fakirin evine ekmek götürmek değildir. Kendi çocuğun için aldığın çikolata da, Allah’ın izniyle sadakadır. Ayakkabı alırken, çocuğa oyuncak alırken, bisiklet alırken sadakaya niyet et.

Sadaka mü’minle Allah’ın arasındaki uzaklığı yaklaştıran ve kıyamet ateşinden koruyan, dünyadaki belalara ve sıkıntılara karşı sigortadır.

Elle yapılan,kaşla yapılan,dudakla yapılan, gözle yapılan da sadaka olabilir. O zaman sadaka,zenginin de fakirin de yararlanacağı bir ibadettir. Hem yaparken fakir de zengin de yapabilir, hem de fakirin de zenginin de alacağı sadaka vardır. Eğer sadaka tatlı bir sözse, zengin de buna muhtaçtır. Umut o zaman altın değerinde... Bunun için sadakayı şu Ramazan’da fitre vermekten kaldırmamız gerekiyor. O, sadakanın milyon çeşidinden bir tanesidir.

Kardeşler,

Çok güzel bir sadaka çeşidi daha var.

Bir ilmihal alırız. Bu ilmihali caminin penceresinin kütüphanesinin kenarına koyarız. Bir Müslüman gelip ondan abdest almayı öğrense,ondan sonra otuz sene, kırk sene doğru abdest alarak namaz kılsa,kime yazılacak bu sevaplar? O Müslüman’ın o günahtan kurtulmasının sevabı kime yazılacak? Elbette o kitabı oraya koyana yazılacaktır.

Durumu iyi olanlar bin tane Kur’an‐ı Kerim bastırır, insanlar onlardan okudukça sevapları artar. O öyle bir kitap ki içinden sadece bir kere ‘bismillahirahmanirrahim’ okusa bir mü’min, Allah seni cehennemden çıkarır.Bir kelimesi bile cennet o kitabın... Yaptırdıktan sonra üzerine kendi adını yazdırırsan ne anlamı kaldı? Melekler böyle şeylerden hoşlanmazlar.

Bir sünneti ihya et.Peygamber aleyhisselama ait bir hatıra unutulmuş, sen onu canlandır.Allah sana şehit sevabı versin.Peygamber aleyhisselam:

“Benim unutulmuş bir sünnetimi canlandırana Allah şehit sevabı verecektir” buyuruyor.

Misafirliğe gittiğinizde, evin çocukları sizi kapıda karşıladığında, herkes sana bakarken sağ ayağınla içeri gir. Ayakkabının önce sol ayağını çıkar. Sonra çıkarken evden de sol ayakla çık. Ayakkabını sağ ayakla giy. “Yavrum, Müslümanlıkta eve sağ ayak ile girilir. Ayakkabı da sol ayakla çıkarılır. Giyilirken sağ, çıkarılırken sol… Eve girerken sağ ayak, tuvalete girerken sol ayak ile gireriz. Biz Müslüman’ız…” dersen bir evde unutulmuş, bilinmeyen bir sünneti ihya ettin demektir.

Kardeşler,

Hiçbir şey yoksa eğer, bir tatlı söz söylemeyi beceremiyor muyuz? Bu da sadakadır. ‘Geçmiş olsun’ de, ‘Allah size sabırlar versin’ de, ‘dua ediyorum size’ de. ‘Benim dedem de rahmetli çok çekmişti ama sabretmişti, insan dayanıyor buna’ de. Söyleyecek tatlı bir söz bul…

İki bardak çay iç.Moraline de iyi gelsin,görsün ki ‘torunlarım uğramıyor bana, Allah rızası için şu akrabamız olmayan insan, her hafta beni görmeye geliyor’ desin. İşte bir mü’minin kalbine su serptin. Allah da senin ateşine su serpecektir.

Kardeşler,

Sözlü, elli, ayaklı, yürüyerek; hangisi olursa olsun başa kakılan sadakanın beş kuruş değeri yoktur. Yaptığını Allah için yapacaksın. Allah’tan başkasına da hesabını tutturmayacaksın. Üstüne fabrikanın adını yazdırtmayacaksın. ‘Şu insanın hayrıdır’ demeyeceksin. İlla devlet kimden geldiğini bilmek istiyorsa faturanın üstüne ismini yaz,ama fabrikatörün adını,hayır sahibinin adını yazma!

Evlenmiş adam,çocukları olmuş.Bir yerde buluşuyorsun ‘biliyor musun sana kızı vermiyorlardı, gidip ne yalvarmıştım kayınpederine, zor ikna etmiştik!..’ Adamı çocuğunun yanında rezil ettin. Adam kız kaçırsa o kadar mahcup olamazdı. Yaptığın hayrı unutsan, aileden doğan her çocuk için Allah sana ecir yazar. O çocuk günün birinde şehit olsa o şehitlik sevabından sana da yazılsa daha iyi değil mi?

Kardeşler,

Bir sıkıntımız var, sen sadaka vererek, hayır yaparak, sadaka yoluna girerek Allah’a yaklaşıyorsun. Şeytan bundan rahatsız olur. Şeytan,sana o kadar tembih ediyor,milletin işiyle uğraşma diyor,sen yine de yapıyorsun. Şeytan,yirmi sene sonra bile o yaptığını geri almak için bekleyecektir. Şimdi sana: ‘Bırak bunlar vermesinler kızını, kızı kaçırsın harama girsin!’ diyor. Sen buna rağmen gittin yüz suyu döktün, yalvardın yakardın. Kızı aldın, evlendirdin onları…

Şeytan,’madem öyle yenildik, bir sıfır mağlup olduk’ deyip gitmiyor... O,onu bir kenara yazıyor.Beş sene,on sene,yirmi sene geçiyor belki de adam ölüyor. Sen onun torununa gidip diyorsun ki; ‘Senin dedenin evlenmesine ben sebep olmuştum oğlum. Öyle güçlü bir adamım!’ diyorsun. Otuz sene sonra şeytan intikamını alıp o sevabını geri alıyor senin.

Savaş bu. Sen bu savaşı basit görüyor olabilirsin. Ama şeytan yeryüzünde tek bir hayır işlenmesin istiyor. Sen Allah’ın hoşuna gidecek bir iş yaptın, şeytan bunun hesabını sorar. Hem de çok fena sorar. Otuz sene sonra da sorar. Hayırları, sevapları, sadakaları yüz sene değil, bin sene korumak gerekiyor.

Nureddin Yıldız'ın "Bir Sadakamız Bulunsun" adlı sohbetinden derlemedir.