![]() |
Cevap: Bediüzzaman'dan Sözler "Ne kadar güzel yapılmış, ne kadar güzel bir surette Sâni'inin cemaline delalet ediyor" Sözler - 131 |
Cevap: Bediüzzaman'dan Sözler Faniyim fani olanı isterim. Acizim aciz olanı isterim. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim fakat bir yar-ı baki isterim. Zerreyim, fakat Şems-i Sermed isterim. Hiç ender hiçim. Fakat bu mevcudatı birden isterim... |
Cevap: Bediüzzaman'dan Sözler "Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim." |
Cevap: Bediüzzaman'dan Sözler Alıntı:
İnsan fani ve aciz olduğundan, fanilerle ve acizlerle tatmin olmaz ve olanları istemez, ancak “bir yâr-ı bâki” ister. doğrusu şöyle olacaktı; "Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim." |
Cevap: Bediüzzaman'dan Sözler "Hem deme ki: ‘Ben hiçim; ne ehemmiyetim var ki, bu kâinat, bir Hakîm-i Mutlak tarafından kasdî olarak bana teshîr edilsin, benden bir şükr-ü küllî istenilsin?’ Çünkü sen, çendan nefsin ve sûretin itibâriyle hiç hükmündesin, fakat vazife ve mertebe noktasında, sen şu haşmetli kâinatın dikkatli bir seyircisi, şu hikmetli mevcudâtın belâgatlı bir lisân-ı nâtıkı ve şu kitâb-ı âlemin anlayışlı bir mütâlâacısı ve şu tesbih eden mahlûkatın hayretli bir nâzırı ve şu ibâdet eden masnuâtın hürmetli bir ustabaşısı hükmündesin.” (Sözler, Yirmi Üçüncü Söz) |
Cevap: Bediüzzaman'dan Sözler Nazarını âleme gezdir. Hangi yerinde noksaniyeti görebilirsin? Kellâ... Gören görmez. Meğer kör ola veya kasr-ı nazar illetiyle mübtela ola. .. Muhakemât-122 |
Cevap: Bediüzzaman'dan Sözler Risale-i Nur'un samimî, hâlis şakirdlerinin heyet-i mecmuasının kuvvet-i ihlasından ve tesanüdünden süzülen ve tezahür eden bir şahs-ı manevî, bâki ve muktedir bir kuvvet-i zahrdır, bir rehberdir. Barla - 372 |
Cevap: Bediüzzaman'dan Sözler Alıntı:
Benimde anladığım Said Nursi kendinin ve insanların dünyadaki halinden bahsederek Faniyim bu dünyada kalıcı değilim. Acizim , Rabbimin karşısında daha da acizliği isterim. Fatma hoca benim yazmış olduğum sözlerden anlaşılan faniliği , acizliği ve Rabbine kavuşma isteği. Sizin yazdığınız şekilde de Rabbinin büyüklüğü, azametinden bahsediliyor. Herhalde Said Nursi'nin bu sözleri iki şekilde de anlam kazandırılmaya çalışılmış. Çünkü; bu sözleri ben hep böyle biliyordum. Eğer anlamda bir yanlışlık varsa özür diliyorum ve yazdıklarımın silinmesini istiyorum... |
Cevap: Bediüzzaman'dan Sözler Alıntı:
insan aciz diyor üstad ben insanın eksikliklerine noksanlıklarına değil noksansız,eksizsiz,herşeye gücü yeten,söylediklerimi değil söylemediklerimi duyan mevlana döndüm diyor. dünyevi dostlar,akrabalar fani ve kabir kapısına kadar o yüzden kabir kapısına kadar olanla değil,beni bizi gören gözeten baki olan Rabb imi isterim diyor. mana itibariyle ben böyle biliyorum nurşencim. |
Cevap: Bediüzzaman'dan Sözler Alıntı:
İnsan fani ve aciz olduğundan, fanilerle ve acizlerle tatmin olmaz ve olanları istemez, ancak “bir yâr-ı bâki” ister. Kendisini rahmetiyle yaratan, besleyip büyüten, “mevcudatı umumen” onun ihtiyacına uygun şekilde terbiye edip ona hizmet ettiren Rahmân’a ruhunu feda eder, yani O’na karşı sonsuz bir şükür ve muhabbet besler, O’nun uğrunda her şeyini feda etmeye hazır hale gelir. Artık böyle bir insan, şu sonsuz âlemde cismiyle bir zerre gibi küçük de kalsa, istekleriyle, ihtiyaçlarıyla, iman ve teslimiyetiyle bir şems-i Sermed ister. Yani, onun varlığı bir ışık huzmesi ise, onu terbiye eden Rabbinin varlığı ezelî ve ebedî bir güneş gibidir. Sönmeye mahkum olan bu ışık huzmesi ancak daimi bir güneş ister. O’nun, kendisini ölümünden sonraki ebedî hayat yolculuğunda da rahmetiyle korumasını, daha büyük ihsanlara mazhar kılmasını talep eder; ruhu ancak böylece tatmin olur. Demek oluyor ki, insan maddeten küçüklüğü ile birlikte, bütün kâinatla münasebeti bulunması ve bu münasebeti bilecek, tartacak ve ona karşı şükür ve hayret edebilecek yüksek bir mahiyet taşıması cihetiyle büyük bir âlem gibidir. Bu önemli noktayı Üstad Bediüzzaman Hazretleri şöyle nazara vermektedir: "Hem deme ki: ‘Ben hiçim; ne ehemmiyetim var ki, bu kâinat, bir Hakîm-i Mutlak tarafından kasdî olarak bana teshîr edilsin, benden bir şükr-ü küllî istenilsin?’ Çünkü sen, çendan nefsin ve sûretin itibâriyle hiç hükmündesin, fakat vazife ve mertebe noktasında, sen şu haşmetli kâinatın dikkatli bir seyircisi, şu hikmetli mevcudâtın belâgatlı bir lisân-ı nâtıkı ve şu kitâb-ı âlemin anlayışlı bir mütâlâacısı ve şu tesbih eden mahlûkatın hayretli bir nâzırı ve şu ibâdet eden masnuâtın hürmetli bir ustabaşısı hükmündesin.” (Sözler, Yirmi Üçüncü Söz) alıntı |
SAAT: 02:23 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.