![]() |
Necip Fazıl Üstad dan Şiirler -VİSAL- beni zaman kuşatmış, mekan kelepçelemiş; ne sanattır ki, her şey, her şeyi peçelemiş... perde perde veralar, ışık başka, nur başka; bir anlık visal başka, kesiksiz huzur başka. renk, koku, ses ve şekil ötelerden haberci; hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan, ezberci? yoksa göz, görüyorum sanmanın öksesi mi? fezada dipsiz sükut, duyulmazın sesi mi? rabbim, rabbim, yüve rab, alemlerin rabbi, sen! sana yönelsin diye icad eden kalbi, sen! senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş! azap var mı bu almede fikir çilesine eş? yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor? çilesiz suratlara tüküresim geliyor! evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum; ölen ölüyor, bense ölümü yaşıyorum! sonsuzu nasıl bulsun, pösteki sayan deli? kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli? mahrem çizghilerine baktıkça örtünen sır; belki de benliğinden kaçabilene hazır. hatıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül! sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül! o visal, can sendeyken canını etmek feda; elveda toprak, güneş, anne ve yar elveda! -NUR- sen ol dersin ve olur! pırıltı dolu billur, çığlık içinde fağfur. bir renk bize öteden ve bir ses, o besteden; nur bize, allah'ım, nur! büyük divan ve huzur... bekliyor mezarı sur. sonsuzluk, ölümsüzlük, bitmez, tükenmez düzlük; nur bize, allah'ım, nur! güneşi tuttu çamur; elmas mahçup, zift mağrur. yakın kandili, yakın; ne donanma, ne yangın; nur bize, allah'ım, nur1 sen ol dersin ve olur! -SEN- senden, senden, hep senden, akisler aynalarda. göğe çıksam mahzendan; hasretim turnalarda. seni buldum bulduysam; gökten bir davet duysam! ben ki, suçumu yuysam, su biter kurnalarda. garibe sensin vatan, nur yurdunu aratan! sensin, sensşn yaratan, rahmeti analarda. -O VAR- her defa haberi taze bir müjde; O VAR! her defasında, geç, gafletten vecde; O VAR! ne sen varsın, ne ben, ne yar, ne kimse; O VAR! bütün sevdiklerin elden gittiyse; O VAR! kalacak kim var ki, dost tomarından? O VAR! sana daha yakın şahdamarından; O VAR! arama, ilaç yok eczanede! O VAR! gayede, sebepte ve bahanede; O VAR! sevdiğini ebed boyu tutan dinç O VAR! ölümsüzlük şevki, ilahi sevinç; O VAR! yıkılmaz dayanak, kırılmaz destek; O VAR! tekten de tek, bir tek, tek başına tek; O VAR!.. |
Cvp: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler AĞZIMI DİKSELER tel tel ve iplik iplik dikseler de ağzımı; tek ses duysalar;ALLAH... yoklayanlar nabzımı. ALLAH VE İNSAN seni aramam için beni uzağa attın! alemi benim, beni kendin için yarattın' ZEHİRLE PİŞMİŞ AŞ "zehirle pişmiş aşı yemeye kimler gelir?" dilsizce, yalnız ALLAH demeye kimler gelir? YAKINLIK insan, yaklaştığınca yaklaştığından ayrı; belli ki; yakınımız yoktur ALLAH'tan gayrı... LÜGAT tutuşturanlar, lügat kitabını elime, bilsin; ALLAH'tan başka bilmiyorum kelime. ÖPMEK ellerime uzanan dudakları tepeyim; ALLAH diyen, gel, seni ayağından öpeyim! TEK KELİME ne var ki, pazarlığa girişecek ecelle; sermayem tek kelime, ALLAH azze ve celle... AŞK rabbim, rabbim, bu işin, bildim neymiş türkçesi; senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi... |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Aç Kapıyı Aç kapıyı haber var, Ötenin ötesinden. Dudaklarda şarkılar, Kurtuluş bestesinden. Biz geldik, bilen bilsin. Gönül gönül girilsin. İnsanlar devşirilsin, Sonsuzluk destesinden. Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Ağlayan Çocuklar Kafesli evlerde ağlar çocuklar, Odalarda akşam olurken henüz. O zaman gözümün önünde parlar, Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz. Ne vakit karanlık kaplasa yeri, Başlar çocukların büyük kederi; Bakınır, korkuyla dolu gözleri: Ya artık bir daha olmazsa gündüz? Gittikçe kesilir derken sedalar, Gece; bir siyah el gözümü bağlar; Duyarım, içime sığınmış, ağlar, Bir ufacık çocuk, bir küçük öksüz... 1924 Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Akrostiş İhtilal acentası... Solun tam da ortası. Moskof ’un oltası.. Eli, zulüm muştası. Tek ümidi, cuntası İnkılap, avantası... Nemrut, onun atası... Ölüm yolu, rotası.. Namlı servet çantası.. Ünlü küfür softası.. (1968) Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Allah Diyene Her şey, her şey şu tek müjdede; Yoktur ölüm, Allah diyene Canım kurban, başı secdede, İki büklüm, Allah diyene Akıl, kırık kanadı hiçin; Derdi gücü 'nasıl' ve 'niçin'... Bağlı, perçin üstüne perçin, Benim gönlüm Allah diyene... Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Allah Derim Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin; Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem! İsterseniz hayat aşını verin; Sayılı nimetler bal olsa yemem! Ey akıl, nasıl delinmez küfen? Ebedi oluşun urbası kefen! Kursa da boşluğa asma köprü, fen, Allah derim, başka hiçbir şey demem! Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Aman! Aman efendim, aman! Galiba Âhir Zaman! Manzarası yurdumun, Tufan gününden yaman! Göz görmez aydınlıkta; Asümanedek duman. Yer dumanmış ne çıkar, Duman dolu âsüman. Türk evi delik deşik; Yıkı dökük hânüman. Duraksız itiş kakış; Süresiz karman-çorman. Anne çocuk doğurur, Köpek soyundan azman. Beyinler zıpzıp kadar, Mideler koskocaman. Aziz fikir buğdayı, Katıra mahsus saman. Boş lâf, hep dalga dalga; Uçsuz bucaksız umman. Hayvanlık orkestrası: Eşek, birinci keman. Orman keleş, nebat kel; Nebat adamlar orman. Midelerde ihracat, Günde beş milyon batman. Milli servet matbaa, Bilmem kaç milyar harman. Yangın evinde satranç; Plân, reform ve uzman. Tam bir buçuk asırdır, Maymunlardan eleman. Bizdeki hale nispet Maymun taklitten pişman. Hangi yol Türke uygun, Hangi parti tercüman? Çıkamaz meydanlara; Camide mahpus iman! Silah küfrün belinde, Küfrün elinde, ferman. Cehle sorarsan ilim; Zehre sorarsan, derman. Rahmet, meçhul kelime; Bilinmez isim, Rahmân. Kutsal kitaptır fuhuş; Ahlâk, okunmaz roman. Tarih, kontra gerçeğe; Hürriyet hakka düşman. Millete kasdedenin İsmi milli kahraman. Yere batsın bu dünya, Bu dünyadan hayr uman! Genç adam, at yorganı! Sana haram, uyuman! Aman, efendim aman! Efendim, aman, aman! Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Anneciğim Ak saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim! O titrek kalbini bahtın yeline, Bir ince tüy gibi sal anneciğim! Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, Gecenin ardında yine gece var; Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar, Yaşlı gözlerinle kal anneciğim! Gözlerinde aksi bir derin hiçin, Kanadın yayılmış, çırpınmak için; Bu kış yolculuk var, diyorsa için, Beni de beraber al anneciğim!... (1926) Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Anneme Anne girdin düşüme. Yorganın olsun duam; Mezarında üşüme. Anlamam, anlatamam. Düşen düştü peşime, Artık vadeler tamam... Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Anneme Mektup Ben bu gurbet ile düştüm düşeli, Her gün biraz daha süzülmekteyim. Her gece, içinde mermer döşeli, Bir soğuk yatakta büzülmekteyim. Böylece bir lâhza kaldığım zaman, Geceyi koynuma aldığım zaman, Gözlerim kapanıp daldığım zaman, Yeniden yollara düzülmekteyim. Son günüm yaklaştı görünesiye, Kalmadı bir adım yol ileriye; Yüzünü görmeden ölürsem diye, Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Aralık Kapı Bu dünya bir kuyu havasız çömlek Daralıyorum! Kelime manayı boğan bir gömlek Paralıyorum! ALLAH ismi varken lügat ne demek Karalıyorum! Kapımı,buyursun diye o melek Aralıyorum! ! Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Ayak Sesleri Hep bu ayak sesleri, hep bu ayak sesleri, Dolaşıyor dışarıda, gün batışından beri, Bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime, Bir eski çıban gibi işliyor içerime, Ey şimdi kara haber gibi bana yaklaşan, Sonra saadet olup yanımdan uzaklaşan, Sesler, ayak sesleri kesilmez çıtırdılar! Bana gelen müjdeyi galiba caydırdılar, Böyle adım atarlar, ayrılanlar eşinden, Böyle yürür, gidenler, bir tabutun peşinden, Kimsesiz gecelerim, bu kesik sesle doldu, Artık, atan kalbimde bir ayak sesi oldu Bir gün, sönük göğsüme düştüğü vakit başım Benden ayrılıyormuş gibi bir can yoldaşım, Gittikçe uzaklaşan bu sesi duya duya, Yavaşça dalacağım, o kalkılmaz uykuya Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Aydınlık Uyan yârim, uyan, söndü yıldızlar, Gün, karşı tepeden doğmak üzredir. Her sabah güneşi seyreden kızlar, Mahmur gözlerini oğmak üzredir. Uyan yârim, sesler geldi derinden, Karanlık oynadı, koptu yerinden; İlk ışık, kapının eşiklerinden, Şimdi bir gölgeyi kovmak üzredir. Sevgilim, kapımı çaldı aydınlık, Baygın gözlerimi aldı aydınlık, İçimde tıkandı, kaldı aydınlık, Bu aydınlık beni boğmak üzredir. Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Aynadaki Halime Akmayan yaşlarla sıcacık yüzün; yavrum, bugün seni pek üzgün gördüm. Gözünde bir küçük noktadır hüzün, Neşeni ne bugün, ne de dün gördüm. Eğri dallar gibi halsiz, yorgunsun, Birikmiş sulardan daha durgunsun, Görünmez bıçakla içten vurgunsun, Seni öz yurdunda bir sürgün gördüm. Geçti bir cenaze peşinde ömrüm; Bilemem, vardığın neresi, bugün? Her gün yürüdüğün kadar yürüdün, Arkasından kendi ölünün; gördüm. Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Aynalar Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik; İste yakalandık, kelepçelendik! Çıktınız umulmaz anda karsıma, Başımın tokmağı indi başıma. Suratımda her suç bir ayrı imza, Benmişim kendime en büyük ceza! Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme! Acı, hapsettiğin sefil gölgeme! Nur topu günlerin kanına girdim. Kutsi emaneti yedim, bitirdim. Doğmaz güneşlere bağlandı vade; Dişlerinde, köpek nefsin, irade. Günah, gunah, hasad yerinde demet; Merhamet, sucumdan aşkın merhamet! Olur mu, dünyaya indirsem kepenk: Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk? Çıkamam, aynalar, aynalar zindan. Bakamam, aynada, aynada vicdan; Beni beklemeyin, o bir hevesti; Gelemem, aynalar yolumu kesti. Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Azgin Deniz Hangi hissin parmagi dokundu ki, derine, Düstü bir gizli alev salkimi icerine? Hangi kabus basti ki, seni uykularinda, Birdenbire cehennem kaynadi sularinda? Örtüldü bastan basa tenin beyaz bir terle, Duman duman yayilan incecik köpüklerle. Hangi dert kaldi, söyle, bagrina üsüsmeyen, Hangi ölüm sarkisi, bu dilinden düsmeyen? Hangi öfkeyle yüzün, böyle karisti yer yer, Sana yan mi baktilar, bir sey mi söylediler? Bir sey dinleme artik, artik birsey dinleme! Cagir, bütün günahkar ruhlari cehenneme! Karsina, sahil, kaya, insan kim cikarsa vur! Vur basina, alemde, kör, sagir, ne varsa vur! Sal her taraftan, dagdan, gökten, pencereden sal! Nihayet kala kala dünyada tek kisi kal! Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Bab ı adi Tipine Üstüme söverek gel, bayılırım; fakat sövmen bir fikir öfkesine, bir düşünce sinirine bağlı olsun... Böyle gelebiliyor musun? Sen, yalnız kendine oyuncak edindiğin mukavva Dünya içinde sahte gerçekler imal edip bunları insanlara yutturmaktan anlıyorsun! Güvenle gel, biterim; öyle ki, hiçbir desteğin olmasa da güvenindeki heybet bana yeter? Böyle gelebiliyor musun? Sen yalnız, arslanın iki ayağı arasına sığınıp, faaliyetine engel gördüğü kediyi rapor eden sıçana benziyorsun! Fikrin yok, hakikatin yok, bilgin yok, ihlâsın yok, güvenin yok; ve düşün, bunlardan tek tek pay almış olarak ne çapta ahlâkın yok! .. Böyle olunca, işte böyle perişan olur; ve kalemini vücudunda en uygun kılıfa sokup, suspus, oturursun! Darısı Bâbıâli yokuşundan inip çıkarken bâb-ı âdi kulübesi sakinlerine mahsus bir eda takınanlara... (22 Ocak 1962) Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Babadan Oğula Eve dönmez bir akşam; Ve gün yüzlü çocuğu, Sorar: Nerede babam? Bakarlar, oldu, bitti; Gelir, derler çocuğa, Baban attaya gitti. Uzar gider bu atta; Ve neler neler olmaz Ve kim bilir ve hatta; Bir mahşer gerisinde; Babası döner bir gün, Oğlunun derisinde... Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Bahçedeki İhtiyar Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış Nurlu ihtiyarin yanaklarında. Yapraktan saçını yerlere yaymış, Sonbahar ağlıyor ayaklarında. Süzüyor ufukta bir kızıl yeri, İçi karanlıkla dolu gözleri; Alnında akşamın ince kederi, Sessizliğin sırrı, dudaklarında. Yanan bir kağıtta küçük bir satir Yazı gibi aksam onu karartır; Artık o, silinen bir hatıradır, Bu issiz bahçenin uzaklarında... Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Basibos Vatanimda sular akar basibos; Herkes birbirini kakar, basibos. Bozkirlardan topal bir tren gecer; Cocuk, merkep, öküz bakar, basibos. Yanmaz da yürekler, atese atsan! Bir kibrit bir orman yakar, basibos. Tarih, kutuplara kacmis bir fener, Buz denizlerinde cakar basibos. Yirmidokuz harflik sözde aydinlar, Yafta yazar, isim takar, basibos. Allah'im, sen aci bu saf millete! Aksam yatar, sabah kalkar, basibos. Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Beklenen Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni Gelme, artık neye yarar? Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Bekleyen Sen kaçan ürkek bir ceylansın dağda ben peşine düşmüş bir canavarım. istersen dünyayı çağır imdada sen varsın dünyada birde ben varım seni korkutacak geçtiğin yollar arkandan gelecek hep ayak sesim sarıp vücudunu belirsiz kollar enseni yakacak ateş nefesim kimsesiz odanda kış geceleri için ürperdiği demler beni an deki odur sarsan pencereleri; deki rüzgar değil odur haykıran göğsümden havaya kattığım zehir solduracak bir gül gibi ömrünü kaçıp dolaşsan da sen şehir şehir bana kalacaksın yine son günü ölürsün kapanır yollar geriye ben mezarla sırdaş olur beklerim varılmaz hayale işaret diye toprağında bir taş olur beklerim Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Belki Bulursun! Oyuncak kırılır, haydi, ya insan, Nasıl parçalanır, nasıl bölünür? Söylerler, mezara kulak dayasan; Bir daha ölmemek için ölünür. Çekilmez akılda bu kadar sancı; Akıl bir küçük diş, at, kurtulursun! Ölmemenin olsa gerek ilacı; Eski rafta ara, belki bulursun! .. 1972 Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Ben BEN, kimsesiz seyyahı, meçhuller caddesinin... BEN, yankısından kaçan çocuk kendi sesinin... BEN, sırtında taşıyan işlenmedik günahı; Allah'ın körebesi, cinlerin padişahı... BEN, usanmaz bekçisi, yolcu inmez hanların; BEN tükenmez ormanı, ısınmaz külhanların... BEN, kutup yelkenlisi, buz tutmuş kayalarda; Öksüzün altın bahtı, yıldızdan mahyalarda... BEN, başı ağır gelmiş, boşlukta düşen fikir; Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir... BEN Allah diyenlerin boyunlarında vebal; BEN bugünküne mazi, yarinkine istikbal... BEN, BEN, BEN; haritada deniz görmüş, boğulmuş; Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş... Hep BEN, ayna ve hayal, hep BEN, pervane ve mum; Ölü ve Münker-Nekir, başdönmesi uçurum... Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Bendedir Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan, Kime ne, asılmaz duvar bendedir, Süslenmiş gemiler geçse açıktan, Sanırım gittiği diyar bendedir. Yaram var, havanlar dövemez merhem; Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem. Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem; Yollar ki, Allah'a çıkar, bendedir. Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Benim Nefsim Ruhuma bir kefen bezi yeter de; Yetmez aç nefsime sırma ve ipek. Çare yok yüzünden düştüğüm derde, Yesem de toprakla karışık kepek. Güneşle bir tutsam girmez hizaya, Dar bulur sığmam der dipsiz fezaya. Kuyruk sallar, sonra hırlar ezaya, Benim nefsim, benim nefsim ne köpek! Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Bir Kadın... sana ey kanımda eriyen kadın can nasıl dayansın, nasıl dayansın? mezara çekmekse beni maksadın önümde o siyah gözlerin yansın. bir sütun alevsin, bir sütun duman, yalnız seni görür gözünü yuman. senden ateşine bir deva uman bari gitsin kara toprağa kansın. bir çukur solumda, bir taş sağımda kabre girdiğim gün bu genç çağımda öyle bir yüksel ki sen toprağımda görenler ruhumu tütüyor sansın Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Bir Yudum İnsan... Denizin ve güneşin battığı yerde, Bilin ki yeni umutlar da yeşerir, Gündüzün bittiği, karanlığın bastığı yerde, Bekler durur gece bitmez. Her haliyle bitecek o gece, Yerini bırakacak, güne gündüze, Ağaçlar yemyeşil rengi besbelli, Yaşıyorum hala bu yeni günle. Denizin ve güneşin birleştiği yerde, Umutlar tükendi ve umutlar bitti, Gündüz bitse de, karanlık gelse de Umrunda değil artık bir yudum insanın.. Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Bizim Şarkımız Kırılır da bir gün tüm dişliler Döner şanlı şanlı çarkımız bizim Gökten bir el yaşlı gözleri siler Şenlenir evimiz barkımız bizim Yokuşlar kaybolur çıkarız düze Kavuşuruz sonu gelmez gündüze Sapan taşların yanında füze Başka alemlerle farkımız bizim Kurtulur dil tarih ahlak ve iman Görürler nasılmış neymiş kahraman Yer ve gök su vermem dediği zaman Her tarlayı sular arkımız bizim Gideriz nur yolu izde gideriz Taş bağırda sular dizde gideriz Bir gün akşam olur bizde gideriz Kalır dudaklarda ŞARKIMIZ bizim... Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Bu Yağmur Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince Nefesten yumuşak yağan bu yağmur... Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince. Aynalar yüzümü tanımaz olur. Bu yağmur kanımı boğan bir iplik Tenimde acısız yatan bir bıçak Bu yağmur yerde taş ve bende kemik Dayandıkça çisil çisil yağacak. Bu yağmur delilik vehminden üstün; Karanlık kovulmaz düşüncelerden. Cinlerin beynimde yaptığı düğün Sulardan, seslerden ve gecelerden. Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Büyük Doğu Marşı Allahın seçtiği kurtulmuş millet! Güneşten başını göklere yükselt! Avlanır, kim sana atarsa kement, Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet. Allahın seçtiği kurtulmuş millet! Güneşten başını göklere yükselt! Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un! Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. Nur yolu izinden git, KILAVUZ’un! Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun! Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un! Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. Aynası ufkumun, ateşten bayrak! Babamın külleri, sen, kara toprak! Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak! Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak! Aynası ufkumun, ateşten bayrak! Babamın külleri, sen, kara toprak! (1938) Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Canım İstanbul Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım... İstanbul, İstanbul... Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? .. Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... O manayı bul da bul! İlle İstanbul'da bul! İstanbul, İstanbul... Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular yalının alt katına misafir; Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir. Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar, Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar... Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi? Cumbalı odalarda inletir ' Katibim'i... Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak. İstanbul, İstanbul... Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler... Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sünbül kokan Türkçesi bülbül kokan, İstanbul, İstanbul... Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Çek Perdeyi Evler döşemekti bendeki tasa, Yaptım, ettim, nöbet mezara geldi. Yeter bana, üç beş arşın bez olsa; Beklenmedik mallar pazara geldi. Penceremde bir gün günlerden bir gün: Ses baygın, renk dalgın ve ışık süzgün; Belirsiz bir semte insanlık sürgün... Çek perdeyi güneş nazara geldi. Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Çırpınır Dinle, kulağını ver de mezara! Ölüler evlattan yana çırpınır. Nesiller arası korkunç manzara; Domuz yavrulayan ana çırpınır. Kalbten kazıdılar iman sırrını; Hergünün bugünden beter yarını. Acı rüzgarlara vermiş bağrını Türk bayrağı yana yana çırpınır. Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Çile Gâiblerden bir ses geldi: Bu adam, Gezdirsin boşluğu ense kökünde! Ve uçtu tepemden birdenbire dam; Gök devrildi, künde üstüne künde... Pencereye koştum: Kızıl kıyamet! Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı! Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent, Ok çekti yukardan, üstüme avcı. Ateşten zehrini tattım bu okun. Bir anda kül etti can elmasımı. Sanki burnum, değdi burnuna (yok) un, Kustum, öz ağzımdan kafatasımı. Bir bardak su gibi çalkandı dünya; Söndü istikamet, yıkıldı boşluk. Al sana hakikat, al sana rüya! İşte akıllılık, işte sarhoşluk! Ensemin örsünde bir demir balyoz, Kapandım yatağa son çare diye. Bir kanlı şafakta, bana çil horoz, Yepyeni bir dünya etti hediye. Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor; Mekânı bir satıh, zamanı vehim. Bütün bir kâinat muşamba dekor, Bütün bir insanlık yalana teslim. Nesin sen, hakikat olsan da çekil! Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam! Otursun yerine bende her şekil; Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam! ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın, Benliğim bir kazan ve aklım kepçe. Deliler köyünden bir menzil aşkın, Her fikir içimde bir çift kelepçe. Niçin küçülüyor eşya uzakta? Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl? Zamanın raksı ne, bir yuvarlakta? Sonum varmış, onu öğrensem asıl? Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap, Bir fikir ki, beyin zarında sülük. Selâm, selâm sana haşmetli azap; Yandıkça gelişen tılsımlı kütük. Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol! Ey yedinci kat gök, esrarını aç! Annemin duası, düş de perde ol! Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç! Uyku, kaatillerin bile çeşmesi; Yorgan, Allahsıza kadar sığınak. Teselli pınarı, sabır memesi; Size şerbet, bana kum dolu çanak. Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet, Sırrını ararken patlayan gülle? Yeşil asmalarda depreniş, şehvet; Karınca sarayı, kupkuru kelle... Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş, Mevsimden mevsime girdim böylece. Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş, Fikir çilesinden büyük işkence. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. Evet, her şey bende bir gizli düğüm; Ne ölüm terleri döktüm, nelerden! Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm, Yetişir çektiğim mesafelerden! Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz; Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık. Her gece rüyamı yazan sihirbaz, Tutuyor önümde bir mavi ışık. Büyücü, büyücü ne bana hıncın? Bu kükürtlü duman, nedir inimde? Camdan keskin, kıldan ince kılıcın, Bir zehirli kıymık gibi, beynimde. Lûgat, bir isim ver bana halimden; Herkesin bildiği dilden bir isim! Eski esvaplarım, tutun elimden; Aynalar, söyleyin bana, ben kimim? Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa, Arzı boynuzunda taşıyan öküz? Belâ mimarının seçtiği arsa; Hayattan muhacir, eşyadan öksüz? Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim, Minicik gövdeme yüklü Kafdağı, Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim, Dev sancılarımın budur kaynağı! Ne yalanlarda var, ne hakikatta, Gözümü yumdukça gördüğüm nakış. Boşuna gezmişim, yok tabiatta, İçimdeki kadar iniş ve çıkış. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. Gece bir hendeğe düşercesine, Birden kucağına düştüm gerçeğin. Sanki erdim çetin bilmecesine, Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin. Açıl susam açıl! Açıldı kapı; Atlas sedirinde mâverâ dede. Yandı sırça saray, ilâhî yapı, Binbir âvizeyle uçsuz maddede. Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik; Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur. İçiçe mimarî, içiçe benlik; Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur! Nizam köpürüyor, med vakti deniz; Nizam köpürüyor, ta çenemde su. Suda bir gizli yol, pırıltılı iz; Suda ezel fikri, ebed duygusu. Kaçır beni âhenk, al beni birlik; Artık barınamam gölge varlıkta. Ver cüceye, onun olsun şairlik, Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta. Öteler öteler, gayemin malı; Mesafe ekinim, zaman madenim. Gökte saman yolu benim olmalı; Dipsizlik gölünde, inciler benim. Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak. Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, Sonsuza varmak... Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Çocuk Annesi gül koklasa,ağzı gül kokan çocuk; Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk... Çocukta,uçurtmayla göğe çıkmaya gayret; Karıncaya göz atsa 'niçin,nasıl?' ve hayret... Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür; Biz akıl tutsağıyız,çocuktur ki asıl hür. Allah diyor ki:'Geçti gazabımı rahmetim!' Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim... Bugün ağla çocuğum,yarın ağlayamazsın! Şimdi anladığını,sonra anlayamazsın! İnsanlık zincirinin ebediyet halkası; Çocukların kalbinde işler zaman rakkası... Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Dağlarda Şarkı Söyle Al eline bir değnek Tırman dağlara şöyle Şehir farksız olsun tek Mukavvadan bir köyle Uzasan göğe ersen Cücesin şehirde sen Bir dev olmak istersen Dağlarda şarkı söyle Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Dalgalar Sarmış deniz kızları gibi dalgalar bizi, Uzun saçları gümüş, şeffaf tenleri fosfor. Yumuşak başlarıyla sarsarak teknemizi, Yolcu, gittiğin sahil nerde diye bağırıyor. Ne bir kıyıdan eser, ne bir ışıktan eser, Sulardan daha derin, yolun karanlıkları. Dalgalar, yürüyünüz, arayalım beraber, Başımızı dövecek yalçın kayalıkları! .. Necip Fazıl Kısakürek |
Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Dayan Kalbim Seni dağladılar, değil mi kalbim, Her yanın, içi su dolu kabarcık. Bulunmaz bu halden anlar bir ilim; Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık. Sensin gökten gelen oklara hedef; Oyası ateşle işlenen gergef. Çekme üç beş günlük dünyaya esef! Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık! (1972) Necip Fazıl Kısakürek |
SAAT: 08:32 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.