Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLİTAM İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA.::. > İlitam 3.Sınıf Dersleri > Sistematik Kelam

Konu Kimliği: Konu Sahibi seyfan37,Açılış Tarihi:  24 Ocak 2017 (20:38), Konuya Son Cevap : 24 Ocak 2017 (20:38). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 24 Ocak 2017, 20:38   Mesaj No:1
Avatar Otomotik
Durumu:seyfan37 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 56898
Üyelik T.: 24 Ocak 2017
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 5
Konular: 5
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Sistematik Kelam Dersi

Sistematik Kelam Dersi

Dördüncü Kısım

Kur’ân-ı Kerîm Hakkındaki Mülâhazalar

Sünnet-i Nebeviyeyi reddederek dinin kaynağı olarak yalnızca Kur’ân’ı kabul ettiğiniz görülüyor. Bu bağlamda mütevâtir hadisleri dâhi inkâr cihetine gitmişsiniz. Ancak Kur’ân’ın nokta ve harekelenmesi hususundaki açıklamalarınızda bir adet rivâyetle hüküm belirlemiş olmanız ilginç bir çelişki arz ediyor doğrusu. (27) Ayrıca Kur’ân’ı tartışılmaz tek kaynak olarak nitelediğiniz halde son metinlerinizde onun da –hâşâ- eksiklerden beri olmadığını iddia etmişsiniz. Bu bağlamda şıhâb ve nühâslarla göklerin cinlerden korunmasına itiraz etmektesiniz. “Göktaşlarından korunan gökler değil yeryüzüdür.” Şeklindeki iddianız son derece ilginç. Zira yeryüzünün korunmasında kullanılan unsur göktaşları değil yeryüzünü çevreleyen atmosfer tabakasıdır. Göktaşlarının görevi noktasında Yüce Allah’ın mademki her fiilinde bir veya birçok hikmet vardır, öyleyse bu varlıkların da görevsiz olmamaları gerekir şeklinde bir kıyaslama yapabiliriz. Ayrıca uzay boşluğunda hayat sahibi olan cinlere zarar verecek tek unsur göktaşları değildir. Bu bağlamda manyetik fırtınalar ve Güneş’in ultraviyole ışınlarını da zikretmemiz gerekir.

Kur’ân-ı Hakîm’in bir bilim kitabı olmadığı açıktır. Onun i’caz vecihlerinden biri şudur ki yakın zamanda yüksek teknolojiyle yapılan bazı buluşların on dört asır önceden haber verilmesidir. Bu bağlamda gökler ve yerin bir patlamayla birbirinden ayrılması (28), evrenin genişliyor olması (29), Güneş’in ışık kaynağı ve Ay’ın onun ışığını yansıtıcı olması (30), dünyanın yuvarlaklığı (31), atmosferin yedi tabakadan oluşması (32), kıta tabakalarının hareketi (33), yeryüzünün en alçak rakımlı noktası (34), birbirine ulaşan denizlerin belirli bir alanda sularının karışmaması (35), insanın ana rahminde üç katlı bir yapı içerisinde korunması (36) ve yaratılış evreleri (37) gibi hususları örnek olarak aktarabiliriz.

Yâsîn Sûresi’nde Güneş ve Ay’ın hareketlerinden bahseden kısım “Onların her biri bir yörüngede yüzerler.” Cümlesiyle biter. Bu âyette yer alan “yesbehûn” fiili çoğul olarak kullanılmıştır ki çoğul üçten fazla unsura işaret eder. Bu ise Güneş ve Ay hâricindeki gök cisimlerinin de hareketli olduğunu mucizevî bir şekilde haber verir. Örümcek çiftlerinden dişinin ağ örebildiği (38), bal arılarından dişinin bal ürettiği (39)yakın zamanda tespit edilen hakîkatlerdendir. Oysa Kur’ân bu gerçekleri nâzil olduğu asırdan haber vermektedir. Neml Sûresi’nde bir karıncanın Süleymân aleyhisselâmın ordusunun geçişinden dolayı karınca topluluğunu uyardığı ifade edilir. Bu anlatımdaki karıncanın konuşması mecâza hamledilmekteydi. Ancak yakın zamanda mikro kameralarla karınca yuvaları görüntülendi ve karıncaların kendilerinin algılayabilecekleri frekansta ses dalgalarıyla haberleştikleri tespit edildi. Kraliçe karınca karınca topluluğuna direktifler veriyor, onlar bu esnada antenlerini öne uzatarak hareketsiz bekliyorlardı. (40) İlginçtir ki ilgili âyette karınca topluluğunu uyaran karınca dişi karınca olarak tanıtılır. (41) Bu misaller Kur’ân’ın bilimsel haberlerinin ne denli mucizevî niteliklerde olduğunu gösterir. Ayrıca Kur’ân-ı Hakîm’in asıl i’caz vechinin nazmındaki belâgati olduğunu ifade ederek bu hususta Bedîüzzaman’ın İşârâtu’l İ’caz adlı eserine müracaat edilmesini öneriyorum.

Sünnet-i Nebeviyye Hakkında Mülâhazalar

Kur’ân-ı Hakîm Yüce Allah’ın ilminden geldiği için onun ihtiva ettiği sırlar sonsuzdur. Ancak bizler onun açık anlatımlarından sorumlu tutulmaktayız. Bu noktada dâhi dini doğru anlayabilmek için Hazreti Peygamber aleyhi’s-salâtu ve’s-selâmın Kur’ân’ı tefsirine ihtiyaç vardır. Sünnet’in dinin ikinci kaynağı olduğu noktasında âyetler mevcuttur ki onlardan üç tanesini numune olarak aktarmak istiyorum.

Birincisi: “O (Peygamber) kendi hevasından konuşmaz. Onun her konuşması kendisine indirilen vahiydir.” (Necm-3, 4) Aktardığımız dördüncü âyet Peygamber aleyhisselâmın konuşmasının vahyin neticesi olduğunu bildirirken onun konuşmasını mutlak olarak ifade eder. Bilinir ki mutlak ifade kapsamındaki bütün fertleri içine alır. Kısacası bu âyetten onun aleyhisselâm her nevi konuşmasının vahye dayandığı anlaşılır. Netice olarak Hazreti Peygamber aleyhi’s-salâtu ve’s-selâmın insanlarla onlara Kur’ân’ı okuma hâricinde hiç konuşmamış olması mümkün olmadığına göre bu âyetten onun hadislerinin de vahiy ürünü olduğu anlaşılır. Netice olarak hadisleri inkâr edenler vahyin bir kısmını reddettiklerinin farkına varmalıdırlar!

İkincisi: Âli İmrân-31 âyetinde şöyle buyrulmaktadır: “(Ey nebi, De ki; ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.’ “ Bu âyet Hazreti Peygamber aleyhisselâma ittiba etmeyi hiçbir şarta bağlı olmaksızın emir buyurmaktadır. Bu nevi âyetlerin yalnızca Kur’ân’ın inişi bağlamında ele alınması son derece yanlıştır. Zira âyetin zahirinden böyle bir çıkarımda bulunmak mümkün değildir. Ayrıca durum böyle olsaydı bu husus “fettebiû’l-Kur’ân” ifadesiyle açıkça ortaya konulabilirdi. Oysa “fettebiûnî” ifadesiyle Hazreti Peygamber aleyhisselâmın şahsı öne çıkarılmış ve ona tabiiyet hiçbir şarta bağlı olmaksızın emir buyrulmuştur. Dolayısıyla Kur’ân’a ittiba farz olduğu gibi onun ilk müfessiri olan Sünnet’e ittiba dâhi farz olan bir husustur.

Üçüncüsü: Sünnet’in Kur’ân ile beraber dinin kaynağı olduğu noktasındaki diğer bir nass Kur’ân’da birden fazla yerde geçen “Allah’a itaat ediniz ve Resûle itaat ediniz.” emridir. Bu nevi âyetlerde iki “atiû” emrinin arasındaki “vâv” atıf harfi bu iki emrin birbirinden farklı olmasını gerektirir. Zira aynı ifadenin arada atıf harfi olmaksızın tekrarı pekiştirme anlamında caiz olsa da arada atıf harfi bulunarak aynı ifadenin tekrarlanması caiz değildir. Bu durum Doktor Ahmed isimli bir şahsın gelişini haber veren bir kimsenin “Doktor Bey geldi ve Ahmed Bey geldi.” Demesi kadar hatalıdır. Zira bu durumda gelenin iki farklı kimse olduğu anlaşılır. Dolayısıyla bu nevi âyetlerde yer alan “atiullahe” emri Kur’ân’a ittiba, “atiu’r-Resûle” emri ise Sünnet’e ittiba hususuyla alakalıdır.

Abdülhamid Selman Kaya
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi seyfan37 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Sistematik Kelam Dersi Sistematik Kelam seyfan37 0 2180 24 Ocak 2017 20:39
Sistematik Kelam Dersi Sistematik Kelam seyfan37 0 1290 24 Ocak 2017 20:38
Sistematik Kelam Dersi Sistematik Kelam seyfan37 0 1194 24 Ocak 2017 20:35
Sistematik Kelam Dersi Sistematik Kelam seyfan37 0 1452 24 Ocak 2017 20:33
Sistematik Kelam Dersi Sistematik Kelam seyfan37 0 1797 24 Ocak 2017 20:28

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Sistematik Kelam Dersi seyfan37 Sistematik Kelam 0 24 Ocak 2017 20:39
Sistematik Kelam Dersi seyfan37 Sistematik Kelam 0 24 Ocak 2017 20:35
Sistematik Kelam Dersi seyfan37 Sistematik Kelam 0 24 Ocak 2017 20:33
Sistematik Kelam Dersi seyfan37 Sistematik Kelam 0 24 Ocak 2017 20:28
Ünite 2: Sistematik Kelam Medineweb Sistematik Kelam 1 20 Ekim 2013 12:23

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.