Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Soru Cevap Arşivi (https://www.forum.medineweb.net/650-soru-cevap-arsivi)
-   -   "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar" (https://www.forum.medineweb.net/soru-cevap-arsivi/19132-vequotdini-konular-hakkinda-sorular-cevaplarvequot.html)

NUR 16 Eylül 2007 21:28

tasavvuf hakkında bir soru
 
benim bir sorum olacak. ben bir yerde ibn i arabinin tasavvuf hakkında "biz öyle bir denize daldık ki nebiler kıyıda kaldı "diye bir sözünü okumuştum.tasavvuf konusunda hep bu söz kafama takılıyor.tasavvufun aşamalarını da az çok biliyorum.bu durum o aşamalardan birine mi giriyor yoksa bu söz şahsi mi kabul edilmelidir?ve tasavvufta sınırımız ne olmalıdır?ilk başta bu konu bende çok merak uyandırmıştı ama kuran ve sünnete mesafesi beni düşündürüyor.belki de tasavvuf konusunda itidal üzere olmalıyız.aşırısı zarar gibi geliyor.bilemiyorum...bu konu hakkında bilgisi olan paylaşabilir mi?


AŞK'ÜL İSLAM 16 Eylül 2007 21:46

Cvp: tasavvuf hakkında bir soru
 
Değerli NUR kardeşim;

Tasavvuf alanı islamda vazgeçilmez bir yol, Lakin islama en büyük zararı veren yine bu yol.Herkes aklına geleni lastikleştirerek hurafe,şirk-hafi,ile donatılmıştır ;Tasavvuf ki; kanayan yaramız olmuş; İslam adına..Yanlış anlatışılmış ve yanlış anlatılmış.. Ben şahsen Tasavvufu çok kutuplu bir eksen olarak görmekteyim.. Her zaman bıçak_ Ekmek olayı olarak bakarım tasavvuf'a.. Bir avam'ın bilmeden tasavvufa bulaşması, Kuran_ı Kerim'i bir tek kez dahi okumadan, Tasavvuf ile ilgilenmesi o kişinin direkt kendisine zarardır.. Ehil insanlarla birlikte KURAN_SÜNNET çizgisinden şaşmadan yürünen tasavvufi seyir ise, kişilerin bulunduğu kademelere göre bir anlayış tarzı getirmektedir.

Şimdi Muhyiddin_ İ Arabi üstadımızın kişiliğini araştırdığımızda, son derece sırlı bir kişilik olduğunu ve gerek kurani, gerekse tasavvufi alanda, bizlerin aklının ermeyeceği bir seviyede olduğu aşikardır. Ben Arabi'nin sözlerinde ŞAHSİ'LİK olmadığına inanıyorum. Sadece zamanı geldiğinde ANLAYABİLECEK islam ER'leri olacaktır, (ki olmuştur, ÖRN: Fatih Sultan Mehmet )

Tasavvufta sınırımızın ne olması gerektiğine gelince; tasavuf;bir insanın nefsini nasıl teskiye terbiye etmesinin,sofuluk dediğimiz ibadetlere azamı dikkatıin,bir lokma bir hırkanın talebinin,Allaha aşık olmanın yaşantımızla ıspatın,nar nur değil rüyetullah hasretinin,bir mürşidi kamilin(gündüz kalkancı değil) kontrolunde kurumsallaşmasıdır.Şahsi görüşüm : İLİMSİZ TASAVVUF, TASAVVUFSUZ İLİM OLMAZ.. İKİSİ DE BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN BİRER EKSENDİR , AMMMAAA ÖNCE İLİM, SONRA TASAVVUF...

Tasavvuf isee bir mÜrşit ister.. Fakat nasıl olmalıdır o mürşit dersen nur kardeşim ;
1-Bir mürşit; yaşantısıyla,edebiyle ahlakıyla tüm hücreleriyle safsatalardan hurafelerden arınmış saf berrak kuran hadis islamını yaşayacak.
2-Müritlerine emrettiklerinin azamisini kendisi yaparak örnek olacak.
3-Alim olacak(işkembeden sallamayacak,saçma sapan düşüncelerini islam diye yutturmuyacak,kuran derki,hadis der ki diyecek.Rüyamda bunu gördüm,şunu sezdim,kalbime geldi,şeyhim,kerametim,uçarım kaçarımlardan uzak duracak).
4-ilimsiz tasavuf,abdestsiz namaz gibidir.
5-maddi anlamda asla beklentisi olmayacaktır mürşidin.
6-insanların cehaletlerini,saf duygularını kendi emellerine alet etmeyecek.

Syglr..
YAĞMUR

Medine-web 16 Eylül 2007 22:20

Cvp: tasavvuf hakkında bir soru
 
Alıntı:

YAĞMUR Üyemizden Alıntı
Değerli NUR kardeşim;

Tasavvuf alanı islamda vazgeçilmez bir yol, Lakin islama en büyük zararı veren yine bu yol.Herkes aklına geleni lastikleştirerek hurafe,şirk-hafi,ile donatılmıştır ;Tasavvuf ki; kanayan yaramız olmuş; İslam adına..Yanlış anlatışılmış ve yanlış anlatılmış.. Ben şahsen Tasavvufu çok kutuplu bir eksen olarak görmekteyim.. Her zaman bıçak_ Ekmek olayı olarak bakarım tasavvuf'a.. Bir avam'ın bilmeden tasavvufa bulaşması, Kuran_ı Kerim'i bir tek kez dahi okumadan, Tasavvuf ile ilgilenmesi o kişinin direkt kendisine zarardır.. Ehil insanlarla birlikte KURAN_SÜNNET çizgisinden şaşmadan yürünen tasavvufi seyir ise, kişilerin bulunduğu kademelere göre bir anlayış tarzı getirmektedir.

Şimdi Muhyiddin_ İ Arabi üstadımızın kişiliğini araştırdığımızda, son derece sırlı bir kişilik olduğunu ve gerek kurani, gerekse tasavvufi alanda, bizlerin aklının ermeyeceği bir seviyede olduğu aşikardır. Ben Arabi'nin sözlerinde ŞAHSİ'LİK olmadığına inanıyorum. Sadece zamanı geldiğinde ANLAYABİLECEK islam ER'leri olacaktır, (ki olmuştur, ÖRN: Fatih Sultan Mehmet )

Tasavvufta sınırımızın ne olması gerektiğine gelince; tasavuf;bir insanın nefsini nasıl teskiye terbiye etmesinin,sofuluk dediğimiz ibadetlere azamı dikkatıin,bir lokma bir hırkanın talebinin,Allaha aşık olmanın yaşantımızla ıspatın,nar nur değil rüyetullah hasretinin,bir mürşidi kamilin(gündüz kalkancı değil) kontrolunde kurumsallaşmasıdır.Şahsi görüşüm : İLİMSİZ TASAVVUF, TASAVVUFSUZ İLİM OLMAZ.. İKİSİ DE BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN BİRER EKSENDİR , AMMMAAA ÖNCE İLİM, SONRA TASAVVUF...

Tasavvuf isee bir mÜrşit ister.. Fakat nasıl olmalıdır o mürşit dersen nur kardeşim ;
1-Bir mürşit; yaşantısıyla,edebiyle ahlakıyla tüm hücreleriyle safsatalardan hurafelerden arınmış saf berrak kuran hadis islamını yaşayacak.
2-Müritlerine emrettiklerinin azamisini kendisi yaparak örnek olacak.
3-Alim olacak(işkembeden sallamayacak,saçma sapan düşüncelerini islam diye yutturmuyacak,kuran derki,hadis der ki diyecek.Rüyamda bunu gördüm,şunu sezdim,kalbime geldi,şeyhim,kerametim,uçarım kaçarımlardan uzak duracak).
4-ilimsiz tasavuf,abdestsiz namaz gibidir.
5-maddi anlamda asla beklentisi olmayacaktır mürşidin.
6-insanların cehaletlerini,saf duygularını kendi emellerine alet etmeyecek.

Syglr..
YAĞMUR


katılmakla beraber eklemek istediğim bir nokta;
arabinin kullandığı o cümle kuran sünnete aykırıdır zahiren,batınen ise doğru bile olsa ,müslümanların kafasını karıştırmak noktasında ulu orta sarfedilecek cümle olamaz.zahiren bunun şirk olduğu tartışılmazdır.yağmurun dile getirdiği nokta ise bizim bilmediğimiz olabilir gibi,acziyeti dile getiren,muğlak kafa karıştırıcı ve en önemlisi küfür sayılan bir cümleyı kamufle etmek mazur göstermek çabası ayrıca düşündürücü olsa gerek..
günümüzde,özellikle ülkemizdeki tasavuf laçkalaşmış,ya bir siyasi partinin oy deposu,ya bir sakal sarık elde etmekle kendisini şeyh ilan etmesi noktasındaki cehaletin doğurdu bir çeşit din,ya menfaat üzeri kurulu,ya kızlarımızı istismar eden bir çeşit kirli emel yuvaları,ya da sadık temiz alim bir insanın etrafında toplanan mürid dediğimiz islamdan habersiz,şeyhinin her dediğini ayet kabul eden ayrı bir dert sorun çıkmazlık...vs vs vs...
istisnalar kaideyı bozmaz..
saygılar..

AŞK'ÜL İSLAM 16 Eylül 2007 22:22

Cvp: tasavvuf hakkında bir soru
 
Sevgideğer dostlar ,

Tasavvufi konuda buradan yola çıkarak her türlü soruyu soralım tartışalım düşünelim ve düşündürelim . Muhakkak vardır bu konuda hepinizin sormak istediği, merak ettiği; cevabını bilmek istediği sorular.. Elimizden geldiğince Kuran_ Sünnet Eksenli cevaplar alacağınıza emin olabilirsiniz..

Syglr...

CaferTayar 16 Eylül 2007 23:09

RE: tasavvuf hakkında bir soru
 
Önce böylesi bir Ramazan gecesinde ; biraz acılı pizza gibi algılansada damak tadında bir yazı...
Başta Nur kardeşimizin sorguluyan ama isabetli sorusu...
Ardından Yağmur kardeşimin buna verdiği harika bir cevap...
Hatta o sahtekarların yerinde olmak istemem bu sözlerden sonra...
Evet yara sahiplerinin acısıyla orantılı olarak gönlü yakarken ; uzaktan bilmeyenler çekilen acıları anlıyamazlar. sevgi değer doslar rabbim sizede bizede basiret ve feraset bi okardarda fehim nasibeylesin amin.

Biliyorsunuz ülkemiz bilinçli bir batılılaşma sürecinde önce "SEKOLASTİKLEŞTİRİLMEK" istendi , başarılamayınca "SEKÜLER MANTIĞIN DİYALEKTİĞİNDE SÖZDE ÇAĞDAŞ VE AYDINLAŞMANIN ÇİZGİSİNE" çekildi...Bu gün halkın inançlarıyla çelişen ve ilahiyatçı bir kısım proflarında dahil olduğu 70'liyılların o Reformist akımına baktığımızda bunları görmek mümkün...
Ancak öz kültürünün böylesine yozlaştırılarak gelinen ikibinliyıllarda konular hakikaten konu mankenlerinin provakatif seneryolara alet edilişiyle bir hayli kutsallarımızı yaralamıştır. Dikkat edilirse yirmisekiz şubat öncesi seneryolaştırılıp aczimendi gibi bir itici ve toplumun ekseriyetine hoş gelmeyen bir kısım ne olduğu meçhul kişiliklerle yeni bir üslub; tarikat ;meşrep ne derseniz işte o denilen bir çok senaryolar tertip edilirken göz ardı edilen neydi biliyormusunuz ???

Beyoğlu'nda masonluk tarihinin o en ilkel ;fakat gizemli otuzüç derecelilerin ;şeytana tapışlarının ayinlerini deşifre edenlere bir misilleme olaraK talimatı; İsrail yüce konseyinden iskoç ritine ; oradanda Fransa büyük mason locasına ve oradanda o günkü ülkemizi idare edenlerin kurdukları hükümetlerin bu işe destek oldukları vehimiyle ülkenin hükümetini alaşağı etme adına bir dizi senaryoların gerçekleştirilmesi
biraz ibretle baktığımızda bu konuya çanak tutan bir medya ve onun andıç karekterli derin kişilikli kalemşörlerinin kullandıkları kelimelerde tıpkı "Vurun Kahpeye" filmindeki seneryo gibiydi...

İşte o günlerin kalkancıları ve gündüzleri dikkat ederseniz isimleri bile seçilmişti...[HIGHLIGHT=#ffff00]MÜSLİM- FATMA-ALİ [/HIGHLIGHT]ve aradaki derin tarikat ilişkileriyle sulandırılan islam aile ahlakı ; ve bir kısım şeyhlerin şehvet tiryakiliğinde başta Efendimiz (as )'a saldırılar ardındanda tabi kötülerin istismarları bahane edilerek ; bir hayli islama ve mukadesata saldırılar ve ardından derin bir uyku...

Bu gün ülkemizin başta istanbul Ankara Bursa ve Anadolu kaynaklı bir çok İinde kişisel istismarlarıyla bir çok kişiyi adeta zombileştirip kendilerine bende eden bir sürü tarikat görünümlü istismarcı; "sözde mürşit" var ; bunlar medya yoluyla deşifre edilmiş olsalar da malesef hala aktif olarak insanlarımız tarafından saygı duyulup hürmet edilmekteler........

Bütün bunlar "Cehaletin" bir farklı yansımaları... İnsanların gönüllerinde elbette ki Allaha adanmış bir sevgi ve o sevginin amele dönüşüp kullukla kemal bulması gerekirken ; bir kısım kişilerce istismar edilip malesef aslından uzaklaştırılıyorlar..Tabi bu da cehaletin bir farklı yanı..
Sorarım size "Kişi ilim sahibi olsa acep bu hataya düşermi"??
İnşallah yazdıklarınızı akıllıca düşünerek okuyacak olanlar sanırım gerçekleri anlarlar...

Gönül Dostu _ Bursa

CaferTayar 16 Eylül 2007 23:29

RE: tasavvuf hakkında bir soru
 
Sanırım bu yolda değil "Muhiddin Arabi" yi anlamak günümüzde Aşk'a aşina hak aşıklarını bile anlıyamıyacak kadar önyargılı insanların yaşadığı bir alemde biz ; Muhiddin Arabi'nin söylediği o söze takılmayalım ne olur !!!

Ve gerçek hakikatli hak dosltarının seslerine kulak verelim hani derler ya bir kısım kişiler "Gelin gelin hak yol biziz bize gelin bu alemde bizden daha hakikisi yok koşuuun gelin ; ölünün yıkayıcıya teslim olduğu gibi gelin ; hiç bir şey düşünmeyin ne dersek inanın ve her tür nimetlerinizide getirerek gelin"diye seslenmektedirler;
Hiç düşündünüzmü sevgi değer dostlar bir tanesi çıkıpta "Ey Ümmeti Muhammed ;ne olur bana değil kendinize gelin" diyorlarmı??? Asıl mürşitler insanların kendilerine gelmesini sağlarlar öyle değilmi rabbim her birimize basiret nasibeylesin.. Amin...

AŞK'ÜL İSLAM 16 Eylül 2007 23:47

Cvp: tasavvuf hakkında bir soru
 
Saygıdeğer üstadım,

Aslolan kaynaga inmektir, Kaynaktan beslenmektir, Kaynak ise Kurandır, Asrımızda bize geliin biz mükemmeliz diyenlerden şeytan görmüş gibi toparlanıp kaçmak gerek.. Bu zamanda insanlar hakiki mürşid arayıp durmaktalar.. Halbuki en hakiki mürşidin [HIGHLIGHT=#ffff00]İLİM [/HIGHLIGHT]olduğunu bilmediler bilemediler.. Ölünün yıkayıcıya teslim olması dahi yanlış anlaşılmış.. Nasılını bilememişler..

[HIGHLIGHT=#ffff00]Halbuki; ÖLÜNÜN YIKAYICIYA TESLİM OLMASI dahi, çok ince bir iş.. Düşünmeyin demek ise, baştan yolu kesmek.. Oysa müslüman, ilim ile teslim olmalı.. Koyun gibi değil...[/HIGHLIGHT]

Vay ki koyun gibi teslim olanların haline ki, teslimiyeti bilemediler.. Bildirmediler ki bilsinler.. Tabii ya!!! Menfaat ve çıkar dünyasında bunuu bildirirler mi hiç ?!! Sözüm meclisten dışarı, hakikatten o teslimiyet olgusunu çook güzel işleyen alimlerimiz de var , gül gibi yetiştirmekteler talebelerini.. Teslimiyetin kul'a değil gerçek bir alim kul'un hal ve tavırlarından beslenerek, taklidi iman'dan tahkiki imana geçiş oldugunu , gerçek teslimiyetin bu oldugunu hal tavır ve yaşayışlarıyl anlatanlarımız var kii , işte eli öpülesi insanlar onlardır.. Allah razı olsun...
Syglrrr
Yağmur



CaferTayar 16 Eylül 2007 23:48

RE: tasavvuf hakkında bir soru
 
gelelim üstada
ben bi hiçtim ve gafildim sanki kuru turabi
ruhumu özümle bildirdi muhiddin arabi

işbu mana deminde bir gönül dostunun o namütenahi sözü öylesine bir gizem arzederki bunu anlamak için kişi hem ilim hem muhammedi bir aşkın ateşiyle yanmalıdır sanırım
bir keresinde efendimiz ashabım gökteki yıldızlar gibidir hangisinden aydınlanmak isterseniz aydınlatırlar
bir başka deyişinde ise benim ümmetimin alimleri beni israilin nebileri gibidir diyerek bir teşbihle bu ümmetin hakiki halini anlatıyordu
ancak bir konu ve bir ifade aşkın sırlı o kelam denizinden gönle yansırken hele bir de muhişiddin arabi gibi bir aşk erinin dilinde sırlarla terennüm edilirse bunu ancak aşk ehli tefsir etmelidir sanırım soruyu soran kardeşim kısmende olsa kendisine verilen bu malumattan gönlüne düşeni almıştır allahu alem.

Medine-web 16 Eylül 2007 23:50

Cvp: tasavvuf hakkında bir soru
 
hocam yüreğinize sağlık.meramımı o kadar güzel dile getirdiniz ki..dikkat ederseniz özetle altını çizdiğim konuların detayına girdiniz..sadığınız tüm proplemlerle,tuzaklarla,senaryolarla,andıçlarla,ma sonların toplumu yıkma harekatıyla,iktidarı devirme planlarıyla,islama vur abalıya senaryosu uygulandı...aczimendilerde verdiğiniz örnek ile,itici bir kesimi islam diye,islama saldırı ve islama saldırı ile sav e halifelere sahabelere gönderme şeklinde herşey yapıldı..senaryo bitti,emellerine ulaştılar,aczimendilerde bitti ne tuhaf değilmi?..!
diğer tarafta,şu an tüm bu senaryolardan uzak,kişisel bir takım tarikatlerin heryerde türemesi rastlantımı bilmiyorum.öözelikle marmara bölgesinde...maalesef acısını biz çekiyoruz,gençlerimiz çekiyor..buna birileri dur demelidir.gözyaşlarının dinmesi gerek.sanalda ulaşabildiğim bazı kardeşlerimizin bu konuda nasıl çıkmaz sokaklara sürüklendiğini duyuyoruz...:(
....
tasavuf laşkalaçtırıldı derken bu konuları kastettim..
saygılar.

CaferTayar 16 Eylül 2007 23:55

RE: tasavvuf hakkında bir soru
 
kuran ki efendimizle özdeşen bir vahiydir ve o rabbimizin hakikati ifade edişi
ni en güzel izhar ederken elbetteki başka mürşide gerek yok
lakin yolda emekliyenler taliboldukları bilgiye ererken elbetteki talebe hoca ilişkisinide göz ardı etmemeliler değilmi
efendimizin o ince ve rikkatli sözlerinden diyorlarki
ya öğreten ya öğrenen ya dinleyen ol
böyle bir hiyararşiden mütevazice yola çıkan beşikten mezara kadar ilmin yolunda olacaktır
onu kim kandırabilirki

rabbim böyle hakiki talib olanlardan eylesin bizleri amin.


SAAT: 13:22

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320