Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Tasavvuf-Tarikat (https://www.forum.medineweb.net/647-tasavvuf-tarikat)
-   -   vesile arayın... (https://www.forum.medineweb.net/tasavvuf-tarikat/22769-vesile-arayin.html)

aslıı 25 Ağustos 2012 16:41

vesile arayın...
 
Allah’u Teâlâ Hazretlerine vesile aramak, vesile edinmek yani tevessül ile ilgili özellikle münkirler tarafından birçok yazı kaleme alınıyor. Vesile edinmeyi, vesile ederek dua etmeyi, himmet istemeyi inkar ediyor ve şirk olarak kabul ediyo... rlar. Hatta bazıları: “Allah’ım şu iyi kulun hürmetine bana ver dersen, sanane benim o kulumdan cevabıyla karşılaşabilirsin” gibi akla ziyan sözlerle iddialarını savunmaktadırlar. Bu yazımızda Peygamberleri, evliyaları vesile edinmenin nakli ve akli delillerini sizlerle paylaşacağız. Böylelikle münkirlerin ağızlarına mühür vururken bizimde inancımız kuvvetlenecek.

Öncelikle şunu vurgulayalım ki vesile yapmak demek, vesile yapılanı ilahlaştırmak demek değildir.
Mesela Fatiha Suresinde okuduğumuz “Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım isteriz” ayeti kerimesini okuyarak “Hem Ancak Allah’tan yardım isterim diyorsun, hemde şeyhten yardım istiyorsun” diyorlar. Onlara sadece şu ayeti kerimeyi okumak cevap olarak yetecektir:
Cebrail (Aleyhisselam) Meryem Valideye ne demişti:
“Sana bir çocuk vereceğim” (Meryem 19)

İnkarcılara sorulacak soru şu: Ayeti Kerimede sabit olduğu üzere Cebrail “Çocuk vereceğim” diyor. O halde Çocuğu veren kim?

Eğer derlerse ki “Çocuğu veren Cebrail”dir o halde kendileri şirke düşmüş demektir. Yok eğer “Çocuğu veren Allah’tır, Cebrail vesiledir” derlerse zaten kendi iddialarını çürütmüş olacaklardır.

Dolayısıyla inkarcıların tutunmaya çalıştığı dallar çürüktür. Ve bir mürid şeyhini vesile yaparken, himmet isterken verecek olanın Allah olduğunu bilir. Onu vesile yapar. Bu iş aslında bu kadar basittir.

İkinci olarak şu hususun altını kalın bir çizgi ile çiziyoruz. İnkârcıların inkârlarına delil olarak getirdiği Kur’an-ı Kerimdeki “Biz onlara sadece bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” (Zümer Suresi 3) ve benzeri ayetler bütün Ehli Sünnet âlimlerinin tefsirlerine göre “müşrikler” hakkında nazil olmuş ve bu gibi ayetlerin puta tapan, puta taparak vesile yaptığını bahane eden müşrikleri haber verdiğini beyan etmişlerdir. Hiçbir Ehli Sünnet âlim, bu ayetlerin mürşitler ve veliler hakkında olduğunu beyan etmemiştir. Dolayısıyla bu ayetleri tek tek yazarak cevap vermek yersizdir.

VESİLE ARAYIN!
Öyle olmasaydı Allah’u Teâlâ: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide 35) buyurmazdı.

Yine bazı inkarcılar bu ayeti kerime işlerine gelmediği için: “Bu vesileden maksat ibadetlerdir ve insanın amelleridir” demektedirler. Bakın Allah’u Teâlâ başka bir ayeti kerimesinde ne buyuruyor:
“De ki: “Onu bırakıp da ilâh diye ileri sürdüklerinizi çağırın. Onlar, başınızdaki sıkıntıyı ne kaldırabilirler ne de değiştirebilirler.”(İsra 56)
“Onların yalvardıkları bu varlıklar, “hangimiz daha yakın olacağız” diye Rablerine vesile ararlar. O’nun rahmetini umarlar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkunçtur.” (İsra 57)

Allah’u Teâlâ buyuruyor ki: taptığınız taşlar bile “hangimiz daha yakın olacağız “ diye Allaha vesile arıyor.

Cansız taşların bile Allah’a yakın olmak için vesile araması bizlere vesilenin sadece ibadet ile olmadığı gösteriyor.

VESİLE ARAYINIZ!
Ayeti kerimelerde de gördüğünüz üzere Allah’u Teâlâ “vesile edinmeyi” emrederken cansız varlıkların bile bizlere örnek teşkil edecek derece Allah’u Teâlâ’ya yakın olmak için vesile aradıkları beyan ediliyor. Dolayısıyla bu konu ayeti kerimeler ile sabit oluyor.

Peki, vesile nedir? Şimdi bu soruya cevap arayalım…

Ruhul Beyan tefsirinde Maide suresi 35. Ayetin tefsiri yapılırken şöyle denmiştir:
“Bil ki, ayeti kerime, açıkça vesileye yapışmayı emretmektedir, öyleyse vesile gereklidir. Çünkü Allah’u Teala’ya vuslat bir vesile ve bir vasıta ile olmaktadır. Bunun için en güzel vesile ve vuslat yolu da, hakikat alimleri ve tarikat eşyhleridir.
İnsanın kendi başına amel etmesi, benlik ve varlık duygusunu artırabilir. Fakat peygamber ve velilerin tarif, mürşidin işareti ve nezareti (gözetimi) ile yapılan amelde, benlik duygusu bulunmaz.
Böyle bir amel, talibi, Rabbul Âlemine ulaştırır. Ehl-i Hayrın ve Salihlerin sohbetinde büyük bir şeref ve saadet vardır.”

Merhum Elmalılı Hamdi Yazır bu ayeti tefsir ederken diyor ki: “… Allah’u teala’ya vesile talep ediniz.” Boş durmayıp, mücerred iman ve havf ile iktifa etmeyip (sade bir iman ve Allah korkusu ile yetinmeyip) Allah’u Teâlâ’ya yakınlık için vesile teharri ediniz (araştırınız)
En münasip esbaba teşebbüs ile muhabbet-i ilahiyye’ye şayan Allahın sevgisine layık) güzel ameller yapmaya iradenizi sarfeyleyiniz.”

Bütün bunlar göstermektedir ki, mü’min kendisini Allah’u Teâlâ’ya yaklaştıracak her sebepten, her vesileden ve yoldan istifade etmelidir. İşte veli, şeyh ve rabıta da, müridin, Allah’u Teâlâ’ya yaklaşmak için şeyhini vesile ve sebep yapmasından başka bir şey değildir.

Şeyh Huseyn Duseri (Kuddise Sirrahu) “er-Rametü’l-habita fi hakki’r-rabıta” isimli eserinde şöyle demektedir:
“Rabıta Allah’u Teala’ya ibadette huzur üzere olmaya kavuşturan vesilelere denir. Vesileler ise maksatlar hükmünde (araçlar, amaçlar değerinde) dir.”

Tevessülün ayeti kerimeler ile sabit olduğunu anladıktan sonra tevessülün iki kısmına geçebiliriz.

RESULÜLLAHIN TEVESSÜLÜ
Öncelikle Hem Peygamberi, hem de salih kimseleri vesile edinmeye delil olan bir nakil paylaşalım:
Enes Radıyallahu Anh’den den rivâyet edilmiştir ki: Halk yağmursuz kalıp kıtlığa uğradıkları zaman Ömer İbnul Hattab, (Peygamber’in amcası) Abbas İbni Abdilmuttalib’i vesîle edinerek yağmur duası yapar ve duada “Ya Allah! bizler, peygamberimizi vesîle edinerek sana niyaz ettiğimizde bize yağmur ihsan ederdin. Peygamberimizin amcasını vesîle edinerek senden niyaz ediyoruz. Yağmur ihsan eyle” (Buhari, İstiska:3)

Hazreti Ömer gibi bir sahabe “Peygambere yakın olması hasebiyle” İbni Abbas’ı vesile yapıyor. Buna göre Hem Peygamberi, hem de Allahu Teala’ya ve peygamberine yakın olduğuna inandığımız kişileri vesile yapmak Hazreti Ömer (Radıyallahu Anh)ın da adetidir ve bunun önemini anlatması açısından büyük bir delildir.

Hafız İbni Kesir (Rahimehullah) ın naklettiğine göre, Yemame vakıasında Müslümanların şiarı (nişanı) “Ey Muhammed! Bize yardım et” sözleriydi. (İbni Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye:6/324)

Abdurrahman ibni sa’d (Radıyallahu anh) şöyle anlatıyor:
“Bir kere Abdulalh ibni Ömer (Radıyallahu anhuma)nın ayağı uyuştu, o zaman bir adam ona: “En sevdiğin insanı an” dedi. O da “Ya Muhammed” der demez bağlardan kurtulmuş gibi rahatladı. (Buhari, el-Edebü’l-müfred:438, No:993, sh:262)

Bu şekilde değişik bir rivayeti de İmam-ı Mücahid (Radıyallahu anh) vasıtasıyla ibn-i Abbas (Radıyallahu anh) yapmıştır.

Bakınız bu sahabeler Peygamberimizin vefatından sonra onu vesile etmişlerdir (himmet istemişlerdir)

Şafii ulemasından Allame Şihab er-Remli (Rahimehullah)’a: “Bazı insanlar zorluklarla karşılaştıklarında ‘Ya Resulallah, Ya Şeyh’ gibi nidalarla, peygamberlerden, velilerden, alimler ve Salihlerden istiğasede bulunuyor (meded dileniyor)lar, bu caiz midir? Bu zatların, vefatlarından sonra bir iğase (yardım ve destek) leri var mıdır?” diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir:
“Resullerin, nebilerin ve velilerin, vefatlarından sonra da yardımları vardır. Çünkü Peygamberlerin mucizeleri ve velilerin kerametleri ölümlerinden sonra kesilmez.
Zira birçok sağlam hadis-i şeriflerde varid olduğu üzere “Peygamberler kabirlerinde diridirler, namaz kılarlar.” (Ebu Ya’al, El Müsned, No: 3425,6/147; İbni Hacel, el-****ibul-aliye, No: 3452,3/269)
Dolayısıyla onların (peygamberlerin) yardım mucizelerinden sayılır. Şehitler de diridirler, gündüz gözüyle aşikare kafirlerle harbettikleri açıkça görülmüştür. Velilerin yardımı ise onların kerametidir.” (Fetave’r-Remli, İbni Hacer El-Haytemi’nin El-Fetave’l-Kübra’sının hamişi-, 4/382; El-Fetave’l-Hayriyye,- ibni Abidin’in el-Ukududdürriyye fi tenkihi’l Hamidiyyesinin hamişi-, 2/279-280; Tehanevi, Ahkamu’l Kuran, 3/67; nebhani, Şevahidü’l-Hak, sh:113)

EVLİYANIN TEVESSÜLÜ
Yukarıda zikredilen Enes Radıyallahu Anh’den den rivâyet edilen hadise nasıldı: Halk yağmursuz kalıp kıtlığa uğ­radıkları zaman Ömer İbnul Hattab, (Peygamber’in amcası) Abbas İbni Abdilmuttalib’i vesîle edinerek yağmur duası yapar ve duada “Ya Allah! bizler, peygamberimizi vesîle edinerek sana niyaz ettiğimizde bize yağmur ihsan ederdin. Peygamberimizin amcasını vesîle edinerek senden niyaz ediyoruz. yağmur ihsan eyle” (Buhari, İstiska:3)

Bu nakil, bize sahabelerin açıkça vesile ile dua ettiklerini gösteriyor. Dolayısıyla sahabeler bile kendilerinden üstün gördükleri bir insanı vesile ederek: “yağmur ihsan eyle” diye dua ediyorlardı.

Buradaki önemli husus peygamberimizin amcasının bir sahabe olduğudur. Yani o bir peygamber değildir. Ama Hazreti Ömer gibi bir sahabe tarafından vesile yapılmaktadır.

Başka bir hadisi şerifte ise:
Mus’ab ibn-i Sa’d (Radıyallahu anh)’den rivayet edilen: “Siz ancak zayıflarınız hürmetine yardım olunuyor ve rızıklandırılıyorsunuz.” (Buhari, Cihad:75 No:2739, 3/1061; Nesai, Cihad:43, No:3178, 6/352, 6/45; Adurrezzak, el-Musannef, No:9691, 5/303)

Eğer bir şeyin hürmetine istenilmeyecek olsaydı, Allah’u Teâlâ bir şey hürmetine rızıklandırmazdı.

Anlamamız açısından bir misal verelim: Bir babanın 4 tane çocuğu olsun. Bu baba içlerinden en mülayim, kendisine en itaatkar olanını seviyor ve diyor ki: “Bakın, siz benim çocuklarımsınız. Sizi besliyorum ama bu kardeşiniz sebebiyle sizi besliyorum” Şimdi bu 3 kardeş babalarından bir şey isterse babaları belki yapacaktır o işi ama çocuklar daha garanti olsun diye ne derler: “baba, bu kardeşimizin hatrına bize şunu al” derler. Ve bu istekleri o çocuk hatrına daha çabuk yerine gelir. Hadisi şerifi anlamamız açısından bir temsildir bu…

İbni Mes’ud (Radıyallahu anh) dan rivayet edilen bir hadisi şerifte:
“Allah, onlar sebebiyle yer halkından belaları kaldırır.” (Ali el-Müttaki, Kenzu’l Ummal, No:34612, 12/190; Ahmed İbni Hanbel, El-Müsned, No:896, 1/238) hadis-i şerifi de bazı insanlar sebebiyle belaların def edildiğini bildiriyor.

Peki, Peygamberin hayatta olduğu zaman bile “hürmetine rızık verilen, sebebi ile belalar kaldırılan” bu insanlar kim?

Bakınız Suyuti bu konuda ne buyuruyor:
“Hadisi şerifteki zayıflardan murat; Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanındaki fakir muhacirlerdir. Kutup ve gavs onlardandır. “Allah’ın kulları, Rahmanın kulları” denirdi ki Kur’an-ı Kerimde de (İnsan suresi 6, Furkan suresi 63) bu tabirler mevcuttur.

Zamanımızda bu zatlara “kutup”, “Ğavs” “Evtad”, Nüceba” ve “Ebdal” (birler, dörtler, yediler, kırklar, üçyüzler” şeklinde isimler verilmektedir. (Suyuti el-Havi 2/455)

Hadisi şeriflerden anlaşıldığı üzere Peygamber Efendimiz zamanında bile “hürmetine insanların rızıklandırıldığı” insanlar mevcuttu. İnsanların rızıklanmasına ve belaların kalkmasına sebep (vesile) oluyorlardı.

İşte her dönemde böyle insanlar mevcuttur.

Demek ki Allah’u Teâlâ Rızıklandırmak için veya belaları kaldırmak için bazı insanları vesile kılıyor. O halde bir insanın, ister “zayıfların” isterse İslamı yaşamakta son derece titiz, Peygamberimize itaatte hata kabul etmeyen, ibadette ve ahlakta en üst seviyede olan, Allah katında sevildiğine inandığı insanları sebep edinerek istemesinin ne gibi bir sakıncası olabilir?

Buraya kadar özetlersek: Vesile edinmek ayet ile emredildiği gibi, sahabe-i kiramın da yapıştığı bir araçtır.

KULLARDAN HİMMET – İMDAD İSTEMEK
Deliller son sürat devam ediyor Allah’ın izniyle, batıl yok olmaya mahkumdur…

Utbe bin Gazvan (Radıyallahu anh)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
“Sizin biriniz bir şey kaybederse yahut yanında arkadaşı bulunmadığı bir yerde yardım dilerse:
‘Ey Allah’ın kulları bana yardım edin! Ey Allah’ın kulları bana imdad edin!’ Desin. Çünkü Allah’ın bizim göremediğiz kulları vardır.” (Taberani, el-Mu’cemu’l Kebir, No:290, 17/117; Haysemi, Mecme’u’zevaid, No: 17103, 10/188)

İbni Abbas (Radıyallahu Anh)dan rivayet edilen bir Hadis-i Şerifte Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki Allah’u Teâlâ’nın hafaza meleklerinin dışında yeryüzünde melekleri vardır ki, ağaç yapraklarından düşenleri yazarlar.
Sizin birinize çöl arazisinde bir aksaklık isabet ederse: ‘Ey Allah’ın kulları! (Bana) yardım edin’ diye seslensin.” (İbn-i Hacer El-Askalani, Muhtasar-u Zevaidi’l-Bezzar, No:2128, 2/420)

Abdullah ibn-i Mes’ud (Radıyallahu anh)den rivayet edilen diğer bir hadisi şerifte, Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Sizin birinizin sahrada hayvanı kaçarsa: ‘Ey Allah’ın kulları hapsedin! Ey Alalh’ın kulları durdurun’ diye seslensin. Çünkü Allah’ın yeryüzünde hazır bulunan kulları vardır ki, kısa bir zaman içinde onu tutarlar.” (Ebu Ya’la, El-Müsned, No:5269, 9/177, İbni Hacer, el-****ibu’l Aliye, No:3375, Taberani, El-Mu’cemu’l Kebir, No: 10518, 10/217, Deylemi, Müsnedü’l Firdevs, No: 1311, 1/330”

İşte farklı rivayetlerle gelen ve aynı manayı işaret eden bu hadisi şerifler ismini dahi bilmediğiniz insanlardan himmet istemenin, meşruiyetinin açık delilleridir.

Şimdi bu hadis-i şerifler “Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım isteriz” ayeti ile zıdlaşıyor mu? Peygamberimiz doğrudan Allah’u Teala’yı işaret etmiyor da “Ey Allahın kulları durdurun” buyuruyor. O halde Peygamber Efendimiz de mi şirk koşuyor (haşa) Ey münkirler buna nasıl cevap vereceksiniz?

Bir deveyi bulmak için bile ismini dahi bilmediğiniz insanlardan “himmet” istemeyi Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) tavsiye ediyor. Bu da münkirlere büyük bir derstir.

ALLAH’U TEALA’NIN ADETİ BÖYLEDİR
Nihayetinde bir şeyi Allah’u Tela’nın vereceğini bilerek Şeyhi vesile yapmak, himmet istemek ve aracı yaparak Allah’tan istemek yukarıda verilen ayet ve hadis-i şerifler ile sabittir.

Bu konuyu Allah’u Teala’nın yeryüzüne koyduğu adeti de vurgulayarak noktalayalım.

Suheyb (Radıyallahu anh)’den rivayete göre Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Büruc Suresinde zikredilen Ashab-ı Uhdud kıssasındaki çocuktan bahsederken şöyle buyuruyor:
“O çocuk, körü ve alacalıyı iyi ediyor, insanları diğer hastalıklarından da tedavi ediyordu” (Müslim Zühd:17, No:3005, 4/2299, İbni Hıbban, Sahih-u İbni Hıbban, No:870, 2/116)

Bakınız Resulüllah Efendimiz ne buyuruyor: “O çocuk, körü ve alacalıyı iyi ediyor” Peygamber Efendimiz, yegâne şifa verenin Allah olduğunu bilmiyor mu? “Benim bildiğimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız” O, bizim bilmediklerimizi bile bildiği, Allah’u Teâlâ’yı en iyi bilen olduğu halde neden: “O çocuk, körü ve alacalıyı iyi ediyor” diyor?

Çünkü o çocuk bir vesiledir…

“O çocuk iyi ediyor” derken şifayı verenin o çocuk olduğu mu anlaşılıyor? Elbette hayır. O çocuk, Allah’u Teâlâ’nın şifa vereceği kimselere vesile oluyor. Ama Peygamber Efendimizin kullandığı cümle çok manidardır.

Haydi, Ey cahil inkârcılar. Yüce Peygamberi de şirk ile suçlayın…

Bakınız Mevla Teala kendisi için: “Bütün işleri o yönetiyor” (Yunus 3..) buyurduğu halde, başka bir ayette “İşleri yönetenler” (Nazi’at 5) buyuruyor..

“Ruhları Allah alır” (Zümer 42) buyurduğu halde, Azrail hakkında: “Ölüm meleği sizin canlarınızı alır” (Secde 11) buyurmaktadır.

En açık misallerden birisi şudur:
“Allah dilediğini hidayet eder” (Nur 46) buyurmuşken “Biz onları bizim emrimizle hidayet eden önderler yaptık.” (Enbiya 73) buyurarak hidayeti verenin aslında kendisi olduğu halde, hidayet için vesileler kıldığını belirtiyor.

Cebrail (Aleyhisselam) Meryem Valideye ne demişti:
“Sana bir çocuk vereceğim” (Meryem 19)

Bu misali en başta da vermiştik. İnkarcılara sorulacak soru şu: Ayeti Kerimede sabit olduğu üzere Cebrail “Çocuk vereceğim” diyor. O halde Çocuğu veren kim?

Eğer derlerse ki “Çocuğu veren Cebrail”dir o halde kendileri şirke düşmüş demektir. Yok eğer “Çocuğu veren Allah’tır, Cebrail vesiledir” derlerse zaten kendi iddialarını çürütmüş olacaklardır.

Dolayısıyla bütün bunlar vesile edinmenin, himmet istemenin, “şeyhin yardımıyla” demenin caiz oluşunu ve şirk ile uzaktan yakından alakasının olmadığını delilleriyle isbat etmek demektir.

İNKÂR ETMENİN SONU YOK!
Ardı arkası kesilmeyen bunca delile rağmen vesileleri inkâr etmek İNSAFTAN VE İDRAKTEN değildir. Bu nedenle bunca delile rağmen tevessülü, istiane ve istiğaseyi (Allah dostlarını aracı yapmayı, himmet ve yardım istemeyi) kabul etmeyenler şu iki durumun dışında değillerdir:

Ya bu açık delilleri anlayamayacak kadar cahillerdir veya ilimleri, işin iç yüzünü kavrayamayacak kadar yüzeyseldir.

Bu yüzden ey kardeş! Elin, dilin ikrar etmeye varmıyor ise bile inkâr etme. Temiz ehli sünnet yolu varken Vehhabilerin yoluna sapma. Allah dostlarına dil uzatma. Derveşleri hakir görme.

İnkar etmekle bunca delili yok sayarak hem Allah’u Teala’ya hem de Peygamberine karşı gelmiş oluyorsun…

Tevhid: Allah ve Resulünün yoluna uymaktır. Asıl şirk ise o yolu inkar etmektir, reddetmektir(alıntı)

bilinmez 26 Ağustos 2012 13:27

Cevap: vesile arayın...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

bilinmez 26 Ağustos 2012 13:50

Cevap: vesile arayın...
 
aslıı hanım,paylaşımınızda meleklerin aracı kılınmasını verip daha sonrada şeyhlerinizinde bundan dolayı aracaı kılına bilineceği gibi bi kıyas yapmışsınız...

meryem 19..19 - Melek: "Ben, sana temiz bir oğlan bağışlamak için, Rabbinin gönderdiği bir elçiyim" dedi.

bu ayettede cebarilin ALLAHIN GÖNDERDİĞİ Bİ ELÇİSİ OLDUĞUNU SÖYLÜYOR,MERYEM e getirdiği çocuk haberini vermek için,sizler ayeti tevil ederek ÇOCUĞUN CEBRAİL TARAFINDAN VERİLDİĞİNİ NERDEN ÇIKARDINIZ,Burada meryeme verilen çocuğun HABERİNİ CEBRAİL GETİRİYOR,çocuğu değil...

Ayrıca gerek meleklerin gerek peygamberlerin aracı kılnmasındaki meşruluk Allahtandır,delilleride kuranın vahiysidir,HA SİZİN ŞEYHELERİNİZEDE MELEKLER VE PEYGAMBERLER GİBİ VAHİY EDİLİYORSA VE VARSA BÖYLE Bİ İDDALARI KURANDAKİ SURELERE BENZER Bİ SURE GETİRSİNLERDE GÖRELİM...

Birde şeyhleriniz gerek,ölü gerek diri,gerek uzak gerek yakın HİMMETE[yardıma]çağırılmalarını ve kendilerininde yardıma geleceklerini söylüyorlar,AHKAF 5 ve benzeri ayetlere göre sapıklık olarak tanımlanan bi iddadır diyor rabbimiz ve Rabbimizin melekleri ve peygamberleri bile böyle bi TASARRUF HAKKINA SAHİP DEĞİLKEN SİZİN ŞEYHLERİNİZ BU HAKKI NERDEN HANGİ VAHİYDEN ALIYOR ONU DELİLLENDİRİR MİSİNİZ...

aslıı 26 Ağustos 2012 19:49

Cevap: vesile arayın...
 
konu gerek ayet gerek hadis olsun yeterlidir netdir kardeşim bu yüzden sorucagınız her soruya yazıyı tekrar okumanızı tavsiye ediyorum selametle

Esadullah 23 Eylül 2012 15:14

Cevap: vesile arayın...
 
Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 188457)
aslıı hanım,paylaşımınızda meleklerin aracı kılınmasını verip daha sonrada şeyhlerinizinde bundan dolayı aracaı kılına bilineceği gibi bi kıyas yapmışsınız...

meryem 19..19 - Melek: "Ben, sana temiz bir oğlan bağışlamak için, Rabbinin gönderdiği bir elçiyim" dedi.

bu ayettede cebarilin ALLAHIN GÖNDERDİĞİ Bİ ELÇİSİ OLDUĞUNU SÖYLÜYOR,MERYEM e getirdiği çocuk haberini vermek için,sizler ayeti tevil ederek ÇOCUĞUN CEBRAİL TARAFINDAN VERİLDİĞİNİ NERDEN ÇIKARDINIZ,Burada meryeme verilen çocuğun HABERİNİ CEBRAİL GETİRİYOR,çocuğu değil...

Ayrıca gerek meleklerin gerek peygamberlerin aracı kılnmasındaki meşruluk Allahtandır,delilleride kuranın vahiysidir,HA SİZİN ŞEYHELERİNİZEDE MELEKLER VE PEYGAMBERLER GİBİ VAHİY EDİLİYORSA VE VARSA BÖYLE Bİ İDDALARI KURANDAKİ SURELERE BENZER Bİ SURE GETİRSİNLERDE GÖRELİM...

Birde şeyhleriniz gerek,ölü gerek diri,gerek uzak gerek yakın HİMMETE[yardıma]çağırılmalarını ve kendilerininde yardıma geleceklerini söylüyorlar,AHKAF 5 ve benzeri ayetlere göre sapıklık olarak tanımlanan bi iddadır diyor rabbimiz ve Rabbimizin melekleri ve peygamberleri bile böyle bi TASARRUF HAKKINA SAHİP DEĞİLKEN SİZİN ŞEYHLERİNİZ BU HAKKI NERDEN HANGİ VAHİYDEN ALIYOR ONU DELİLLENDİRİR MİSİNİZ...


Öncelikle meleklere verilen ve daha fazlası insanın istidatında mevcuttur, meleklerin yapabildiğinden fazlası insanda mevcuttur bunu bilmek lazım, ikinci olarak Ahkaf 5 ayeti sanırım size çok farklı bir halde bakıyor , şunu ayırt etmelisiniz İNANILACAK, YARDIM DİLENECEK , YALVARILACAK, İSTENECEK YEGANAE TEK OLAN ALLAHTIR c.c.... Vesile demek tapınmak demek değildir....Gidilecek yol varsa elbette bu yolda gitmek için bir araç lazım , bu arcı amaç yapmadığınız sürece Allaha giden ve Şeriata ve Sünnete uyan her yol mübahtır.....Aksini idda etmek zordur.

Ayrıca Allah c.c. yardımını bu şekilde indirmektedir.İnsanalrı uyarmak için Peygamberleri gönderir, onları meleklerle destekler, şu andada Allah c.c. Alimlerle dinini korumakta bunda şaşılacak yada anlaşılmayacak ne var ....Elbette melekleri ile ve daha bilmediğimiz bir sürü askerleri ile ...

Olayları devamlı olarak şu zamanda ki Alimlerin üzerinden oynamak onları peygamberler ile kıyaslayarak işi başka taraflara kaydırmak sadece oyalanmaktır.

Süleyman a.s peygamberken Belkısın tahtını neden kendi getiremedi acaba ...?Araya ifritleri soktu , ama nihayetinde peygamber yada ruhani varlık olmayan birisi bunu başardı ....?

Nefsinizin sizi zorladığı bir cevap olmuş umarım daha ince bir bakışla bakarsınız olaylara, vesselam

bilinmez 25 Eylül 2012 07:05

Cevap: vesile arayın...
 
sayın esedullah,peygamberin kendisini vesile kılınmasını istediğine dair bi bilgi verebilirmisiniz,

siz bi fındık kabuğunu dolduramıyacak kadar bilgisiz insanları veli edinip onları vesile kılmanız kendi heva ve hevesinizin ürünüdür,ve bu şeyhlerinizi peygamber soyundan gelmiştir deyip tıpkı hırıstiyan olduklarını söyleyenlerin İsa as ALLAHI İLE BAĞ KURDURUP,Allaha oğul edindirdikleri gibi ayrıca sizin veli edinip,vesile kıldıklarınıza zümmer 3 te daha net cevap ta var..

zümmer süresi..3- Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler'Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.' Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez.

Yitiksevda 25 Eylül 2012 12:21

Cevap: vesile arayın...
 
Allah Resulü Muhammed (s.a.a) şöyle buyurmuştur.

“Eğer siz Rabbiniz olan tek Allah'ın birliğine itikad eder, yalnız tapılacak varlık olarak O'na inanırsanız ihlâsla “la ilahe illallah” deyin ve bu ebedi gerçeğe göre amel edin. Allah'tan başka kimseye yalvarmayın ve ihtiyaçlarınızı samimiyetle O'ndan isteyin. İster içten, ister dıştan (gizli-açık) olsun bütün ibadetlerinizi sadece O'nun için yapın. Bu samimi yalvarışlar, mesela dolaşırken, kurban keserken ve bütün işlerinizde kabulüne sebep olabilir. İbadet ederken Allah'tan başka hiç bir şeyi düşünmeyin. Hayatınızın her anında Allah'a muhtaçsınız. Yalnız Allah'a ibadet edin ve bir hayal ürünü olan bütün sahte mabutlardan uzak durun. Onlar size ne zarar, ne de fayda verebilirler. Sizin için yalnız Allah kafidir.”

fetihcan 25 Eylül 2012 14:03

Cevap: vesile arayın...
 
İnsanın kendini arındırması ve dinini yaşaması için ne şeyhe ne hocaya nede tarikat a gerek var. Kuran yetmiyor mu ki insanlara kendilerini kurtaracak şeyh, müridi hoca istiyorlar?

Şu ayet insanlara hiç mi bir şey hatırlatmıyor

``(Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O`ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!`

Belki okusalar anlarlar ama onlara okumak öğretilmiyor ki, körü körüne teslim olmak öğretiliyor...

Gelenekleri ve kalabalıkların kelle sayısını putlaştıranların durumu çok gariptir. Bu kitleler taklidi akla üstün tutup, geleneği ve kelle çoğunluğunu taklit ederler. Sonra taklide kurban ettikleri akıllarıyla gelir size akıl hocalığı yaparlar. Bunlar hem güdülen koyun olmanın erdemini savunurlar, hem de sizi gütmeye kalkarlar!..

ne diye Allahın indirdiğiyle yetinmeyip de tam müslüman olmaya diretirsiniz?

bilinmez 27 Eylül 2012 12:14

Cevap: vesile arayın...
 
Alıntı:

fetihcan Üyemizden Alıntı (Mesaj 190871)
İnsanın kendini arındırması ve dinini yaşaması için ne şeyhe ne hocaya nede tarikat a gerek var. Kuran yetmiyor mu ki insanlara kendilerini kurtaracak şeyh, müridi hoca istiyorlar?

Şu ayet insanlara hiç mi bir şey hatırlatmıyor

``(Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O`ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!`

Belki okusalar anlarlar ama onlara okumak öğretilmiyor ki, körü körüne teslim olmak öğretiliyor...

Gelenekleri ve kalabalıkların kelle sayısını putlaştıranların durumu çok gariptir. Bu kitleler taklidi akla üstün tutup, geleneği ve kelle çoğunluğunu taklit ederler. Sonra taklide kurban ettikleri akıllarıyla gelir size akıl hocalığı yaparlar. Bunlar hem güdülen koyun olmanın erdemini savunurlar, hem de sizi gütmeye kalkarlar!..

ne diye Allahın indirdiğiyle yetinmeyip de tam müslüman olmaya diretirsiniz?

çok güzel tespitler,yalnız tevhidi anlamda kendini geliştirmiş ve hayatına yansıtmış olan hocalardanda yararlanmamak eksik bi hoca karşıtlığı olur kanaatindeyim,ayrıca teşekkürler fetihcan...evet000

fetihcan 27 Eylül 2012 12:34

Cevap: vesile arayın...
 
Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 191006)
çok güzel tespitler,yalnız tevhidi anlamda kendini geliştirmiş ve hayatına yansıtmış olan hocalardanda yararlanmamak eksik bi hoca karşıtlığı olur kanaatindeyim,ayrıca teşekkürler fetihcan...evet000

yani diyorsunuzki; *yol gösterici olmadan olmaz*
Bumudur?


SAAT: 23:57

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306