![]() |
re: BİR AYET BİR YORUM Ankebut-45.ayette karşımıza dikkat çekiçi şu kavramlar geçiyor -Tertil kavramı -Vahy kavramı -Salatı-Namazı İkame Etmek -Fahşa kavramı -Münker kavramı -Zikr kavramı -Tekbir-Allahu Ekber kavramı -Allah'ın herşeyi bilmesi .................................... Tertil kavramı Tertil kavramını anlamak için kıraat ve tilavet kavramlarını da bilmek gerekir Telahu;bir kişiyi,aralarında hiç kimsenin bulunamayacağı kadar yakın bir şekilde izlemek ve ona uymaktır.bu bazen bizzat bedenle izlemeyi bazen de hükümde birine uymayı ifade eder.Bazen de okumak ve manayı düşünmek şeklinde izlemek anlamına gelir.Mastarı tilavettir Tilavet sadece Yüce Allah’tan gelen kitablara bağlılık için kullanılır.Bu bazen okumak,bazen de orada yer alan emir ve yasakları ,teşvik ve sakındırmaları ciddiye alıp gereğini yapmak ya da orada olduğuna kanaat getirilen şeyleri yapmaktır.bu okumaktan daha özel bir anlam ifade eder.Buna göre,her tilavet bir kırattir ama her kıraat bir tilavet değildir 108/Yunus-30 8/Enfal-31 29Ankebut-51 10/Yunus-16 8/enfal-2 18/Kehf-27 5/Maide-27 37/Saffat-3 Bu ayetlerde bahsedilen kıraat edilecek şeylerdir /Bakara-121 de tilavet;ilim ve amelle ona bağlanmak 3/Ali İmran-58 de indirmek anlamında 2/Bakara-102 de söz anlamında kullanılmaktadır (RAGIB EL İSFAHANİ) Elmalı Hamdi Yazır Tilavetle ilgili şöyle diyor: Tilavet iki manaya gelir: 1-Takip etmek,bir şeyin ardına düşmek 2-Satır satır okumak TERTİL Rettele:Bir şeyi bir doğrultuda sıralamak ve düzenlemek Tertil;Kelimenin ağızdan akıcı ve düzgün bir şekilde çıkmasıdır 73/Müzemmil-4 "Ve Kur'an'ı da belli bir düzen içinde (tertil üzere) oku." 25/Furkan-32 "Küfredenler dediler ki: «Kur'an ona tek bir defada, toplu olarak indirilmeli değil miydi?» Biz onunla senin kalbini sağlamlaştırıp-pekiştirmek için onu böylece (ayet ayet indirdik) ve onu 'belli bir okuma düzeniyle (tertil üzere) düzene koyup' okuduk." Mustafa İslamoğlu: Rettelnahu tertila ifadesinin açılımı şudur:Bütünlüğü olan öğretiyi,onun iç bütünlüğünü bozmadan anlaşılmasını,öğrenilmesini,yaşanmasını ve korunmasını sağlamak için bir süreç ve sıra içerisinde talim ettirmek.furkan 30.ayette Allah Rasulunun kıyamette şikayet edeceği “hecr”in yani terkedilmişliğin panzehiri “tertil”dir.Zira tertil vahyi hayata okumaktır KIRAAT Kıraat;Kalpte yazılı veya kayıtlı olanı bilinen bir lisanla dillendirmek( İbni AŞUR) Kıraat-tertil ve tilavet ilişkisi nasıldır? Buna en iyi örnek olarak şunu verebiliriz. Ashab'tan şöyle rivayet edilir: "Biz on ayet okur ,onu hayatımıza aktarır sonra diğer ayetlere geçerdik" İşte Ashab'ın yaptığı eylem içerisinde hem kıraat var hem tertil var hem de tilavet vardır Ashab Kur'an'ı kıraat ediyorlardı yani sözsel boyutuyla,ağızdan çıkma ile okuyordu:Bu okuma işini beli bir düzen ile yani on ayet on ayet ile yani tertil üzere kıraat ediyorladı.Ayrıca bu kıraatlerini o ayetleri amellerine çevirerek tilavet gerçekleştiriyorlardı,yani ayetleri hayatına aktarıyorlardı.Bunu yaparken bir sıralamaya-tertile yada tedrice dikkat ediyorlardı. Bu üçlü birbirini tamamlayarak olması gerekeni ortaya koyuyor.Ehli Kitap bunu bildikleri halde 3 lü halkada kopukluk yapıyorlardı.Bugün Müslümanların yaptığı gibi. Bugün insanlar Kuranı tertil üzere tilavet etmeyi tecvide çevirmişler,öyle anlamaya ve anlatmaya çalışmışlardır. Bugün insanların Kur'an okumaktan maksadı onu metninden tecvide uygun olarak okumaktır.Biz de böyle anlarsak "ikra" ile kastedilenin ne olduğunu tam olarak anlayamayız. Hani halk arasında şöyle bir söz vardır: "Benim oğlan bina okur,döner döner yine okur" Biz de yıllarca Kuranı yüzünden okuruz,döner döner yine okuruz ama bir türlü tertil ile tilavet kısmına giremeyiz. Tertil ile tilavet kısmına girmeyen okuma ancak "bina" okumaktan farksızdır. Ayetin diğer kısımlarını sonra irdeleyim inş. |
re: BİR AYET BİR YORUM 1.utlu : oku 2.ma : şey 3.uhıye : vahyedilen 4.ileyke : sana 5.min : dan 6.el kitabi : kitap 7.ve ekımı : ve ikame et (kıl) 8.es salate : namaz 9.inne : muhakkak 10.es salate : namaz 11.tenha : nehyeder, yasaklar, mani olur 12.anil fahşai (an el fahşai) : fuhuştan, kötülükten 13.ve el munkeri : ve münker, nekir, kötülük 14.ve le : ve elbette, mutlaka 15.zikrullahi (zikru allahi) : Allah'ın zikri 16.ekberu : en büyük 17.vallahu (ve allahu) : ve Allah 18.ya'lemu : bilir 19.ma : şey(ler), ne 20.tasneune : yapıyorsunuz Namaz,dinin direği olarak belirtilen ilahi vecibe, Namaz,mümin'in miracı, Namaz,kulun yaradanıyla sohbeti, kulu Allah'a yaklaştıran en büyük ibadet, Namaz,sırlarla dolu ancak yalnız hakikat ve hikmeti anlaşılınca yerine getirilebilen bir farz. Namaz,ile kıbleye yönelme istiklal,vahdet ve birlik sembolü Namaz,terbiye. Namaz,haramlardan sakınma Namaz,takva Namaz,nimetin şükrü Namaz,günahlara kefaret Namaz,arınma,temizlenme Namaz,kulu rabbine yaklaştırma ve İlahi aşka ulaşma Namaz,Şeytana karşı en büyük koruma Namaz,Ahlaklanma Namaz,tevhidi duruşun simgesi Namaz,zikir,tefekkür Maddeler halinde verdiğimiz özelliklerin hepsini kendinde barındıran namaz dinin direği denilmesi ne kadar manidardır.Namaz ibadetinde dünya müslümanları olarak tek bir dil ile kılınması namazın vahdetin sembolü olduğunu tek dil ile kılınması apaçık ortaya koymaktadır aynı yakarışla birleştirmesi ehemmiyetini gözler önüne sermektedir. Allah'u ekber nidasıyla,küfre,zulme,tağutlara,sapmışlara,başka rabler edinenlere Allah en büyüktür demekle idrak ve kalpten söylenmesi tevhidin sembolüdür. Namaz zikirdir,Allah'a en yakın olma anıdır kalplerin huşu ile rabbine yönelişidir Allah ile konuşmadır duadır,teffekürdür,şükrü edadır. Bilimsel yönüyle yapılan bir araştırma sonucuna göre,havada bulunan ozon 3 denilen gaz şafak vaktinde en yüksek derecededir ve güneşin doğuşuyla yok olmaktadır.Bu gazın sinir sistemi üzerinde,kas ve zihinsel faaliyetler üzerinde o gazı şafak vaktinde solumaktaki lezzet ve canlılık veren yönü namazın aynı zamanda şifa olduğunun ispatıdır. Allahu teala fussilet suresi 19-22 ayetlerinde şöyle buyurmaktadır: Allah'ın düşmanlarının bir araya getirilip toplanacakları gün işte onlar,ateşe bölükler halinde dağıtılırlar.Sonunda oraya geldikleri zaman,onların işitme,görme (duyuları)ve derileri kendi aleyhlerine şahitlik edecektir.Kendi derilerine dediler ki.Niye aleyhimize şahitlik ettiniz?Dediler ki:Herşeye nutuk verip konuşturan Allah,bizi konuşturdu.Sizi ilk defa o yarattı ve O'na döndürülmektesiniz.Siz,işitme,görme (duyularınız) ve derileriniz aleyhinize şahitlik eder diye sakınmıyordunuz.Aksine yapmakta olduklarınızın bir çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz. Bu ayeti kerime bizlere her eylemimizde ve söylemimizde şahitlerin Allah'ın huzuruna vardıkları zaman şahitlik edeceklerinin ve Ayetlerle yumuşamayan kalplerin ateş ile cezalandırılacığın ispatıdır.Demekki Namaz aynı zamanda duyularımızın Allah'a şahitlik yapacakları günde bize şahitlik edeceklerinin ispatı ile huşu ile kılınan namazın ne kadar ehemmiyetli olduğunun örneğidir. Namaz'ın dinin direği denilmesi elbette boş yere değildir.Namaz ile Allah'a tam bir teslimiyet ve itaat oluşur .Kardeşlerim namazlarımızı hafife almak Allah'ın dinini hafife almaktır.Kuran'ın özü nasıl Fatiha ise İnsanında Rabbine tam teslimeti namaz'dır. Şu linkteki resme dikkatlice bakalım. http://forum.medineweb.net/images/101.gif |
re: BİR AYET BİR YORUM Kur'anda namaz-salat kavramı "ekimus salah" yani namazı ikamet etmek tabir kullanılır. "İkame"kelimesi "kame" "ayağa kalktı" kelimesinden gelir.Kıyam kavramı da yine bu kökten türemedir. Namazı ikame etmenin açılımını aslında ayet güzel bir şekilde açıklıyor: Namazı ayağa kaldırmak-ikame etmek,fahşiyattan-kötü işlerden uzak durmayı gerektirir. Namazı ayağa kaldırmak-iakame etmek,münkerden-kötülüklerden kaçınmayı gerektirir. Namazı ikame etmek,yanlışlardan sıyrılmak,doğrulmak demektir Namazı ikame etmek,özün sözün bir olması demektir Namazı ikame etmek,dosdoğru olmak demektir Namazı ikame etmek,hayatın bütün alanlarını Allah adına yaşamak demektir. Namazı ikame etmek,her zaman Allahın sınırlarına riayet etmek demektir Namazı ikame etmek,Kulluğun Allaha olduğunun farkındalığına varmaktır Namazı ikame etmek,Küfür ile şirk arasındaki bir ayıraçtır Namazı ikame etmek,yolun yarısında benzinin bitmesine engel olmak demektir Namazı ikame etmek demek,Kitaba ve sünnete sarılmak demektir Namazı ikame etmek demek,Kur'anı hayat merkezine almak demek Namazı ikame etmek demek,hayatın anlamını kavramak demek Namazı ikame etmek demek,Ahirette sorguyu kolaylaştırmak demek ............................. |
re: BİR AYET BİR YORUM Siz, İnsanlar kastı ile Allah İslam üzere olan ümmeti topluluğu,insanlar için çıkarılmış hayırlı bir topluluk olarak bizlere tanıtmaktadır .Hayırlı bir toplumun öncelikle Ahlak üzere olduğunu ,çünkü emri bil marufu emrediyor,nehyi anil münkerden sakındırıyorsunuz.Kurani kerimde öncelikli olarak hep iman emri verilmiştir ama bu ayeti kerimede öncelikle Ahlak verilmiştir çünkü şöyle yorumluyabiliriz Ahlak üzere olamayan bir topluluk Kamil bir imanıda elde edemiyecektir. Allah'ın ipine sıkıca sarılarak birliktelik ile, tek bir vücud olabiliyorlar. Eğer Ehli Kitap da bu anlatılan vasıflar üzere olsaydı, elbette onlar için de daha hayırlı olurdu. Fakat onlar kendi aralarında ihtilaf ettiler ,anlaşmazlığa düştüler. İçlerinde inanan bir topluluk vardır,ama azınlıktadırlar çoğunluk ise hüsrana uğramış fasıklardandırlar. Çünkü siz Allah'a iman ediyorsunuz marufu emretme ve münkeri engelleme görevini yerine getiriyorsunuz.Bilindiği gibi,bu onurun tüm ümmeti kapsayacak şekilde genelleştirilmesi, ümmetin içindeki bazı kimselerin gerçek imana sahip olmaları, marufu emretme ve münkeri yasaklama görevini hakkıyla yerine getirmeleri dolayısıyladır. |
re: BİR AYET BİR YORUM 1.ve kul : ve de 2.li el mu'minati : mü'min kadınlara 3.yağdudne : çeksinler, indirsinler 4.min ebsari-hinne : (onların) gözlerinden, bakışlarından, bakışlarını 5.ve yahfazne : ve korusunlar 6.furuce-hunne : (onların) ırzları 7.ve la yubdine : ve açmasınlar 8.zinete-hunne : (onların) ziynetleri 9.illa : dışında, hariç 10.ma : şey 11.zahera : zahir oldu 12.min-ha : ondan 13.vel yadribne (ve li yadribne) : ve örtsünler 14.bi humuri-hinne : (onların) başörtüleri 15.ala : üzerine 16.cuyubi-hinne : (onların) yakaları 17.ve la yubdîne : ve açmasınlar 18.zinete-hunne : (onların) ziynetleri 19.illa : dışında, hariç 20.li buuleti-hinne : (onların) eşleri, kocaları 21.ev : veya 22.abai-hinne : (onların) babaları 23.ev : veya 24.abai buuleti-hinne : (onların) kocalarının babaları 25.ev : veya 26.ebnai-hinne : (onların) oğulları 27.ev : veya 28.ebnai buuleti-hinne : (onların) kocalarının oğulları 29.ev : veya 30.ıhvani-hinne : (onların) erkek kardeşleri 31.ev : veya 32.beni ıhvani-hinne : (onların) erkek kardeşlerinin oğulları 33.ev : veya 34.beni ehavati-hinne : (onların) kız kardeşlerinin oğulları 35.ev : veya 36.nisai-hinne : kadınlar 37.ev : veya 38.ma meleket eymanu-hunne : (onların) ellerinin altında sahip oldukları, 39.evit tabiine (ev et tabiine) : veya onlara tabi olanlar, hizmetliler 40.gayri uli el irbeti : kadına ihtiyaç duymayan 41.min er ricali : erkeklerden 42.evit tıflillezîne : veya çocuklar ki onlar 43.lem yazharu : zahir olmaz, farkına varmaz 44.ala avratin nisa : kadınların avret yerlerine 45.ve la yadribne : ve vurmasınlar 46.bi erculi-hinne : (onların) ayakları 47.li yu'leme : bilinsin diye 48.ma yuhfine : gizlediklerini 49.min zineti-hinne : (onların) ziynetlerinden 50.ve tubu : ve tövbe edin 51.ilallahi (ila allahi) : Allah'a 52.cemian : topluca (hepiniz) 53.eyyu-ha : ey 54.el mu'minune : mü'minler 55.lealle-kum : umulur ki böylece siz 56.tuflihune : felaha eresiniz Bu ayeti kerime özellikle Mümin kadınların hicabını anlatmakla beraber nasıl davranacaklarını nelere dikkat edeceklerini açıklamaktadır.bu ayetten çok güzel ve net bir şekilde çıkarabilirler. |
re: BİR AYET BİR YORUM 1-Ayet-i kerime tesettür farzının delilidir.(Nur 31 ve Ahzab 59.)Müslüman biri kem küm edip, tesettür hakkında ileri geri konuşunca dellilleri bu ayetlerdir. 2-Bu ayet-i kerime tesettürün sınırlarını çizdiği gibi müslüman bir kadının mahremi olup olmayan kişileri de belirtir. ...Cazibe ve güzelliklerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin ya da kız kardeşlerinin oğullarından, kendi evlerindeki kadınlardan, yahut yasal olarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar... Yukarıda sayılan gruplar dışındaki tüm erkekler kadının mahremidir.Toplumumuzda nikah düştüğü halde bazı akraba ilişkilerinde ''O benim dünya ahiren bacım/kardeşim, öyle şey düşünmüyoruz , ne olcak onun yanında kolum kısa olsa vs. gibi söylemlere rastlıyoruz.Maalesef bunlar ayet-i kerimenin ruhuna ters.Allah bir şeyi haram veya helal kıldıysa mutlaka bir hikmeti vardır.Bizler kusursuz uygulamak zorundayız. |
re: BİR AYET BİR YORUM Bugünün ayetini görsel olarak vereyim görsellik daha etkili oluyor. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
re: BİR AYET BİR YORUM 1.ya eyyuha :ey 2.ellezine :onlar, olanlar 3.amenu : amenu oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler 4.ectenibu : çekinin, sakının 5.kesiren : çok 6.min ez zann(zanni) : zandan 7.inne : muhakkak 8.ba'de : bazısı, bir kısmı 9.ez zanni : zan 10.ismun : günah 11.ve la tecessesu : ve tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini, hatalarını araştırmayın), merak etmeyin 12.ve la yağteb : ve gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin) 13.ba'du-kum : sizin bir kısmınız 14.ba'da(ba'den) : bir kısmı 15.e yuhibbu : sever misiniz 16.ehadu-kum : sizden biri 17.en ye'kule : (bir şey)'i yemek 18.lahme : et 19.ehi-hi : kardeşi 20.meyten : ölü, ölmüş halde 21.fe : işte böyle, elbette 22.kerihtumu-hu : onu kerih gördünüz, tiksindiniz, ondan hoşlanmadınız 23.ve itteku allahe : ve Allah'tan sakının, Allah'a karşı takva sahibi olun 24.inne allahe : muhakkak ki Allah 25.tevvabun : tövbeleri kabul eden 26.rahimun : rahim olan, rahim esması ile tecelli eden Zan duygusu insanda mevcut bulunan en büyük şer güçtür Varolmayan ya da varolması mümkün olmayan şeyleri imkan dahilinde göstererek bilinci adeta esir eder.Tüm korkuların, endişelerin, sıkıntıların kökeninde zan yatar. Ve işte Rabbiniz hakkındaki sizin bu zannınız, sizi helaka sürükledi. Böylece hüsrana düşenlerden oldunuz. Fussilet 23 ********************* devam edecek********************* |
re: BİR AYET BİR YORUM Hucurat suresi toplumsal ahlaki ilişkileri açıklayan bir suredir.12.ayette karşımıza kavram olarak şunlar çıkıyor: -Ey İman Edenler İfadesi -Kaçınmak-ictinab etmek kavramı(Kur'an'daki başka ayetlerdeki "kaçının" ifadeleri nelerdir? -Zann kavramı -İsm(Günah)kavramı(Kur'an'da başka hangi ayetlerde neler için ism-günah kavramı kullanılır) -Tecessüs(Ayıp Araştırmak-Casusluk Yapmak) kavramı -Arkadan Çekiştirmek İfadesi(Gıybet) -Allah'tan İttika-Korkmak Kavramı(Takva) -Tevbe Kavramı-Tevvab Kavramı -Rahim Kavramı |
re: BİR AYET BİR YORUM [size=xx-large]وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا طَائِرٍ يَطِيرُ بِجَنَاحَيْهِ إِلَّا أُمَمٌ أَمْثَالُكُمْ ۚ مَا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍ ۚ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّهِمْ يُحْشَرُونَ[/size] Ve ma min dabbetin fil ardı ve la tairin yatiru bi cenahayhi illa umemun emsalukum, ma farratna fil kitabi min şey’in summe ila rabbihim yuhşerun(yuhşerune)Enam Suresi 38 Yerde kımıldayan bütün hayvan türleri ve kanatları ile uçan bütün kuş çeşitleri sizler gibi birer canlılar topluluğudurlar. Biz hiçbir şeyi o kitabın dışında bırakmadık. Sonra bunlar, Rabblerinin huzurunda biraraya getirilirler. |
re: BİR AYET BİR YORUM 1.ve ma : ve değil 2.min dabbetin : yürüyen hayvandan 3.fi el ardı : arzda, yeryüzünde 4.ve la tairin : ve kuş yoktur 5.yatiru : uçar 6.bi cenahayhi : iki kanadı ile 7.illa umemun : ümmet olmasın 8.emsalu-kum : sizin gibi 9.ma farratna : eksik bırakmadık 10.fi el kitabi : Kitap'ta 11.min şey'in : bir şeyi (bir şeyden) 12.summe : sonra 13.ila rabbi-him : Rab'lerine 14.yuhşerune : haşrolunacaklar, huzurunda toplanacaklar Kuran'i Kerim mükemmel bir kitaptır, tamamlanmış bir kitaptır, eksiği yoktur. Sonra da Rab'lerinin katında toplanacaklar biraraya geleceklerdir. |
re: BİR AYET BİR YORUM 1.bel:hayır 2.nakzifu:atarız 3.bi el hakkı:hakkı 4.alel batıli (ala el batıli):batılın üzerine 5.fe yedmeğu-hu:o zaman onu mahveder 6.fe iza:böylece o zaman 7.huve : o 8.zahikun:zail olanlar (olmuştur), yok olanlar (olur) 9.ve lekum el veylu:ve size yazıklar olsun 10.mimma (min ma):şeylerden 11.tasıfune:sizin vasfettiğiniz (isnat ettiğiniz) |
re: BİR AYET BİR YORUM Hakk geldi batıl zail oldu.Yaradılıştan günümüze kadar hep Hakk ile Batıl savaş halindedirler,1400 yıl öncesi Hakkın kelamını yeryüzüne hakim kılan Peygamber ve sahabe topluluğu Hakkı yaşadılar ve zail olmuş bir toplumu Hakka döndürmeyi Allah'ın izni ile yapabildiler. Günümüzde aynı kararlılık ile Muvahhid müslümanlar her zaman batılın karşısında durarak Hakkı temsil etmeye çalışmaktalar,1400 yıl öncesinde Peygamber efendimiz Tebliğini direk Kafirlere yapıyordu ama günümüz islam aleminde Ortaya çıkan kişiler islam kimliği ile çıktıkları için Hakk ile Batılı ayıretme adına insanların kafası karışmıştır Bu tür bir karışıklığı anca ve anca Hakkın kelamı olan Kuran ile aşabiliriz.Hakkın Batıla Galip gelmesi için Her daim ne pahasına olursa olsun söylemekten çekinmeden Şu sözü kendilerine siper yapmış olanlara çağrı olarak Her doğru Her yerde söylenmez mantığını aşarak her doğruyu her yerde söyleyebilmeliyiz. |
re: BİR AYET BİR YORUM ya eyyuha: ey el muzzemmilu (zemmele): örtünen, örtünüp gizlenen (gizlendi) kum: kalk el leyle: gece illa: hariç, dışında kalilen: az nisfehu: onun yarısı kadar ev: veya inkus : (nakis) eksilt minhu: ondan kalilen: az, biraz ev: veya zid: ziyade kıl, arttır aleyhi: onu ve rettili: ve güzel oku el kuran'e: Kuran'ı tertilen: tane tane, yavaş yavaş, güzel bir şekilde |
re: BİR AYET BİR YORUM Allah,Hz Muhammed’e risaletle görevini yüklemiştir.Bu da diğer peygamberlerin yaptığı şeyleri yapmak zorundaydı.Yoksa bir kenara çekilip davetten geri kalması söz konusu değildi.Bütün peygamberlerin hayatı mücalede içinde geçmiş olup,Allah’ın vahyini insanlara tebliğ etmişler,dinin ikamesi için çaba sarfetmişlerdir.Hz Muhammed de böyle yapmalıydı.Artık kendisine yüklenmiş büyük işleri ve ağır yükü yerine getirmeliydi.Yattığı örtüsünden kalkıp uyanmalıydı.Düşüncelerdeki ve yaşamda uyuşukluktan silkinilmesi gerekiyordu.Çünkü kendisinin deyimiyle:”Artık uyku devri geçmişti”.Bundan sonra onun hayatı uyanıklık,meşakket ve uzun mücadeleden ibaret olacaktı.Bu mücadeleler hiçbir zaman başıboş olmayacaktır.Bu mücadeleye hazırlık için Allah,inananların gece kalkıp Kuranı tertil etmesini emrediyor. -RE-TE-LE- kelimesi;düzgün oldu,sıraya girdi,muntazam oldu,düzgün ve akıcı konuştu anlamlarına gelir. -RET-TE-LE kelimesi;düzenledi,sıraya koydu,bir şeye istikamet üzere düzenledi,düzenli ikame etti,sözü yerli yerinde akıcı,vurgulu söyledi anlamındadır. Bu kelime,düzen,program ve süreklilik içeren kavramsal bir yapıya sahiptir.Tertil üzere anlatılan okumak,bu temel üzerine kurulur ve gelişir.Bir süreç içinde inen Kuranın okunması bırakılmadan sürdürüldüğü zaman,pratik olarak Kuranın bir program içinde okunması ve uygulanması yani tertil ortaya çıkıyor: "Küfredenler dediler ki: «Kur'an ona tek bir defada, toplu olarak indirilmeli değil miydi?» Biz onunla senin kalbini sağlamlaştırıp-pekiştirmek için onu böylece (ayet ayet indirdik) ve onu 'belli bir okuma düzeniyle (tertil üzere) düzene koyup' okuduk.Sana bir misal vermezler ki, Biz onun gerçeğini ve en iyi anlaşılanını sana vermemiş olalım".Furkan/32-33 Ayette de açıkça ortaya konulduğu gibi Kur’an tertil üzere nazil olmuştur.Yani tedrici yapıya sahiptir.Bu tertil insanların içinde bulunduğu konumu göz önüne alır.Bu konuma binaen ayetler indirir ve müminlere bir metod ortaya koyar.Bu metod Rabbani bir metop olup,kıyamete kadar geçerlidir.İnsan bu tedrici metod sayesinde hiçbir zaman aşılması gereken bir merhaleyi aşmadan diğer merhaleye geçemez.Geçtiği anda metotdan,tertilden sapha,inhiraf başlamıştır.Bu durumda insanın aceleci olmasından kaynaklanmaktadır: “İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Size ayetlerimi göstereceğim, bunu Benden acele istemeyin.”Enbiya/37 Acelecilik,vahyin tertil üzere okunmasıyla tam bir zıtlık oluşturuyor.Acelecilik tertilden uzaklaşmayı sağlar.Müslüman hiçbir zaman aceleci olmaz.Çünkü Müslüman bilir ki;dinin ikamesi için bir ömür bile yetmeyebilir.Müslüman adımlarını yavaş yavaş atar,merhaleyi atlanması gerektiğinde atlar.Önemli olan Müslüman için,Allah için çalışıp çabalamaktır. “Bizim uğrumuzda mücahede edenleri-çalışıp çabalayanları-biz elbette yollarımıza eriştireceğiz”Ankebut-67 Allah ayetlerinde Müslümanların öncelikle bu davaya yüklenebilmeleri için onların nefsi olarak hazırlanmalarını istiyor.Tevhid bir kainat nizamı olup,bunu uygulamakla görevli insandır.İnsanların pek çoğunun cahil, nankör ve hevasına uyan türden ve pek azının da şükredici olması nedeniyle,tevhidi yeryüzünde yerleştirmek gerçekten zordur.Tevhidin tebliğçileri öyle belaler,müsibetler,eziyet ve işkencelerle karşılaşırlar ki,Allaha imanla doygunluğa erişmemiş olan kalpler buna dayanamaz ve tebliğ görevini yerine getiremezler.Bu bakımdan,önce kadınlara,mala,mülke,çocuklara,her türlü eşyaya,ekinlere ve kazanca karşı beslenen aşırı sevgi hayatın amacı olmaktan çıkarılarak,salt Allahın rızasında doyuma ulaşmak tevhidin tebliğcileri için aşılması gereken ilk basamaklardır.Bu basamakları aşmak için tebliğçilerin Rabbıyla karşı karşıya durması ve günün hiç olmazsa belirli vakitlerinde miraca çıkıp, Rabbinin katına yükselmesi gerekir.Yani vahiyle içli dışlı olması,onu hayatıma nasıl aktarabilirim diye tefekkür etmesi gerekir.Bu vaktin en uygunu gece vakti olduğunu ayet bize bildiriyor. |
re: BİR AYET BİR YORUM Alıntı:
|
re: BİR AYET BİR YORUM Müzzemmil ve Müddessir 1.ayetlerini "Ey örtüsüne bürünen" diye çevirmişler genellikle. Bu iki kelime arasında fark var mıdır acaba? |
re: BİR AYET BİR YORUM Alıntı:
|
re: BİR AYET BİR YORUM 5.Ayet-Biz sana (sorumluluğu) ağır bir mesaj tevdî edeceğiz; Bu davayı yüklenmek zor iştir.Çünkü insan her yaptığından sorumlu tutulacaktır.Allah insana en büyük sorumluluk olarak da Kuran’ı indirmiştir: “Biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, Allah'ın korkusundan onu baş eğmiş, parça, parça olmuş görürdün. Bu misalleri düşünsünler diye insanlara veriyoruz.”Haşr/21 İnsan yüklenmişti bu sorumluluğu.Kuranı hayata aktarmak zor iş olmasına karşın fıtrata uygun olduğundan,insanın yüklenebileceği bir sorumluluktur.Çünkü;”Allah insana kaldıramayacağı yükü yüklemez”.Bu ağır sözü yani Kuranı yerine getirmek,gecenin bir kısmını Allahla baş başa geçirmeyi gerektiriyordu.Bu zaman içinde Rasulullahdan Kur’an okuması ,Rabbinin adını anması ve gönlünü her şeyden arındırarak Rabbe yönelmesi isteniyordu. Bir eğitimdi Rasulullahın tabi tutulduğu.Ağır sözün gereklerini yerine getirebilmesi için bazen ağırlaşan,şartlara uygun bazen de hafifleyen bu eğitim,O’nun hayatının her anından eksik olmamıştır.Tevhidi tebliğ belirli bir zamana ait bir görev değildir.Bilakis Allah’ın Rasullerinin ve kullarının hayatlarının amacıdır.Şu da unutulmamalıdır ki hazırlık ile mücadele iç içedir.Yani Müslüman kendini davete hazırlamak için uğraşırken mücadeleden de geri kalmayacaktır.Kaldığı zaman onun hazırlığı mistik bir hazırlık olup,Müslüman bir davetçiye yakışmaz.Hazırlık ile mücadeleyi birbirinden ayırmak,iman-amel ayırımına benzer ki ters bir mantıkdır. “Biz sana kolay olanı yapmayı sana kolaylaştırırız”A’la/8 “Andolsun Kuranı öğüt olsun diye kolaylaştırdık.Öğüt alan yok mudur?”Kamer/17 “Allah kolaylık ister,zorlık istemez”Bakara/185 “Allah, buyruğuna karşı gelmekten sakınan kimseye işinde kolaylık verir”Talak/4 Allah Beled suresinde de bu yolun zor geçit olduğundan bahsediyor.İslamın kolay yol olmasıyla bunlar arasında bir çelişki var gibi gözükmektedir.Ama aslında bir çelişki yoktur.İslamın kolay yol olmasından söz edilirken,onun fıtrata uygun olması ortaya konuluyor.Bu yolda yürüyen insanının vicdanına ters olmadığı için ona zor gelmez. İnsan bu yolu takip etmeye karar vermeden önce insana gerçekten zor gelir.Bu yola girdiğinde nefsi hevesleri ve cahiliyye ile devamlı çatışacaktır.Ama Allah ona yardım edecek,yollarını kolaylaştırıp yoluna iletecektir. Eğer İslam kolay yol olmasaydı,ashab nasıl,sosyal baskı,işkence,eziyet ve pisikolojik baskı gibi cahiliyyenin tavırlarına karşı koyacaktı.İslam kolay yol olduğu için Allah onları muzaffer kıldı.Çünkü onlar fıtratın güçlerine dayanmaktaydı. |
re: BİR AYET BİR YORUM Kuran davetçileri özellikle geceleri kalkmalı ve mutlaka Kuran çalışmalıdırlar.Lakin gece çalışması gündüz çalışmasından daha verimlidir huzur ve sessizlik ve kafa dağınıklığı gündüz vaktindeki gibi değildir. Kuran mutlaka tertil ile okunmalıdır. Kuran'ın ağır bir sorumluluğu olduğu ve tefekkür edilerek okunması.Kendilerini Kuran davetçileri görenlerin alakasız ve gereksiz her şeyden uzaklaşıp sadece Allah'a yönelmelidirler. Kuran davetçileri O'ndan başka ilah olmadığını iyi kavramalı, Allah'ı vekil tayin edip Allah'tan başka güç ve kuvvet olmadığının bilinci ile O'na güvenmelidirler,yapılan sataşma ve ithamlara karşı sabretmelidirler. Davet ettiği kimselerden ayrılırken onlarla tekrar görüşebileceklerini ve yüz yüze bakabileceklerini hesap etmeli, muhataplarının yanından onları darıltmadan, kırmadan ayrılmalıdırlar,ahireti yalanlayan inkarcıların akıbetini Allah'a bırakmalı, onlara süre tanımalıdırlar. Yaptıkları davetin hemen olumlu sonuç vermesini beklemeden sabredebilmeliler, eğer davetleri sonuç vermediyse hemen pesedip cezalandırmayı tercih etmemelidirler. Onlardan bazıları ya zaman içinde doğru yolu bulacaklar, ya da bu dünyada veya ahirette Allah tarafından cezalandırılacaklardır. |
Re: Bir ayet bir yorum وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَٰذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا Ve kaler resulu ya rabbi inne kavmittehazu hazel kur’ane mehcura(mehcuran) Ve resul: Ey Rabbim! Muhakkak ki benim kavmim, bu Kuran'dan ayrıldı (Kuran'ı terketti) dedi. İlahi sevda ve Fecr Ayeti kerime Furkan Suresi 30 Forumdaki Kardeşlerim Kuran bütün hepimizedir neden uzak duruyoruz bir iki satır dahi yazamıyormusunuz duyarsız kalmayalım anlatalım anlayalım yaşayalım hep beraber... |
Re: Bir ayet bir yorum ve kale:ve dedi er resulu:resul ya rabbi:ey Rabbim inne:muhakkak kavmi:benim kavmim ittehazu:edindiler haza:bu el kur'ane:Kur'an mehcuran:ayrılmış, uzaklaşılmış, terkedilmiş olan |
re: BİR AYET BİR YORUM Bu ayeti anlayabilmemiz için öncesini bilmemiz gerekli.Neye binaen Hz Peygamber bu sözü söyledi?İman edip sonra Kur'an 'dan ayrılanlar için mi, münafıklar için mi? |
re: BİR AYET BİR YORUM Bu ayet Mekki bir suredir.Allah Mekke ortamda hem müminlere hem de müşriklere uyarıda bulunurak kıyamet gününde Allah Rasulunun serzenişte,şikayette bulunacağından bahsediyor."Kavmim bu Kur'anı(Okunan,iletilen vahyi) terketti" Allah yolun başında bir anlamda uyarıyor insanları.Adamın çocuğunu destiyle su doldurmaya gönderirken "sakın destiyi kırma" demesi gibi. Bu ayetin gerçekleştiğini şahit değil miyiz hepimiz.Kur'an mehcur-terkedilmiş halde değil mi günümüzde?.Yani insanlar Allahın uyarısını dikkate almamış,Kur'anı terketmişler. Ayette geçen "ittihazu" yani "edindiler" kelimesi dikkat çekiçi bir kelimedir. Kur'anda bu ifade şunlar için de kullanılıyor: -Samirinin buzağısını put edinmek(4/Nisa-153) -Dini oyun ve eğlence edinmek(5/Maide-57)(6/Enam-70)(7/Araf-51) -Şeytanı dost edinmek(7/Araf-30) -Mescidi Dırar edinmek(9/Tevbe-107) -Allah'tan başka ilah edinmek(18/Kehf-15)(21/Enbiya-24) -Yeryüzünde tanrı edinmek(21/Enbiya-21) Kur'an'ı terkedilmiş-mehcur edinmek (25/Furkan-30) -Allah'tan başka veli/dost/otorite edinmek(29/Ankebut-41)(42/Şura-6 ve 9)(45/Casiye-10) -Putlardan dost edinmek(39/Zümer-3) -Allah'tan başka şefaatçi edinmek(39/Zümer-43) -Ayetleri alay edinmek (45/Casiye-9)(45/Casiye-35) -Hevayı ilah edinmek(25/Furkan-43)(45/Casiye-23) -Allah'tan başka kimseleri yakınlık edinmek (46/Ahkaf-28) -Allah ile aralarında putları vesile edinmek (29/Ankebut-25) Kur'anın nasıl mehcur bırakıldığını sonra açıklamaya çalışalım inş. |
re: BİR AYET BİR YORUM Kuran'ı kerimin terk edilişini daha iyi anlamak için 25/FURKAN-27: Ve yevme yeadduz zalimu ala yedeyhi yekulu ya leytenittehaztu mear resuli sebila(sebilen). Ve o gün, zalim ellerini ısırır: Keşke resulle beraber (Allah’a giden) bir yol ittihaz etseydim der. 25/FURKAN-28: Ya veyleta leyteni lem ettehız fulanen halila(halilen) Yazıklar olsun, keşke ben filanı (o kişiyi) dost edinmeseydim. 25/FURKAN-29: Lekad edalleni aniz zikri ba’de iz caeni, ve kaneş şeytanu lil insani hazula(hazulen) Andolsun ki bana zikir (Kuran’daki ilim) geldikten sonra beni zikirden saptırdı ve şeytan, insana yardımı engelleyendir. 25/FURKAN-30: Ve kaler resulu ya rabbi inne kavmittehazu hazel kurane mehcura(mehcuran) Ve resul Ey Rabbim! Muhakkak ki benim kavmim, bu Kuran’dan ayrıldı (Kuran’ı terketti) dedi Allah Furkan suresinin 27 - 30 ayetlerinde mahser gününden haber veriyor, Zalim ellerini ısırıyor, edindiği dostu onu cehenneme gitmesine sebeb oluyor. Resul ona Kurandaki ilmi açıklamasına rağmen Resulden Yüz çevirenlerle beraber yüz çeviriyor. 44/DUHAN-14: Summe tevellev anhu ve kalu muallemun mecnun(mecnunun). Ve (O’NA) (şeytan tarafından vahyedilerek) öğretilmiş ve deli dediler ve sonra O’NDAN yüz çevirdiler. Furkan 30´da Ey Rabbim muhakkaki benim kavmim bu Kurandan ayrildi diyen resul hitabı bütün asırlaradır. Kavmittehazu diyor Resul, Kavmim diyor Kurani Terk etti. Peygamber Efendimizin Kavmi Sahabe Kuran'ı Terk etmemişti, aksine yasamış ve yaşatmışlardı. Resul Kuran hakikatlerini açıklamasına rağmen insanlar Kuran hakikatlerinden ayrılıyor devam edecek............ |
re: BİR AYET BİR YORUM Kur'an'ı insanlar niçin terketti? -Kimi insanlar Kur'anı duvarlara asarak terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı hayattın dışlayarak terkettiler -Kimi insanlar Kur'anı "Ben anlayamam" diyerek terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı "Ancak Alimler bilir" diyerek terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı dirilere değil ölülelere okuyarak terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı özel gün ve gecelerde okumak olarak algılayarak terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı bilim kitabı sanarak terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı içinde şifrelerin bulunduğunu sanarak terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı sadece ahlak kitabı algılayarak terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı "Bu çağa hitap etmiyor" diyerek terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı "Çoğu ayetler Hıristiyanlar,Müşrikler ve Yahudilere inmiştir,bizden bahsetmiyor" diyerek ayetleri üzerine almayarak terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı mealini ve tefsirini hiç okumadan terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı okusalar da ayetlerdeki hikmeti göz ardı ederek terkettiler. -Kimi insanlar Kur'an'ı evine hakim kılmasına rağmen dışardaki hayatına hakim kılmayarak terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı ezberleyip,hıfzedip anlamı üzerinde düşünmeden terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı okumayı tecvitli okumak sandıkları için terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı "Abdestsiz dokunulmaz" diyerek terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı bilgi dağarcığını geliştirmek için okuduklarından terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı gündemlerine kimse getirmedikleri için terkettiler -Kimi insanlar Kur'an'ı bildikleri halde terkettiler ........................................... |
re: BİR AYET BİR YORUM Bu kavim Kuran'ı nasıl terketmiştir!! Resulullah'tan hemen sonraki dönemlerde,Muaviye kendi saltanatını kurmak için Kur'an yapraklarını süngülerin ucuna taktırır iken Kuran'ı terkedenlerin başlangıcına yol açmıştır.Binlerce insanın kanı akıtılan bu fitneler döneminden sonra,Kuran kendi fikir ve düşünce sistemlerinin gölgesinde,evlerin baş misafiri görünümünde, en güzel sandukalarda ve kılıflarda asılmaya başlandı.Kuran'ın bir zahiri, bir de batını var denerek insanlar uzaklaştırılmaya başlandı.İleri dönemlerde cenaze törenlerinin kitabı sünnet, asker uğurlama, yağmur duasına çıkma,özellikle pilav günü gibi merasimlerin vazgeçilmez akse*suarı seviyesine düşürülüyordu. Günümüzde Kur'an yüzünden okunma anlayıp idrak etmeden sevap kazanma kitabı.Kan davalarında barışlarda Kuran'ın altından geçmelere. Lükse dayalı bir yaşam özentisi ile müslümalar. Kuran'ın kazancın Allah yolunda mallarımızı infak ayetleri unutulmaya yüztutmuş. Kuran günümüz müslüman toplum*larının değerlerinin kaynağından ziyade kutsallığıyla ön plana alınmıştır. Kuran'i bir yaşam çoktan gözden çıkartılmıştır. Müslümanlar tam bir kapitalizm içinde yaşıyorlar. Dünya ve mal sevgisi onları esir almış.Kat'i dönüş yurdu Ahiret hesabı onları sanki hiç alakadar etmemektedir yaşantısı ile yaşamaktayız. Şu soruları soralım kendimize Bakalım kurandan uzaklaşmışmıyız? Camilerde İslam mı hakimdir, yoksa .... Kıblemiz olan Kabei Muazzama,kimlerin elinde Okullarımız kime hizmet ediyor Ailelerimizde Kuran hükümleri ile hükmediyormuyuz İşlerimizde Kuran'i bir dürüstlük yapıyormuyuz Sorular çoğaltılabilir. |
re: BİR AYET BİR YORUM Ya eyyuhellezine amenu in caekum fasikun bi nebein fe tebeyyenu en tusibu kavmen bi cehaletin fe tusbihu ala ma fealtum nadimin(nadimine) ya eyyuha: ey ellezine: onlar, olanlar amenu:amenu oldular,Allah'a ulaşmayı dilediler in:eğer cae-kum:size geldi fasikun:bir fasık bi nebein:bir haber ile fe:o zaman tebeyyenu:beyan edin, araştırın en tusibu:bir musibet isabet ettirmeniz, kötülük yapmanız kavmen:bir kavim bi cehaletin:cehaletle, cahillikle, bilmeyerek fe:o zaman, o taktirde, sonra da tusbihu:olursunuz ala :ala ma:şey fealtum:yaptınız nadimine:pişman olanlar Allahu Teala Bu ayeti kerimede, özelikle günümüzde anlam kaymasına uğramış olan Fasık kavramına dikkattimizi çekerek o tür kişilerden bizlere bildirilen haberlerde ihtiyatlı olmayı,bu bize aktarılan bilgilerin doğru olup olmadığını araştırmayı emretmek*tedir. Böylece,yalan veya yanlış olma ihtimali bulunan haberlerden uzak durul*muş olur ve sağlam haberlere dayanılarak karar verilir.Haber neler olabilir bizlere 1400 yıldır ulaştırılan biligilerin doğru olup olmadığı bazında ne kadar ihtiyatlı davranıyoruz Kabbul ahbar gibi birinin bizlere aktardığı haber ve başka konularda ne kadar araştırma ihtiyacı duyuduk,Siyasi entrikaların yaşandığı dönemlerde yönetimi elinde bulunduran saltanat yöneticilerinin saray mollalarının aktardığı haberler ne kadar güvenli? Yalnız ve Yalnız tek doğru bilgi kaynağı Kurandır. Dikkat ederseniz Allah'u teala Her konuda Araştırmamızı Emrediyor!! Fecr abinin Fasık kavramı üzerinde çalışması mevcut olduğu için fasık kavramını abimize bırakıyom .... |
re: BİR AYET BİR YORUM Allah bu ayette "İman ettiğini iddia eden" kimselere sesleniyor.Demekki bu ayet inmeden önce iman etmemiş birileri tarafından bir takım haberler,nifak tohumları müslümanlar arasına yayılmıştı.Müslümanların belki çoğu fasık/kafir/yahudi/hristiyan kişilerin ulaştırdığı haberlere balıklama atlayıp doğru sandılar.Aynı şekilde bugünün süpergüçleri/derin güçleri/görsel medya(tv.-internet gibi)/yazılı medya(gazete,dergi gibi yayınlar)ın müslümanlarla ilgili yaptığı yayınları araştırmaya tabi tutmayıp,doğru sanılması bugünün Müslümanlarının zaaf noktasıdır.Bu ayet her zaman gözönünde olması,dikkate alınması gereken bir ayettir. Nasıl ki Asrı Saadette Müslümanlar bu konuda hataya düşmüşlerse bugün de düşmeye devam etmektedirler.Olaylara bakış açımızı Fasık kimselerin haberleri belirlemeye devam etmektedir. Fasık kavramı hakkında daha önce foruma asılmış faydalı bir yazı vardı: Anlam Kaymasına Uğrayan Fasık Kavramı http://forum.medineweb.net/thread-16918.html Yine Kur'an'a göre fasıkların özellikleri ile çalışma http://kuranneslifecr.blogspot.com/2009/02/kurana-gore-fasiklarin-ozellikleri-1.html Haber veren kaynak çok önemlidir.Hakkında şaibe olan birisinin/medyanın getirdiği haberler konusunda dikkatli olunmalıdır.Medya ve basının tarih boyunca bir güç olduğu gerçeğini gözönüne aldığımızda,doğruyu yanlış,yanlışı da doğru olarak bize sunabileceğini unutmamak lazım.Yapılan bir hatanın telafisini yıllarca gidermek mümkün olmayabilir.Sonradan pişman olursunuz ama pişmanlık yapılan hataları telafi edemez. |
re: BİR AYET BİR YORUM “Yoksa onlar câhiliyye hükmünü/yönetimini mi istiyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, Allah’tan daha güzel hükmü/yönetimi olan kim olabilir?” (5/Mâide, 50) Allah'tan başka rab kabul eden ve kainatın tek Hüküm sahibi Allah'tan başka beşeri hükümler ile hükmeden,Allah'tan başka saltanat,bir başka egemen güç olduğunu Allah'ın hükümleri dışında başka egemen güçlerin yönetimi ve hükümleri ile hükmetmek Allah'a ortak koşmaktan başka bir şey değilidir. |
re: BİR AYET BİR YORUM Biz inanlar doğumdan itibaren devamlı birilerinin yönetimi altında kalıp onların istekleri ve yönlendirmeleri ile hareket eden bir toplumuz.Ayet-i celile ise asıl yönetim hakkının herşeyin sahibi olan Allah tarafından olması gerektiği üzerinde duruyor.Yine ayete göre Allah'ın hükmüne göre yönetilmeyen insanlar cahil olarak nitelendiriliyor.Bu ayetin neticesinde Allah'dan başka hükümdar arayanlar Allah muhafaza şirke sapmaya kadar ilerleyebilir. "Allah bize yeter,o ne güzel vekildir." Al-i imran... |
re: BİR AYET BİR YORUM Kuran'a yönelme kuran'ın hükümleri ile hükmetme ciddi bir iştir. Kuran'a yöneldiğini iddia eden bazı kesimler ,Kuran'a uyma yerine Kuran'ı kendilerine uydurma çabası içine girebilmekteler.Bunlar başkala*rını tenkit ederken kendi durumlarının farkına bile varamıyorlar. Allah Teala şöyle buyurur. Allah'ın ipine hep birlikte sımsıkı sarı*lın birbirinizden ayrılma*yın(Ali İm*ran 103) Allah'ın indirdiği kitabın hükümleri ile hükmedilmesini, ve bu hükümler ile hükmetmeyen uygulamayan kesimlerden uzak durulmasını ve Allah'ın hükümleri dışında hükmektem isteyenler Allah'a ortak koşmaktan başka bir şey yapmamışlardır,Bütün beşeri sistemler gelip geçicidir Allah'ın Emir ve yasakları dışında kalan ideolojiler hükümsüzdür. |
re: BİR AYET BİR YORUM Maide suresi Medine'de nazil olan surelerden birisidir.Artık insanlar Mekke Dönemindeki işkence/zulüm/adaletsizlik gibi olumsuz şartların cenderesinden geçmiş,kurtulmuş yani Cahili yaşam şartlarından kurtulmuş bir topluluk ve bu topluluğun oluşturduğu emri bil ma'ruf nehyi anil münker esası üzerine tesis edilmiş bir cemaat oluşmuştur. İki toplumun yani İslami Toplum ile Cahili Toplumun kendine göre hükümleri/yasaları/yaşayışları vardır.Kur'an ayetlerinde bu iki toplumun farklılıklarını ortaya koyarak,hala cahiliyye özlemi çekenlere,cahiliyye zamanını güzel günler olarak görenlere ihtaren onların aklını kullanmayan insanlar olduğunu vurguluyor. Cahiliyye yasaları ile İslamın yasaları arasında ne gibi farklılıklar vardır acaba? -Cahiliyye yasalarında en önemli etken insan aklı ve hevasıdır,İslam'da ise vahy önceliklidir -Cahiliyye yasalarında dünyevi menfaatler kaale alınarak yasalar hazırlanır,İslam'da ise insanın ahiretini kurtaracak,Allaha iyi bir kul olmasını sağlayacak yasalar ön planda tutulur. -Cahiliyye yasalarında dünyevi mutluluk öncelikli olmasına rağmen,İslam'da ise hem dünyevi hem de uhrevi mutluluk esastır. -Cahiliyye yasalarında kayırmacılık etkindir,İslam'da kayırmacılık yoktur -Cahiliyye yasalarında adalet kişiseldir,İslam'da ise toplumsal adalet söz konusudur -Cahiliyye yasalarında insanlar yaptıkları yasaları gerektiğinde çiğnerler,İslam'da ise Allahın yasalarını peygamber de ,Alim de ,Şeyh de olsa çiğneyemez. vs . vs.................... Allah Maide suresi 50.ayette aklını kullanan insanlara bir gerçeği sunuyor: Allah hüküm verenlerin en hayırlısıdır,iyisidir Allah Tin suresi 8.ayette de şöyle buyuruyor: Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir? |
re: BİR AYET BİR YORUM Bu günkü ayetin sebeb-i nüzulünü şu hadisi şeriften öğrenebiliriz: Fasil : TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR Konu : Maide Suresi Ravi : İbnu Abbas Hadis : Kureyza ve en-Nadir, Medine`de yaşayan Yahudilerden iki kabile idi. Bunlardan en-Nadir kabilesi Kureyza kabilesinden daha şerefli kabul ediliyordu. Sözgelimi, Kureyza kabilesine mensup birisi, en-Nadir`den birini öldürecek olsa kısas olarak katil öldürülürdü, ama en-Nadir`den bir kimse Kureyza`dan birisini öldürecek olsa, yüz vask hurma ile fidye ödenirdi (katil öldürülmezdi). Resulullah (sav)`ın peygamberliğinden sonra en-Nadir`den birisi Kureyza`dan bir adam öldürdü. Kureyzalılar: "Katili bize teslim edin, onu öldüreceğiz" dediler. Öbür taraf "Sizinle bizim aramızda Muhammed hakem olsun" dediler ve Resulullah (sav)`a geldiler. Bunun üzerine şu ayet indi: "... Eğer hükmedersen, aralarında adaletle hüküm ver, Allah adil olanları sever" (Maide 43). Adaletle hükümden maksat "cana mukabil can"dı. Daha sonra şu ayet indi: "Cahiliye devri hükmünü mü istiyorlar? Yakinen bilen bir millet için Allah`tan daha iyi hüküm veren kim vardır?" (Maide, 50) HadisNo : 587 kütübü sitte |
re: BİR AYET BİR YORUM Rad suresi 11.ayette Allah insanın yaptığı her hareketin gözlendiğini ifade ediyor.Her şey kayıt altına alınıyor.Melekler tarafından kaydediliyor.Dünyada bizler "BİRİ BİZİ GÖZETLİYOR" hissi içerisinde olduğumuzda yaptığımız hareketleri,attığımız adımları dikkatli atmalıyız.Yapılan işleri,söylenen sözler,kalpten geçenler bile izleniyor,dinleniyor,yazılıyor. "İnsan hiç bir söz söylemez ki yanı başında onu zapteden bir melek bulunmasın." (50/Kaf 18) "Muhakkak ki üzerinizde koruyucu melekler vardır. Şe-refli yazıcılar her yaptığınızı bilmektedirler."(82/İnfitâr 10,12) Bu ayetler insanların başıboş bırakılmadığını gösterir.Bu bilinçte olan insan Rabbına karşı nankörlük etmekten çekinir ve Allahın istediği bir insan olmaya çalışır. Bir kameraların olduğu bir iş yerinde çalıştığınızı farz edin.Her yaptığınız hareket kamerada gözüküyor,konuşmalar kayıt alıtına alınıyor.Bu işyerinde patronun emirlerine karşı gelir mi çalışan kimse?.Gelemez tabiiki.Gelirse eğer hemen işten çıkarılacağını bilir. Dünyada yaşayan mümin kimseler de her yaptıklarının görüldüğünü,duyulduğu bilerek hareket ederek ahireti kazanırlar.Bu bilince sahip olmayan kimseler ise günah işlemekten çekinmezler ve günahları hayatını kuşatır.Böylece cehennemi hak eder. Ayet bundan sonra toplumsal değişimin yani tağyirin nasıl olması gerektiğini ortaya koymaktadır: Bir topluluk kendini değiştirmedikçe Allah onların halini değiştirmez.Bu ayete iki yönlü de bakabiliriz. Bir topluluk iyi durumunu değiştirip kötü duruma geçmedikçe Allah onları kötü duruma sokmaz Bir topluluk kötü durumunu değiştirip iyiye yönelmedikçe Allah onları iyi duruma sokmaz Öncelikle insanlar kendi değişimi kabul edecekler.Hep insanlardan bir serzeniş duyarız:Bu toplum niye değişmiyor?.İslam bu topluma nasıl hakim olacak? gibi. Bu soruların cevabı aslında kendimizde saklı.Biz kendimiz değişmeye başlarsak toplum da değişmeye başlar.Biz değişmezsek toplumda değişmez. Bizim önce nefsimiz,ailemizde hayatımız İslami olacak ki,toplumun hayatı da islami olsun.Biz kendimiz islami olmadan toplumun islami olmasını beklemek muhal bir istekdir.Allahın dini bir beklenti dini değildir,yaşanan bir dindir.Hayatla iç içedir.İnsanın tağyirine,değişimine bağlı toplumun diğer katmanları da değişime geçer. İnsanlar kötülük üzerine ittifak ettikleri müddetçe Allah onların halini düzeltmez.Bu Allahın insanlar için kötülük istediğinden değil,insanların kötülükte ısrar etmek istemelerinden kaynaklanmaktadır.Onları eğer kendileri değişmeden de içinde bulundukları durumdan kurtuluşları mümkün değildir.Boşu boşuna "kurtarıcılar" bekler dururlar. Değişecek olan de sensin Toplumu değiştirecek olan da sensin |
re: BİR AYET BİR YORUM Nur kardeşim bugünün ayetini siz belirleseniz. |
re: BİR AYET BİR YORUM özür diliyorum mesajınız yazıldığında online değildim.bugünkü ayetin yorumuna katılalım inşallah: Tüm mahlukatın yaratıcısı Yüce Rabbimiz yeryüzünde yaşayan canlılardan bir tek insan türüne akledip düşünme yetisi vermiştir.Ve onu'' iman '' gibi bir nimetle donatmış.İmanının ve yaratılış amacının gereğine uygun yaşamasını emretmiş.Buna uymadığı taktirde ise yakıtı insanlar ve taş olan cehennem azabını hak edeceğini bizlere bu ayette haber veriyor.Bu ayeti ilk duyduğumda çok etkilenmiştim.Bir sobaya bile iki dakika odun- kömür atmasanız o ateş zamanla zayıflar ve giderek söner. o cehennem ki, edebideye kadar var olacak , kim bilir ne kadar yakıtı olacak ki hiç sönmeyecek.... Diğer nokta ise, ''kendinizi ve yakınlarınızı koruyun '' ifadesidir.İman etmek, amel işlemek bireyseldir, ama İslam bizleri yalnız kendimizden sorumlu tutmaz.Başta ailemize;akrabalarımıza, komşularımıza, tanıdığımız/ tanımadığımız insanlara karşı bile sorumluyuz.Çünkü bizler bu sorumluluğu ezelde kabul ettik, yüklendik. O halde müslüman kişi namazımı kılayım, orucumu tutayım, tesbihimi çekeyim diyerek bu yükten kurtulamaz.Önce kendi çocuklarımızı en güzel biçimde yetiştireceğiz, sonra etrafımızdaki tüm insanlar için çaba sarfedeceğiz.Duyarsız kalır , yalnız kendi paçamızı kurtarmak istersek sorumlu olduğumuz kişiler ahirete yakamıza yapışır, Allah' c. c.a karşı da mahçup oluruz. |
Re: Bir ayet bir yorum Alıntı:
|
re: BİR AYET BİR YORUM İman edenlerle karşılaştıkları zaman, İman ettik. derler. Fakat şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki, şüphesiz biz, sizinle beraberiz,onlarla sadece alay ediyoruz. Bakara, 14 Onlar kendilerini eziyetten, kınamalardan ve ölümden kurtarmak için müminmiş gibi görünerek münafıklık yapıyorlar, iki yüzlü davranıyorlar. Onlar gizli açık her şeylerini bilen yüce Allah'ı aldatabileceklerini sanıyorlar. Şöyle ki Onların avam tabakası, bu tabakaya özgü saflıklarıyla kimi zaman müminlerle rahat bir şekilde konuşabiliyorlardı. |
re: BİR AYET BİR YORUM Bütün peygamberler davetini insanların karşısına çıkarken kendilerini insanüstü,ölümsüz olarak lanse etmemişlerdir.Onlar da bir insandı,yemek yer,uyur,çarşılarda gezer,insani ihtiyaçlarını giderirdi.Onların diğer insanlardan farkı;onlara Allah tarafından vahyediliyor olmasıdır.Peygamberler kendilerine vahyedildikten sonra bile kendilerini insanüstü,gizemli görmemişler,yine halkın içinde yaşamlarını devam ettirmişlerdir.Peygamberleri peygamber kılan özellik,kendilerine iletin vahyin temsilcisi ve tebliğcisi olmalarıdır. Bütün peygamberlerin öğretileri,insanları kula kulluktan kurtarmak tek ilaha yani Allah'a kulluk etmeye yönelik idi.Yani insanları Tevhide yöneltek idi.Tevhidin karşısında da tarih boyunca şirk gelmiştir.Tevhid ve şirk aynı çatı altında barınamaz,barınmaya çalıştırmak demek,tevhidin bozulması demektir. Bu ayette Rabbına kavuşmayı umanlar ifadesi de dikkat çekiçidir.Kimler Rabbına kavuşmayı umarlar,kimler kavuşmayı ummazlar? ve kavuşmayı umduğunu söyleyen kimselerin özellikleri veya yapması gerekenler nelerdir diye insanın aklına gelebilecek sorulardır. Dil ile bazı şeyleri söylemek yeterli olur mu acaba? Bu ayete baktığımızda Rabbına kavuşmayı umanlardan iki şey isteniyor: 1-Ameli salih yapsın 2-Allaha şirk koşmasın Hangi ameller salih amel haline gelir, veya her amel salih amel midir?.Fasid amel nedir gibi soruların cevaplarını düşünerek,Kur'an'ı okuyarak bulmaya çalışmalıyız. İnsanların yaptığı kimi iyi,güzel ameller hasene diye adlandırılabilir.Bu hasene eğer topluma mal oluyorsa,yani yapılan iyilik toplumsallaşıyorsa o zaman "salihat" kısmına giriyor. Her hasene-iyilik salihat kısmına girmez ama her salihat aynı zamanda hasenedir-iyiliktir.Bu ince ayrıntıyı aklımızın bir kenarına not edelim. Rabbına ulaşmayı uman kimse salihat yapmakla kalmayacak şirke de bulaşmamış olacak.Eğer şirke bulaşırsa salihatın salihliği de kalmaz,yapılan ameller heba olur,ahirette karşılığını bulamaz. |
SAAT: 07:37 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.