![]() |
BİR AYET BİR YORUM Hucurat suresindeki bu ilk ayet bizlere bir çok mesajlar veriyor. İman edenlere yani iman ettiğini iddia eden insanlara sesleniyor bu ayet,yani bizlere. Allah'ın ve Rasulunun önüne geçmeyin derken ayet ne demek istiyor? Müslüman olduğunu iddia eden kimselere desek ki:Allah ve Rasulunun önüne geçmeyin".Hemen bize karşı çıkarlar,"Allah ve Rasulunun önüne geçilir mi hiç" Madem geçilmez bu ayet nasıl nazil oldu?.Bu ayetin Medine'de nazil olduğunu düşünürsek Müslümanlarının rahatının olduğunu,devlet,güç sahibi olduğu bir ortamda indiğini görebiliriz. "Allah ve Peygamber'i bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. Allah'a ve Peygamber'e baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur."33/Ahzap-36 -İman ettiğini iddia eden insanlar,Allah ve Rasulunun verdiği bir hüküme yani Kur'an ve Sünnete razı olmayıpta beşerin verdiği hükme razı oluyorsa bu Allah ve Rasulunun önüne geçmek dxeğil de nedir? -Bir konuda Ayet ve sahih hadis varken,bunu bir kenara bırakıp ya da kaale almayıp şeyhinin,liderinin sözünü kaale almak,Allah ve Rasulunun önüne geçmek değil de nedir? -Temel kaynağımız olan Kur'ân ve onun uygulaması olan sünneti dışlayıp,kendi grubunun/cemaatinin/tarikatının uygulamalarını din olarak kabul edip ve bunları insanlara empoze etmeye çalışmak,Allahın ve Rasulunun önüne geçmek değil de nedir* -İnsanların Kur'an ve sünnete davet edilmesi gerekirken,kendi grubuna/mezhebine/tarikatına/vakfına/derneğine/cemaatine davet etmek,Allahın ve Rasulunun önüne geçmek değil de nedir? -Her hangi bir sorunun çözümünde Kur'an ve Sünneti dikkate almadan yapılan çözümler,Allahın ve Rasulunun önüne geçmek değil de nedir? ............ Bu ifadeleri daha çoğaltmak mümkündür. Allahın ve Rasulunun önüne geçenlerden eylemesin bizleri.Çünkü başka bir ayette bu durumda yapılan amellerin boşa gideceği belirtiliyor. |
re: BİR AYET BİR YORUM FECR Kuran'a çok dar açılardan bakıyorsun. Kuran bir bütündür. Bütünüyle değerlendirilir. Ayrıca yazılarınız tamamen önyargı üzerine kurulu. Gerek cemaatlerde gerek tarikatlarda gaye Kuran ve sünneti en iyi şekilde yaşamaktır. Ama sizin bu önyargılarınız yokmu. Birde çok bilmiş alim modunda yazıyorsunuz, sanki hakikatmiş gibi. Allah sizi ıslah etsin |
re: BİR AYET BİR YORUM Eyyup ama Allah kula kullukta yapmayın diyor. Sadıklardan kastınız tarikatlar cemaatler abiler mezhepler dini ise ben o sadıklarla olamam bana göre en sadık olan Kuranın ilahi emridir kusura bakmayın.Kimse ayetleri kafasına görede yormuyor ,Peygamberimiz 23 yıllık tebliğ görevinde Allahın kitabı ile Allaha davet yapmıştır hiç bir zaman kendine davet etmemiştir.Ama sadıklar dediğiniz zatlar kendi yazdıkları ile kendilerine davet etmeye daha çok gayret ediyorlar.Ama eğer yok Allahın dinine davet ettiklerini iddia ediyorsan bu hurafe atalar dini nerden ortaya çıktı. |
re: BİR AYET BİR YORUM Eyyüp kardeşim Buyur sen de geniş açıdan bak.Bu ayeti geniş açıdan açıklada biz de faydalanalım. Elbette Kur'an'a bütüncül açıdan yaklaşılması gerekir.Ben özellikle buna dikkat etmeye çalışıyorum. Önyargı konusunda ise söyleceklerim şudur: -Kur'an'ın bir hayat kitabı,yaşanılması gereken ve Kıyamet gününde hesaba sorulacak bir kitab olması açısından bakarsak önyargılıyım. Yine insanların bugün Kur'an'dan uzaklaşmış olduğunu gerçeğini kabul ederek insanlara Kur'an'la tanıştırılması,hemhal olması gerektiği açısından bakarsak önyargılıyım. Yine Kur'an'a temel kaynağımız olduğu gerçeğini kabul etme açısından ön yargılıyım Ama benim ayetten anladığım mana en doğrudur anlayışında, olmadığım için bu konuda ön yargılı değilim. Amacı Kuran ve sünneti yaşamak olduğunu söylediğin grub/cemaat/tarikatların ne kadar Kur'anı öğrenmek ve öğretmek için çalışıp çalışmadıklarına bak istersin.Konuştukları şeylerin ne kadarı Allahın Kitabı ve Rasulune uygundur Çok bilmiş Alim modunda olmaktan Allah'a sığınırım.Şunu da unutmaki her mümin bir anlamda alimdir,Allahı bilendir. Allah hepimizi ıslah etsin.Bu dua güzel bir dua. |
re: BİR AYET BİR YORUM gayem sizlerle tartışmak değil. Tartışsakta bi sonuca varamayız. Herkes kendi bildiklerini savunmaya devam eder. Sizler cemaatlere karşı olabılırsınız. Saygı duyarım. Ama 1400 seneden berı gelmiş geçmiş bir çok alim. Ayetlerin mealine bakarak tarıkara girilmez anlamını çıkarmamışken; Sizin ayetten böyle bir yorum çıkarmanız abese iştigal bi durumdur. Cemaatleri seversiniz sevmezsinız; Ama içine girip yaşamadıgınız ne oldugunu bilmediğiniz, sadece duyumlarla hareket ederek cemaatleri karalayamazsınız. Hele buna Kuran ayetlerini alet edemezsiniz. Bu yaptıklarınız ilmi değildir. Sui zandan başka birşey değildir. Dediğim gibi tartışmaya niyetim yok. Sizin bildikleriniz size bizim bildiklerimiz bize. Ama bütün cemaatleri bir kefeye koyup boştur sünnete terstir demek sui zandır. Allah Kuran da sui zanı yasak eder. Pirince gideyim derken evdeki bulgurdan olmak var. |
re: BİR AYET BİR YORUM Allah aşkına konunun başlığına yakışıyormu tartışma yaratmak isteyen kardeşlerim yeter artık bari ayetler hakkında tartışmayın biliyorsanız yorumunuzu örneklerle verin ama Kurani bir konuya bari gölge düşürülmesin sizden ricamdır. |
re: BİR AYET BİR YORUM Ayeti yorumlamadan önce bu surenin Mekki mi Medeni mi olduğunu bilmek bizleri daha sağlıklı sonuçlara götürür.Hac suresinin bir kısmı Medine'de , bir kısmı da Mekke'de nazil olmuştur.Muhtemelen bu ayetler Mekkidir.Çünkü müşriklerden, Allah'ın yanında başka varlıklara tapanlardan, medet umanlardan bahsediyor. Kendisine kullanılmaya hazır bir akıl verilmiş olan insanın, duyuları bile olmayan, ne kendisine ne başkasına zararı veya yararı dokunmayan bir şeyden medet umması, akılla bağdaştırılacak bir davranış değildir. İşte bu ayet grubunda, aklını kullanmayıp da, aslında kendileri kul olan, kendilerine bile hayırları dokunmayan kişi ve nesneleri Allah’a eş koşanlar kınanmaktadır. Ayette “ellezine (kişiler)” ve “ıbadün (kullar)” sözcükleri kullanılmak suretiyle, Allah’a eş koşanların yelpazesi oldukça geniş tutulmuştur. Buna göre, yaşayan ve ölmüş olan azizler, azizeler, sözde evliyalar, kutsallık yakıştırılan kişiler ile put, fetiş gibi sembolik şeyler, idoller ve kutsal bilinen tüm varlıklar bu kapsama girmektedir. Allahu alem.. |
re: BİR AYET BİR YORUM Hacc suresi 73.ayet Nur kardeşin de dediği gibi tipik Mekki ayet özelliklerini taşıyor. Bu ayet ne sadece Müminlere ne de kafirlere sesleniyor."Ya Eyyühen Nas" yani "Ey İnsanlar" diye başlıyor.Bütün insanlığa sesleniyor.Ayrıca bir örnek veriyor.Kur'anın özelliklerinden birisi de kimi de zaman Allah örnekler/darbı mesel verir ki insanlar bu örnekler sayesinde içerisinde bulundukları durumlarını gözden geçirsinler ve kendilerine çekidüzen versinler. Bugün insanlar,müşrik deyince Allahı reddeden,varlılığını kabul etmeyen kimseler olduklarını sanıyor.Halbuki onlar Allahı biliyorlar,yaratıcı olduğunu kabul ediyorlar ama Allah'ın insanlar üzerindeki hakimiyetini kabul etmek istemiyorlar.Allah yeryüzünü ve insanları yaratmış,köşesine çekilmiş,hayata karışmayan bir ilah olarak gördüklerinden dolayı,yani Allahın sıfatlarını başka varlıklara devrettikleri için müşrik yani Allaha ortak kılan isimini almışlardır. Bu müşrik kimselerin şirk koştukları kimseler genellikle ölmüş kimseler veya insan olmayan kimi varlıklardır. Şirk koşulan varlıklara baktığımızda onların insan hayatında gerçek anlamda bir etkiye,yaratmaya güç sahibi olmadıklarını Allah bize açıkça bildiriyor.Bu konuda Hz.Ömer'in sözünü hatırlarmak güzel olur: "Hayatımda iki şeyi hatırlayınca birine güler,diğerine de ağlarım.Cahiliyye zamanında helvadan putlar yapardık,sonra onu acıkınca yerdik,bunu düşündükçe gülerim.Yine cahiliyye zamanında kızımı diri diri toprağa gömdüğümü hatırlayınca ağlarım." Allah'tan başkasından yardım isteyenler,dua edilenler veya davet edilen varlıklar bir sivrisineği bile yaratmaktan acizdir.Bugün teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin,bir canlı yaratmaya güç yetirebilir mi?. Yeryüzüzün bütün dahileri bir araya toplansa,medyumlarını da toplasalar Allahın yarattığı bir canlıyı yaratmaktan acizdir.Çünkü insanın kendisi de acizdir,yardım istedikleri putlar,canlı ve cansız varlıklar da acizdir. |
EYYÜP İSİMLİ ZAT'IN DİKKATİNE !.. Fecr Abim'den alıntıdır, bir platformda insanlar neleri tartışırlar hakkında yaptıgı kurani araştırmanın sonucunda sorulan bir soruya cevabıdır ; burada paylaşmak istedim : ...Peki insanlar niçin tartışırlar ? neden tartışmaya gereksinim duyarlar?? Tartışmanın nedeni insanlardan insanlara değişebilir.Mesela; 1-İnsandaki hırsdan dolayı 2-Haklı olduğunu ispat etmek için 3-Haksız olduğunu bildiği halde haksızlığını kamufle etmek için 4-Karşısındaki insanla fikir uyuşmazlığından dolayı 5-Karşıt görüşe karşı fikrini kabul ettirebilmek için 6-Doğruyu bulmak için 7-Menfaat,çıkar için vs vs Usvetün hasene-güzel bir örnek-olarak Kur'an'da Hz.İbrahim a.s'ın Nemrud ile tartışmasını örnek alırsak müslümanın tartışma uslubunu da ortaya koymuş oluruz: "Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut'u) görmedin mi! İşte o zaman İbrahim: Rabbim hayat veren ve öldürendir, demişti. O da: Hayat veren ve öldüren benim, demişti. İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir, dedi. Bunun üzerine kâfir apışıp kaldı. Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez."Bakara-258 İbrahim a.s Nemrud ile tartışmasında polemiklere girmiyor.Nemrud ise olayı polemikle devam ettirmeye çalışıyor. Bugün için bu tartışma olsa; Nemrudun ifadesi karşında yani "Ben de öldürüm,ben de diriltirim" deyip iki köle veya mahkum getirip birisini öldürüp diğerini serberst bırakarak öldüğrdüğünü ve dirilttiğini söylerse biz hemen onun sözünün geçerli olmadığını Allahın öldürmesi ve diriltmesinin senin köleyi azad etmen veya öldürmen ile alakası olmadığını söylererek tartışmayı münakaşaya döndürürüz.Ama Hz.İbrahim onunla bu konuda demagojiye girmeyip onun da itiraz edemeyeceği bir konuya geçiyor ve Nemrud sus pus olup diyecek bir şey bulamıyor. Hz.İbrahim ile Nemrud arasındaki bu olay bize tartışmanın nasıl yapılması konusunda güzel bir fikir veriyor Bu yazı eminim size yeter... Syglr.. |
re: BİR AYET BİR YORUM Nisa/173 ayetinde karşımıza çıkan kavramlar şunlar: -İman -Salih Amel -Kulluktan yüz çevirme(İstenkefe) -Büyüklük Taslama-Zorbalık yapmak yani istikbar -Elem verici azap -Allah'tan başka veli/güç/otorite olmaması -Allah'tan başka yardımcı olmaması -Bu ayette iki farklı yaşam tarzı ve iki farklı sonuç ortaya konuyor 1.sınıf insan tipi;İman edip salih amel işleyenler 2.sınıf insan tipi;Allaha kulluk etmekten çekinen ve müstekbir/zorba güç olanlar.Ki bu müstekbbirlerin en önemli özelliği kendilerini istiğna/yeterli görmeleridir.Allahı hayatlarına karıştırmayan kimselerdir. 1.sınıf insanların sonucu;Onların dünyada iken Allaha kulluklarının karşılıkları tastamam verilecek,bunu haricinde verilen nimetler artırılacaktır.Ayrıca müminler Allahın yardımını ve veli/otorite olduğunu göreceklerdir. 2.Sınıf insanların sonucu;acı bir cehenmem azabı olacaktır.Orada ebediyyen kalacaklardır.Onlar için ne bir dost/veli ne yardımcı ne de şefaatci bulamazlar Bu ayet,bir çok ayette de ortaya konulduğu gibi imanın salih amelle birlikte olması gerektiğini gösteriyor.Amele taşınmayan imanın gerçek anlamda iman olmadığını,imanın temenni ve tehallüllerden ibaret olmadığı gerçeği çıkıyor. Ayrıca Asr suresinde görüldüğü gibi bu özelliklere (iman -salih amele)sahip olmayan insanların hüsranda olduğu belirtiliyor |
re: BİR AYET BİR YORUM 173- İnanıp iyi işler yapanlara ecirlerini eksiksiz ödeyecek ve onlara lütfunu daha da artıracaktır. Kulluk etmekten çekinenleri ve büyüklük taslayanları ise, acı bir azapla azaplandıracaktır. Onlar kendileri için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulacaklardır. İnanıp iyi işler yapanlara ecirlerini eksiksiz ödeyecek Yani, onları cennetine götürecek ifadesini belirtmek için kullanılmıştır. Ve Onlara lütfunu dahada artıracaktır Salih amel işliyip ona hakkıyla kulluk yapanları lütfuyla dogru bir yola ileteceğine işaret etmektedir. Başka bir surede şöyle buyurmaktadır.Kim Allah'a sımsıkı tutunursa şüphesiz o dosdogru olan yola iletilmiştir. (Ali Imran 101) Kulluk etmekten çekinenleri ve büyüklük taslayanları ise, acı bir azapla azaplandıracaktır Allaha ibadetten çekinenlerin Allah'ın huzurunda toplanacaklarını o büyüklük taslayanlara acı bir azapla cezalandıracağını haber vermektedir. Onlar kendileri için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı bulurlar. Bu ifade surenin önceki ayetleri ile bağlantılı olarak Allah'ın Bir tek İlah olduğuna ve ileri sürülen iddialara bir karşılık olarak dost ve yardımcı olarak(edindikleri!! ) kim kimleri kendine putlaştırmış ise yardım bekledikleri başka herhangi bir şeyin onlara yardım edemiyeceğine dair onlara olumsuzlama amacına yöneliktir. Çünkü en hayırlı yardımcı ve en iyi yol gösterici Allahtır Bizlerde her an Allah'ın rahmetine muhtacız böyle bilmeli büyüklük taslamadan ona göre yaşayabilmeliyiz........ |
re: BİR AYET BİR YORUM Bu ayetten önceki iki ayeti de okursak,bu ayet daha iyi anlaşılır herhalde: Allah'ın nimetine nankörlükle karşılık veren ve sonunda kavimlerini helâk yurduna sürükleyenleri görmedin mi?Onlar cehenneme girecekler. O ne kötü karargâhtır!14/İbrahim-28-29 Bu ayetlerde karşımıza olumsuz bir insan tiplemesi çıkıyor.Bu kişinin özellikleri (bu ayetlerde anlatılan) şunlar: -Allahın nimetini küfürle değişenler,yani vahye kulak asmayıp onu engellemek için var gücüyle çalışan liderler,hükümdarlar,güç odakları,derin devletler,kanaat önderleri kimseler.Bu kimselerin vahye karşı inatları yüzünden hem kendileri helake uğruyorlar,hem de tabiiyeti altındaki insanları helake sürüklüyorlar.Onların dünyada yaptıklarından dolayı hem kendileri cehenneme girecekler,hem de onlar uyanlar cehenmeme gireceklerdir. 30.Ayet böyle kimselerin cehenneme girmelerinin en önemli sebebini ortaya koyuyor. -Bu tür kimselerin amacı insanları Allah yolundan saptırmak -Ayrıca hayatlarında/hükümlerinde/düşüncelerinde Allah'a endad-eşler kılmışlardır. Allah kendisine şirk koşulmaması halinde insanlara merhamet kanadını gererken,şirki affetmeyeceğini ve şirkin en büyük zulüm olduğunu başka ayetlerde belirtiyor. İnsanlar şirke karşı uyanık olmalı,şirke düşmekten Allah'a sığınmalıdır her zaman. Allah Rasulu s.a.v şirki tanımlarken söyle buyurmuştur: "Şirk;Karanlık bir gecede siyah bir üstünde siyah bir karıncanın gezmesi gibidir." Bu yüzden Allah Rasulu dualarında şu duayı sık yapardı: "Ey Rabbım! Bile bile şirk koşmaktan sana sığınırım,bilmediklerimden de senden af dilerim" Tari boyunca Tevhid ve Şirk devamlı karşı karşıyadır,Allah rablığında,ilahlığında,otoritede ortaklığı kabul etmez,ortak bulmaya çalışanların şirk içerisinde olduğunu açıklar. Bu ayette Peygambere ve Müminlere hitaben;şirk koşanlara şöyle söylenmesini istiyor: Siz istediğiniz gibi yaşayın,biz sizden beriyiz,uzağız,sizin varacak noktanız bellidir,o nokta da cehennem ateşidir. |
Re: Bir ayet bir yorum وَقَضَىٰ رَبُّكَ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا ۚ إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا أُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرِيمًا 1. ve kada : ve yerine getirdi, takdir etti, hükmetti, bildirdi 2. rabbuke : Rabbin 3. ella : olmamak 4. ta'budu : ibadet etmek, kulluk etmek 5. illa : ancak, başka 6. iyyahu : yalnız, sadece o 7. ve bil valideyni : ve anne babaya 8. ihsanen : ihsanla davranma 9. imma : eğer, şayet, fakat, olursa 10. yebluganne : ulaşır, erişir 11. indeke : senin yanında 12. el kibere : yaşlılık 13. ehaduhuma : ikisinden birisi 14. ev kilahuma : veya her ikisi 15. fe : o zaman 16. la tekul : söyleme 17. lehuma : onlara (ikisine), o ikisine 18. uffin : öf, aman (sıkıntı ifade etmek) 19. ve la tenher-humâ : ve ikisini azarlama, bağırma, kaba davranma 20. ve kul : ve de 21. lehuma : onlara (ikisine), o ikisine 22. kavlen : söz 23. kerimen : güzel, hoş, kerim |
Re: Bir ayet bir yorum رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ ۚ إِنْ تَكُونُوا صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلْأَوَّابِينَ غَفُورًا 1. rabbukum : sizin Rabbiniz 2. a'lemu : en iyi bilir, daha iyi bilir 3. bi ma : o şeyi 4. fi nufusikum : nefslerinizde olanı (niyetinizi) 5. in tekunu : eğer olursanız 6. salihine : salihler 7. fe : o zaman, böylece 8. innehu : muhakkak o 9. kane : oldu 10. li el evvabine (evvab) (evvabin) : evvab olanlar için, (ona) yönelip tövbe ederek ulaşanlar için, çok tövbe edenler için : (çok tövbe eden) : (çok tövbe edenler) 11. gafuren : mağfiret edici, bağışlayıcı |
re: BİR AYET BİR YORUM Allah bu ayette bir hüküm bildiriyor ki bu sadece inanlara değil tüm insanlar içindir. Ayette kada yani hükmetti diyor.Bildiğimiz Kadı kelimesi de "hüküm veren" anlamındadır.Yani İnsanlar nasıl ki bir problemlerin çözümü için kadıya başvurur,kadıda hükmünü verir,taraflar o hükmü uygulamak zorunda kalıyorsa Allah da bir emir veriyor ki bu uygulansın. İlk emir öncelikle Yalnız ve yalnız Allaha kulluk/ibadettir. Allaha kul olmayan,ibadet etmeyen kimselerin başka ameller işlemesinin ona bir faydası olmayacaktır.Öncelikle Kulluk Allaha yapılacaktır,Allaha kulluk üzere olmayan işlerin/düşüncelerin-amellerin boşa gitmesi demektir. Temel,tevhid esası üzerine oturmadıktan sonra ,bazı güzel davranışların yapılması,binanın çökmesine neden olabilir. Gerek Lokman a.s'ın oğluna verdiği öğütte,gerek Musa a.s'a verilen on emirde gerekse diğer peygamberlerin getirdiği öğretinin başında tevhid yani Allah'tan başkasına kulluk edilmemesi emri gelir. Bu emirden sonra daha sonraki emirlere geçilir.Bu ayette tevhidden sonra başka bir emir veriliyor: -Anne-babaya iyi davranmak,eğer yanında iseler onlara güzellikle davranmak,onlara off bile dememek de Allah'ın bir emridir.Başka ayetlerde de bu gerçek değişik şekillerde ifade edilir. Anne-baba kişiyi Allah'a isyana yöneltmeye çalışmadıktan sonra onlara itaat,sevgi,saygı gerekir.Eğer kişiyi Allah yolundan uzaklaştırmaya çalışıyorlarsa bu konuda onlara itaat edilmez.Çünkü Allaha isyan hususunda hiç bir mahlukata itaat yoktur prensibi Müminler için belirleyicidir. Bu konuda Musab B.Umeyr'in durumunu hatırlayalım Annesi onu evlatlıktan ve mirasından reddetmekte tehdit ediyor,ayrıcı analık hakkını helal etmeyeceğinden bahsediyor ama Musab b.Umeyr yine de davasından dönmüyor,Allaha verdiği sözünden caymıyor. Müminler anne-babasının gönlünü hoş tutmaya çalışır,onlarla ilişkisinde Allahın sınırlarına riayet ederler,dünyada onlara iyilik etmenin hasene/iyilik olduğunu bilirler,onlara kötülük yapmanında yasak olduğunu bilirler Anne-babası öldükten sonra da onlar için namazlarında Allah'tan af,bağışlanma dilerler. |
re: BİR AYET BİR YORUM 1. ve el mu'minune : ve mü'min erkekler 2. ve el mu'minatu : ve mü'min kadınlar 3. ba'duhum : onların bir kısmı 4. evliyau : bu kısma özel değineceğim 5. ba'din : bir kısmı 6. ye'murune : emrederler 7. bi el ma'rufi : ma'ruf ile, iyilik ile 8. ve yenhevne : ve nehyederler, yasaklarlar 9. an el munkeri : kötülükten 10. ve yukimune es salâte : ve namazı ikame ederler 11. ve yu'tune ez zekate : ve zekatı verirler 12. ve yutiune allahe : ve Allah'a itaat ederler 13. ve resulehu : ve onun resûlü 14. ulaike : işte onlar 15. se yerhamuhum allahu : Allah onlara rahmet edecek 16. inne allahe : muhakkak Allah 17. azizun : azizdir, yücedir 18. hakimun : hakimdir, hüküm sahibidir, hikmet sahibidir evliyau:Veli ve Evliya sözcüklerinin kavramsal anlamları İslam dışı inanç ve kültürlerden Müslümanlara empoze edilmiş, İslam'ın yozlaştırılması amacına yönelik girişimlerdir. İslam düşmanlarının ne ölçüde muvaffak olmuş olduklarının takdirini size bırakayım.Ama eğer itirazlar olursada dayanakları ile Kuranda nerelerde ne amaçla geçtiğini başka bir başlık altında açabilirim: ولى Veli ve أولياء Evliya sözcüklerinin (İslam dışı ) kavramsal anlamı: Veli. gizli bilgiler ile donanmış, zaman ve mekan bağlarının dışında kalan, Allah tarafından özel himaye gören kimse" demektir. İki türlü Veli vardır Biri gizlidir. Yaradanın sırlarına erdiği için kendini saklar, kim olduğunu bildirmez. Bunlara Yaradanın makbul kulları denilir. İkincisi: Herkes tarafından bilinen, tanınan ve sayılan Velilerdir. Bunlar daha çok tarikat ve cemaat ileri gelenleridir. Veliler, Gayb alemi denilen görünmez, bilinmez yerlerden haberler getirir, insanların içini, içinden geçeni bilir ve haber verirler. Velinin çoğulu Evliyadır. Yani Evliya demek Veliler demektir. Ama zaman içerisinde Evliya sözcüğü çoğul anlamını yitirip, tarikat ve tasavvuf çevrelerinde özel, bir tekil anlam kazanmıştır. Buna göre Evliya Olağanüstü yeteneklerle donatılmış, keramet sahibi kimse demektir. |
re: BİR AYET BİR YORUM Tevbe 71.ayet üzerinde tefekkür edilmesi ve kavramların bol olduğu bir ayettir. -Veli/dostluk kavramı -Mar'uf(İyilik) kavramı -Münker(Kötülük) kavramı -Namaz(salat) ve İkame etmek -Zekat kavramı -Allah'a itaat -Rasulune itaat -Allah'ın Rahmeti -Allah'ın Aziz ve Hakim sıfatı ----------------- Mümin erkek ve kadınlar birbirlerinin velisidir ayetini anlamak için veli kavramını iyi şekilde anlamamız gerekir. Velayet-vali-vilayet-mevla-Veli(öğrenci,çocuk vs kişinin velisi) gibi kavramlar aynı kökten gelir.Anlam birlikteliği mevcutur.Bugünkü şekliyle kullanılan veli-evliya kavramı ise zaman içerisinde veli kavramının anlam kaymasından kaynaklanmıştır. Veli kavramına kelime olarak şu anlamlar verilmiştir: Bir kimsenin veya bir topluluğun bir başkasına kendisini ilgilendiren her konuda tasarruf hakkını devretmesi ve bu hakkı devralan şahsın, aralarında meydana gelen hukukî bağa dayanarak kimseden izin alma ihtiyacı duymaksızın bu hakkı kullanması ve onu kendisine tevdî edenler üzerinde, koruma, gözetme, yardım etme, işlerine müdâhale ve üzerine aldığı işi onun adına idare etme bakımından tam bir yetkiye sahip olması anlamları verilmiştir. Kur'anda veli kavramının kullanılışı konusu uzun bir konu olduğu için sadece bu ayette veli nasıl kullanılmış ona bakalım: Mümin erkek ve kadınların birbirlerinin velisi olmasının açılımı ayetin geri kalanını çok güzel açıklıyor:Birbirlerine iyiliği-ma'rufu emredip,münkerden-kötülükten alıkoyarlar. Müminler (erkek-kadın) bu ilke uydukları sürece Allahın yolundan ayrılmamış,vasat ümmet olmuş olurlar(Başka bir ayette belirtildiği gibi) Bu ayetteki Ma'ruf kavramından ne anlamamız gerekir. Meallerde ma'ruf iyilik olarak çevriliyor.Kur'an meallerine baktığımız zaman "hasene" "hayr" "birr" ""salih" gibi kimi kavramlar da iyilik olarak çevriliyor.Allah bu kavramları gelişigüzel kullanmaz.Bu kavramlar Türkçe'ye iyilik olarak çevrilmesine rağmen aralarında ince farklılıklar,ayrıntılar vardır. Mar'uf kelime anlamı olarak "bilinen-tanınan" anlamına gelir.Yani sadece müslümanlarca değil bütün insanlar için de iyi kabul edilen şeyler anlamındadır.Tarih boyunca insanlar bunları iyilik-güzel olarak kabul ettikleri amellerdir.Mesela; -Doğru konuşmak,yalan söylememk -Emanete riayet etmek -Yolda kalmışa,güçsüzlere yardım etmek -Adaletli olmak -İnsanlara iyilik yapmak -Anne-babaya iyi davranmak vs gibi hasletlerin hepsi ma'ruf kavramının içerisine girer. Bu kavramın zıddı da münkerdir.Buna örnek olarak da; -Adam öldürmek -Hırsızlık yapmak -Zina etmek -Yalan söylemek -Emaneti sahibine vermemek vs gibi hasletlerde tarih boyunca münker-kötü kabul edilen hasletlerdir. O zaman ma'ruf kavramına "ortak iyi" münker kavramına da "ortak kötü" anlamı verilebilir. Mümin erkek ve kadınlar bir birlerini bu iyi olan hasletleri yapmakla ve kötü olan hasletlerden uzaklaştırmakla bir birlerine yardımcı olurlar,velilik yaparlar. Ayrıca Mümin erkek ve kadınlar namazlarını devamlı kılarlar ve bu namaz onları fahşa ve münkerden alıkoyar.Ayrıca maldan zekat vererek hem mallarını hem de nefislerini temizlerler.(Namaz ve zekat kavramı da uzun olduğundan kısa keselim) Ayrıca Mümin erkek ve kadınlar Allah'a ve Rasulune itaat ederler.Yani hayatlarını Kur'an ve sünnete göre düzenlemeye çalışırlar.Rasule itaatın Allah'a itaat olduğunu ve Allah'a itatın yolunun da Rasule itaatten geçtiği gerçeğini her zaman göz önünde bulundururlar. Allah'a rahmetine mazhar olabilmemin şartlarından bazılarını bu ayet çok güzel bir şekilde ortaya koyuyor. İnsanın hayatında ma'ruf yoksa ,namaz yoksa ,zekat yoksa ,Allah'a ve rasulue itaat yoksa Allahın rahmeti de olmayacağını bu ayet güzel bir şekilde ortaya koyuyor. |
re: BİR AYET BİR YORUM Fussilet suresinin Mekke'de nazil olduğunu gözönüne alarak 34.ve 35.ayetleri düşündüğümüzde;bu ayetlerin islami şahsiyetlere bir metod ortaya koyduğunu anlarız. Bu ayetlerde dikkatimizi çeken kavramlar şunlar -Eşit olmamak -Hasene(iyilik) -Seyyie (kötülük) -Adavet(Düşmanlık) -Veliyyun(Dostluk) -Sabr -Yapılan İşten Hazz duymak ........................... Eşit olmamak Kur'ana baktığımızda hasene ve seyyienin eşit olmadığı gibi şu şeyler de Allah katında birbirleriyle eşit değildir: 1-Evlerinde Oturanlar ile Allah Yolunda Cihad Edenler Eşit Olmazlar(4/Nisa-94) 2-Tayyib-Güzel Şeyler-Helal ile Habis-Kötülük-Haram Eşit Olmaz(5/Maide-100) 3-Gören-Vahye Kulak Veren ile Görmeyen-Vahye Duyarsız Olan Eşit Olmaz(6/Enam-50) 4-Nur-Aydınlık-İslam ile Zulumat-Karanlık-Cahiliyye Eşit Olmaz(.13/Rad-16) 5-Adaleti Tesis Eden –Emreden ile Hiç Kimseye Faydalı Olmayan Kimse Eşit Olmaz(16/Nahl-76) 6-Tatlı Su İle Acı Su Eşit Olmaz(35/Fatır-12) 7-Rabbına Kulluk Eden ile İnkar Eden Eşit Olmaz (39/Zümer-9) 8-Gölgelik-Cennetin Rahatlığı ile Sıcaklık-Cehennemin Ateşi Eşit Olmaz(35/Fatır-19-20-21-22) 9-Diri-Vahyi Yaşayan ile Ölü-Vahiyden Habersiz Olan Eşit Olmaz(35/Fatır-22) 10-İman Edip Salih Amel Yapan ile Kötülük Yapan Eşit Olmaz(40/Mümin-58 ve 45/Casiye-21) 11-Zaferden Önce İnfak ve Cihad Eden ile Zaferden Sonra İnfak ve Cihad Eden Eşit Olmaz(57/Hadid-10) 12--Cennetlikler ile Cehennemlikler Eşit Olmaz(59/Hadid-1) 13-Allah’ı Bilen ile Allah’ı Tanımayan Eşit Olmaz(39/Zümer-9) 14-Allah’a ve Ahirete İman Eden,O’nun Yolunda Cihad Eden ile Mescidi Onaran ve Hacılara Su Dağıtan Eşit Olmaz(9/Tevbe-19) 15--Allah Yolunda Gizli ve Açık İnfak Eden İle İnfak Etmeye Güçü Olmayan Köle Eşit Olmaz(16/Nahl-75) 16-Tek Birisinin Hizmetinde Olan ile Çok Ortaklı-Başlı Yerde Çalışan Kişi Eşit Olmaz(39/Zümer-29) 17-Mümin İle Fasık Eşit Olmaz(32/Secde-18) 18-Ehli Kitap Olup da İman Edenler ile İman Etmeyenler Eşit Olmaz(.3/Ali İmran-113) Diğer konulara sonra devam edelim inş. |
Re: Bir ayet bir yorum وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ۚ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ Ve la testevil hasenetu ve les seyyieh(seyyietu) idfa’ billeti hiye ahsenu fe izellezi beyneke ve beynehu adavetun ke ennehu veliyyun hamim(hamimun) 1ve la testevi : ve eşit, müsavi değil 2el hasenetu : hasenat, sevap, iyilik 3ve : ve 4la : değil 5es seyyietu : günah, kötülük 6idfa : söndür, bertaraf et, karşıla 7bi : ile 8elleti : ki o 9hiye : o 10ahsenu : daha güzel, en güzel 11fe : böylece, o zaman 12iza : olduğu zaman 13ellezi : ki o 14beyne-ke ve beyne-hu : onunla senin aranda 15adavetun : düşmanlık 16ke enne-hu : o sanki, o gibi 17veliyyun : dost,dostlar 18hamimun : yakın, samimi dost |
Re: Bir ayet bir yorum وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا الَّذِينَ صَبَرُوا وَمَا يُلَقَّاهَا إِلَّا ذُو حَظٍّ عَظِيمٍ Ve ma yulakkaha illellezine saberu, ve ma yulakkaha illa zu hazzın azim(azimin) 1ve ma yulakka-ha :ve kavuşturulmaz, ulaştırılmaz 2illa :hariç,den başka 3ellezine :onlar 4saberu :sabrettiler, sabrın sahibi oldular 5ve ma yulakkaa-ha :ve kavuşturulmaz, ulaştırılmaz 6illa :hariç, den başka 7zu :sahip 8hazzın azimin :hazzül azim, en büyük haz |
re: BİR AYET BİR YORUM Hasene ve seyyie kavramları Bir kavramı zıddı bir kavram ile anlamaya çalışmak,kavramları yerli yerine oturtmamıza yarar.Kur'an'da kullanılan kavramlar gelişigüzel kullanmamıştır.Allah iyilik anlamında kimi yerde "birr" kimi yerde" ihsan" kimi yerde "hayır",kimi yerde "mar'uf",kimi yerde" salihat" kullanılmış,bu ayette olduğu gibi bazı yerlerde de "hasene" kullanılmıştır. Yine "kötülük" olarak tercüme edilen kavram,kimi yerde "şerr",kimi yerde "kubuh" kimi yerde "münker",kimi yerde de "seyyie" olarak geçer Demekki iyiliğin dereceleri var,Allah katında yani ahirette karşılık bulan iyilik var,karşılık bulmayan iyilik vardır. Hasene;güzellik,iyilik anlamına gelir.Ama bu iyilik öyle büyük bir iyilik değil belki de ufak tefek iyilikler bile hasene sevabı alır.Mümin kardeşine gülümseme,yoldaki eziyet veren bir taşı kaldırmak,kardeşine selam vermek,ufak tefek de olsan imkanın ölçüsünde insanlara yardım etmek,yardımcı olmak vs gibi şeyler hasene kapsamındadır. Seyyie ise kötü şey,kötülük anlamına gelir.İnsanın önemsemediği kötülükler olabilir.Mümin kardeşlerine kötü davranmak,onlara eziyet verici sözler söylemek,kötülük yapmak,dedikodu yapmak,kötü söz söylemek gibi hasletler seyyie kavramı içerine girer. Başka bir ayette "Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı(seyyielerinizi) örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz."4/Nisa-31 Yani Allah burda bir müjde veriyor.Siz büyük günahlardan kaçınırsanız,Allah da size karşı toloranslı olur,ufak tefek kusurlarınızı-seyyielerinizi-günahlarınızı affeder diyor. Allah hasene ile seyyienin eşit olmadığını bu ayette belirterek,müminleri uyarıyor. Müminlere bir tavsiyede bulunuyor,Size karşı yapılan ufak tefek hataları affedici olun.Bu sayede Allah o kişiyle sizin aranızda belki de düşmanlığı dostluğa çevirebilir.Günlük hayatınızda deneyin bakalım,bunun böyle olduğunu görürsünüz.Bir ayette Allah Rasulune hitaben;Sen onlara sert davransaydın onlar senin yanından dağılırdı" buyrulmuştur.Bu konuda Peygamberimiz a.s'ın hayatı bizim için en güzel örnektir. |
re: BİR AYET BİR YORUM İlahisevda ayeti alalım bekliyorum... |
Re: Bir ayet bir yorum وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا أَلْفَيْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا ۗ أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْئًا وَلَا يَهْتَدُونَ Ve iza kıle lehumuttebiu ma enzelallahu kalu bel nettebiu ma elfeyna aleyhi abaena e ve lev kane abauhum la ya’kılune şey’en ve la yehtedun(yehtedune) 1.ve iza kıle: ve denildiği zaman, denildiğinde,söylendiğinde 2.lehum :onlara 3.ittebiu :tabi olun,uyun 4.ma enzele:indirdiği şey, indirdiğine 5.allahu :Allah 6.kalu :dediler,söylediler 7.bel :hayır 8.nettebiu :biz tabi oluruz 9.ma :şey 10.elfeyna :biz bulduk 11.aleyhi :onun üzerinde, ona 12.abaena : babalarımız, atalarımız 13.e :mı 14.ve lev :ve şayet, ise 15.kane :oldu, idi 16.abauhum :onların babaları, ataları 17.la ya'kılune :akıl etmiyorlar 18.şey'en :bir şey 19.ve la yehtedune :ve hidayete ermezler Bu ayeti kerime,hiç bir delile dayanmadan taklit edilen belirli bir bilgiye sahip olunmadan belli bir sapıklığa uyup onu taklit etmek.akıl etmeden delile dayanmadan atalarının daha biligli olduğunu körü körüne savunarak o yol üzere devam etmeleri hidayete eremeyeceklerine ikazı belirtmek anlamında uyarı niteliği taşımaktadır.Örnek verecek olursak dedelerimiz ,atalarımız,yüzyıllar boyunca katıksız itaat ettikleri şeyhlerin her dediğini doğru görüp araştırma ve akletme yetilerini kullanmadan tabi oldular.İlahi kaynağın emrini kendilerine muhattab almayıp efendilerinin söyledikleri ile yetinme gayretini din adına yaptılar..... |
re: BİR AYET BİR YORUM Bakara 170-171.ayetlerde şu kavramlar karşımıza çıkıyor. -İttiba kavramı -Ataların dinine-yoluna uymak -Akletmemek -Hidayete ermemek -Kur'an'da meseller-örnekler -Sağır Olmak,Dilsiz Olmak,Kör olmak ifadeleri Allah Kur'an'da sık sık Allah'ın yoluna,Peygamberin yoluna,sıratı mustakime ittiba yani uyulmasını istemektedir. Tarih boyunca genellikle tüm peygamber insanları Allahın yoluna uymalarını,tabi olmaları istediklerinde şu cevabı almışlardır:"Biz atalarımızın yolundan gideriz".Bütün peygamberler insanların bu kalıplaşmış anlayışlarını yıkmak için uğraşmışlardır.Vahyin hayata geçirilmesinde en büyük engellerden birisi bu anlayıştır. Ayet onların yolunu sorgulamayla devam ediyor:Ya onlar yanlış yoldalarsa,doğru yolda değilseler ya da onlar akletmemişse Tamam ataları doğru yolda ise uyalım,ama onların doğru yolda olup olmadıklarının kıstası,kriteri nedir?.Kriterimiz hakkı batıldan ayıran Vahiy ve onun pratiği olan sünnettir.Atalardan ne gelmişse onu bu kıstasa vurduğunda uygun olan alınır,uygun olmayan reddedilir.Onların bin yıllık yanlışlarını vahye yüklemeye kimsenin hakkı yoktur. Herhengi bir konuda uyup uymamada eskilik,yenilik veya atalardan gelen anlayışın olması değil,O yolun Allahın yoluna,Kitabına ve sünnete uyup uymadığına bakılır. Geçmişte yapılanları,yazılanları ne tümden reddedelim ne de tümden doğru kabul edelim.Tarih boyunca bu konuda iki farklı anlayış oluşmuştur.İfrat ve tefrit dyebiliriz buna.Kimisi geçmişte her konu alimler tarafından anlatılmış,açıklanmış,biz Kur'an konusunda konuşmayalım,fıkık gibi ilimlerle uğraşalım demişlerdir.Kimisi de geçmişteki insanların yaptıklarını,çabalarını bir çırpıda silip atma yolunu seçmiştir.Onların yaptıkları bizi bağlamaz demişlerdir. Bu iki anlayış da sakattır.Ne geçmişi tamamen silmeliyiz ne de geçmişi putlaştıracağız yani onları hata yapmaz insanlar olarak kabul edeceğiz. Bu konuda da dengeyi bulmak,Kur'anın vasat ümmetini oluşturur. Atalarına körü körüne tabi olan kimseleri için Allah bir örnek veriyor. Bu örnekle Allah bu kimselerin vahye karşı duyarsız,hak sözleri işitmeyen ve Allahın apaçık ayetlerini görmeyen kimseler olduğunu belirtiyor. Bunun nedeninin akletmeyen kimseler olduğunu belirtiyor.Akletmeyen insanlar da hidayeti-doğru yolu bulamıyor.Hidayetin yolu akletmeden geçer. Kur'an bir çok ayetinde akletmez misin diye ayet sonlarında ifade kullanır.Onları düşünmeye sevketmeye çalışır. |
Re: Bir ayet bir yorum وَمَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا كَمَثَلِ الَّذِي يَنْعِقُ بِمَا لَا يَسْمَعُ إِلَّا دُعَاءً وَنِدَاءً ۚ صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَعْقِلُونَ Ve meselullezine keferu ke meselillezi yen’ıku bi ma la yesmeu illa duaen ve nidaa(nidaen), summun bukmun umyun fe hum la ya’kılun(ya’kılune) 1 ve meselu : ve örneği, misali, durumu, hali 2 ellezine : o kimseler, onlar 3 keferu : inkar ettiler, kafir oldular 4 ke : gibi 5 meseli : örneği, misali, durumu, hali 6 ellezi : o kimse, ki o 7 yen'ıku : bağırır, haykırır 8 bi ma : bu yüzden, bu sebeple 9 la yesmeu : işitmez 10 illa : den başka 11 duaen ve nidaen : çağırarak ve bağırarak 12 summun : sağır 13 bukmun : dilsiz 14 umyun : ama, kör 15 fe : artık, bu yüzden 16 hum : onlar 17 la ya'kılune : akıl etmezler Onlar o kadar apaçık deliller, inmesine rağmen hala biz nasıl görmüş isek öyle devam ederiz, mantığına sahip ikazlara rağmen ,koyun sürüleri gibi hangi tarafa sürülürse o yöne giden bir topluluk misali. Sağır dilsiz kör insanlar kendilerine verilmiş olan akıl nimetini kullanmadan ,şartsız itaati tercih edenler misali Allah'ın bu kadar apaçık ikazlarını akledip düşünmezler. Akletmenin insan yaşamındaki önemi malumdur. Kişi ancak sağlıklı düşündüğü sürece insandır.Lakin insanın hayvanlardan en önemli farkı düşünebilmesidir. Düşünmek yani akletmek ise, eşya ve olaylar hakkında zihinsel hüküm vermektir. İşte, kişi bu hükümlerine göre hareket ettiği sürece hayvanlardan farklı olmaktadır. Aksi halde o hayvanlar gibi sadece duygularının, arzularının peşinde koşar. İnsanların ekserisi de bu duruma düşmektedir. Yani genelde aklederek değil de arzu ve duygularının tatmini peşinde koşarak yaşamaktadır. Bu,Ayeti kerime genel olarak insan için düşüncenin önemini göstermektedir.Müslüman için önemine gelince, Müslüman herhangi bir insan değildir. O düşüncesinde, davranışlarında, arzu ve duygularında Allah'ın terbiye ve disiplinine teslim olabilmiş kişidir.Bu terbiye ve akletme ilede Allah'ın bizden istemiş olduğu müminlik vasfı kazanılabilir............... |
re: BİR AYET BİR YORUM bu konuda bir şeyler söyleyebilmek için bazı sözcüklerin anlamlarının açıklığa kavuşması gerekir kanaatindeyim.. zulüm nedir, ne değildir? her haksızlık bir zulümse hak nedir? hakkın ölçütü nedir? hakla doğru kol kola olduğuna göre, doğru nedir, ölçütü nedir? bunlara yuvarlak cvplar verilebilir ama tatmin edici olmaz.. genel şeyler söylenebilir belki ama günlük hayatta o kadar şey var ki doğruluğu yanlışlığı birbirne girmiş.. e şeytan da ayrıntıda gizliyse çok derin düşünmek lazım... hülasa kimin zalim kimin mazlum olduğu belli değil. o yüzden bu ateşi şu an herkes cebinde taşıyr.. |
re: BİR AYET BİR YORUM Eksikakil'in dediği gibi bu ayeti anlamak için bazı kavramların netleşmesi lazım Bu ayette zulüm kavramı ön plana çıkıyor.Bu kavramı güzel bir şekilde anlamak için "adalet" kavramını da güzel bir şekilde anlamamız lazım. İnsanların zulüm veya adalet anlayışı farklı olabilir.Bizim için kıstas olan anlayış,Kur'an'ın ortaya koyduğu anlayıştır. Kur'an neleri zulüm olarak görmüştür,hakkın,adaletin ölçüsü nedir gibi soruları öncelikle Kur'an'da aramalıyız. Daha önce Kur'an'daki zulüm ile ilgili ayetleri tasniflemiştim.İsteyenler şu linke bakablir: http://kuranneslifecr.blogspot.com/2009/03/kurana-gore-neler-zulumdur-1-kadnlara.html Ayette zalimlere-zulmedenlere sakın meyletmeyin buyruluyor.Ayetin metni şöyle:"Vela terkenu ilellezine zalemu" "Terkenu" ifadesi meallerde "meyletmeyin,eğilim göstermeyin,yakınlık göstermeyin" diye tercüme edilmiş."terkenu" kelimesinin kökü "rekene"dir.rükün kelimesi de burdan gelir.Rükün kelimesi Türkçede"bir şeyin en güçlü ve sağlam yönü. bir kurulun, bir topluluğun en önemli üyelerinden her biri."anlamına gelir. Bu anlamda ayeti düşündüğümüzde zalimleri rükün edinmeyin,kendinize dayanak edinmeyin,hayatınızı yön veren kimselerden kılmayın onları.Zalimlerin dayatmalarına uymayın,onların her dediğini yapmayın.Hayatınızını onlar şekillendirmesin,onların ak dediğine ak,kara dediğine kara demeyin,zulümlerinin devamını sağlayan şeylere itibar etmeyin.Mesela,emperyalizmin en büyük dayanığı olan tüketimin çarklarına ayak uydurmayın,kendinizi onlar olmazsa olmaza şartlandırmayın.Çağdaş tüketim kültürü,sömürgeci,zalim güçlerin en büyük kozudur.Bu koz sayesinde insanlar zulümlerinin devamını sağlar. Bu zulümlere ortak olmamak için,onların propagandalarına uymayın.Yoksa uyarsanız ateş size de dokunur. Ateşten korunma açısından Allah'tan başka dost/otorite/güç yoktur.Allahın yardımına mazhar olabilmeniz için kafirlere/zalimlere/fasıklara/müşriklere meyletmeyin,onların çıkarlarına alet olmayın.İnsan için zaruri olmayan kimi yiyecek ve içecekleri (cola gibi) almaktan kaçının.Onların zulümlerinin devam etmesini sağlayan şeylerden uzak durun. Sömürünün karşında ufak tefek de olsa tepkinizi ortaya koyabilirsiniz,Böylelikle onların zulümlerini sekteye uğratabilirisiniz.Kendi elimizde,imkanımız olan şeyleri yapmaktan kaçınırsak,Allahın yardımın bizlere ulaşmayacağı gerçeğini Allah bu ayette ortaya koyuyor. |
re: BİR AYET BİR YORUM işin içine siyaset girmiş, medya girmiş, gelenekler girmiş.. bence çok büyük bir kaos içindeyiz.. o yüzden de çoğu zalim, bugün mazlum edasında. ve çoğu saf da bu mazlum edalı zalimin peşinde.. yani ince bir çizgi üzerinde yürüyoruz. bazen mazlum, çoğu zaman zalim yandayız... |
Re: Bir ayet bir yorum وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ Ve la terkenu ilellezine zalemu fe temessekumun naru ve ma lekum min dunillahi min evliyae summe la tunsarun(tunsarune). 1.ve la terkenu:ve meyletmeyin, eğilim göstermeyin, dayanmayın 2.ila ellezine zalemu:zulmeden (zalim olan) kimselere 3.fe temesse-kum:o zaman size dokunur 4.en naru :ateş 5.ve ma lekum :ve sizin için yoktur 6.min duni allahi :Allah'tan başka 7.min evliyae :dostlardan bir dost 8.summe :sonra 9.la tunsarune :yardım olunmazsınız Zalimlere ve Allahtan başka yardımcı bunun açılımı üzerinde durayım. Zalimler:Kurani kerim lisanında. Allah'ın koyduğu emir ve yasaklara ters düşen her şey zulümdür ve bunları yapanlarda zalimlerdir.Bu kavramların karşıtı olan ise Allah'ın emir ve yasaklarını tatbik etmek ise Adalettir. Kurani kerimin en önemli kavramlarından olan zulüm ve zalim kelimeleri bir çok ayeti kerimede verilmiştir.Zalimler kimler olabilir örnekler ile verelim. İslama sözlü ve yazılı olarak saldıranlar,evladlarını diri diri gömmeyipte bugünkü versiyonuyla dünyalarını değilde ahiretlerini kaybetmelerine yardımcı olan(manken,reklam aracı,sanatçı(!),kızların rızası alınmadan para karşılığı satmalar(başlık parası),Allah'ın kanun ve nizamları yerine kendi kanun ve nizamlarını oluşturmaya çalışanlar(beşeri sistemler),Müslümanlara zulmettiğini bile bile onlarla işbirliği yapanlar(israil dostluk grubu, suudi (amerika)baş müftüleri,mısırdaki hüsnü na mubarek gibi uşaklar,filistindeki mahmut abbas gibi piyonlar,türkiyedeki cehennem partililer(chp)zihniyetliler,saylan gibi dine küfreden birinin cenaze namazını kıldıranlar,müslüman olduğunu iddia edip müslümana (doğu,güneydoğuda)terör estirenler çocuk olmasına rağmen kolu kıran zihniyetler,Mardindeki insanlık dışı olayı yapanlar,istklal mahkemelerinin kel ali'leri gibi olanlar (!!!),600 yıllık öz alfabelerini lağvedip sırf avrupaya yaranabilmek için bir anda alimi cahil cahili alim yapanlar,Allah'ın ayetleridir emrine rağmen bir toplumu inkar edenler,zulmü zorbalığı görmemezlikten gelip kendi kurdukları saltanatlarının yıkılmaması için ellerini taşın altına koymayıp gerçek bizdedir kurtuluş bizde diyen kesimler kendi kendilerine zulm etmişlerdir. Allah'tan başka ne dost ne yardımcı bulabiliriz,Burdaki yardımcı ibaresini hakkıyla anlayabilmek için,önce Allah'a ibadet etmek şarttır.Çünkü fatiha suresinde Allah'u teala şöyle buyurmaktadır.Yalnız sana ibadet ettiğimiz için yalnız senden yardım dileriz.Dikkat ederseniz Allah'tan yardım dilemenin şartı,Allah'a kayıtsız ve şartsız itaat ve ibadet etmektir.Allah'tan başka Rabler edinenler Allah'ın huzuruna vardığınız zaman rabler edindiklerinizi çağırında yardım edebileceklermi.(?!) |
re: BİR AYET BİR YORUM İnsanın fıtratı değişime her zaman olumlu bakmaz.Daima ihtiyatlı olur, hatta çoğu zaman değişime direnir.Hele ki mevzu bahis insanların inançları, değer yargıları , gelenek , görenekleri ise bu daha şiddetli olur. Müşriklerde Allah 'ın emrine karşılık onu daha düşünmeden, nasıl bir emir olduğunu sorgulamadan kesinlikle inanmayız dediler.Akıllarına ters geldiği için değil, dogmalarını yıktığı için İslam 'a inanmadılar. Bu ayet-i kerime önce aklın işlevini her daim uyanık tutmamızı, bir bilgi vahiy dahi olsa onu önce bir düşünmemizi emrediyor.Vahiy;(emir ve yasaklar ) akıl süzgecinden geçirilip bu şekilde iman edilirse daha kamil bir iman anlayışı olur.İkinci olarakta beynimizde yıkılmaz duvarlar, aşılmaz yollar inşa etmememiz gerektiği... |
re: BİR AYET BİR YORUM Tarih boyunca tevhid ve şirk mücadelesinde,tevhidin taraftarlarını yapanların önündeki en büyük engel;atalar dini anlayışıdır. "Biz atalarımızı böyle bulduk,biz atalarımızın yolundan ayrılmayız" "Atalarımız en doğrusunu bilir" "Atalarımız her sorunu çözmüş,bize sorun bırakmamışlar" "Atalarımızdan bizi bunu gördük" gibi ifadeleri müşrik toplumlar çok kullanmışlardır. Kur'an'ı anlamanın,hayata geçirmenin önündeki en büyük engellerden birisi,atalardan nasıl bir din anlayışı gelmişse,onu sorgulamadan doğru kabul etmektir. Ya ataları yanlış yoldaysa Ya ataları bilerek veya bilmeyerek o konuda yanılmış,hata etmişseler Ya atalarının din olarak kabul ettikleri şeyler,örflerini dinleştirmeleri ise Ya atalarının din olarak kabul ettikleri şeyler,Kur'an'a ve Sünnete aykırı ise Ya ataları Allahın kitabı ve Peygamberin sünnetini bilmeden,kendi çikarları için fetvalar verdilerse .................. Tarih boyunca tevhid mücadelesinde bir tabudur:Atalar dini Kur'an ve Hz.Peygamber a.s bu anlayışı yıkmak için çok uğraştı.Asrı Saadette bu tabu yıkıldı ama daha sonraki devirlerde bu tabu yeniden oluştu ve günümüze kadar gelmiştir. Anamızdan-babanızdan,dedemizden din adına öğrendiğimiz şeyleri Kur'an'la sünnetle sorgulamamız gerekir,bu sorgu olmadan körü körüne atalar dinine uymak,bizi Allaha değil,alevli cehennem ateşe yaklaştıracaktır. |
re: BİR AYET BİR YORUM islam adı altında islamla ilgisi olmayan çok şey bugün ortalıklarda cirit atmakta.. ve hep söylerim bugün hz. Muhammed gelse onu ilk taşlayacaklar kendisine müslüman diyenler olacak.. çünkü insanlar bildiklerinden, anladıklarından hiçbir şeyi yapmıyorlar. ya herkes öyle yaptığı için ya da korktukları için yapıyorlar.. her şey içi boş birer taklit yani.. (ve yanlış hatırlamıyorsam üstat ali şeriati bunun iman olmadığını söyler) |
Re: Bir ayet bir yorum وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا ۚ أَوَلَوْ كَانَ الشَّيْطَانُ يَدْعُوهُمْ إِلَىٰ عَذَابِ السَّعِيرِ Ve iza kıle lehumuttebiu ma enzelallahu kalu bel nettebiu ma vecedna aleyhi abaena, e ve lev kaneş şeytanu yed’uhum ila azabis sair(sairi) 1.ve iza :ve olduğu zaman 2.kile :denildi 3.lehum :onlara 4.ittebiu :tabi olun 5.ma :şey 6.enzele :indirdi 7.allahu :Allah 8.kalu :dediler 9.bel :hayır 10.nettebiu :tabi oluruz 11.ma :şey 12.vecedna :biz bulduk 13.aleyhi :onun üzerinde 14.abae-na :babalarımız 15.e :mı 16.ve lev kane :ve olsa bile, olsa da 17.eş şeytanu :şeytan 18.yed'u-hum :onları çağırıyor 19.ila azabi :azaba 20.es sairi :alevli ateş (cehennem) Atalarının yaptıkları şeylere körü körüne bağlanıp,yanlışı doğruyu birbirinden ayırt etmeden, her yaptıklarının doğru olduğunu kabul ederek uymak Allah'ın apaçık ayetleri bizleri defalarca uyarmasına rağmen halen ataların, dini olan gelenekselliği akletmeden kabullenmek hiç bir akli dayanağı olmadan katıksız olarak taklit etmek . Günümüzün din anlayışında ihtilaf ve tartışmalar konusunda biri ifrat, biri tefrit göze çarpmaktadır. Bir tarafta geleneksel örf ve adetler ile bidatler, hurafeler, israiliyat gibi öğeler geleneksel din anlayışı içine fazlasıyla bulunan bir din anlayışı hak olmaktan çıkmış günümüz din savunucusu olan bazı tiplerin atalar dini ile olan dindar görünümlü çehreleri islama en büyük darbeyi vuranlardır. diğer tarafta bunlara tepki olarak ortaya çıkan kesimler,Sözde modern islam anlayışı ile sistem ve medya tarafından destek gören kesimlerde tekfir etmekle meşkul Bize düşen görev doğruyu,batılı,hurafeleri,bidatları Kuran ve sünnet ölçüsünde aklederek,doğruyu yanlışı ayırdetmektir.Bunu yaparkende Atlar dini yaşantısı kalıntılarını hayatımızdan silip atabilmeliyiz.İnsanların çoğunluğunun benimseyip yaşadığı örf ve adetlerden kendimizi nuhafaza edebilmeliyiz.Bidatler merduttur Hiçbirinin İslama göre bir hükmü yoktur. Çünkü böyle bir şey,dinimizde eksiklik veya fazlalık olduğu düşüncesine dayanır. Din Allah tarafından insanlar için gönderilmiş ve tamamlanmıştır. Onda eksik veya fazla bir şey yoktur Bidatçilerin bir kısmı Kuran’a ve Sünnete aykırı inanç ve amelleri uydurup onları Dinde varmış gibi sunmuşlar .Yaşam olarak peygamber efendimizin yaşantısı bizlere gereken her konuda yol göstermiştir zaten sonradan eklenmiş şeyler sanki eksiklik varmış gibi gösterir dinimizi. İyi bidat kötü bidat diye bir şey olamaz bu gibi değerlendirmeler kişilere ve kültürlere göre değişebilir ,bidatin iyi kötü olduğunu kimler belirleyecek? Tarihte ve günümüzde hemen hemen ,her grup kendi düşündüğünün ve yaptığının doğru, diğerlerinin yaptıklarını yanlış görmektedir. Herkes görüşlerini ve eylemlerini Kuran ve Sünnete dayandırma iddiasındadır. Hiç kimse de yaptığının bidat olduğunu kolay kolay kabul etmez.Ve nasıl görmüşse öyle devam etmektedirler. |
re: BİR AYET BİR YORUM Zümer Suresi yetmiş beş âyettir. 52, 53 Ve 54. âyetleri Medine´de diğerle*ri Mekke´de nazil olmuştur. Bu ayette Mekke'de nazil olan ayetlerden...Dolayısıyla muhatabı ilk muhatabı müşrik Araplardır.Âyet-i kerimede müşriklerin: "Biz, putlara ancak bizi Allaha yaklaş*tırsınlar diye ibadet ediyoruz." dedikleri beyan edilmektedir. Mücahid diyor ki "Kureyş müşriklerinin, putları için söyledikleri bu sözlerini, onlardan önceki müşrikler, meleklere, Meryernoğlu İsa´ya ve Hz. Üzeyir´e söylemişlerdi." Tarih boyuncada insanlar Allahla aralarına aracı koydukları nesnelere varlıklara tapmadıklarını, onları Allah a yaklaşmak için, masumane amaçlarla edindiklerini söylemişler.Halbuki tavırlara bakınca böyle görünmemektedir.Gerek o çağın insanlarına, gerekse günümüzde insanlara bakınca aracı koydukları şeyler bir süre sonra amaca dönüşmüş.Belki bunlar yaptıklarının bile farkında değiller.Ama ayeti kerime devam ediyor: Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde hüküm verecektir. Allah, yalancı, inkârcı insanı doğru yola iletmez. (zümer suresi 3) |
re: BİR AYET BİR YORUM Kim İslam’dan başka bir din ararsa, ondan (bu din) asla kabul olunmaz ve o, ahirette de en büyük zarara uğrayanlardandır. (Ali İmran 85) Günümüzde, insanların, vicdanlarında inanıp kabul ettikleri din ile yaşantılarında, hükümlerine teslim oldukları din aynı değildir. Her zaman inandıklarını ifade ettikleri Allah'ın İslamını vicdanlarına hapseden günümüz müslümanlarının çoğu, Günlük yaşantılarında Allah'tan başka rabblerin! emirlerine ve hükümlerine teslim olmaktadırlar. Günümüz müslümanlarının içine düştüğü en büyük tehlike, Allah'ın islamı'nı günlük yaşantılarında yaşayamamalarıdır. bir yandan mü'min ve müslüman olduklarını söylerlerken, diğer yandan da Allah'ın emir ve yasaklarını bir tarafa bırakarak çeşitli beşeri ideolojiler ve rehber edindikleri önderlerinin emirlerine uyarlar. O rehber edindiklerinin beşeri hükümlerine gönüllü olarak itaat ederler, böylece Allah'ın İslamı dışında bir din edinmiş olurlar. Ülkemizde bir din yaygınlaştırılıyor her yönüyle, özellikle yönetimsel olarak başka bir din, tepkisiz laik müslümanlık (!) Allah'a inanan, ama tağuta itaattan ayrılmayan, Allah'a inanan ve tağutların ilke ve hükümlerini kabul ettiğini ifade eden, hakla batılın karıştığı bir din! Oysa Allah'ın İslamı,tüm batılve şirke meyil verecek düşüncelerin karşısında olan bir dindir,inançta La ila he illallah ,davranışta insanları birleştiricidir,konuşmakla anlatılacak bir din değil, eylem ile yaşanan bir dindir, şimdiki özgürlük getirdiklerini iddia edenlerin özgürlük anlayışı olan din değil,yapıcı ve onarıcı bi dindir süreklilik ifade eder, insanları avlayan ağına düşüren değil birleştirip bütünleştiren bir bağdır Müslümanların bu kadar bölünmeleri dinlerinden değil, dinlerini öğrenmeyi İlahi Kaynak Olan Kuran'dan öğrenmeyip ihmal etmelerindendir. Dini çıkarcıların, bağnazların,hurafelerin bidatlerin vs okuduğunu anlamayan cahillerin ve dindar geçinen kesimlerin tekelinden kurtaramayışlarındandır. Bu tür din anlayışları hem dünyamıza hemde ahiretimize malolabilmektedir..... |
Re: Bir ayet bir yorum İlahi Sevda Kardeşim Bugünkü Ayeti Kerimeyi Ben Vereyim Birde Forumdaki kardeşlerimden ricam Kuran'dan neden uzak duruyoz herkes anladığı kadarı ile yapabileceği yorumu yapsın yanlış varsa düzeltilir: (Nahl-116) Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı (Allah’la ilgili konularda) yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler. وَلَا تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَٰذَا حَلَالٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ لِتَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ ۚ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ Ve la tekulu limu tesıfu elsinetukumul kezibe haza halalun ve haza haramun li tefteru alallahil kezib(kezibe), innellezine yefterune alallahil kezibe la yuflihun(yuflihune) |
re: BİR AYET BİR YORUM Nahl-116.ayette karşımıza çıkan kavramlar şunlar: -Helal kavramı -Haram kavramı -Allah'a yalanla iftira atmak -Kurtuluşa(felaha) eremeyenlerin özellikleri ........................... Allah bazı ayetlerinde,bazı şeylerin söylenmesi yasaklamıştır.Mesela; 1-Yalan yere,hakka dayanmadan,vahyi kaale almadan "Şu helal,bu haram" diye konuşmak 16/Nahl-116 2-Konuşurken cümleleri yerli yerince kurmamak Ey inananlar! Peygamber'e, «Bizi de dinle» (raina; kötü anlama gelebilecek söz) demeyin, «Bizi gözet» (unzurna) deyin ve dinleyin, inkar edenlere elem verici azab vardır.2/Bakara-104 3-Şehitlere ölüler demek Allah yolunda öldürülenlere «Ölüler» demeyin, zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz2/Bakara-154 4-İnsanlar hakkında iyice araştırma yapmadan tekfir etmek Ey İnananlar! Allah yolunda yürüdüğünüz vakit, her şeyi iyice anlayın. Size, müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: «Sen mümin değilsin» demeyin. Allah katında birçok ganimetler vardır. Evvelce siz de öyleydiniz. Allah size iyilikte bulundu, iyice araştırıp anlayın, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır4/Nisa-94 5-Teslis inancını savunmak Ey Kitap ehli! Dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın peygamberi, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve kendinden bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine inanın, «üçtür» demeyin, vazgeçin, bu hayrınızadır. Allah ancak bir tek Tanrı'dır, çocuğu olmaktan münezzehtir, göklerde olanlar da yerde olanlar da O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.4/Nisa-171 6-Kendilerine de kitap indirilmesini istemek Yahut «Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk» demeyesiniz diye (Kur'an'ı indirdik). İşte size de Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Kim, Allah'ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalimdir! Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.6/Enam-157 7-Hakkında bilgisi olmayan şeyleri konuşmak De ki: Rabbım, açığıyla, gizlisiyle tüm hayasızlıkları, günahı, Allah'a şirk koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.7/Araf-33 8-Kıyamet gerçeğini unutmak Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler7/Araf-172 9-Suçu atalarının üstüne atmaya çalışmak Yahut «Daha önce babalarımız Allah'a ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen bir nesildik (onların izinden gittik). Bâtıl işleyenlerin yüzünden bizi helâk edecek misin?» dememeniz için (böyle yaptık).7/Araf-173 10-Yapılamayacak veya yapılmayacak şeyleri konuşmak[/i] Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır61/Saf-3 Nahl-116 ayetle ilgili değerlendirmeye sonra devam edelim inş. |
re: BİR AYET BİR YORUM Nahl-116.ayet bizlere konuşurken/bir iş yaparken ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini ortaya koyuyor. İnsanın başka bir insana yalan bir şeyi isnad etmesi ile,Allaha yalan isnad etmesi arasında çok fark vardır. İnsanın insana yalan isnat etmesi,iftira atmasının etkisi belki bireysel planda etki yapar,Ama yalanın Allaha isnad edilmesi veya Peygambere isnad edilmesinin etkisi toplumsal planda etki yapar. Bunun için konuşurken kendi heva heveslerini Allah'a yalan atarak"bu söz Allah'ındır" diyerek konuşmak en büyük cürümdür.Böyle kimselerin feleha/kurtuluşa ermeyeceklerini açıkça belirtmektedir. Helal ve haram koyma yetkisi Allaha ait olup,insanların koyma yetkisi yoktur.İnsanlar kendi kafalarına göre "şu helaldir,bu haramdır" demeleri Allaha yalan isnad etmekten yani Allaha iftira atmaktan başka bir şey değildir. İnsanlar niçin böyle bir şeye tevessül ederler? -Kendi yorumlarını dinleştirmek,eleştirilemez kılmak için olabilir -Şahsi çıkarları için olabilir -Gerçek anlamda Allaha iman etmemiş oldukları için olabilir -Kendi statülerini devam ettirmek için olurlar -Kendilerini din adamı,baronu kabul ettikleri için olabilir vb şeyler sebebiyle olabilir. Bugün insanlar bağlı olduğu grubların/cemaatin/mezhebin/tarikatin kendine has helal ve haramları mevcuttur.Yani kendilerine göre kırmızı çizgi oluşturmuşlar,ve kendilerine göre yeşil alan kurmuşlar.Bu kırmızı çizgileri ve yeşil alanın sahasını oluştururken acaba Kur’an ve Sünnete göre mi oluşturmuşlar yoksa liderlerinin/imamlarının/kanaat önderlerine göre mi oluşturmuşlar.Ki bu kimseler eleştirilemez,hata etmez kimseler olarak topluma lanse edilmeye çalışılmıştır. Yaptıkları/söyledikleri şeyleri Allah adına yaptıklarını söylerler ama yaptıkları ve söyledikleri Allahın kitabına ve Peygamberin uygulamalarına ters olduğunu görmezden gelirler |
re: BİR AYET BİR YORUM (Nahl-116) Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı (Allah’la ilgili konularda) yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler. Günün ayet-i kerimesi içerisinde yoğun anlamlar barındırıyor.Dikkat ederseniz burada Allah-u Teala ilk olarak haramı işleyenleri muhatap almamış.Dil kavramı ile yalancılık yapanları itham etmiş.O halde her şeyin başı dil.Bizi cennete götürecek olan da dilimiz, cennetten edecek olan da dilimiz..Peki insanların dili neden haramı helal, helali haram yapar?Bu yetkiyi nerden alır?Sorunun cevabı pek te uzak olmasa gerek.Genelde anlık menfaatler, çıkar ilişkileri,imanın yeterince yerleşmiş olmaması, bunlar uzar gider. Ben bu ayet-i kerimeyi okuyunca hemen aklıma modernist ilahiyatçılar geldi, öğleden sonra ucuz kadın programlarında bir takım çıkarlar için Allah'ın dinini dilleriyle eğip bükmekten, milletin kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramıyorlar... |
re: BİR AYET BİR YORUM Bu konuyla alakalı ayeti kerimenin tefsiri şöyledir: Sen, sana vahyedilen kitabı oku, vird ederek, devam üzere, tekrar tekrar, güzel güzel oku. Yani o örümcek kafalı kâfirlerin fitnelerine gam yeme de onlara karşı olmazsa, kendi âleminde bu Kur'ân'ı güzel güzel oku, adı geçen peygamberlerin ve ümmetlerin halleriyle Allah'ın âyetlerini düşün. Onun için "Onlara oku" buyurulmamış, mutlak olarak "Oku" buyurulmuştur. Ve namazı devam üzere kıl, gerçekten namaz fahşadan, yani açık çirkinlikten, edebsizikten, fuhşiyattan ve münkerden; aklın ve şer'in beğenmeyeceği uygunsuzluktan, günahtan meneder. Bir kere namaz içinde bunlar yapılmaz. Bundan başka namaz hakikati, ne olduğu bilinerek kılınan sahih namaz, namaz dışında da, çirkinlikten, uygunsuzluktan uzaklaştırır. Yasaklamak, uzaklaştırmayı mutlak olarak sağlamasa bile herhalde gerektirir. Sahih ve doğru bir şekilde namaza devam edildikçe iyilik artar. Resulullah (s. a.v) tan rivayet olunmuştur ki: "Kim bir namaz kılar da, o namaz kendisini açık ve gizli kötülüklerden alıkoymazsa o namazla Allah'tan uzaklaşmaktan başka bir şey artırmış olmaz" buyurmuştur. Onun için İbnü Mes'ud Hazretleri demiştir ki: "Namazını gereği gibi yerine getirmeyen Allah Teâlâ'dan uzaklığı artırmaktan başka bir şey yapamaz." Bunun sebebi, çünkü namaza itaat, onun sınırlarını gözeterek hakkıyla kılmaktır. Onun sınırında ise açık ve gizli bütün kötülüklerden men ve alıkoyma vardır. O halde namaz hakkıyla kılınmadığı, sadece bir takım hareketleri yerine getirmek için yapıldığı zaman kılana yorgunluktan başka bir şey vermez.Ayet-i kerime de ki gerçek namaz, insanın hayatını değiştiren, hayatına yön veren bir namazdır. |
SAAT: 05:41 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.