www.medineweb.net, yükleniyor... 'den beri Kesintisiz Yayında.... |
|
Konu Kimliği: Konu Sahibi İslaminesil,Açılış Tarihi: 12 Temmuz 2014 (23:43), Konuya Son Cevap : 01 Kasım 2018 (11:43). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
![]() ![]() |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
![]() | Mesaj No:1 |
Durumu: ![]() Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | ![]() Kuranda İki Bahçe Sahibinin Öyküsü ve alınması gereken dersler UZUN AMA DERSLER CIKARILACAK BİR KISSA.... aLINTI Kuranda İki Bahçe Sahibinin Öyküsü ve alınması gereken dersler
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
![]() |
![]() | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
![]() | Makale ve Köşe Yazıları | Kara Kartal | 18 | 8220 | 13 Kasım 2017 21:19 |
![]() | Serbest Kürsü | Hâdimul İslam | 3 | 1937 | 13 Kasım 2017 18:55 |
![]() | Makale ve Köşe Yazıları | su damlası | 2 | 1912 | 12 Kasım 2017 07:51 |
![]() | Makale ve Köşe Yazıları | İslaminesil | 0 | 1708 | 16 Eylül 2017 21:06 |
![]() | Makale ve Köşe Yazıları | Hâdimul İslam | 3 | 1912 | 16 Eylül 2017 21:04 |
![]() | Mesaj No:2 |
Durumu: ![]() Medine No : 40187 Üyelik T.:
20 Mart 2014 | ![]()
BAHÇE SAHİPLERİ ve KARUN ÖLMEDİ YAŞIYOR Kur'anda "kehf" ve "kalem" surelerinde bizlere "bahçe sahipleri" adı altında ve kasas suresinde "karun" la ilgili 3 tane kıssa anlatılır. Bu kıssalar, tarihin herhangi bir döneminde yaşamış geçmiş olan bir takım insanların hikayesi değildir. Aksine kıyamete kadar yaşayacak olan insanoğlunun açgözlülüğünün , cimriliğinin, inkarcılığınınve bencilliğinin canlı olarak anlatımıdır. "bahçe sahipleri" deyimi ile sadece bahçeleri olan insanlar anlatılmak istenmez. Bu deyimin sembolize ettiği her türlü maddi zenginliğin sahipleri gözler önüne serilerek dünyadaki maddi zenginliğin kaynağının sadece onların kendi gayretlerinin ürünü olmadığı ve ellerinde servetin o insanlara, Allah cc nin bir imtihan olarak verdiği , ancak kıssalardaki anlatılan kişilerin bu imtihana karşı nankörlük ettiği ve buna karşılık olarak servetlerinin helak bildirilir. Kıssaların meallerini vererek devam edelim. KEHF SURESİNDEKİ BAHÇE SAHİPLERİ KISSASI 32- Onlara iki adamın örneğini ver; onlardan birine iki üzüm bağı verdik ve ikisini hurmalıklarla donattık, ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik. 33- İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiçbir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık. 34- (İkisinden) Birinin başka ürün (veren yer)leri de vardı. Böylelikle onunla konuşurken arkadaşına dedi ki: “Ben, mal bakımından senden daha zenginim, insan sayısı bakımından da daha güçlüyüm.” 35- Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve): "Bunun sonsuza kadar kuruyup-yok olacağını sanmıyorum" dedi. 36- "Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım." 37- Kendisiyle konuşmakta olan arkadaşı ona dedi ki: "Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin?" 38- "Fakat, O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam." 39- "Bağına girdiğin zaman, 'MaşaAllah, Allah'tan başka kuvvet yoktur' demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan." 40- "Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten 'yakıp-yıkan bir afet' gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir." 41- "Veya onun suyu dibe göçüverir de böylelikle onu arayıp-bulmaya kesinlikle güç yetiremezsin." 42- (Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) oğuşturuyordu. O (bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: "Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım." 43- Allah'ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi. 44- İşte burada (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Allah'a aittir. O, sevap bakımından hayırlı, sonuç bakımından hayırlıdır. Kıssada sahneye iki kişi çıkarılmaktadır. Bu ikiside bahçe sahibi olmasına rağmen servetleri eşit değildir. Serveti az olan kişi mümin , serveti çok olan kişi inkarcıdır. Bu iki kişininde bahçelerinde her türlü ürün bulunmasına rağmen serveti çok olan kişi dünya malının geçiciliğini unutarak ötekini küçümsemeye kalkar. Ancak bu kişi karun kıssasında karşımıza çıktığı gibi "keşke ondaki servet kadar bendede olsa" diye bir hevese kapılmadan ona bu düşüncesinin yanlış olduğu tebliğini yapar. Çünkü kur'anda ve ondan önceki kitaplarda dünya malının geçici olduğu baki olanın ahiret hayatı olduğu , ahiretteki mutluluğun dünyadaki yapılan salih ameller neticesinde olduğu insanlara bildirilmiştir.Kıssada dikkatimizi çeken bir hususta şudur;İnkarcı bahçe sahibi gücünü yanındaki kendisinden güçzüz olan arkadaşı ile mukayese ederek haşa Allaha karşı efelenmeye kalkmaktadır.Halbuki arkadaşının hatırlattığı gibi bütün güç ve kudretin Allaha ait olduğunu kabul edip arakadaşının ona dediğini söylemesi gerekirdi. 003.014- Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allah katındadır. [057.020- Bilin ki, dünya hayatı oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olmaktan ibarettir. Bu, yağmurun bitirdiği, ekicilerin de hoşuna giden bir bitkiye benzer; sonra kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çerçöp olur. Ahirette çetin azap da vardır. Allah'ın hoşnudluğu ve bağışlaması da vardır; dünya hayatı ise sadece aldatıcı bir geçinmedir. Bu ve buna benzer birçok ayetler bulunan kur'ana rağmen servetlerinin çok olması o kişilere iman etmelerini sağlamaları gerekirken aksine çoğu kimsenin küfrüne sebeb olmaktadır. Burada inkarcı bahçe sahibinin arkadaşınıda unutmamak gerekir. Çünkü o kişi arkadaşı kadar servete sahip olmamasına rağmen o kişiye bu yaptığının yanlışlığını hatırlatmaktadır.Araf suresi 163- 166 . ayetleri arasında anlatılan " deniz kenarındaki kasaba" kıssasında 3 tip insan karşımıza çıkmaktadır. 1-kötülüğü işleyenler,2-kötülüğe mani olmaya çalışanlar, 3- kötülüğe mani olanları engellemeye kalkanlar. Anlatılan kıssada bu üç guruptan ikisinin helak edildiğini sadece kötülüğe engel olanların helaka uğramadıklarını görüyoruz. Göreceğimiz her 3 kıssadada azgın servet sahiplerine karşı onları uyaran insanların bulunmaktadır. Buradan çıkarmamız gereken sonuç , her devirde ortaya çıkan müstekbirlere karşın onlara hakkı tebliğ edenlerin olacağı ve olması gerektiğidir. Bu kıssada dikkatimizi çeken bir başka hususta o kişinin kıyametin kopmayacağını iddia etmesi , kopsa bile orada bu serveti sayesinde güzel bir yere sahip olacağını iddia etmesidir .Bu kişilerin ahiretteki akıbetleri hakkında kur'anda şu ayetleri görmekteyiz. [003.010] - İnkar edenlerin malları ve çocukları, Allah'a karşı onlara bir şey sağlamaz. İşte onlar ateşin yakıtlarıdır. [003.116] - İnkar eden kimselerin malları ve çocukları, Allah'tan yana, onlara bir fayda vermeyecektir. İşte onlar cehennemliklerdir, onlar orada temellidirler. 058.017] - Malları ve çocukları, onlara, Allah katında bir fayda sağlamaz. Onlar cehennemliklerdir, orada temelli kalacaklardır. [009.055] - Artık onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Allah bunlarla onlara dünya hayatında azabetmek ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını ister. [009.085] - Malları ve çocukları seni hayrete düşürmesin; Allah bunlarla onlara dünyada azabetmek ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını ister KALEM SURESİ BAHÇE SAHİPLERİ KISSASI 17- Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi. 18- (Bu konuda) Hiçbir istisna yapmıyorlardı. 19- Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela' onun üstünü sarıp-kuşatıverdi. 20- Sonunda (bahçe) kökünden kuruyup-kapkara kesildi. 21- Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler. 22- "Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp-çıkın." 23- Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp-gittiler: 24- "Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşınıza çıkmasın." 25- (Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler. 26- Ama onu görünce: "Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler. 27- "Hayır, biz (herşeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık." 28- (İçlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: "Ben size dememiş miydim? (Allah'ı) Tesbih edip yüceltmeniz gerekmez miydi?" 29-Dediler ki: "Rabbimiz Seni tesbih eder, yüceltiriz; gerçekten bizler zalim imişiz." 30- Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar. 31- "Yazıklar bize, gerçekten bizler azgınmışız" dediler. 32- "Belki Rabbimiz, onun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimiz'e rağbet eden kimseleriz." 33- İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür; bir bilseler. Kalem suresindeki bu kıssanın önceki ayetlerinde kendisine gelen vahye karşı tekebbür edenlerden bahsedilerek onlar bahçe sahiplerinin uğradığı bir belaya uğratılabilecekleri tehdidinde bulunulmaktadır.17 ve18. ayetteki "sabah ürünü mutlaka devşireceklerine dair hiç istisna yapmamaları" ve buna karşılık hayal kırıklığına uğramalarına karşın rabbimizin şu ayeti bizim için önemli bir ikazdır. [018.023-4]- Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşâallah demedikçe) hiçbir şey için «Bunu yarın yapacağım» deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah'ı an ve: «Umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir» de. Ürünlerini sabahleyin mutlaka devşireceklerini uman bahçe sahipleri , fakir fukara hakkınıda hesap edip onlarında hakkını vermeme hesapları yapar halde bahçelerine geldikleri vakit yollarını şaşrıdıklarını sanarak bahçelerinin helak olmalarına bir anda ihtimal verememişlerdir.Ancak akılları başlarına gelince yaptıkları hatayı anlayarak içlerindeki birinin uyarmalarını kulak ardı ettikleri ve neticede ellerinin bomboş kaldığını görmekteyiz. Her iki kıssada bizler için nasıl bir mesaj olabilir diye düşündüğümüz zaman, rabbimiz bizlere helak olan bahçeler ile dünya hayatını aynı bağlamda düşünmemizi, Bahçe sahiplerinin verilen bu servet karşılığında servetlerinin karşılığı olan şükür ve infakı düşünmeden sadece dünyevi hesaplar peşinde koşmalarına karşılık bahçelerinin servetlerinin helak olması ile gelen pişmanlığı bize örnek göstererek son pişmanlığın fayda vermeyeceğini ,ölmeden önce kişinin ahiret hayatını garanti altına alacak salih ameller yapması gerektiği ,aksi takdirde helak olan bahçeler gibi kişininde ahiretinin berbat olacağnın canlı bir mesajı verilmektedir. KARUN KISSASI 76- Gerçek şu ki, Karun, Musa'nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: "Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez." 77- "Allah'ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünyadan da kendi payını (nasibini) unutma. Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama. Çünkü Allah, bozgunculuk yapanları sevmez." 78- Dedi ki: "Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir." Bilmez mi, ki gerçekten Allah, kendisinden önceki nesillerden kuvvet bakımından kendisinden daha güçlü ve insan-sayısı bakımından daha çok olan kimseleri yıkıma uğratmıştır. Suçlu-günahkarlardan kendi günahları sorulmaz. 79- Böylelikle kendi ihtişamlı-süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar: "Ah keşke, Karun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir" dediler. 80- Kendilerine ilim verilenler ise: "Yazıklar olsun size, Allah'ın sevabı, iman eden ve salih amellerde bulunan kimse için daha hayırlıdır; buna da sabredenlerden başkası kavuşturulmaz" dediler. 81- Sonunda onu da, konağını da yerin dibine geçirdik. Böylece Allah'a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı. Ve o, kendi kendine yardım edebileceklerden de değildi. 82- Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: "Vay, demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip-yaymakta ve kısıp-daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten inkar edenler felah bulamaz" demeye başladılar. 83- İşte ahiret yurdu; Biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. (Güzel) Sonuç takva sahiplerinindir. Musa as ın kavminden olmasına rağmen Allahın kendisine verdiği malı kendisinin kazandığını sanıp azan karun kıssasındada karşımıza ayrı iki insan tipi çıkmaktadır. 1- karunun zenginliği karşısında azmamasını hatırlatanlar, 2- bu zenginliğe heves edip keşke bizdede olsa diyenler. Kur'anda müteaddit ayetlerde karşımıza çıktığı üzere, rabbimizin rızkı dilediğine yayıp dilediğine kıstığı ve başkasına verilen servete kimsenin göz dikmemesi gerektiği bütün bunların bir imtihan vesilesi olduğu hatırlatılmasına rağmen çoğumuzda hakim olan düşünce, serveti bizden çok olanlara özenmemizdir. Kıssa bu özenmenin sonunun pişmanlık olacağını dikkat çekmektedir. Karun, yeryüzünde kendisine ölçüsüz servet verilerek imtihan edilen , ancak bu imtihanı kaybeden sembol bir tiptir. Sonuç olarak bu kıssalar, Rabbimizin, kur'anda birçok ayette belirtmiş olduğu, dünya hayatının geçici olduğu ve bu hayat içinde insanın kendisine verilen servet ile imtihan edileceği, kişiye verilen zenginliğin doğru yolda harcanması gerektiği , kıssadaki kişilerin bahçelerinin bir nevi dünya hayatı ile özdeşleştirilerek bu hayatın doğru bir yolda harcanmamasının kişiyi ahirette helak edeceği ve son pişmanlığın fayda vermeyip kişinin dünya hayatında iken ahirete hazırlanması gerektiğini bizlere görsel olarak hatırlatmaktadır. Bahçe sahipleri ve karun kıssası yaşanmış bitmiş ve bir daha yaşanmayacak olan bir kıssa değil , aksine halen yaşanan ve kıyamete kadar yaşanacak olan kıssalardır. EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.
__________________ Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin |
![]() |
![]() | Mesaj No:3 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: ![]() Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | ![]() Kehf Suresi’ndeki Bahçe Sahipleri Diyalogu Kehf Suresi’ndeki bahçe sahiplerinden mahsulü devşirecek olanı; inkâr psikolojisine kapılmış, bahçesinin ürün yönünden muhteşem durumunu heva ve hevesine göre değerlendirmeye başlamıştı. "Bu adamın başka geliri de vardı. Bu yüzden arkadaşıyla konuşurken ona şöyle dedi: ‘Ben, servetçe senden daha zenginim; insan sayısı bakımından da senden daha güçlüyüm!’”26 Mahsulünün bol olması bahçe sahibini şımartmış, bu yüzden mal ve mülkü ile övünmeye, kendinden ekonomik olarak aşağıda olanları küçümsemeye işi götürmüştü. Kur'an'da insanın bu aşamadaki durumu şöyle tavsif edilir: "Gerçek şu ki, insan azar. Kendini kendine yeterli gördüğü için."27 Oysa Allah Kur'an'da bu durumu zemmetmektedir: "Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin!"28 "Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez!"29 Allah, insanlara, malları ve edindikleri diğer değerler ile hava atanların, böbürlenenlerin bu davranışlarının altında yatan ana nedeni şöyle açıklar. "…Kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, ‘Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir.’ der. Hayır, o, bir imtihandır, fakat çokları bilmezler."30 Dünyada edindikleri servet, mal, mülk ve evlatların kendi marifetleri dolayısıyla; akıl, boy-pos, soy-sop nedeni ile sahip olduklarını zannederler. Kur'an'da bu olumsuz davranışa müşahhas bir örnek olarak muhteşem bir zenginliğe sahip olan Karun anlatılır: "Karun ise ‘O (servet) bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi.’ demişti. Bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helâk etmişti."31 Hâlbuki Allah, mal, mülk, evlat, servet gibi dünyada edinilen şeylerin, Allah tarafından ve O'nun istediği kadar, istediği kişiye verildiğini; bunun sebebinin ise Allah'a şükredilmesi isteği olduğunu beyan eder: "Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık."32"Biz, yeryüzünde nice hurma bahçeleri, üzüm bağları yarattık ve oralarda birçok pınarlar fışkırttık. Ta ki, onların meyvelerinden ve elleriyle bunlardan imal ettiklerinden yesinler. Hâlâ şükretmeyecekler mi? Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı tesbih ve takdis ederim."33 Kehf Suresi’nde anlatılan bahçe sahibi; Allah'a, heva ve hevesini ortak koşan, ahireti inkâr eden putperest bir müşriktir. Bunu arkadaşı ile yaptığı konuşmalardan anlamaktayız. a, Kıyameti inkâr: "Şöyle dedi: Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum."34 b) Yeniden dirilmeyi ret ya da şüphe etmek: "Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Şayet Rabbimin huzuruna götürülürsem..."35 Bahçe sahibi, kıyameti inkâr ederken Kur'an'da diğer bölümlerde de sık sık anlatılan; ölen bir insanın bir daha diriltilemeyeceği inancını dile getirmektedir. Bu husus Kur'an'da anlatılan diğer müşriklerin tavırları ile aynıdır: "Hayat, şu dünya hayatımızdan ibarettir. (Kimimiz) ölürüz (kimimiz) yaşarız; bir daha diriltilecek de değiliz."36"Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı diriltileceğiz?! İlk atalarımız da mı (diriltilecek)?!"37 c) Allah'ın ahiretteki mükâfat ve ceza uygulamasını reddetmek: "Şayet Rabbimin huzuruna götürülürsem, hiç şüphem yok ki, (orada) bundan daha hayırlı bir akıbet bulurum."38 Kıyametin kopacağını kabul etmemekle birlikte; olur ya yeniden dirilirse Allah katında dünyadakinden daha iyisini bulacağını ileri sürmektedir. Kur'an'da anlatılan diğer toplumlarda yaşamış müşriklerin de benzer tavır göstererek, bahçe sahibi ile aynı görüşü paylaştıkları görülmektedir: "Kıyametin kopacağını sanmıyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile muhakkak O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır, der."39 Bahçe sahibinin malı ve sahip olduğu diğer servet ve değerler ile böbürlendiği arkadaşı; bahçe sahibini, Allah'a ortak koşan "müşrik" bir kimse olarak tanımlamaktadır. Bilindiği gibi müşrikler Allah'ı kabul etmektedirler, fakat öldükten sonra dirilme konusunda karmaşık düşünceler içerisindedirler. "De ki: Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? Ya da kulaklara ve gözlere kim malik (ve hâkim) bulunuyor? Ölüden diriyi kim çıkarıyor, diriden ölüyü kim çıkarıyor? (Her türlü) işi kim idare ediyor? ‘Allah’ diyecekler. De ki: Öyle ise (Ona asi olmaktan) sakınmıyor musunuz?"40"Andolsun onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette ‘Allah’ derler. O halde nasıl (Allah'a kulluktan) çevriliyorlar?!"41"…Toprak ve kemik olduğumuz zaman mı diriltileceğiz?!"42 Allah, kıyameti ve yeniden dirilmeyi, mükâfat ve mücazatı reddeden bahçe sahibine karşı, arkadaşı vasıtası ile kıyamete kadar herkes için ibret alınacak bir diyalogu anlatmaktadır: "…Seni topraktan, sonra nutfeden yaratan, daha sonra seni bir adam biçimine sokan Allah'ı inkâr mı ettin? Fakat O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmam."43 Küçümsenen bahçe sahibi, böbürlenen bahçe sahibinin söylediklerini, Allah'ı inkâr olarak gördüğünü belirttikten sonra ona, ilk yaratanın Allah olduğunu kabul ettiğine göre, yeniden diriltmeyi de Allah'ın yapmasının mümkün olduğunu kabul etmesi için örnekler vermektedir. Allah ilk insanı topraktan yaratmış, ondan sonra erkek ve dişinin birleşmesi sonucu atılan bir nutfe ile bebekler olarak insan nesli devam etmiş; kıyametle bu sona erecektir. İşte bütün bu yaratma safhalarını yapan Allah'ın, çürümüş kemikleri de yeniden dirilteceğini, bunun Allah için kolay olduğunu; bu durumu neden inkâr ettiğini, müşrik bahçe sahibine sormaktadır. Akabinde bunu inkâr etmenin ve bununla birlikte yeni inançlar üretmenin şirk olduğunu; dolayısıyla kendisinin Allah'ı yaratıcı olarak kabul ettiğini, kıyamet ve ahretin de gerçekleşeceğine inandığını, bunları inkâr ederek Allah'a şirk koşmayacağını bildirmektedir. Bütün bu diyalog sonucu iki bahçe sahibinden "...İki üzüm bağı vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış, aralarında da ekinler bitirmiştik." diye belirtilenin bir müşrik olduğu, kendisi küçümsenen diğer bahçe sahibinin ise Müslüman olduğu ortaya çıkmaktadır.. |
![]() |
![]() | Mesaj No:4 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: ![]() Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | ![]() Heva ve Heves=Zulüm ve Şirk Bahçe sahipleri diyaloglarında inançlarının tespitini yaptığımız konuşmaların devamında; inkârcı bahçe sahibinin bahçesine adım atarken başladığı belirtilen zulüm konuşmaları, Allah'ın Rezzak sıfatı üzerine devam etmektedir. "Bağına girdiğinde ‘Maşallah! Kuvvet yalnız Allah'ındır.’ deseydin ya! Eğer malca ve evlatça beni kendinden güçsüz görüyorsan (şunu bil ki) belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir. Yahut bağının suyu dibe çekilir de bir daha onu arayıp bulamazsın."44 İnkârcı bahçe sahibinin bahçesine adım atar atmaz başladığı "zulüm", heva ve hevesini Allah'a ortak koşma fiili, diğer küçümsenen bahçe sahibi tarafından Allah'ın sıfatları hatırlatılarak, tövbe safhasına dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Eğer inkârcı bahçe sahibi bahçesine girdiğinde, bahçesinin mahsul yönünden verimliliğini Allah'a hamledip böbürlenmeye kalkmasaydı; kendisi için iyi olurdu, demektedir. Bu beyan aynı zamanda tövbe kapısının açık olduğunu, rücu edebileceğini ihsas etmektedir. Bahçeye girdiğinde "Maşallah! La havle ve la kuvvete illa billah!" deseydi, yani mal-mülk, servet ve evlatları, Allah'ın takdir ettiğine inansaydı böbürlenmezdi. Çünkü bu verilenlerin, kendisinin marifetiyle, bilgi ve çalışması ile değil, Allah'ın takdiri ile olduğunu kabul etmiş olacaktı. "Bilmiyorlar mı ki Allah, rızkı dilediğine bol bol verir, dilediğinden de kısar."45"Zengin eden de yoksul kılan da O'dur."46 Küçümsenen Müslüman bahçe sahibinin tüm uyarılarına rağmen müşrik bahçe sahibinin, "şirk"ten vazgeçmediğini daha sonra uğradığı musibetten anlamaktayız: "Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi. Böylece, bağı uğruna yaptığı masraflardan ötürü ellerini ovuşturup kaldı. Bağın çardakları yere çökmüştü."47 Bir Musibet Bin Nasihatten İyidir! Bahçe sahiplerinin bu diyaloglarının akabinde müşrik bahçe sahibinin hak ettiği cezaya uğradığını gözlemlemekteyiz. O musibet anına kadar; Müslüman bahçe sahibinin uyarılarına rağmen Allah'ı yeterince takdir edemeyen müşrik bahçe sahibinin musibete uğradığı andan itibaren, halisane Allah'a yöneldiğini, suçunu itiraf ettiğini görmekteyiz: "Ah, diyordu. ‘Keşke Rabbime ortak koşmamış olsaydım!’"48 Kur'an'da yer alan müşriklerle ilgili diğer ayetlerde de müşriklerin sıkıntıya, azaba duçar olduklarında, Allah'a halisane olarak yalvarmaya başladıkları anlatılmaktadır: "İnsanların başına bir sıkıntı gelince, Rablerine yönelerek O'na yalvarırlar."49 Müşriklerin bu ikiyüzlü tutumuna Kur'an'da devamlı olarak vurgu yapılır. Sıkıntıya düşen müşrikler, düştükleri sıkıntı anından itibaren, putlarının bir işe yaramadığını, bu zor anlarda yardımın sadece Allah tarafından olduğunu kavradıkları için yalnızca ve halisane Allah'a yalvarırlar: "…Başınıza bir musibet geldiğinde, O'ndan başka bütün yalvardıklarınız kaybolup gider..."50 Anlaşılıyor ki bir musibet bin nasihatten daha iyidir. Ancak kâfirler bütün bunlara rağmen nankörlükte ısrar ederler. "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir."51 26- Kehf, 18/32. 27- Alak, 96/6–7. 28- İsra, 17/37. 29- Lokman, 31/18. 30- Zümer, 39/49. 31- Kasas, 28/78. 32- Zuhruf, 43/32. 33- Yasin, 36/34-36. 34- Kehf, 18/36. 35- Kehf, 18/36. 36- Mu'minun, 23/37. 37- Saffat, 37/16-17. 38- Kehf, 18/36. 39- Fussilet, 41/50. 40- Yunus, 10/10. 41- Zuhruf, 43/87. 42- Saffat, 37/16. 43- Kehf, 18/37-38. 44- Kehf, 18/39-41. 45- Zümer, 39/52. 46- Tur, 52/48. 47- Kehf, 18/42. 48- Kehf, 18/42. 49- Rum, 30/33. 50- İsra, 17/67. 51- Şura, 42/30. |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
![]() | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Evliliğin bakıma alınması | MERVE DEMİR | Evlilik-Nikah Konuları | 6 | 07 Mart 2023 21:38 |
Okunması ve ibret alınması gereken gerçek bir aşk hikayesi.. | Zelal | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 1 | 19 Eylül 2014 12:46 |
Bakara 85. ayetten almamız gereken önemli dersler. | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 6 | 17 Mart 2011 18:00 |
Bakara 27. Ayetten almamız gereken dersler. | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 21 Kasım 2010 23:39 |
Kuranı Kerimde Bahçe Sahipleri Kıssası | Belgin | Kur'ân-ı Kerim Genel | 1 | 22 Nisan 2009 12:47 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|