![]() |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
|
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Sağolun... |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım felemma,ve lemma,kelimeleri İza ile aynı mı? iza -dığı zaman manasına geliyor..Peki lemma kelimesi de aynı manaya mı geliyor? Ne dersiniz hocam? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Örnek:velemma ceehüm kitebün min indillah'taki örnekte iza ile aynı manada değil mi,lemma? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
"Felamma" dan sonra mazi fiil kullanılır, "Lemma" dan sonra genellikle "muzari fiil " kullanılır ve anlamı olumsuz kılar. اِذَا ise şart edatlarından olup "lemma" ya da "felamma" ile aynı değildir. "İza"nın anlamı: "Eğer, ise" anlamına gelir. |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
Buradaki "lemma" "iza" edatı ile aynı değildir. "İza" şart edatıdır. İza kullanılırsa o zaman cevap cümlesi de olması lazım."İza" farklıdır, "lemma" farklıdır |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım O zaman İZA ile İN aynı manada mı? in küntüm tuhibbunellahe'deki gibi? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Ve kalellezine la ya'lemün: Burada ism-i mevsuller;kendinden sonra gelen cümleyi özne mi yapıyor? Yani;Bilmeyen kimseler dediler..Burada La ya'lemün;bilmezler demek iken başına ellezi gelince ''Bilmeyen'' manasına mı geldi? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
إذا edatı “ متى” gibi zaman bildiren bir şart edatıdır. إذا belirli bir vakti ifade ederken متى belirsiz bir zamanı ifade eder. Gerçekleşmesi kesin olan hususlarda şart olarak kullanılır.Cümlenin başında yer alır. Fiil cümlesine muzâf olur Mâzî fiilden önce gelmesine rağmen anlamı muzârîdir. Çoğunlukla gelecek zamanı kapsayan şartı belirtir. Örnek: إذا طَلَعَتْ الشَّمْسُ خَرَجْتُ. “Güneş doğarsa çıkarım.” -Bu cümlede kullanılan her iki fiil de mazi olmasına rağmen إذا`nın cümleye kattığı anlam muzaridir. -Bu edat ile başlayan şart cümlesi olumsuz yapıldığında muzârî fiilin anlamını olumsuz mâzîye çeviren “لم” harfi kullanılır.Örnek: إذا لم تَحْضُرْ الإجْتِماعَ فَلَنْ أحْضُرَهُ كَذلِك . “Toplantıya gelmezsen, ben de gelmeyeceğim.” إذا `dan sonra “ما” gelebilir fakat cümleye olumsuzluk anlamı katmaz. Fiillerin harekelerine de bir etkisi yoktur. Örnek: إذا ما توجّهْنا إليه ساعدَنا. “Eğer biz ona gidersek (yönelirsek), bize yardım eder.” “ إن ” harf olan şart edatlarındandır. Daima fiilden önce gelir. Başına geldiği cümledeki her iki muzari fiili de cezm eder. Bu edatla sağlanan şartın gerçekleşmesine bağlı olarak cevap da gerçekleşebilir. Şart cümlesine “eğer, şayet,…ise” gibi anlamlar katar. Örnek: إنْ تذاكرْ تنْجحْ “(Dersini) tekrar edersen başarılı olursun.” -Bu örnekte إن şart edatı, muzari bir fiilin başına gelmiştir. Cezm eden bir edat olarak “تذاكر” fiilini meczum yapmıştır. Cevap fiili de muzari bir fiil olduğu için edatın etkisiyle meczum olmuştur. Örnek: إن تقرأْ منتبهاً تستطعْ أن تفهمْ. “Dikkatli okursan anlayabilirsin.” إن تزوروا الأثار القديمة تتعلموا شيأ كثيراً. “Eski eserleri ziyaret ederseniz, çok şey öğrenirsiniz.” Cevap, gelecek zaman ifade eden bir fiil olabilir. Örnek: إنْ تذاكرْ فَسَتَنْجَحُ. “(Dersini) tekrar edersen başaracaksın.” -Bu edat mazi bir fiille de kullanılabilir. Bu durumda cümle muzâri bir fiilin verdiği anlamı taşır. Örnek: Iإنْ قال ذلك كذب. IIإنْ يقُلْ ذلك يَكْذِبْ. “Eğer o bunu söylerse, yalan söyler.” -Bu örnekte her iki cümlenin de anlamı aynıdır. Birinci cümlede şart ve cevap fiilleri mazidir. Bu yüzden edat fiillere etki etmemiştir. İkinci cümlede ise şart ve cevap fiilleri muzâridir ve edatın etkisiyle cezm olmuşlardır. -Geçmiş zamana dönük şart anlamı taşıyan cümleler “قد” harfi ile ifade edilir. Örnek: إنْ كان قَدْ قال ذلك كذب. “Eğer bunu söylediyse, yalan söyledi.” Örnek: إنْ كان قميصُه قدَّ من قُبُلٍ فصدقتْ. “ Eğer onun gömleği önünden yırtılmışsa, o (kadın) doğru söylemiştir.” - Cevap cümlesi isim cümlesi olarak da gelebilir. Bu durumda cevap cümlesinin başında “ ف” harfi olur. Örnek: إنْ قُلتَ هذا فأنتَ من الكافرين. “Bunu söylersen, sen kâfirlerdensin.” إنْ ile ifade edilen şart anlamı emir fiille de karşılanabilir. Bu durumda aşağıdaki örnekte olduğu gibi emir fiilin başında bir “ف” harfi bulunur. Örnek: إنْ سافرتَ فاكتُبْ لي رسالةً. “Şayet yolculuğa çıkarsan bana bir mektup yaz.” - إن şart edatından sonra olumsuz bir fiil getirilerek de şart anlamı sağlanabilir. Genellikle “لم” olumsuzluk edatı ile kurulan bu cümleler “Şayet …...(değil)se, -şayet …...-mediyse, şayet …...-memişse” şeklinde tercüme edilebilir. . Örnek: إنْ لم تُساعِدْني فَلَنْ أُساعدَك مُطلَقاَ. “Sen bana yardımcı olmazsan, ben de sana kesinlikle yardımcı olmam.” |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
رَأَيْتُ الطَّالِبَ الَّذِي ذَهَبَ إلى الْمَكْتَبَةِ =Kütüphaneye giden öğrenciyi gördüm. Aslında burada iki ayrı cümle bulunmaktadır. Birincisi رَأَيْتُ الطَّالِبَ “Öğrenciyi gördüm”, ikincisi ise الطَّالِبُ ذَهَبَ إلى الْمَكْتَبَةِ “Öğrenci kütüphaneye gitti” cümlesidir. İsm-i mevsûl bu cümleleri birbirine bağlamış ve kendisi الطالب kelimesinin sıfatı olmuştur. Mef’ûl olan الطالب kelimesinin harekesi üstün olmasına rağmen, onun sıfatı olan الَّذِي ism-i mevsûlünün harekesinde bir değişiklik olmamıştır. Çünkü mebnîdir. Ref, nasb ya da cer hâlinde harf veya harekesinde herhangi bir değişiklik olmaz. Oysa normalde sıfatların murab olduğunda öncesindeki isme hareke yönünden uyması gerekir. Mübteda oluşu: اَلَّذِي نَالَ الجَْائِزَةَ كَرِيمٌ . Ödülü kazanan Kerim’dir. Bu bir isim cümlesidir. İsm-i mevsûl mübtedâ, كَرِيمٌ lafzı da haberidir. نَالَ الجَْائِزَةَ kısmı ise ism-i mevsûlün sıla cümlesidir. Haber Oluşu أُمِّي هِيَ الَّتِي تَرْعَى الْبَيْتَ . Evle ilgilenen annemdir. Burada ise أُمِّي lafzı mübtedâ, ism-i mevsûl ise haberidir. هِيَ ise fasıl zamiri, تَرْعَى الْبَيْتَ kısmı ise sıla cümlesidir. Fâil Oluşu وَصَلَ الَّذِي نَجَحَ فِي اْلاِمْتِحَانِ . Sınavda başarılı olan geldi. Bu cümlede ise ism-i mevsûl وَصَلَ fiilinin fâilidir. Mef’ûl Oluşu رَأَيْتُ الَّذِينَ يَشْتَرِكُونَ فِي الْمُؤْتَمَرِ . Kongreye katılanları gördüm. Burada ise ism-i mevsûl رَأَيْتُ fiilinin mef’ûlüdür. Cümledeki bir Ögenin Sıfatı Olması Yukarıda da belirtildiği gibi hâs ism-i mevsûller cümlenin ögelerinin sıfatı olarak da gelebilirler. Bu durumda niteledikleri isme sayı ve müzekkerlik müenneslik bakımından uyarlar. |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
رَأَيْتُ الطَّالِبَ الَّذِي ذَهَبَ إلى الْمَكْتَبَةِ =Kütüphaneye giden öğrenciyi gördüm. Aslında burada iki ayrı cümle bulunmaktadır. Birincisi رَأَيْتُ الطَّالِبَ “Öğrenciyi gördüm”, ikincisi ise الطَّالِبُ ذَهَبَ إلى الْمَكْتَبَةِ “Öğrenci kütüphaneye gitti” cümlesidir. İsm-i mevsûl bu cümleleri birbirine bağlamış ve kendisi الطالب kelimesinin sıfatı olmuştur. Mef’ûl olan الطالب kelimesinin harekesi üstün olmasına rağmen, onun sıfatı olan الَّذِي ism-i mevsûlünün harekesinde bir değişiklik olmamıştır. Çünkü mebnîdir. Ref, nasb ya da cer hâlinde harf veya harekesinde herhangi bir değişiklik olmaz. Oysa normalde sıfatların murab olduğunda öncesindeki isme hareke yönünden uyması gerekir. Mübteda oluşu: اَلَّذِي نَالَ الجَْائِزَةَ كَرِيمٌ . Ödülü kazanan Kerim’dir. Bu bir isim cümlesidir. İsm-i mevsûl mübtedâ, كَرِيمٌ lafzı da haberidir. نَالَ الجَْائِزَةَ kısmı ise ism-i mevsûlün sıla cümlesidir. Haber Oluşu أُمِّي هِيَ الَّتِي تَرْعَى الْبَيْتَ . Evle ilgilenen annemdir. Burada ise أُمِّي lafzı mübtedâ, ism-i mevsûl ise haberidir. هِيَ ise fasıl zamiri, تَرْعَى الْبَيْتَ kısmı ise sıla cümlesidir. Fâil Oluşu وَصَلَ الَّذِي نَجَحَ فِي اْلاِمْتِحَانِ . Sınavda başarılı olan geldi. Bu cümlede ise ism-i mevsûl وَصَلَ fiilinin fâilidir. Mef’ûl Oluşu رَأَيْتُ الَّذِينَ يَشْتَرِكُونَ فِي الْمُؤْتَمَرِ . Kongreye katılanları gördüm. Burada ise ism-i mevsûl رَأَيْتُ fiilinin mef’ûlüdür. Cümledeki bir Ögenin Sıfatı Olması Yukarıda da belirtildiği gibi hâs ism-i mevsûller cümlenin ögelerinin sıfatı olarak da gelebilirler. Bu durumda niteledikleri isme sayı ve müzekkerlik müenneslik bakımından uyarlar. |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Hocam..İza cee nasrullahi vel feth..Burada çeviri:Allahın yardımı ve fetih geldiği zaman..diyor..Burada iza ,şart manasında-se,-sa manası katmıyorki,buna ne dersiniz? Yani iza'nın -dığı zaman gibi bir manası da var sanki,aynı lemma'daki gibi? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım leinittebağte ehvâehum bağdellezî câeke minel ılmi ..Burada ellezi neyin sıfatı? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا Bu ayette "Size fetih ve Allahın yardımı geldiği zaman......... Bu yüzden (Fe) , Rabbini hamd ile tesbih et." Burada şart cümlesi var. Eğer Allahın yardımı ve fetih gelirse hemen Allahı tesbih et" deniyor. Yani şart cümlesi "İza" ile başlayan ayet şart cümlesidir. 2.ayet de "iza"sız şart cümlesi yani gizli "iza" vardır. 3.ayette "fe" ise faul ceza yani "karşılık fa"sıdır. Şart edatlarının anlamlarının birbirine yakın olması ya da aynı olması önemli değildir. Her bir şart edatının irab olarak cümle içinde farklılığı vardır. Yukarıda "lemma"nın muzari fiili cezm yaptığını anlattık. Ama şart edatı olan "iza" da ise böyle bir durum yoktur. Birbirine yakın anlamı olan edatlar vardır ama irap olarak aynı işlevi görmezler |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
|
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Sağolun..Çevirilerde hep iza'yı -dığı zaman olarak almışlar..şart manasını öğrenmiş oldum..Belki ayette bu şartın gerçekleşeceği için -dığı zaman diye çevirmişlerdir? iza cee nasrullah.. Allahın yardımı gelirse,değilde bu yardım zaten Allah tarafından gelecek,dolayısıyla Allahın yardımı geldiği zaman diye anlamış olamazlar mı? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
|
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım yes'elûneke mâzâ yunfigûn, gulil afv..Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar..Burada maza ve ma soru sormak babından değil mi?Cümlenin başına ma ve maza geldiğinde soru olur..Mesela ma elkiteb dersek,kitap nedir olmaz mı? Yukarıdaki ayette ma ve maza soru sormak manası katmıyor mu?Katmıyorsa neden? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım hattâ yeruddûkum an dînikum inistetâû..bakara 217..burada yeredduküm,kelimesinin manası döndürmek..irtidad kelimesi ve mürted kelimesiyle aynı mı?Yani irtidad etmek,dinden dönmek demek..Ne dersiniz? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
"ma" ya da" maza" cümlenin başına geldiğinde soru edatı olur ve "ne " anlamına gelir. Eğer meful konumunda olursa "neyi" anlamında olur. Bakara suresindeki bu ayetteki "ma" cümle başında değilde ortada olduğu ve sonra ismi mevsul geldiği için "neyi" anlamı verilmiştir. "Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar" anlamında bir ayettir. |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
|
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Allah razı olsun.. |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Ettalâgu merratâni feimsâkum bimağrûfin ev tesrîhum biıhsân..Burada feimsekün kelimesindeki imsek,yani temessük ile aynı kökten değil mi?Sımsıkı sarılın yani..Boşanmak iki kere..sonra ya sımsıkı sarılın yada iyilikle bırakın..manasında yani bu..burada temessük ile aynı değil mi?İmsak:Sımsıkı sarılın..Öyle mi? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
إِمْسَاكٌ (ج) إِمْسَاكَاتٌ ="Tutmak , imsak , kabızlık , cimrilik , oruçta yemek , içmek ve cinsel ilişkiyi terk etmek , salıvermemek , hapis etmek , kendi nefsini zapt edip perhizkarlık etmek , hisset ve buhl etmek , oruca niyetle yemek ve içmekten çekinmek , içtinap etmek , oruç gününde yemek ve içecekten içtinap olunacak dakika" anlamlarına gelir. Bir kelime Arapçada çok çeşitli anlamlara gelir. Arapçada aynı kökten gelen kelimelerin kullanıldığı bablara göre anlam değişikliğine uğrayabilirler. İf'al babı, tef'il babı,iftial babının oluşturduğu farklı anlamlar olabilir.Her kullanılışın kendine mahsus özellikleri vardır. Bu durum Türkçe'de de mevcuttur. Mesela; YÜRÜMEK kelimesi çok anlamlara gelir Her gün 1 saat YÜRÜMEK…” cümlesinde, ayakları üzerinde adım atarak ilerlemek manasında kullanılmıştır “Beraber YÜRÜDÜK biz bu yollarda…” cümlesinde, bir amaca yönelik eylem yapmak manasında kullanılmıştır. “Üzerine YÜRÜYEN olursa…” cümlesinde, saldırmak manasında kullanılmıştır. “İkiniz de genel müdürlük yolunda YÜRÜYORSUNUZ.” cümlesinde, gayret etmek manasında kullanılmıştır. “Su YÜRÜYECEĞİ yolu bilir.” cümlesinde, akmak manasında kullanılmıştır. “Yasa YÜRÜRLÜĞE girdi.” cümlesinde, resmiyet manasında kullanılmıştır. “Sizin töreniz burada YÜRÜMEZ.” cümlesinde, geçerli olmak manasında kullanılmıştır. “Bizim paraları kim YÜRÜTTÜ?” cümlesinde, çalmak manasında kullanılmıştır. “Bütün gezegenler kendi yörüngelerinde YÜRÜR.” cümlesinde, hareket etmek manasında kullanılmıştır. “Tüm trafiğe rağmen orta şerit YÜRÜYOR.” cümlesinde, yürüyen şey şerit değidir. “Sen olmasan da iş YÜRÜR…” cümlesinde, devam etmek manasında kullanılmıştır. “Mahkeme YÜRÜTMEYİ durdurma kararı verdi.” cümlesinde, uygulama manasında kullanılmıştır. “Asansör YÜRÜYOR mu?” cümlesinde, faal manasında kullanılmıştır. “Burada bu işleri kim YÜRÜTÜYOR?” cümlesinde, yönetmek manasında kullanılmıştır. “Yasama meclisin, yargı bağımsız mahkemelerin, YÜRÜTME ise Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunun görevidir.” cümlesinde, iktidar olarak hükmetme manasında kullanılmıştır. “Bu para hala YÜRÜRLÜKTE mi?” cümlesinde, tedavül manasında kullanılmıştır. “Bu kar marjında bu işletme YÜRÜMEZ.” cümlesinde, kar etmek manasında kullanılmıştır. “Nükleer santral karşıtı YÜRÜYÜŞLER başladı.” cümlesinde, protesto manasında kullanılmıştır. “Dallara henüz su YÜRÜMEDİ.” cümlesinde, sızmak manasında kullanılmıştır. “YÜRÜ de ense tıraşını görelim.” cümlesinde, kovmak ironisi olarak kullanılmıştır. “Allah ona YÜRÜ ya kulum demiş.” cümlesinde, destekleme manasında kullanılmıştır. “O da sonsuza YÜRÜDÜ, hem de bu genç yaşta.” cümlesinde, ölmek manasında kullanılmıştır. “Oradaki YÜRÜYEN merdiven mi, yoksa YÜRÜYEN bant mı?” cümlesinde, mecaz bir manada kullanılmıştır. “Bebeğe alışsın diye YÜRÜTEÇ almışsın.” cümlesinde, bir araç ismi olarak kullanılmıştır. “Kıza YÜRÜMEYİ bırak da, derslerine çalış artık.” cümlesinde, kur yapmak ya da askıntı olmak manasında kullanılmıştır. “Motorlu YÜRÜYÜŞ yapan birlikler hedefe vardı.” cümlesinde, intikal manasında kullanılmıştır. “Üzerinde biraz daha fikir YÜRÜTMELİSİN?” cümlesinde, düşünmek manasında kullanılmıştır. “Mahalle esnafı yerinde sayarken o dükkân aldı YÜRÜDÜ” cümlesinde, büyüme manasında kullanılmıştır. “Sen bu işi YÜRÜTEBİLİYOR musun?” cümlesinde, yeterlilik manasında kullanılmıştır. “İdam hükmünün YÜRÜTÜMÜ ertelendi.” cümlesinde, infaz manasında kullanılmıştır. |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Benim dediğim mana doğru mu? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
İmsak, tutmak ile kadını evinde tutmak aynı kökten gelmesine rağmen "tutmak" aynı değildir. Birbirine yakın anlamı vardır. "Kadını evde tutmak" kadını evinde dursun yani onu boşamamak anlamındadır. Araplarda eğer kadın evden kovulursa onu eve almazsa , onu boşamış sayarlardı. Oruçtaki imsak da "tutmak" anlamına gelir ama burada tutmak; yeme içime ve şehevi duygulara, kötü sözlere gem vurmak anlamındadır Yani tutmadan tutmaya fark vardır. Bu ayrıntı bütün dillerde olabilir |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım sağolun.. |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Menzellezî yugridullâhe gardan hasenen feyudâıfehû lehû ed'âfen kesîrah, vallâhu yagbidu ve yebsut, ve ileyhi turceûn.Bakara 245 ..yudaifehu;ed'afen kelimesi Türkçemize de geçmiş olan muzaaf yani kat kat arttırmak kelimesiyle kökteş midir? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım inna şenieke hüvel ebter.. şenieke kelimesi bir tamlama mı? Yani ''Senin düşmanın'' gibi.. şeni:ism-i fail..şenan eden,düşmanlık eden.. şenieke,isim tamlaması mı oluyor? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım ve mâ tunfigû min hayriy yuveffe ileykum ve entum lâ tuzlemûn. bakara 272 yuveffe:ifa edilmek mi demek?Yani neyi infak ederseniz,size ifa edilir,verilir manasında mı? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
ضَاعَفَ =iki kat,iki misli yapmak,artırmak ضَعَّفَ=zayıflatmak,güçsüz ırakmak,iki kat etmek,zayıflatmak,hadisi zaafa nisbet etmek,,iki misli yapmak,çoğaltmak,bir o kadar etmek Gördüğünüz gibi aynı kökten geliyor. Asıl kökü :ضعف dır. Hepsi de aynı kökten gelir |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
|
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
يُوَفَّ kelimesinin aslı , kökü : وَفَيَ dır. يُوَفَّ fiili muzari, meçhuldur ve illetli harfi hazfedilmiştir وَفَيَ =sözü yerine getirmek,ifa etmek,tamam olmak,uzun olmak,ahdi muhafaza etmek,vefa göstermek,eda etmek,ödemek,sözünde durmak,bir şey tamamlanmak,ahdini yerine getirmek,vaadini yerine getirmek,bitmek Dediğiniz gibi "ifa edilir" anlamı verilir. |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Allah razı olsun.. |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım fentehâ felehû mâ selef..Faize nihayet verirse manasında..fenteha;nihayet kelimesiyle aynı kökten mi?(bakara 275) |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Ve in kâne zû usratin fenezıratun ilâ meyserah..zu üsratin'deki zu sahiplik mi yapıyor burada..zorluk sahibi manasında? Bakara 281 |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
|
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım Alıntı:
|
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım fein emine bağdukum bağdan felyueddillezié'tumine emânetehû ..bakara 283..yueddillezine;kelimesinin kökü eda etmekten geliyormuş..Peki eda etmek de zamanla ödemek şekline mi dönüşmüş?Yani güvenilen kişi borcunu eda etsin,ödesin manasında..Aynı kökten mi? |
Cevap: Arapça Soruları Cevaplayalım feyağfiru limey yeşâu ve yuazzibu mey yeşâé'...bakara 284..limen yeşeu' ifadesi dilediği kimse İÇİN değil mi?Meallerde,dilediği kimseyi olarak çevirmiş?Dilediği kimse için mağfiret eder ve dilediği kimseyi azab eder..olması gerekmez mi?ÇÜNKÜ Lİ:için demek.. |
SAAT: 11:14 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.