Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler (https://www.forum.medineweb.net/518-guzel-sozler-deyimler-nukteler)
-   -   Mevlanadan Sözler-Medineweb (https://www.forum.medineweb.net/guzel-sozler-deyimler-nukteler/2009-mevlanadan-sozler-medineweb.html)

MERVE DEMİR 05 Şubat 2008 11:02

Mevlanadan Sözler-Medineweb
 



Sevgide güneş gibi ol.
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol.
Hataları örtmede gece gibi ol.
Öfkede ölü gibi ol.
Tevazuda toprak gibi ol.
Her ne olursan ol.
Ya olduğun gibi görün,
Ya da göründüğün gibi ol..





*Ne kadar bilirsen bil,söylediklerin
karşındakinin anlayabildiği kadardır.

*Dil, tencerenin kapağına benzer.
Kıpırdadı da kokusu duyuldu mu
ne pişiyor anlarsın.

*Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin
yüz dili bile olsa,
O yine dilsiz sayılır.

*İnsan gözdür,görüştür,gerisi ettir.
İnsan gözü neyi görüyorsa,
değeri o kadardır.

*İki parmağının ucunu gözüne koy.
Birşey görebiliyormusun dünyadan?
Sen göremiyorsun diye,
bu alem yok değildir.

*Doğruluk Musa'nın asası gibidir.
Eğrilik ise ;
sihirbazların sihrine benzer.
Doğruluk ortaya çıkınca bütün eğrilikleri yutar.




(MEVLANA)

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 11:03

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Mevlana'nın söylediği ve günümüze kadar insanlığa ışık tutan sözlerinden bazıları:

· Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi
ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
· Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır.
. Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına ne mazaretin devası ne ilacın şifası deva getirmiş..
. Aşk altın değildir, saklanmaz. Aşıkın bütün sırları meydandadır..
. Yeşillerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıllardan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir..
· Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
. Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki..
· Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?
· İsa'nın eşeğinden şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.
· Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
· Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.
· Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir,helvadır.
· Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
· Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
· Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
· Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
· Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar
· Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.
·O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
· Genişlik, sabırdan doğar.
· Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
· Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. Kıskançlık ateşten meydana gelir.
· Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
· Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
· Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
· Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış kişi. Sonunda sana da dikişsiz elbiseyi giydirecekler.
· Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
· Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
· Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir.
· Ayın, geceye sabretmesi, onu apaydın eder. Gülün, dikene sabretmesi, güle güzel bir koku verir. Arslanın, sabredip pislik içinde beklemesi, onu deve yavrusu ile doyurur.
· Zahidin kıblesi, lütuf, kerem sahibi Allah'tır. Tamahkarın kıblesi ise altın torbası.
. Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur..
· Sarhoş, cinayeti yapar da sonra "özrüm vardı, kendimde değildim"der. Kendinde olmayış,kendiliğinden gelmedi sana,onu sen çağırdın.
· İnsan gözdür, görüştür, gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır.
· Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz. Suyu başına döksen, başı kırılmaz. Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan, toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.
· Yoldaki bir tepecik seni bunaltmış,oysa önünde yüzlerce dağ var
· Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
· Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak,başka yere koymak.
· Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.
· Şu deredeki su,kaç kere değişti,yıldızların akisleri hep yerinde.
· Yol kesenler olmadıkça ,lanetlenmiş şeytan bulunmadıkça,sabırlılar ,gerçek erler,yoksulları doyuranlar nasıl belirir,anlaşılır?

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 11:04

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
·Oyun ,görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır. · Anlayış, edep şehirlilerdedir. Ziyafet, garip konaklamak da köylülerde.
· Resimler ister haberleri olsun,ister olmasın,hepsi de ressamın elindedir,o elden çıkar.
· Alışsan güvercin sallanan kamıştan kaçar mı hiç?O kamıştan göklere uçan yere alışmamış olan güvercin ürker,kaçar.
· Mal, sadakalar vermekle hiç eksilmez. Hayırlarda bulunmak,malı yitmekten korur.
· Çalınmış kumaş,devamlı kalmaz insanda. Hırsızı da darağacına götürür.
· Ağlayışın,feryat edişin bir sesi,sureti vardır. Zararınsa sureti yoktur. Zararda insan elini dişler ama zararın eli yoktur.
· Her korkuda binlerce eminlik vardır,göz karasında onca aydınlık mevcut.
· Verdiğini geri alan kişi, ***** gibi kusmuğunu yemiş olur.
· Şarap kadehtedir ama kadehten meydana gelmemiştir ki. Ağzını,şarabı verene aç.
· Ekme günü gizlemek toprağa tohumu saçmak günüdür. Devşirme günüyse tohumun bittiği gündür,karşılığını bulma günüdür.
· Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
· Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
· Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
· Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler
· Çayırlıktan, çimenlikten esip gelen yel, külhandan gelen yelden ayırt edilir.
· Dünya malı, bedene tapanlara helaldir.
· Gerçek kokusuyla, ahmağı kandıran yalan sözün kokusu, miskle sarımsak kokusu gibi, söz söyleyenin soluğundan anlaşılır.
· Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
· Ahlaksızların bağırışıyla, yürekli yiğitlerin naraları, tilkiyle aslanın sesi gibi meydandadır.
· Kötü nefis, yırtıcı kuştur.
· Hırsın yemdir, cehennemse tuzak.
· Doğan, avdan av getirir, fakat kendi kanadıyla uçar da avlanır. Padişah da bu yüzden onu keklikle, çil kuşuyla besler.
· Dil, tencerenin kapağına benzer. Kıpırdadı da kokusu duyuldu mu ne pişiyor anlarsın.
· Yemekle dolu karın, şeytanın pazarıdır.
· Sözle anlatılan şey, yalan bile olsa, kokusu, gerçek olduğunu da haber verir, yalan olduğunu da.
· Canım bedenimde oldukça, kulum, köleyim, seçilmiş Muhammet'in yolunun toprağıyım. Birisi sözlerimden bundan başka söz naklederse, o kişiden de bezmişim ben, o sözden de.
· Sevgiden, tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir. Sevgiden, dertler şifa bulur. Sevgiden, ölüler dirilir. Sevgiden, padişahlar kul olur. Bu sevgi de bilgi neticesidir.
· Mumundur karanlık veren sana. Anlatırdım bunu ama, gönlünün beli kırılıverir. Gönül şişesini kırarsan artık, yaşamak fayda vermez.
· Rüşvet alan para pul padişahı değiliz. Paramparça olmuş gönül hırkalarını diker, yamarız biz.
· Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
· İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir. Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, uğursuz nefsin parmağına ait işte.
· İnsan, gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak dostu görene denir.
· A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
· Bir gömlek derdine düşeceksin ama belki o gömlek kefen olacaktır sana.
· Dün geçti gitti. Dün gibi, dünün sözü de geçti. Bugün yepyeni bir söz söylemek gerek.
· Saman çöpü gibi her yelden titrersin. Dağ bile olsan, bir saman çöpüne değmezsin.
· O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
· Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra
· Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
· Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
· Ağzını kapa ve altın dolu avucunu aç. Ceset cimriliğini bırak da cömertliği seç.
· İnanmışsan, tatlı bir hale gelmişsen, ölüm de inanmıştır, tatlılaşmıştır. Kafirsen, acılaşmışsan, ölüm de kafirleşir, acılaşır sana.
· Doğruluk, Musa'nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazların sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca, bütün eğrilikleri yutar.
· Bir kötülük yaptıktan sonra pişmanlık hissetmek Allah'ın inayet ve muhabbetine mazhar olmanın delilidir.
· Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
· Üzerinde pek çok meyveler bulunan bir dalı, meyvalar aşağı doğru çeker. Meyvasız bir dalın ucu ise, servi ağacı gibi havada olur.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 11:05

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Topluluk bizim yanımıza geliyor. Susacak olsak, incinirler. Bir şey söyleyecek olsak, onlara göre söylemek lazım geldiğinden o zaman da biz inciniriz
· Ümit, güvenlik yolunun başıdır.
· Kuş seslerini öğrenen kimse, kuş olmadığı gibi aynı zamanda kuşların düşmanı ve avcısıdır.
· Dert, insana yol gösterir.
· İman, namazdan daha iyidir. Çünkü namaz beş vakitte, iman ise her zaman farzdır.
· İki canlı kuşu birbirine bağlasan, dört kanatlı oldukları halde uçamazlar, çünkü ikilik mevcuttur.
· Sokak köpeğine ister altın, ister yünden tasma tak, yine sokak köpeği olmaktan kurtulamaz.
· Cübbe ve sarık ile âlimlik olmaz. Âlimlik, insanın zatında bulunan bir hünerdir.
· Değil mi ki gönül mutfağında yemekler tabak tabak, peki ne diye aşağılık kişilerin mutfağına kase tutacakmışım?
· Hangi tohum yere ekildi de bitmedi, ne diye insan tohumunda böyle bir şüpheye düşüyorsun?
· Testi taştan korkar ama o taş çeşme oldu mu, testiler her an ona gelmeye can atar.
· Sus artık yeter! Sır perdelerini pek o kadar yırtma. Çünkü bize, kırıkları sarıp onarmak,
sırları örtmek yaraşır.
· Altın aramıyorum, altın olmaya yeteneği olan bakır nerede?
· Varlık peteğini ören arıdır. Arıyı vücuda getiren mum ve petek değildir. Arı biziz. Şekil sadece bizim imal ettiğimiz mumdur
· Dünya köpüktür. Tanrı sıfatlarıysa denize benzer. Fakat şu cihan köpüğü, denizin arılığına, duruluğuna perdedir.
· Sözün içini elde etmek için harf kabuğunu yar. Saçlar da sevgilinin yüzünü, gözünü örter.
· Burnuna sarımsak tıkamışsın, gül kokusu arıyorsun.
· Biz, tulumla, küple, testilerle tatmin olmayız. Bizi çekip ırmağınıza götürün.
· Dünyaya demir atmış Karun'u, yer çekti, yuttu. Ulular ulusu İsa'yı gökyüzü çekti, yüceltti.
· Ekmek, beden hapishanesinin mimarıdır.
· Gübre olup bostanın gönlüne giren pislik, yok olur gider de pislikten kurtulur, kavunun, karpuzun lezzetini arttırır.
· Avlanmak istedik mi uçup gittiğimiz yer Kafdağı'dır. Akbaba gibi leş avlamayız biz.
· Bir köpeğin önüne bir çuval şeker koysan bile, onun gönlü yine leş peşindedir. Şekerden ne anlar o?
· Allah ile birleşmek demek, senin varlığının O'nunla birleşmesi demek değildir. Senin yok olmandır.
· Küfürle iman, yumurtanın akıyla sarısına benzer. Onları ayıran bir berzah var, birbirine karışmazlar.
· Köpekler gibi kızmayı bırak, arslanların gazabına bak. Arslanların gazabını görünce de var, bir yaşına girmiş koyun gibi yavaş ol.
· Din evinde haset faresi bir delik açar ama kedinin bir miyavlaması ile ürker kaçar.
· Kadınlar, aklı olanlara, gönül sahiplerine pek üstün olurlar. Cahillere gelince, onlar, kadına üstündür. Çünkü tabiatlarında hayvanlık vardır. Sevgi ve acımak, insanlık vasıflarıdır. Hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasıfları.
· Mümin bir kopuza benzer. Madem ki inanan kişi feryat edip ağlamada kopuzdur, kopuz kendisine mızrap vuran olmadıkça feryat etmez.
· Madem ki, akıl babandır beden de anan, oğulsan babanın yüzüne bak.
· Yeryüzü ile dağda aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi.
· Kuş, kafeste kaldıkça başkasının buyruğu altındadır. Kafes kırıldı da kuş uçtu mu, nerede ona geçecek buyruklar?
· Bal çanağının ağzı kapalı. Sen ise, üstünü, yanını yalayıp duruyorsun. Çanağı yere çal,
· İnsana bütün korku içinden gelir fakat insanın aklı daima dışarıdadır.
· Dil, anlamlara bir oluktur adeta, fakat nereden sığacak oluğa deniz?
· O kadar çok koşmayın, o kadar yorulmayın, şu yerin altında çırak ne olmuşsa usta da o olmuştur.
· Bir lağımın pis kokusunu koklamak, ruhu kokuşmuş zenginlerle sohbetten yüz misli iyidir.
· Sen, yeni bir çocuk doğurmadıkça, kan tatlı süt haline gelmez.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 11:06

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Hırsızlara, kötülere, alçaklara acımak, zayıfları kırıp geçirmektir.
· Aşk, davaya benzer. Cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.
· Tohum yerde gizlenir de, o gizlenmesi bağın, bahçenin yeşermesine sebep olur.
· Yazı yazılırken eli görmeyen kişi, yazı kalemin oynamasıyla yazılıyor sanır.
· Gül solup, gül bahçesi harap olduktan sonra gülün kokusunu nereden duyabiliriz? Gülsuyundan!
· Firavun, yüz binlerce çocuk öldürttü, aradığıysa evinin içindeydi.
· Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur.
· Aynanın berraklığını yüzüne karşı söylersen, ayna hemen buğulanır, seni göstermez olur.
· Eşek, suyun kadrini bilseydi, ayak yerine baş koyardı ırmağa.
· Aklın deveciye benzer, sense devesin. Aklın seni ram eder, ister istemez dilediği yere çeker götürür.
· Eğer parça buçukta bütünle beraberdir, ondan ayrılmaz diyorsan, diken ye, diken de gülle beraberdir.
· Gümüşün dışı aktır, berraktır ama onun yüzünden el de kararır, elbise de.
· Ateşin kıvılcımlarıyla al al bir yüzü vardır. Ama yaptığı kötü işe bak, karanlığı seyret.
· Yoksul, cömertliğin aynasıdır.
· Peygamberler insanları Allah'a ulaştırmak için gelmişlerdir. İnsanların hepsi bir bedense, kulla Allah birleşmişse kimi kime ulaştıracaklar?
· Bir mumdan yakılan mumu gören, gerçekten de asıl mumu görmüştür. Düşünenlerin
düşündürdükleri...
· Sabır, genişliğin anahtarıdır.
· Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen varlığını yaka dur.
· Ana karnındaki çocuğa doğmak, dünyadan göçmektir
· Somuna benzer bir şey düzsen, emdin mi, şeker gelir ondan, ekmek tadı değil.
· Terazide arpa altınla yoldaş olur ama bu, arpanın da altın gibi değerli olmasından değildir.
· Koruktaki su ekşidir ama koruk üzüm olunca tatlılaşır, güzelleşir. Derken küpte yine acır, haram olur fakat sirke olunca ne güzel katıktır.
· Ay, yıldızlardan utanır ama yine de cömertliği yüzünden yıldızların arasında bulunur.
· İnanan, inananın aynasıdır.
· Sen şekillerde kalırsan puta tapıyorsun demektir. Her şeyin şeklini bırak, manasına bak
· Rengi kara bile olsa, bir kişi seninle aynı maksadı güdüyorsa, ona ak de, senin rengindedir.
· Hacca gideceksen, bir hac yoldaşı ara. İster Hint'li olsun, ister Türk, ister Arap. Şekline, rengine bakma, maksadı ne, ona bak.
· Yokluk, varlığın aynasıdır.
· Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan.
· Zıddı meydana çıkaran, onun zıddı olan şeydir. Bal, sirkeyle belirir.
· Kasırga pek çok ağaçlar yıkar fakat yeşermiş bir ota ihsanlarda bulunur.
· Dostların ziyaretine eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmektir.
· Herkes güneşi görebilseydi, güneşin ışıklarına delalet eden yıldızlara ne ihtiyaç vardı?
· Hiç köpeğin havlaması, ayın kulağına değer mi?
· Huzurunda bulunmayanlara bile böyle elbiseler, böyle yiyecekler verirse, kim bilir konuğun önüne ne nimetler koyar.
· Hıristiyanların bilgisizliğine bak ki, asılmış Tanrı'dan medet umuyorlar.
· Resim, ressama, beni kusurlu yaptın diye söz mü söyleyebilir?
· İnsanoğlu, dilinin altında gizlidir. Dil, can kapısının perdesidir. Yel, perdeyi kaldırdı mı ne var, belirir bize.
· Sen de sağ eline bir sopa aldın ama senin elin nerede, Musa'nın eli nerede
· Akıllı birisinden gelen cefa, bilgisizlerin vefasından iyidir.
· Kara odun ateşe eş oldu mu, karalığı gider, tümden ışık kesilir.
· Bağış, kine merhemdir.
· Tahta içinde yaşayan kurt, o tahtanın fidan olduğu vakit ki halini bilir mi hiç?
· Madem ki hırsızsın, bari o güzelim inciyi çal, madem ki gebe kalıyorsun, bari yüce bir çocuğa gebe kal.
· Korukla üzüm birbirine zıttır ama koruk olgunlaştı mı güzel bir dost olur.
· Tanrı yüzünü çirkin yaratmışsa, kendine gel de, hem çirkin yüzlü hem çirkin huylu olma bari.
· Aynada bir şekil görürsün hani, senin şeklindir o, aynanın değil.
· Satrançta piyon yola çıkar da, sonunda yüce vezir olur.
· Kibir kokusu, hırs kokusu, tamah kokusu, söz söylerken soğan gibi kokar.
· Sonsuzun iki yanı da yoktur, ortası nasıl olabilir?
· Dosttan, yakınlardan gelen bir cefa, düşmanın üçyüzbin cefasına bedeldir.
. Bal yiyen arısından gocunmaz..
· Güneşin ışığı pisliğe vursa bile pislenmez, ışıktır o.
· Başın ırmağın suyuna daldı mı, suyun rengini nasıl görebilirsin?
· Davud'un elinde mum oluyor, senin elindeyse mum, demire dönüyor.
· Sabır, insanı maksadına en tez ulaştıran kılavuzdur.
· Yılan yumurtası da serçe yumurtasına benzer ama aralarında ne kadar fark var.
· Bilginin, iki kanadı vardır, şüphenin tek.
· İkiyüz batman bala, bir okka sirke döksen, balın içinde erir, gider. Balı tattın mı sirkenin tadını bulamazsın fakat tartarsan bir okka fazla gelir. Demek ki sirke, hem yok olmuştur, hem vardır.
· Bir kuyudan her gün toprak çeker, her gün orayı kazar, eşersen, sonunda arı duru suya ulaşırsın.
· Denizden bile yerine su koymadan devamlı su alsan, bu işin denizleri çöle çevirir.
· Sen, yerdeki yeşillik gibisin, ayağın bağlı. Bir yel esti mi, tam inanca ulaşmadan başını sallarsın.
· Oltandaki et lokması, balık avlamak içindir. Öyle lokma ne bağıştır ne cömertlik.
· Sözün eğri olsa da, anlamı doğru bulunsa, sözdeki o eğrilik, Tanrı'ya makbuldür.
· İçen akıllıysa, aklının parlaklığı daha da artar, fakat kötü huyluysa daha beter olur. Ama halkın çoğu kötü olduğundan, beğenilmez huylara sahip bulunduğundan, içki herkese haram edilmiştir.
· Eşeğin ardını öpmekte bir tat, tuz yoktur. Faydasız yere, sakalını, bıyığını kokutur.
· Pirlik, saçın sakalın ağarması ile elde edilmez. İblisten daha ihtiyar kim var?
· Tavus kuşu gibi sadece kanadını görme, ayağını da gör.
· Pirenin ısırışından meydana gelen yanış, seni yılan soktu mu yok olur gider.
· Öküz, ansızın Bağdat'a gelir, şehri bir baştan öte gezip, dolaşır. Bütün o zevki, hoşluğu, tadı, tuzu görmez de göre göre karpuz kabuğunu görür.
· Hani bir hayvan vardır, porsuktur adı. Dayak yedikçe semirir, büyür, köteği yedikçe daha iyileşir, sopa vuruldukça semirir, insan da gerçekte porsuktur, çünkü o da dert, mihnet sopasıyla büyür, semizleşir.
· Uçan kuş, yeryüzünde kalsa tasalanır, derde düşse ağlayıp inlemeye koyulur. Fakat ev kuşu, kümes hayvanı, yeryüzünde sevinçle yürür, yem toplar, neşeyle koşar durur.
· Ölülerle savaşıp gazilik elde edilmez.
· Hoş, güzel ömür, yakınlık âleminde can beslemektir. Kuzgunun ömrü ise fışkı yemeye yarar.
· Kin, sapıklığın da aslıdır, kafirliğin de.
· Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker.
· İnciyi sedefin içinde ara, hüneri de sanat ehlinden iste.
· İnsan bir ağaca benzer, kökü, ahdinde durmaktır.
· Susmakla canın özü, yüzlerce gelişmeye ulaşır. Ama söz, dile geldi mi, öz harcanır.
· Hiç ay, yeryüzünde ev sahibi olur mu?
· Hırs, çirkinlikleri bile güzel gösterir.
· Padişahın adamlarından biri, zindanın burcunu yıksa, zindancının gönlü bu yüzden kırılır mı hiç?

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 11:06

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
[B] Hiçbir şeyden haberi olmayan cansızlardan, gelişip boy atan bitkiye, bitkiden yaşayış, derde uğrayış varlığına, sonra güzelim akıl, fikir, ayırt ediş varlığına geldin.
· Yol afetleri içinde şehvetten beteri yoktur.
· Demirciliği bilmiyorsan, demirci ocağından geçerken sakalın da yanar, saçın da.
· Taş, taşlıktan çıkıp yok olmadıkça, mücevher olup yüzüğe takılır mı hiç?
· Padişah, töhmet altına alınanı Karun'a çevirir. Artık suçsuzu ne hale kor, onu sen düşün.
· Eğri ayağın gölgesi de eğridir.
· Tam inanç aynası kesilen kişi, kendini görse bile, Tanrı'yı görmüş olur.
· Bilgiye ulaştı mı ayak, kanat olur.
· Göz olgunlaştı mı, temeli, özü görür. Ama kişi şaşı oldu mu parça buçuğu görür ancak.
· Sınama, deneme yolunda bilgi, tam inançtan aşağıdır, zindansa yukarı.
· Can, doğan kuşuna benzer, beden ona bir tuzak

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 11:08

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Hz. Mevlanadan İnciler...
*Her insanın evveli suretten ibarettir. Ondan sonra can gelir ki can, manevi güzellik, ahlak güzelliğidir. Her meyvenin evveli suretten başka nedir ki? Ondan sonra lezzet gelir ki lezzet, meyvenin manasıdır. (Mesnevi III, 527)

*Musa da sende, Firavun da. Bu (birbirine) iki düşmanı da kendinde ara sen. Musa kıyamete kadar vardır. Nuru hep o nurdur, başka nur değil…değişen yalnız kandil. Bu kandille fitil başka, fakat nuru başka nur değil, hep o alemden. Kandile bakarsan kayboldun gitti. Çünkü ikilik ve sayıya sığış kandile göredir. Fakat nura baktın mı ikilikten de, önü, sonu bulunan cisim aleminin sayısından da kurtulursun. (Mesnevi III, 1253-1255)

*Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başka. Köpüğü bırak da denizin gözüyle bak sen. Köpükler, gece gündüz denizden meydana gelir, onları deniz harekete getirir. Fakat sen ne şaşılacak şey, köpüğü görüyorsun da denizi görmüyorsun!…Biz, gemilere benziyoruz. Aydın denizin içindeyiz de gözlerimiz görmüyor, birbirimize çarpıp duruyoruz.(Mesnevi III, 1270)

*Ey ulular, bu cihan bir ağaca benzer; biz de bu alemdeki yarı ham, yarı olmuş meyveler gibiyiz. Ham meyveler, dala iyice yapışmıştır, oradan kolay kolay kopmazlar. Çünkü ham meyve köşke saraya layık değildir. Fakat oldu da tatlılaştı, dudağı ısırır bir hale geldi mi artık dallara iyi yapışmaz, hemen düşüverir. O baht ve ikbal yüzünden adamın ağzı tatlılaştı mı, insana bütün cihan mülkü soğuk gelir.(Mesnevi III, 1293-1295)

*Ben, cemadattandım…öldüm, yetişip gelişen bir varlık, nebat oldum. Nebatken öldüm, hayvan suretinde zuhur ettim. Hayvanlıktan da geçtim, hayvanken de öldüm de insan oldum. Artık ölüp de yok olmaktan ne korkayım? Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler alemine geçip kol kanat açayım.(Mesnevi III, 3901)

*Cefaya uğrayıp cilalanacağı zaman kaçan, sonra da safa dileyen kişiye şaşarım doğrusu. Aşk davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!(Mesnevi III, 4008)

*Bir bak…nohut, tencerede ateşten zebun oldu mu yukarıya doğru sıçramaya başlar. Tencere kaynamaya başlayınca nohut, tencerenin üstüne fırlamaya, yüzlerce coşkunluk göstermeye koyulur. “Neden beni ateşe attın, kaynatıyorsun.. mademki satın aldın, neye bu hallere uğratıyorsun” der. Nohut pişiren kadın da nohuda kepçeyle vurup der ki: “Yok.. güzelce kayna, tencereden çıkmaya kalkışma.” Seni sevmediğimden, senden hoşlanmadığımdan kaynatmıyorum seni ki… bir zevke, bir çeşniye sahip ol da. gıda haline gel, yen, cana karış diye kaynatıyorum. Bu imtihan, seni horlamak için değil!
(Mesnevi III, 4159-4164)

*Oğul, sen Kur-an’ın dış yüzüne bakma. Şeytan da Adem’i topraktan ibaret gördü, hakikatine eremedi! Kur-an’ın zahiri, insana benzer…sureti görünür, meydandadır da canı gizlidir! (Mesnevi III, 4247)
***

*Ayıp olan, daima her şeyde ayıbı görmektir. Ayıbı görmeyen gayb ehlidir. (Mesnevi I, 2074)Kendi ayıbıyla uğraşana ne mutlu. Başkasının ayıbını söyleyen, o ayıbı kendisinden uzak görmesin. (Mesnevi II, 3064)


*Muhammet Mustafa parmağındaki yüzüğü döndürdüğünde ’seni oyalanmak, oynamak için yaratmadık ‘ diye paylandı. Var, bundan kıyasla da günün, suçla mı geçiyor, ibadetle mi bir düşün. (Fihi Ma-fih, 15)

*Akıl seni padişahın kapısına götürünceye dek güzeldir, dinlenir. Onun kapısına geldin mi aklı boşa; o anda akıl, ziyan verir sana; yolunu keser. Ona ulaştın mı kendini teslim et; artık nasılla, niceyle işin yok senin.Mesela biçilmemiş bir kumaştan bir kaftan, yahut bir cübbe diktirmek istiyorsan, akıl seni tutar, terziye kadar götürür. Akıl bu ana dek iyidir, seni terziye ulaştırır. Şimdi bu anda aklı boşamak gerek;terziye karşı kendi düşünceni bırakmak gerek. Hasta da böyledir. Aklı o zamana dek iyidir ki, onu tutar, hekime götürür. Hekime vardıktan sonra aklı bir işe yarmaz, artık kendisini hekime bırakması gerek. (Fihi Ma-fih, 26)

*Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründügün gibi ol.

*Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.

*Ben nice zaman O’nu aradım kendimi buldum. Şimdi kendimi arıyor onu buluyorum. O’nu bulduğun zaman kendinden kurtulursun. Kendinden kurtulduğun zaman O’nu bulursun.”


iktibas....

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:10

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Nefis putunu kır

Putların anası, bir put olan nefsinizdir; çünkü put yılandır; nefis putuysa ejderhâ.


Nefis demirle taş gibidir; put o çakmaktaşından sıçrayan kıvılcımdır; o kıvılcım suyla söner gider.

Fakat çakmaktaşıyla demir, ne vakit suyla söner? İnsanoğlu, bu ikisi, kendisiyle oldukça nasıl esenliğe ulaşır?

Put, testide gizli duran kara sudur; nefsi ise, bu kara suya kaynak bil.

O yontulmuş put, kara sele benzer; put yonan nefisse anayoldaki kaynaktır.

Bir parçası yüzlerce testiyi kırar, ama kaynağın suyu durmadan dinlenmeden coşar kaynar.

Put kırmak kolaydır, pek kolay; fakat nefsi kırıp geçirmeyi kolay görmek bilgisizliktir, bilgisizlik.

Ey oğul, nefsin şeklini arıyorsan yedi kapılı cehennemin hikâyesini oku.

Her solukta bir düzeni vardır nefsin; her düzeninde de yüzlerce Firavun, o firavunlara uyanlarla beraber batar-gider.

Musa'nın İlâhına, Musa'ya, kaç; Firavunluk ederek îman suyunu dökme.

Ahad'e, Ahmed'e el at; a kardeş, kurtul beden Ebû-Cehl'inden.



Her ağlamanın sonu gülmektir

Birisi ağzını eğer de eğlenerek Muhammed'in adını anardı; anarken ağzı eğri kalıverdi.

Pişman oldu da "ey Muhammed" dedi, "lûtuflar sahibisin, ledün bilgisi katında; sen bağışla.

"Bilgisizliğimden seninle alay ettim; halbuki asıl alay edilecek benmişim.

Allah, birisinin perdesini yırtmak isterse gönlüne, temiz kişileri kınama isteğini verir.

Fakat Allah, birisinin aybını örtmek isterse, o kişi nefis yüzünden ayıplara bulanmış kişilerin bile ayıplarını söylemez.

Allah, bize yardım etmek dilerse gönlümüze, ağlayıp inleme isteğini verir.

Ne mutlu gözdür o göz ki onun için ağlar; ne kutlu gönüldür o gönül ki onun için yanar kavrulur.

Her ağlamanın sonu gülmektir; sonu gören kişi kutlu bir kuldur.

Nerde akarsu varsa orada yeşillik vardır; nerde akan gözyaşı varsa oraya rahmet gelir.

İnleyen dolap gibi gözlerinden yaşlar saç da can alanından yeşillikler bitsin.

Ağlamak istiyorsan gözyaşı dökenlere acı; acınmak istiyorsan sen de acı zayıflara.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:10

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Erenlerin yolunda çalış

A ulu kişi, gücün yettikçe peygamberlerle erenlerin yolunda çalış, çabala.


Kaderle pençeleşmek savaş değildir; çünkü bizi onunla pençeleştiren de kaderdir.

Birisi, inanç yolunda, kulluk yolunda yürür de bir soluk olsun ziyan ederse kâfir olayım ben.

Başın yarılmamış, şu başını bağlama; bir iki günceğiz çalış, sonra güledur.

Dünyayı arayan, olmayacak, kötü bir şeyi aradı; âhireti arayansa iyi, güzel bir hâl aradı.

Dünya kazancında düzenlere başvurmak soğuk bir şeydir; fakat dünyadan vazgeçmek için düzenler kurmak da var, yerindedir bu.

Düzen odur ki kurtulmak için zindanı deler; açılmış deliği kapatmaksa, soğuk bir düzendir.

Bu dünyâ zindandır; biz de dünyadaki mahpuslarız; del zindanı da kurtar kendini.

Nedir dünya? Allah'dan gafil olmak; kumaş, para, ölçü, tartı, kadın dünya değildir.

Malı, din için, Allah için yüklenirsen, Peygamber buna, ne de güzel mal dedi.



Allah'ın lûtfuna kaçmalı

Allah'ın lûtfuna kaçmalı, ona sığınmak; çünkü o canlara binlerce lûtuflar saçmış dökmüştür.

Bir sığınak bulmak gerek; ama nasıl sığınak? Öyle bir sığınak ki ona sığındın mı su da sana asker olsun, ateş de.

Nuh'a, Musa'ya deniz dost olmadı mı? Su, onların düşmanlarını kinle kahretmedi mi?

Ateş İbrahim'in kalesi değil miydi; böylece de Nemrud'un gönlünden duman tüttürmedi mi?

Dağ, Yahya'yı kendisine çağırmadı mı; ona kastedenleri taşla sürüp kovmadı mı?

Ey Yahya, gel, bana kaç; kaç da keskin kılıçtan kurtarayım seni, sığınak olayım sana demedi mi?

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:11

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Elinden geldikçe kul ol

Övülmenin tesiri sürer gider; bir zaman sonra da deşilmesi gereken bir çıbandır, başgösterir.

Nefis çok övülme yüzünden Firavunlaştı; alçak gönüllü ol, ululuk taslama.

Elinden geldikçe kul Ol, pâdişâh olma. Top gibi zahmetler çek, mihnetlere katlan, çevgen olma.

Yoksa şu lütfün, şu güzelliğin kalmadı mı, seninle eş-dost olanlar usanırlar senden.

O vakit, vaktiyle seni aldatan o topluluk, seni görünce, işte şeytan derler.

Seni kapı dibinde gördüler mi, hepsi de mezanndan baş çıkarmış hortlak der.

Zayıf, hasta bulunmazsa hekimlik sanatının güzelliği nasıl olur da meydana çıkar?

Bakırların horluğu, bayalığı meydanda olmasa kimya nasıl görünür?

Noksanlar, olgunluğun aynasıdır; o horluk, üstünlüğün, ululuğun aynasıdır.

Çünkü gerçekten de zıddı meydana çıkaran, onun zıddı olan şeydir; bal, sirkeyle belirir.

Kendi noksanını gören kişi, olgunlaşmaya on atla koşar.

Kendisini olgun sanansa, ululuk sahibi Allah'a, bu zannı yüzünden uçup ulaşamaz.

A sapık, olgunluk zannından, vehminden daha beter birşey yoktur senin canında.

Senden bu kendini görüş gidinceye dek gönlünden, gözünden çok kanlar akar.

İblîs'in hastalığı, "Ben ondan hayırlıyım" demesiydi; bu hastalık, her yaratılmışın içinde vardır.

Kendisini pek kırık dökük görse bile arı-duru sudur ama pisliği dibinde ara.

Sınamak için seni bir coşturdu mu, içinde pislik bulunan su, bulanır, pisliğin rengini gösteriverir.

A yiğit, ırmak sana arı duru görünüyor ama dibinde pislik var

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:11

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Şehvet ateşe benzer

Şunu da bil ki ateş, asıl şehvet ateşidir; suçun, kabahatin temeli, o ateş üstüne atılmıştır.

Dıştaki ateş, suyla söner; fakat şehvet ateşi, parladıkça parlar; adamın yüzünün suyunu yerlere döker.

Şehvet ateşi suyla yatışmaz; çünkü azap etmek bakımından cehennem huyu vardır onda.

Şehvet ateşine ne çâre var? Din ışığı, sizin ışığınız, kâfirlerin ateşini söndürür.

Bu ateşi ne söndürür? İlâhî ışık. İbrahim'in ışığına usta tut da;

Nemrud'a benzeyen nefsinin ateşinden, şu ödağacına benzeyen bedenin kurtulsun.

Ateşe benzeyen şehvet, yanıp durdukça eksilmez; o, ona, dileğini vermemekle eksilir.

Bir ateşe odun attıkça hiç söner mi? Hiç odunu yakmaz mı?

Fakat odun atmazsan ateş söner; çünkü bu çekinmek, ateşe su serper.

Gönüllerin çekinmesinden allık sürünen güzel yüz, hiç ateşle kararır mı?

Ne mutlu o kişiye ki gençlik çağını ganimet bilir de borcunu öder.

Gücü-kuvveti varken, vücudu sağ ve esenken, yüreğinde de, bedeninde de güç-kuvvet varken başarır bunu.

O gençlik, yem yeşil, ter ü taze bir bağa benzer; esirgemeden yapraklar, meyvalar verir.

Genç adamın kuvvet, şehvet kaynakları akar-durur; Bil ki bu sular, yeryüzüne benzeyen bedeni, yemyeşil eder.

Ev yapılmış, döşenip dayanmış; tavanı iyiden-iyiye yüksek. Dört duvarı sağlam, değiştirmeye, onarmaya hacet yok.

Ne mutlu ihtiyarlık günleri gelip çatmadan, boynunu, hurmalıktan bir iple bağlamadan bu işi başarana.

Kocalıkta toprak çoraklaşır, akar dökülür. O çorak toprak, asla güzel bitki bitirmez.

Güç suyu, şehvet suyu kesilmiş. Kendisine de faydası yok, başkalarına da.

Kaşlar, eğer kuskunu gibi aşağı düşmüş; göz sulanmış, kararmış.

Yüz, buruşuklardan kertenkele sırtına dönmüş. Söz söyleyemez, tad alamaz olmuş; dişler kesmez olmuş-git-miş.

Gün akşam olmuş; leş gibi beden topallayıp kalmış; yol da uzun. İş yeri yıkılmış, iş güç yıkılıp yatmış.

Kötü huyların kökleri sağlamlaşmış; onları sökecek güç-kuvvet azalmış gitmiş.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:12

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Her kötü huyunu bir diken bil

Diken, güçlenmede, boy atmada... Diken sökecekse kocalmada, gücü kuvveti eksilmede.

Diken, her gün, her solukta daha da yeşermede.

O, daha da gençleşiyor; sen, daha da kocalıyorsun.. Tez ol, vaktini boş geçirme.

Her bir kötü huyunu bir diken bil; dikenler, kaç keredir ayağını yaraldı.

Kaç kere, kötü huyun yaraladı seni; fakat sende duygu yok ki; duygusuz yaratılmışsın.

Çirkin huyunun, başkalarını yaraladığını bilmiyorsan.

Kendi yarandan da haberin yok değil ya; sen hem kendine azapsın, hem başkalarına.



Şehvete batan bir daha çıkamaz

Kendine gel a yolcu, kendine gel! Akşam oldu, ömür güneşi kuyuya düşmek üzere.

Aklını başına al da yarın deme; nice yarınlar geçti... Ekin çağı büs bütün geçmesin bari.

Öğüdümü dinle: Beden, güçlü bir bağdır; gönlün yeniye bakıyorsa eskiyi çıkart.

Şehvetleri, tadları boşlamaktır cömertlik. Şehvete batan, bir daha çıkamaz.

Bu cömertlik, cennet selvisinden bir daldır; vay böyle bir cennet dalını elinden çıkaranın hâline.

Yok olan şu dünyâ, var gibi görünmede. O var olan dünyâsa pek gizlenmiş.



Sevgi acılan tatlılaştırır

Sevgiden, acılar tatlılaşır; sevgi yüzünden bakırlar, altın olur.

Sevgi yüzünden tortular durulur, arınır. Sevgiden dertler şifâ bulur, sağalır.

Sevgiden, ölü dirilir; sevgi yüzünden pâdişâh kul kesilir.

Bu sevgi de, bilginin sonucudur; saçma sapan şeylere kapılan, nasıl olur da böyle bir tahta oturur?

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:12

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Topluma dost ol

Yol arkadaşlarını arayıp sormayı gerekli bil; ister yaya olsun, ister atlı.

Hattâ düşman bile olsa bağışta bulunmak iyidir; bağış yüzünden nice düşman, dost olur gider.

Dost olmasa bile kini azalır; çünkü bağış, kine merhemdir.

A iyi dost; daha da çok faydası var; var ama sözü uzatmaktan korkuyorum.

Sözün kısası şu: Topluma dost ol; put yapan gibi taştan bile kendine bir dost düz.

Çünkü topluluk, kervan halkının çok oluşu, yol kesicilerin bellerini kırar; mızraklarını köreltir.



Yalancının vefası yoktur

Eğri, yalancı kişinin, dinde vefası yoktur; her zaman andını bozar o.

Gerçek kişilerin, anda ihtiyaçları yoktur; çünkü onların iki aydın gözü vardır.

Andı, ahdi bozmak, ahmaklıktandır; yemininde durmak, vefayı elden bırakmamak, çekinen kişinin işidir.

Peygamber dedi ki: Sizin andınızı mı doğru sayayım, Allah'ın andını mı?

Topluluk, ellerinde Mushaf, dilleri oruçla mühürlü, gene and içtiler.

Bu doğru, bu ter temiz söz hakkı için o mescidi kurmamız, Allah içindir.

Orda hiç düzen yok; orda ancak Allah'ı zikir var, gerçeklik var, dostluk var dediler.



İçi olmayan çekirdek fidan olur mu?

Allah, "suçları pek örterim ben" dedi, sırlarını söylemem; belâlara uğradığına dâir ancak bir belirtiyi söyleyeyim.

Cezasını verdiğimin bir tek belirtisi şu: Kulluk ediyor, oruç tutuyor, dua ediyor;

Namaz kılıyor, zekât veriyor, daha da başka şeyler yapıyor hani. Fakat bir zerrecik bile can tadı bulamıyor.

Kulluklar ediyor, yüce işler işliyor; ama bir zerre bile tad alamıyor.

Kulluğu güzel ama mânâsı güzel değil; cevizler çok ama içleri yok.

Tad gerek ki kulluklar meyva versin. İç gerek ki tohum ağaç olsun.

İçi olmayan çekirdek hiç fidan olur mu? Cansız şekil ancak hayâldir.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:14

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Nefis vurulmaktan anlar

Töhmet altında olan nefisdir; yüce akıl değil. Töhmet altındaki, duygudur; latif ışık değil.

Nefis şüphecidir, vur başına onun; vurulmaktan, dövülmekten anlar o, delil getirmekle yola gelmez.

Mucize görür, o çağda aydınlanır; ondan sonra hayâldi o der;

O şaşılacak şey göründü ya hani; gerçek olsaydı gece-gündüz, gözönünde kalmaz mıydı?

O, temizlerin gözlerinde kalır, hayvan gözüne eş dost olmaz o.

O şaşılacak şey, bu duygudan utanır, arlanır; hiç tavus kuşu, daracık kuyuda durur mu?

Çok söylüyor deme sakın bana; yüzde birini söylüyorum, o da kıl gibi hani.



Ana karnındaki çocuğun âlemi

İnsan, ana karnındayken gıdası kandı; inanan da pis şeyden böylece temizlik elde eder.

Kandan kesilince gıdası süt oldu; sütten kesilince de lokma yemeye koyuldu ya hani.

Ana karnındaki çocuğa birisi, dışarda pek düzgün bir dünya var.

Enine boyuna kutlu yeryüzü var; orada yüzlerce nimetler var, bunca da boğazına düşkünler var;

Dağlar, denizler, çöller, bostanlar, bağlar, bahçeler, çayırlıklar, çimenlikler var.

Pek yüce, ışıklarla dolu bir gökyüzü, güneş, ay ışığı, yüzlerce Süha burcu var.

Kuzeyden, güneyden, doğudan yeller esiyor; bağlar-bahçeler, gelinler gibi süslenmiş, düğün dernek yapıyor sanki.

Dünyanın şaşılacak şeyleri dille anlatılamaz; sen ne diye bu kapkaranlık yerde sınanmalara düşmüşsün?

Bu daracık çarmıhta kan emmedesin; hapse düşmüşsün, pislikler, eziyetler içindesin deseydi;

Çocuk, kendi haline bakar da inkâr ederdi, bu haber verişten yüz çevirirdi, kâfir olur-giderdi.

Bu, olmayacak şey, kandırış, aldatış derdi. Çünkü kör vehim, böyle şeyleri düşünemez ki.

Anlayışı, buna benzer bir şey görmediğinden inkarcı anlayışı, bunu kavramaz bile.

Dünyadaki avam da böyledir işte. Abdal, öbür dünyadan haber verir onlara.

Der ki: Bu dünya karanlık, pek dar bir kuyu; dışarıda renksiz, kokusuz bir dünya var.

Fakat bu söz, onların hiçbirinin kulağına girmez. Çünkü bu tamah, pek çetin, pek büyük bir perdedir.

Tamah, kulağı söz duymaz bir hale kor; garez, gözü bağlar, görmez eder.

O ana karnındaki çocuk gibi hani. O da, aşağılık yurtlarda gıdası olan kana tamah eder de,

Bu tamah, şu dünyanın sözlerine karşı perde ardında bırakır onu; kandan başka kuşluk yemeği bile yemez o

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:15

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Ömür altın heybeye benzer

Dünyâ hırsı geçti gitti de gözü keskinleşti; gözü, kan-yaş dökecek çağda aydınlandı.

Ululanması, öfkelenmesi yüzünden gözü vakitsiz öten horoz kesildi.

Vakitsiz öten horozun başını kesmek gerek; çünkü o ortalığı vakitsiz ayağa kaldırır.

Her zaman, canının bir parça buçuğu alınmadadır; can verirken inancını gör, gözet.

Ömrün, bir altın heybesine benzer; geceyle gündüz de altınları sayan, iki er.

Bilmeden, anlamadan sayar dururlar; sonunda heybe boşaldı mı, ay tutulur gider.

Dağdaki madenden alsan da harcasan, fakat yerine komasan, maden bile o verişe dayanamaz; tükenir.

Öyleyse her solukta, harcadığının karşılığını, heybeye koy da "Secde et de yaklaş" âyetindeki maksada eriş.

Ama bütün işlere de böyle sarılma; din işinden başka işe o kadar çabalama.

Çünkü sonunda, iş bitmeden gideceksin sen; işlerin bitmeyecek; ekmeğin pişmeyecek.

Mezar yapmak, ne taşladır, ne tahtayla; ne kilimledir, ne keçeyle.

Kendine, temizlik âleminde bir mezar kazman, varlığını, o mezara gömmen gerek.

O mezara toprak olman, onun g----- gömülmen gerek ki soluğun, onun soluğundan yardımlar elde etsin.

Mezarın üstüne türbe yapmak, kubbe kurmak, yüce duvarlar örmek, mânâ erlerince makbul birşey değil.

Diriyken atlaslara bürünmüş, ipekliler giyinmiş adama bak hele. Şimdi, atlas, ipek, aklının elini tutuyor mu hiç?

Canı, Münker-Nekir'in azabına uğramış; gamlı gönlündeyse gam akrebi yer tutmuş.

Dışardan, görünüşü süslü püslü; fakat gönlü düşüncelere dalmış, zârı-zârı ağlayıp inlemede.

Fakat birini de görürsün ki eski püskü hırkaya bürünmüş; o hırka içinde tatlı düşüncelere dalmış, şeker gibi sözler söylemede.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:16

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Erlerin güzelliği dillerinde gizlidir

Okul çocukları, öğretmenden eziyet çekmişler, çalışmaktan bıkmışlar, usanmışlardı.

Öğretmeni zor durumda bırakmak, okula gitmemek için birbirleriyle danışıp görüştüler.

Öğretmen, hastalanmıyor ki birkaç gün okuldan uzaklaşsın da diyorlardı;

Biz de okulda mahpus kalmaktan, daralmaktan, çalışmaktan kurtulalım. Mermer kaya gibi yerinde durup duruyor.

İçlerinden en zekileri, şuna karar verdi: Hoca diyecekti, neden böyle sararmışsın?

Hayır olsun, betin benzin yerinde değil; bu, ya soğuk algınlığından, yahut sıtmadan.

Benim bu sözümden hoca, birazcık vehme düşer ya dedi; kardeş, sen de bu çeşit yardım et bana.

Okul kapısından girdin mi, hayır ola usta de, bu halin ne?

Vehmi, biraz daha artar... Vehimle, akıllı kişi bile delirir.

Üçüncü, dördüncü, beşinci gelen de bizim ardımızdan, hoca için gamlanır, açıklanır.

Otuz çocuk da bu haberi verirse, otuzu da aynı sözleri söylerse hastalık, yerleşir gider.

Çocukların hepsi de aferin a zeki çocuk dediler; bahtın, boyuna yaver olsun, aferin.

İçlerinden birisi bile dönmemek üzere bu işi kararlaştırdılar, ahdettiler.

Ondan sonra o çocuk, koğucunun birinin, olayı koğulamamasını sağlamak için hepsine and içirdi.

O çocuğun buluşu, hepsinden de üstündü; aklı, sürünün en ilerisindeydi.

Güzellerin, nasıl birbirlerinden farkları, üstünlükleri varsa insanların akıllarında da fark vardır.

Ahmed de (a.s.m.) sözlerinin birinde bu çeşit buyurdu: "Erlerin güzelliği, dillerinde gizlidir" dedi.



Nimete şükür, nimetten hoştur

Kış geldi mi köpek bir yana büzülür; kışın soğuğu, onu öyle ezer, büzer ki,

Sığınabilecek bir taş ev kurmam gerek der;

Yaz gelsin de der, dişimle, tırnağımla çalışayım, kış için bir taş ev kurayım.

Fakat yaz geldi mi gelişir, kemikleri canlanır, derisi tavlanır.

Kendisini iri yarı gördü mü, a ulu der, hangi eve sığabilirsin ki sen?

İrileşir, ayağını bir gölgeye çeker; tembelliğe dalar, karnı tok, sırtı pek, yatar, uyur.

Gönlü, amca bir ev kur der, fakat o, iyi ama der, söyle bakalım, ben eve nasıl sığarım?

Senin hırs kemiklerin de derde düştüğün zaman incelir, bitişir; büzülür kalırsın. Tövbeden bir ev kurayım da kışın orda barınayım dersin.

Fakat derdin geçti de hırsın arttı mı köpek gibi, senden de ev kurma sevdası geçer gider. Nimete şükretmek, nimetten de hoştur; şükre düşen, nerden nimete yönelecek?

Şükretmek, nimetin canıdır, nimetse deridir, kabuktur; çünkü seni, dostun kapısına dek şükür götürür.

Nimet gaflet verir, şükürse uyanıklık; sen padişahın şükür tuzağıyla nimet avlamaya bak.

Şükür nimeti; gözünü doyurur, seni bey yapar da yüzlerce nimeti, yoksullara saçar dökersin.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:17

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
İmanın belirtisi ölümü hoş karşılamaktır

A genç, îmânın belirtisi şudur: O sırada ecelin gelip çatsa, gene de gözüne görünmez, bir hoş halde karşılarsın ölümü.

A benim canım, îmânın böyle değilse, olgunlaşamamıştır; yürü, dinini olgunlaştırmaya uğraş.

Hangi işe girişir de o işe koyulduğun sırada ölüm bile gözüne görünmezse, işte o iştir sevdiğin iş.

Çünkü tiksinmek, kötü gelmek ortadan kalkarsa o ölüm, ölmü değildir ki. Görünüşte ölümdür, gerçekteyse göçüş.

Tiksinmek gitti mi ölüm, fayda veren birşey olur; şu halde gerçekten de anlaşılmıştır ki ölüm, geçip gitmiştir.

Sevgili, Hak'tır, bir de, Hakk'ın, sen benimsin, ben de seninim dediği kişidir.



Gerçekte büyük âlemsin

Demek ki sen, görünüşte, küçük âlemsin; fakat gerçekte büyük âlemsin sen.

Görünüşte o dal, meyvanın temelidir; fakat iç yüzde dal, meyva için var olmuştur.

Meyva elde etmeyi dilemeseydi, meyvayı ummasaydı bahçıvan hiç ağaç diker miydi?

Öyleyse, görünüşte meyva ağaçtan doğmuşsa da gerçekte o ağaç, meyvadan doğmuştur.

Mustafâ (a.s.m.) bunun için, Âdem de, peygamberler de benim ardımdadır; benim sancağımın altındadır dedi.



Ölçü Kur'ân'dır

A yiğit, akıl, şehvetin tersidir; şehvet çevresinde dönüp dolaşanda akıl var deme.

Şehvete kul olana vehim sahibi de; vehim, geçer altınlara benzeyen akıllara göre kalp akçedir.

Meheng olmadıkça vehimle akıl belirmez; tez ikisini de meheng taşına götür.

Bu meheng Kur'ân'dır, peygamberlerin halleridir; onlar da meheng gibi kalpa gel derler;



Fırsatı ganimet bil

Kendine gel, bari bundan sonra çekin; çünkü Allah'ın lûtfuyla tövbe kapısı açıktır.

Tövbenin batı tarafından bir kapısı vardır; kıyamete dek halka açıktır.

Güneş batıdan baş gösterinceye dek o kapı açıktır; o kapıdan yüz çevirme.

Allah'ın rahmetiyle cennetin sekiz kapısı vardır; oğul, o sekiz kapının birisi tövbe kapısıdır.

Öbür kapılar, kimi çağda açıktır; kimi çağda kapalı; o tövbe kapısıysa hep açıktır, hiç kapanmaz.

Aklını başına al, fırsatı ganimet bil, tövbe kapısı açık; tez pılını-pırtını oraya çek; çek de hasetçi kör olsun gitsin.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:18

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Dört kötü huyu temizle

Bedenin dört huyu, Halil'in (a.s.) kuşları gibidir; onları boğazlamak, cana yol açar.

Çünkü şu beden, dört huyun durağı olmuştur; onların adlan, fitneler arayan, düzenler kuran dört kuştu.

Halkın ölümsüz diriliğe kavuşmasını istiyorsan, bu şom, bu kötü dört kuşun kes başlarını.

Ondan sonra bir başka çeşit dirilt onları da bundan böyle, onlardan bir zarar gelmesin.

O yol kesen mânevi dört kuş, halkın gönlünü yurd edinmiştir.

Değil mi ki bütün doğru düzen gönüllerin beyisin; bu çağda Tanrı halîfesi sensin.

Şu diri dört kuşun başlarını kes de diriliği geçici olan şu halkın Ölümsüzlüğe kavuştur.

Bu dört kuş kazdır, tavustur, kuzgundur, horozdur; bu dördünün insanlardaki Örneği de dört huydur.

Kaz hırstır, horoz şehvet. Mevki tavusa benzer; kuzgunsa dileğe.

Kuzgunun dileği şudur: Ümitlere düşer, ölümsüzlüğü, yahut da uzun bir ömrü umar,

Hırs kazı, kuru olsun, yaş olsun, yerde ne bulursa yere gömer.



Allah'a borç verin

Akıl güneşini yak, parlat; gözlerinden bulut gibi yaşlar saç.

Sana, küçücük çocuk gibi ağlayan göz gerek. O ekmeği az ye; çünkü ekmek, yüzünün suyunu giderdi.

Beden, gece gündüz, onunla gelişmekte, dallanıp yapraklanmakta; ama can dalı da onun yüzünden yapraklarını dökmekte, güz mevsimine girip sararmakta.

Allah'a borç verin; borç verin şu beden azığından da karşılığında gönülden çayır çimen bitsin.

Borç ver, şu beden lokmasını azalt da hiçbir gözün görmediği yüz belirsin, görünsün sana.

Beden, kendisini pislikten kurtarırsa, misklerle, ululuk incileriyle dolar.

Şu pisliği verir de arılığı alır; bedeni, "Sizi tertemiz bir hale getirmeyi diler" sırrından faydalanır.

Ama Şeytan seni korkutur; sakın ha, sakın der; bundan pişman olursun, için sıkılır.

Şu hevesleri bedeninden giderir, atar, şu heveslerden geçersen, çok pişman olursun, çok gamlanırsın.

Şunu ye, sıcaktır bu, ilâçtır sana; faydalanmak, iyileşmek için şunu iç.

Hem de şu niyetle ye, iç; bu beden, bir binektir; neyi huy edindiyse, neye alıştıysa onu vermek daha doğrudur.

Kendine gel; huyunu değiştirme; sağlığın bozulur; aklında, gönlünde yüzlerce hastalıklar doğar.

O alçak Şeytan, bu çeşit korkutur adamı; halka yüzlerce afsun okur.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:19

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Kem gözün tehlikesi

Tavus kuşu gibi kanadını görme, ayağını gör de kem göz, sana pusu kurmasın.

Çünkü kötülerin kem gözleri, dağı bile yerinden oynatır; Kur'ân'dan "Gözleriyle seni yerinden oynatacaklardı" âyetini oku.

Ey Allah elçisi, o toplumda öyle kişiler vardır ki kem gözleriyle akbabaları bile eritir, yok ederler.

Nazarlarından, kükremiş arslanların bile kelleleri yarılır da inlemeye başlarlar.

Deveye, ölüm gibi bir bakar da, sonra ardından köleyi yollar.

Var, git der, bu devenin yağından biraz satın al. Köle gider, görür ki deve, yolda sakatlanmış.

Su gizlidir, dolap meydanda. Fakat işin aslında sudur dönen.

Kem gözün ilâcı iyi gözdür; iyi göz, iyi görüş, kem gözü ayağı altında ezer, yok eder gider.

İyi göz, iyi görüş, rahmetin, kahırdan daha üstün oluşundandır, rahmettendir; kem gözse kahırdan, lanetten meydana gelir.

Allah'ın rahmeti, kahrından üstündür; bu yüzdendir ki her peygamber, kendi zıddına, kendi düşmanına üst olmuştur.



Salih amel en sadık dosttur

Her çağda, senin üç yoldaşın vardır; birisi vefalıdır; ikisi gaddar.

Onların biri dostlardır, öbürü mal mülk; üçüncüsüyse vefalıdır ki o da iyi amelledir.

Mal seninle gelemez; evden dışarıya bile çıkamaz; dost gelir ama, mezara dek.

Sana ecelin gelip çattığı gün, dost, hâl diliyle der ki:

Bundan öteye yoldaş olamam sana; bir zamancağız da mezarının başında dururum.

Yaptığın ameldir vefalı olan, ona sarıl; o, mezarın dibine dek seninle gelir.

Peygamber dedi ki: Bu yol için, yapılan, görülen amelden daha vefalı bir yoldaş yoktur.

O amel iyi bir amelse, ebedî olarak dost olur sana; kötüyse mezarda yılan kesilir sana.

Fakat babacığım, doğruluk yolundaki şu amel, şu kazanç, usta olmaksızın nasıl kazanılır, nasıl elde edilir?

Dünyâdaki en aşağılık kazanç bile ustasız elde edilemiyor.

Önce bilgi, ondan sonra amel gerek, böylece de amel bir zaman sonra, yahut ölümden sonra fayda verir.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:23

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Sanat edinmeye bakın

A akıllılar, sanatlar elde etmeye bakın, bunun için yardımlasın; ama her sanatı, ehli olan temiz, büyük bir kişiden öğrenin.

A kardeşim, inciyi sedefin içinde ara; hüneri sanat ehlinden iste.

Öğütçüleri gördünüz mü, insaf edin; öğrenip öğretmeye koyulun, çekinmeyin.

Adam deri tabaklarken kirli bir hırka giyse, bu hırka, kendisi zenginse, zenginliğini, uluysa ululuğunu azaltmaz ki onun.



Fikrini dağıtma

Aklını, fikrini her yana dağıttın; oysa ki o saçmasa pan düşünceler, bir tereye bile değmez.

Akıl fikir suyunu, her dikenin kökü emerdurur; artık nasıl olurda meyvalar verir?

Kendine gel de o kötü dalı kes, buda; şu güzel dala su ver de yeşert.

Şimdi ikisi de yeşildir ama sonuna bak; bu yok olur-gider; ondansa meyva biter.

Bahçenin suyu buna helâldir, ona haram; aradaki ayrılığı sonunda görürsün vesselam.

Adalet nedir? Ağaçlan sulamak. Zulüm nedir? Dikene su vermek.

Adalet, bir nimeti yerine koymaktır; su emen her kökü sulamak değil.

Zulüm nedir? Birşeyi, konmaması gereken yere koymak; buysa, belâlara kaynak olur ancak.



Sürme kulağa çekilmez

Yük dengini İsa'nın başına koymuş; eşeğiyse çayıra salıvermiş; o da, orada ağlayıp durmada.

Sürme kulağa çekilmez; gönül işi de bedenden istenmez.

Gönülsen, yürü, nazlan, horluk çekme; bedensen, şeker yeme, şerbet içme, acı tat.

Acı bedene fayda verir, sekerse zarar. Bedenin yardımsız kalması daha iyidir.

Beden, cehennem odunudur, onu erit; bir başka dal bitirirse yürü, kes o dalı.

Yoksa odun hammalı olursun, odun hammalı. İki dünyada da Ebû Leheb'e eş kesilirsin.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:24

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Nuh dokuzyüz yıl davet etti

A oğul, a kul, mihrabın önündeki mum gibi yücelere ağmak ümidiyle kalk ayağa.

Başı kesilmiş mum gibi bütün gece ağla, arayış yolunda gözyaşları dök, yan yakıl.

Nuh dokuz yüz yıl davet etti. Çağrısı, ancak toplumun inkârını arttırdı.

Ama o, söyleme dizginini hiç kastı mı? Susma mağarasına çekilmeye kalkıştı mı hiç?

Köpeklerin havlamasından kervan, yolundan kalır mı hiç dedi;

Ay ışığının bulunduğu gece, dolun ay, köpeklerin havlaması yüzünden yürüyüşünü aksatır mı hiç?

Ay ışığını saçar, köpek de havlar durur; herkes, yaradılışına göre bir işe koyulur.

Sirke, sirkeliğini arttırdıkça şekerin de şekerliğinin artması gerek.

Kahır sirkedir. Lütuf da bala benzer; sirkencübînin temeli, bu ikisidir.

Nuh'un toplumu, onun davetine sirke döküp duruyordu. Ama lütuf denizi de Nuh'a şekerler dökmedeydi.

Cömertlik denizinden, devamlı şeker geliyordu, yardım ediliyordu ona; o yüzden de şekeri, dünya halkının sirkesinden fazlaydı.

Tek kişi ama bin kişi gibi. Kimdir o? O eren; hattâ o Yüce Allah'ın kulu, yüz asrın, tek eri.



Sular temizlemeye çalışır

Şu dünyanın o dünya ile birleşmesi yüzünden şu dünya, utancından sıçrar, ortadan çıkar gider.

Bu söz dar, derecesi de aşağı; bayağı bir şeyin, özün özüyle ne ilgisi var?

Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır; ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini azaltır mı hiç?

Her birinin, şu "Allah, dilediğini yapar" pazarında ayrı bir alıcısı var.

Dikenliğin gıdası ateş, sarhoş kişinin dimağının gıdası da gül kokusu.

Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir, helvadır.

Pisler, pisliklerini yaparlar ama, sular da temizlemeye çalışır.

Yılanlar zehir saçarlar; acılar, bizi perişan eder ama,

Bal arılan da dağlarda, kovanlarda, ağaçlarda, baldan şeker ambarlan doldururlar.

Zehirler, zehirliklerini yaparlar ama, panzehirler de daha tez, zehirlerin zehirliğini gideriverir.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:24

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Renksizlik renklerin temeli

Halkın yapısı, zıtlar üstüne kurulmuştur; hâsılı biz, zarar bakımından da savaştayız, fayda bakımında da.

Hallerimiz birbirine aykırı; her biri, tepki bakımından öbüründen apayrı.

Her solukta kendi yolumu vurmadayım; artık başkasıyla nasıl uzlaşabilirim; başkasına nasıl çare bulurum?

Kendindeki şu çılgın savaşı gör, başkalarının savaşıyla ne diye oyalanırsın?

Meğer ki bu savaştan seni Allah çeke de barış dünyasında bir renge boyanasın.

O dünya, ancak ölümsüzlük dünyasıdır, mâmur bir dünyadır; çünkü zıtlardan düzülmemiştir.

Şu yok oluş, zıddın zıddı yok edişinden meydana gelir; zıt olmayınca ölümsüzlükten başka birşey kalmaz.

Güneş de olmasın, zıddı olan zemherir de olmasın diye o eşi, benzeri olmayan, cennetin zıddı yok dedi.

Renksizlik, renklerin temelleridir; barışlar, savaşların temelleri.



Yükümü başkasına yükleme

Kul ol da yeryüzünde at gibi hür yürü; cenaze gibi omuzda götürmesinler seni.

Nimete kâfir olan, herkesin kendisine hammal olmasını ister; ölüyü mezara götürür gibi onu da taşısınlar, bunu diler.

Rüyada kimi tabuta binmiş görürsen o kişi, yüce bir mevkie ulaşır, mertebesi yücelir.

Çünkü o tabut, halka yüktür; Bu büyükler de halka yük yüklerler.

Yükünü başkasına yükleme, kendin yüklen; baş olmayı az iste, yoksulluk daha iyi.

Halkın boynuna binme de ayaklarına nikris illeti gelmesin.

Sonunda bu binicilikten bezersin ama şimdi düşkünsün; bir şehre benziyorsun ama yıkık bir köysün sen.

Varlığın, bir şehir gibi görünürken bez bu işten de, dengini yıkık yerde çözme.

Emekdar Üye 05 Şubat 2008 15:25

Cvp: Mevlanadan Güzel Sözler
 
Eûzü çekmenin zamanı

İnsanı rezil eden Şeytan, ömrünü yok ettikten sonra Eûzü çekmenin de bir tadı tuzu yoktur, Fatiha okumanın da.

Şimdi bağırıp çağırmak, tatsız-tuzsuzdur ama gaflet, gerçekten de ondan daha tatsız-tutsuzdur.

Gene de sen, tatsız tuzsuz da olsa ağla, feryad et, sızlan, a Yüce Allah düşkünlere bir bak diye yalvar.

Ey Allah, zamanında da gücün yeter, zamanı geçince de; senden hiçbir şey yitmez; herşeyi bilirsin sen.

Sen, "Yitirdiğiniz şeye açıklanmayın" diyen padişahsın; öyle bir padişahın istediği şey, nasıl olur da olmaz?



Sözümüz susunca daha açık anlaşılır

Bizim sözümüz, sustuğumuz zaman daha da açık anlaşılır; çünkü o istek, men'edildikçe daha da artar.

Deniz coştu mu, coşkunluğu köpük olur; köpürüşü de, "Bilinmeyi sevdim, diledim" sırrını meydana kor.

Söz söylemek, o pencereyi kapatmaktır; söz söylemek, onu gizlemenin ta kendisidir.

Gülün yüzüne karşı bülbülce naralar at da onlara gülün kokusunu duyurma; oyala onları.

Kulakları sözle oyalansın da akılları, gülün yüzüne uçmasın.

Hele pek aydın olan bu güneşin karşısında her kılavuz, gerçekten de bir yol vurucudur.

Ey yarasalardan gizlenmiş güneş, ışık, ışığın yükselişi, senin gözcün bekçindir.

Güneşin önündeki perde, parıltısının çokluğundan, hararetinin, yakışının fazlalığındandır ancak.

Güneşin perdesi de kendi ışığıdır; ondan nasipsiz olan yarasadır, gecedir.



Yaratılış neden altı gün sürdü?

Tencereyi yavaş yavaş ustaca kaynatmak gerek; delice kaynayan yemekte iş yok.

Allah'ın, gökleri bir kere, ol demekle yaratmaya gücü mü yetmezdi?

Peki, yine yaratışı altı gün sürdü; hem de a faydalanmak isteyen, her gün, bin yıl kadar.

Çocuğun yaratılışı neden dokuz ay? Çünkü yavaş-yavaş iş görmek, o padişahın âdeti.

Neden Âdem'in yaratılışı kırk sabah sürdü; o balçığı yavaş-yavaş insan haline getirdi?

Hani sen şimdi at sürdün, koştun ya a ham adam, senin gibi değil. Sen çocuksun, kendini şeyh gösteriyorsun.

Kabak gibi herkesin üstüne çıktın ama savaşacak ayak nerde sende?

A kelceğiz, sen, ağaçlara, duvarlara dayandın da kabak gibi yücelere çıktın.

Önce bineğin usul boylu selvi oldu, ama sonunda kupkuru, içsiz, bomboş olur gidersin.

Emekdar Üye 22 Eylül 2008 10:20

Cvp: Mevlanadan Sözler
 
Hırs, çirkinlikleri bile güzel gösterir (Mevlana)

Esma_Nur 01 Şubat 2011 21:24

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Sende o var bu var , falan dedi var , falan anlattı var , peki sende senden ne var ?
( Hz.Mevlana )

ebuzer@34 01 Şubat 2011 23:47

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Arkadaşlar

Mevlananın mesnevi sini okuyan varmı.Sanırım ululemr okumuş,gönül isterdiki mevlaının öbür sözlerinide yayınlasın,yalnız sansürlemeden:)

Yitiksevda 01 Şubat 2011 23:49

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Ben okudum emin olun ahlaki yönde çok tartışılır sözler fıkralar mevcut Alim diyebileceğimiz kişiye yakışmayacak fıkralar....

ebuzer@34 02 Şubat 2011 00:21

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
ehl-i eşek fıkrasınıda okumuşsundur inşallah.

Birgün bu fikirde olan bir zat ile tartışıyorduk,ben o zata o fıkrayı okudum köpürdü ve ne dedi biliyormusunuz.

Önce çok hidetlendi sonra yaw dedi sen kimssinki bunu anlayabilesin bu fıkrada neyi murad etmiş sen biliyormusun falan.

Bende vallahi ben bu fıkrada müstehcenlikten başka birşey göremiyorum,yada senin gözünle bakamıyorum.

Adam kalktı çayını bile içmeden dükkandan ayrıldı gitti bi dahada bana uğramadı

Yitiksevda 02 Şubat 2011 00:28

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Abim zaten onların murad ettiği anlayışı biz anlayamayız çünkü onların sözlerinde derin manalar varmışşşşşşş bu anlayış ile Kuran ahlakına Mümin ahlakına uygun olmayan yazı söylemler sözde din olarak satılmakta....

Şimdi biri karşıma geçse ve bana ağza alınmayacak hakaretler etse bende ettiği hakaretlerin ne anlama geldiğini çok iyi bilmeme rağmen yok efendim bu o söylenen sözler şu anlama geliyordu diye tevil etmeye kalkışmam gibi olur işte hakikati göz göre göre çarpıtma ve taassup anlayışı bu kesimlerde had safhada ....

Medine-web 02 Şubat 2011 00:39

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Alıntı:

ebuzer@34 Üyemizden Alıntı (Mesaj 117117)
Arkadaşlar

Mevlananın mesnevi sini okuyan varmı.Sanırım ululemr okumuş,gönül isterdiki mevlaının öbür sözlerinide yayınlasın,yalnız sansürlemeden:)


okudum da çocukların ahlakı bozulur diye yaktım güzelim takımı :)
verdiğim paraya acıdım hala acıyorum!

ebuzer@34 02 Şubat 2011 01:11

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Allah müslümanlara hakikaten feraset vermiştir.

Ve müslümanlarda Allah'ın bu nimetini en güzel şekilde değerlendirip,buna göre amel ederler.

Kişiler şahıslar asla ve asla müslümanın idninin önüne geçmemesi gereklidir.

Salih amel işlemiş yazılarına fikirlerine hayatlarına küfür ve şirk bulaştırmamış alimelrimiz başımızn tacıdırlar.

Allah bizide onların yoluna eylesin inşallah.
Amin

Esma_Nur 04 Şubat 2011 10:34

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Kimsenin Umudunu Kırmayın, Belki de Sahip Olduğu Tek Şey O dur..!

Esma_Nur 04 Şubat 2011 12:37

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Ey yolcu..! Sana bir daralma gelirse yararınadır, kaygılanma. Sürekli yaz mevsimi olsaydı, güneş bahçeyi yakıp kavururdu.
Hz.Mevlana

Esma_Nur 04 Şubat 2011 21:52

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
kendindendir çektiklerin gölgenden değil...Ne yaptın da sana dönüşünü görmedin? Ne ektin de ektiğini biçmedin? Eylemlerin ruhundan ve bedeninden doğar...Sonra da çocuğun gibi gelip eteğinden tutar.. "
HZ. MEVLANA

HakikaT 05 Şubat 2011 12:10

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Nerede göz yaşı dökülürse oraya rahmet nazil olur.

kurtmehmet 05 Şubat 2011 14:38

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Gerek yok her sözü.. Laf ile Beyana.. Bir Bakış bin Söz eder.. Bakıştan anlayana... Hz. Mevlana
__________________

ebuzer@34 05 Şubat 2011 17:18

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Alıntı:

HakikaT Üyemizden Alıntı (Mesaj 117347)
Nerede göz yaşı dökülürse oraya rahmet nazil olur.

Hakikat arkadaşım o resim kimin bilmiyorum fakat oldukça yakışıklı

Birde her göz yaşı rahmet değildir bunu unutmamak lazım.

Hırsitiyanların içerisinde Allah'ın ayetleri okunduğunda göz yaşı dökenlerin olduğunu kuran bize bildiriyor.

Her göz yaşı rahmet değildir bazı göz yaşları timsahın gözyaşlarıdr bunu unutmamak lazım.

Esma_Nur 10 Şubat 2011 09:44

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Bu masaLar boş kaLmaz gidenin yeri doLar. Bu vazoLara birşey oLmaz yaLniz cicekLer soLar. Gönül kimsesiz yapamaz sevebiLeceği bir dost arar. Taşın kaLbi yoktur ama onu biLe yosun sarar. . . !(Hz. Mevlana)

kamer34 10 Şubat 2011 20:03

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Alıntı:

müslümanlardan Üyemizden Alıntı (Mesaj 118364)
Bu işler, kovalayanı yanıltmak için ata çakılan ters nallardır; ey sâf kişi! Firavun’un Musâ’dan nefretini, sen Musâ’dan bil!” ( Mesnevi. Mevlâna, Cilt 1. Sayfa 199 Bent 2481. ).

Eğer ben yanlış anlamadıysam Firavun ve Hz.Musa davasında Firavun haklı Hz.Musa haksız anlamı çıkıyor bu sözlerden.

Halbuki kuran kerimde Firavunun haddini aştığını kafir olduğunu bildirilmektedir.

Dolayısıyla bu Hz.Musa ve Firavun meselesi değil,Allah ile Firavun meselesidir.O halde şimdi şu anlammı çıkyor

Allah ile Firavunun davasında Firavunmu haklıydı

haşa sümme haşa

Allah'ım sana sığınıyorum.

Esma_Nur 17 Şubat 2011 17:23

Cevap: Mevlanadan Sözler
 
Ey İnsan! Kaf Dağı Kadar Büyük Olsan da Kefene Sığacak Kadar Küçüksün. Unutma Herşeyin Bir Hesabı Var, Üzdüğün Kadar Üzülürsün.!


SAAT: 14:44

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320