![]() |
Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi Alıntı:
|
Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi Bize O Kapıyı İtmek Düşer Vaktiyle bir padişah kendisine bir vezir bulmaya karar vermiş ve böyle kocaman bir kapı yaptırmış. Yaptırdığı kapının ortasına onlarca kilit yaptırmış. Kimisi sürgülü, kimisi halka kilit vesaire derken baştan aşağı her tarafa kilit yaptırmış. Ve ondan sonra vezir adaylarını bir bir buyur etmiş. İlk giren adama demiş ki: - “Sen benim vezirim olmak istiyorsun, değil mi?” O da demiş: - “Evet efendim.” - “Eğer benim vezirim olmak istiyorsan, şu kapıyı anahtar kullanmadan, levye kullanmadan, hiç bir alet kullanmadan açmanı istiyorum” demiş. Vezir adayı şöyle bir dönmüş kapıya, bakmış ve demiş ki: - “Efendim bu mümkün değil, kaldı ki anahtar bile olsa bu kapıyı açmak saatler sürer.” O da demiş ki: - “Peki, sen git ötekisi gelsin.” Öteki gelmiş, ona aynısını söylemiş, O demiş: “Efendim mümkün değil anahtar bile olsa…” Öteki gel, öteki gel falan derken, en son vezir adayı girmiş içeriye. Padişah demiş ki: - “Sen vezir olmak istiyorsan, şu kapıyı anahtarsız, levyesiz, hiç bir alet edavat kullanmadan açmanı istiyorum.” Adam şöyle bakmış kapıya, bakmış, dönmüş demiş ki padişaha: - “Devletli Sultanım! Aslında aklım der ki: ‘Bu kapı böyle açmaya açılmaz.’ Lakin bize itmek düşer” demiş ve elini uzatıp o kapıyı şöylece ittiğinde kapının açılıverdiğini ve aslında kilitlerin hiç birinin kapalı olmadığını görmüş. Cenab-ı ALLAH’IN rızası nerede saklı hiç birimiz bilmiyoruz… Belki bir vakit namazda saklı… Belki bir yetimin başını okşayacağız şefkatle… Belki bir kediye su vereceğiz merhametle… Belki yanımızdan geçen ve hiç tanımadığımız birine: ‘Esselamu aleyküm ve rahmetullah’ diyeceğiz, Ve belki o da mukabele de bulunacak: ‘Ve aleyküm selam ve rahmetullah’ diyecek… Bu yüzden Cenab-ı ALLAH’IN rızası hangi kapıda saklı diye, biz kullara itmek düşer.. Kapıları Açan ALLAH, Kapayan ALLAH’tır … |
Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi ArO* çok güzel bi paylaşım her zamanki gibi(: selam ve dua ile... |
Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi Kanuni Sultan Süleyman Han bir gün seferdeyken otağın kurulduğu çadırı dayayan direği karıncalar sarmış. Askerlerden biri de padişahın yanına gelerek : “Hünkar’ım çadırın direğini karıncalar sarmış. Böyle giderse direği yiyip çadırı yıkacaklar.” Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman zamanın kadısı Ebu Sud Efendiy‘e bir name gönderir. Padişahın şiire merakı olduğu için aynen şöyle yazar nameye: ‘’Çadırın direğini karıncalar sarınca altına bir mahsur olur mu karınca kırınca?’’ Öyle zarif hane bir üslubu tebessüm ederek okuyan Ebu Sud Efendi yine zarif hale bir karşılık verir: “Yarın hakkın divanına varınca Sultan Süleyman’dan hakkın alır karınca. ” Bu cevabı okuyan padişah, karıncalara ve direğe dokunmayın, çadırın yerini değiştirin diye buyurdu... |
Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi Alıntı:
|
Cevap: RE: Kıssadan Hisse Alıntı:
Allah razı olsun |
Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi Eski İran hükümdarlarından biri vezirine oğlunun hocasından yakınıyordu: - Ben istiyorum ki oğlum ilim öğrensin, benim yerime iyi bir hükümdar olsun, o ise devamlı müzikle, sesle, sazla meşgul. Demek ki hocası buna iyi bir yön veremiyor Vezir aynı görüşte değildi: - Hükümdarım hocanın elinde mucize yok çocuğun kabiliyeti neye ise hocası ancak onda ilerlemesine, olgunlaşmasına yardım edebilir. İnsanın tabiatı değiştirilemez, terbiye yaratılışa tabidir ...... Hükümdar aksi görüşteydi terbiye ile yaratılışa yön verebileceğini iddia ediyordu. Bunu kanıtlamak için bir akşam sarayında bir eğlence düzenledi. Bu eğlence sırasında eğitilmiş kedilerin bir gösterisi de yer aldı. Bu kediler, sırtlarında, bir tabak içinde yanan mumları taşıyorlar ve onları düşünmüyorlardı. Hükümdar vezire bu kedileri göstererek: - Görüyorsunuz, terbiyenin nelere gücü yetiyor, dedi. Vezir karşılık vermedi. Olumlu, olumsuz bir şey söylemedi. Yeni bir eğlence gecesini bekledi. Bir başka gecede düzenlenen eğlenceye gelirken yanında gizlice bir kaç tane fare getirdi. Kediler gösteriye başladığı zaman bu fareleri kedilerin ortasına doğru salıverdi. Fareleri gören kediler sırtlarındaki tabağı, mumu unutup farelerin peşine takıldılar. Mumlar, tabaklar hepsi bir yana yuvarlandı. Yanan mumlardan yerdeki halılar tutuştu, ortalık bir anda ana-baba gününe döndü. Tam bu esnada vezir padişaha yanaşıp iddiasını kanıtlamanın gururuyla şöyle dedi: - Gördünüz mü padişahım terbiye yaratılışa tabidir. |
Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi FAKİR imiş... Kadının biri, cömert olduğu söylenen yaşlı bir bilgeye gidip: - Bu şehirde benden fakir insan yok!. demiş. Bana biraz yardım eder misiniz? Bilge adam, kadının kucağındaki bebeğin bir ipeği andıran yanaklarını okşayıp öptükten sonra: - Demek fakirsin!. demiş. Hem de çok fakir. Ama karşılıksız yardım yapmak, âdetim değil!. Eğer yardım istiyorsan, çocuğunun parmağını satman gerekir.. Kadın, önce deli olduğunu sanmış bilgenin. Daha sonra da, kötü bir şaka yaptığını... Ama adam ciddî görünüyormuş. Kadına bir kese altın uzatıp: - Ayak parmağına da razıyım!. demiş. Zaten cerrah olduğumdan, ona acı çektirmem Kadın, bütün kanını donduran bu teklif üzerine kaçmayı düşünürken, adam: - Sadece tırnağını söksem de olur! diye devam etmiş. Biliyorsun zamanla yenisi çıkar. Kadın, bu ruh hastasına daha fazla dayanamamış. Ve kapıyı çarpıp uzaklaşırken, adam onun arkasından: - Nasıl bir fakir olduğunu anlayamadım!. diye bağırmış. Kucağındaki hazinenin tırnak kadar bir parçasını, bir kese altına değişmiyorsun! Bazen o kadar başka şeylere yoğunlaşır ,kafamızdan sürekli olarak o düşünceleri geçiririz ki,elimizde var olan zenginliklerin farkında bile olmayız. Sağlık gibi.Evlat gibi.Ana baba,kardeş gibi.. alıntı |
Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi Alıntı:
|
Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi Nemrud, ona karşı gelen İbrahim peygamberin ateşte yakılması emrini vermiş. Meydanda odunlardan büyük bir yığın yapıp odunları tutuşmuşlar. O kadar büyük bir alevmiş ki bulutlara kadar yükselmiş. Bütün hayvanlar ateşten korkmuş kaçmış. Nemr...ud, ne güçlü bir kral olduğunu herkes anlasın, görsün istemiş. Nemrud’un askerleri İbrahim peygamber’i mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış. Bu sırada göklere kadar varan ateşe doğru bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile telaşla gidiyormuş. Başka bir karınca onun bu telaşını görüp sormuş: - Acele ile nereye gidiyorsun? Telaşla yetişmeye çalışan karınca, ağzındaki bir damla suyu ellerinin arasına alıp cevap vermiş: - Haberin yok mu? Nemrud, İbrahim peygamberi ateşe atacakmış. Meydana ateşin olduğu yere su götürüyorum. Diğer karınca kahkahalarla gülerek demiş ki: - Senin yanan büyük ateşten haberin yok mu? Ateşe hiç bakmadın mı? Ne kadar büyük, senin bir damla suyun ateşe ne yapabilir ki? Bir damla su taşıyan karınca: - Olsun, hiç olmazsa hangi taraftan olduğum anlaşılır. ve hisse... Hayat akarken geçmişte de günümüzde de zalimler hakim olsa da gücünüz yettiğince zalime karşı durulmalıdır. DUA İLE BU ZULÜM ATEŞİNİ SÖNDÜRELİM! "Şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir." ([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] alıntıdır |
SAAT: 05:31 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.