Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler (https://www.forum.medineweb.net/649-kissalar-hikayeler-nasihatler)
-   -   medineweb kıssadan hisseler arşivi (https://www.forum.medineweb.net/kissalar-hikayeler-nasihatler/217-medineweb-kissadan-hisseler-arsivi.html)

su damlası 31 Ekim 2014 19:16

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
Başkasına dua etmek
Bir yolcu gemisi yolculuk esnasında kopan bir fırtınada batar ve içindekilerden sadece iki adam küçük
ve ıssız bir adaya yüzmeyi başarırlar. Ne yapacaklarını bilemeyen bu iki kazazede Allah'a yalvarmaktan
başka çarelerinin olmadığına karar verirler. Fakat kimin duasının daha güçlü olduğunu anlamak için
adayı ikiye bölmeye karar verirler ve adada karşılıklı olarak yaşamaya başlarlar.
İlk diledikleri şey yiyecektir. Ertesi sabah, birinci adam kendi tarafında dalları meyve dolu bir ağaç
bulur ve ağacın meyvelerinden yer. Diğer adamın alanı ise hala çoraktır!
Bir hafta sonra, birinci adam yalnız olduğu için kendisine bir eş diler. Ertesi gün bir kadın yüzerek
birinci adamın tarafına gelir. Diğer tarafta yine hiçbir şey yoktur!
Hemen sonra birinci adam bir ev, giysiler ve daha fazla yiyecek diler. Sihirli bir değnek değmişçesine
tüm istedikleri kendisine verilir. Fakat ikinci adam hala hiçbir şeye sahip olamamıştır!
En sonunda birinci adam bir gemi diler böylece karısıyla birlikte adayı terk edebilecektir. Sabahleyin kendi tarafına demirlenmiş bir gemi bulur. Birinci adam karısıyla birlikte gemiye biner ve ikinci adamı adada bırakmaya karar verir. Onun hiç bir dileği gerçekleşmediği için Allah'ın nimetlerine layık biri olmadığını düşünür.
Gemi kalkmak üzereyken birinci adam cennetten yankılanan bir ses duyar,
“Neden arkadaşını adada bırakıyorsun?”
“Bana gönderilen nimetler sadece bana aittir çünkü onlar için ben dua ettim” diye cevap verir birinci
adam. “Onun duaları kabul edilmedi o yüzden o hiçbir şeyi hak etmiyor.”
“Yanılıyorsun!” diye azarlar ses birinci adamı. “Onun sadece tek bir dileği vardı ve kabul ettim.
Eğer etmeseydim sen gönderdiğim nimetlerin hiç birine sahip olamazdın.”
“Allah’ım ne olur söyle bana” dedi birinci adam, “Ne diledi de ona minnettar olmam gerekiyor?”
“Senin tüm dileklerinin gerçek olmasını diledi.”
"Alıntı"

GÖKCEN_AZRA 31 Ekim 2014 21:58

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Bir adam , Afrika'da yürürken arkasından bir aslanın koştuğunu görür. Hızla kaçarken tam önünde bir kuyu görür ve hızla kuyuya iner.

İpe sarılıp kuyuya inerken..... Alt tarafta büyük bir yılan görür.


Yılan hızla buna doğru yükselirken .. Ne yapacağım der.


Üstte aslan altta yılan. O sırada iki tane fare biri beyaz diğeri siyah ipi kemirmeye başlar.


Her yerden başı belada iken bir anda bir yüzünde ıslak bir şey hisseder.



Bir arı bir damla balı yüzüne bırakır ve balın tadı damağında iken....UYANIR.



OH BE RÜYA İMİŞ .. der. Bir seyyide anlatır. Rüyamın yorumu ne diye?


Anlamadın mı der gülerek? Peşinden koşan aslan ölüm meleğidir.


İçinde yılan bulunan kuyu senin mezarındır.


Sarıldığın ip senin hayatındır.

Beyaz ve siyah fare gece ile gündüzdür ömrünü kemirirler.


Peki ya o bal nedir dersen ?


Dünyanın geçici lezzetidir, Ölümün arkasında bir hesap olduğunu sana unutturur...


su damlası 13 Kasım 2014 19:46

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Örümcek Ağı Dünya hayatında hep kötülük işleyen bir adamı ölünce cehennem kapısında bir melek karşıladı. Melek adama şöyle seslendi: "Hayatta iken tek bir gün bile birisine iyilik yaptıysan buraya girmeyeceksin. " Günahkar adam uzun süre düşündükten sonra, bir keresinde ormanda gördüğü örümceği hatırladı. Balta girmemiş ormanda yürürken önüne bir örümcek ağı çıkmıştı. Adam ağı bozmamak ve örümceği ezmemek için o gün yolunu değiştirmişti. Heyecan içinde o Günü meleğe anlattı. Melek adama gülümsedi ve ardından elini şaklattı. Gökten bir örümcek ağı inmişti. Adam bu ağa tutunarak cennete girebilecekti. Adam neşe içinde ağa tırmanırken cehennemden bazıları da bu ağa tutunarak cennete gitmeye çalıştılar. Ama adam ağın o kadar çok insanı taşımayacağından korkarak onları itmeye başladı. Tam o sırada ağ gerçekten koptu ve diğerleri ile birlikte adam da cehenneme düştü. "Yazık" dedi melek. "Bencilliğin, hayatında işlediğin tek iyiyi de kötülüğe döndürdü. O insanlara şefkat gösterebilseydin eğer, ağın herkesi taşıyabileceğini de görecektin."

GÖKCEN_AZRA 26 Kasım 2014 12:36

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
Eskiden "Kapıyı kapat!" denilmezmiş. Allah (cc) kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülürmüş.
"Kapıyı ört, ya da sırla" denilirmiş.

Kapının kapanmadan yavaşça örtülmesi edebdenmiş.

“Lambayı söndür” demezlermiş. Allah (cc) kimsenin ışığını söndürmesin.

"Lambayı dinlerdir" derlermiş.

Lamba yakılmaz, uyandırılırmış.

Uyuyan birisi uyandırılmak İçin sarsılmaz veya adı ile çağırılmazmış.

"Agâh ol erenoler" derlermiş. Nezaket, incelik, edeb her işin başı imiş de ondan...

Ona eren uyanık olurmuş.


İnsanların sözü kesilmez, işaret ve işmar edilmez, fısıltılar, gizli konuşmalar hoş karşılanmazmış.

Hanımlar beylerine "Efendi" derlermiş, "siz" derlermiş. Hanımefendiliklerini gösterirlermiş.

Gezerken yere yumuşak basılır, ses çıkarmamaya çalışılırmış.

Yerdeki haşerata basmamaya özen gösterdiği için adı
"Karınca basmaz Efendi” ye çıkan insanlar varmış.

Kapıdan çıkarken arkasını dönmemek, geri geri çıkmak edebdenmiş.

Kapı eşiğindeki misafirlere ait ayakkabılar, dışarıya doğru değil, içeriye doğru çevrilirmiş.
"Git bir daha gelme!" der gibi değil de.
"Gitsen de ayağının yönü buraya dönük olsa" dercesine dizilirmiş.

Canlı cansız her şeyin bir hatırı varmış.

Eskiler hayatı o kadar nurani,

o kadar temiz,

o kadar manâlı yaşarmış.
ALINTI


EyMeN&TaLhA 07 Ocak 2015 09:12

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
SEVGi SOFRASI

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine:

- Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?

- Bakın göstereyim, demiş, ermiş.

Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da ‘derviş kaşıkları’ denilen bir metre boyunda kaşıklar.

Ermiş sofradakilere, “Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz.” diye bir de şart koymuş. “Peki!” deyip içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar
sofradan.

Bunun üzerine, “Şimdi..” demiş ermiş:

- Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.

Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. “Buyrun.” denilince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.

“İşte!” demiş ermiş ve eklemiş:

- Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa, o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz ve şunu da unutmayın, hayat pazarında alan değil,veren kazançtadır daima.

ALINTIDIR

su damlası 23 Ocak 2015 14:04

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ninenin Ölmüş Eşine Mektubu...

Son GÜNLERDE; bir surat bir surat ki GELİNDE, çayımı bile yarım dolduruyor BEY. Allah'tan KULAKLARIM ağır işitiyor da, duymuyorum ne söylediğini…! Ama yinede HİSSEDİYORUM..! Beni, bu evde galiba istemiyor artık. Hey gidi günler heeey…! OĞLUNU bilirsin, vur kafasına al lokmayı. İki ara bir derede ne yapsın…? ANA bu, atsa atılmaz; satsa satılmaz.Bana artık gizli gizli sarılıyor bey...! Dün akşam, UYURKEN öptü beni biliyor musun? Nasıl ağırıma gitti nasıl…! Artık AKİDE ŞEKERİDE getirmiyor. Hani dişlerim yok ya, güya yerken garip sesler çıkarıyormuşum da; çocuklar İĞRENİYORMUŞ benden. Yok; vallahi yalan bey, hiç yapar mıyım ben öyle şey..? GELİN; çocuklara masal anlatmamı da yasakladı. Üstelik seninle konuşuyormuşum diye, duvardaki resmini bir yere sakladı. Olsun, koynumdaki resminden haberi bile yok..! Yine de BEDDUA edemem bey, oğlumun karısı; torunlarımın anası o…! Geçenlerde üst KOMŞULAR geldi. Ne konuştuklarını duymayayım diye, kapıyı üstüme kilitledi. Duymadım, duyamadım; lakin hissettim. DÜŞKÜNLER EVİNE yatıracaklarmış önümüzdeki ay beni. Ne yalan söyleyeyim epey ağırıma gitti, epey…! Ha, SEN ne diyorsun bey..? Hani bir görünsen OĞLUNA…! Ne de olsa babasısın, seni dinler. Bu odada oturur, vallahi hiç dışarı çıkmam. Akide şekeri de istemem. MASALDA anlatmam artık çocuklara. Ne olur, AYIRMASINLAR beni bu evden. Yaşayamam, nefes bile alamam. Sana ait anılardan uzak ne yaparım ben, ne yaparım..? Şu camın PERVAZINDA hayalin durur, çekmecelerde el izin. BASTONUN hala duvarda asılı. İstemiyorlar beni artık, istemiyorlar hasılı...!HEY GİDİ GÜNLER HEY..!Hani DİYORUM, bir çağırsan..!Yoksa, yoksa sendemi UNUTTUN beni bey…
"Alıntı"

su damlası 27 Ocak 2015 20:13

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

İmam Kuşeyri (k.s.) naklediyor:

Sufinin birisi sürekli,
''Allah'ım, senden afiyet istiyorum, Allah'ım senden afiyet istiyorum.!'' diye dua ediyordu.
Kendisine niçin sürekli böyle dua ettiğini sorulunca, şöyle anlattı:
''Ben, manevi terbiyeye ilk girdiğim günlerde hamallık yapıyordum.
Birgün ağırca bir un yükü taşıyordum,
dinlenmek için yükü bir yere koydum. Orada,

''Ya Rabbi, eğer her gün bana yorulmadan iki ekmek versen, onlarla yetinirdim!'' diye dua ettim.
O sırada önümde iki kişi döğüşmeye başladılar; ben de aralarını bulayım diye yanlarına vardım.
Birisi, elindeki şeyi hasmına vurmak isterken başıma vurdu, yüzüm kana bulandı.
O sırada mahallenin asayişinden sorumlu kimse gelip ikisini yakaladı,
beni de kana bulanmış görünce, kavgacı zannedip onlarla birlikte hapse attı.
Bir müddet hapiste kaldım, her gün iki ekmek veriyorlardı.

Bir gece rüya gördüm, birisi bana,

''Sen her gün yorulmadan iki ekmek istedin fakat Allah'tan afiyet
(beden,din ve dünya selameti) istemedin,
işte istediğin sana verildi!. dedi.
Rüyadan uyandım, ondan sonra hep,
''Ya Rabbi, afiyet ver, Ya Rabbi afiyet ver!'' diye dua etmeye başladım.
Bir ara hücrenin kapısı çalındı, birisi,

''Hamal ömer nerede ?'' diye beni sordu. Beni götürdü, ellerimi çözüp serbest bıraktılar.''

Resûlullah (s.a.v.) buyurur ki:

"Allah'tan afiyet isteyin. Kula kamil imandan sonra afiyetten daha büyük bir nimet verilmemiştir.''
"Alıntı"

su damlası 13 Şubat 2015 21:29

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
Bir çuval tahıl

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Erkek kardeşlerin ikisi de babalarından kalma çiftlikte çalışırlardı.

Kardeşlerden biri evliydi ve çok çocuğu vardı. Diğeri ise bekardı. Her günün sonunda iki kardeş ürünlerini ve kârlarını eşit olarak bölüşürlerdi.

Günün birinde bekar kardeş kendi kendine :

"Ürünümüzü ve kârımızı eşit olarak bölüşmemiz hiç de hakça değil" dedi, "Ben yalnızım ve pek fazla gereksinimim yok."

Böylelikle, her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin evindeki tahıl deposuna götürmeye başladı.

Bu arada evli olan kardeş, kendi kendine :

"Ürünümüzü ve kârımızı eşit olarak bölüşmemiz hiç de hakça değil, üstelik ben evliyim, bir eşim ve çocuklarım var ve yaşlandığım zaman onlar bana bakabilirler. Oysa kardeşimin kimsesi yok, yaşlandığı zaman hiç kimsesi yok bakacak" diyordu.

Böylece evli olan kardeş de her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin tahıl deposuna götürmeye başladı.

İki kardeş de yıllarca ne olup bittiğini bir türlü anlayamadılar, çünkü her ikisinin de deposundaki tahılın miktarı değişmiyordu.

Sonra, bir gece iki kardeş gizlice birbirlerinin deposuna tahıl taşırken çarpışıverdiler. O anda olan biteni anladılar. Çuvallarını yere bırakıp birbirlerini kucakladılar.

Hayattaki en büyük mutluluklardan biri; sadece kendini düşünmek değil, başkalarını da düşünmek ve kardeşçe paylaşmaktır...
"Alıntı"

ali70 14 Şubat 2015 10:24

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
Eldiven

Genç kız istasyonda trene yetişmek için koşuyordu. Sonunda trene binebildi. Yerine geçip oturduğunda eldiveninin bir tekini düşürmüş olduğunu fark etti. Ama ne yazık ki tren hareket etti.

Artık geri dönüp eldivenin tekini alma imkanı kalmamıştı. Hemen pencereyi açıp, elindeki eldivenin diğer tekini istasyona doğru fırlattı. Oradaki birisi bunun sebebini sordu. Genç kız cevap verdi:

- Eldivenin diğer tekini almama imkan yoktu. Ben de elimdekini istasyona fırlattım ki, önceki tekini bulan kişi, bunu da bulsun ve bir çift eldiveni olsun. Benim işime yaramıyorsa da bari başkasının işine yarasın istedim...

ali70 15 Şubat 2015 10:55

Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi
 
Kul Rabbini imtihan etmez...

Bir keresinde şeytan Hz. Ali'ye(ra) dedi ki:
- Madem bu kadar Rabbine tevekkülle bağlısın. Hadi bakalım şu köprüden atla da Allah seni kurtarsın.

Hz. Ali'nin cevabı muhteşemdi:
- Ey iblis. Kul Rabbini imtihan etmez...


SAAT: 22:11

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320