Medineweb Forum/Huzur Adresi yükleniyor...

Medineweb Anasayfası Medineweb Forum Bugünkü Mesajlar Forum Grupları Kimler Online
Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Kitaplık/Kütüphane > Kütüphane (Genel)
Üyemiz Ol Arama Bugünkü Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et

Konu Kimliği: Konu Sahibi Hâdimul İslam,Açılış Tarihi:  Dün (21:31), Konuya Son Cevap : Dün (21:47). Konuya 6 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt Dün, 21:31   Mesaj No:1
Medineweb Baş Editörü
Hâdimul İslam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Hâdimul İslam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:45
Mesaj : 13.090
Konular: 1421
Beğenildi:13285
Beğendi:9663
Takdirleri:31079
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Sumud Günlüğü

Sumud Günlüğü

Sumud Günlüğü -1
Muhammed Emin Yıldırım

24 Eylül 2025

Tarih yine döndü insana, vicdanları yokladı, ve aynı soruyu sordu:

“Zulüm karşısında ne yaptın?”

Bu kez cevap, kıtaların ve denizlerin ötesinden yükseldi. Adı dillerde yankılandı: Global Sumud Filosu.

Bir avuç insan, bir avuç vicdan, birkaç gemiyle koca bir yalanın üzerine yelken açtı. Modern dünyanın suskunluğunu, sessiz kabullenişini, dilsizleşmiş insanlığın utanç perdesini delip geçmek istediler.

Akdeniz’in tuz kokulu sabahında, ufka bakan her göz bir dua gibi açılır. Göğün mavisiyle denizin derinliği birbirine karışırken, bu filo yalnızca gemilerden ibaret değildir; vicdanın, adâletin ve unutulmayan kardeşliğin yankısıdır.

Her dalga, yüreklerde saklı merhametin ilâhî bir çağrısıdır. Bu yolculuk, yıllardır sessiz kalınmışlığın haykırışı…

Bu yolculuk, insanlığın en sessiz çığlığıdır…

Sular, kalplerin dualarını taşırken, her kürek darbesi mazlumun hakkına tutulmuş bir kandildir.

Gemiler ilerledikçe, rüzgâr da şahitlik eder: Adâlet için atılan her adım, karanlığın içine düşen bir yıldız gibidir.

Akdeniz, asırlardır nice medeniyetin şahitliğini yapmış bu derin su, bugün de vicdanı diri kalanların umudunu taşır.

Ve biz biliriz ki, gerçek sefer önce insanın kalbinde başlar. Adâletin ışığına yürüyen bu yürekler, dünyaya tek bir hakikati fısıldar: Zulüm baki değildir.

Bu filoda olanların ne silahları vardı, ne de zırhları… Ama kocaman umutlar ve hasretler taşıyorlardı. Ve o yüreklerde, Hz. Peygamber’in (sas) gençliğinde katıldığı Hılfü’l-Fudûl’un yankısı çınlıyordu.

Hatırlanacağı üzere; Mekke’de bir tüccarın hakkı gasp edildiğinde, bazı yürekli insanlar bir araya gelmiş, zalime karşı durmak, mazluma el uzatmak için ant içmişlerdi. İşte şimdi, o ant yeniden dirildi. Bu sefer Kudüs için, Gazze için, abluka altında nefes almaya çalışan bir halk için…

Bu çağın Mekke’si, dev güçlerin çıkar oyunlarıyla örülü. Bu çağın Ebû Cehilleri, diplomasi salonlarının kadife perdeleri ardında… Bu çağın zulmü dijital, profesyonel ve küresel… Ama karşısında, yine inançla yoğrulmuş yürekler var.

Global Sumud Filosu, bir vicdan hareketidir. Adâletin dini, dili, ırkı olmadığını haykıranların yolculuğudur bu… Ve her daim kazanacak olan elbette adâlettir.

Bu filo, 21. yüzyılın Hılfü’l-Fudûl’udur. Zalimin karşısında susmayanların çağrısıdır. Ve bu çağrıyı duyan her insan, tarihe ya onurla yazılacak ya da suskunluğuyla unutulacaktır. Çünkü bazı yolculuklar limana varmak için değil, insanlığın pusulasını hakikate çevirmek içindir.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Hâdimul İslam 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Birgün Saçlarını Uzatacak Filistin Videolar/Slaytlar Hâdimul İslam 0 6 02 Ekim 2025 11:55
Sumud Günlüğü Kütüphane (Genel) Hâdimul İslam 6 15 01 Ekim 2025 21:31
Ümmetin Kalbine Sesleniş/Zillet Değil İzzet... Dua Bölümü Hâdimul İslam 0 15 01 Ekim 2025 11:12
Gazze'ye Çökme Anlaşması İslami Haberler Hâdimul İslam 4 17 30 Eylül 2025 22:58
Y. Bülent Bakiler Mekanı Cennet Olsun Taziye-İlan-Selamlaşma su damlası 3 34 29 Eylül 2025 13:58

Alt Dün, 21:35   Mesaj No:2
Medineweb Baş Editörü
Hâdimul İslam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Hâdimul İslam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:45
Mesaj : 13.090
Konular: 1421
Beğenildi:13285
Beğendi:9663
Takdirleri:31079
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Sumud Günlüğü-2

25 Eylül 2025

Akdeniz’in güzel ve rüzgârlı ikliminde, filonun diğer gemileriyle birlikte teknemiz yol almaya devam ediyor. Gemilerin içinde sadece yolcular yok; bir arada atan yürekler, ortak bir vicdan ve dünyanın unutturmaya çalıştığı bir gerçek var: Gazze.

Bizim teknemizde 15 kişi vardı; ancak iki arkadaşımız hastalanıp ayrılmak zorunda kalınca 13 kişi kaldık. Kimimiz Tunus’tan, kimimiz Güney Afrika’dan, kimimiz Fransa’dan, kimimiz Zambiya’dan, kimimiz Cezayir’den, kimimiz Fas’tan, kimimiz de Türkiye’den… Dillerimiz ve renklerimiz farklı; bazılarıyla dinlerimiz, bazılarıyla mezheplerimiz de farklı. Ama tek bir zeminde birleşmişiz: Sumud.

Arapçada “sebat”, “kararlılık” ve “toprakta kök salmak” anlamına gelen Sumud, artık yalnızca Filistinlilerin değil, tüm insanlığın yükünü taşıyor. Çünkü Sumud, sadece bir halkın direnişi değil; ortak insanlık onurunun da yansımasıdır.

Bu teknede bizler, farklı ülkelerden ve geçmişlerden gelmiş olsak da hepimizin yönü aynıdır: Gazze. Çünkü Gazze artık yalnızca coğrafi bir mekânın adı değil; aydınlık vicdanların buluştuğu bir sınırdır. Unutulmuşların sesi, 21. yüzyılda eşi benzeri görülmemiş bir soykırımın adı; başta çocuklar olmak üzere, insanların insanlıklarını yaşayamadığı bir şehrin adıdır.

Teknemizde mühendis, gazeteci, aktivist, tüccar, milletvekili var…

Kimi sessizce dua ediyor, kimi not defterine gözlemlerini yazıyor, kimi sosyal medyada programlara katılıyor. Kimimiz Arapça dua okuyor, kimimiz Fransızca bir ezgi mırıldanıyor. Kimimiz Kur’ân okuyor, namaz kılıyor. Ama bütün bu çeşitliliğin ortasında paylaştığımız ortak bir değer daha var: Dayanışma.

Nöbetler, temizlikler, yemek pişirmeler, bulaşık yıkamalar… Bütün bunları yaparken bazen göz göze geliyoruz; bu bile yenilenmemiz için yetiyor. Zaman zaman acılarımızı konuşacak ortak kelimeler bulamıyoruz ama omuzlarımız yan yana gelince her şey çözülüyor. Çünkü biliyoruz ki dayanışma sadece konuşmak değil, hissetmektir. Ve biz burada bunu iliklerimize kadar yaşıyoruz. Hepimizin yüreği aynı menzil için atıyor: Gazze.

Bu teknede Gazze, bir harita üzerindeki sıradan bir şehir değil; hepimizi bir araya getiren vicdanlarımızın haykırışıdır. Bu haykırış sadece Filistinliler için değil; çocukların ağlamadığı, annelerin morglardan veya enkazlardan değil, parklardan çocuklarını topladığı bir dünya isteyen herkes içindir.

Bilinmelidir ki bu filo yalnızca bir yardım filosu değildir. Bir sesleniştir, bir haykırıştır, bir çığlıktır. Sessiz kalmaya devam eden dünyaya atılmış bir çabadır. “Biz buradayız!” demenin denizdeki hâlidir.

Bu yüzden Sumud Filosu, insanlığın hâlâ tükenmediğini gösteren çok önemli bir umuttur. Farklı ülkelerden 13 kişinin aynı tekneye binip aynı istikamete yelken açması, belki de yeryüzündeki en sade ama en güçlü eylemdir.

Çünkü bizler bu yola çıkarak vicdanlarımıza örülmüş sınırları kaldırıyoruz. Denizdeyiz; ama asıl yelken açtığımız ufuk ve menzil; insanlığın ortak hafızası, aydınlık vicdanların buluşmasıdır. Ve rotamız her ne kadar Gazze olsa da asıl rotamız adâlettir.

Unutulmasın ki:
Dünya sustukça az da olsa vicdanlı insanlar hep olacak ve bu zulmü haykırmaya devam edecek…
Dünya unuttukça, fıtratı temiz kalanlar hep hatırlatmaya devam edecek…
Ve neticede kazananlar, elbette aydınlık vicdan sahipleri olacaktır.

Muhammed Emin Yıldırım
Alıntı ile Cevapla
Alt Dün, 21:36   Mesaj No:3
Medineweb Baş Editörü
Hâdimul İslam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Hâdimul İslam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:45
Mesaj : 13.090
Konular: 1421
Beğenildi:13285
Beğendi:9663
Takdirleri:31079
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Sumud Günlüğü -3

27 Eylül 2025

Filomuz iki gündür Akdeniz sularında yavaş yavaş ilerliyor… Ancak rüzgârlar sanki her zamankinden farklı ve anlamlı esiyor. Rüzgâr, sadece dalgaları değil, umutları da dünyaya yayıyor.

Sumud Filomuz şu an Akdeniz’in içinde bir yerde demirlemiş durumda. Ama burası bir bekleyiş değil; bir kavuşma anının hemen öncesi gibi…

Sanki herkes içten içe biliyor: Bu yolculuk; bir varış hikâyesi, bir vicdan yürüyüşüdür.

Gün boyunca onlarca kişiyle konuştum. Farklı diller, farklı milletler, farklı hayatlar… Ama hepsinin kalbi aynı yere yönelmiş: Gazze

Bu filodakilerin çoğu geri dönüş planı yapmıyor. “Nasıl döneceğiz?” demiyorlar. Tam aksine, dillerinde sadece tek bir cümle var: “Nasıl kavuşacağız?”

Kimi doktor, kimi gazeteci, kimi öğretmen, kimi aktivist… Kimisinin yaşı genç, kimisinin omzunda yılların yükü var. Ama hepsi bir noktada buluşuyor: Gazze’ye ve Gazzelilere kavuşmak.

Sanki her biri yıllardır görmediği kardeşine, çocuğuna, sevdiklerine gidiyor… Bu yüzden buradaki hava, bir sefere çıkıştan çok, bir vuslat hazırlığını andırıyor gibi… Gözlerde korku yok, endişe yok. “Ya başaramazsak?” sorusu bile yok. Çünkü bu filo, başarının adını varmakla değil, yola çıkmakla koymuş.

Sumud Filosu’nun demirlediği bu yer artık sadece bir konum değil; bir vicdan durağıdır. Gemilere yüklenen sadece yardım değil; asıl yüklenen azık, umuttur. Her paketin içinde bir çocuğun yüzünü güldürecek bir parça umut, her yürekte bir annenin gözyaşını dindirecek bir damla merhamet var.

Burada sessizlik bile bir şey söylüyor: “Biz buradayız ve sizinleyiz.”

Geri dönmek mi? Bu şimdilerde konuşulan bir gündem değil… Normalde böyle yolculuklara çıkarken insanlar geri dönüş planları yapar; uçak bileti, vize, tarih… Ama burada böyle bir gündem yok. Bu insanların gündeminde sadece kavuşmak var; kavuşmak ve hasret gidermek…

Bazıları açıkça söylüyor:
•“Eğer Gazze’ye ulaşabilirsem, o izzet toprağını öpeceğim…”
•“Eğer kavuşabilirsem, o çocukların ellerini ve ayaklarını öper, geç kaldığımız için bizi affedin, diyeceğim.”
•“Eğer kavuşabilirsem, birine sarılır, dakikalarca ağlarım!”

Bu sözleri duyunca insanın içi titriyor ve bu filonun bir yardım filosu değil, bir umut ve hasret filosu olduğunu daha derin kavrıyoruz…

Filomuz yola çıktığında belki bir grup insanı ve biraz yardım malzemesi taşıyordu. Ama bugün, çok daha fazlasını taşıyor: Mazlumların duasını, yeryüzünün vicdanını, susanların yerine konuşanların cesaretini…

Sumud, sadece Gazze’ye değil, insanlığın kalbine doğru yelken açıyor. Çünkü bu yolculuk coğrafi değil, adâlet yolculuğudur.

Gün gelecek, belki bu filo tarih kitaplarına girecek. Ama inanıyoruz ki, kitaplara girmeden önce insanlığın kalbinde yer alacak. Çünkü bu filo, bütün umutların tükendiği bir anda, hâlâ yeryüzünde umudun var olduğunu gösterdi.

Ve unutmayalım:
Kavuşmak, bazen kazanmaktan daha büyük bir zaferdir.
Yola çıkmak ve yolda kalmak, daha büyük bir kazançtır…
Alıntı ile Cevapla
Alt Dün, 21:38   Mesaj No:4
Medineweb Baş Editörü
Hâdimul İslam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Hâdimul İslam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:45
Mesaj : 13.090
Konular: 1421
Beğenildi:13285
Beğendi:9663
Takdirleri:31079
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Sumud Günlüğü -4

29 Eylül 2025

Gazze’ye varmamıza sadece birkaç gün kaldı. Hırçın dalgaların üzerinde yol alan teknemizde zihnimde üç kelime sürekli yankılanıyor: Uhdûd, Sumud ve Umut.

Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılan Ashâb-ı Uhdûd kıssası, zulmün ve imanın en sarsıcı sahnelerinden biridir. Bir halk, sadece “Rabb’imiz Allah’tır!” dedikleri için ateş dolu hendeklere atılmışlardı. Ve hikâyenin başındaki mümin bir genç; uyuyan bir toplumu uyandırmak/diriltmek için kendi canını feda edip, şehadetiyle yüzlerce insanın yüreğine iman tohumları ekmişti. Dönemin zalim kralı öfkeden deliye dönmüş ve hendekler kazdırıp, iman eden o topluluğu diri diri yaktırmıştı. Hendeklerin dumanı göğe yükselirken, o halkın sarsılmaz teslimiyeti yeni uyanışları beraberinde getirmişti.

Bugün Gazze’ye baktığımızda, o eski hendeklerin dumanının yeniden yükseldiğini görüyoruz. Yanan evlerin gölgesinde ağlayan bebekler, bombalanan hastaneler, aç ve susuz bırakılan çocuklar… 21. yüzyılın modern hendekleri algoritmalarla hedef alınıyor, ekranlarda “yan etkisiz” bir savaş olarak sunuluyor. Ama Gazze halkı, tıpkı Ashâb-ı Uhdûd gibi, aynı sözü yineliyor:
Rabb’imiz Allah’tır!” Onlar da kapanan göz kapaklarının ardında bir secde, bir dua edasında sonsuzluğa uzanıyor.

Ve tam bu sessizliğin ortasında, denizlerden yükselen bir seda var: Sumud Filosu.
Defalarca söyledik; bu filo yalnızca bir yardım filosu değildir. Bir kimlik, bir hafıza, bir ahlâk ve bir adâlet mücadelesidir. Küresel körlüğün duvarlarını delmeye niyetli, silahsız ama kararlı; yalın ama onurludur. Tıpkı Mescid-i Aksâ’nın avlusunda oynayan o savunmasız ama yenilmez çocuklar gibi…

Bu filo, devletlerin diplomatik labirentlerinde kaybolmuş sözde adâlet çağrılarına değil, doğrudan vicdanın sesine kulak veriyor. Dolayısıyla filo, dünyaya bu sesi duyurmak için yola çıktı.

Ve asıl burada sorulması gereken soru şu:
Bu mücadele, bu direniş, bu yolculuk, bu gayret ne içindir?
Cevap bir tek kelimede saklıdır: Umut.

Gazze bugün yalnızca harabeye dönmüş bir şehir değil; ümmetin ve insanlığın aynasıdır. O aynaya bakan kimimiz korkak, kimimiz suskun, kimimiz de cesur görünür. Ama Gazze halkı bize her sabah yeniden dirilen bir umudu gösterir.

Ashâb-ı Uhdûd’un ateşle yazdığı iman mücadelesi, Sumud’un sessizlikle haykırdığı direniş, bugün bize bir umut haritası sunuyor.

Bu umut, sadece Filistin’in ve Gazze’nin değil, insanlığın yarınıdır. Bir annenin gözyaşında, bir çocuğun tebessümünde, bir mazlumun sabrında filizlenen ışıktır.
Gazze yanarken susanlar, yarın yandıklarında duyulmayı bekleyemez. Ama bugün ses verenler, tarihin onur sayfalarını yazılacaklardır.

İşte Sumud, vicdanların taşıdığı bu umudu, Gazze’ye ve dünyaya yeniden üflüyor. Ve sanki dalgaların üzerinden şöyle haykırıyor:
Hendekler kazıldı, ateşler yakıldı, ama umut hiç sönmedi…”
Alıntı ile Cevapla
Alt Dün, 21:40   Mesaj No:5
Medineweb Baş Editörü
Hâdimul İslam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Hâdimul İslam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:45
Mesaj : 13.090
Konular: 1421
Beğenildi:13285
Beğendi:9663
Takdirleri:31079
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Sumud Günlüğü -5

30 Eylül 2025

Sumud Filosu’nun Neticesi Ne Olacak?

Sumud Filosu’nun Gazze’ye varmasına dört–beş gün kaldı. Herkesin merak ettiği, bu vicdanî eylemin nasıl bir karşılık bulacağıdır. İsrail’in sınır, kanun, hukuk, merhamet ve ahlâk tanımaz tavrı herkesin malumu… Dolayısıyla olası senaryolar konuşulurken çok da iyi ihtimaller gündeme gelmiyor. İsrail’in son günlerdeki açıklamaları da dikkate alındığında net bir şey söylemek zor. Ancak Mevlâ’nın takdiri ne ise, olacak olan da odur ve her ne olursa olsun kesinlikle hayır olacaktır. Biz yine büyük bir umut ve hasretle Gazze’ye ulaşacağımızı, o mazlum ama mağrur kardeşlerimizle kucaklaşacağımızı umuyoruz.

Neticenin ne olacağına takılmadan, nasıl bir hayra vesile olabileceğine dair bazı tespitlerimi paylaşmak istiyorum.

Öncelikle hatırlayalım ki Gazze’de yıllardır süren abluka, bombardıman ve soykırım insanlık tarihine derin bir iz ve kara bir leke olarak kazındı. İşte bu karanlığın içinde “Sumud” denen bir direniş yeşerdi. Bu direniş, denizlerden karalara taşınmak istiyor. Bir defalık bir eylem değil, zulüm bitene kadar sürecek bir eylemler silsilesi hayal ediyor.

Peki bu filonun neticesi neler olabilir?

1. Sessizlik, Bir Haykırışa Dönüşebilir


Bugün dünya Gazze’yi izlemekten öteye geçemiyor. Devletler diplomatik denge ya da reel politik adına susuyor; uluslararası kurumlar satır aralarına gizlenmiş cümlelerle yetiniyor. İşte Sumud Filosu bu sessizliği bir çığlığa dönüştürmeye talip. İnşallah bu gemiler yol aldıkça dalga dalga yayılacak olan şey sadece yardım değil; vicdanların yeniden uyanışı olacaktır.

Unutmayalım: Bazen küçük ama samimi bir adım, bir tekne, bütün bir maskesini düşürebilir. Çünkü bu filo sadece bir protesto değil; bir yaşatma iddiası taşıyor. Gazze’ye umut götüren bu sivil hareket, dünyanın gözünün içine baka baka şunu söylüyor:

Siz yok saydınız, biz vardık. Siz sustunuz, biz konuştuk. Siz duvar ördünüz, biz denizleri geçtik.”

2. Yeni Bir Küresel Dayanışma Haritası Doğabilir

Sumud Filosu sadece bir yardım girişimi değil; yeni bir küresel dayanışma haritası çiziyor. Bu rotanın hedefi yalnız Gazze değil; yüreği ve bedeni kanayan tüm coğrafyalardır. Belki Yemen’e, belki Arakan’a, belki Afrika’nın susuz köylerine, belki zulüm altında unutulan Doğu Türkistan’a uzanacak umutların başlangıcı olabilir.

Bu yönüyle Sumud Filosu, insanlığın ortak değerlerini hatırlatan bir hareket manifestosu hâline gelebilir.

3. Zihinlerdeki Ablukayı Kırabilir

Gazze yıllardır abluka altında ama asıl kuşatma zihinlerdedir. Özellikle Batı’da birçok insan Filistin’i sadece bir haber başlığı, bir iç savaş ya da karmaşık bir diplomatik mesele olarak görüyor. Oysa Sumud Filosu Gazze’yi gerçek insan hikâyeleriyle anlatıyor.

O teknelerde dünya medyasının görmediği çocuklar var: elinde karne olan, oyuncak isteyen, bir sabah uyanıp okula gitmek dışında hayali olmayan çocuklar… Ve onların sesi inşallah bu filo ile milyonlara ulaşacak. Çünkü abluka önce zihinlerde yıkılmalıdır. Yanıltıcı algılar, en az fiziki ablukalar kadar zararlıdır.

4. İsrail’in Hukuksuzluğunu ve Siyonizmin Karanlık Yüzünü Teşhir Edebilir

Sumud Filosu sadece insanlara değil, hukuka da sesleniyor. Eğer Gazze limanına varmadan engellenirse –ki bu risk çok yüksek– bu durum, İsrail’in uluslararası hukuku bir kez daha hiçe saydığını gözler önüne serecek.

Ama bu sefer öncekilerden farklıdır: 50 ülkeden 600 katılımcı var ve dünya kamuoyu bu filoyu yakından takip ediyor. Herkes biliyor ki bu filo savaşmak için değil, yaşatmak için yola çıktı. Tüm süreç şeffaf yürütüldü. Böyle bir girişim engellenirse mesele artık siyasi değil, insanî bir vicdan mahkemesinin konusu olacaktır. Siyonizm, yeniden gerçek yüzünü tekrar göstermiş olacak ve daha derin bir nefretin odağı hâline gelecek.

5. Yeni Bir Direniş Dili ve Eylem Örneği Ortaya Çıkarabilir

Belki de en büyük netice, yeni bir direniş dilinin ortaya çıkmasıdır. Dünyanın aydın vicdan sahiplerini bundan sonra da ortak bir paydada buluşturabilir. Direnişi sadece karşı koyma biçimi değil, bir var olma şekli olarak yeniden tanımlayabilir.

Artık mazlum bir halkı savunmak yalnızca eylemle değil; düşünce, sanat, yazı, yardım ve şahitlikle de mümkün olacaktır. Bu, modern zamanların bir adalet devrimine dönüşebilir. Kimlik gözetmeksizin “Zalime karşı, mazlumdan yana!” ilkesiyle ortak bir direniş dili kurulabilir.

Sonuç: Denize Bırakılan Bir Dua

Unutmayalım: Sumud Filosu’nun varacağı liman yalnız Gazze olmayacak; insanlığın yeniden kendine gelmesine vesile olacaktır. Bu filo adeta bütün dünyaya şunu haykırıyor:

Bir halkı görmezden gelerek barış kurulamaz. Adâlet olmadan güvenlik sağlanamaz. Hak sahiplerine hakları verilmeden vicdanlar susturulamaz.

İşte bu sebeple Sumud Filosu, denize bırakılmış bir dua, insanlığa yazılmış bir mektup, susturulmuş mazlumların haykırışıdır.

Ve dünya bugün kendi sınavına yeniden girecektir: Ya yine kaybedecek ya da bu defa gerçekten kazanacaktır.
Alıntı ile Cevapla
Alt Dün, 21:43   Mesaj No:6
Medineweb Baş Editörü
Hâdimul İslam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Hâdimul İslam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:45
Mesaj : 13.090
Konular: 1421
Beğenildi:13285
Beğendi:9663
Takdirleri:31079
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Sumud Günlüğü -6

30 Eylül 2025

Filomuz Gazze’ye doğru yolunu almaya devam ediyor. Allah (cc) nasip ederse 2-3 gün içerisinde Gazze’nin kıyılarına varmış olacağız… Şimdilerde herkes Gazze ile nasıl kucaklaşacağının hayallerini kuruyor… Şu an insanların gözü ufukta değil, zihinleri bir hayalin içinde…

Henüz varmadık… Ama yüreğimiz çoktan Gazze’nin sokaklarında dolaşmaya başladı bile…

Gecenin karanlığında, denizin dalgaları içerisinde ben de düşünüyorum:

Vardığımızda ne olacak?
Bizi ilk toprak mı saracak?
Yoksa gözleri yaşla dolmuş bir annenin sessiz bakışı mı?
Yoksa günlerdir kıyılarda yol gözleyen zeytin diyarının zeytin gözlü çocukları mı?

Ve ben hayal ediyorum
Gazze’ye vardığımızda ayak basacağım ilk taşın bana, “Geç kaldın!” der gibi sitem edeceğini…
Orada bir çocuk bekliyor belki bizi… Adını bilmediğim bir çocuk.
Saçları toz içinde, gözleri gökyüzü gibi açık.
Belki bir taşın üstünde oturmuş, bizi bekliyor.

Ve ben hayal ediyorum:
Elimi uzatınca, hiç tereddüt etmeden tutacak.
O an hiçbir şey söylemeye gerek kalmayacak.
Çünkü kalbin dili zaten suskunlukla konuşur.

Hayal ediyorum…
Gazze sokaklarında yavaşça yürüdüğümü…
Enkaza dönmüş o şehirde zalime daha fazla öfke duyduğumu…
Duvarlarda kurşun izleri var ama bir yerlerde çiçek resmi de var hâlâ.
İnatla… Umutla… Hasretle…
Birileri hâlâ güzelliği hatırlatmak istemiş orada.
Ve ben durup o çiçeğe uzun uzun bakıyorum.
Çünkü biz bu yolculuğu sadece o resim için yapıyoruz belki de …
Bir çiçeğin kurşunlara direnmesi için…

Hayal ediyorum:
Bir yaşlı adam elini omzuma koyuyor.
Konuşmuyor, sadece gözlerini gözlerime dikiyor.
O bakışta 70 yıl var…
Göç, kayıp, sabır, dua…
O bakışta sadece acı değil, onur da var.
Ve ben ne söyleyeceğimi bilemeden başımı eğiyorum.
Çünkü orada, o toprakta geç kalmış birer misafiriz ve çok mahcubuz…

Hayal ediyorum:
Bir çadır içerisinde oturuyoruz sofraya
Ve bu sofrada yokluk içinde bir zenginlik var.
Bir dilim ekmek, bir hurma, biraz zeytin.
Ama öyle sıcak bir kalabalık var ki etrafımda,
dünyanın bütün lüksleri orada anlamını yitiriyor.
Bir çocuk, tabağındaki zeytini ikiye bölüp bana uzatıyor.
Ve ben orada insan olmanın özünü yeniden öğreniyorum.

Hayal ediyorum:

Akşam ezanı okunurken gökyüzü kızıla dönüyor.
Minarelerde hâlâ yankılanan bir ses var.
Yıkılmamış, susmamış, pes etmemiş.
Ve ben o an anlıyorum…
Bu şehir sadece bir şehir değil, bir direniş mektebidir…
Ve ben hayal ediyorum, ertesi gün Cuma…
Bana teklif ediyorlar namazı kıldırmak için…
Gözyaşları içerisinde onlara diyorum ki: Sizden daha iyi hutbe veren, sizden daha iyi mihrapların hakkını yerine getiren kim var ki?
Vallâhi imamlık sizin hakkınız, biz size cemaat olsak bu bile şeref olarak bize yeter…

Henüz varmadık Gazze’ye…
Ama içimde her an oradayım.
Gemideki her sessizlik, bir Filistinli annenin uykusuz gecesi gibi ağır.
Ve her umut, her dua, bu yolculuğu bir varoluş hikâyesine dönüştürüyor.
Evet, hâlâ yoldayız.
Ama hayalimde, o kıyıdayım.
O ilk adımı atmak üzereyim.

Ve biliyorum…
Gazze’ye vardığımda, sadece bir şehre değil, insanlığın en derin yerine varmış olacağım…

Muhammed Emin Yıldırım
Alıntı ile Cevapla
Alt Dün, 21:47   Mesaj No:7
Medineweb Baş Editörü
Hâdimul İslam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Hâdimul İslam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:45
Mesaj : 13.090
Konular: 1421
Beğenildi:13285
Beğendi:9663
Takdirleri:31079
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Sumud Günlüğü -7

1 Ekim 2025

ÜÇ BÜYÜK AMEL: SABIR, NAMAZ ve YARDIM

-Bir Âyetin İzinde-

Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah, muhakkak sabredenlerle beraberdir.” [Bakara 2/153]

Gazze’ye saatlerle ifade edilebilecek kadar yolumuz kaldı. Bu heyecanlı bekleyiş içerisinde bir âyet zihnimde ve dilimde dönüp duruyor…

Yoruldukça kulağımda o yankı:

Ey iman edenler!”

Bu bir çağrıdır. Herkese değil; sadece iman ettiğini iddia edenlere..
Sadece konuşanlara değil, bu ilahî hitabın gereğini yerine getirenlere…
Bu çağrının yükünü gerçek mânada omuzlayanlara…
Ve biz işte şimdi bu çağrının izinde, sabırla gidiyoruz Gazze’ye doğru…

Sabır: Acıya katlanmak değil, direnişi kuşanmaktır.
Sabır: Zilleti kabullenmek değil, izzeti temsil etmektir.

Hele Gazze’de sabır, bütün terk edilmişliklere rağmen “Hasbünallah ve ni’mel vekîl!/ “Allah bize yeter, O ne güzel vekîldir!” diyebilmektir.

Ve yine Gazze’de bir annenin gözünden yaş süzülürken, evladını gömerken bile isyan etmeden “Ve kefâ billahi vekîlâ!/Vekîl olarak Allah yeter!” diyebilmektir.

Sabır, ekmeği bölüşemeyen dünyanın ortasında, bugün Gazze’de bir dilim ekmeği kardeşine uzatan çocuğun ellerindedir.

Biz bu sabrı onlardan öğrendik ve şahit olduk.
Ve adımlarımızı o sabrın izine basarak atıyoruz.
Belki bedenimiz yorgun, ama Gazzeli kardeşlerimizin yüreğimize ektiği ve her birimize yüz yıl yetecek kadar sabır var.

Şimdi bize düşen sabırla yürümek,
Sabırla beklemek,
Sabırla sevmek,
Ve sabırla kavuşmaktır…


Sabırdan sonra bizi ayakta tutacak en önemli amel ise elbetteki namazdır.

Namaz: Direnişin secdeyle yoğrulmuş hâlidir. Bize güç, kuvvet, heybet ve vakar veren en önemli ibadettir.

Önce sabır, sonra namaz…

Ne çok şey anlatıyor, değil mi?

Gazze’de bombalar altında bile cemaatle kılınan sabah namazları aklımızda beliriyor.
Siper yerine secdeyi seçenlerin, sığınak yerine saf tutanların direnişi bir bir zihnimize geliyor.

Gazze’de namaz, yalnızca farz bir ibadet değil, direnmenin de adıdır. Çünkü kıbleye dönmek, zalime dönmemek demektir.

“Allahu Ekber!” demek; hiçbir tankı, hiçbir uçurumu, hiçbir ambargoyu gözünde büyütmemek demektir.

Biz şimdi denizin dalgaları içerisinde yol alırken; her adım bir tekbir, her nefes bir zikir gibi yankılanıyor.

Sanki ayakta değiliz; rükûdayız.
Sanki secdeye doğru yaklaşıyoruz.

Namazla doğrulan bir halkın yanına, secdeleri çoğaltmadan gidemeyiz.

Bundan dolayı vakit; secdeleri fazlalaştırma, yakarışları arttırma vaktidir.

Sabır ve namaz olunca inşallah beklenen “yardım” gelecektir.

Yardım: Bizden veya başka kullardan değil, Allah’tan beklenmesi gerekendir. Âyette zaten bu ifade edilir:

“…Allah’tan yardım isteyin.

Biz şu an gemilerle biraz olsun yardım taşıyoruz belki.

Gıda, ilaç, umut

Ama gerçek yardım, ancak O’nun (cc) katındandır.
Çünkü bu dünyada yardım çoğu zaman gecikir.

Yardım, pasaport engeline takılır.
Yardım, ambargoyla durdurulur.
Ama Allah’tan gelen yardım için ne izin gerekir, ne onay…


Gazze işte buna tutundu yıllardır;
Gökten gelecek olan yardıma…
Ve belki biz de şimdi sadece yardım ulaştırmıyoruz; bir duanın parçası oluyoruz.
Belki Gazzeli yetim bir çocuğun duasının ucuna ilişiyoruz…
Ya da bir şehidin ardında “Allah’ım! Bizi yalnız bırakma!” diyen babasının sesine…
Ama bunu da yapabilmemiz için Allah’ın yardımına muhtacız.

Düşman, güçlü ve zalim… Hiçbir sınırı, hukuku, ahlâkı ve merhameti yok… Dolayısıyla Allah’ın yardımı olmazsa onunla başa çıkma imkânı da yok…

***

Sabır. Namaz. Yardım.

Üç amel…
Üç kelime…
Üç direniş…
Üç şahitlik…

Unutmayalım ki bu filo sadece bir insanî yardım konvoyu değildir.
Aslında bu yolculuk tabir caizse bir âyetin ete kemiğe bürünmesidir.
Çünkü Allah (cc) sabredenlerle beraberdir ya; sabır etmek ise yola çıkmaktır.

Rabb’imize binlerce hamdolsun yoldayız, sabır ve namaz ile yardım talep etmekteyiz. İnanıyoruz ki beklediğimiz yardım bize gelecek…

İnanıyoruz ki beklenen yardım Gazze’mize erişecek…

Muhammed Emin Yıldırım
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Sumud gemisi yalnız ilerliyor:( Kara Kartal İslami Haberler 11 Bugün 14:29
Irak Günlüğü Nebevi Sevda Makale ve Köşe Yazıları 1 22 Kasım 2019 16:39
Müslümanın günlüğü Huzurİslam Serbest Kürsü 1 27 Kasım 2012 15:45
Hadis Günlüğü. su damlası Hadis-i Şerif 0 02 Temmuz 2012 10:54
bir hamam böceğinin günlüğü Huzurİslam Fıkralar-Hikayeler 0 26Haziran 2008 02:03

Yeni Sayfa 1 Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.