Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Risale_i Nur (Said Nursi) (https://www.forum.medineweb.net/655-risale_i-nur-said-nursi)
-   -   Risale-i nurdan Cümleler... (https://www.forum.medineweb.net/risale_i-nur-said-nursi/1209-risale-i-nurdan-cumleler.html)

EbdA 28 Ekim 2007 21:05

Risale-i nurdan Cümleler...
 
“En büyük hile hilesizliktir”

Hile kelimesi,

• Çare.
• Tedbirli ve tecrübeli olmak anlamlarında da kullanıldığından sözkonusu cümleyi, "en büyük çözüm yolu hilesizliktedir” yani “konuyuolduğu gibi, saptırmaksızın, art niyetsiz, karşı tarafı aldatma gibibir niyet taşımaksızın ortaya koymak ve çözmeye çalışmaktır.” şeklindeanlayabiliriz.



"Bizim düşmanımız, "cehalet, zaruret, ihtilaftır". Bu üç düşmana karşı "san'at, marifet, ittifak" silahıyla cihad edeceğiz."

Buradakicehalet, hem din hem fenne bakar. Çünkü insanımız fenni fazla bilmediğigibi dininin de yabancısıdır. buna karşı, marifet ve ilim silahı ilekarşılık vereceğiz.

İhtilaf, ittifakın zıddıdır. Aslında tüm Müslümanları birbirine sımsıkıbağlayacak nurani bağlar dinimizde var iken bunların bilinmemesi veyabilenlerce de uygulanmaması sebebiyle, İslam alemi birbirine yabancıhatta bazen düşman hale gelmiştir. bu nedenle, islam dinindekikardeşlik bağlarını artırıcı unsurları aramızda yaymak ve kuvvetlibağlar kurmalıyız.

Sanattan kastın sanayi ve teknoloji olduğu anlaşılıyor. Keza eskilerinzanaat dedikleri belli bir alanda usta olmak da buna dahil edilebilir.zaruret vefakirliği de sanat silahı ile mağlup edeceğiz.


EbdA 28 Ekim 2007 21:06

Cvp: Risaleden Cümleler...
 
“Risale-iNur kendi sadık ve sebatkâr şakirdlerine kazandırdığı çok büyük kâr vekazanç ve pek çok kıymettar neticeye mukabil fiat olarak, o şakirdlerden tam ve hâlis bir sadakat ve daimî ve sarsılmaz bir sebat ister.”



Nur Külliyatında sadakat ve sebatüzerinde önemle durulur. Sadakat denilince, öncelikle Nurun mesleğineve meşrebine tam bağlı kalmak ve onun hizmet düsturlarından asla tavizvermemek anlaşılabilir. Üstadın şu ifadeleri sadakatle ilgilidir:

“Bu şehre bir kutub, bir gavs-ı âzam gelse,seni on günde velâyet derecesine çıkaracağım dese, sen Risale-i Nur’ubırakıp onun yanına gitsen, Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın.” (Kastamonu Lahikası)

Sebat denilince Nurun hizmet prensiplerini uygulamadaki devamlılıkanlaşılacağı gibi, bu iman hizmetinde hiçbir güçlükten yılmamak,baskılarla sarsılmamak, her musibeti azim ve kararlılıkla göğüslemek vebütün sıkıntılara rağmen hizmette gevşeklik göstermemek deanlaşılabilir. Yani, sadakatte devamlı olmak da, sıkıntılara sabretmek de sebattandır.

Sorumuza konu olan vecizenin devamında, o büyük kazanç ve bu kıymetli neticelerden birincisi, “talebelerine tahkiki iman kazandırmakla imanlarını kurtarması” diğeri de “şirket-i manevîye ile bütün nur hizmetinden hasıl olan yekûn sevabın her talebeye aynen verilmesi” olarak takdim ediliyor.

Bu iki mühim kazanca ermenin yolu sadakat ve sebattan geçiyor.

EbdA 28 Ekim 2007 21:07

Cvp: Risaleden Cümleler...
 
Risâle-i Nurun ibâdet yerinde ilim içinde hakikate yol açması ne demektir?

Buradaki ibadeti "nafile ibadet" şeklinde anlarsak mesele kalmaz. Tefekkür de bir nafile ibadettir ve hadis-i şerifte haber verildiği gibi, “yetmiş yıllık bir nafile ibadetten daha hayırlı” olabilir.

Üstadın bu cümlesi nur yolunun tarikatlardan önemli bir farkını ortayakoyar. Tarikatlarda nafile ibadetler, özellikle de zikir çok önemli biresastır. O yolda gidenler bu nafilelerle yüksek makamlara çıkabilirler,zahirden hakikate geçebilirler. Nur risaleleri ise tefekkürü esas alarak aynı neticelere daha kısa zamanda varabilirler.

Nur mesleğinde esas, tefekkür olmakla birlikte, nur talebeleri nafile ibadetlerini de yerine getirirler, zikir konusunda her namazdan sona okudukları tesbihatlar ve büyük çoğunluğun vird haline getirdiği cevşen okumaları bunun en açık delilidir.

EbdA 28 Ekim 2007 21:08

Cvp: Risaleden Cümleler...
 
Melekût Kavramını

Üstadımızın da ifade ettiği gibi her şeyin dışına mülk içine melekut denilir. Buna göre yumurtanın kabuğu mülk, içi melekuttur. İnsanın şu görünen şekli mülk, iç organları melekut olur.

Bu tabirler olaylar için de kullanılır. Onların görünen halleri mülk, onların arkasında saklı olan hikmet yönleri ise melekut olur.Bizler normalde eşyanın ve olayların bize bakan mülk cihetinigörüyoruz. Melekut cihetini ise akılla ve iman nuru ile görebiliriz.

Risalelerde bu iki kavram ayna mailiyle çok güzel açıklanır. Bilindiğigibi, aynanın iki yüzü vardır: Parlak yüzü ve renkli yüzü. Renkli yüzüçok farklı renklerde olabilir. Fakat bu farklılık parlak yüzüetkilemez, hata bazen ona kuvvet verir. Arka yüzünü ne kadarkoyulaştırsak ön yüz o derece parlak görünür. Onun gibi olayların daiki yüzü vardır. Bize bakan yüzü aynanın renkli kısmına benzer.

Burada farklı renkler ve görünümler olabilir. Allah'a bakan yüzü ise aynanın şeffaf yüzü gibidir. Daima parlaktır. Sözgelimihastalık, ölüm gibi olaylar insana bakan yüzü ile karanlık görülebilir.Fakat Allah'a bakan yüzünde hiç bir karanlık söz konusu değildir.

EbdA 28 Ekim 2007 21:08

Cvp: Risaleden Cümleler...
 
Sıkıntı, sefahetin muallimidir. Ye’s, dalalet-i fikrin; zulmet-i kalb, ruh sıkıntısının menba’ıdır.

İnsanı ahlaksızlığa yönlendiren en birinci muallim, en etkili eğitici ‘sıkıntı’dır. İman ve ibadet, ruhun ferah ve saadet kaynaklarıdır. Bunlardan yoksun olan yahut tam istifade edemeyen insanlarda ruhî sıkıntılar baş gösterir.

İnsanoğlu, kendisine düşen görevi tam olarak yaptıktan sonra sonuçlarıAllah’tan beklemesi gerekirken, bütün problemlerini kendi iradesiyleçözmeğe, bütün engelleri kendi kudretiyle aşmaya çalışır. Bunubaşaramayınca da sıkıntıya düşer. İçindeki bu manevî sıkıntıyı veruhundaki bu tevekkül boşluğunu eğlencelerle, ahlâksızlıkla, içkiyle,uyuşturucuyla doldurmak ister.
Üstadın ifadesiyle, “Muvakkat eğlenceler ve sefahetlerle aklını tenvim edip uyutur.” (Şuâlar)

Dalalet-i fikrin kaynağının ‘yeis’ (ümitsizlik)olmasına gelince, umutsuzluğa düşen bir insan, denize düşenin yılanasarılması gibi, sapık ideolojilerde, yanlış itikatlarda yahut gerçektenuzak şahsî görüşlerinde bir teselli aramaya başlar. Bunların hiçbiriinsanı tatmin etmediği, onun manevî sorularına cevap veremediği ve onuniçin bir teselli kaynağı olamadığı için, bunlara kapılan bir insanınvazgeçilmez akıbeti yine umutsuzluğa düşmek ve çaresizlik içindekıvranıp durmaktır.

Zulmet-i kalbin, ruh sıkıntısının kaynağı olması, genel bir kaideolmakla birlikte, burada öncelikle, günahkâr müminler söz konusudur.

Zulmet kelimesi, şu hadis-i şerifi hatırlatıyor: “Her bir günah işlendiğinde kalpte bir kara leke hasıl olur.”

İşte bu kara lekeler, o günahkâr mümini hem sorumlu kılar, hem de ruhunu sıkıntılar içinde bırakır.

Emekdar Üye 29 Ekim 2007 16:43

Cvp: Risaleden Cümleler...
 
Risale-i Nurdan Menkıbeler

Tevazuya,kanaate ve onların mükafatına dair menkıbe
iki şahsa benzer ki, büyük bir zâtın divanhanesine giriyorlar. Birisi kalbinden der: "Beni yalnız kabul etsin; dışarıdaki soğuktan kurtulsam bana kâfidir. En aşağıdaki iskemleyi de bana verseler, lütuftur."
İkinci adam, güya bir hakkı varmış gibi ve herkes ona hürmet etmeye mecburmuş gibi, mağrurâne der ki: "Bana en yukarı iskemleyi vermeli." O hırsla girer, gözünü yukarı mevkilere diker, onlara gitmek ister. Fakat divanhane sahibi onu geri döndürüp aşağı oturtur. Ona teşekkür lâzımken, teşekküre bedel kalbinden kızıyor. Teşekkür değil, bilâkis hane sahibini tenkit ediyor. Hane sahibi de ondan istiskal ediyor.
Birinci adam mütevaziâne giriyor, en aşağıdaki iskemleye oturmak istiyor. Onun o kanaati, divanhane sahibinin hoşuna gidiyor. "Daha yukarı iskemleye buyurun" der. O da gittikçe teşekkürâtını ziyadeleştirir; memnuniyeti tezayüd eder
Sonuç:İşte, dünya bir divanhane-i Rahmân'dır. Zemin yüzü bir sofra-i rahmettir. Derecât-ı erzak ve merâtib-i nimet dahi iskemleler hükmündedir.
Madem öyledir. Eğer malı çok seversen, hırsla değil, belki kanaatle malı talep et, tâ çok gelsin.


Müstagni olmak,dünyaya el açmamak,madden kendini zengin bilmeye dair menkıbe
İktisat, sebeb-i izzet ve kemal olduğuna delâlet eden bir vakıa:
Bir zaman, dünyaca sehâvetle meşhur Hâtem-i Tâî, mühim bir ziyafet veriyor. Misafirlerine gayet fazla hediyeler verdiği vakit, çölde gezmeye çıkıyor. Bakar ki, bir ihtiyar fakir adam, bir yük dikenli çalı ve gevenleri beline yüklemiş, cesedine batıyor, kanatıyor. Hâtem ona dedi:
"Hâtem-i Tâî, hediyelerle beraber mühim bir ziyafet veriyor. Sen de oraya git; beş kuruşluk çalı yüküne bedel beş yüz kuruş alırsın."
O muktesit ihtiyar demiş ki: "Ben bu dikenli yükümü izzetimle çekerim, kaldırırım; Hâtem-i Tâî'nin minnetini almam."
Sonra Hâtem-i Tâî'den sormuşlar: "Sen kendinden daha civanmert, aziz kimi bulmuşsun?"
Demiş: "İşte o sahrâda rast geldiğim o muktesit ihtiyarı benden daha aziz, daha yüksek, daha civanmert gördüm."


Ramazan-ı Şerifin orucu, doğrudan doğruya nefsin mevhum rububiyetini kırmak ve aczini göstermekle ubudiyetini bildirmek cihetindeki hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:
Nefis Rabbisini tanımak istemiyor; firavunâne kendi rububiyet istiyor. Ne kadar azaplar çektirilse, o damar onda kalır. Fakat açlıkla o damarı kırılır. İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, doğrudan doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, zaafını, fakrını gösterir, abd olduğunu bildirir.

Hadisin rivayetlerinde vardır ki: 1 Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?"
Nefis demiş: "Ben benim, Sen sensin."
Azap vermiş, Cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: "Ene ene, ente ente." Hangi nevi azâbı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş.
Sonra açlıkla azap vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş: "Men ene? Ve mâ ente?"
Nefis demiş: "Ente Rabbiye'r-Rahîm., Ve ene abdüke'l-âciz." Yani, "Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben senin âciz bir abdinim.


Bu sırra bir misâl-i latîf sûretinde bir temsil-i mânevî rivâyet ediliyor ki:
Hazret-i Azrâil Aleyhisselâm, Cenâb-ı Hakka demiş ki: "Kabz-ı ervâh vazifesinde Senin ibâdın benden şekvâ edecekler, benden küsecekler."
Cenâb-ı Hak lisân-ı hikmetle ona demiş ki, "Seninle ibâdımın ortasında musîbetler, hastalıklar perdesini bırakacağım; tâ şekvâları onlara gidip, senden küsmesinler."


Evet durûb-u emsaldendir ki: Bir dünya güzeli, bir zaman kendine meftun olmuş âdi bir adamı huzurundan tardeder. O adam kendine teselli vermek için: "Tuh, ne kadar çirkindir" der. O güzelin güzelliğini nefyeder.
Hem bir vakit bir ayı, gâyet tatlı bir üzüm asması altına girer. Üzümleri yemek ister. Koparmağa eli yetişmez. Asmaya da çıkamaz. Kendi kendine teselli vermek için kendi lisanıyla "Ekşidir" der. Gümler gider...

Önce Şükrü esas tutmak;Ruhun cesede,kalbin nefse Galibiyetine dair menkıbe:Esaretten,tenbellikten bu yol ile kurtulmak,zahmette rahmet aramaya çalışmak
Bir zaman, Hazret-i Gavs-ı Âzam (k.s.) Şeyh Geylânî'nin terbiyesinde, nazdar ve ihtiyare bir hanımın birtek evlâdı bulunuyormuş. O muhterem ihtiyare, gitmiş oğlunun hücresine, bakıyor ki, oğlu bir parça kuru ve siyah ekmek yiyor. O riyazattan zaafiyetiyle, validesinin şefkatini celb etmiş. Ona acımış. Sonra Hazret-i Gavs'ın yanına şekvâ için gitmiş. Bakmış ki, Hazret-i Gavs, kızartılmış bir tavuk yiyor. Nazdarlığından demiş:
"Yâ Üstad! Benim oğlum açlıktan ölüyor; sen tavuk yersin!"
Hazret-i Gavs tavuğa demiş: "Kum biiznillâh!" O pişmiş tavuğun kemikleri toplanıp tavuk olarak yemek kabından dışarı atıldığını, mutemet ve mevsuk çok zatlardan, Hazret-i Gavs gibi kerâmât-ı harikaya mazhariyeti dünyaca meşhur bir zâtın bir kerameti olarak, mânevî tevatürle nakledilmiş. Hazret-i Gavs demiş: "Ne vakit senin oğlun da bu dereceye gelirse, o zaman o da tavuk yesin."

Emekdar Üye 29 Ekim 2007 16:44

Cvp: Risaleden Cümleler...
 
Bir zaman ehl-i kalb iki çoban varmış. Kendileri ağaç kâsesine süt sağıp yanlarına bıraktılar. Kaval tabir ettikleri düdüklerini, o süt kâsesi üzerine uzatmışlardı. Birisi "Uykum geldi" deyip yatar. Uykuda bir zaman kalır. Ötekisi yatana dikkat eder. Bakar ki, sinek gibi bir şey, yatanın burnundan çıkıp süt kâsesine bakıyor ve sonra kaval içine girer, öbür ucundan çıkar, gider, bir geven altındaki deliğe girip kaybolur. Bir zaman sonra yine o şey döner, yine kavaldan geçer, yatanın burnuna girer; o da uyanır. Der ki:
"Ey arkadaş, acip bir rüya gördüm."
O da der: "Allah hayır etsin, nedir?"
Der ki: "Sütten bir deniz gördüm. Üstünde acip bir köprü uzanmış. O köprünün üstü kapalı, pencereli idi. Ben o köprüden geçtim. Bir meşelik gördüm ki, başları hep sivri. Onun altında bir mağara gördüm, içine girdim, altın dolu bir hazine gördüm. Acaba tabiri nedir?"
Uyanık arkadaşı dedi: "Gördüğün süt denizi, şu ağaç çanaktır. O köprü de şu kavalımızdır. O başı sivri meşelik de şu gevendir. O mağara da şu küçük deliktir. İşte, kazmayı getir, sana hazineyi de göstereceğim."
Kazmayı getirir. O gevenin altını kazdılar, ikisini de dünyada mesut edecek altınları buldular.

İnsanın bir kusuruna dair;kul Rabbini tecrübe etmeye kalkar mı?Tecrübevari olmakta kulun kusuru nedir?

Bir zaman şeytan, Hazret-i İsâ Aleyhisselâma itiraz edip demiş ki: "Madem ecel ve herşey kader-i İlâhî iledir; sen kendini bu yüksek yerden at, bak nasıl öleceksin."
Hazret-i İsâ Aleyhisselâm demiş ki:
Yani, "Cenâb-ı Hak abdini tecrübe eder ve der ki: 'Sen böyle yapsan sana böyle yaparım. Göreyim seni, yapabilir misin?' diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve haddi değil ki, Cenâb-ı Hakkı tecrübe etsin ve desin: 'Ben böyle işlesem Sen böyle işler misin?' diye tecrübevâri bir surette Cenâb-ı Hakkın rububiyetine karşı imtihan tarzı, sû-i edeptir, ubudiyete münâfidir."
Madem hakikat budur; insan kendi vazifesini yapıp Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmamalı.
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Gerek nefislerimizdeki gerek başkalarına dair muvaffakiyetlerde Allah a itimad,neticeleri ona bırakmaga dair menkıbe
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Meşhurdur ki, bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz'in ordusunu müteaddit defa mağlûp eden Celâleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerâsı ve etbâı ona demişler:
"Sen muzaffer olacaksın. Cenâb-ı Hak seni galip edecek."
O demiş: "Ben Allah'ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım. Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmam. Muzaffer etmek veya mağlûp etmek Onun vazifesidir."
İşte o zat bu sırr-ı teslimiyeti anlamasıyla, harika bir surette çok defa muzaffer olmuştur.

Emekdar Üye 29 Ekim 2007 16:46

Cvp: Risaleden Cümleler...
 

11-Kısa bir ihlas dersi,bu zamanda ehl-i islamı birbirine baglayacak kolay anlaşılır bir ders,cemaatler içinde olabilecek bir anlaşmazlıgın sınırını gösteren bir hakikat ve de belkide kendi ailemiz ve çevremiz içinde yakınlarımızın iyiligi için, hakkımız olan küçük büyük şeylerden vazgeçmeye dair bir neden
Medar-i ibret bir hikâye:
Bedevî aşiretlerinden Hasenan aşiretinin birbirine düşman iki kabilesi varmış. Birbirinden, belki elli adamdan fazla öldürdükleri hâlde, Sipkan veya Hayderan aşireti gibi bir kabile karşılarına çıktığı vakit, o iki düşman taife, eski adâveti unutup, omuz omuza verip, o haricî aşireti def edinceye kadar dahilî adâveti hatırlarına getirmezlerdi.


EbdA 31 Ekim 2007 17:46

Cvp: Risaleden Cümleler...
 
Sual: Şeytanların kâinatta icâd cihetinde hiçbir medhalleri olmadığı; hemCenab-ı Hak Rahmet ve inayetiyle ehl-i hakka tarafdar olduğu, hem hakve hakikatın cazibedar güzellikleri ve mehâsinleri ehl-i hakka müeyyidve müşevvik bulunduğu; hem dalâletin müstekreh çirkinlikleri ehl-idalâleti tenfir ettikleri halde, hizb-üş-şeytanın çok defa galebeetmesinin hikmeti nedir? Ve ehl-i hak, her vakit şeytanın şerrindenCenab-ı Hakk'a sığınmasının sırrı nedir?

Elcevap: Hikmeti ve sırrı şudur ki: Ekseriyet-i mutlaka iledalâlet ve şer, menfîdir ve tahribdir ve ademîdir ve bozmaktır. Veekseriyet-i mutlaka ile hidayet ve hayır, müsbettir ve vücudîdir veimar ve tamirdir. Herkesçe malûmdur ki: Yirmi adamın yirmi gündeyaptığı bir binayı, bir adam, bir günde tahrib eder. Evet bütün âzâ-yıesasiyenin ve şerâit-i hayatiyenin vücuduyla vücudu devam eden hayat-ıinsan, Hâlık-ı Zülcelâl'in kudretine mahsus olduğu halde; bir zâlim,bir uzvu kesmesiyle, hayata nisbeten ademî olan mevte o insanı mazhareder. Onun için "Ettahrîbüeshel" durûb-u emsâl hükmüne geçmiş.
İşte bu sırdandır ki: Ehl-i dalâlet, hakikaten zaîf bir kuvvet ilepek kuvvetli ehl-i hakka bazen galip oluyor. Fakat ehl-i hakkın öylemuhkem bir kal'ası var ki, onda tahassun ettikleri vakit, o müdhişdüşmanlar yanaşamazlar, bir halt edemezler. Eğer muvakkat bir zarar verseler,وَالْعَاقِبَةُلِلْمُتَّقِينَ sırriyle ebedî bir sevab ve menfaatle ozarar telâfi edilir. O kal'a-i metin, o hısn-ı hasîn ise, Şeriat-ıMuhammediye (A.S.M.) ve Sünnet-i Ahmediyedir (A.S.M.).

EbdA 13 Aralık 2007 19:58

Cvp: Risaleden Cümleler...
 
بِسْمِ اللّهِ الرّحْمنِ الرّحِيمِ

فَانْظُرْاِلَى آثَارِ رَحْمَةِ اللّهِ كَيْفَ يُحْيِى اْلاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَآاِنَّ ذَلِكَ َلمُحْيِى اْلمَوْتَى وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ



Birader, haşir ve âhireti basit ve avâm lisanıyla ve vâzıh bir tarzda Beyânını ister isen, öyle ise şu temsilî hikâyeciğe nefsimle beraber bak, dinle:

Birzaman iki adam, Cennet gibi güzel bir memlekete (şu dünyaya işarettir)gidiyorlar. Bakarlar ki: Herkes ev, hâne, dükkân kapılarını açıkbırakıp muhafazasına dikkat etmiyorlar. Mal ve para, meydanda sahibsiz kalır.O adamlardan birisi, her istediği şeye elini uzatıp, ya çalıyor, yagasbediyor. Hevesine tebaiyet edip her nevi zulmü, sefaheti irtikâbediyor. Ahali de ona çok ilişmiyorlar. Diğer arkadaşı ona dedi ki:

"Neyapıyorsun? Ceza çekeceksin; beni de belaya sokacaksın. Bu mallar mîrîmalıdır. Bu ahali çoluk çocuğuyla asker olmuşlar veya memur olmuşlar.Şu işlerde sivil olarak istihdam ediliyorlar.



Onuniçin sana çok ilişmiyorlar. Fakat intizâm şediddir. Padişahın her yerdetelefonu var ve memurları bulunur. Çabuk git, dehâlet et" dedi. Fakat o sersem inad edip dedi:

"Yok,mîrî malı değil, belki vakıf malıdır, sahibsizdir. Herkes istediği gibitasarruf edebilir. Bu güzel şeylerden istifadeyi men'edecek hiçbirsebeb görmüyorum. Gözümle görmezsem inanmayacağım" dedi. Hem feylesofane çok safsatiyatı söyledi. İkisi arasında ciddî bir münazara başladı. Evvelâ o sersem dedi:

"Padişah kimdir? Tanımam."

Sonra arkadaşı ona cevaben: "Birköy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahibsiz olamaz. Bir harfkâtibsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntâzamşu memleket hâkimsiz olur? Vebu kadar çok servet ki, her saatte bir şimendifer gaibden gelir gibikıymettar, Mûsanna' mallarla dolu gelir. Burada dökülüyor gidiyor.Nasıl sahibsiz olur? Ve her yerde görünen ilânnameler ve Beyânnamelerve her mal üstünde görünen turra ve sikkeler, damgalar ve her köşesinde sallanan bayraklar nasıl mâliksiz olabilir? Sen anlaşılıyor ki, bir parça firengî okumuşsun. Bu İslâm yazılarını okuyamıyorsun. Hem de bilenden sormuyorsun...

EbdA 19 Aralık 2007 11:45

Cvp: Risaleden Cümleler...
 
...İşte o bataklık ise, gafletkârane ve dalâlet-pîşe olan sefihane hayat-ıiçtimaiye-i beşeriyedir. O sarhoşlar, dalâletle telezzüh edenmütemerridlerdir. O mütehayyir olanlar, dalâletten nefret edenlerdir;fakat çıkarmıyorlar.. kurtulmak istiyorlar, yol bulamıyorlar..mütehayyir insanlardır. O topuzlar ise, siyaset cereyanlarıdır. Onurlar ise, hakaik-ı Kur'aniyedir. Nura karşı kavga edilmez. Ona karşıadâvet edilmez. Sırf şeytân-ı racîmden başka ondan nefret eden olmaz.İşte ben de Nur-u Kur'anı elde tutmak için,


اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
اَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَالشَّيْطَانِ وَالسِّيَاسَةِ (Allahım! Şeytanın ve Siyasetin Şerrinden sana sığınırım) deyip, siyaset topuzunu atarak, iki elimile nura sarıldım.Gördüm ki: Siyaset cereyanlarında; hem muvafıkta,hem muhalifte, o nurların âşıkları var. Bütün siyaset cereyanlarının vetarafgirliklerin çok fevkinde ve onların garazkârane telâkkiyatlarındanmüberra ve sâfi olan bir makamda verilen ders-i Kur'an ve gösterilenenvâr-ı Kuraniyeden hiçbir taraf ve hiçbir kısım çekinmemek ve ittihametmemek gerektir. Meğer dinsizliği ve zındıkayı siyaset zannedip onatarafgirlik eden insan suretinde şeytanlar ola veya beşer kıyafetindehayvanlar ola. «Elhamdülillâh» siyasetten tecerrüd sebebiyle, Kur'anınelmas gibi hakikatlarını propaganda-i siyaset ittihamı altında camparçalarının kıymetine indirmedim. Belki gittikçe o elmaslar,kıyametlerini her taifenin nazarında parlak bir tarzda ziyadeleştiriyor.وَقَالُوا اْلحَمْدُ لِلّهِ الَّذِى هَدَينَا لِهذَا وَمَا كُنَّالِنَهْتَدِىَ لَوْلاَ اَنْ هَدَينَا اللّهُ لَقَدْ جَاءَتْ رُسُلُرَبِّنَا بِاْلحَقِّ
SAİD NURSÎ

Efsa_Rana 03 Mart 2009 23:19

Cvp: Risaleden Cümleler...
 
"Bizim düşmanımız, "cehalet, zaruret, ihtilaftır". Bu üç düşmana karşı "san'at, marifet, ittifak" silahıyla cihad edeceğiz."

üstad hazretlerinin en sevdiğim sözlerinden biri hfghf

EyMeN&TaLhA 10 Eylül 2014 11:49

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
İnadın işi ;şeytan birisine yardım etse 'Melek' tir der,rahmet okur.
Muhalifinde melek görse ,'libasını değiştirmiş şeytandır' der,lanet okur.

(Hakikat çekirdekleri)

EyMeN&TaLhA 10 Eylül 2014 12:13

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Aziz sıddık kardeşlerim !
Bu dünyada,hususan bu zamanda ,hususan musibete düşenlere ve bilhassa Nur şakirtlerindeki dehşetli sıkıntılara ve me'yusiyetlere karşı en te'sirli çare;
Birbirine teselli ve Ferah vermek,
Ve kuvve_i maneviyesini takviye etmek,,,
Ve fedakar hakiki kardeş gibi birbirinin ,
Gam ve hüzün ve sıkıntılarına merhem sürmek
Ve Tam bir Şefkatle kederli kalbini okşamaktır....."
Şualar / 14.Şua

EyMeN&TaLhA 10 Eylül 2014 12:48

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


" Eyvah, aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider."

Sözler | On Yedinci Söz

EyMeN&TaLhA 11 Eylül 2014 07:53

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
Âhirete iman ettiği halde, zaruret var diye ve zaruret zannıyla dünya menfaati ve maişet derdi için dünyayı âhirete tercih ediyor.

Emirdağ Lahikası-2 ( 242 )

EyMeN&TaLhA 14 Eylül 2014 07:31

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


" İşte Ey İnsan !Eğer yalnız O'na abd (Kul) olsan,
Bütün mahlukat üstünde bir mevki kazanırsın.." (sözler)

EyMeN&TaLhA 14 Eylül 2014 07:46

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

EyMeN&TaLhA 17 Eylül 2014 08:29

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
" Ve Gecede teheccüd ise,kabir gecesinde ve Berzah karanlığında ne kadar lüzumlu bir IŞIK olduğunu bildirir,ikaz eder..."
sözler / 9.söz

EyMeN&TaLhA 17 Eylül 2014 08:50

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ey Kadir-i Kayyum! Bütün zihayat, ziruh, zişuur senin mülkünde, yalnız senin kuvvet ve kudretinle ve ancak senin irade ve tedbirinle ve rahmet ve hikmetinle, rububiyetinin emirlerine teshir ve fıtri vazifelerle tavzif edilmişler. Ve bir kıs...mı, insanın kuvveti ve galebesi için değil, belki fıtraten insanın za'fı ve aczi için, rahmet tarafından ona müsahhar olmuşlar. Ve lisan-ı hal ve lisan-ı kal ile Sani'lerini ve Mabudlarını kusurdan, şerikten takdis ve nimetlerine şükür ve hamd ederek, herbiri ibadet-i mahsusasını yapıyorlar.
(Bediüzzaman Said Nursi – 3. Şuadan)

EyMeN&TaLhA 19 Eylül 2014 10:18

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
alıntı
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

"ALLAH Ganiyy_i Muğnidir.Her şeyin Anahtarı O'ndadır.
Bir insan ALLAH' a Halis bir abd (kul) olursa,
ALLAH 'ın mülkü olan Kainat ,onun mülkü olur." (Mesnevi_i Nuriye)

EyMeN&TaLhA 21 Eylül 2014 14:07

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
"Din bir İmtihandır. Teklifi ilahi bir tecrübedir.Ta ervah-ı aliye ile ervah-ı safile birbirinden ayrılsın..." (sözler)

EyMeN&TaLhA 23 Eylül 2014 08:04

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

"Kur'an-ı Kerim 'umumi bir muallim ve mürşiddir.Halka-i dairesinde oturan nev-i beşerdir." İşarat'ül İcaz..

EyMeN&TaLhA 23 Eylül 2014 08:54

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
Nefsini itham eden, kusurunu görür. kusurunu itiraf eden, istiğfar eder. istiğfar eden, istiaze eder. istiaze eden, şeytanın şerrinden kurtulur. kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar. itiraf etse, affa müstehak olur.

( Lem'alar )

EyMeN&TaLhA 24 Eylül 2014 09:31

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

alıntı

EyMeN&TaLhA 24 Eylül 2014 10:29

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
Çünki hakikat-ı Kur'aniyenin muhafazası yolunda kırk-elli milyon şehid veren bu vatandaki geçmiş ecdadlarımızın ahfadlarına bu zamanda hakikat-ı Kur'aniyenin muhafazası ve âlem-i İslâmın nazarında eskisi gibi dindarane kahramanlıkları terk ettirilmeyecek.

Tarihçe-i Hayat

EyMeN&TaLhA 27 Eylül 2014 08:43

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
" Ezeli olan elbette ebedidir.Kadim olan elbette Baki'dir.
Vacibü'l vücud olan elbette Sermedidir.." Mektubat

EyMeN&TaLhA 29 Eylül 2014 08:29

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
"Şeytan yüzünden ekser insanlar dalalete giderler." 13.Lem'a

EyMeN&TaLhA 08 Ekim 2014 09:41

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. Lillâh, livechillâh, lieclillâh rızası dairesinde hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.

Bediüzzaman Said Nursi

EyMeN&TaLhA 09 Ekim 2014 08:35

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
Dünyanın lezzetleri zehirli bala benzer lezzeti nispetinde elemi de vardır.

Said-i Nursi

EyMeN&TaLhA 09 Ekim 2014 08:36

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
Ahiret gibi dünya saadeti dahi ibadette ve Allah’a asker olmaktadır.

Said-i Nursi

EyMeN&TaLhA 09 Ekim 2014 08:37

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.

Said-i Nursi

EyMeN&TaLhA 19 Ekim 2014 08:56

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
“Ehadîs-i şerifede gelmiş ki: Âhirzamanın Süfyan ve Deccal gibi nifak ve zındıka başına geçecek eşhas-ı müdhişe-i muzırraları, İslâm'ın ve beşerin hırs ve şikakından istifade ederek az bir kuvvetle nev'-i beşeri herc ü merc eder ve koca Âlem-i İslâmı esaret altına alır..

"Ey ehl-i iman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız! İhtilafınızdan istifade eden zalimlere karşı (Müminler ancak kardeştir)-mealindeki ayetin- kal'a-i kudsiyesi içine giriniz; tahassun ediniz. Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz. Malûmdur ki; iki kahraman birbiriyle boğuşurken; bir çocuk, ikisini de döğebilir. Bir mizanda iki dağ birbirine karşı müvazenede bulunsa; bir küçük taş, müvazenelerini bozup onlarla oynayabilir; birini yukarı, birini aşağı indirir.

"İşte ey ehl-i iman! İhtiraslarınızdan ve husumetkârane tarafgirliklerinizden kuvvetiniz hiçe iner, az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Hayat-ı içtimaiyenizle alâkanız varsa, (Mümin müminine karşı duruşu bir binanın birbiriyle kenetlenmiş taşlarının duruşu gibidir)düstur-u âliyeyi düstur-u hayat yapınız, sefalet-i dünyeviyeden ve şekavet-i uhreviyeden kurtulunuz!” (Mektubat, 270)

EyMeN&TaLhA 22 Ekim 2014 21:22

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

EyMeN&TaLhA 23 Ekim 2014 09:32

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
“Nefsini ittiham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder. İstiğfar eden, istiâze eder. İstiâze eden, şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar. İtiraf etse, affa müstahak olur.”



Bediüzzaman Said Nursi (r.a.)

EyMeN&TaLhA 25 Ekim 2014 08:37

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
''Haikkaten bence ,bir müslüman nesLinden geLen bir adamın, akLı ve fikri isLamiyet'ten tecerrüt etse biLe, fıtratı ve vicdanı hiçbir vakit isLamiyet'ten vazgeçemez''

Bediüzzaman

EyMeN&TaLhA 26 Ekim 2014 06:38

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]




"Şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rü'ya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider..." Risale-i Nur Külliyatından

EyMeN&TaLhA 27 Ekim 2014 08:04

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

EyMeN&TaLhA 27 Ekim 2014 08:08

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
Benim fıtratım, zillet ve hakarete tahammül etmez.
İzzet ve şehâmet-i İslâmiye beni bu halde bulunmaktan şiddetle meneder.
Böyle bir vaziyete düşünce, karşımda kim olursa olsun,
isterse en zâlim bir cebbâr, en hunhar bir düşman kumandanı olsa tezellül etmem.
Zulmünü, hunharlığını onun suratına çarparım.

Tarihçe-i Hayat

EyMeN&TaLhA 07 Kasım 2014 18:19

Cevap: Risaleden Cümleler...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]



Dalalet fikrîdir; zulümat kalbîdir; israf cesedîdir.

Asar-ı Bediiyye - 592


SAAT: 10:06

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306