Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Soru Cevap Arşivi (https://www.forum.medineweb.net/650-soru-cevap-arsivi)
-   -   Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır? (https://www.forum.medineweb.net/soru-cevap-arsivi/19021-dort-mezhepten-birine-uymak-sart-midir.html)

kamer34 28 Mart 2011 14:24

Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?

“Bismillahirrahamnirrahim”


Konuya girmeden önce şu hususu belirtmekte fayda vardır. İslam dininde EMİR sahiplerine veya din adamlarına uymak ancak şarta bağlandığı bu şartların yerine geldikten sonra itaat ve uymak söz konusu olabilmektedir.


Ey müminler, Allah'a itaat ediniz; Peygambere ve sizden olan devlet yetkililerine de itaat ediniz. Eğer gerçekten Allah'a ve ahiret gününe inanmışsanız herhangi bir konuda anlaşmazlığa düştüğünüzde o meselenin çözümünü Allah'a ve Peygamber'e havale ediniz. Bu sizin hesabınıza en hayırlı ve en iyi akıbet vaad eden bir tutumdur.” Nisa/59


Allah’a itaat rasule itaat mutlaktır bundan gayrisine itaat ancak Allah ve rasulunun yoluna bağlı oldukları müddetçe itaat söz konusu olabilir.
Peygamberlerden gayrisine itaat şart’a bağlandığı bu ayette açıkça anlaşılmaktadır.


Günümüzde bu algının nasıl anlaşıldığına baktığımızda peygamberden gayrisine itaat adeta ismet sıfatını kendilerine verilircesine körü körüne bir itaatten söz etmemiz hiçte yanlış olmayacaktır.


Günümüz insanlarının mezhep imamlarına itaat ve bağlılık algıları tam bir taasup ve körü körüne taklittten öteye gitmediğine tanık olmaktayız. Gerek isimleri ön plana çıkmış imamlarımız olsun gerekse isimleri ön plana çıkmamış nice imamlarımız olsun asla bir mezhep kurup insanları bu mezhep etrafında topladıklarına tanık olmak mümkün değildir.


İmam Malik zamanında kendisinin Muvattası o dönemki devlet idaresi tarafından (Halife Mansur) devletin anayasası olma teklifi kendisine ulaşınca bunu red etmiş, bu tarz yaklaşımların iyi niyetli olmadığını dile getirerek sizler eğer samimi iseniz Kur’an ve sünnet daha cap canlı dururken neden benim kitabım devletin anayası olsun diyerek bu teklifi elinin tersi ile red etmiştir.


Yine günümüzde adeta körü körüne taklit edilen mezhep imamlarımızın bu hassas konudaki titizlikleri her nedense bugün taklitçileri tarafından görmezlikte gelinmektedir.

İmam ve Fakihlerin Fikir Hürriyetine Yaklaşımı


Sahabeler, peygamberden sonra en değerli kişilerdir. Gayet tabii ki sahabelerden hemen sonra dünyaya gelen "tabi-in" sahabelere son derece saygılıydılar. Ancak "tabi-in" (sahabelerden sonra gelen ve Hz. Peygamber (a.s.)'in dönemini yaşamamış olanlar), sahabelerin fikirlerini serbestçe tenkit edebiliyorlardı. Tabiiler, sahabelerin sözlerini enine boyuna tartışıp doğru bulduklarını kabul ederlerdi.


Nitekim, İmam Malik (r.a.) sahabeler arasındaki görüş ayrılığına temas ederek şunları söylemektedir: "Sahabe­lerin fikirleri hem doğru hem yanlış olabilir. Bu hususta siz kendiniz dü­şünüp karar vermelisiniz." Aynı şekilde İmam Ebu Hanife (r.a.) de şunları yazmaktadır: "Sahabelerin iki farklı rivayetinden biri muhakkak yanlış olacaktır."


Zaten sahabeler de kendilerinin masum olduklarını, hata işlemedikle­rini, sonrakilerin kendi fikirlerini unutup sadece onların fikrini kabul et­meleri gerektiğini hiçbir zaman iddia etmemişlerdir.


Nitekim, Hz.Ebu Bekr (r.a.) bir konuda kendi fikrini söylerken şunları eklemeyi unutmazdı: "Bu benim fikrimdir. Eğer doğruysa, Allah tarafından olduğunu düşünün, eğer yanlışsa, bu benim hatamdır ve ben Allah'tan af dilerim." Hazreti Ömer (r.a.) ise şunları söylemiştir: "Fikir yanlışlığını, ümmet için sünnet haline getirmeyin."


Hz.İbn Mes'ud şu ikazlarda bulunmuştur: "Sakın, kimse din konusunda başkalarını körü körüne takip etmesin. Biri müminse öbürü­nün de mü'min, biri kafirse öbürünün de kafir olması gerekmez. Yanlıştık ve kötülükte kimse kimseyi takip edemez."


İmam Malik (r.a.)'in sözleri şöyledir: "Ben bir insanım. Söylediğim sözler yanlış da olabilir, doğru da. Siz fikrimi gözden geçirin. Hangisi Kitap ve Sünnet'e uygunsa kabul edin, hangisi değilse kabul etmeyin."

İmam Şafi-i aynı konuda şunları söylüyor. "Delil aramaksızın ilim tah­sil eden şahıs tıpkı, gece karanlığında odun toplayan adam gibidir. Bu adam, gece topladığı odunlar arasında, kendisini sokabilecek bir yılanın saklı olabileceğinden habersizdir.


Günümüzde herhangi bir mezhebe bağlı olunmadığı takdirde imanın gerçekleşemeyececeği fikri adeta imanın şartı imiş gibi algılanmış olduğuna şahit olmaktayız.Herhangi bir mezhebe bağlı olmayanlar dini Kur’an ve sünnetten öğrenmeye çalışan Müslüman toplum tarafından mezhepsiz olarak damgalanmaktan kurtulamamaktadır.


Oysa ki bu mezhep imamlarımızın çalışmaları bize Allah’ın bir lütfu olarak kabul etmemiz gerekirken bizler adeta Mekke müşriklerinin Allah’ın rasulune karşı göstermiş oldukları taasup gibi bir tutum içerisine girmekteyiz. Bizler atalarımızı nasıl bulduysak öyle inanmaya devam etmektyiz.
Benim mezhep imamım senin mezhep imamını döver mantığıyla herkes kendi imamı ile övünüp durmaktadır.


"...Her grup, kendisinde bulunan ile sevinip övünmektedir."
(Mü'minun: 23/53)

"Senden önce hangi memlekete uyarıcı göndermişsek, mutlaka oranın varlıklıları, 'Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız' derlerdi." (Zuhruf: 43/23)

Bazı kişiler şöyle derler:
"Mezhebe muhalefet etmek caiz değildir, her ne şekilde olursa olsun kesinlikle mezhebe uyulmalıdır." derler.
Bunlar, her imamı kendisine uymak açısından adeta peygamber konumuna getirmişlerdir. İşte bu, dini değiştirmektir.
Ahmed (r.h.) şöyle diyor:
"Hadisin isnadını ve şahinliğini bildikleri halde Süfyan'ın reyine uyanlara şaşarım, oysa Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:


"...Onun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar."(Nur: 24/63)

İbni Abbas der ki:

"Yakında gökten üzerinize taş yağacağından endişe etmekteyim. Ben "Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu" diyorum, siz "Ebu Bekir ve Ömer şöyle dedi" diyorsunuz."


İşte bütün bunlardan sonra söylenecek söz şudur. Mezhep imamlarımızın fikirleri çalışmaları ölümüne verdikleri mücadeleleri bizim için bir rahmet bir bereket kaynağı olması gözüyle bakılması gerekmektedir. Onları körü körüne taklit yerine onların inançları uğruna verdikleri siyasi mücadeleleri fıkıh hususunda derin ilimlerinden faydanlanmak lazımdır.


Onların ilim derinlikleri ve mücadelelri hakikaten takdire şayandır. Ben kendim şahsen hiçbir mezhebe tabi değilim tam tersine tüm mezhep imamlarımızın hepsini dinde kardeşlerim ilimde önderlerim olarak telaki etmekteyim.
Bugün Hanefi maliki şafi-i Hanbel-i olduklarını iddia edenleride Allah için birazcıkta olsa samimiyete davet ediyorum. Din adına dinden olmayan bu kadar bidat ve hurafelerin içerisine batmışken birde mezepçilik bidatını ortaya çıkarmayalım.

Allah’a Emanet Olunuz

iklimya 28 Mart 2011 14:45

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
.)) asıl size şaşmamak mümkün degil sayın kamer34, önce tasavufu lekelemeye calıstınız, ölümcül bir caba harcadınız, sıra mezhep imamlarımıza geldi, simdi bunlara saldıracaksınız, korkuyorum ki bundan sonrada Efendimize sıra gelecektir. , mezhep imamları bize seriatın detayını öğretmekteler, Kuran ve sünnet yolunu takip ederek cehaletimizi gidermekteler. Edille-i şer iye diye birsey duymadınız mı siz. Haa şimdi ona da inanmıyorum dersiniz .)) valla cok güzel bir söz var, "İlmi bilmeyene anlatmak ilme zulümdür" diye... ilme zulmetmek istemiyorum. vesselam...

kamer34 28 Mart 2011 15:50

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Yukarıdaki yazımda alimlerin sözlerini verdim.


Ama yok Allah'ın buyurduğu gibi "Onlar kendi kendilerine bir din icat ettiler onada gereği gibi uymadılar" ayetini çok daha anlamış olduk sizin bu tavrınızda

Görüş beyan ederken deillerimizi ortaya koyalım lütfen.

kamer34 28 Mart 2011 17:05

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Allah'ın kitabı okumak onu anlamak onunla amel etmek onunla itikadımızı oluşturmak gerekirken bizler nerde bir bidat bir hurafe varsa ona meyil etmekten geri durmayız.

Yukarıda yazmış olduğum yazıda kimisi şehit olmuş alimlerimizi ne küçük düşürücü nede onlara bir saygısızlık içeren bir tek cümle olduğu kanısında değilim.

Fakat bizler ön yargılarımızla din anlayışlarımızı birlikte itikat oluştırduğumuzda hata yapmaktan kendimizi alı koyamayız.

Hz.Ömer hutbe verirken Müslüman bir kadın kardeşimiz ayağıya kalakrak ya ömer siz öyle söylüyorsunuz fakat ben allahın rasulunden bu işin aslının sizin dedğiniz gibi olmadığını işittim der.
halife hz.ömer bakarkı kadın haklı hemen ""vallahi müslüman kadın ömerden daha fakih çıkmıştır diyerek" kendi fikrinden vaz geçmiştir.

Yine İmam Ebu Hanife’nin şu sözleri çok manidardır

"Bilmediklerimizi biliyormuş gibi davrandığımızda aslında hiçbir şey bilmediğimiz ortaya çıkıyor:

Mesela üç kişi var, bunlardan biri kendisinde,dünyada eşi bulunmayan bir beyaz inci mevcut olduğunu iddia ediyor.Daha sonra kara üzümün bir danesini çıkarıyor ve bunun bir inci olduğuna yemin ediyor,diğerleri ile de bu konuda tartışmaya giriyor. Bir başkası kendisinde dünyada benzeri bulunmayan bir inci olduğunu iddia ederek bir ayva çıkarıyor ve bunun inci olduğuna yemin edip insanlarla münakaşaya giriyor.Üçüncüsü, eşsiz kıymetteki incinin kendisinde bulunduğunu iddia ederek, bir çamur parçası çıkarıyor ve bunun inci olduğu hususunda yemin ederek başkalarıyla bahse giriyor. Bu üç kişi inciyi bilmedikleri konusunda birleşmişlerdir.″
Ebu Hanife (El-Alim,40)


alsında imamlarımızın itikatlarında mücadelelerinde hiç bir sıkıntı yok sıkıntının özü bizde bizim dine bakış açımızda bizim allahın kitabını terk edişimizde.Din diye dinden olmayan bir yığın düşünceye sahip olmamızda.

Peygamberlere onların yolu üzere olan alimlere sıddıklara salihlere olan saygımız onların vermiş oldukları mücadeleye sahip çıkmış olmamızdan geçeceğini unutmamak gerekmektedir.

Ebu hanife (r.a) zindanlarda çürüdüğünü acaba biliyormuyuz imam malikin o yaşına rağmen işkence çektiğini biliyormuyuz acaba.Yine ibn-i teymiyyenin mısır zindanlarında çürüyürek şehit olduklarını biliyormuyuz acaba.

Peki bunların derdi neydi hiç merak ettikmi? Ama yok merak etmeye gerek yok bizler futbol takımını tutar gibi tutuyoruz. Onların hayatlarına baktığımızda bidat ve hurafelere tağutlara karşı verdikleri mücadele her nedense bizler için hiç bir değer ifade etmemektedir.

O alimler bizim "taklitçi" okumayan kurandan uzak sünnettten uzak bir toplum olmamızı asla söylemimişlerdir. Bilakis bizleri okumaya araştırmaya sefk etmişlerdir.Allah onların yerlerini cennet etsin bizede akıl fikir versin inşallah.

Bizlere onların davalarının aslını anlamayı nasip etsin

Medine-web 28 Mart 2011 19:39

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
konunun etrafına sarkmaması,amacı dışında seyretmemesi,mezheb düşmanlarının ekmeğine yağ sürmemesi,mezhep ehlinin de körü körüne bağlılığın tutarsızlıklkları için bazı noktaları aydınlatmak lazım.

1-mezhepler,alimlerin hobileri,düşünceleri,kişisel uydurmaları veya dayatmaları değil,delillerini kaynaklarını dayanaklarını kuran sünnetten alan,islam şubeleridir.avamda mezhepler,sanki imam azam partisi,imam şafii örgütü,imam malik sendikası gibi anlaşılması cehaletten başka bir şey değildir.yaygın olan bu korkunç hatadan dönmenin yolu islam ilimlerinin iskelet kısmını kavramaktır.

2-mezhepler itikadı,fıkhi ve siyasi olmak üzere üç kısımdır.siyasi mezhepler konumuzun dışında olup,hiç bir bağlayıcılığı yoktur.ben mezhebli değilim diyenlerin en büyük yanılgısı,farkında olmasada, ibadetlerinde mutlaka bir mezhebe bağlılığı kaçınılmazdır.hiç bir müslüman beş vakit namaz kıldığını söyleyıpte,hiç bir mezhebe göre kılmadığını iddia etmesi mümkün değildir.bu demektir ki mezhepsizim diyenler bile mezheplerden kurtulması imkansızdır ve kurtulmasıda gerekmez.çünkü mezheplerimiz islamın ta kendisidir.

3-mezhepler 23 yıllık nubuvet döneminin,kuranın sünnet ile pratize edilişinin,günümüze kadar kurumsallaşması,kaide kuralların,islami anlamda bilimsel ilerlemesinin adıdır.yani mezhep yeni bir islam değil,var olan islamın pratize edilişinin geniş bir alanıdır.hiç bir mezhep yoktur ki,delilini kuran ve sünnetten almış olmasın.daha da açıklarsak,mezhepler işkembeden sallama ürünleri değildir.

4-mezhepler ahkam ayetlerinde ihtilafsızdır.zaten ahkam ayetleri ile açıklanan bir emir veya yasak tartışmasız kabul edilmiştir.mezhepler bu ahkam ayetlerinin açılımı üzerinde,yani teferuatta,tatbikatte görüş ayrılıklarını yine sünnetten alarak uygulamışlardır.örneğin kuranda abdest farzdır,itiraz eden olmamıştır.abdestin şartları açılımında ise imam azam dört şart ile delilini bulmuşken,imam şafii yedi şart bulmuştur.veya abdesti bozan hususlarda imam azam yabancı kadına dokunmayı kabul etmezken,imam şafii kadına dokunmayı abdesti bozanlar arasına almıştır.her iki imamın delili sünnette mevcuttur.

5-yaşayan dört meşhur mezheplerimizde muta nikahı ittifakla haram iken,şia mezhebinde helal olduğu ve uygulanması ibadet olarak görüldüğü fikri mevcuttur.
nasıl olurda bir kısım ulema kesin haram derde,bir kısım ulema kesin haram der.? sorusuna cevap verebilmek için,islam ilimlerine vakıf olmamız gerekmektedir.paldır küldür girişerek sonuca varılmaz.dört mezhep imamları derki,evet Resulullah mutaya izin vermiş bir sürede uygulanmıştır.bu uygulamayı zamanı geldiğinde kaldırmış,yasaklamıştır.şia derki kaldırıldığına dair delilinizi kabul etmiyoruz.bu derin ihtilafın sebebi kuran ile çözüm bulmamasından kaynaklanmaktadır.

derin mevzular.........
.....................................
.............................................

iklimya 28 Mart 2011 19:53

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Alıntı:

kamer34 Üyemizden Alıntı (Mesaj 123796)
İklimya hanım öncelikle saygılı olmayı öğrenin ondan sonra yazı yazın.

Eğer sizde körlük yok ise gözlerinizi açın o yazıyı bir okuyun ondan sonra haddinizi bilerek konuşun.


İlimden söz ediyorsunuz ilminiz varsa insanevladı gibi cevap yazın bu sizin için daha iyi olmazmı.

Yukarıdaki yazımda alimlerin sözlerini verdim.


Ama yok Allah'ın buyurduğu gibi "Onlar kendi kendilerine bir din icat ettiler onada gereği gibi uymadılar" ayetini çok daha anlamış olduk sizin bu tavrınızda

Görüş beyan ederken haddinizi bilerek konuşun lütfen.

***
.) önce siz bir bayanla nasıl konusulması gerektigini öğrenin, sonra ben haddimi bilirim.

kamer34 28 Mart 2011 22:56

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Muhsin hocam bu güzel açıklamnız teşkkürler ediyorum.

Allah aşkına benim yukarıdaki yazımda mezhep imamlarımıza yönelik bir tek yanlış cümle varmıdır.Ben hadis kaynağı açısından muvattanın üstünde kaynak bilmiyorum.İmam maliki medine alimi olması ve tebe-u tabi-in olması yani peygambere çok yakın olması onun çalışmasının çok önemli olduğunun kanıtıdır.

İmam şafi-inin bulabildiğim tüm kitaplarını kendi kütüphanemde bulundurmuşum ve yıllardır en çok onu okurum.imam Azamın imam Ahmet bn Hanbelin derin ilmi bizim için bir lütüf değilmidir?

Demekki sorun imamlarda değil hocam sizinde belirttiğiniz gibi körü körüne bizim alimlere kendimizi nisbet etmemizdir ben bunu eleştirdim. Hiç bir mezhep alimimiz herhangi bir konuda ezbere konuşmamışlardır konular için kılı kırk yararak ilim yapmışlardır.

bizler eğer samimi isek o halde imamlarımızın bu değerli çalışmalarını alalım okuyalım bilerek onların yoluna tabi olalım.

Muhsin hocam zaten sizinde dedğiniz gibi temel meselerde imamlar arasında bir ihtilafın olduğundan söz etmek yanlıştır.Buna bizim ilmimizde yetmez.

1-mezhepler,alimlerin hobileri,düşünceleri,kişisel uydurmaları veya dayatmaları değil,delillerini kaynaklarını dayanaklarını kuran sünnetten alan,islam şubeleridir.avamda mezhepler,sanki imam azam partisi,imam şafii örgütü,imam malik sendikası gibi anlaşılması cehaletten başka bir şey değildir.yaygın olan bu korkunç hatadan dönmenin yolu islam ilimlerinin iskelet kısmını kavramaktır.
MUHSİN HOCADAN ALINTI

İşte bugün mezheplere tam olarak bakışımız bu biz mezheplere böyle bir anlayış ile baktığımız müddetçe hiç bir mezhepçi olamayız.

İklimya bacım sizin kullanmış olduğunuz bir cümlenizi yazınızın içerisinden sildim.Siz tepki koymak yerine doğrudan hakaret edici cümle kullanmıştınız.Size neden benim gibi düşünüyorsunuz diye kızmadım sizi bir saygı çerçevesinde eleştirilerinizi yazmanızı istedim.

Başkalarına hakaret edeceğimize imamlarımızın kitaplarını okursak emin olun daha faydalı olacaktır

Teşekkürler.



**** 28 Mart 2011 23:52

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Mezhepler hususunda çoğu tartışmadan uzak kalmaya çalışmışımdır ama burda başeditörün haklı deliller ile dillendirdiği hakikatlere mezhep holiganlarına taş çıkartacak bir tarzda yaklaşım sergileyen bayan kardeşimize bşr kaç sorum olacak ilim hususunda çok iddialı sözler yazmışta kendisinden fikir edinelim ?

Maide suresi 6 ayeti kerimede Mezheplere göre değilde ayetin tevilsiz anlamına göre mesh'mi yıkamamı çıkar ?

Mezheplerin dayanak olarak aldığı ''Ümmetimin ihtilafında rahmet vardır '' uydurma rivayeti ile Kuran'ın şiddetle reddettiği ''Fırkalara bölünmeyin,tartışmayın vb'' ifadelerine rağmen nasıl bir rahmet bize ulaşmıştır?

Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür söylemini dillendiren beyinsiz taife bu güne kadar mezhep holiganlığından tefrikadan ayrışmadan başka ne gibi faydaları olmuştur?

Libya arslanı ''Ömer Muhtar'' 'ın memleketi talana yıkıma istilaya uğramış kimene mezhepÇİLİK kavgaları dururken kafirleri elleri ayakları kolları kadınları çocukları doğrasın tecavüz etsin yetim bıraksın kimene biz Sünni yada Şii yada vb'yiz diyenler ''Haksızlığa karşı susan dilsiz ŞEYTAN'dır'' hakikatine rağmen seslere ses olmadan sünepe yaşama devam eden bol abdestli cemaat mensupları tarikat şirkinin bataklığında salavatlar virdler ile uğraşmak daha evla değilmi?

Lütfen sakın ağzımı açtırmayan ömrümün akıl erdikten sonraki safhalarında tek tek tanıdığım oluşum cemaat fikir akımları mezhep holiganları hakkında sözüm ona mezhebinin adı ile öğünen ama mezhep imamı olarak damgaladığı alim'in hangi zalim otoriteler tarafından şehid edildiğini bilmeyen Ebu Hanifenin kadılık tekliğini reddettiği için şehadete ermesini unutan İmam Muhammedin onun talebesi olmasına rağmen o ZALİM otoritelere kadılık yaptığını ve bize ulaşan rivayetlerin yüzde 90 na yakınının o zalim güçlerin eleğinden geçtiğini ne kadar bilmektesiniz sayın İKLİMYA bacım?

**** 29 Mart 2011 01:58

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Alıntı:

F*E*R*D*İ Üyemizden Alıntı (Mesaj 123806)
ismi gibi CİSMİ ALLAK BULAK OLAN ULEMACIK.MEZHEPLERE GÖRE DEĞİLDE,OLMAYAN KAFANA GÖRE MESHİ ÇÖZELİM ÖYLE Mİ ? İKİ SATIR ARAPÇA CÜMLE KURAMAYAN SEN,MEALCİ KAFAYLA KURANA HUCUM ÖYLEMİ?HAYATINDA KURAN TEFSİRİ ÜZERİNDE MUTALAA BİLMEYEN,USUL,KAİDE,ULUMU KURANDAN HABERSİZ 4 ŞİFRELİ ADINLAMI ÇÖZECEKSİN? ADIN ŞİFRE DİYE KURAN ŞİFRELERİNİ BİLE ŞİFRELİYORSUN?
AĞZINI AÇTIRMIYACAKMIŞIZ?
PEHHHH MENDİL VERİN AĞZLIYACAM ŞİMDİ!
KURDUĞUN CÜMLELER BİLE CEHALETİNİ O KADAR DEŞİFRE EDİYOR Kİ sfhfgshsfhsgh
SENLE BİR ANLAŞMA YAPALIM.EĞER ANLAŞMAYA VARIRSAN NAMUS SÖZÜ SENİNLE SONUNA KADAR VARIM.
SORULAR ;
1-ALLAHIN DOKSAN DOKUZ ADINA YEMİN İLE 5 VAKİT NAMAZINI DÜZENLİ KILIYORMUSUN?
2-ALLAHIN DOKSAN DOKUZ ADINA YEMİN İLE ÜÇ CÜMLE ARAPÇA KURACAK ARAPÇAN VARMI ?
3-ALLAHIN DOKSAN DOKUZ ADINA YEMİN İLE İLMİNLE AMEL ETMİYEREK MERKEP YÜKLÜ ALİMCİLİK OYNUYORMUSUN?

SORULARIMA CEVAP VER İLMİ MUZAKERE YAPALIM!
SEN UYDURMA HADİSLERİ BIRAKDA UYDURMA İSMİNİDE DÜZELT PLS!

İnsanların ismi ve cismi ile dalga geçmek nasıl bir anlayış sizce ister a olur ister b olur ister çizgi olur bunda ne tür bir sıkıntı var bu foruma yakışıyormu bu tavır kişiliğim dinim vb ilmi münazarada bulunmamıza engel ise burda kalmanın anlamıda olmaz neden ise her zaman siz ve sizin gibi insanları küçümseyenler ile karşılaşmaktayız önemli değil siz büyük olun ilim ehli olun biz cahil olmayı kabul ederiz allah herşeyi en iyi gören bilendir içimizi dışımızı allah'a yakın olamadıktan sonra insanlara şirin gözükmek MÜNAFIKLIKTIR allah'a sığınırız...

Değerli kardeşim senin sorularına canı gönülden Allah adı geçtiği için evet diyorum asla allahın dinini kendi menfaatlerime kullanmam namaz arapça ilim istediğin hususta varım kardeş tanımadığın bilmediğin kişi hakkında zan beslemek mümine yakışmaz mealci gülüyom bu sözlere kardeş meal okunur okunmalıda ama meal ile hüküm çıkarmak ilim ehlinin işi değildir sarf nahiv siyer tarih siyak sibak nüzul vb bunlar peygamberi metottur bunları es geçmek yada bunlarsız bakmak şaşı gözle kurana bakmak gibidir...

Kurana saldırı yazık kardeş Kuran kimsenin babasının malı değildir allahın yüce kelamıdır onun en güzel örnekliğinide peygamber sünneti ile açıklamıştır buyrun iddianız ne ise konuşalım sağa sola sataşmadan münazara edelim yalnız şu şartla asla ve asla laubali münazara yapılmasını kabul etmem ilim hususunda istediğin dalda istediğin yöntem ile varım buyur kardeş hayırlısı olsun ...

Zemahşeri 29 Mart 2011 13:01

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Konu daha önceden bu başlıkta tartışılmış bilgi edinebilirsiniz

kamer34 29 Mart 2011 16:20

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Mezhep konusu bu forumda daha önce çok geniş bir şekilde işlendiğinden dolayı mezheplerin görüş ayrılıklarını işlemek yerine bugün kendisini mezheplere mensup sayanların durumlarını ele almak istedim.

Bu sebeple mesele kişinin hangi mezhebe tabi olup olmadığı değildir.Mesele kendimizi nisbet ettiğimiz mezhebin görüşülerini okumamış olmamız ve Mezhep imamamızın hayatı hakkında hiç bir fikir sahibi olmamamızdır.

Bugün yaşadığımız ülkede halkın %80ni takriben hanefi mezhebine mensup olduklarını sözylemektedirler buna "ferdi" de dahil. Gerçi doğu genelde şafi-i mezhebindendir fakat istisnalar kaideleri bozmazlar.Sokağa çıkıp bir anket yapacak olursak şunu görebiliriz halkın %80 nin %75 i imamı azamın ne hayatını nede fetvalarını bilmediklerini görmek mümkündür.İşte asıl dikkat çekmek istediğim konu bu idi.Bizler bugün beşiktaş galatasaray fenerbahçe gibi takımların tüm futbolcularının isimlerini kuruluş tarihlerini hangi sezonda hangi transferlerini yaptıklarını beynimizi patlatırcasına öğreniyoruz.

Fakat iş mezhepler ve din konusuna gelince işte orada samimiyetliğimiz malesef sona eriyor.Bende şunu dedim eğer biz samimi isek kendi icat ettiğimiz mezhep ekollerinin fikirlerini buyrun yaşayalım.İmam Azamın fıkhı ve siyasi fikirlerinin yanından bile geçmeyen insanlar bu meseleler ortaya çıkınca hemen cahilane bir tavırla "Eyvah mezhebimiz elden gidiyor sıra şimdide peygamberde" diyerek mezhep imamlarına olan saygınlığnı ortaya koymuş oluyor.Yani bizler nasıl Kuranı terk ettiysek mezhepleride öylece terk etmişiz.

Zemahşerili abim yukarudaki link teki yazının tamamını okudum orada kabuter adlı üyemiz konuyu şahane özetlemiş ve çok çarpıcı örnekler vermiştir.Kendisini kutluyorum.

Osmanlı imparatorluğu hanefi fıkhını develetin anayasası olarak kabul etti ve tüm idari yürütme işlerini bu fıkıh üzerine yaptı.Fakat bunun sıkıntılarını o kadar büyük çapta yaşadıki daha sonra şöyle bir sistem geliştirdi. Farklı mezheplere tabi olan bazı bölge halklarına davacı dilediği takdirde başka mezhebin fıkhı üzerine dava açabilme kolaylığı getirdi. Bugün aynı uygulamayı devlet anayasası olarak uygulamaya çalışırsak aynı çıkmazı bizlerin de yaşayacağı kesindir.

O halde gerek devlet anayası olsun gerek kişinin kendi hayatını muamelatını düşüncelerini olsun düzenlerken kuran ve sünnet eksinli yapmak farzdır zorunluluktur üzerine bir tek cümle dahi söylenemeyecek bir hakikattır.Bizler hep şunu gözden kaçıryoruz bugün bizim sahip olduğumuz kaynaklar ogünkü şartlardan dolayı imamaların sahip olduklarından çok daha fazladır.

Yani bizler onlardan milyon kat daha iyi imkanlara sahibiz. Bugün gerçek bir islam devleti olsa kendi şeyhül islam makamı olur ve tüm fetvaları bu makam alır.Bazı arkadaşların dediği gibi hakimler (kadılar) bu işi yapmaz,hakimlerin görevi bu değil hakimlerin görevi şeyhül islam makamının vermiş olduğu fetvalar doğrultusunda hüküm vermektir.

islamda dininde temel konular kuranda sünnette nettir bunlarda görüş ayrılığı olamayacağı gibi tali meselelerde ise din insana manevra alanaı tanımıştır.Bunda şeyhül islam makamı Kur'an ve sünnete aykırı düşmemek şartı ile yeni maddeler halinde belirleyeceklerdir. Fakat günümüzde böyle bir idare şekli olmadığından konumuz bu değildir konumuz ferd bazındadır.

Evet bugün İslam aleminde bu sunni gündem ile Müslümanı Müslümana kırdırma çabasında olan Tutucu ve Cahil kesimler,Şiiyi,vahabiyi,Mutezileyi vs Müslüman kabul etmeyerek sözde İslama hizmet ettiklerini zannediyorlar,İsimlerini zikretmiş olduğum vb Mezhep mensuplarının tümü Aynı Allah’a ve Aynı İmani konulara inanmış iken kimin işine geliyor bu tür suni gündemler ile Müslümanları meşkul etmek düşünür isek cevabı açıktır.Tabiki İslam düşmanlarının ve Bu düşmanlara hizmet eden zihniyetlerin.,
YİTİK SEVDA adlı üyemizden alıntı


Güzel abim mezhep konusu sunni bir gündem değil gündemin ta kendisidir.Mezhep imamlarının tali konulardaki görüş ayrılıkları günümüz insanlarında temel ayrılıklar olarak yer almıştır.İş hiçte bu kadar basit değildir. Bugün yeryüzünde kendisini bu mezheplere nisbet eden devletlerin hiç bir tanesinde mezhep görüşleri siyasi anlamda birşey ifade etmemektedir. Kendilerini mezheplere nisbet edenler bu mezhep imamlarının görüşlerini paylaşmıyorlar.


Bu durum şia için olduğu gibi diğer mezhep mensupları içinde geçrelidir.Yani konular bugün hep itikadi boyut kazanmış mezhep imamlarının görüşleri ile bir alakaları kalmamıştır. Artık vahdet-in sağlanması söz konusu olamaz.Siz bugün şia ya mensup birini sunni bir mezhebe mensup biriyle aynı inanç esası aynı birlikteliği sağlayabilirmisiniz? bu mümkün değildir.

O halde öz kaynağın etrafında toplanmadıkça gerisi bomboş bir çabadan öteye geçmez.İnsanlar tüm bildikleri dini bilgilerini silip atacak yeniden tıpkı mekkede ilk vahyin indiği an gibi iman edecek islamı kurandan öğrenmekten başka vahdaniyet söz konusu olmaz zaten olamıyorda.

Rabbimiz öte alemde bize bir mezheb bağlı olup-olmadığımızı sormayacağını nerden biliyorsunuz ? Buna bu kadar nasıl emin olabilirsiniz ? Oysa, imandan sonra en birinci sual olunacak hususlardan biri namazdır. Namazımızı neye göre ve nasıl kıldığımız sorulmayacak mı ? Örneğin sizi namazda ellerinizi göbeğinizin üstüne bağlamıyor musunuz? Hambeliler ise, ellerini bağlamadan yana salıyorlar. Dolayısıyla bu husustaki bir soru bizi otomatikman mezheb uygulamalarına götürmüyor mu ? Örneğin, hiçbir mezheb uymadan kıymada ellerini başının üstüne bağlayan bir müslüman , nasıl bir cevap verebilir acaba ? Bu sebeple mezheb çok önemlidir.
yakuti adlı üyeden alıntı


İşte biz bu anlayışa sahip olduğumuz müddetçe bir arpa boyu yol almamız söz konusu olamaz. Yakuti bey Rabbimiz öte alemde bize bir mezheb bağlı olup-olmadığımızı sormayacağını nerden biliyorsunuz diyor. işte söylemek istediğim şey bu eğer yakuti arkadaşımız allahın kitabından haberdar olsaydı inanın bu cümleyi kullanma ihtiyacı duymazdı.ahirette bizim hangi kitaptan hesaba çekilceğimiz açıkça yazılıdır.

Namazımızı neye göre ve nasıl kıldığımız sorulmayacak mı diyor yakut bey.Bu anlayış heppimizn anlayışı yani buna nasıl cevap yazacağımı dahi şaşırdım.Böyle bir anlayış olurmu Allah aşkına.Tabiki Allah'ın rasulunden başka nerden olacak.İşte bizim mezhep anlayışımız bu.

Bu anlayışın bizi çok farklı bir yola koyduğuna güzel bir örnektir.


Namaz kılarken kimin elini nerde bağladığı beni ne ilgilendirirki "Din konusunda kimin ne dediği yada ne yaptığı değil Allah ve rasulunun ne dediği önemli"Allah'ın rasulu nasıl bağlamış ise müslümanın yapacağı bağlama şeklide odur.

Medineweb 29 Mart 2011 17:07

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
konu anlaşılması çok gerekli ama çözümü bi o kadar zor :) aslında kalıplaşmış fikirler unutularak hiç bilmiyomuş gibi en başından konu okunursa zor değil ama ne yazıkki araştırmadan ne gördüyse onu gerçek sanan bir toplum var..

çok şahit olduğum bi şey var paylaşmak istedim..benim yaşadığım toplumda mezhep lere öyle değişik bi yaklaşım varki şaşıyorum..
şafii mezhebinden olanlara kürt,hanefi mezhebinden olanlara türk gözüyle bakılıyo..bir toplumda namaz kılarken secdede sağ elin 5 parmağıda açık değilse namazdan sonra ordaki kişilerin tutumu birden değişiyo, ibadet siyasete karışıyo..ne var sanki parmakların hepsi açık olmazsa namaz olmuyomu?

bunun gibi çok örnek var aslında..asıl bakılması gerekilenler bırakıldı da şu mezhebin imamı ne demiş bu mezhebin imamı ne demişe bakılıyo...

elbette bakıcaz hadislere ve aldıkları kanıtları incelicez ama bi konu araştırılıyoken tek bir mezhebe değilde bütün mezheplerde konu araştırılsa kim neyi delil olarak göstermiş diye bakılsa bu delillerden hangisi ayetlere hadislere daha yakınsa o alınsa..

şafii mezhebinden olan biri asla hanefi mezhebinden bişey yapamaz gibi sanki yapınca günah işlemiş gibi görülüyo..keşke daha çok bilinçlensek....

ben şahsen asla tek mezhebe bağlı kalmıyorum..hepsininde uygun bulduğum görüşlerini uygulamaya çalışıyorum

**** 29 Mart 2011 18:03

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Mecnun kardeşimizin dediği gibi uygulamalarda hiç bir fark gözetmeden istenilene uyulur yalnız ameli hususlarda teferruatları bilmeyen kardeşlerimizin de herhangi birini taklit etmesi doğrudur ama en doğrusu tahkiki uygulamaya ulaşmak uygulamak...

yakuti 29 Mart 2011 20:23

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
kamer34 ten alıntı :
Allahın rasulu nasıl bağlamış ise müslümanın yapacağı işte

kamer34,
Peki, nasıl bağlamış Allahın Rasulu bir izah ediversen ?

kamer34 29 Mart 2011 22:47

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Bakın namazda elin bağlı olması yada olmaması meselesi hadis kiataplarında genişçe yer almaktadır. Kişi kendisi bakar en sağlam rivayeti alır hayatına aktarır. Bu meselenin teferuatlarının girecek durumda değilim nedeni şu.

Bugün insanlar Allah'ın şeriatini iptal etmiş kendi beşer akıllarına dayalı bir hayat nizamı meydana getirmek suretiyle tuğyan etmişlerdir. Bu tağutlar Allah'ı hiç hesaba katmadan kanunlar yapmakta ve insanları bu kanunlarla iadere etmektedirler.

"Yeryüzünde fitne kalkıp din Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın diye buyuran rabbimin çağrısı ben müslüman diyen herkesin birinci derecedede gündemini oluşturmalıdır. Bir arkadaşımız Medineweb forumda aynen şöyle bir başlık açmış "idam cezası geri getirilsinmi?" İşte bu bakış açısı benim haklılığımın tam olarak kanıtıdır.

Yüce Allah'ın hesaba katılmadığı yada kendimizi nisbet ettiğimiz mezhep imamımızın görüşlerine bakmadan bu söylemi halkın onayına sunmak bizim islam dinine olan yakınlığımızın ispatıdır. Bu canı kim verdi hangi meclis kimin görüşüne sunabiliyor. Peki bu hükmü verirken acaba Allah bu konuda ne diyor diye baktıkmı tabiki hayır.

Kayseride bir olaylar oluyor Burhan Kuzu idam cezası geri gelsin diyor chp bu demokrasiye aykırıdır diyor bunu gündem yapan arkadaşlarda sizler bu konuda ne diyorsunuz idam geri gelsinmi gelmesinmi diyor.İşte olay bu

Bu anlayış şirktir. ŞİRK ise yeryüzünde en büyük zulümdür. Hüküm koymada Allah rasulune dahi izin vermemişken birileri eğer bunu kalkıp parlementolara veriyorsa yada kendisi hüküm koyuyorsa işte bizim kalkıp namazda elin nasıl bağlandığını tartışmamız manasız olmaktan öteye geçmez.

Allah’ın size indirdiğinin bir kısmını haram bir kısmını helal kıldığınızı görüyor musunuz? Size Allah mı izin verdi, yoksa Allah hakkında yalan mı uyduruyorsunuz?” (Yunus 59)


Kayseride olan olay için için idam cezası verin yada başka bir hüküm verin diye allahtan bir habermi aldınız hani iman etmiştik hani bizim şeriatimiz allahın kiitabıydı hani peygamber önderimiz idi nerde?


“De ki Haydi Allah şunu haram kıldı diye şehadet edecek şahitlerinizi getirin….”
(Enam 150)


“Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz? Yoksa sizin bir kitabınız var da oradan mı okuyorsunuz?” (Kalem 36 ve 37)

Yüce rabbim bu zihniyetlere nede güzel cevap vermektedir. Bu ayetlerin üstüne ne denilebilirki demekki bu zihniyetlerin kuranın dışında bir kitapları vardır.

"Yoksa onların Allah’ın izin vermediği şeyi kendilerine dinden bir şeriat koyan ortakları mı vardır?" (Şûra, 21)

"siz de, Allah'ı bırakıp taptıklarınız da hiç şüphesiz ki cehennem kütüğüsünüz"
(Enbiya, 98)

Mekke müşrikleri Allah'ın rasulune gelerek ey Muhammed hele bize söyle bakalım hüküm koymada bizede bir pay varmıdır.Allah şöyle cevap verdi.
''O, hukmune hiç kimseyi ortak etmez.'' (Kehf/26

''Huküm, yalnızca Allâh’a aiddir.'' (En'âm/57

"Sizin Allâh'ı bırakıp da kulluk ettikleriniz, Allâh'ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Huküm, yalnızca Allah'a aiddir. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan dîn işte budur lâkin insanların çoğu bilmezler." (Yûsuf/40

İdam kararının hükümünü birileri vere dursun.
Nasıl olsa bizler hakkındaki hükmünü muhakkak Allah verecektir.

yakuti 29 Mart 2011 23:10

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
kamer34,
Son yazdığın yazınla kendi açtığın konuyu, kendin tekizp etmişsin ! Bu "Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır? konusuu siz açmışsınız. Tartışmaya bazı üyeler katılmış ve en sonunda da siz "Bu o kadarda önemli bir konu değildir !" diyerek kendi açtığın konunun gereksizliğini söylemişsin. Madem bu konular, bugün için konuşulacak konular değil, şu halde böyle konuları ne diye açıyorsunuz ? Söylemek istediklerinizi son mesajınızdaki gibi, doğrudan doğruya söyleyin ki, millet te sizi anlamkta güçlük çekmesin ! Elbetteki bu görüşlerinize de katılmayanlar olabilir. Hiç değilse kestirmeden meramınızı anlatmış olursunuz.
Bence siz, metodunuzu değişrtirmelisiniz diyorum.

kamer34 29 Mart 2011 23:25

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Yakuti bey hakikaten hayret

Ah be abim biz konuları neden böyel anlıyoruz.benim mezhepler konusunun ana teması olarak işlediğim ve vermek istediğim mesaj şuydu. bugün mezhep anlayışımız tıpkı kuran anlayışımız gibi olduğudur.bizler bugün kuranı nasıl terk ettiysek sadece söylem olarak kendimizi kurana nisbet ettiysek mezheplerde de aynı durum söz konusudur dedim.

Hatta şunu söyledim eğer bizler sözümüzde samimi isek haydın buyrun imam azamın ve imam şafi-inin yoluna siyasi görüşlerine başvuralım dedim.

Bugün mezhep anlayışı holiganlaşmış takım tutulur gibi tutulmakta ve kuran sünnetin önüne geöçmiştir. Bu durum benim nazarımda fıkhi bir konu olmaktan çıkmış itikadi bakış halini almıştır.

Benim söyeldiğim şey namazın nasıl el bağlanacığı meselesi ile alakalıdır. Mezheplere bakış açısı değildir. Size zahmet bir daha yukarıdaki yazımı okuyun göreceksiniz benim mezhep konusundaki görüşülerim doğrultusunda verdiğim ayetler hep itikadi doğrudan alakadar eden ayetler olduğunu göreceksiniz.

kamer34 29 Mart 2011 23:37

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Yakuti abim benim açmış olduğum konuların ve Medineweb forumda yazmış olduğum tüm yazılarımda fıkıh ile ilgili bir yazı yazdığımı hatırlamıyorum.


Konuların hep itikadi boyutunu yazarım dikkat ederseniz dört mezhep imamlarımzın meseleler hakkındaki görüş ayrılıklarına hiç girmedim.

Doğrudam günümüz toplumunun mezhepleri nasıl kuran ve sünnetin önüne koyduklarını işledim.

Çünkü biz insanlar önce düşüncede itikadımızı düzelteceğiz sonra namazın teferuatlarını işleyceğiz. Bu cümleden sonra şu dipnotu koydum dedimki kişi kendisi hadis kitaplarına bakar eli nasıl bağlayacığını karar verir.


Siz bana şunu söyleyin bir meclis idam cezasını kafasına göre verebilirmi? işte böylesine sapkın inaçlar bizde varken benim tali meselere bağlanmam doğru olmaz

yakuti 30 Mart 2011 12:10

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Yaşamaya mecbur kaldığımız bu ülkede hayat sürme iradesi bize mi ait,yoksa tamamen bizim irademiz dışında bir olay mı ? Şüphesiz irademiz dışında bir olay değil mi ? Keza, yeryüzündeki ülkelerin idare şekline ferd olarak bizim ne kadara bir dahlimiz var ? Bu durum dahi yok mesabesinde değil mi ? Şu halde, bütün bu hakikat çerçevesinde biz hayatımızı irademiz dışında olan bu şeylere mi hasredeceğiz ? Yoksa, emrolunduğumuz gibi dosdoğru müslüman olarak yaşamaya gayret edeceğiz ? Hangisi ? Önce buna bir karar verelim !

kamer34 30 Mart 2011 16:38

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
SELAMAUN ALEYKUM

Yeryüzündeki toplumları meydana getiren bizleriz öncelikle bizler Allah'ın rasulunun yoluna davasına bilerek okuyarak anlayarak tabi olduğumuzda görceksiniz Allah'ın yardımı ile herşey düzelecektir.

Fakat bizler Kuranın ve Sünnetin dışında başka şeyler ararsak bunlara itikat edersek bunlarla mael edersek emin olunki herşey daha kötüye gidecektir.

İnsan ideolojisi çok önemlidir bundan dolayı mekki ayetlere baktığımızda öncelikle insanların beyinden müslüman olmalarını daha sonra ibadi hükümleri yüklendiklerini görmekteyiz.

Bizler öncelikle hükmün tamamını allah has kılmamız daha sonra onun yasaları dışındaki her ne varsa red etmemiz ve düşüncede vahdaniyet sağlamamız gerekmektedir.

Oysa bizler o tağutların idam kararları üzerinde anket yapıyoruz.bu durumda Allah'ın bize yardımı mümkün olabilirmi? Canı veren kim? Canı alan kim? canı anket yapan kim? işte bizim islam düşüncemiz bu.Allah bize nasıl yardım edecekki?

Bizler irademizi tüm gücümüzü allahın hukukunun hakim olması için ibadetlerimizi onun rızasını kazanmak için kullanacağız.eğer gücümüzü aşan bir durum ile karşılaştığımızda da onun merhametine sığıncağız inşallah.

Allah'a emanet olunuz


MERVE DEMİR 30 Mart 2011 22:21

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
aleykümselam
ya hocam sizle mezhep konusunda hemfikirimde şu siyaset konusunda bir türlü anlaşamadık gitti.

ebuzerr: evinde yiyecek ekmeği olmadığı halde, kılıcı alıp dışarı fırlamayan adama şaşarım deyip uygulamış bunu rebezede bizzaat vefatı ile göstermiştir.ha keza hz.hüseyin kufelilerin yaptığı dönek(!)liğe rağmen ne olursa olsun yez-it'e biat etmeyip bunu 72 yareni ile birlikte şehadeti ile noktalamıştır.

şimdi uygulamalar varken onların direnişi ile kendi direnişlerini aynı safta görmek uygun olmaz.yani yapılan klavye muvahhidliğinden öteye gitmez..

eğer bu ülkede 17,000 küsür faili meçhul cinayet işlenmişse,
ahmet taner kışlalının cenazesinde kahrolsun şeriat diye slogan attıranlar olmuşsa,
danıştay saldırısında vakit gazetesinin hedef aldırdığını iddia edenler olmuşsa,
dink cinayeti, malatya zirve yayınevi katliamı olmuşsa,
van savcısı ferhat sarıkaya iddianame hazırlandığı için, bırak savcılığı şuan avukatlık yapamıyorsa,
balyoz,ayışığı, çarşaf vs darbe günlükleri ortaya çıkmışsa,
muhalefet genel başkanı cd operasyonu ile başa geçiyorsa,
erzincan aktörleri yargılanıp kısa sürede tahliye ediliyorsa,
ki aklıma gelenler bunlar daha neyi tartışıyoruz? yada bu zihniyet kimin safındasın?

erdoğanın sözü: kimse bu ülkede elini taşın altına koymayacak mı?

bunu iddia edenler elinde imkan varsa yada yapabiliyorsa daha iyisini yapmaya çalışsınlar bizde destek olalım.ama statik olup uzaktan gazel okunması basit. eğer bu
zihniyettekilere kalsaydık ne şuan okulumuza başörtüsü ile girerdik nede derin pislikleri temizleme faaliyeti olurdu.

mezhep konusundada :
tahkiki imanı farzı kifaye gören mezheplerin mensupları okumadan etmeden sorgulamadan bu mezhepleri dinleştiriyorlarsa yaptıklarının cehaletten başka açıklaması yoktur.(en kibar tabir)
ebu hanife maliki hanbeli imamları kimlerin öğrencileriymiş literatürlerinde neler geçiyormuş bu holiganlar bi incelesin.
yada kimler kimi tenkit ediyormuş.
yahya el leysi kimdir ?
buhari imam hanefiyi neden tekfir etmiştir.? ikiside ehli sünnet vel cemaatten değiller mi?
buhari imam hanefiyi tekfir etmişse hangisi ehli sünnetten (hani din ya )

neyse..

yakuti 30 Mart 2011 22:36

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
alıntıalr :
"...buhari imam hanefiyi neden tekfir etmiştir.? ikiside ehli sünnet vel cemaatten değiller mi?
buhari imam hanefiyi tekfir etmişse hangisi ehli sünnetten (hani din ya )..."

Yaw, ne biliyorsdan delilleriyle yaz da böyle ölmüş insanları dahi töhmet altında bırakma ! Buhari nerde kimi-nasıl ve ne demiş te tekfir etmiş ?
Sanırım asıl uydurulan haberler bunalr !

MERVE DEMİR 30 Mart 2011 22:40

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
şimdi hadis usulü ve tarihi kitabımındaki 10 sayfa kaynağı yazdırtma, ama hz.google (r.a) yazarsan çıkar. var oradada.ama şunu diyeyim bu alimler bu kitaplarına ahad, mevzu tüm hadisleri alarak bu ümmetin büyük vebalini almışlardır..

yakuti 30 Mart 2011 23:19

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Kaynağı bilmek hakkımız ...Ben bu bahsettiğin kaynağın doğru ve muteber bir kaynak olduğunu zannetmiyorum.

HakikaT 31 Mart 2011 00:05

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Ve..Aleyna..Aleyküm..Selam..

ALLAH c.c a hamd Onun son peygamberi Hazreti Muhammed s.a.v. e salat islama ve onun son beygamberine uyan tüm müminlere selam olsun...

Allah yanında en yüce makam sahibi ve insanlar içerisinde çıkarılan en hayırlı ümmet Hazreti Muhammed s.a.v in ümmetidir..Bu ümmet islam a ve onun ebedi hakikatı olan Kuran a sarıldıgı müddetçe en hayırısı olacaktır..Kuran a sarılmanın tek yolu onu hayat rehberi edinerek son beygamber Hz. Muhamed in sünnetini yerine getirmekle olur...

İslam iman ve amel gibi birbiriyle sıkı bağlar içinde olan ve bu nedenle birbirini tamamlayan iki temel esastan meydana gelir..İmansız amel etmenin bir anlamı olmadıgı gibi amelsiz imanın da devamlı ve sıhhatli olması mümkün değildir..Yüce ALLAH..İnsanlar sadece iman ettik demekle denemeden geçirilmeden bırakılıvericeklerinimi sandılar..buyurarak yalnız iman etmenin yeterli olmadıgını bizlere bildirmektedir..Resulullah s.a.v de hadisi şeriflerinde şöyle buyurmakta ALLAH tan başka ilah olmadıgına Muhammed in s.a.v ALLAH ın Resulu olduguna şahadet edinceye namazlarını kılıp zekatlarını verinceye kadar insanlara savaşmakla emroldum..buyurarak sadece imanın kurtuluş için yeterli olmadıgını ifade etmiştir. Şu halde imanla birlkte gerekli olan islamın amel cephesi yani Namaz Oruç Hacc Zekat Ve Muammelat fert ve toplum hayatının tabi olması gereken kurallara helal haram hudutlarını tayin eden hükümler vardır...Müslüman yapması ve yapmaması gerekenleri bilmek zorundadır..Aksi halde islamı yaşaması mümkün olmaz..Din olarak islam insanların yaradılış gayesine ulaşabilmesi için takibi gereken ilahi bir nizamdır..Bu nizam kıyamete dek baki kalacaktır..Maddi manevi olarak her husustasadet meyvesi veren bu ilahi nizamın hükümlerinde Hz Muhammed s.a.v ın irtihalinden sonra derin ilim sahibi olan imamların içtihadları neticesinde bir takım görüş farklılıkları doğmuşturki mezheplerin çıkışı burdan gelmektedir..Bu görüş farklılıkları sadece çeşitli mezhepler arasında değil..Aynı mezhep dairesinin içinde bile vardır..Fıkıh konularında bilgi sahibi olmayan herhangi bir kişi böyle bir ihtilafa şaşabilir..Mademki din aynı şeriat aynı hak tektir çağlamaz kaynak tektir oda ilahi vahiydir görşler niçi çoğalıyor..Niçin mezheler çıkmış niçin tek ümmet olmaları dikate alınarak müslümanların üzerinde yürüyeceği tek bir yol kabul edilmiyor denilebilir..Hatta mezheplerin ihtilafının şeriat veya teşri kaynağında çelişkiye götürecek bir ihtilaf oldugu vehmine de düşüledebilir..Bütün bunlar hepsi vehimdir batıldır..Alah cc korusungayri müslümlerin ortodoks ve katolik gibi bölümelerine benzer bir akide ayrılığı gibi de akla gelebilir..İslam mezheplerinin ihtilafı ümmet için rahmet ve kolalık övünç ve iftifak kaynağıdır..Usul kaide ve itikatta değildir.Bütün bunlarınhepsinden anlaşılıyorki fakihlerin ihtilafı sadece islam şeriatının amelle ilgili kaynaklarıyla sınırlıdır..Hatta şunuda diyebiliriz..Mezhepler şeri delillerden bazılarının hükmünün doğrudan anlaşılması çin içtihadın bizzat kendisinin zorladığı bir zarurettir..Nitekim dünya tarihlerinde bellidir ki bazı kanun maddelerinin tefsir meselesi ve yazımcılarn kendi aralarında ihtilaf çıkmasıda bu kabildendir..İslam mezhebindeki ihtilafların bir kaynağıda nassların anlaşılması hükümlerin sebep ve neticelerini anlamadaşahsi fikirlerin ve düşüncelerin farklılığıdır..Bütün bunlar teşri kaynağının birliğine ve şeriatta çelişki bulunmasına ters değildir..Çünkü şeriatta çelişki yoktur..

Bütün insanlar çoğu konularda aciz oldukları gibi müştehitlerin de şeriatın bazı ahkamında elbette acizlik çekmeleri sebebiyle ihtilaf doğmaktadır..Fakat müçtehitlerin bu görüşlerinden herhangi biri ile amel etmek caizdir..Tereddüt hallerinde anlayış ve yorumarın farklı olmaması için uygun bir zemindir..Amr bin as ve Ebu Hureyre r.a den rivayetle Peygamberimiz s.a.v buyuduki.. Hakİm içtihat edip isabet ederse iki ecir vardır yanılırsa bir ecir vardır..Bu Hadisi şeriften açıkça anlaşılmaktadır kiİslamın teşri kaynağınn yorumuna kendini veren alimler yanılsalarda yinede bir sevap alırlar..Artık burdan siz yola çıkın ..VESSELAM..

Zemahşeri 31 Mart 2011 00:57

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Amr b as ?????? kim biliyonmu kardeş münafıkların başı ve o rivayet yalan bir rivayet

kamer34 31 Mart 2011 01:34

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Zemahşehrili abim hadisin metninde sıkıntı var gibi bir durum gözüküyor.

Fakat Amr bin As hususunda eminmisin.

Onun mekke fethinden önce halid bin velid ile birlikte müslüman olduğunu biliyorum.Ayrıca islam ordusunda komutanlık yaptığını bir kaç dil bildiğini biliyorum.
Acaba farklı kişilerdenmi bahs ediyoruz onuda bilemiyorum.

Münafıkların başıda ibn-e selül olduğunuda biliyorum.

Bu konuda tam bilgi verirsen memnun oluruz

Zemahşeri 31 Mart 2011 08:49

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Kamer bey amr bin as cemel sıffin dönemini araştır halife osmanın döneminde yaptığı hile ve entrikalar talha ve ubeydullahın ölümlerinde oynadığı rol hakem olayında yaptığı hile vb çok mikropluğu olan insan süfyan vb iman ettikleri hususunda tartışmak istemiyom tevbe suresinde şeytan soyu olarak geçen ayetin nüzul sebebi süfyandır çok fazla yazmak istemiyom ümeyye oğulları hakkında çünkü sayın hz putçuları hemen beni dinsiz ilan etmeye hazırdırlar ama binleri katledenleri yerlere göklere sığdırırlar saygılar sayın kamer bey....

kamer34 31 Mart 2011 14:43

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Güzel abim ben sıffın savaşındaki mevzuları biliyorum.Şuna emin ol o dönem çok karışık ve tam bir cennet cehennem çizgisinın inceldiği bir dönem. O yüzden o dönem hakkında fazla kesin konuşmak hiçte kolay değildir.

Şuna emin ol Hz.Ali'ye yapılan haksızlıklar ve zulüm tavan yaptığı hususunda hiç bir şüphem yok. Muaviye ile haricileri kıyaslarken Hz.alinin şu cevabı manidardır.
"Hakkı ararken hataya düşen kişi, batılı arayıp da onu elde eden kişi gibi değildir."

Velahasıl sıkıntılı bir dönem fakat münafıklık tanımı kanımca biraz fazla ağır bir itham olsa gerek

FECR 31 Mart 2011 18:15

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Amr b.As hakkında münafıklık ithamı gerçekten ağır olmuş.
Sahabelerin hatasız-günahsız olduğunu kabul etmek ne kadar yerinde-doğru bir davranış değilse,yine sahabelerin bir kısmının o zamanki siyasi ortamda yanlış yapmaları,yanlış tercih yapmalarından dolayı da onlara münafık damgasını vurmak yerinde olmaz diye düşünüyorum.

Medine-web 31 Mart 2011 21:22

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Alıntı:

Zemahşeri Üyemizden Alıntı (Mesaj 123876)
Amr b as ?????? kim biliyonmu kardeş münafıkların başı ve o rivayet yalan bir rivayet

zemahşeri gibi bir alimin adını kulanarak ashabı kiramı tekfir etmek çelişki olsa gerek! ashabı kiram hakkında bu yersiz ve haddini aşan çıkışınızı kınıyorum!


Alıntı:

Zemahşeri Üyemizden Alıntı (Mesaj 123881)
Kamer bey amr bin as cemel sıffin dönemini araştır halife osmanın döneminde yaptığı hile ve entrikalar talha ve ubeydullahın ölümlerinde oynadığı rol hakem olayında yaptığı hile vb çok mikropluğu olan insan süfyan vb iman ettikleri hususunda tartışmak istemiyom tevbe suresinde şeytan soyu olarak geçen ayetin nüzul sebebi süfyandır çok fazla yazmak istemiyom ümeyye oğulları hakkında çünkü sayın hz putçuları hemen beni dinsiz ilan etmeye hazırdırlar ama binleri katledenleri yerlere göklere sığdırırlar saygılar sayın kamer bey....

eğer şeytan soyu olarak algılarsanız,Resulullahın muhterem eşlerinden biri ebu süfyanın kızıdır.dolayısıyla Resulullahı şeytan soyu ile evlendirmiş olursunuz.! :(((

sizi ashabı kiram adil uzatmanızdan,hakaretlerinizden dolayı kalıcı banlıyorum.

kamer34 01 Nisan 2011 00:58

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Şunu unutmamak lazımki Hz.Osman halifenin imam Hz.Ali halifenin dönemleri islam dünyası açısından çok sıkıntılı bir dönemdir. Bizim bildiklerimiz ve bilmediklerimiz çok meseleler vardır o dönemde yani o dönem bize kapalı bir dönemdir.

O an yaşayan müslümanların gerek ruh halleri olsun gerek siyasi durumları olsun bizim bu kadar asır sonra tam olarak bilmemizin ve onları tam olarak onları anlamamızın imkanı yoktur. O dönem değişik fırkaların hortladığı büyük alimlerin dahi kafasının karıştığı garipliklerin akıl almaz olayların peşpeşe meydana geldiği bir dönemdir.

Bu garipliklerden bir taneside iki müslüman ordunun karşıya gelmesi her iki safların içerisinde de güzide sahabilerin olmasıdır.öreniğin hz.aişe (r.a) annemiz hz.ali (r.a) ayrı ayrı saflarda yer almışlardır.

Bizler o yaşanmış feci olaylardan dersler çıkarmamız ibretler almamız aynı hatalara düşmememiz açısından o dönemin tarihini bilmek elbettetki faydalıdır. fakat o insanlar hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadan ağır hükümler vermemiz kanımca çok yanlıştır.

Geçmişte vefat etmiş bazı insanların fikirleri üzerine yazıyor çiziyor yorumlar yapıyoruz bunu anlayabilirim çünkü fikilerini konuştuğumuz tartıştığımız insanlardan bizlere fikirlerini yansıtan kitaplar yazılar elimizde mevcut olduğundan dolayıdır bizler onları konuşyoruz.

Fakat bazı zatlar hakkında böyle kaynaklar olmadığı halde ağır ithamlarda bulunmak bence sağlıklı değerlendirmeler değildir.

Numan Yalçın 03 Nisan 2011 12:52

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
İslamiyet’teki farklı mezheplerin hikmeti nedir ?


İslam düşmanları tarafından işletilen mevzulardan biri de "mezhep" meselesidir. Mezhep meselesi bir taraftan İslam'da bir ihtilaf unsuru gibi gösterilmeye çalışılırken, diğer taraftan bir takım demagojilerle saf zihinler bulandırılmak istenmektedir. Meselenin üzerine biraz eğildiğimiz zaman mezheplerin bir ihtiyaçtan doğduğu, hiç bir zaman ihtilaf unsuru olmadığı anlaşılacaktır.

İtikat ve amel diye iki kısımdan meydana gelen İslam dininde, mezhepler, ameli (pratikte yaşanan) kısımları mevzu olarak ele alır. Birden fazla mezhebin meydana gelmesi, nazari prensiplerin mezhep imamlarınca farklı anlaşılmasından ileri gelmiştir.(1)

Mesela Hz. Peygamber (a.s.m.) efendimiz namaz kılarken mübarek alınlarına taş batar ve alınları kanar. Hz. Aişe (r.a.) validemiz taşı Peygamber (a.s.m.) efendimizin alnından alarak yere atarlar. Peygamber (a.s.m.) efendimiz yeniden abdest alarak namazlarını kılarlar. Peygamber (a.s.m.) efendimiz yeniden abdest aldıklarına göre abdestleri bozulmuştur. Hanefi mezhebi imamı, İmam Azam Ebu Hanife hazretleri ile Şafii mezhebi imamı, İmam Şafii hazretleri abdesti bozan meseleleri ele alırken bu meseleyi değerlendirirler. İmam-ı Azam hazretleri, "Peygamber (a.s.m.) efendimizin alnına batan taş kan çıkardığı için Resulullah (a.s.m.) efendimiz abdest almıştır" hükmüne varırken; Şafii hazretleri abdestin bozulmasını Hz. Aişe (r.a.) validemizin Peygamber (a.s.m.) efendimizin alnına dokunmasına bağlamıştır. Böylece Hanefi mezhebinde az bir kan abdesti bozan sebeplerden biri olurken, Şafii mezhebinde kadının temasıyla abdestin bozulması kaide olarak benimsenmiştir. Görüldüğü gibi her iki hüküm de doğrudur ve haklı bir gerekçeye dayanmaktadır.

MEZHEPLERİN DOĞUŞU

Peygamber (a.s.m.) efendimize kadar itikadi noktalarda aynı olan şeriatlar teferruat kısımlarında değişerek gelmiş, hatta bir asırda ayrı ayrı kavimlere ayrı şeriatlar gelmiştir. Ancak Peygamber (a.s.m.) efendimizle birlikte daha başka şeriatlara ihtiyaç kalmamış ve O'nun dini bütün asırlara kafi gelmiştir. Fakat teferruat meselelerde bir takım mezheplere ihtiyaç kalmıştır. Cenab-ı Allah tarafından vazifeli olarak gönderilen hak mezheplerin imamları bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmişler ve insanoğlunun bütün ihtiyaçlarına cevap vermişlerdir. Peygamber (a.s.m.) efendimiz bir mucize olarak bu imamların geleceklerini ve büyük bir vazife yapacaklarını daha bunlar gelmeden haber vermiş(2) ve bu mümtaz şahsiyetler de yapmış oldukları hizmetlerle Resulullah (a.s.m.) efendimizi fiilen tasdik etmişlerdir...

İslam mezhepleri -bir iki cüz'i mesele hariç- hiç bir zaman iç harp ve karışıklıklara yol açmamış(3) ve bu mezheplerin imamları da birbirine daima saygılı olmuşlar, birbirlerini red ve inkar etmemişlerdir. Ayrıca bir mezhep tesis etmek niyetiyle ortaya iddialı bir şekilde çıkmamışlar, daha sonra bir araya toplanarak bir mezhep haline getirilen içtihatlarını zaman ve ihtiyaç anında ortaya koymuşlardır.

Mesela: İmam-ı Azam (H. 80-150) bir hadise ile ilgili olarak fetva verdikleri zaman, "Bu Numan bin Sabit'in (İmam-ı Azam) reyidir. Çıkarabildiğimiz reylerin en güzeli budur. Kim bundan daha güzelini ileri sürerse, doğruya daha yakın olan odur." derdi.

İmam Malik (Maliki mezhebi kurucusu. H.93-179), "Ben bir beşerim. Bazen hata, bazen de isabet ederim. Bu sebeple benim rey ve içtihadımı tetkik ediniz. Kitap veya sünnete uygun bulursanız, kabul ediniz, bulmazsanız reddediniz." demiştir.(4)

Hanbeli mezhebi kurucusu İmam-ı Hanbeli (H. 164-241) ve İmam-ı Şafii hazretleri (H. 150-204) de hiç bir zaman iddialı konuşmamışlar ve meslektaşlarını rencide edici sözler söylememişlerdir. Daha sonra bu büyük insanların rey ve içtihatları talebeleri ve alimler tarafından bir araya getirilerek Müslümanların gönül huzuru içerisinde ibadet yapmalarını temin etmişlerdir.

HAK BÖLÜNÜR MÜ?

Bir zamanlar gazete sütunlarından Müslümanlara meydan okurcasına sorulan ve halen köşe bucak tekrarlanan bir soru vardır: "Hak bir olur; nasıl böyle dört mezhebin ayrı ayrı, bazan birbirine zıt hükümleri hak olabilir?"

Bu soruya Bediüzzaman Said Nursi hazretleri özetle şu cevabı verir: "Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre beş hüküm alır. Önemli miktarda su kaybeden bir hastaya su içmesi vaciptir, şarttır. Yeni ameliyattan çıkmış bir hastaya zehir gibi zararlıdır. Tıbben ona haramdır. Diğer bir hastaya kısmen zararlıdır; su içmek ona tıbben mekruhtur. Diğer birisine zararsız menfaat verir, tıbben ona sünnettir. Diğer birisine de ne zarardır ne de menfaattır. Tıbben ona mübahtır afiyetle içsin... İşte burada hak taadüt etti, birden fazla oldu. Beşi de haktır. "Su yalnız ilaçtır, yalnız vaciptir, başka hükmü yoktur." denilebilir mi?
İşte bunun gibi İlahi hükümler mezheplere uyanlara göre değişir. Hem hak olarak değişir ve her biri de hak olur, maslahat olur... Mesela, bugün bile Şafii mezhebine mensup olanların genel karakteri köylülüğe ve bedeviliğe daha yakındır. Cemaatı bir vücut haline getiren hayat-ı içtimaiyyede (sosyal hayatta) eksik olduğundan her biri namazda imam arkasında fatihayı ayrı ayrı okuyarak, Cenab-ı Allah'a kendi dertlerini bizzat söylerler ve O'ndan ne istediklerini ifade ederler. İmam-ı Azam'a tabi olanlar ise genellikle medeniyete ve şehirliliğe daha yakın ve içtimai yaşayış da müsait olduğundan bir cemaat bir şahıs hükmüne girip bir tek adam herkes namına söyler, ona uyanlar kalben onu tasdik ettiklerinden ve onun sözü herkesin sözü hükmüne geçtiğinden Hanefi mezhebi mensupları imam arkasında fatiha okumazlar...
Birbirinden farklı gibi görünen mezheplerdeki teferruat meselelerinin hangisini ele alsak, imamların dayandıkları noktaların hak ve hakikat olduğunu görebiliriz. Bu hususta İmam Şarani hazretleri "Mizan" isimli bir eser yazarak, mezhep imamları arasında bir mukayese yaparak hangi hükmü nasıl anladıklarını ortaya koymuştur." (5)

Mezhep imamları İslami meselelerde değil uygulanış tarzında kendilerine göre haklı sebeplerle ihtilaf etmişlerdir. Mesela abdest alırken başa meshetmekte bütün imamlar ittifak etmişlerdir. Ancak meshin tarzında ve miktarında ihtilaf etmişlerdir.

Abdesti bizlere farz kılan Rabbimizin, "başınıza meshediniz" emri "bi ruusikum" ibaresiyle gelmiştir. Dillerin en zengini olan Arapça'da çeşitli kelimelerin başına gelen ‘b’ harfi, bazan "güzelleştirmek", bazan "bazı" manasını vermek, bazan da "bitiştirmek" manasını vermek için gelir. Abdest ayetinin "ruusiküm" kelimesinin başına gelen ‘b’ harfini mezhep imamlarının her biri ayrı manada anlamışlar ve bundan farklı bir uygulama ortaya çıkmıştır. Buradaki ‘b’ harfi her üç manaya da gelir. Bunun içindir ki İmam-ı Malik hazretleri:
“Başa meshederken, başın tamamı meshedilmelidir. Zira buradaki ‘b’ harfi kelimeyi güzelleştirmek için gelmiştir. Kendi başına bir manası yoktur” der. İmam-ı Ebu Hanife hazretleri ise: “Bu ‘b’ bazı manasına gelen ‘b’dir. Başın bazısına meshedilse kafi gelir” der. İmam-ı Şafii hazretleri ise: “Bu ‘b’ bitişmek manasına gelen ‘b’dir. Sadece elin başa bitişmesi, birkaç kıla değmesi kifayet eder, mesh tamam olur” der. Hal böyle olunca mezhep imamlarının her birinin hak yolda oldukları, teferruattaki ayrılık gibi görünen hükümlerin bir ihtilaf konusu olmadığı kendiliğinden ortaya çıkar ve kötü maksatlı olanların iddialarını havada bırakır...(6)

Bu arada kanun maddesi bir olduğu halde anlayış farklarından aynı meselede çeşitli mahkemelerden birbirine yüzde yüz zıt ve farklı hükümler ortaya çıkmaktadır. Birisi ortaya çıkıp da "bu neden böyle oluyor?" diyemezken mezhep meselesinin dile dolanması iyi niyetle ve gerçekçilikle bağdaştırılamaz.

Mezhepler birleşebilir mi? İnsanoğlunun bir hayat seviyesinde bulunmayışı şeriatları bir olduğu halde mezheplerinin farklı olmasında rol oynamıştır. Şayet insanoğlunun mutlak bir ekseriyeti bir yüksek okulun talebesi gibi yaşayış tarzında bir hayat seviyesine girse o zaman mezhepler birleştirilebilir. Fakat dünyanın şu andaki durumu o hale müsaade etmediği gibi mezhepler de bir olmaz, birleştirilemez.(7)

Dolayısıyla her bir mümin bir mezhep üzere ibadetini yapmaya, bir mezhebi taklit etmeye mecburdur. Ancak mezhep imamları ve büyük müçtehitler birbirlerini taklit etmeye mecbur değildir, kendi içtihatları üzere amel ederler. Bunun dışında ileri geri konuşanlar ve mezhep imamlarına dil uzatanlarda bir art niyet aramak ve sözlerine itibar etmemek gerektir.

MEZHEPLER ARASINDA TELFİK YAPILABİLİR Mİ, YA DA KİMLER YAPABİLİR?

Bir de telfik meselesi vardır. Telfik fıkıh usulünde "Muayyen bir mesele ve maddede iki veya daha fazla mezhebin hükümlerini bir araya getirmek." şeklinde tarif edilir. Telfik de yine mezhep imamları veya onların derecesinde olan kimseler tarafından yapılır. Telfikten sonra ortaya hiçbir mezhebin kabul edemeyeceği bir hüküm çıkarsa bu telfik caiz değildir. Mesela: Nikahta Hanefi, Maliki ve Şafii mezheplerini birleştirerek "velisiz, mehirsiz ve şahitsiz" bir nikah akdi yapılsa bu nikah geçersizdir. Zira böyle bir tarzı ne bir mezhep imamı ne de bir başka müçtehit benimsemiştir.(8)

Genel görüş, bir hadisenin vukuundan ve belli bir hükümle amelden sonra o hadisenin hükmünü değiştiren bir başka mezhebin hükmünü benimsemenin caiz olmaması şeklindedir. Ancak telafisi imkansız meselelerde yapılan işin bir mezhebin hükmüne uygun olması mezheplerin rahmet oluş cihetidir ve insanı kalp huzuruna götürür. Mesela İmam Ebu Yusuf hamamda yıkandıktan sonra Cuma namazını kılar. Bilahare kendisine hamamın haznesinde ölü bir fare bulunduğu haber verilir. Hanefi mezhebine göre Ebu Yusuf hazretlerinin abdesti sahih olmamıştır ve böylece Cuma namazını kılmıştır. Fakat yeniden Cuma namazı kılması mümkün olmadığı için Ebu Yusuf hazretleri "Medine'li olan kardeşlerimizin reyleriyle amel etmiş oluruz." demiştir... Ama telafisi mümkün meselelerde telfik caiz değildir. O zaman öyle bir kapı açılır ki dini hayatımız alt-üst olur.

Bu meseleye bir fiili bilmeden işledikten sonra başvurulabilir. Bu da telafisi imkansız meselelerde olabilir. Mesela Cuma namazı gibi. Çünkü Cuma namazı belli bir vakitte belli şartlarda kılınır. O vakit çıktıktan sonra bu namazın kazası diye bir durum yoktur. Ama bir öğle namazı böyle değildir. Namazı bozacak bir durumun farkına sonradan varılınca, vakit çıkmamışsa yeniden kılınır, vakit çıkmışsa kaza edilir.



KAYNAKLAR

1. Mektubat, s. 449, Bediüzzaman Said Nursi.
2. a.g.e., s. 108
3. a.g.e., s. 449
4. Fıkıh Usulü, Hayreddin Karaman, s. 33.
5. Sözler, Bediüzzaman Said Nursi, s. 513.
6. Hayat ve Biz, Ahmed Şahin, s. 235
7. Sözler, Bediüzzaman Said Nursi, s. 512.
8. Fıkıh Usulü, Hayreddin Karaman, s. 34-35

Gerçeğe Doğru C:3, Zafer Yayınları


ALINT

Numan Yalçın 03 Nisan 2011 12:59

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Bismillahirrahmanirrahim

Mezhep sözlük anlamı olarak” gitmek, izlemek, gidilen yol” demektir. Terim anlamı olarak ise, dinin aslî (inanç) veya fer’î (ibadet-muamelat) hükümlerinin dayandığı delilleri bulmakta ve bunlardan hüküm çıkarıp yorumlamakta otorite sayılan âlimlerin (müctehid) ortaya koyduğu görüşlerin tamamı veya belirledikleri sistem manasına gelmektedir.

Mezheplerin, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz döneminde olmaması gayet doğaldır. Efendimiz (S.A.V.) hayatta iken sahabeler arasında herhangi bir ihtilaf yoktu. Dinin usul ve füruunda sahabelerden bazısının anlamadığı bir mesele çıkarsa, Hz. Peygamber (S.A.V.)\'e sorar, O da açıklardı.

Fakat Efendimiz (S.A.V.)’in vefatından ve bilhassa Hz.Ebubekir ve Hz. Ömer dönemlerinden sonra çıkan ihtilaf ve fitnelerle birlikte ilk siyasi ve bidat mezhepler ortaya çıkmıştır. Bu siyasi mezhepler dini kisveye bürünmüşlerdi.

Şunu belirtelim ki akaidde ihtilaf zararlıdır. Akaidde ihtilaf, bid\'at ve sapıklığa götürür. Sapıklık da büyüdüğü zaman küfre kadar iletir. Akaidde ihtilaf, İslam ümmetinin birliğini bozar, dinde tefrika doğurur. Bu sebeple, sahabe ve bunlara güzellikle tabi olan selef âlimleri akaidde ihtilafı haram saymışlar ve buna asla cevaz vermemiş1erdir. Çünkü ümmetin birlik ve dayanışmasını aynı iman esasları etrafında ittifak etmek sağlar. Kamil imanın müminleri birbirleriyle birleştirdiği kadar başka hiç bir şey birleştiremez.

Fıkıhtaki ihtilaflar, itikattaki ihtilaflar gibi bid\'at ve delâlete götürmez. İtikadî ile amelî hükümdeki ihtilaf arasında büyük fark vardır. İslâm dininin akaidinde kesin delilsiz ihtilaf haram, bid\'at ve dalalet sayılırken fıkhi meselelerde içtihadların farklılığı rahmet sayılmıştır. Böylece zaman ve mekânlara göre ümmete geniş imkânlar sağlanmış olur.

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Muaz İbn Cebel'i Yemen'e vali olarak gönderirken ona sordu. "Ne ile hükmedeceksin?" O da "Allah'ın kitabıyla" ,"-Onda bulamazsan." Muaz:"Rasulullah'ın sünnetiyle hükmederim" dedi- "Bunların her ikisinde de bulamazsan ne yaparsın." diye sorunca, Muaz: "O zaman re'yimle (görüşümle) içtihad ederim." dedi. Rasulullah bu cevaptan memnun kalarak "Rasulünün elçisini, resulünün razı olacağı bir şeye muvaffak kılan Allah'a hamdolsun " dedi.(1)

Böylece Rasulullah Kitap ve Sünnet'te hükmü bulunmayan meseleler hakkında ictihad etmesine izin verdi. Fakih sahabiler de Muaz b. Cebel\'in yolunu takip ettiler.

Abdullah (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
“Müslümanların güzel gördüğü birşey, ALLAH katında da güzeldir”(2) buyurmuştur.

Bu sebeple müslümanların dini varlıklarını temsil eden bütün müçtehitlerin bir mesele hakkında aynı görüş ve kanaatta bulunmaları, o mesele hakkında şer\'an muteber bir delildir, bir hüccettir.

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, müctehidin içtihadında isabet ederse, iki sevap, iyi niyetle Allah rızası için yaptığı içtihadında hata ederse, bir sevap alacağını ifade etmiştir.(3)

Mezheplerin Kuruluşu


Hicri 1. yüzyılın sonlarından itibaren mezheplerin kurucuları, akaid ve fıkıhtaki görüşlerini beyan ederler, meselelerin hükümlerini açıklarlardı. Bunlardan okuyanlar ve yazanlar, sözlerini ve içtihadlarını duyan insanlar, bunların görüş ve açıklamalarına uyarlardı. Böylece bu zatların görüş ve içtihadları halkın anlayışlarında bir mezhep olarak yerleşip kalmıştır. Mezhep sahibi olan bu büyük âlim ve imamlar hiç bir zaman, biz bir mezhep kuruyoruz, bize uyunuz, diye halkı görüşlerine uymaya çağırmazlardı. Hükümdar, emir gibi kimselerin davet ve emriyle de bir mezhep kurmaya yeltenmemişlerdi.

Mezheplerin ortaya çıkışına neden olan sebepler olarak şunlar zikredilebilir:

İnsanların anlayış-zeka seviyelerin farklı olması; insanların arzu ve isteklerinin uyuşmaması; metod ve ölçülerin farklı olması, mesela mutezile aklı esas almış, ehlisünnet ise nakli esas alırken aklı destekleyici olarak görmüştür. Kuranda muhkem ve müteşahih ayetlerin bulunması, Müteşabih nasların belirlenmesi ve bunların tefsir ve te\'villerinin ihtilafa yol açması; hadislerin, zabt edilme ve senedi konusunda konulan şartlar sebebiyle sahih, hasen ve zayıf kısımlarına ayrılması, zayıf hadisle amel edilip edilemeyeceği gibi meselelerin ihtilafa yol açması; Arapça’nin belagat ve gramerinin tüm incelikleriyle bilinememesi; hilafet çekişmeleri, ırkçılığın gelişmesi, fethedilen yeni yerlerde yeni kültürlerle karşılaşılması, örf ve adetlerin değişiklik göstermesi gibi nedenler mezheplerin ortaya çıkmasına sebep olmuşlardır.

Mezhepler Bidat midir?

Bugün mezhepleri bidat olarak değerlendirmek doğru değildir. Bid\'at; bazı kimselerin dinde olmayan bir şeyi sonradan ortaya atıp bunu şer\'î imiş gibi göstermeleri ve bununla Allah\'a ibadeti kastetmeleridir.

“Asr-ı Saadet’te mezhep yoktu, binaenaleyh bid’attir” diyenler yanılgı içindedir. Asr-ı Saadet’te Mushaf (Kitap şeklinde Kur’ân) da yoktu. Mushafa da mı bid’at diyeceğiz? Mushaf Kitabullah’ın metninin, İlâhî nazmın tamamını bir araya getirmiştir; fıkıh mezhepleri de Kur’ân’ın ve Sünnetin hükümlerini bir araya getirmiştir. Hiçbir kimsenin hakkı ve haddi yoktur ki kendi kafasından bir hüküm koyabilsin.

Mezhepler rahmettir

Bugün dört büyük mezhep, müslümanlar hakkında bir ilahi rahmettir. Bunlar dört temel delilden dini hükümleri çıkarmış, müslümanlara takip edecekleri yolu açıkça göstermişlerdir. Artık bunlardan her hangisinin mezhebine uyan bir Müslüman hak bir mezhebe intisap etmiş, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz\'in yolunda bulunmuş olur.

Bu pek muhterem müçtehitlerin hepsi de dini meselelerin esasında ittifak etmişlerdir. Aralarında bir ayrılık yoktur. Ancak ikinci derecede bulunan bir kısım fer\'î (ayrıntılı) meselelerde ihtilaf etmişlerdir. Fakat güzelce incelenirse görülür ki, bunların birçoğu da görünüşte bir ihtilaftan başka şey değildir. Çünkü bu meselelerin birçoğunda bu mübarek zatlardan biri, bir azimet ve takva yolunu, diğeri de bir ruhsat ve müsaade yolunu tercih etmiş, bu şekilde ümmet-i merhumenin önünde geniş bir rahmet sahası açık bulunmuştur. İşte Abdullah ibn-i Abbas (R.A.) den rivayet edilen Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin: “Ümmetimin ihtilafı bir rahmettir.” (4) hadis-i şerifi ile buna işaret buyrulmuştur.

Dinimizin bir ilâhî yönü, bir de insanların anladığı ve uyguladığı yönü vardır. Mezhep, bunlardan ikincisine karşılık gelmektedir. Dolayısıyla mezhep, bir veya birkaç meselede kendine has bir anlayış geliştirip başkalarına muhalefet eden kimsenin oluşturduğu basit bir olgu olmayıp İslâm\'ı benimseyen bir zümrenin bütün fikir ve amel tarzları ile töre, âdet ve geleneklerinin bütününü ifade eder.

Bir Mezhebe Tabi Olmak Zorunluluk mudur?
Dinin temel kaynaklarından hüküm çıkarmaya gücü yetmeyen kimselerin bu işin ehli olan müçtehid kimselere tabi olması, Allah Teâlâ’nın kesin bir emridir. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: "…Eğer bilmiyorsanız, ehl-i zikre, bilenlere sorun." (5)

Ayet-i Kerimede geçen “ehl-i zikir”den maksat âlimlerdir. Bu emirden de anlaşılmaktadır ki: Müminler, bilmediklerini bilenlere sormakla mükelleftirler. Bu nedenle herkes tabi olduğu mezhebe göre hareket etmeli ve bundan sorumlu olacağını bilmelidir.

Evet… Düşünmeli ki, müslümanlıkta ibadetlere, muamelelere ve diğer konulara âit ne kadar çok meseleler vardır. Bunların hükümlerini, Kur\'an-ı Mübin ile hadis-i şeriflerden ve ümmetin icmâından bulup meydana çıkarmak öyle her müslüman için kolay birşey değildir. Bu pek büyük bir ihtisas işidir.

İşte bu yüksek müçtehitler, bu vazifeyi sadece Hak Teâlâ\'nın rızası için yapmış, müslümanlara lazım olan bütün meseleleri açıkça bildirmiş, her asırda milyonlarca ehli islama rehber olmuşlardır.



dipnot

(1)Ebû Dâvud; Akzıye:11; No:3592; 2/327; Tirmizi; Ahkam:3; No:1332; 3/62; Nesâî; Kuzat:11; No:5334; 8/230; A. b. Hanbel; 5/230
(2)Hakim, el-Müstedrek: 3/78, A,b.Hanbel, 1/379, Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, 9/112
(3)Buhari, el-İ\'tisam, 21; Müslim, el-Akdıye, 6
(4)Deylemi, Firdevs; No:6497; 4/160; Ebû Nuaym, Hılyetü’l-Evliya;7/119
(5)Nahl Sûresi:43


Mezhebleri inkar edenleri merak ediyorum neye göre ibadet edip hayat standartlarını belirliyorlar...



Alıntı...

@MAVERA@ 04 Nisan 2011 18:23

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Aslında sıkıntı mezhep alimlerimizin fikrilerinde yada fıkıhtaki farklı görüşlerinden kaynaklanmıyor. kamer34 hocamızında güzel bir şekilde dile getirdiği gibi mesele günümüzde mezheplere tabi olduğumuzu söyleyip asılda onlara tabi olmaşımızdadır. Asıl mesele bu.

Şimdi diyelimki biri imam azama tabi olur veya imam şafiiye tabi olur veya öbür imamlara bu kişi yanlış yapmış olmaz kanaatindeyim. ama bugün şafii yada hanefi olanlar onların yoluna tabi olmuyorlar.

imam azam yad imam şafii günümüzde ki bizim durumlarımızı görse muhtemelen bizleri tekfir ederlerdi. imam azama mevki verilmeisne rağmen bunu kabul etmemiş.kurana ters olan milletler kurana ters olan yasalar red edilmek zorundalar. bizler onların yolunda olduğumuzu söylüyor helal haramlarmızı kanunlarımızı insanların kanunlarından alıyoruz bu çelişkidir.

Numan Yalçın 04 Nisan 2011 19:46

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Alıntı:

müslümanlardan Üyemizden Alıntı (Mesaj 125411)
Mezhebleri inkar edenleri merak ediyorum neye göre ibadet edip hayat standartlarını belirliyorlar...

Numan hocadan alıntı..


MERAKA CEVAP ...


ve bütün kuran la peygamberi çakıştırmayan alimler başımın üstünedir bunun dışında ayrılığa farklılığa götüren fikir fakirleri ve heleki geçmişi şablonik olarak günümüze getiren ve günümüz fıkıhının oluşmaması için cehd eden zavallılarında unutmaması gereken bi uyarıyı yapayım KURAN EVRENSELDİR..










Mezheblere kaşı çıkmanızın sebebi Alimlerin Kur'an ile Peygamberi çakıştırdığı ise soruyorum size.. Mezheb imamlarının böyle bir çakıştırm yaptığından eminmisiniz.?




Zaten Kur'anın evrensel olması kimsenin karşı çıktığı bir mesele değil...



Alıntı:

müslümanlardan Üyemizden Alıntı (Mesaj 125411)


Ve unutmayalım ki kesin bilgi yalnız ALLAHIN DIR,bunun dışında her kes yanıla bildiği gibi geçmiş alimlerinide KUSURSUZ KABUL ETMEK KUSURLULUKTUR,ve hatta atalarının yaptığı hatanın aynısını yapıp sorgulayamayanlarda İSLAMIN DEĞİL ATALARININ İZİNDE OLANLARDIR,bunlarıda onlarca ayetle ATALARI İZİNDE OLANLAR BAŞLIĞINDA VERDİM....







Allahın İlimsahibi olduğuna itirazımız yok ama Alimlerin kusurlu olması mezhebe karşı olmaya gerçekten geçerli bir sebep mi ? Atalarımızın biz atalarımızın doğru yolda olduğundan eminiz. Zaten yanlış yolda olsalardı asırlar boyu Dünyaya hükmedemezlerdi. Sizin ataklarınızın yolundan şüpheniz varsa bilemeyiz...



Alıntı:

müslümanlardan Üyemizden Alıntı (Mesaj 125411)


İslam dini aklını hipotek edip sorgulamayanları TIPKI PUTPERESTLER gibi tekfir eder ATALARINIZ AKLETMEYEN OLSALARDA MI DİYE,ve geçmişten günümüze kadar 1400 yıllık süreçte MÜÇTEHİD alimlerin fikirlerini bırak ALLAHIN DİNİNİN KAYNAĞI OLAN KURANA BİR ŞEY KATMASALARDA KURANI MANADA VE İSLAMI PIRATİKTE BİR ÇOK KATMALARLA BOZMUŞLAR bunuda çoğunlukla DİN ADAMI KİSVESİNDE OLAN DİNSİZ LAİK DEMOKRATİK LEŞMEYE BAĞLI KALIP dini Allaha değil bu mercilere has kılanlar tarafından yapıl mıştır..






Dediğimiz gibi bizim atalarımızın yolundan şüphemiz yok... Dediğiniz gibi olsaydı Alimler ilave yapsaydı Dünyanın her yerinde Hafızlar aynı Kur'anı ezberleyemezdi farklı farklı Kur'anlar ezberlenirdi. Anlam olarak hiç bir şekilde fark göstermez herkes aynı Kur'anı yaşar. Alimleri karalayacak kadar cesareti nerden buldunuz bilmiyorum ama Ümmetimin Alimleri Beni israilin Peygamberi gibidir. Hadisini düşünürseniz anlarsınız.


Alıntı:

müslümanlardan Üyemizden Alıntı (Mesaj 125411)

Ben hanefi meshebindeyim deyip İMAM EBU HANİFENİN kendi dönemindeki İDARECİLERE koyduğu tavrı koyamayan zavallılar bu gün TAĞUTUN ÇANAK YALAYICILIĞINI YAPIP BİR YANDANDA islama hizmet ettiklerini sanıp MÜSLÜMANLARIDA MESHEPSİZLİKLE itham ediyorlarsa bunları KAHHAR OLAN ALLAHA HAVALE EDİYORUM...

Ben imam ebu hanifenin tavrını gösteriyor ve,
islamı Allaha değil,diyanet adı altında laik demokratik bi dine has kılanlara,

LA İLAHE İLLA ALLAH DİYOR VE imam ebu hanifeye saygı sevgi ve minneterlığımı gösteriyorum buyrun NUMAN BEY SIRA SİZDE...

İmam ebu hanifenin tavrınıda ancak şu aşağdaki ayatin ışığında islami kimliğini oluşturup sadece HESAP GÖRÜCÜ OLARAK Allahtan korkanlar yapar BUYRUNNNNNN SIRA SİZDE NUMAN BEY...


Madem ki, İMAM EBU HANİFE Hz. 'ne bu kadar inanıyorsanız bu mezheb karşıtlığı ve Diğer mezheblere karşı tavrınızın anlamı ne demek oluyor. Diyanetin uygulamaları ve mezheblere uyan kimselerin yaşayışı ve bu yaşantıların Mezheb İmamlarına tam uymaması mezheblere karşı olmaya sebeb olabilirmi bu mümkün mü?

Ve ben sizinle karşılıklı atışma meraklısı değilim sıra bana gelsin diye de dört gözle beklemiyorum.

Ve son olarak Peygamberimizin diğer Peygambere üstünlüklerinden biri de...

Ümmet-i Muhammedin Alimlerinin ittifakının Allah tarafından delil olarak kabul edilmesidir.

**** 05 Nisan 2011 01:27

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
Bizler yalnız ve yalnız takribe (Yakınlaşmaya-Yaklaştırmaya) Tevhide Vahdetin oluşmasına inanıyoruz Mezhepleri değil Mezhepçiliği! Reddediyoruz.

Yaşadığımız toplumlarda mezhepçilik sorunlarından öte İslam hakimmi değimli sorunu var Çünkü İslam’ın hakimiyeti olmadan Mezhep vb düşünülemez. Çünkü Kur’ani usule göre Mezheplerin oluşumu yorumlara dayalıdır. İslam’ın hakimiyeti toplumlara sunulmasında sorun olmadığı zaman bu vb sorunlar gündeme gelmelidir…

Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı tutunun ve birbirinizden kopmayın. Ve Allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayın: Siz birbirinize düşman iken kalplerinizi nasıl uzlaştırdı da O'nun lütfu ile kardeş oldunuz ve ateşli bir uçurumun kenarında (iken) sizi ondan (nasıl) korudu. Bu şekilde Allah mesajlarını size açıklar ki hidayet bulasınız,
(A’li İmran-103)

İslam yakınlaşmayı/yaklaştırmayı ‘’Hablullah’ı’’ emretmedir. Günümüze değin mezhepçilik adı altında yapılan tartışma ve kavgalarda hiçbir camia ve mezhep mensubu kendi mezhebinden dönüp muhalif bir mezhep kurma anlayışına girmemiştir. Tam aksine körü körüne elden bırakılmayan taassubi anlayış ile cepheleşmeler vahdet ilkesini alt üst ederek Şia/Sünni adları altında İslami ilkelerden kopulmaya başlanmıştır.

Açıkça belirtmem gerekirse fıkhi uygulamalarda Kur’ani metodu benimsemekteyim bilmediğim hususlara netlik kazandırana kadar Şia-Mutezile Maturidi fıkıh uygulamalarını taklit etmekteyim. Hiçbiri arasında ayrım yapmadan Resulullahın sahih sünnetini uygularım Şerri deliller esastır. Bu delillerin ana merkezi KUR’AN/SÜNNET’TİR.

İtikadi hususlarda Kuran merkeze alındığı sürece hiçbir ayrılığın olması düşünülemez. Teferruatlarda ise Şafii-Hanefi-Şia-Mutezile vb Mezheplerin uygulamalarında Allah’ın emanet olarak bahşettiği akıl merkeze alınarak Kuran ve peygamberi metoda uygun olan tercih edilir. Âlimlerin icma ile karar almış oldukları mevzuların tarih siyaset boyutu incelenerek teolojik incelemeden sonra benimsenir.

Mezhepler din olarak değilde dinin yorumu olarak ele alınmalıdır çünkü Allah indinde tek din vardır onun adıda ‘’Müslümanlık/İslam/Teslimiyettir’’

Şu ana kadar bu mezhepçilik, bu sindirmecilik zarardan başka herhangi bir şey sağlamamıştır. Hatta İslam yolunda bir sed teşkil edip ümmeti ve vahdeti parçalamıştır. Hususen davet ve hareket merhalesinde ideal İslami devlet oluşturulması karşısında, emperyalizmin kullandığı en keskin bir silahtır.

Yaşadığımız zaman sürecinde Müslümanlaşabilenlerin! İmam edebilenlerin gündeminde asırlardan bu yana mezhepçilik ayrılıkları adı altında gündem oluşturmaları vahdeti baltalamakta emperyalist güç odakları ve ona hizmet eden uşakların ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz. Bugün milyonların aç ve susuzluk ile mücadele ettiği bir dünyada ırkı dini milleti ne olursa olsun Allah’ın emri gereği zalim ve zorba güçlere karşı savunulması dururken birbirimiz ile uğraşarak zaman kaybı fitneye ortak olmaktan başka bir işe yaramaz.

21 Temmuz 1980 tarihinde İmam Humeyni (r.a) İslam âlemine seslenerek şu beyanda bulunmuş­tur:

‘Acaba şu tefrikadan kim istifade edebiliyor? Müslümanların Şia, Sünni, Hanefi, Hanbelî, gibi taksimlerle gündem oluşturması herhangi bir faide sağlayamaz. İslam hizmetinde ve İslam göl­gesi altında yaşamak isteyen tüm toplum fertlerinin bu gibi hassas meseleler uğraşmaması gerekmektedir.

Hepimiz kardeşiz, aynı kalp ile yaşıyoruz. Nihayet Hanefi bir kimse kendi âlimlerinin fetvaları ile amel etmektedir. Şafii’ler de kendi âlimlerinin fetvaları ile amel etmektedirler. Şurada ayrı bir kitle Şia kitlesi olup İmam Sadık’ın fetvaları ile amel etmektedirler. Bu ise ihtilafı (keşmekeşi) gerektirmez. Evet, birbirimize düşmemeliyiz, birbirimize karşı cephe almamalıyız. Hepimiz kardeşiz. Şia, Sünni kardeşler üzerinde, tüm ihtilaflı konulardan uzak durmak İslami bir vecibedir. İhtilaflardan yararlanan o kimseler ki, ne suniliğe inanıyorlar ve ne de Şiiliğe inanıyor­lar ve ne de Hanefi ve diğer İslami mezheplere inanıyorlar. Belki bunlar, İslam’ı kökünden söküp atmak peşindedirler. Aramıza tefrika tohumu atmaktadırlar. Aklınızı iyice başınıza alın. Hepimiz Müslüman’ız, Kur’an ve tevhit ehliyiz. Kur’an ve tevhit için çalışmalıyız
(Nidau’s-Sevrati’l İslamiyye, Tahran, s:4)

kamer34 05 Nisan 2011 01:34

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 

6- "Kendilerine peygamber gönderilenleri de peygamberleri de sorguya çekeceğiz.
7- Onlara olup bitenleri bilgimize dayanarak kesinlikle bir bir anlatacağız. Zira onlar hiçbir zaman bilgi alanımız dışında kalmamışlardı.
8- O gün tam doğru tartı vardır. Kimlerin tartıları ağır çekerse, onlar kurtuluşa ermişlerdir.
9- Kimlerin tartıları hafif kalırsa, onlar ayetlerimiz karşısında takındıkları zalimce tutumları yüzünden kendilerini mahvetmiş olurlar. "ARAF SURESİ

Medine-web 05 Nisan 2011 09:15

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
islam çerçevesinde olan tüm mezhepler kuran sünnet eksenlidir.hiç bir mezhep alimlerin kendi görüş ve vehimleri değildir.kurandan sünnetten anladıklarıdır.tüm mezhepler delillerini kurana sünnete dayandırmıştır.dolayısıyla bu mezhep kalitelidir şu kalitesizdir mantığı cahilliktir.elmamı lezzetli armutmu lezzetlidir mantığına benzer bu.elma elmadır armut armuttur.iştahın hevesin hangisini tercih ediyorsa onu tercih edersiniz.
ben mezhepsizim demek cahilane bir direniştir.çünkü islam ilimlerine vakıf olan her kişi bilir ki,kabul etmezsen bile islami yaşarsan adı yoksa da bir mezheptesin.
4 mezhebe göre öğle namazı 4 rekattır.mezhepsizler 5 mi kılacak?hani mezhebe uymamak için!
4 mezhebe göre iddeti bitmemiş kadın nikahlanamaz.mezhepsizler kıymalımı ?
4 mezhebe göre muta nikahı yasaktır.mezhepsizlere serbest mi ?
mezheplere uymuyorum diye çok komikleşirler.
4 mezhep imamları bir hüküm verdiğinde,delil olarak ya ayet ya hadis yada icma kıyası kullanmıştır.
mezheplere uymazsan bile delillerin ayet hadis icma olmayacak mı ?
yoksa ayet hadis dışında bir yol varda bizmi bilmiyoruz???
üstelik mezhepsizim diyenlerin çoğu cahildir,savunmaları gülünçtür.
1-hiç bir mezhep kurucu mezhep kurmak amacıyla ,yada ben mezhep kuruyorum buyurun bana uyun demiş değildir..
2-mezheplerin odak noktası Kuranı kerim ve sünnetir.bu konuda hemfikirdirler..
3-itikadi ve ameli mezheplerde yalnış yoktur,hepsi doğrudur.birisinin diğerinden üstünlüğüde yok..hepsi kuran sünnetten delilini almıştır.
4-örneğin kuranı kerimdeki nur 31(tesettür ayeti)konusunda hemfikirdirler.tesettür konusunda ihtilaf yok.ama mezheplerde bu tesettürün ne ile olması gerektiği noktasında ayrılık olması doğal..x derki çarşaf,y derki hayır manto,f derki hayır çadır,z derki entari..dikkat edin tesettür konusunda kimse tesettür olmasın demiyor,benim tercihim bu kıyafet olsun deniyor..işte o tercih meselesine mezhep görüşü denir..
5-mezhepleri eleştirmek,yadırgamak,ve kurucularıyla hesaplaşmak için,feraset,ilim,irfan,takva,seviye,donanım lazım..en azından onlar kadar kaliteyi yakalamak lazım ki,bilgi sahibi olsun ki söz sahibi olsun.kuranı kerim meali okuyarak dünyanın 8 .ci harikası olarak alim geçinenlerimiz meşhur..bu noktada kendilerine stop dense fena olmaz..
Allah tüm mezhep imamlarımıza rahmetiyle muamele eylesin...

kamer34 05 Nisan 2011 10:59

Cevap: Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?
 
5-mezhepleri eleştirmek,yadırgamak,ve kurucularıyla hesaplaşmak için,feraset,ilim,irfan,takva,seviye,donanım lazım..en azından onlar kadar kaliteyi yakalamak lazım ki,bilgi sahibi olsun ki söz sahibi olsun.kuranı kerim meali okuyarak dünyanın 8 .ci harikası olarak alim geçinenlerimiz meşhur..bu noktada kendilerine stop dense fena olmaz..
Allah tüm mezhep imamlarımıza rahmetiyle muamele eylesin...

MUHSİN hocadan alıntı

MUHSİN HOCAM mezhep imamalarına kimsenin karşı çıktığı yoktur.Kendi adıma söyleyeyim kim imam Azam, İmam Şafi-i, Medineli ilim deryası İmam Malik Ahmet bin Hanbel, imam Zeyd, imam Muhammed bakır velhasıl ismi duyulmuş veya duyulmamış imamalarımız hangisine uyarasa uysun farketmez bu imamalraımızın hepsinin itikadi düzün birer ilim deryalardır.

Bizim kalkıp üç beş tane ayet hadis ezberleyeip onların ilimleri ile kendimizi kıyaslamamız cahillikten başka birşey değildir. Yine kendi adıma söyleyeyim ben bir müslümanı okumayan araştırmayan cahil bilmeden taklitçi kendisini nisbet ettiği imamın görüşünü dahi bilmeyen işte bu tarz zihniyetlere çok ama çok karşıyım.

Müslüman araştırandır
Müslüman okuyandır
Müslüman bilgisi az olabilir ama cahil değildir
Müslüman ezbere taklit etmez ilmi yetmediği için delili güçlü olanı taklit eder.
Müslüman dinine iman eden ona saygı gösterendir.
Müslüman gücü nisbetinde aklını vahyin önüne koymadan vahyi doğru anlamada kullanandır.

Muhsin hocam velhasıl benim lugatımdaki müslüman tipi dünyayı titretendir.
Ben böyle taklitçi pasif kendisini nisbet ettiği dinin özünü dahi bilmeyen kişileri kınıyorum.

Birgün üsküdarda genç bir hıristiyanla konuşma imkanı buldum.Onunla sohbet ettik bu gençle konuştukça hıristiyanlık hakkında ne kadar bilgili olduğunu gördüm.Hatta belki inamayacaksınız islam hakkında dahi çok bilgili bir genç idi.Bana şunu söyledi

Bakın türkiyede bir avuç ermeni var siz bunları kendi içinizde eritemiyorsunuz sizin toplum olarak islamı arızalı yaşıyorsunuz.Şuna emin olun kurandan peygamberin sünnetinden bana birçok misaller verdi.

İşte benim tam olarak söylediğim bu bu hıristiyan genç hem incili iyi biliyordu hemde kendi dini karşısındaki dinleri iyi biliyordu.Aslında bu özellik müslümanda olması gereken bir özellik.fakat toplum malesef din konusunda çok geride çok.

MUHSİN HOCA dünyanın 8.harikasına stop denilmiştir emin olabilirsiniz.


SAAT: 11:36

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320