Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Soru Cevap Arşivi (https://www.forum.medineweb.net/650-soru-cevap-arsivi)
-   -   "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar" (https://www.forum.medineweb.net/soru-cevap-arsivi/19132-vequotdini-konular-hakkinda-sorular-cevaplarvequot.html)

FECR 14 Mayıs 2011 18:54

Cevap: "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar"
 
[QUOTE=müslümanlardan;132328]yalnız CUMA GÜNÜ ezandan önce verilen SALA AYETTEDE GEÇTİĞİ İÇİN CUMA NAMAZINA [TOPLANTI NAMAZI,VEYA YEVMUL ARUBA] rasulullah dönemindede bu çağrının olduğu vardır kanaatindeyim...

Ayrıca CUMA GÜNÜ YAPILAN SALA sadece CUMAYA HAS Bİ UYGULAMADIRQUOTE]

Bu kanaata hangi rivayeti esas alarak vardın?.Cuma günü bugünkü anlamda "sala okuma" uygulaması değil de Cuma günü salavat getirme sünnetinden bahsedilir.

Medineweb 14 Mayıs 2011 19:25

Cevap: "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar"
 
namaz için çağrı yapıldığı zaman diyo ama cuma namazı için demiyo..orda diğer namazlara çağıran ezan kasdedilmiş değilmi ?

FECR 14 Mayıs 2011 19:44

Cevap: "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar"
 
Alıntı:

müslümanlardan Üyemizden Alıntı (Mesaj 132335)
CUMA SÜRESİ..
9- Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

HOCAM AYETTEDE anlaşıldığı gibi NAMAZA ÇAĞRI AMA bu öyle bi namaz ki İSMİ CUMA OLAN yani sadece cumaya has halk tarafından bilinecekki BU ÇAĞRI CUMADIR ve devamında bunun farkına varanlar HEMEN ihtarıylay O YÖNE KOŞMAYA sevk olunmalıdır....

Bu çağrıyı EZAN olarak alırsak CUMA OLDUĞU BELİRTİSİ olmaz VE HEMEN İŞTİRAK OLMAZ ki cuma CEMAATLİ bi namzken DİĞER VAKİTLERDE BU ŞART OLMASSA OLMAZ DEĞİLDİR VE HALKTA EZAN OLURSA İŞTİRAK ETMEYE BİLİRDE DAHA SONRA KILARIM FALAN DİYE BİLİR VEYA BU İŞİMİ BİTİREYİMDE ÖYLE GİDEYİMDE DİYE BİLİR VE AYETTEDE İŞ YÖNÜNDEDE AÇIKLIK GETİRMİŞTİR....

Bunun içinde CUMAYA HAS Bİ ÇAĞRI OLMALI Kİ unutmaya meyyal olan İNSANLAR BUNUN CUMA OLDUĞUNU HATIRLASINLAR....


Zorlama bir te'vil olmuş.zira günümüzde "sala" verildiği zaman hemen namaza başlanmaz.Namazdan 1-2 saat önce sala verilir ki insanlara o günün cuma günü olduğu,haftalık toplanma günü olduğu hatırlatılmış oluyor.Ama Rasulullah zamanında böyle bir hatırlatmaya ihtiyaç duyulmamış.İnsanlar ezan ile namaza çağrılmıştır.Zaten ayete baktığımızda namaza çağrıldığında hemen koşun,ticareti,alışverişi bırakın deniyor.

FECR 16 Mayıs 2011 11:58

Cevap: "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar"
 
Alıntı:

müslümanlardan Üyemizden Alıntı (Mesaj 132847)
hocam TEVİL DEMİYELİMDE BUNA.....

bakın hocam şunu demişsiniz ,SALA OKUNDUĞUNDA HEMEN NAMAZA BAŞLANMAZ 1,2 SAAT sonra namaza başlanır.zaten SALANIN VERİLMESİ, NAMAZ HAZIRLIK içindir....Yalnız şunu demişsiniz,rasulullah döneminde böyle bi hatırlatmaya İHTİYAÇ DUYULMAMIŞ,böyle bi uygulamada yoktur ,Evet şayet rasulullah döneminde BÖYLE Bİ UYGULAMA YOKSA BU UYGULAMA KESİNLİKLE YANLIŞTIR....

Bu olayın örfi olduğunu daha önceki yazılarımızda yazmıştık.Örfi uygulamalar dinsel zorunluluk olarak telakki edilmediği yani dini farz,vacip,veya sünnet olarak kabul edilmediği ve islamın hükümlerine aykırı olmadığı müddetçe örfi uygulamalarda bir sakınca yoktur.

kamer34 24 Mayıs 2011 10:21

Cevap: "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar"
 
Selamun Aleykum

FECR hocanında işaret ettiği gibi din adına dinden olmayan örfler gelenekler adetler kabul edilmez. Örf ancak din adına olmayan meselelerde dine uygun şeylerde kabul edilir. Örneğin günümüzde bazı yörelerde kına gecesi gibi yada kız tarafının damat adayına gecelik kıyafetlerini alması gibi,yada bazı yörelerde mehir bedelinin miktarının o yörenin örfüne göre belirlenmesi gibi.

Bu tarz örfe dayanan ve islam dininin ruhuna aykırı olmayan örfi gelenekler islam hukukunda hakim tarafında ölçü olarak kabul edilir.

Asıl sorun olan meseleler bazı bidat olan ve din adına dinden olmayan şeylerin ortaya çıkarılmış olmasıdır. Dinde kaynağı olmayan din adına dayatılan şeyleri kabul etmemiz düşünülemez.

Medineweb 25Haziran 2011 10:03

Cevap: "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar"
 
bu başlık çoktandır sessiz bozalım bu sessizliği dimi ama :)

bi çocuğa Muhammed ismi takılınca o çocuk çağırıldığı zaman Muhammed denilince salavat getirilmelimidir?

YaŞuHa 25Haziran 2011 19:37

Cevap: "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar"
 
Selamun Aleykum
benimde nacizane bir sorum olacak. kaç zamandır bu konu hakkında araştırma yapıyorum lakin o kadar çok fikirler ortaya atılıyor ki ortasını bulmadım maalsef.
islama gireli bir buçuk yıl oldu Elhamdulillah
fakat mezhep konusunda hala kafam karışım
benim bir mezhebim olmak zorundamı? kuran da böyle bir ayete rastlamadım araştırmalarım sonucunda. bana bu konuda sünnet ışıgında bilgi verirseniz müteşekkir kalıcam sise inşallah
Fi emanillah

kamer34 26Haziran 2011 03:32

Cevap: "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar"
 
Dört Mezhepten Birine Uymak Şart Mıdır?

“Bismillahirrahamnirrahim”


Konuya girmeden önce şu hususu belirtmekte fayda vardır. İslam dininde EMİR sahiplerine veya din adamlarına uymak ancak şarta bağlandığı bu şartların yerine geldikten sonra itaat ve uymak söz konusu olabilmektedir.


Ey müminler, Allah'a itaat ediniz; Peygambere ve sizden olan devlet yetkililerine de itaat ediniz. Eğer gerçekten Allah'a ve ahiret gününe inanmışsanız herhangi bir konuda anlaşmazlığa düştüğünüzde o meselenin çözümünü Allah'a ve Peygamber'e havale ediniz. Bu sizin hesabınıza en hayırlı ve en iyi akıbet vaad eden bir tutumdur.” Nisa/59


Allah’a itaat rasule itaat mutlaktır bundan gayrisine itaat ancak Allah ve rasulunun yoluna bağlı oldukları müddetçe itaat söz konusu olabilir.
Peygamberlerden gayrisine itaat şart’a bağlandığı bu ayette açıkça anlaşılmaktadır.


Günümüzde bu algının nasıl anlaşıldığına baktığımızda peygamberden gayrisine itaat adeta ismet sıfatını kendilerine verilircesine körü körüne bir itaatten söz etmemiz hiçte yanlış olmayacaktır.


Günümüz insanlarının mezhep imamlarına itaat ve bağlılık algıları tam bir taasup ve körü körüne taklittten öteye gitmediğine tanık olmaktayız. Gerek isimleri ön plana çıkmış imamlarımız olsun gerekse isimleri ön plana çıkmamış nice imamlarımız olsun asla bir mezhep kurup insanları bu mezhep etrafında topladıklarına tanık olmak mümkün değildir.


İmam Malik zamanında kendisinin Muvattası o dönemki devlet idaresi tarafından (Halife Mansur) devletin anayasası olma teklifi kendisine ulaşınca bunu red etmiş, bu tarz yaklaşımların iyi niyetli olmadığını dile getirerek sizler eğer samimi iseniz Kur’an ve sünnet daha cap canlı dururken neden benim kitabım devletin anayası olsun diyerek bu teklifi elinin tersi ile red etmiştir.


Yine günümüzde adeta körü körüne taklit edilen mezhep imamlarımızın bu hassas konudaki titizlikleri her nedense bugün taklitçileri tarafından görmezlikte gelinmektedir.

İmam ve Fakihlerin Fikir Hürriyetine Yaklaşımı


Sahabeler, peygamberden sonra en değerli kişilerdir. Gayet tabii ki sahabelerden hemen sonra dünyaya gelen "tabi-in" sahabelere son derece saygılıydılar. Ancak "tabi-in" (sahabelerden sonra gelen ve Hz. Peygamber (a.s.)'in dönemini yaşamamış olanlar), sahabelerin fikirlerini serbestçe tenkit edebiliyorlardı. Tabiiler, sahabelerin sözlerini enine boyuna tartışıp doğru bulduklarını kabul ederlerdi.


Nitekim, İmam Malik (r.a.) sahabeler arasındaki görüş ayrılığına temas ederek şunları söylemektedir: "Sahabe­lerin fikirleri hem doğru hem yanlış olabilir. Bu hususta siz kendiniz dü­şünüp karar vermelisiniz." Aynı şekilde İmam Ebu Hanife (r.a.) de şunları yazmaktadır: "Sahabelerin iki farklı rivayetinden biri muhakkak yanlış olacaktır."


Zaten sahabeler de kendilerinin masum olduklarını, hata işlemedikle­rini, sonrakilerin kendi fikirlerini unutup sadece onların fikrini kabul et­meleri gerektiğini hiçbir zaman iddia etmemişlerdir.


Nitekim, Hz.Ebu Bekr (r.a.) bir konuda kendi fikrini söylerken şunları eklemeyi unutmazdı: "Bu benim fikrimdir. Eğer doğruysa, Allah tarafından olduğunu düşünün, eğer yanlışsa, bu benim hatamdır ve ben Allah'tan af dilerim." Hazreti Ömer (r.a.) ise şunları söylemiştir: "Fikir yanlışlığını, ümmet için sünnet haline getirmeyin."


Hz.İbn Mes'ud şu ikazlarda bulunmuştur: "Sakın, kimse din konusunda başkalarını körü körüne takip etmesin. Biri müminse öbürü­nün de mü'min, biri kafirse öbürünün de kafir olması gerekmez. Yanlıştık ve kötülükte kimse kimseyi takip edemez."


İmam Malik (r.a.)'in sözleri şöyledir: "Ben bir insanım. Söylediğim sözler yanlış da olabilir, doğru da. Siz fikrimi gözden geçirin. Hangisi Kitap ve Sünnet'e uygunsa kabul edin, hangisi değilse kabul etmeyin."

İmam Şafi-i aynı konuda şunları söylüyor. "Delil aramaksızın ilim tah­sil eden şahıs tıpkı, gece karanlığında odun toplayan adam gibidir. Bu adam, gece topladığı odunlar arasında, kendisini sokabilecek bir yılanın saklı olabileceğinden habersizdir.


Günümüzde herhangi bir mezhebe bağlı olunmadığı takdirde imanın gerçekleşemeyececeği fikri adeta imanın şartı imiş gibi algılanmış olduğuna şahit olmaktayız.Herhangi bir mezhebe bağlı olmayanlar dini Kur’an ve sünnetten öğrenmeye çalışan Müslüman toplum tarafından mezhepsiz olarak damgalanmaktan kurtulamamaktadır.


Oysa ki bu mezhep imamlarımızın çalışmaları bize Allah’ın bir lütfu olarak kabul etmemiz gerekirken bizler adeta Mekke müşriklerinin Allah’ın rasulune karşı göstermiş oldukları taasup gibi bir tutum içerisine girmekteyiz. Bizler atalarımızı nasıl bulduysak öyle inanmaya devam etmektyiz.
Benim mezhep imamım senin mezhep imamını döver mantığıyla herkes kendi imamı ile övünüp durmaktadır.


"...Her grup, kendisinde bulunan ile sevinip övünmektedir."
(Mü'minun: 23/53)

"Senden önce hangi memlekete uyarıcı göndermişsek, mutlaka oranın varlıklıları, 'Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız' derlerdi." (Zuhruf: 43/23)

Bazı kişiler şöyle derler:
"Mezhebe muhalefet etmek caiz değildir, her ne şekilde olursa olsun kesinlikle mezhebe uyulmalıdır." derler.
Bunlar, her imamı kendisine uymak açısından adeta peygamber konumuna getirmişlerdir. İşte bu, dini değiştirmektir.
Ahmed (r.h.) şöyle diyor:
"Hadisin isnadını ve şahinliğini bildikleri halde Süfyan'ın reyine uyanlara şaşarım, oysa Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:


"...Onun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar."(Nur: 24/63)

İbni Abbas der ki:

"Yakında gökten üzerinize taş yağacağından endişe etmekteyim. Ben "Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu" diyorum, siz "Ebu Bekir ve Ömer şöyle dedi" diyorsunuz."


İşte bütün bunlardan sonra söylenecek söz şudur. Mezhep imamlarımızın fikirleri çalışmaları ölümüne verdikleri mücadeleleri bizim için bir rahmet bir bereket kaynağı olması gözüyle bakılması gerekmektedir. Onları körü körüne taklit yerine onların inançları uğruna verdikleri siyasi mücadeleleri fıkıh hususunda derin ilimlerinden faydanlanmak lazımdır.


Onların ilim derinlikleri ve mücadelelri hakikaten takdire şayandır. Ben kendim şahsen hiçbir mezhebe tabi değilim tam tersine tüm mezhep imamlarımızın hepsini dinde kardeşlerim ilimde önderlerim olarak telaki etmekteyim.
Bugün Hanefi maliki şafi-i Hanbel-i olduklarını iddia edenleride Allah için birazcıkta olsa samimiyete davet ediyorum. Din adına dinden olmayan bu kadar bidat ve hurafelerin içerisine batmışken birde mezepçilik bidatını ortaya çıkarmayalım.

Allah’a Emanet Olunuz

FECR 28Haziran 2011 09:58

Cevap: "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar"
 
Alıntı:

mecnun Üyemizden Alıntı (Mesaj 137249)
bi çocuğa Muhammed ismi takılınca o çocuk çağırıldığı zaman Muhammed denilince salavat getirilmelimidir?

Çocuğa Muhammed ismini koymakta hiç bir sakınca yoktur.Nitekim tabiinden ve islam alimleri içerisnde bir çok Muhammed isimli kişiler mevcuttur.O kişileri anarken ya da yaşayan bir Muhammed isimli çocuk çağrıldığında salavat getirmek gerekmez,hatta sakıncalı bile olabilir.O çocuğu peygamber yerine koymak gibi de olur.
Salavat getirip/getirmeme konusu da zaten ayrı bir mesele

Medineweb 28Haziran 2011 10:24

Cevap: "Dini Konular Hakkında Sorular/Cevaplar"
 
Alıntı:

FECR Üyemizden Alıntı (Mesaj 137764)
Çocuğa Muhammed ismini koymakta hiç bir sakınca yoktur.Nitekim tabiinden ve islam alimleri içerisnde bir çok Muhammed isimli kişiler mevcuttur.O kişileri anarken ya da yaşayan bir Muhammed isimli çocuk çağrıldığında salavat getirmek gerekmez,hatta sakıncalı bile olabilir.O çocuğu peygamber yerine koymak gibi de olur.
Salavat getirip/getirmeme konusu da zaten ayrı bir mesele


kalıplaşmış bir fikir var abi her muhammed dendiğinde salavat çekilmezse günahmış gibi algılanıyo..teşekkür ederim cevap için


SAAT: 15:07

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320