Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Sorularla Sureleri Tanıyalım (https://www.forum.medineweb.net/203-sorularla-sureleri-taniyalim)
-   -   Kuranı Kerim Hakkında Sorular/Medineweb Çalışması (https://www.forum.medineweb.net/sorularla-sureleri-taniyalim/4531-kurani-kerim-hakkinda-sorular-medineweb-calismasi.html)

FECR 26 Eylül 2021 08:40

Alıntı:

Esma_Nur Üyemizden Alıntı (Mesaj 435539)
Erkek) onu (eşini üçüncü kez) boşarsa, ondan sonra (kadın) bir başka eşle evleninceye kadar onu alması kendisine helal olmaz. Bu kişi (ikinci eş) de onu boşarsa, (her iki taraf da) Allah’ın sınırlarını koruyacaklarına inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde herhangi bir vebal yoktur.* İşte şu (hüküm)ler, (gerçeği) bilmek (isteyen) bir topluluk için Allah’ın açıkladığı sınırlarıdır. (Bakara 230.ayet)

Hülle caiz değil deniyordu ayette hülleden bahsediliyor? düssünceli000

Ayette erkek , eşini 3 talakla boşadıktan sonra tekrar eski eşiyle evlenebilmesi için gerekli olan şartı belirtiliyor. Boşanan kadın başka bir erkekle evlenip sonra boşanırsa eğer, o zaman eski yani ilk eşiyle tekrar evlenebilmesine imkan veriliyor.
Hülle dediğimiz olay hile-i şeriyye olarak ortaya çıkmış bir olgudur. Yani Allah'ın emrini delmenin bir yoludur. Yani Yahudi mantığıdır. Müslümanların Yahudileşme temayülünün bir tezahürüdür. Hatırlayalım : Allah Yahudilere Cumartesi günü balık avlama yasağı koymuştu. Yahudiler bu yasağı delmek için Cuma gecesi balık avlamak için balık ağlarını suya atarlardı, Pazar sabahı da ağlarını çekerlerdi ve balıkları tutarlardı. Böylelikle Cumartesi yasağına kendilerince uyduklarını sanırlardı. Bir anlamda Allah'ın emrini yok saymakta idiler. Aynı mantığı hülle olayında da görmekteyiz.
Hülle olayında 3 talakla boşanan kadın, başka bir erkekle çok kısa bir süreliğine mesela 1 gün , 1 hafta gibi formalite evlilik yaparlar ama bu evlilikte zifaf gerçekleşmezdi. Zifaf gerçekleşmediği için de gerçek anlamda karı-koca olmazlardı. Ya da kadını çok yaşlı bir kişi ile evlendirirlerdi, sonra ondan boşatılır, kadın da ilk kocasına dönerdi.
İşte İslam Alimleri hülleyi kesinlikle caiz görmemişlerdir. Allah'ı kandırmaya çalışmanın bir çeşidi olarak İslam toplumunda hülle yapanlar olmuştur. Ayet hülleyi anlatmıyor yani sahte evliliği anlatmıyor, gerçek evlilikten bahsediyor.
Ayet aslında kadına verdiği değeri ortaya koyuyor. Cahiliyye zamanında erkek kadını kafası estiğinde , kızdığında boşar , tekrar alır, boşar , tekrar alır. Bu olay yani boşayıp geri alması onlarca olurdu.Erkeğinin kadını sık sık boşayıp tekrar almasını ayet 3 kere ile sınırlandırıyor. 3 kereden sonra kadınla tekrar evlenememezsin diyor. Bu kadının onurunu korumaktır. Tekrar evlenmenin şartı da eğer kadın başka bir kişiyle evlenir de onunla mutlu olamaz ve boşanırsa o zaman ilk eşi ile evlenme imkanı olur. Ama bunda kadın söz sahibidir. Kadın isterse ilk kocası ile evlenebilir. Kadın istemezse onu kimse ilk kocası ile evlenmeye zorlayamaz.
Hasılı kelam; hülle, Allah'ın yasağını delmenin bir şekli olduğu için caiz görülmemiştir.

Kara Kartal 19 Ekim 2021 16:53

-Şeytani güçler,güç odakları- anlamına gelen Kuran ifadesi nedir?

FECR 20 Ekim 2021 10:11

Alıntı:

Kara Kartal Üyemizden Alıntı (Mesaj 435837)
-Şeytani güçler,güç odakları- anlamına gelen Kuran ifadesi nedir?

TAĞUT kavramı çok geniş bir kavramdır. Bu kavramın lügat olarak , suyun taşması, sınırı aşması,azgınlık yapmak gibi anlama gelen "TAGA" fiilinin ismi faili olur.Asıl mânası “aşırı derecede azgın ve mütecaviz”dir Kur'an'da 8 ayette geçer. Bu kavram haddi, sınırı aşan, tuğyan eden, Allah'ın hükümlerine karşı hüküm koyan kişi, sistem vs diye tarif edilmiştir. Allah’tan başka tapınılan ve hak yoldan saptıran her varlık, put, şeytan, kâhin ve sihirbaz tâgūtun kapsamı içindedir. Günümüz literatüründe ise kavramı şeytani güçler ve şer odakları Tağut kavramı olarak ifade edilebilir.

Kara Kartal 21 Ekim 2021 07:50

Çok güzel bi açıklama oldumsl*czk*ArO*alkış000

Hâdimul İslam 06 Kasım 2021 05:25

Allah Rasulünün belli bir dönem namazların girişinde "subhaneke" yerine okuduğu âyet hangisidir?

Esma_Nur 06 Kasım 2021 11:59

Alıntı:

Mihrinaz Üyemizden Alıntı (Mesaj 435958)
Allah Rasulünün belli bir dönem namazların girişinde "subhaneke" yerine okuduğu âyet hangisidir?

Veccehtu
وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَالسَّمَوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًامُسْلِمًا وَمَااَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ، إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ لاَشَرِيكَ لَهُ، وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَاَناَمِنَ الْمُسْلِمِينَ

Hâdimul İslam 06 Kasım 2021 16:14

Bu uzun veccehtu duası. Ayet ve sureyi belirtirsen iyi olur

Kara Kartal 06 Kasım 2021 16:25

6.Enam suresi 79. ayet

Ben hanif olarak yüzümü göklere ve yere varlık özelliklerini koyana yönelttim; ben müşriklerden değilim."
إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

İnni veccehtu vechiye lillezi fatares semavati vel arda hanifen ve ma ene minel muşrikin.

Hâdimul İslam 06 Kasım 2021 18:59

Doğru cevap [emoji122][emoji122][emoji122]

Soru alabiliriz

Kara Kartal 10 Kasım 2021 14:12

Soruyorum

Doğduğunda annesinin "kovulmuş şeytanın şerrinden sana ısmarlıyorum" diyerek dua ettiği ve Yüce Allah'ın bu duaya mukabil "onu bir çiçek gibi yetiştirdiği" kişi kimdir?

Esma_Nur 10 Kasım 2021 18:58

Alıntı:

Kara Kartal Üyemizden Alıntı (Mesaj 435995)
Soruyorum

Doğduğunda annesinin "kovulmuş şeytanın şerrinden sana ısmarlıyorum" diyerek dua ettiği ve Yüce Allah'ın bu duaya mukabil "onu bir çiçek gibi yetiştirdiği" kişi kimdir?

Onu doğurunca -Allah onun ne doğurduğunu çok iyi bilirken- şöyle demişti: “Rabbim! Ben onu kız (olarak) doğurdum. Erkek, kız gibi değildir.*Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan (koruman için) sana sığınıyorum.”*Ali imran(36)

Esma_Nur 01 Ocak 2022 15:30

Mümtehine Suresi 9. ayette Allahu Teala Hazretleri şöyle buyurur: "Allah ancak, din konusunda sizinle savaşmış, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanlarla dostluk kurmanızı yasaklar. "
- Maide Suresi 55. ayette ise "Sizin veliniz ancak Allah’tır, peygamberidir, bir de Allah’ın emrine boyun eğerek namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren müminlerdir."
- Allah, Mümtehine 9'da "siz ile savaşmamış, anlaşmaya düşmemiş müşrikler arasında dostluk yapmanız yasaklanmamıştır." derken Maide 55'te "sizin veliniz ancak Allah’tır, peygamberidir, müminlerdir." demektedir.
- Maide 55'te velilik yani dostluk 3 grup ile sınırlandırılırken Mümtehine Suresi 9. ayette bu 3 grubun dışında bazı kötü amelleri yapmamış kâfirlerle dostluk yapmamız nehiy edilmemiştir.
- Yani Maide 55'te dostluk anlatılan kişilerle sınırlandırılırken diğer ayette bu sınırın dışında bir dostumuz olabileceği anlatılıyor. Bu durum bir çelişki midir?
- Yoksa buradaki velilik ve dostluk ayrı şeyler midir? Farklı bir izahı var mı?

FECR 16 Mart 2022 11:15

Alıntı:

Esma_Nur Üyemizden Alıntı (Mesaj 436499)
Mümtehine Suresi 9. ayette Allahu Teala Hazretleri şöyle buyurur: "Allah ancak, din konusunda sizinle savaşmış, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanlarla dostluk kurmanızı yasaklar. "
- Maide Suresi 55. ayette ise "Sizin veliniz ancak Allah’tır, peygamberidir, bir de Allah’ın emrine boyun eğerek namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren müminlerdir."
- Allah, Mümtehine 9'da "siz ile savaşmamış, anlaşmaya düşmemiş müşrikler arasında dostluk yapmanız yasaklanmamıştır." derken Maide 55'te "sizin veliniz ancak Allah’tır, peygamberidir, müminlerdir." demektedir.
- Maide 55'te velilik yani dostluk 3 grup ile sınırlandırılırken Mümtehine Suresi 9. ayette bu 3 grubun dışında bazı kötü amelleri yapmamış kâfirlerle dostluk yapmamız nehiy edilmemiştir.
- Yani Maide 55'te dostluk anlatılan kişilerle sınırlandırılırken diğer ayette bu sınırın dışında bir dostumuz olabileceği anlatılıyor. Bu durum bir çelişki midir?
- Yoksa buradaki velilik ve dostluk ayrı şeyler midir? Farklı bir izahı var mı?

Kur'an bizlere gerek Müminlerle gerekse kafirlerle ve ehli kitap ile dostluk/velayet ilişkimizi nasıl kurmamız gerektiğini bizlere anlatıyor.
Kur'anda bahsedilen velayet/ dostluk çok yönlü bir kavramdır. Kur’an’da kullanıldığı bütün yerlerde, dostluk, sırdaş, yardımcı, taraftar, hâkim, vâli, yönetici, koruyucu, sahip ve gözeten, yol gösterici, aydınlatıcı, mürşid, koruyucu ve yücelten gibi sıfatları kapsamaktadır.
Müminlerin kafirlerle olan dostluk / velayet ilişkisi duruma göre mubah, haram ve küfür olmak üzere 3 kısmı ayrılır.
1- Mubah sayılan ilişki: Kalben sevgi ve muhabbet beslemeksizin insan olmaları hasebiyle dünyevî hususlarda zâhiren güzel ilişkilerde bulunmak ve insan haklarına saygılı davranarak adâletle muâmele etmek.
2- Haram sayılan velâyet: Dinlerinin bâtıl olduğunu kabul etmekle birlikte akrabalık veya kişisel muhabbet sebebiyle kâfirlerle karşılıklı olarak yardımlaşmak, işbirliği yapmak ve onlara meyletmek şeklinde ortaya çıkan velâyet, yani dostluktur. İşte bu durum, küfrü gerektirmese de şer’an yasaklanmıştır. Zira bu çerçevede birbirleriyle ilişkiyi sürdürmek, bazen mü’minlerin onların yolunu benimsemesine ve dinlerine rızâ göstermesine sebep olabilir. Bu da neticede kendilerini dinlerinden çıkarabilir.
3- Küfrü gerektiren velâyet: Kâfirlerin dinlerini ve yaşantılarını benimseyip kalben onlara sevgi ve muhabbet göstermek, mü’minlerin aleyhine onlara arka çıkmak, mü’minlerin gizli ve mahrem sırlarını onlara ifşâ edecek şekilde onları velî/dost edinmektir. Bu, onların küfrünü tasvip etmek ve ona râzı olmak anlamına gelir. Küfrü tasvip ve küfre rızâ, küfür olduğundan, onlarla bu çeşit velâyet/dostluk ilişkisi kurmak küfrü gerektirir.
“Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin... Ben sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, doğru yoldan sapmış olur.” (60/Mümtehine, 1)
“Sen, zikrimize iltifat etmeyen ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlerden yüz çevir.” (53/Necm, 29)

Kur'ani bir terim olan velayet kavarmını Türkçede sadece "dostluk" olarak tercüme etmek anlamı daraltır. Kafir veya ehli kitap ile insani dostluklar kurulabilir ama onları sırdaş edinip , Müslümanların zaaflarını, sırlarını onlarla paylaşamaz, onlarla diğer Müslümanlara karşı ortak hareket edemez.

Kara Kartal 21 Mart 2022 08:54

Benim bir sorum var?
Kuran'ın sure sıralaması neden hüküm ayetlerinin yoğun olduğu medeni surelerle başlıyor? Neden tevhid,şirk, iman, ahiret konularının ağırlıklı olduğu mekki surelerle başlamaz? Neden Kuran'ın doğduğu zamanın surelriyle başlamaz? Sıralama neye göre belirlenmiş? Anlatirmısınız?

FECR 22 Mart 2022 12:37

Alıntı:

Kara Kartal Üyemizden Alıntı (Mesaj 437679)
Benim bir sorum var?
Kuran'ın sure sıralaması neden hüküm ayetlerinin yoğun olduğu medeni surelerle başlıyor? Neden tevhid,şirk, iman, ahiret konularının ağırlıklı olduğu mekki surelerle başlamaz? Neden Kuran'ın doğduğu zamanın surelriyle başlamaz? Sıralama neye göre belirlenmiş? Anlatirmısınız?


Bu konu tefsir usulünde "Surelerin tertibi içtihadi mi yoksa tevkifi mi ?" sorusu tartışılmıştır ve delilleriyle tertibin tevkifi olduğu usul alimlerince kabul edilmiştir. Tevkifi derken içtihad kaynaklı olmayıp vahiy kaynaklı olduğu anlaşılır. Nüzul sırasına göre tertip edilmeyip bir tertip üzere surelerin dizilmesinin bir çok hikmetleri sayılabilir. Şüphesiz Allah Resûlü a.s .kendisine herhangi bir âyet nazil olduğunda, surelerin tertibinde bildirdiği gibi, bu ayetin, hangi surenin hangi ayetleri arasına konulacağını ashaba bildiriyordu. Kurandaki bir suredeki ayetlerin , diğer surelerdeki ayetlerle bir irtibatı olduğu gibi , bir surenin de başka surelerle irtibatı vardır. Mesela Kur'anın ilk suresi ve tam olarak nazil olan ilk sure olan Fatiha suresi ile , hemen ardından gelen Bakara suresinin irtibatı vardır. Kul Fatiha suresinde Rabbinden hidayet isterken Allah hidayet istiyorsanız "işte size hidayet" diye Bakara suresini gösteriyor. Kuranın ayet ve sureler arasındaki uyumu yine Tefsir usulünde "Tenasubul Kur'an" konusudur.
Allah Rasulu a.s ömrünün son iki senesinde Ramazanda Cebraile Kur'anı şu anki Mushafa göre tilavet ettiği rivayetleri vardır.
Kur'anı anlamaya yönelik olarak nüzul sırasına göre okumak, anlamaya çalışmak güzel bir eylemdir. İster mushaftaki dizilişe göre ister nüzul sırasına göre okuyalım , fark etmez. Önemli olan Kur'anı anlamak ve onun emirleri uygulamaktır. Nüzul sırasına göre okumak Mekke ve Medine dönemini iyi anlamımıza faydalı olur ve tedrici metodu kavramış oluruz.

Kara Kartal 14 Mayıs 2022 22:56

Kuranda ismi geçen besinler nelerdir?

Hâdimul İslam 15 Mayıs 2022 06:00

Alıntı:

Kara Kartal Üyemizden Alıntı (Mesaj 438270)
Kuranda ismi geçen besinler nelerdir?

Hurma, Üzüm: Bakara 266, Kehf 32, Meryem 23-25
Zeytin, nar : Enam 99, 141
Bal: Nahl 68-69
Soğan: Bakara 61
Balık eti: Nahl 61, Fatır 12

Aklıma gelenler c*

Kara Kartal 06 Temmuz 2022 22:14

Kiraz, incir, süt, muz, mercimek

Hâdimul İslam 07 Temmuz 2022 14:32

Sorunun sahibine ben bir soru sorayım.)

Kuran'da adı geçen besinleri sordun, cevaplar verdik. Bunun anlamı ne? Bu besinleri yemek farz mı oluyor? İncir mutlaka yenmeli mi? Yemeyen günahkar mı? İsmi geçen besinler kutsalmı oluyor? Bunalrın bir ayrıcalığı var mı?

Senin şahsında herkese soruyorum c*

Kara Kartal 03 Aralık 2022 22:21

Alıntı:

Mihrinaz Üyemizden Alıntı (Mesaj 438796)
Sorunun sahibine ben bir soru sorayım.)

Kuran'da adı geçen besinleri sordun, cevaplar verdik. Bunun anlamı ne? Bu besinleri yemek farz mı oluyor? İncir mutlaka yenmeli mi? Yemeyen günahkar mı? İsmi geçen besinler kutsalmı oluyor? Bunalrın bir ayrıcalığı var mı?

Senin şahsında herkese soruyorum c*


Başkanım soruya geç kaldım o/zr/dlrm
Peygamberimiz kabağı çok sevdiği için, kabak sevmiyorum diyen kafirdir diyerekten talihsiz yorumlar var. Kabak sevmeyen mümin dinden çıkıyorsa , kabak seven ataist ne oluyor ???
Kuran da şu gıdayı illa yeyin diye emir halinde gelmiyor. Ayetlere bakıldığında baglamları illa bu besinleri tüketin şeklinde deyil.
Bu yiyeceklere alerjisi olan yiyemeyen insan günahkar mı yani? Allah yenmemesi gerekenleri saymış helal dairesini geniş bırakmıştır. Temiz ve helal olanı yiyin demiş. Gerisi fitrata kalmış. Seven yer, sevmeyen yemez bu insanı tercih ve akıl sahibi yapar. Zevkleri, arzuları, istekleri farklı yaratan Allah değil mi bizleri? Öyleyse fıtrata uygun hareket etmeli.

Ha şu var, Peygamber kabak sever diye ona muhalefet etmek için kabak yemeyi reddetmek, sırf Kuran'da ismi geçiyor diye bu gıdaları tüketmeyi reddetmek Allah ve Rasulüne muhalefettir. İşte o zaman kafir olarak nitelenir.

Cevabım bu yönde.

Hâdimul İslam 08 Ocak 2023 15:25

-İktidar gücünü ellerinde tutanlar yani zalim Firavunlar, Nemrutlar, Şeddâdlar gibi.
- Serveti kontrol edenler dünya kadar malı olan Kârunlar gibi.
- Silahı ellerinde tutanlar ve bunu kullanma yetkisine sahip ama kötüye kullananlar.

- Sahte din adamları insanları yoldan çıkarmaya çalışan Hâmanlar, sahte mehdiler, sahte şeyhler gibi.
- Yalan haber çıkartıp insanlar arasında fitne çıkartanlar bu devir için söylemek gerekirse sosyal medya gibi.
- Sahte hukukçular , savcılar ve hakimler adalete uygun olmayan kararlar alınması.

- Sahte yöneticiler , yönetmenin verdiği fırsatlardan faydalanıp devleti kendi çıkarları doğrultusunda kullananlar.

- Toplumu millî değerlerine yabancı olarak yetiştirilenler kişiler toplumu başkalaştırmaya çalışanlar.


Bütün bunları kapsayan yeryüzünde bozgunculuk, yapan dirlik düzen bırakmayan bu çeteleri Kuran özel bir kavram ile nitelendiriyor. Bu kavram nedir ve hangi sure ve ayette geçer?

Esma_Nur 09 Ocak 2023 08:11

Neml suresi 48: O şehirde bozgunculuk yapan ve ıslah etmeyen dokuzlu çete vardı.* olabilirmi?

Hâdimul İslam 09 Ocak 2023 13:23

وَكَانَ فِي الْمَد۪ينَةِ
تِسْعَةُ رَهْطٍ
يُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ

O şehirde dokuzlu çete vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı. Neml Suresi 48



"REHT, ona kadar olan çeteye denir. TİS'ATÜ REHT, görünüşe göre dokuz çete demek ise de müfessirlerin çoğu bunu 'dokuz kişilik bir çete' diye tefsir etmişlerdir."

Hâdimul İslam 23 Ocak 2023 09:08

Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 70338)
Ben sorayım fecr gelince sorusunu sorar

Nur sûresinin 31. ayeti, müslüman hanımın avret mahallerini yabancı erkeklere göstermelerini yasaklıyor. Ziynet yerleri denilen kol, saç, boyun, dize kadar ayaklarını mahrem olanlara (evlenmesi yasak erkeklere) göstermesine izin veriyor. Bu ayette sıralanan bu kimseler: “Babası, kocası, kocasının babası, erkek kardeşi, erkek kardeşinin oğlu, kız kardeşinin oğlu, müslüman hanımlar, cariyesi ve kölesi, erkeklik duygusu kalmayan kimse, küçük erkek çocuk.Ayette sayıldığı halde, burada belirtilmeyen diğer kişiyi yazınız?


Kim cevaplamak ister?

FECR 23 Ocak 2023 20:18

KOCALARININ OĞULLAR (Üvey evlatları)

"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini kocaları veya babaları ve kayınpederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya müslüman kadınları veya cariyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler, ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Saadete ermeniz için hepiniz tevbe ederek Allah'ın hükmüne dönün." (Nur-31)

FECR 23 Ocak 2023 20:34

Kur'anda hangi peygamberler için RESUL tabiri kullanılır?

Esma_Nur 24 Ocak 2023 17:08

Kendisine kitap indirilmiş olan peygamberlere resûl denir.

...?

FECR 24 Ocak 2023 18:57

Alıntı:

Esma_Nur Üyemizden Alıntı (Mesaj 440872)
Kendisine kitap indirilmiş olan peygamberlere resûl denir.

...?

Değil maalesef

Hâdimul İslam 25 Ocak 2023 16:00

Alıntı:

FECR Üyemizden Alıntı (Mesaj 440870)
Kur'anda hangi peygamberler için RESUL tabiri kullanılır?

Rasul ve Murselin formunda

Muhammed (sa) bir resuldür 3/144,
İsa 5/75.
Nuh 7/61,
Musa 7/104,
Harun 20/47,
Lût 26/162,
Yunus 37/139
Şuayb 26/178 da resuldür.



Nûh, İbrâhim, İsmâil, Mûsâ, Hârûn, Îsâ ve Muhammed (a.s) hem resul hem nebî'dir.

Kara Kartal 25 Ocak 2023 19:01

Sadece rasül olarak adi geçenler?
Hem rasül hem nebi olanlar?
Birde hz Yusuf'a kralın gönderdiği elçiye, Belkıs'ın Hz Süleyman'a gönderdiği elcilerede rasul deniyor? Ayetlerde öyle geçiyor.
Peygamberler ve bunlar için aynı manayamı geliyor?
Bunun gibi Kuranda peygamberler harici rasul/elçi anlamında kullanilan başka bir yer varmı?

FECR 26 Ocak 2023 13:07

Toplam 1 Eklenti bulunuyor.
Bu soruyu özellikle sordum ki toplumda yanlış bilinen bir anlayışı düzeltelim. Klasik anlayışa göre "Kendisine kitap indirilen peygambere rasul, kitap indirilmeyen peygambere ise nebi denilir" Halbuki Kur'an dikkatli okuyanlar , anlayarak okumaya çalışanlar bunun yanlış bir tanımlama olduğunu çok rahat göreceklerdir.

Kur'an'a Göre Nebî ile Rasül Arasında Fark Yoktur.


Nebî, peygamberlerin haber alma, vahiy alma vasıflarına, rasül ise, alınan mesajın elçiliğini yapma, aktarma
vasıflarına işaret etmektedir. Tıpkı adâletli davranmayı ve takvâlı olmayı şahsında birleştiren mü'min gibi. Yani nasıl bir mü'minin aynı anda âdil ve muttakî olması, çelişki arzetmiyorsa, bir peygamberin de aynı anda nebî ve rasül
olması da tenâkuz teşkil etmez. Nebî ile rasül arasındaki fark, sadece kelime anlamları itibariyledir. Yoksa, şeriat alıp almaması, kitap alıp almaması açısından aralarında anlam farkı yoktur. Geleneksel bazı iddialara göre, Hz.
İsmail gibi peygamberler sadece nebîdir; kendilerinden önceki rasülü tekrar ederler. Oysa Kur'an, Hz. İsmail için, hem rasül, hem de nebî sıfatlarını kullanmaktadır:

"Kitap'ta İsmail'e dair
anlattıklarımızı da an. Çünkü o sözünde duran rasül nebî idi
."
(Meryem: 19/54)

Hz. Hârun için de Kur'an, Hz. Mûsâ ile beraber her ikisine rasül demektedir:

"Fir'avn'a giderek (ona) deyin ki: 'Biz âlemlerin Rabbinin rasûlüyüz."
(Şuarâ: 26/16)

Geleneksel görüşün nebî'yi önceki kitabın ve rasülün mukallidi durumuna indirgemesi çok yanlıştır. Çünkü birçok
âyette nebî kavramına kitap nispet edilmiştir.

"Allah, nebîlerden şöyle söz almıştı: 'Bakın, size kitap ve hikmet verdim, şimdi yanınızda bulunanı
doğrulayıcı bir rasûl geldiğinde, ona mutlaka yardım edeceksiniz; bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?' demişti. Kabul ettik dediler. O halde şâhit olun, Ben de sizinle beraber şâhit olanlardanım
dedi.
" (Âl-i İmrân: 3/81)

Bu âyetten kesin olarak
anlaşılmaktadır ki, nebî, kitap ve şeriat olmayan biri değildir. Yine Kur'an'da kendilerine kitap verildiği muhkem olarak Kur'an'da anlatılan peygamberleri nebî olarak vasfetmektedir.

"Nebîlerden söz almıştık. Senden,
Nuh'tan, İbrâhim'den, Mûsâ'dan, Meryem oğlu İsâ'dan sağlam bir söz (misak)
almışızdır."
(Ahzâb: 33/7)

Dolayısıyla Kur'an, nebî ile rasül arasında kitap alıp almamak açısından bir ayrım yapmamaktadır. Kur'an, bazı
nebîlere kitap verildiğini belirttiği gibi, rasüllere de kitap verildiğini açıklar:

"Andolsun Biz rasüllerimizi açık delillerle gönderdik. Ve onlarla beraber Kitab'ı, mizan'ı/nizâmı indirdik ki,
insanlar adâleti yerine getirsinler."
(Hadîd: 57/25)

Görüldüğü gibi âyet-i kerimede rasül kavramına kitap nispet edilmiştir. Bu da gösteriyor ki, Kur'an, nebî
ile rasül arasında kavramsal fark gözetmemektedir. Fakat peygamberlerin genel Kur'anî tanımı nebîdir; rasül, gönderilmekle (irsâl) ve tebliğle, görevinicrâsıyla ilgili bir kavramdır.

Kur'an, Hz. İsmail, Hz. Mûsâ ve Hz.Muhammed (s.a.s.)'e aynı âyetlerde hem nebî, hem rasül demektedir.
Hâtemiyetin (son nebî olmanın) sadece nebîlik için söz konusu olduğunu, rasüllük için söz konusu olmadığını iddia etmek, hastalıklı kalplere sahip olanların bir tahrif çabasından ibarettir. Kur'an nebî ile rasül arasında bir ayrım gözetmediği gibi, şu peygamberler nebî; şunlar da rasüldür diye Kur'an'ın bir beyanı da yoktur. Nebî, genellikle peygamberlerin haber alma, vahiy alma yönünü, rasül ise genellikle, alınan vahyin elçiliğini yapma yönünü ifade eden kavramlardır. Her peygamber vahiy almıştır (nebî); ve aldığı vahyi tebliğ etmiştir (rasül). Bu iki vasfı bünyesinde bulundurmayan birine de peygamber denemez. Yanikalbine indirilen vahyin elçiliğini (rasüllüğünü), insanlara iletimini üstlenmeyen birine nebî denemeyeceği gibi, vahiy almayan (nebî olmayan) birine de rasül denemez. Hz. Muhammed (s.a.s.)'den sonra bir insan, kavramsal
anlamda ister rasül olduğunu, isterse nebî olduğunu iddia etsin, yalancı peygamberdir, Müseylimetü'l kezzâbtır. Çünkü nebî de rasül de ıstılâhî açıdanpeygamberliğe delâlet etmektedir. Her nebî rasüldür; her rasül de nebîdir.

(Ahmet Kalkan'ın Kavramlar'ın alıntı)

Hâdimul İslam 06 Nisan 2023 02:34

Aşağıda verdiğim muttakilerin özelliklerinden biri sorunlu. Hangisi?

O takva sahipleri bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar. Öfkelenmezler. İnsanların hatalarını bağışlarlar. ...

Kara Kartal 06 Nisan 2023 16:24

Alıntı:

Mihrinaz Üyemizden Alıntı (Mesaj 441918)
Aşağıda verdiğim muttakilerin özelliklerinden biri sorunlu. Hangisi?

O takva sahipleri bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar. Öfkelenmezler. İnsanların hatalarını bağışlarlar. ...

Ali imran 134: O takvâ sahipleri, bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcar, öfkelerini yutar ve insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyilik ve ihsân sahiplerini sever.

düssünceli000 abla hepsi var. Yanlış yok. Şaşirtmaçlı bir soru bence hepsi doğru :):)

FECR 06 Nisan 2023 18:17

Alıntı:

Mihrinaz Üyemizden Alıntı (Mesaj 441918)
Aşağıda verdiğim muttakilerin özelliklerinden biri sorunlu. Hangisi?

O takva sahipleri bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar. Öfkelenmezler. İnsanların hatalarını bağışlarlar. ...


Öfkelenmezler değil, "öfkelerini yutarlar" olması lazım. Öfke, sevgi , nefret, kızgınlık gibi özellikler insani duygulardır. Önemli olan bu duyguların aşırı olmaması veya kontrol altına alınmasıdır. Öfkelenmek insani, öfkelenmemek ise insan fıtratına aykırıdır.

Hâdimul İslam 06 Nisan 2023 23:42

Toplam 1 Eklenti bulunuyor.
Alıntı:

FECR Üyemizden Alıntı (Mesaj 441922)
Öfkelenmezler değil, "öfkelerini yutarlar" olması lazım. Öfke, sevgi , nefret, kızgınlık gibi özellikler insani duygulardır. Önemli olan bu duyguların aşırı olmaması veya kontrol altına alınmasıdır. Öfkelenmek insani, öfkelenmemek ise insan fıtratına aykırıdır.

ArO* hocam
Kartal editör Fecr hocam'ın cevabı doğru c*

Kara Kartal 11 Nisan 2023 15:24

Sorayım
Allah rasulüne müjdelenen makamı mahmut nedir?cicekver

Hâdimul İslam 11 Mayıs 2023 08:44

Alıntı:

Kara Kartal Üyemizden Alıntı (Mesaj 441957)
Sorayım
Allah rasulüne müjdelenen makamı mahmut nedir?cicekver

İsra Suresi 79. ayet

Ve gecenin bir vaktinde uykuna ara vererek, sana özgü bir armağan olarak namaz kıl; umulur ki Rabbin seni övgüye değer bir makama yüceltir!

Tefsir ve hadis rivayetlerinde mahşele ilgilidir, Medine olabilir, af, şefaat etrafında geniş bir yere sahip "makamı mahmud".

Kur'an ışığında, "Fatiha'daki nimet verilenlerin" Allah nezdindeki makamı olabilir. Efendimiz her daim kendisinide onlar arasına katması için Rabbine yalvarmıştır. Vefat anındaki son sözü de bu mahiyettedir " Er-rafîku'l-'alâ": " Yüce dostlar katına!".... "Övülmüş makam" Allah Rasulü'nün arzuladığı "yüce dostlar katı" olmalıdır.

Hâdimul İslam 11 Mayıs 2023 09:05

Kur'an'a geçen haramlar nelerdir?

Kara Kartal 18 Mayıs 2023 10:45

Alıntı:

Mihrinaz Üyemizden Alıntı (Mesaj 442385)
Kur'an'da geçen haramlar nelerdir?


Videosunu atsam kolaycilik olmaz dimi:):)


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Hâdimul İslam 18 Mayıs 2023 16:04

Alıntı:

Kara Kartal Üyemizden Alıntı (Mesaj 442494)
Videosunu atsam kolaycilik olmaz dimi:):)


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Şuraya videodaki bilgiyi yazmak zor olmasa gerek editim. Yazılı göreyim üşenme.))


SAAT: 03:34

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320