![]() |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular kalem suresi ن وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَ (1-2) Nûn. (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti sayesinde, bir deli değilsin. |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
"Kella ve'l kamer" diye aya yemin ediliyor Yine de senin cevabını doğru kabul ediyoruz. Aktardığım notu da aklından hiç çıkarma:) |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
|
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Müddesir suresinin en kapalı ve müteşabih ayeti hangisidir? |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
31 - Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir. Bu ayetlerde cehennnem bekçilerinin sayıları olabilir. Çünkü kapalı yaptık diyen bizzat Allahu Tealadır. Başka ayette de ''Meleklerin sayılarını O bilir ''.diye bir ayet vardı. Ben de başka soru sorayım.;Yusuf suresinde 67 ayet ;Yakup as.Oğullarının neden ayrı kapılardan girmesini istiyor.? |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
evet000 |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
Bu konuda farklı görüşler vardır: 1.si Yakup a.s oğullarına nazar değmesin diye ayrı ayrı kapılardan girmesini istiyor 2. Mevdudu'nin görüşüdür ki şöyle diyor: Hz. Yakub'un (a.s) oğullarının bu seyahatiyle yakından ilgilenişi, en küçük oğlu Bünyamin'in de onlarla birlikte gitmesi yüzündendi. Onun güvenliğinden endişe duyuyordu zira daha önce oğlu Yusuf hakkında acı bir tecrübe geçirmişti. Tabiatiyle yüreği, sevgili oğlunu bir daha hiç göremeyeceği kuşkusuyla doluydu. Evet, Allah'a güveni sonsuzdu, O'nun iradesine sabırla teslim olurdu; ne ki bir beşer olarak oğullarına bazı ihtiyat tedbirleri almalarını tavsiye etmek durumundaydı. Kente ayrı ayrı kapılardan girmek gibi bir ihtiyat tedbirinin anlamını kavramak için, o dönemin siyasi şartlarına bir göz atmamız gerekecek. İsrailoğulları bağımsız kabileler olarak Mısır'ın doğu sınırında yaşamaktaydılar ve sınır yakınındaki diğer kabileler gibi göz altındaydılar. Bu yüzden Hz. Yakub (a.s) eğer kente grup halinde girerlerse kuşku çeken bir çete olarak değerlendirilebileceklerinden korktu. Hele hele bir kıtlık döneminde cezbedilecek kuşku rahatça tahmin edilebilirdi. Zaten Mısır'da birkaç hadisenin oluşturduğu bir tedirginlik vardı, tutup onları da bir soyguncu çete olarak niçin değerlendirmesinlerdi?(TEFHİMUL KUR'AN) 2.görüş bence daha isabetlidir |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Cevap için teşekkürler. Soru: Bakara 54. ayette ''Yaratanınıza tevbe edin ve nefislerinizi öldürün.''Buyruluyor.Acaba nefsi öldürmek derken ne kastediliyor.? |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
1-Herkes kendini öldürsün yani buzağıya tapanlar intihar etsin 2-Herkes kendi nefsini öldürsün, bir daha kibre, gurura kapılmasın, nefislerini ıslah edin 3-Birbirinizi öldürün yani buzağıya tapmayanlar kimseler , buzağıya taparak şirk işleyenleri öldürsünler ki toplumda düzen bozulmasın, şirk ortamı temizlensin. İsrailiyat kaynaklarına göre o gün herkes birbirini , yakınlarını öldürmüştür.Bir günde 70.000 kişi öldürüldüğü İsrailiyat kaynaklarında bahsedilir. Fahreddin Er Razi bu ayet hakkında görüş birliği olmadığını söyler. Abdulcebbar da "nefislerinizi öldürün" ayeti "mecazidir" demiştir.Bu ayeti lafzen anlayacak olursak o zaman" intihar edin" anlamına gelir ki hiç bir rivayette o topluluğun intihar ettiğinden bahsedilmez.Ayrıca onların birbirlerini öldürdüğü rivayetleri de sağlıklı değildir. Çünkü Yahudilere adam öldürmek, birilerinin kanını dökmek vahiyle haram sayılmıştır. En isabetli görüş, "nefsinizi ıslah edin, içinde bulunduğunuz buzağıya tapma şirkinden uzaklaşın, kurtulun.Bir daha bu tür şirklerden uzak durun" olsa gerek. |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Tamamına yakını Mekkede indiği hakkında ittifak vardır, Abdullah b.Ömerin bildirdiğine göre Rasulullah'ın''Bu sure 70 bin meleğin hamd ve tesbihiyle toplu olarak inmiştir.'' dediği sure hangisidir? |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
EN'AM suresi 70.000 melek değil de 700.000 melek diye rivayet ediliyor. "En'âm sûresi bana toplu olarak indi. 70.000 melek tesbih ve hamd sözleriyle bu sûrenin inişine eşlik etti."(İbn Kesîr, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azim, 3/234. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 1/352. Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, 1/145.) |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
SORU: ''HUD suresi beni ihtiyarlattı ''Buyuran Rasulullah efendimizi, HUD suresi neden ihtiyarlatmıştır.HUD suresinin özelliği nedir ? |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Evet sayı rivayette 70.000 yazıyor. Başka bir rivayette ise 50.000 diye geçiyor. Sayı önemli değil:) Alıntı:
Sen, beraberindeki tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin, doğrusu Allah yaptıklarınızı görür. "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" ayeti Peygamberin üzerinde çok etki yapmıştır |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
SORU:Enam 118,121, gibi ayetler varken Şafiiler neden Besmelenin farz ve şart değil ,mendup olduğuna hükmetmişlerdir? |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
sorudaki eksikliği düzelttim. |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Öncelikle ayetlere bakalım: Allah'ın âyetlerine inanıyorsanız, üzerine O'nun adı anılarak kesilenlerden yeyin.(Enam-118) Üzerine Allah'ın adının anılmadığı kesilmiş hayvanları yemeyin, bunu yapmak Allah'ın yolundan çıkmaktır. Doğrusu şeytanlar sizinle tartışmaları için dostlarına fısıldarlar, eğer onlara itaat ederseniz şüphesiz siz müşrik olursunuz.(Enam-121) Kimi İslam alimleri bu ayetlerden kurban keserken besmeleyi lafzen söylemek farz/vacip veya şarttır demiştir. Kimileri de İmam Şafii gibiler burada kasıt kurban keserken lafzen söylemek değil de kurbanların Allah adına kesilmesidir demiştir. Cahiliyye zamanında insanlar putlar adına kurban kesiyorlardı. Kur'an, kurbanın yalnız Allah adına olması gerektiğini , başkaları adına kurban kesmenin şirk olacağını ve o hayvanların etinden yememek gerektiğini bizlere bildirmiştir. Şafii hariç diğer 3 mezhep imamı kurban keserken besmeleyi şart koşarken, İmam Şafii şart koşmayıp, onu güzel bir haslet, mendup olarak görmüştür. De ki: «Bana vahyolunanda, leş, akıtılmış kan, domuz eti ki pistir ve günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum; fakat darda kalan, başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere bunlardan da yiyebilir.» Doğrusu Rabbin bağışlar ve merhamet eder.(Enam-145) İmam Şafii; bu ayette Allah'ın harama kıldığı; 1-Leş 2-Akıtılmış kan 3-Domuz eti 4-Allah'tan başkası adına kesilen hayvandır. Bu ayette; kesilirken besmele terk edilen diye bir nehy bildirilmemiştir diyor Şafii. |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Kur'ani bir kavramdır Bu kavram 3 ayrı edatla 3 farklı anlam kazanır. 1-"an" edatı ile hakta direnmek 2-"ala" edatı ile bela ve sıkıntıya göğüs germek 3-"lam" ile ibadet, hak, hayır ve adalette sebat anlamına gelir. Bu kavram nedir? |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Islam'ın ilk emri oku,, İslam bir ilim ve irfan dinidir. Öğrenmeye, öğretmeye, incelemeye ve araştırmaya büyük önem vermiştir. Bilindiği gibi dinimizde ilk emir Oku şeklinde gelmiştir. Böylece daha başlangıçta Hz. Peygamber’e gelen ilk vahiy ile okumak emredilmiş ve insanın bilmediğini öğrenirken istifade ettiği kalemden ve öğretmekten bahsedilir. Yaratan Rabbinin adıyla Oku O, insanı alak dan yarattı. Oku Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir Buyruluyor. Bu ayetler ,okumanın ve ilmin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunu, dinin okumaya ve ilme ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Yaratan Rabbinin adıyla oku buyrularak Hz. Peygamberin okuma faaliyetlerine veya herhangi bir işe, başka varlıkların adıyla değil, yaratın Rabbin adıyla başlaması ve O’ndan yardım dilemesi emredilmiştir. Sizin en hayırlınız kur'anı öğreneniniz ve ögreteninizdir.(Hadis-i şerif) |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Sorduğum soruya cevap olarak yazdıysanız cevap "oku" değildi maalesef |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
"Alâ" ve "lam" edatının zarar ve fayda anlamını ifade etmelerine gelince, "alâ" edatı "istila ve tasallut" anlamı ve "lam" harfi de mülk ve istihkak anlamı taşır. Bunun gerekli sonucu olarak iki tarafı ilgilendiren anlamlarda taraflardan biri yarar sağlarken öbürü zarar görür. Savaş, vuruşma, tartışma vb. gibi. Bu durumda taraflardan biri galip, öbürü ise mağlup olur. Galip tarafa (sahip olmadığı bir şeye ulaştığı için) mülk anlamı uygun düştüğü gibi mağlup tarafa da (sulta altına alındığı için) istila anlamı uygun düşer. Buna benzer durumlar da böyledir. Etkileyen ile etkilenen taraflar arasındaki etki anlamı gibi. Taahhüt eden ile taahhüt edilen taraflar arasındaki, vaat eden taraf ile vaat edilen taraf arasındaki taahhüt ve vaat anlamları ve buna benzer anlamlar gibi. Bu açıklamadan anlaşılıyor ki, "ala" edatı ile "lam" harfinin zarar ve fayda anlamlarını taşımaları kelime anlamları öyle olduğu için değil, kullanım durumlarından ileri gelem arızi bir durumdur. Tövbenin başarısı yüce Allah'ın kullarına yönelik bir vaadine dayandığı için bu ayette onu kendi üzerine borç sayarak "Allah'ın kabulünü üzerine aldığı tövbe, ancak bilgisizlikle kötülük yapanlar ve... tövbe edenler içindir." buyuruyor. Dolayısıyla kullarının tövbesini kabul etmesi yüce Allah'a farzdır. Fakat bu, başkasının onu bir şey yapmaya zorlaması veya ona bir mükellefiyet yüklemesi anlamına gelmez. Bu başkasına ister akıl, ister işin mahiyet ve gerçeği, ister pratik realite, ister hak, isterse başka bir ad verilmiş olsun fark etmez. Yüce Allah böyle bir mükellefiyetten yüce ve münezzehtir. Tam aksine O kullarına tövbe edenlerin tövbelerini kabul edeceğini vaat etmiştir ve O sözünden caymaz. İşte tövbeyi kabul etmenin Allah üzerine vacip olması bu demektir. Aynı şekilde yüce Allah üzerine yapılması vacip olan her türlü eylemin vacipliğinin anlamı da budur. Anlaşıldığı kadarıyla ayet öncelikle Allah'a ait olan tövbeyi yani Allah'ın kuluna rahmetle yönelmesini açıklamaya yöneliktir, amaç kulun tövbesini anlatmak değildir. Gerçi böylelikle kulun tövbesi kaçınılmaz şekilde anlaşılmaz oluyor. Çünkü Allah'a ait tövbenin şartları gerçekleşince kulun tövbesinin şartlarının gerçekleşmesi kaçınılmaz olur. Bu ayetin Allah'a ait tövbeyi anlatmaya yönelik olması, daha çok açıklanmaya muhtaç değildir. İkinci olarak da ayet genel anlamdaki tövbeyi açıklamaya yöneliktir. Yani hem şirkten ve küfürden dönerek iman etmek, hem de iman ettikten sonra günahlardan tövbe ederek ibadete dönmek durumlarını kapsamına almıştır. Çünkü Kur'an bunların her ikisine de tövbe adını veriyor. Yüce Allah şöyle buyuruyor: " Arşı taşıyan ve bir de onun çevresinde bulunan melekler Rablerini överek O'nu noksanlıklardan tenzih ederler. O'na iman ederler. İman edenler için mağfiret dileyerek şöyle derler: 'Ey Rabbimiz, senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O hâlde tövbe eden ve senin yoluna girenleri bağışla." (Mü'min, 7) Burada ayetin başından anlaşıldığına göre "tövbe eden ve senin yoluna girenler"den iman edenler kastediliyor. Yani iman etmeye tövbe adı verilmiştir. Günahlardan vazgeçme anlamında ise, "Allah onlar için tövbe etti." (Tevbe, 118) buyuruluyor. alıntıdır islam kütüphanesi |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Cevap olarak "tevbe " diyorsanız maalesef yanlış |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular bulduğum yazıları okuyunca cevabı çok merak ettim hocam. |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
sabır olmalı |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular fayda-zarar kavramı cevabı böyle yazdım ama .. |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Klm'in cevabı doğru SABR doğru cevap evet000 ArO* |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Kur'ani bir kavramdır Bu kavram 3 ayrı edatla 3 farklı anlam kazanır. 1-"an" edatı ile hakta direnmek 2-"ala" edatı ile bela ve sıkıntıya göğüs germek 3-"lam" ile ibadet, hak, hayır ve adalette sebat anlamına gelir. Bu kavram nedir? kelimeleri dikkatli okuyunca cevabın sorunun içinde olduğunu farkettim.. |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
|
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular ben de Kuranda bir kelime arıyorum. Hayvanların içgüdüsü,gibi bir kelime ,İlahi programlama diyorlar ya !hayvanlar için kullanılan bu kelime insanlar içinde bir ayette -belki bir iki ayette -kullanılmış. Bu kelimeyi biliyor musunuz.arıyorum bulamadım. |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular . Kurani Kerimde 31defa tekrarlanan ayet hangisidir? manasi nedr? hangi surededir? (bir ayetin 31 defa tekrarlanmasi cok dusundurucudur.) |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular "Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?."55/Rahman Suresinde 31 yerde geçiyor |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular "Kul" (de ki) ile başlayan kaç sure vardır? Nelerdir? |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
|
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular evet000ArO* |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
|
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Evet 5 tane 6.sını biliyorsanız yazabilirsiniz:) |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
|
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Ecmain Yeni bir soru: Yakin kaç kısımdır? |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
örnek verecek olursak Ölümün ilmel yakîn olarak bilinmesi: Ölüm haktır ancak Kur’an ve Sünnetin tarif ettiği şekilde ilim yoluyla bilinir. Ne zaman ki ayak parmaklarımızın ucundan can çekilmeye başlanıp göbeğimize kadar gelince ölümü aynel yakîn olarak tatmaya başlarız. Sonra göbeğimizden çekilerek can bağaza geldiği zaman Lâ İlâhe İlallah der dilimiz iki dudak arasında kalır ve ruhumuzu Rabbimize teslim ederiz. İşte o an ölümü hakkel yakîn olarak tatmış oluruz. Allahümme yessirlenâ hayrul umûr. |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular ........... Hud suresi 7,Yunus 3,gökleri ve yeri 6 günde yaratıldığı bildirilirken ,Fussilet suresinde (9-12 ayetlerde )Allahu Teala yeri 2 günde yarattığını ayette bahsettiği üç şeyi dağların yaratılması ,bereketleri hayırları faydaları diğer 4 günde ıslah ettiğini bildirmiş gökleri de 2 günde yarattığını söylemiş.Bu hesaba düz mantıkla bakarsak günler diğer ayetlerin hilafına 8 oluyor.8 günde yaratılmış gibi bir anlam çıkıyor. Acaba yerin yaratıldığı iki günü yer yüzünün ıslah edildiği 4 günün içinde mi saymalıyız ki ,Yaratılış 6 gün olsun.Yoksa bu tenakuz gibi görünen mesele nasıl halledilmiştir. (Tefsirlerde) |
Cevap: Kuranı Kerim Hakkında Sorular Alıntı:
''Allahı Yerleri ve gökleri 6 günde yaratmıştır .''(hud 7)ayetinde buyrulduğu gibi yaratılma süresi 6 gündür. '' Mefatihul gayb/27/89 Mefatihul gayb/2/143 |
SAAT: 13:04 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.