Abim mesajının alnından öperim :) Ya sayfalar dolusu bilgi heryerde mevcut. İstediğim kesinlikle mucize var-yok, mucize etrafında içinde kayboldugum ve ayetlerin anlamından uzaklaştığım bir yığın bilgi değildi. Evet belki bu süreyi irdeleyince bu sorular aklıma geldi. Cevabı yine Kuran'da biliyorum ama nerdeydi acaba. Hicr süresi yolculuğumda böyle sorular sorarsam kusura bakmayın. İbrahim ve Lut peygambere karşı rahmeti,Lut, Salih, Şuayb peygamberin kavmine karşı azabı önplanda. Ve hepsi 'elhak" eğip bükülmeyecek, sündürülmeyecek apaçık gerçek. Le ayeten'leri görmek/anlamak için "mütevessimin'lerden olmak gerek diyebilir miyiz? Bu ayaetelride incelicem. Sağolasın abimtese/kk/ur.ArO* |
📌📌📌📌 Alıntı:
|
Kara Kartal senin için üç kıssa uydurdum. Belki açık açık söylenmeyecek olanı işaretlerinden irfan edersin/tanırsın. Adam birinci arkadaşına gider. Der ki bana biraz borç ver, nisan ayınının 24'ünde ödeyeceğim. Nasıl ödeyeceksin, der arkadaşı. Bu bana kolaydır. Daha evvel de ödemedim mi, der. Arkadaşı "Tamam ödedin zamanında ama yine de bana bir delil göster," der. Adam da: Sözüme güvenmiyor musun? Zikrim yeterli değil mi senin için? Pekâlâ, gel benimle, der ve ona alacak defterini gösterir. Daha evvel borç alıp da ödediği insanlar ile tanıştırır ve sözüne nasıl sadık, kendisinin nasıl da sıddıklardan olduğunu delillendirir. Yetmez. Senet verir. Yetmez evini, arabasını, iş yerini teminat olarak gösterir ve sonunda ikna olan arkadaşı ona borç verir. Sonra adam ikinci arkadaşına gider. Der ki bana borç ver, ayın 24'ünde ödeyeceğim. Nasıl ödeyeceksin der? Bu bana kolaydır, der adam ve olacakları bir bir söyler. Yeterlidir bu. Tamam der dostu. Senet sepet teminat istemez. Delil istemez yani ve borç verir. Üçüncü arkadaşına gider. Der ki "Bana borç ver, 24'ünde ödeyeceğim." Nasıl ödeyeceksin diye sormaz dostu. Ne borcundan bahsediyorsun, der Borç borcundan. Hakikat bu der adam, para lazım. Parayı verir dostu ve konu kapanır. Nasıl ödeyeceksin demez, delil de istemez. Parayı verir ve konuyu kapatır. İşte böyle.... Mihrinaz, mütevessimin kelimesini çok güzel anlatmışsın benim için aydınlatıcı oldu. Teşekkürlerimi sunarım) Hud sûresi 69 dan 83'e de okumanızı tavsiye ederim. Hem Hz. İbrahim'i hem Lut'u görürüz orada. 82. Ayette de şöyle bir kelime geçer: "Müsevvemeten" Allah gökten Kur'an'ıda indirir. Su da indirir, hicâretemminsiccil de indirir. Münzer olan iblis yeryüzünde süsleyecektir ve gavi edecektir hepimizi ancak halis kullar hariç. Allah göklerde burçlar yaratmıştır ve süslemiştir nâzirler (bakanlar) için. Ve korumuştur her racîm edilmiş şeytandan. Ancak kulak hırsızlığı yapan olur. Onu da şihâbünmmübin izler. Inna nehnü nezzelnâzzikra ve innâ lehû lehâfizûn. |
Çok değerli bir çalışma. Alıntı:
|
Kral dedi ki: Canım şöyle kıpkırmızı şeker gibi bir elma çekti. Âlim olan vezir konuşmanın zahirini bildi, kralın ne demek istemiş diye düşünmedi bile. Malumu bildi ve: Benim de canım çilek çekti diye yanıt verdi. Arif olan vezir zikrin batınî, iç mânasını irf etti/tanıdı/anladı ve "Kralım elma istedi," diyerek salondan çıkıp sulu bir elma getirdi. Ârif olan doktor da zikirdeki işaretin manasını kendi katından irf etti/tanıdı/anladı "kralın kan şekeri düşmüş, ilacını istiyor," diyerek odasından ilaçları getirdi. Komutan vahyi/gizli işareti bildi ve hemen huzurdaki elçinin kalbine okunu sapladı. Neml 93:: De ki: "Elhamdülillah!" Size ayetlerini/işaretlerini gösterecek ve siz de onları irf edecek/tanıyacak/anlayacaksınız. Rabbin yapacaklarınızdan habersiz değildir! |
Mütevessimin kelime kökü "isim" kelimesinin köküyle aynıymış. 63. Ayette geçen yemterun (şüphe etmek) kelimesi normal bir şüphe etmrk değilmiş. Apaçık belli olan bir şey hakkında şüphe etmekmiş. Mesela 2+2=4 ten şüphe eden insanlar vardır ya hani o tarz bir şüphede kullanılırmış bu kelime. |
49. Ey Muhammed, kullarıma haber ver ki, ben gerçekten affediciyim merhametliyim. 50. Fakat azabımda son derece acıklı bir azaptır? Sorum;Allah'ın "Ğafurur Rahim" olmasının " Azabul Elim" den önce gelmesinden ne gibi bir mânâ çıkar ? Aralarında nasıl bir ilgi var? Anlatırmısınız? |
Bu güzel çalışma için ÂlâLeyl kardeşimize teşekkür ederim. Kur'anı anlamaya yönelik her çalışma değerlidir. Kur'anı anlamaya çaba gösterenlerin ufku açılır. Allah kalplerini inşirah eder. Önemli olan samimi ve ihlaslı olarak ayetle yaklaşmaktadır. Biz Kur'anı anlamaya bir adım atarsak, Kur'an bize iki adım ya da on adım gelecektir. Bunu unutmadan çaba ve gayrete devam etmeliyiz. Bu sıralar yoğum olduğum için şimdilik bu konuya katkıda bulunamıyorum. Kur'an üzerinde ortak çalışmalar, ortak derslerin faydası çoktur. Birimizin göremediği şeyleri başka birimiz görebiliriz. Farklı pencereden olaylara bakabiliriz. Bu da ayetleri anlama da bize ufuklar açacaktır. Kur'anı anlamaya dönük çalışmalarda ayetlerden çıkardığımız sonuçları tek doğru olarak ya da illa benim anladığım en doğrusu demek bizi yanlışlara sürükleyebilir ve insandaki enaniyet duygusunu artırarak tuğyana/ haddi aşmaya ve "sadece ben bilirim" hastalığına yöneltebilir. Bu konuda da dikkatli olmakta fayda vardır. |
Peygamberimiz a.s'a yönelik bu emir, yoldan çıkmişların ve kötülükten sakınanların uğrayacakları akibet vurgulandıktan sonra yer almaktadır. Öncesindeki ayetlerle de ilgisi vardır. Bu ayetlerde yüce Allah'ın bağışlama ve rahmete ilişkin haberi, azab haberinden ònce geliyor. Allah kullarına merhamet etmeyi üzerine almıştır. Enam 12. Ayetlerin ardından Lut kavminin azabının anlatilmasiyla da alakası vardır. (fizillal'il kuran) Kuran'ın farklı yerlerinde azab ayetinin önce geldiği, tek başına geldiği yerlerde var. Bu Allah'ın hikmetidir ancak. Birde sanki şöyle bir şey var bu ayetlerde, Allah ben gafurur rahim'dirim diyor. Rahmetim, bağışım boldur. Azabım ise kendi elinizle yaptıklarınızın cezasıdir der gibi. Allahu alem.(Mustafa islamoğlu) |
Bu hadisi şerif peygamber aleyhisselam'ın Allahın rahmeti, bağışlamasını nasıl anladığını bizlere gösteriyor. Kulların Allah üzerindeki hakkı, Allah’ın kullarına azap etmemesidir. Peki azab. Azab "İnsanın kendi elleri ile yaptıklarına, kendi elleri ile ceza bulmasıdır." Net. Resulallah’la uzun bir yolculuğa çıktık, ben terkisindeydim, gittik, gittik, Resulallah sustu uzun süre ve sessizliği yırtarcasına çağırdı. – Ey Muaz..! Allah’ın kullar üzerinde ki hakkı ne. Önce kulların Allah üzerinde ki hakkını sordu ve ben dedim ki; “Allah ve Resulü daha iyi bilir.” O; – Allah’ın kullar üzerinde ki hakkı, ona şirk koşmamalarıdır. Ve bu kez bir daha gittik, gittik, derin bir sessizlik. Resulallah yine içine gömüldü, derin tefekküre daldı ve bu sessizliği yırtan bir ses; – Ey Muaz, ya bilir misin Kulların Allah üzerinde ki hakkı nedir. Ben dedim ki; ” Allah ve elçisi çok iyi bilir, ben bilmem.” Ne olabilir ki kulun Allah üzerinde ki hakkı. Kulun Allah üzerinde hakkı mı olur ki, Muaz ne bilsin. Ve sorusuna uzun bir yolculuğun ardından, yine uzun bir sessizliğin ardından sessizliği yırtan bir Nebi sesi ile peygamber kendisi cevap verdi. – …ellâ yuazzibehumullâh.. (Enfal/34) Allah’ın onlara azap etmemesidir. (Buhari) Saolasın Esma nur c* |
SAAT: 02:38 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.