Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kadın Mahrem Konular (https://www.forum.medineweb.net/298-kadin-mahrem-konular)
-   -   Bayanlara özel (Mahrem Konular) (https://www.forum.medineweb.net/kadin-mahrem-konular/2877-bayanlara-ozel-mahrem-konular.html)

Medine-web 01 Ağustos 2012 01:31

Cevap: Bayanlara özel (Mahrem Konular)
 
Alıntı:

bilinmez Üyemizden Alıntı (Mesaj 187275)
bu son yazdıklarınada bu ne hiddet bune celal,sayın abim....................

kaş yapayım derken göz çıkarıyorsunuz la ağa..sözüm şahsa özel değildir,geneldir. peygambersiz abdestsiz meymenetsiz haniflere kurancılara asrın haricilerine..
müslümanların beynine yaptığınız tahribatların hesabını ALlaha veremezsiniz.evet haklı olduğunuz noktalar o kadar çok ki..ama o dedikleriniz alim meclisi konularıdır.
abdest almasını bilmeyen insanlara kandil hurafedir deseniz ne demeseniz ne? neyı çözeceksiniz siz?
bakınız size geçen hafta başımdan geçen bir olayı anlatayım;
adamın biri namazdan sonra bir soru sordu..hocam imam şafiide kadına dokunmak abdest bozar.bu konuda illaAllah dedim.hanefi olacam dedi.bunun yolu yordamı nedir dedi.
dedim ki imam şafiye dilekçe verecen istifa ettim diyecen.sonra imam hanefiye dilekçe verecen senin mezhebine girecem diyecen.kabul olursa hanefi olursun dedim.
adam çekip gitti..
akşam nefes nefese geldi bana.hocam ya imam şafii ölmüş diyorlar.dilekçeyı nereye verecem !?
toplumun manzarası budur la ağa! canhıraş savunduğu mezhebinin imamının ölü olduğunu yeni öğrendi.ve bu adam 60 yaşında!!
gelin amentuyu öğretin şu insanlara.kandil mevlit şeyh muridi sonra konuşuruz.
olur mu ?

Yitiksevda 01 Ağustos 2012 03:05

Cevap: Bayanlara özel (Mahrem Konular)
 
Muhsin hocam emin olun bu tür konularda çok fazla tartışmak istemiyorum helede Vahyi gayri Metluv hususunda hiçmi hiç tartışmak istemiyorum Çünkü bu husus çok önemli bir konu ve kimsenin var olan düşüncelerine karışmak istemediğimdendir Google ve benzeri ile ilim elde eden veya amel eden biri olmadığımı sen iyi bilenlerdensin ...


ve onların bu konuda hiçbir bilgileri olmadığından yalnızca zannın ardından giderler ama zan, hiçbir zaman gerçeğin yerini tutmaz. (Necm-28)

Muhsin Abim delil Kur'ani bir metot'tur kendi zannım ile ortaya koyduğum bir prensip değildir.

İstidlal, delillendirme demektir. Bir mantık terimi olup birden çok önermelerle akıl yürüterek sağlıklı ve doğru çıkarımlar ve sonuçlar elde etmek anlamına gelir.Kelam İlminde istidlal “bir hükmün ve kavramın” doğru ve yanlışlığını ispat etmek için zihnin yaptığı faaliyete denmektedir. Dinde bir delilden kaynaklanmayan ve delile dayanmayan bir bilginin gerçeklik değeri yoktur. Bir delilden ve bir emareden kaynaklanmayan bilgiler vehim ve hayalden öte bir anlam ifade etmez.

Sayın Muhsin hocam asla ve asla kimsenin ne dediğine çok önem vermem. öncelikle Kur'an ne der Allah resulü nasıl açıklar ona bakarım ve elde etmek istediğim hükmü kendim çıkarmaya çalışırım eğer beni aşarsa otorite Alimlerin kaynaklarından faydalanır sonuca varırım .Klasik usul ile bizlere ulaşmış olan Fıkhi bilgilerde haddinden fazla sakat görüşler mevcuttur bu nedenle her söyleneni kabul edileni araştırmadan kalben mutmain olmadıktan sonra benimsemem ...

Yıllarca bizlere verilen İman esaslarında dahi ne tür tahrifatlar olduğunu sizinde elinizde olan Hasan El Basrinin kader risalesi şerhinde gerekli izahlar yapılmıştır.Sizde iyi bilirsinizki Emevi şarlatanlarının bu dine ne kadar ekleme yaptıklarını.İmam Ebu Hanife Allah kendisinden razı olsun zalim sultanlara kadılık yapmadığı için şehid edildiğini iyi bilirsiniz lakin onun talebesi İmam Muhammed Hocasının onurlu tavrını sergilememiş ve zalimlere fetva makamı olmuştur elimize ulaşan bilgilerin birçoğu İmam Muhammed aracılığı iledir şimdi size şu sorum olacak bizlere ulaşan bu bilgi ve belgelere ne kadar itimat etmemi bekliyorsunuz?

Emin olun Abim sanal alemde bu tür ihtilaflı ve kafa bulandırıcı konular hususunda hiçmi hiç yazmak istemiyorum Çünkü bu tür mevzuları İnsanların yüzde doksanı bilmiyor ve bilmedikleri bu tür konularda Teslimiyetlerini zedelemek istemiyorum vebalinin farkındayım lakin karşımda siz ve sizin gibi Alim abilerim kardeşlerim olunca bire bir konuşmayı tercih ediyorum.

Çünkü vahyi Gayri Metluvun ne anlama geldiğini bilmeyenler bu ismi duyduklarında GOOGLE İle bilgi edinmek isteyecekler ve farkında olmadan İTİKATLARINA dahi şüphe girecek bize faydadan çok zarar vereceğini biliyorum ve sizin söylemlerinize İlmi manada cevap vermekten çekiniyorum .

Yoksa sizde iyi bilirsiniz herhangi bir hususta girdiğim hiçbir hususta geri adım atmam sonuca varmadan da çekilmem lakin bu tür konuları Alimler ile konuşmayı bire bir deliller ile cevapları bulmayı yeğlerim bunuda en güzel şekilde Allah kendisinden razı olsun Babanız ile yaparım ve bilmediklerimi yanlış veya doğrularımı belirlerim Üstün ilmine müracaat ederek Selametle kalın Tartışmak istemiyorummmmmmm...

Yitiksevda 01 Ağustos 2012 03:17

Cevap: Bayanlara özel (Mahrem Konular)
 
Bu Şiir günümüzde Peygamber tasavvurunun ne hale getirildiğine en güzel örnek ve cevaptır...Sakın kimse üzerine alınmasın hepimizin bu şiirde kendine çıkaracağı bir pay olduğunu düşünerek yeri olmasa dahi sunmak istedim...Konu benim için bitmiştir Selametle kalın....

Ey kavm! şu halinle, tıpkı İsrailoğulları'na benziyorsun.

Düşmanının putlarına tapıyorsun. İsrailoğulları da öyle yapmıştı.
Firavun'un zulmünden kurtulunca, gerçek kurtarıcılarını çabuk
unuttular. Musa, Tur'a, Rabb'inin mesajını almaya gittiğinde,
ellerindeki altın gümüş takılardan bir heykel yapıp tapmaya
koyuldular. Bu taptıkları buzağı heykeli, kimin tanrısıydı biliyor
musunuz? Kendi özgürlüklerine ve hayatlarına kasteden Firavun'un.

Kendi peygamberlerini taşlayan, linç eden, çarmıha geren
İsrailoğulları gibi, iyilerini taşlıyorsun Ey Kavm! İçindeki iyiliği
taşladığını, onu katlettiğini bilmeden yapıyorsun bunu. Sizi
aydınlatmak için yanan her ışığı, bir kova su alıp söndürmek için
seğirtiyorsunuz
. "Yangın var!" diye, isterik naralar atanların ardınca
gidiyorsun.

Ey Kavm! Tıpkı, kendi peygamberlerine "Sen ve Rabbin gidip
savaşın, biz oturup burada sizi bekliyoruz" diyen İsrailoğulları
gibisin. Özgürlük uğruna bedel ödemeye yanaşmıyorsun.
Sözleşmene ve kendine ihanet ediyorsun. Soğanı, sarmısağı
özgürlüğe tercih ediyorsun. Hakikatin ardınca değil, cedlerinin
ardınca gidiyorsun; ölülerini kutsuyor, fakat dirilerini öldürüyorsun.

İsa'nın diliyle "badanalı kabirlere benziyorsun" Ey Kavm! Dışardan
alımlı-çalımlı görünmeye çabalıyorsun, fakat için leş gibi kokuyor.
Akçaya ve korkuya iman ediyorsun. Efendilerin seni akça ve
korkuyla güdüyor. O efendiler ki, onlar senin eserindir. Bu halinle
sen, celladını doğuran talihsiz analara benziyorsun. Suçu savunuyor,
suçluyu koruyor, mağduru tekmeliyorsun; zalimi yüceltiyor,
mazlumu eziyorsun; değerlerini pazarlıyor, kimliğinden utanıyorsun.

Ey Kavm! Tufanın kokusu geliyor, fakat sen gemileri ve gemicileri
taşlıyorsun. İbrahim'e su taşıyanları suçluyor, Nemrud'a odun
taşıyanları alkışlıyorsun. Asiye'ye "asi", Hacer'e "zavallı", Meryem'e
"günahkar" gözüyle bakıyorsun. Eğer Lady Godiwa işgalciler
tarafından senin şehirlerinde çırılçıplak soyulup dolaştırılsaydı, hep
birlikte kapı altından röntgenleyecekmiş gibi duruyorsun. Jean
Dark'ın ateşini tutuşturmak için sıraya giriyorsun. Söyle Ey Kavm,
içinde kaç Mata Hari besliyorsun?

Nuh Kavmi'ni unutma!

Sodom'u unutma!

Ad Kavmi'ni, Semud Kavmi'ni unutma Ey Kavm!

Kulun gücünün bittiği yerde

"Allah" dedik biz; "Allah'ın var neye muhtaçsın, Allah'ın yok neyin
var!" dedik. Allah derken, "anlam" dediğimizin farkındaydık. Onun
için "Allahsızlığı anlamsızlık" bildik. Allah demekle, hayatımızın
sadece sevinçlerine değil, acılarına da anlam kattık. Acılarımız dahi
anlam kazandı. Istırabımızdan "umut" damıttık, derdimizden
"merhem" yaptık, acımıza "aşık" olduk; aşkımız acımıza, acımız
aşkımıza dönüştü.

Bildik ve inandık ki, "kulun gücünün bittiği yerde Allah'ın yardımı
başlardı". Onun için, yürek tarlasına acı ektik. Ta yürekten "****
nasrullah: Yardımın ne zaman?" demeden, O'nun karşısında
acziyetinizi ve muhtaçlığınızı kabullenmeden, acıyı yüreğinizin
sarnıcından imbik imbik damıtmadan, devranın dönmeyeceğini
öğrendik.

İmanın en büyük imkan olduğunu, kalbimiz kederden
kaburgalarımızı zorladığında, gece yarılarında doğum sancısından
beter sancılara durduğunda bir kez daha anladık. Duaya davet
edildiğimiz kapının davetine uyduk ve dualara durduk. Bildik ki,
davete icabet edenin davetine icabet edilir: Biz de O'nu davet ettik.

Kimimiz zarfına adresi doğru yazdı fakat içini doldurmadan boş zarf
attı, kimimiz içini doldurup pulunu unuttu, kimimiz verdiği adreste
bulunmadı, kimimiz hiç adres veremedi ve kimimiz de yalan ve
yanlış adres verdi.

Davetiyesinde hiç eksiği bulunmayanlarımızın ise bir kusuru vardı:
Konuğuna sunacak som ve bütün bir yürek bulamamak. Korku
putlarına, umut putlarına, sevgi putlarına ardiyelik yapan, antik
Atina'nın tanrılar mahzenine dönmüş Panteon'undan beter bir
yüreğe sahip olmak.

İşte bunun için davet edemedik. Ettikse, davetimiz kabul görmedi.
Gücümüzün müntehasına dayanmadan, elden geleni yapmadan
ettik; bitmeden "bittik!" dedik. Eğer gerçekten bitseydik ve "bittik!"
deseydik, "Dayan, yettim!" diyen mutlaka olacaktı.

Hz. Peygamber'in Taif dönüşü gerçekten bittiği ve "bittim!" dediği
gün, tarihin bahtı değişmiş, davetiyesi adresine ulaşmış ve "Yettim!"
cevabı gelmişti. O, Taif dönüşü, yeryüzünün olanca genişliğine
rağmen kendisine dar geldiği ve kavminin varlığını ortadan
kaldırmak için fırsat kolladığı kritik bir anda, Yüce Dergah'a şu
davetiyeyi göndermişti:

Allah'ım!

Kuvvetimin tükendiğini sana arz ediyorum.

Gücümün azaldığını,

İnsanların gözünde küçük düştüğümü sana şikayet ediyorum.

Ey Merhametlilerin en Merhametlisi!

Sensin mustaz'afların Rabb'i

Sensin benim Rabb'im!

Beni kimlerin eline bıraktın?

Bana gaddarlık yapan ötekilerin eline mi?

Yoksa, davamı ipotek edecek bir düşmana mı?

Eğer sen bana gücenmedinse,

Kesinlikle bunlara aldırmıyorum.

Lakin yardımın beni rahatlatacaktır.

Senin nuruna sığınırım;

karanlıkları aydınlatan nuruna,

dünya ve ahiretimi aydınlatacak nuruna...

Gelecek gazabın, bana ulaşabilecek öfkenden

kaçıp kurtulacak bir sığınak arıyorum.

İşte Sana sığınıyor ve aldırmıyorum; yeter ki razı ol.

Güç ve kuvvet Sendendir,

yalnız Senden


( 10 Mayıs 1999 )


Mustafa İslamoğlu

FECR 01 Ağustos 2012 09:08

Cevap: Bayanlara özel (Mahrem Konular)
 
Konunun başlığına dikkat! :)( Bayanlara Özel-Mahrem Konular)
Ama konu çetrefilli konulara kaydı

Alimlerin kendi aralarındaki yıllardır tartıştıkları ve herkesin kendine göre delilleri olduğu konuları burada umuma ait yerlerde yerlerde tartışmaya açmak iyi niyetli, samimi, saf, gayretli kimi Müslümanların kafalarını bulandırmaktan başka işe yaramaz. Kişiler daha usul nedir? asıl nedir? usul-asıl ilişkisi nasıl olmadır? Bunları bilmeden/öğrenmeden alimlerin kendi aralarındaki ilmi konuları gündeme getirmenin bir faydası olacağını sanmıyorum. Bu konular konuşulmasın mı? Hayır konuşulsun ama her yer ve ortamda bu konular ele alınmamalıdır. İlmi siyaset işte burada devreye girer. Kişi ilim sahibi olabilir ama ilmini öğretme/anlatma siyasetini bilmezse o ilmi faydalı hale getiremez.

mehmet akif2 03 Ağustos 2012 17:34

Cevap: Bayanlara özel (Mahrem Konular)
 
Alıntı:

FECR Üyemizden Alıntı (Mesaj 187284)
Konunun başlığına dikkat! :)( Bayanlara Özel-Mahrem Konular)
Ama konu çetrefilli konulara kaydı

Alimlerin kendi aralarındaki yıllardır tartıştıkları ve herkesin kendine göre delilleri olduğu konuları burada umuma ait yerlerde yerlerde tartışmaya açmak iyi niyetli, samimi, saf, gayretli kimi Müslümanların kafalarını bulandırmaktan başka işe yaramaz. Kişiler daha usul nedir? asıl nedir? usul-asıl ilişkisi nasıl olmadır? Bunları bilmeden/öğrenmeden alimlerin kendi aralarındaki ilmi konuları gündeme getirmenin bir faydası olacağını sanmıyorum. Bu konular konuşulmasın mı? Hayır konuşulsun ama her yer ve ortamda bu konular ele alınmamalıdır. İlmi siyaset işte burada devreye girer. Kişi ilim sahibi olabilir ama ilmini öğretme/anlatma siyasetini bilmezse o ilmi faydalı hale getiremez.

ArO*ArO*ArO*ArO*

mehmet akif2 29 Ağustos 2012 16:35

Cevap: Bayanlara özel (Mahrem Konular)
 
benim sorum bazı kadınlar ramazandan kalan oruç borcunu tutacaklarına şevval orucunu tutuyorlar ya o ay ya da kışın borcunu tutuyorlar

ramazan orucunu tutup şevval ayında da 6 gün orucu tutarsa tüm seneyi oruçlu geçirmiş sayılır diye hadisde geçiyor

borcunu tamamladan 6 gün orucu tutan tüm seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevap alır mı yoksa tamamladıktan sonra mı alır

Yitiksevda 30 Ağustos 2012 00:43

Cevap: Bayanlara özel (Mahrem Konular)
 
Alıntı:

mehmet akif2 Üyemizden Alıntı (Mesaj 188699)
benim sorum bazı kadınlar ramazandan kalan oruç borcunu tutacaklarına şevval orucunu tutuyorlar ya o ay ya da kışın borcunu tutuyorlar

ramazan orucunu tutup şevval ayında da 6 gün orucu tutarsa tüm seneyi oruçlu geçirmiş sayılır diye hadisde geçiyor

borcunu tamamladan 6 gün orucu tutan tüm seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevap alır mı yoksa tamamladıktan sonra mı alır


Sayın ablama öncelikle bir ayet sunarak konuyu izah etmeye çalışayım:

Kim (Allahın huzuruna) iyi bir iş ve davranışla çıkarsa bu yaptığının on katını kazanacaktır; ama kim de kötü bir fiil ile çıkarsa onun aynısıyla cezalandırılacaktır; ve kimseye haksızlık yapılmayacaktır.
(E'nam 160)

Sayın ablam Kaza Orucu Farz olan bir borcu yerine getirmek olduğu için Nafile oruç tutmaktan daha eftaldir Çünkü öncelikli ödenmesi gerekli olan Allah'ın farz kıldığı bir ibadetin Borcunu yerine getirmek olmalıdır. İlk altı gün içerisinde borçlar daha sonraki günlerde ise Şevval ayına mahsus olarak oruç tutması daha mantıklı bir yol üzere hareket etmektir . Çünkü Farz olan Oruç borçlarını tutamadığı günler sayısınca Şevval ayı içerisinde Nafile bir ibadet ile telafi etmek veya önceliği ona vermek abes olur ... Ayeti kerimede belirtilen ibadet,ihlas salih amel ve benzeri hususları yerine getirmek ile zaten mükafat elde edilmekte ve Allah bu mükafata ek olarak on katının verileceğini belirtmekte...

Borçları yerine getirdikten sonra Şevval ayına mahsus olarak oruç tutan kardeşlerimiz inşallah o sevaba nail olurlar Ameller Niyetlere göredir... Selametle kalın.

dua dilencisi 30 Ağustos 2012 09:57

Cevap: Bayanlara özel (Mahrem Konular)
 
Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 188766)
Sayın ablama öncelikle bir ayet sunarak konuyu izah etmeye çalışayım:

Kim (Allahın huzuruna) iyi bir iş ve davranışla çıkarsa bu yaptığının on katını kazanacaktır; ama kim de kötü bir fiil ile çıkarsa onun aynısıyla cezalandırılacaktır; ve kimseye haksızlık yapılmayacaktır.
(E'nam 160)

Sayın ablam Kaza Orucu Farz olan bir borcu yerine getirmek olduğu için Nafile oruç tutmaktan daha eftaldir Çünkü öncelikli ödenmesi gerekli olan Allah'ın farz kıldığı bir ibadetin Borcunu yerine getirmek olmalıdır. İlk altı gün içerisinde borçlar daha sonraki günlerde ise Şevval ayına mahsus olarak oruç tutması daha mantıklı bir yol üzere hareket etmektir . Çünkü Farz olan Oruç borçlarını tutamadığı günler sayısınca Şevval ayı içerisinde Nafile bir ibadet ile telafi etmek veya önceliği ona vermek abes olur ... Ayeti kerimede belirtilen ibadet,ihlas salih amel ve benzeri hususları yerine getirmek ile zaten mükafat elde edilmekte ve Allah bu mükafata ek olarak on katının verileceğini belirtmekte...

Borçları yerine getirdikten sonra Şevval ayına mahsus olarak oruç tutan kardeşlerimiz inşallah o sevaba nail olurlar Ameller Niyetlere göredir... Selametle kalın.

Allah c.c. razı olsun .Benimde şahit olduğum toplantılardan farz borcunu ödemeden nafile ibadetlere insanları yönlendiriyorlar eksik,yanlış bilgi insanı ikilemde bırakıyor ..Önce farz ..

mehmet akif2 30 Ağustos 2012 13:25

Cevap: Bayanlara özel (Mahrem Konular)
 
Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 188766)
Sayın ablama öncelikle bir ayet sunarak konuyu izah etmeye çalışayım:

Kim (Allahın huzuruna) iyi bir iş ve davranışla çıkarsa bu yaptığının on katını kazanacaktır; ama kim de kötü bir fiil ile çıkarsa onun aynısıyla cezalandırılacaktır; ve kimseye haksızlık yapılmayacaktır.
(E'nam 160)

Sayın ablam Kaza Orucu Farz olan bir borcu yerine getirmek olduğu için Nafile oruç tutmaktan daha eftaldir Çünkü öncelikli ödenmesi gerekli olan Allah'ın farz kıldığı bir ibadetin Borcunu yerine getirmek olmalıdır. İlk altı gün içerisinde borçlar daha sonraki günlerde ise Şevval ayına mahsus olarak oruç tutması daha mantıklı bir yol üzere hareket etmektir . Çünkü Farz olan Oruç borçlarını tutamadığı günler sayısınca Şevval ayı içerisinde Nafile bir ibadet ile telafi etmek veya önceliği ona vermek abes olur ... Ayeti kerimede belirtilen ibadet,ihlas salih amel ve benzeri hususları yerine getirmek ile zaten mükafat elde edilmekte ve Allah bu mükafata ek olarak on katının verileceğini belirtmekte...

Borçları yerine getirdikten sonra Şevval ayına mahsus olarak oruç tutan kardeşlerimiz inşallah o sevaba nail olurlar Ameller Niyetlere göredir... Selametle kalın.

ArO*

mehmet akif2 28 Eylül 2012 09:30

Cevap: Bayanlara özel (Mahrem Konular)
 
ben tekrar yineliyorum ben tartışma yapılsın diye bu konuya mesaj yazmıyorum konu hakkında düşüncelerinizi başka konuda yazın

ben bugünkü konudan hareketle hocalarıma soru sormak istiyorum

kadının erkek doktora gitmesi yanlış mı

çocuk sahibi olmayan kadınların çoğu iyi doktor arıyorlar bunlarda genelde erkek oluyor

benim bildiğim günah olmadığı doğrultusunda

bizleri bilgilendirir misiniz?


SAAT: 08:31

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306