|
Ardından bunu sorayım o zaman: Medine münafiklarının Nebi a.s'ın; "sözü olan herkesi sonuna kadar dinlemek" gibi muhteşem erdemini dillerine dolayip, rencide etmek, aşağılamak için ona taktikları ad ne idi? |
Alıntı:
|
Alıntı:
"İçlerinden Peygamberi incitenler ve: 'O (her sözü dinleyen) bir kulaktır' diyenler vardır. De ki: 'O sizin için bir hayır kulağıdır. Allah'a iman eder, mü'minlere inanıp-güvenir ve sizden iman edenler için bir rahmettir. Allah'ın elçisine eziyet edenler... Onlar için acı bir azab vardır.'" (Tevbe-61) |
Allah razı olsun kuran hakkında bilgileri öğrenmiş oluyoruz.Kuranı Kerim bir derya Rabbim idrak etmeyi ve Kuran ile amel etmeyi nasip etsin.ve ayetler o kadar insanın yüreğini işliyor ki orada bıçak yarası gibi acıtıyor. Sorum şu Yahudilerin efendimiz sav ile konuşurken kullandıkları hitap şekli ( sözde saygı ifadesi) aslında bir çok manaya gelen ve hatta hakaret sayılan bir çok manaya gelen söz nedir? |
Alıntı:
Yahudilerin Peygamberime hitabı RAİNA idi. RAİNA hem "Bizim çobanımız" demek hem de " Bizi gözet, bizi güt" demektir. Ayette Allah Yahudilerin bu hitap şeklini Müslümanların kullanmasını yasaklıyor. Bunun yerine "unzurna" denilmesini istiyor. "Ey inananlar, "Ra'ina (bizi gözet, yahut: kaba söz)" demeyin, "unzurna (bize bak)" deyin ve dinleyin. Kafirler için acı bir azab vardır." (Bakara-104) |
Kurân-ı Kerim'de Geçen Kalpleri Mühürlü Olanlar Kimlerdir? |
Alıntı:
"Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler.Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır ve büyük azab onlar içindir." (Bakara/6-7) |
Alıntı:
|
Allah’ın kalpleri mühürlemesi, Allah onların kalplerinin mühürlü olmasını istediği ya da Cehenneme atmak istediği için değil, o kişilerin kendi iradeleriyle yapmış oldukları tercih sebebiyledir. Allah Teala ,hakka davet için peygamberler göndermiş ve kitaplar indirmiştir. “De ki: «Gerçek, Rabbinizden gelmiştir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin!»” (Kehf 18/29) âyet-i kerîmesi gereğince insanları tercihte serbest bırakmıştır. İsteyen iman eder, isteyen inkar eder. İman etme konusunda insanlar zorlanamaz. İnkârda ısrar edenlerin kalplerinin mühürlenmesi, yaptıklarının bir sonucu olarak gerçekleştiğini başka ayetlerde de açıkça belirtilmektedir. “Aslında Allah, onların kalplerini inkârları yüzünden mühürlemiştir.” (Nisâ 4/155) “Önce dilleriyle inandıklarını söyleyip, sonra kalpleriyle inkâr ettiklerinden dolayı kalpleri mühürlenmiştir.” (Münafıkun 63/3) Allah Resulu (S.A.V.) de bir hadisinde şöyle buyurur: “Günah ilk defa yapıldığı zaman, kalpte kara bir leke olur. Eğer sahibi pişman olur, tevbe ve istiğfâr ederse kalp yine parlar. Etmez de günah tekrarlanırsa, o leke de artar. Sonra arta arta bir dereceye gelir ki, leke bir kılıf gibi bütün kalbi kaplar. İşte «Aslında onların işledikleri günahlar, kalplerini bütün bütün paslandırmıştır» (Mütaffifîn 83/14) âyetinin mânası budur.” (İbn Mâce, Zühd 29; Tirmizî, Tefsir 83) Kafirlerin kalplerinin ölünceye kadar mühürlü kalacak diye de bir durum söz konusu değildir. Küfürde inat etmeyip hakka teslim olanların mührü açılır. Eğer devamlı mühürlü kalmış olsaydı o zaman hiçbir kafirin sonradan Müslüman olması imkansız olurdu. Ayette geçen اَلْخَتْمُ (hatm) kelimesi, lügat olarak “mühürlemek” ve “mühür” mânasına gelir. Mektup mühürlemek, kapı ya da oda mühürlemek gibi giriş ve çıkışa engel olmak suretiyle bir şeyi emniyete almak da “hatm” kelimesiyle ifade edilir. Buna somut örnek verecek olursak; Zabıtalar iş yerini mesela lokanta ya da fırını denetlerken , işyerinin pislik içinde, sağlık kurallarına uymadan üretim yapıldığını tesbit ederler ve o işyerini mühürlerler. İşyerine ceza keserler ve gerekli düzenlemelerini yapmaları için ona süre verirler. Mühürleme olayı Allah istediği için değil, kulun yapmış olduğu eylemler nedeniyledir. O eylemleri yapmaktan vaz geçip doğru yola doğru adım atarsa, mühür de çözülmeye başlar. Kalpleri mühürlü olanların inzar edilmesi yani uyarı yapılması ayette yasaklanmıyor ama mühürlü kimselerin vahye karşı duyarsız olduğunu ve iman etmeyeceklerini ifade ediyor. Peygamberin görevi insanlara hakkı tebliğ yapmaktır. Karşısındaki insan ister kafir , ister münafık , ister müşrik , isterse Müslüman olsun fark etmez. Allah peygamberimize her zaman için öğüt vermesini , tebliğ yapmasını istiyor ancak öğüte kulak verenlerin ise inananların olacağını bildiriyor: “Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü’minlere fayda verir.” (Zariyat-55) Kafirlerden iman etmeden ve kalpleri mühürlü olarak âhirete göçenlere ağır bir ceza, büyük bir azap hazırlandığı ayetlerde bildirilmektedir. Tevbe edenlerin kalplerindeki mühür açılır ve yeni ve temiz bir sayfa açılır. |
Erkek) onu (eşini üçüncü kez) boşarsa, ondan sonra (kadın) bir başka eşle evleninceye kadar onu alması kendisine helal olmaz. Bu kişi (ikinci eş) de onu boşarsa, (her iki taraf da) Allah’ın sınırlarını koruyacaklarına inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde herhangi bir vebal yoktur.* İşte şu (hüküm)ler, (gerçeği) bilmek (isteyen) bir topluluk için Allah’ın açıkladığı sınırlarıdır. (Bakara 230.ayet) Hülle caiz değil deniyordu ayette hülleden bahsediliyor? düssünceli000 |
| SAAT: 03:44 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.