Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Tevhid Ve Şirk Konuları

Konu Kimliği: Konu Sahibi kamer34,Açılış Tarihi:  05 Mart 2011 (00:49), Konuya Son Cevap : 16 Kasım 2013 (21:53). Konuya 23 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 05 Mart 2011, 00:49   Mesaj No:1
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart "Tekfir de Cehalet"

"Tekfir de Cehalet"

"Tekfir de Cehalet"
"Rahman Ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla "




Alemlerin yegane Rabbi ve ilahı, her türlü noksanlıktan münezzeh sıfat ve isimlerin yegane sahibi, inananlara hidayet kaynağı, inkarcılara bir uyarı ve öğüt olarak Yüce Kitab'ı indiren Allah'a, O'nun razı olduğu şekilde hamd ederim.


Kur'an Kerimin tamamını yahut bir kısmını süre olsun ayet olsun ,hatta Kurandan olduğuna icma edilmiş olan kelimeyi veya mütevatir bir okuyuş tarzını inkar etmek küfürdür,Kur'an da zikredilen şeylerin varlığına inanmamak ,Kur'an'a bir şeyler ilave etmek ,bir harfi bile inkar etmek ve değiştirmek küfürdür.

Kuranda takriben iman etmek fiili (811) kafir olmak fiilide (697) ayette geçmektedir.

Şimdi konuya girmeden önce şu hususu belirtmekte fayda vardır. Bu konuya katılım yapacak olan arkadaşlardan şunu istirham ediyorum konunun mümkün olduğu kadar hakaret edici cümlelerden uzak, ilmi bir mülaza olması için gayret sarf etmeleridir.

İDDİA:Tekfir etmek kur’ani bir yaklaşım değildir.


CEVAP:
Bu düşünce kesinlikle kur'an'ın sadece bir yüzüne ait bir düşüncedir. Öncelikle tekfir ne demek onu izah edelim Tekfir, müslüman olduğu bilinen bir kişiyi, inkâr özelliği taşıyan inanç, söz veya davranışından ötürü kafir saymak demektir.


Tekfir tarafını belli ettirmek kafirlerin tarafının ortaya çıkmasını sağlamaktadır. İslam saf tutmak saflarını belli ettirmek kafirlerden ayrışmaktır buda ancak Müslüman olmayanı tanımlamakla mümkündür. Bu ayrışma kuranın ilk inen ayetleri ile başlamaktadır.

Alak suresinde namazı kılanı engelleyeni gördün mü? ibaresi namaz kılan mümin,namazı engelleyen kafir motifleri ile karşılaşmaktayız ayetlere bakalım.


“Gördün mü şu men edeni? Namaz kılarken bir kulu. Gördün mü? ya o kul doğru yolda ise? Yahut kötülüklerden sakınmayı emir ederse. Gördün mü, ya bu adam yalanlar, yüz çevirirse. O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu ?ALAK/9-14

Allah (c.c) henüz ilk inen surede insanoğlunun iki ayrı karakterini ortaya koymuştur. Allah'a gereği gibi iman eden ve Allaha gereği gibi iman etmeyen yani kafir ve Müslüman tanımları belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır.

3:12 - )O inkârcı kâfirlerede ki, siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena bir döşektir.

8:36 -) Mallarını, Allah yolundan engellemek için sarf eden o kâfirler, hiç şüphesiz yine onu sarf edecekler. Varsın sarf etsinler, sonra o yüreklerine inen bir acı olacak, sonra da mağlup olacaklar. Zaten kâfirler toplanıp cehenneme gönderilecekler.


Bu ayetlerde anlaşıldığı gibi tekfir Allahın ayetleri ile sabittir. Genel olarak Allah kafir sıfatını herhangi bir şahısa yönelik kullanmamıştır bu sıfatı anlam ve mana mahiyeti ile birlikte fiil ve fail olarak kullanmıştır.
Fiil işlenen fail işleyen olarak kur’an da zikir edilmiştir.

O halde bu anlam evrensel olduğuna göre yaşanan tüm zaman dilimlerinde kullanılmak zorunluluğu vardır. Kuran da müminlerin sıfatları ve kafirlerin sıfatları mevcuttur. Mümine mümin kafire de kafir demek farzı ayndır.

İDDİA: Tekfir Hz.Ali döneminde hariciler zamanında ortaya çıkmıştır. O nebiden sonra din adına ortaya çıkan tekfir kavramı bidattır.

CEVAP: Bu anlayış tamamen kur’an’a aykırı bir düşüncedir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi daha kur’an’ın ilk inen ayetlerinde tekfiri görebilmekteyiz.Şimdi Hz. Muhammed (sav) hayatında tekfir kavramı nasıl gerçekleşmiş bir bakalım.

Abdullah b. Amr b. el-As şöyle dedi:
Kureyş müşriklerinin sözü dinlenir kişileri bir gün Hicr'de toplanmışlardı. Ben de orada yanlarında bulunmakta idim. Kendi aralarında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem hakkında konuşuyorlardı.
Diyorlardı ki:
Şimdiye kadar bu kişinin (Muhammed'in) tavırlarına karşı sabrettiğimiz kadar hiçbir kimseye böylesine tahammül etmedik.
O, bizi akılsızlıkla itham ediyor,
Babalarımıza sövüyor,
Dinimizi ayıplıyor,
Topluluğumuzu dağıtıyor,
İtaat ettiğimiz ilahlarımızın gerçek ilah olmadığını söylüyor.
Şüphesiz biz ona karşı çokça sabrettik."
Onların orada bulundukları bir sırada Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem göründü ve Ka'be'ye gelerek tavaf için Rükün'den başlamak suretiyle istilâm etti.
Sonra Beyti tavaf ederken onlarla karşılaştı. Onlar Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bazı laflar attılar. Sallallahu Aleyhi ve Sellem durdu ve şöyle söyledi:
Ey Kureyş topluluğu!
Duyuyor musunuz?
Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki ben iman etmeyenleri helak etmek için geldim."

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sözü öyle bir etki yaptı ki sanki orada bulunan kişilerin başlarına birer kuş konmuş gibi donup kaldılar. Öyle ki önceden aleyhinde en azgın bir şekilde tavır alanlar, bu defa onu en güzel sözlerle teskin etmeye başladılar.
Hatta dediler ki:
Ey Eba'l Kasım!
Birbirlerine dediler ki:
Muhammed'in size ne dediğini, sizin de ona ne dediğinizi düşündünüz mü? O size hoşunuza gitmeyecek bir şekilde karşılık verdiği halde siz onu serbest bıraktınız."
Tam bu esnada Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem göründü, hep birden ona saldırdılar. Onun çevresini sararak dediler ki:Sen şöyle şöyle diyorsun.

İbadet ettiğimiz ilahları ve uymuş olduğumuz kanunları kötülüyorsun.

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de buyurdu ki:
Evet bunların hepsini diyorum."
Onlardan bir kişiyi gördüm, Rasûlullah'ın cübbesinin tamamını tutmuştu.

Bunun üzerine hemen Ebu Bekr Radıyallahu Anhu o adama engel oldu ve ağlayarak şöyle dedi :"Rabbim Allah'dır diyen bir kişiyi mi öldüreceksiniz?"

Sonra ayrılıp gittiler. İşte bu hareket, Kureyş'in ona yapmak istediği işkencelerin en şiddetlisiydi."
Ümmü Gülsüm şöyle dedi:
- "And olsun ki, o gün Ebu Bekr'in saçını ve sakalını çeke çeke başını yarmışlardı." (Siyeri İbn-i Hişam)

Abdullah b. Mes'ud RadıyAllahu Anhu dedi ki:
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Beytullah'ın yanında durup namaz kıldığı sırada Ebu Cehil ve bazı arkadaşları Rasûlullah'ın çevresinde oturuyorlardı. (Bir gün önce bir dişi deve boğazlanmış, onun döl yatağı ve işkembesinin pisliği de yakın bir yerde duruyordu.) Müşriklerden birisi (Ebu Cehil): "Görmüyor musunuz şu riyakarı!

Hanginiz varıp filan oğullarının boğazlanan devesinin döl yatağını ve işkembe içindeki tersini, getirir ve secdeye vardığı zaman Muhammed'in iki omuzunun arasına koyar?" diye sordu.
Oradakilerin en şakisi en bedbahtı olan Ukbe b. Muayt:
"Ben yaparım" dedi.

Hemen kalkıp gitti, döl yatağını ve işkembe içindeki tersini alıp getirdi. Rasûlullah'ın secdeye gitmesini bekledi. Secdeye vardığı zaman Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in iki omuzunun arasına koydu ve hepsi birden gülmeye başladılar. Katıla katıla gülmekten (yere yıkılmamak için) birbirlerinin üzerine eğilip dayandılar.
Rasûlullah secdeden ayrılmıyor, başını kaldırmıyordu.

Nihayet bir kimse gidip Fatıma'ya haber verdi. Fatıma Radıyallahu Anha koşarak geldi. Rasûlullah'ın üzerinden onları alıp attı. Bunu yapanlara ağır sözler söyledi. Fatıma'ya hiçbir karşılık vermediler.

Rasûlullah namazını bitirdiği zaman Rasûlullah Ka'be'ye yöneldi. Sesini yükselttı. Üç kere:
"Allahım! Kureyş'den şu topluluğu (Ebu Cehil, Utbe b. Rabia, Şeybe b. Rabia, Ukbe b. Muayt, Ümeyye b. Halef, Velid b. Utbe ve Umare b. Velid'i) sana havale ediyorum" diyordu.
Aleyhlerinde dua ettiğini işittikleri zaman gülmeleri kesilip gittiler.

Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in aleyhlerinde dua etmesi çok ağırlarına gitti.
Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki Rasûlullah'ın adlarını saydığı bu kişilerin Bedir günü öldürüldüklerini, yere serildiklerini gördüm." (Buhari - Müslim)


Bu rivayetler çok daha uzundur kısa almaya çalıştım. Bu rivayetlerden de açıkça anlaşıldığına göre Allahın Rasulü onların atalarını putlarını şirklerini küfürlerini açıkça tekfir ederek onların ve atalarının kafir olduklarını yüzlerine karşı söylemiştir.
Yüce Allah şöyle buyumaktadır.

3:12 -)O inkârcı kâfirlere de ki, siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena bir döşektir.

“Çünkü onlar atalarını sapık yolda buldular.”
“Öyle iken yine de düşünmeden atalarının peşinden koşuyorlardı.”
“Andolsun onlardan öncekilerinin çoğu da sapmıştır.”
“Biz onların içine de uyarıcılar göndermiştik.”
Saffat/69-70-71-72

“`Ya da şöyle diyemeyesiniz diye; "Vaktiyle atalarımız müşrik olmuşlardı, biz onlardan sonra gelen kuşaklardık, bizi eğri yola sapanların yaptıklarından dolayı mı mahvedeceksin?"ARAF 173-

O halde tekfir Hz.Ali döneminde hariciler tarafından ortaya atılmıştır demek hiçte doğru bir yaklaşım değildir.

İDDİA: İslam dini dostluk kardeşlik ve diyalog dini olduğuna göre tekfir etmek itici gelmektedir. İnsanların bu dinden uzaklaştırmasını ortaya çıkarmış olmaz mı?

CEVAP: Bu söylem İslam dini açısından doğru bir söylem değildir. Bu yaklaşıma şeyhül İslam İbn-i Teymiyye bakın nasıl cevap veriyor.

Yumuşak sözlü olmaktan ve en güzel şekilde konuşmaktan söz ettiniz. Aslında biliyorsunuz ki, ben bu yolu en çok kullananlardan biriyim. Ama her şey yerinde güzeldir. Şöyle ki;
Allah ve Resulü, Kitab ve Sünnet'e tecâvüz edildiği, düşmanca tavır takınıldığı zaman muhataba karşı sert ve katı davranılmasını emretmiştir. Biz böylelerine karşı çıkmakla emrolunduk, en güzel şekilde konuşmakla emrolunmadık. Buna göre mü'minin bütün düşüncesi ancak Rabbinin rızâsını kazanmak, gazabından çekinmek olacaktır, akıbet de ona güler. Güç, kuvvet ancak Allah iledir.İBN-İ TEYMİYYE mecmuu!l fetava


"Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer inanıyorsanız mutlaka siz üstün geleceksiniz"
(3 ÂI-İ İmrân 139)

Rasulullah ( sav) şöyle buyurdu
"İmdi kim Allah'ın hışmı pahasına insanların hoşnutluğunu isterse Allah ona gazablanır, insanları da ona karşı gazablandırır. Onu övenler yermeye başlarlar. Kim de insanların kızması pahasına Allah'ı razı etmeye çalışırsa Allah o kimseden razı olduğu gibi, insanları da ondan razı eder" (Tirmizî, Zühd, 64'e bkz)

Allahaın Rasulu İslam dinini tebliğ metodunu Allahın emri ile göstermişken, kendi kafamızdan bir takım tebliğ metodu geliştiremeyeceğimizi tebliğde asıl olanın Allah’ın rızasının gözetilmesidir diye buyurmaktadır.

Nitekim Şafiî (ra.); şöyle buyurmaktadır.

"İnsanlar ulaşılamaz bir gayedir, binâenaleyh sen sana uygun olan, seni ıslah edecek olan işe bak, ona sarıl, gerisini bırak ve hiç uğraşma"demiştir.

İDDİA: Bir insanı tekfir etmekle imanınız mı kamil oluyor.Egolarınız mı rahatlıyor.? Tekfir etmekle kazancınız nedir ? Kafir olma riskini ne kadar da rahat alıyorsunuz?

CEVAP:Bu iddia çok acayip bir mantıktır. Allah’ın kitabından haberdar olan hiçbir müslüman böyle bir idda da bulunamaz.Tekfir etmekle kazancınız nedir sorusuna cevap olarak diyoruz ki peki Allah kur’an da domuz eti haramdır diye buyurmaktadır.siz domuz eti haramdır dediğinizde ki kazancınız nedir.

Allah’ın helal ettiğine helal haram ettiğini de haram kafir dediğine kafir müslüman dediğine müslüman demedilçe iman etmiş olmazsınız. İmanın gerçekleşebilmesi Allah’ın hükümleri ile hüküm vermek gerekmektedir.
Bakın yüce Allah şu ayetlerde ne buyuruyor.

3:12 - )”O inkârcı kâfirlere de ki, siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena bir döşektir.”

8:36 -)Mallarını, Allah yolundan engellemek için sarf eden o kâfirler, hiç şüphesiz yine onu sarfedecekler. Varsın sarfetsinler, sonra o yüreklerine inen bir acı olacak, sonra da mağlup olacaklar.
Zaten kâfirler toplanıp cehenneme gönderilecekler.”

18:102 - ) ”O kâfirler, beni bırakıp da kullarımı dostlar edineceklerini mi sandılar? Doğrusu biz cehennemi o kâfirlere bir konukluk olarak hazırladık.”

98:6 -)Kâfirler, gerek kitap ehlinden olsun gerek puta tapanlardan olsun muhakkak, cehennem ateşindedirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Onlar, insanların en şerlileridir.”

76:4 -) Çünkü biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır.

Allah bu ayetlerde kafir olarak vasıflandırdıklarını kafir olarak vasıflandırmak Allah’ın hükümleri ile hüküm vermek demektir.

(Maide 44) “Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.”

İbn Cerir Taberi şöyle der: Ey müminler, şüphesiz ki sizin için, Allahın düşmanlarını dost edinmeme bakımından İbrahim'de ve onunla birlikte olan müminlerde güzel bir örnek vardır. İbrahim ve onunla birlikte olanlar, Allah'ı inkar eden ve tağutlara tapan kavimlerine şöyle demişlerdi:
"Biz sizlerden de Allahtan başta taptığınız put ve tağutlardan da beriyiz. Biz, sizin, Allah'dan başkasına tapmanızı reddediyoruz.

Bu batıl dininizi tekfir ediyoruz. Sizin yalnızca Allah'a iman edip onu birlemenize kadar bizimle sizin aranızda ebedi olarak düşmanlık ve kin ortaya çıkmıştır. Bu düşmanlık ve kini, yalnızca Allaha kulluk etmeniz giderir.
“Ey müminler, kâfirlere karşı tavır almanızda, İbrahim ve onunla birlikte İman edenlerde sizin için güzel bir örnek vardır.” Mümtahine/4"
(Taberi Tefsiri)

Ebulleys şöyle diyor:
Yani, İbrahim (a.s) da olan "güzel örnek" i göz önünde bulundurmanız üzerinize vaciptir. Neden örnek almazsınız? O İbrahim a.s)' in yolu görgülü-muhteşem bir yoldur. Siz ona uyunuz. Nitekim o İbrahim (a.s)' e inanan mü'minler kâfirlere:

"Biz sizden değiliz. Bizimle sizin aranızda apaçık düşmanlık vardır. Asla hiçbir zaman dostluk kuramayız sizinle. Ama siz bizim gibi Allah-u Teâlâ'nın birliğine (Tevhide) inanırsanız, o takdirde bu şartla dost oluruz." dediler.
Size de yaraşan ve hatta vacip olan, yaşadığınız devrin münkirlerine, müşriklerine aynı sözleri söyleyebilmenizdir.
(Ebulleys Semerkandi Tefsiri)


Şeyh Abdurrahman b. Hasan şöyle diyor:

Mümtehine Suresinin 4. ayeti İbrahim'in de (a.s.) diğer peygamber kardeşleri gibi Allah-u Teâlâ'nın dini üzere olduğunu gösteriyor.
İbni Cerir (r.h.) bunları söyleyerek onun şöyle dediğini belirtir:
"... Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka ibadet ettiğiniz şeylerden uzağız. Sizi tekfir ediyoruz. Siz bir olan Allah'a iman edinceye kadar bizimle sizin aranızda ebedi bir kin ve düşmanlık vardır."
(Mümtehine: 60/4)


Seyyid Kutup şöyle diyor:

Bu, sürec gelip geçen Allah-u Teâlâ'nın dinine inanmış ve Allah-u Teâlâ'nın bayrağı altında yaşamış kimselerin kafilesidir. Bu kafile, yapılması gerekeni yaparak gelip geçmiştir. Bu, inanmış kimselerin, kendi kavimlerinden, kavimlerinin mabutlarından ve bu mabutlara tapınmaktan uzaklaşmalarıdır.

O da, kafir kavimlerini reddedip Allah'a iman etmekten ibarettir. Kavimleri, sadece Allah'a iman edinceye kadar aralarında ebediyyen sürecek bir düşmanlık ve buğuz söz konusudur. Bu, bir kesin ayrılıştır. Akide ve iman bağı kesildikten sonra geriye başka hiç bir ortak bağ bırakmayan bir ayrılıştır...
(Fizilalil Kur’an Mümtehine: 4. AyetininTefsiri)


Serendib arkadaşım siz bu kadar büyük alimlerin tekfir hususunda ki hasasiyetlerini göz ardı ederek çok nahoş bir görüş ortaya koymuş bulunuyorsunuz. Müslümanlar ancak bakışlarını Allah’ın kabul edebileceği bir şekilde ortaya koymalıdırlar.

İDDİA: Kuran sünnet,itici kavgacı lanetçi liancı tekfirci kafaları red eder.

CEVAP: Hak söz kesin olarak söylenmelidir. Ağızda evirip çevirmeden eksiksiz ve kapsamlı anlatılmalıdır. Allah'ın (c.c) yolunda olma veya ondan yüz çevirmek hususunda kalplerin ona karşı kabul edip etmemelerine, hak sözü içlerinde sindirmeye yetenekli olup olmamalarına bağlıdır.

Yoksa hak sözün lehinde veya aleyhinde takınılacak yumuşamalara veya yağcılığa bağlı değildir.
Kuranda lanet de tekfir de mevcuttur.Müslüman dininin esaslarını ortaya koyar bu Müslüman olmayan insanlar için sevimli gelir yada gelmez o artık onun meselesi değildir.

Allah’ın Rasulu birilerine sevimli gözükmek için hiçbir çaba sarf etmemiştir. O dini dosdoğru ve açık bir şekilde ortaya koymuştur.

Şu hususu da belirmekte fayda vardır. Davetçi elbette ki kuşatıcı olmalı ve dininin de samimi olduğunu ortaya koymalıdır.

Fakat bu kuşatıcılık ve güzel söz söylemek “Ne olursan ol yine gel mantığı içerisinde olmamalıdır.”güzel söz söylemek hakkı tevil etmek yada onu yumuşatmak şeklinde olmamalıdır.

Elbette ki Kavgacı olmamak lazım. Fakat Mehmet Akif’in dediği gibi ”


Yumuşak başlıysam zan etmeyin ki uysal koyunum.
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?


Müslüman uysal koyun değildir. Müslüman iyi niyetlidir. Müslüman müslümana karşı şefkatli merhametli fakat kafirlere karşı onurlu ve hiddetlidir.
1- De ki: Ey kâfirler.
2- Ben sizin taptıklarınıza tapmam.
3- Siz de benim taptığıma tapmazsınız.
4- Ben sizin taptıklarınıza tapacak değilim.
5- Sizler de benim taptığıma tapacak değilsiniz.
6- Sizin dininiz size, benim dinim bana
KAFİRUN suresi

Şehit SEYYİD Kutup şöyle demektedir.
Bu reddetmenin üzerine red etme kesinlik üzerine kesinlik, pekiştirme üzerine pekiştirmedir. Reddetmenin, kesinliğin ve pekiştirmenin tüm üslupları burada kullanılmıştır.

"De ki: `Bu yüce Allah'ın kesin emridir." Bu inanç sisteminin dizgininin yalnız Allah'ın elinde olduğunu ortaya koymaktadır. Hz. Muhammed'in bu İşte bir fonksiyonu yoktur. İşi doğrudan yönlendiren Allah'tır. Ki O, emir verdiğinde asla reddedilmeyecek, hükmüne karşı çıkılmayacak, tek Allah'tır.

"De ki: Ey kafirler!" Onlara gerçek kimlikleri ile seslenmekte ve onları kendi sıfatları ile nitelendirmektedir. Onların hiçbir dini yoktur. Hiçbir dine bağlı değillerdir. Onlar inanmış ta değiller.

Sadece kafirdir onlar. Dolayısıyla herhangi bir yolda senin ve onların buluşması mümkün değildir.Böylece surenin girişi ve sözün açılış bölümü, hiçbir şekilde birlik umudu olmayan, ayrılık gerçeğini ortaya koymaktadır.
Fizilal-i KUR'AN


Günümüzde tekfir-i adeta bir öcü gibi göstermeye gayretinde olanlar acaba bu kadar kesin ve net olan bu delillerin karşısın da nasıl bir delil ortaya koyacaklar işin doğrusu merak etmekteyim.

Allah’ın ayetleri bu kadar net ve açık iken tekfir etmeyi adeta gericilik, haricilik, iticilik ,olarak değerlendirmek hiçte kur’an-i bir yaklaşım değildir.

Elbette ki inanç esaslarını İslam dini üzere bina eden hayatını ideolojisini şirk”ten “küfü”rden arındıranları basit sebeplerden dolayı tekfir etmek hiçbir müslümanın yapacağı bir şey değildir.

Müslüman ismini her türlü şirk küfür ameller üzere olanlara vermek bu kadar rahat olabilmek asla ve asla bir müslümanın yapacağı bir şey değildir.

İnsanlar açıkça ben Allah’ın yeryüzündeki suretiyim, dolayısıyla ben Allah’ım dedikleri halde halen birileri ısrarla bunları tekfir edemezsiniz, bunlar müslümandır gibi bir takım teranelerle hüküm vermeleri kendi akidelerinin dışa vurmuş tezahürüdür.

İnsanlar açıkca Allah’ın şeriati karşısın da yeni anayasalar (şeriatler) icat etmeleri onlarla insanlara hüküm vermeleri karşısın da sessiz kalmak onları Müslüman görmek hakikaten büyük bir cesaret ister.
Ben şahsen Allah’a karşı bu kadar cesur değilim.
Allaha Emanet Olunuz
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi kamer34 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
“..Allah’ın velileri kimlerdir..?” Allah(c.c) Kara Kartal 14 6030 17 Mart 2012 01:37
“İbn-i Teymiyye/ve/vahdeti-vücut “ Tevhid Ve Şirk Konuları Esadullah 6 3193 16 Mart 2012 19:24
""Velayet..Şirki"" Tevhid Ve Şirk Konuları kamer34 0 1779 06 Mart 2012 18:05
"Seyyid Kutub kimidir...?" Alimler(Rh) bilinmez 42 14462 20 Şubat 2012 22:31
""Tasavvuf/Büyüklerinin/Şirkleri""... Tasavvuf-Tarikat hiranur86 52 18511 08 Şubat 2012 20:11

Alt 05 Mart 2011, 04:29   Mesaj No:2
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: "Tekfir de Cehalet"

" "BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM""

O halde kafir-e kafir demek Allah’ın kitabına ve Rasulullahın sünnetine göre haktır.
Şimdi meselenin asıl yüzü şu olsa gerek, kimlerin bu terimi hak edip hak etmediği meselesidir. Kişinin öncelikle müslüman sayılabilmesi için islam dinine göre "lailaheillallah"-ı gerçek manada ikrar etmesi ve bunu bozucu fiil ve amellerden uzak durması dini sadece Allah’a has kılınması gerekmektedir.

kişi bu eylemi gerçekleştirdiği takdirde o kişinin tekfir edilmesi artık belirli şartlara bağlanmıştır. Bu şartlar şöyle özetlenebilir.

1-) Kişinin akıl baliğ olması yani çocukluk evresini tamamlamış aklını sağlıklı kullanabilmesi çağına gelmiş olmasıdır.

2-) kişinin melekelerini tam olarak kullanabilmesidir. Yani deli (mecnun) yada beyin hastalıklarından kusurlu olmaması gerekmektedir.


3-) Kişinin ikrah altında olmamasıdır. Yani can tehlikesi olmaması gerekmektedir.Eğer kişinin canına kasıt var ise kişi o anki durumu savuşturmak için şirk veya küfür sözü söyleyebilir.Ancak küfür ve şirk olan ameli yada sözü daimi bir şekilde devam ettirmesi o kişinin ikrah durumunu bozmuş olduğu anlamına gelir.

Örneğin: Şirk küfür günah amellerde süreklilik olmaz. Kişi nefsine mağlup gelerek zina hırsızlık şarap vs. haramlara işleyebilir bu haramları genelleştirip karakter haline getirmedikçe ve helal saymadığı müddetçe o kişi tekfir edilmez. Şirk ve küfür amellerde aynen böyledir. Kişi şirk ve küfür işlediğini sezdiği andan itibaren derhal tevbe edip onu terk etmelidir.

4-) hüccetin hasıl olması. Yani kişinin tekfir edilebilmesi için hayatında şirk ve küfür amelinin çok açık bariz bir şekilde gözükmesidir. Bu gözükme ancak zahire göre olmalıdır. Kişileri zan ile yada o konunun şirk yada küfür olup olmadığı ihtilaflı bir konu olduğu halde o konuyu kati kabul ederek tekfir etmek yanlıştır.
Eğer işlenen fiil şirk ve küfür bir amel ise bunu işleyen (fail) bunu küfür olarak kast etmemişse olsa bile yinede tekfir edilmesi gerekmektedir.

İslamda ihtilaflı olan fıkh-i meselelerde kişi tekfir edilmez. Kişi ihtilaflı meselelerde herhangi bir imamın yada müçtehidin görüşünü taklit edebilir. Fakat itikadi meselelerde ihtilaf olmaz ,geçmiş islam uleması arasında da ihtilaf olmamıştır.Dinin esasları hakkında islam uleması tam bir uyum içerisndedir.Burasını karıştırmamak lazımdır.

5-) İslamın kişiye ulaşmış olması. Yani kişinin islam dinine ulaşabilecek imkanlara sahip olmasıdır. Bu durum biraz karışıktır


Örneğin: Kur’an da cenabbi Allah azze ve celle nübüvetten önceki gelmiş geçmiş tüm insanlığa tebliğin ulaştığını açık bir şekilde beyan etmiştir. Nübüvetten sonra ise Hz.Muhammed (sav) kıyamete kadar sürecek tüm insanlığı peygamber olarak gönderildiğine göre insanlar bu konuda mazeretli sayılmazlar.

Ancak tam olarak bilemiyoruz belki amazonların derinliklerinde dünyadan habersiz bazı küçük insan grupları olbilir.Bunlar Allah katında belki mazeretli sayılabilirler bunu bilemiyoruz.
En doğrusunu Allah bilir.

O halde mülaza edilmesi gereken tekfir meselesi değil hangi fiilerin tekfir edilip edilmemesi meselesi olması gerekmektedir.Kişinin kafirlikten kurtulabilmesi için ne yapması nasıl bir iman gerçekleştirmesi gerekmektedir ona bakalım.

1:Bir kişinin Müslüman olabilmesi için öncelikle kelime i tevhidin manasını şartlarını bilmeli ve pratikte uygulamalıdır.

Onu bozacak söz,amel yapmamalıdır. Ayrıca bunlar kişinin anlayacağı şekilde anlatılmalı.
Çünkü kişi Müslüman olması için sadece kelime i tevhidi söyleyerek veya namaz oruç yani bir takım ibadetler yapmakla Müslüman olmaz, bu ibadetler, hata kelime i tevhit bile günümüzde İslam alametleri değildirler dolaysıyla bu kişinin Müslüman olması için yetmez.
Kişi bunları kitabi olarak bilebilir ancak pratikte uygulamayabilir veya anlamamış olabilir bunu da ancak pratik sorular sorarak öğrenebiliriz

2:kişinin kelime i tevhidin birinci rüknü yani red rüknünü gerçekleştirmesi için öncelikle tagut nedir, tagutta ibadet nasıl olur (yani teşri şirki) zamanımızın, toplumun ve muhatap kişinin küfür ve şirkleri nelerdir, İslam ı bozan şirk ve küfürler nelerdir. günümüzün tagutları kimlerdir bunları bilmeli ve kişinin anlayacağı şekilde iman edilmesi gerekmektedir.

3:Tagutlaştırılmış ve kendisine ibadet edildiğinde rıza gösteren putları,kişileri kurumları tespit etmek ve onları red etmek gerekmektedir.
4:Müslüman’ın yapması gereken şey,bu tagutların koyduğu anayasalarını tümüyle red etmek,on etmek,bu yapmacık anaysaları (şeriatleri)canlarıyla, mallarıyla, bilgileriyle, fikirleriyle, kalemleriyle, bedenleriyle, müdafaa edenleri, insanlara tatbik edenleri, onlar bu tagutlardan beri oluncaya kadar onlarla mücadele etmek gerekmektedir..

Onlar sadece Allah’ın şeriatına kalplerinde hiç bir sıkıntı duymadan teslim olmadıkça,onlardan beri olmak, buğz etmek, düşman olmak, onlara hiç bir sevgi saygı duymamak, vela göstermemek, değer vermemek, ve bu şekilde yapmak gerekmektedir.

5:kahin, sihirbaz, günümüz dini insanların heva ve hevesine uygun yorumlyan sapıran din adamlarını,dinleri hiç bir alakları olmayan şeyhlerini, türbelere tapanları, Salih dedikleri insanları Lat, Uzza gibi,Allah ile kendileri arasına aracılar koyanları, din adına ve başka gayeyle ortaya çıkan gurup, parti,veya bu kurumlarda liderlik yapanları red etmek, bunların ve destekleyenlerin aynı kategoride görmek,müslüman olmadıklarını bilmek, bu gibi oluşumlar ile hiçbir organik bağ kurmamak ve bilmek kavramak gerekmektedir..

6:Küfür düzenlerinin mahkemesini red etmek,günümüz demokrasi şirkini bilmeyen, parlamentonun mahiyetini bilmeyenlerin hiçbir şekilde mazeretli olamayacaklarını, yöneticilerin (tagutların) konumunu bilmeyen,ister bilerek veya bilmeyerek bunlara maddi manevi destek vermek,Müslümanlara karşı bunlara gerek can, mal,yazı,söz,ile destek olan bu tağutların İslam toplumunun parçalanması için kurduğu oyunlarına alet olmamak bu konularda cehaletin söz konusu olmadığını bilmek gerekmektedir.

7:genel olarak her türlü tagut i unsurlara ve destekçilerine buğz etmek, yok olmalarını temenni etmek, onlara düşmanlık göstermek, onlardan nefret etmek,bu tagutların kafir ve müşrik olduklarınıbilmek onları ortadan kaldırmak için gücünün nispetinde çalışmasının üzerine farz olduğunu bilmek.
bu şekilde inanmaya ve gereklerini yerine getirmeye çalışmaya gayret etmeli ki kelime i tevhidin red rüknünü gerçekleştirmiş olsun. Böylece genel olarak dinin aslını ilgilendiren bütün meseleleri anlamak ona göre hayatını düzenlemek gerekmektedir.

8: Red rüknünü genel olarak gerçekleştirdikten sonra.
Kabul rüknü olarak Rabbimizin rızasını hedef gözeterek ve imanın gereği olarak sadece Müslümanları sevmek, onlara vela göstermek, onların topluluğuna katılmak, sadece Müslümanları dost edinmek, kafirlere ve müşriklere vela ve dostluk göstermemek, onlara buğz etmek, düşman olmak suretiyle böylece yaptığımız ibadetlerimizi ihlasımızı insanların düşüncelerine heva ve heveslerine göre değil, Allah cc kur'an da bildirdiği Rasulullah sas sahih sünnetlerinde bizlere gösterdiği şekilde yapmalıyız.

Özetle: Allah'ı uluhiyet ubudiyet ve rubudiyet tevhidlerinde birlemek.ona hiç bir şeyi eş koşmamak.Düşücelerimizi amellerimizi günlük hayatımızı kur'an endeksli hale getirmek.İşte müslüman budur.Bu yazımda herhangi bir insanı grubu coğrafyayı hedef almadın bunlar islam dininin evrensel kurallarıdırlar.

Tüm arkadaşlarımızın bu konular hakkında duyarlı olduklarını his ediyorum akı selim bir şekilde konuya yaklaşmalrını umuyorum.Hata varsa bendendir isabet varsa rabbimdendir.

"İste bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'in ancak bir tek ilah oldugunu bilsinler ve akil sahipleri iyice düsünüp ögüt alsınlar diye insanlara (gönderilmis) bir bildiridir.(Ültimatondur)
İbrahim/52

__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla
Alt 06 Mart 2011, 03:26   Mesaj No:3
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: "Tekfir de Cehalet"

Selamun Aleykum


Enes’ten nakledilen sahih bir rivayette de şöyle anlatılmaktadır: “Birisi:

“Ya Rasulullah babam nerededir?” diye sordu. Rasulullah (s.a.s): “Cehennemdedir.” buyurdu. Adam arkasını dönüp gidecekken Rasulullah (s.a.s) onu çağırdı ve: “Benimde senin de baban cehennemdedir.” buyurdu.
(Müslim, İman: 347)


Peygameber efendimiz (sav)in amcası Ebu Talip Nebiye dönerek şöyle dedi.

“Ey kardeşimin oğlu! Sen kavmine büyük bir işle geldin. Onunla kavmimizin birliğini dağıttın,onların akıllarınıakılsızlıkla itham ettin, ilahlarını ve bağlı oldukları dinlerini küçülttün ve onların ölmüş olan atalarımızı tekfir ettin .”
(Siyeri İbn-i Hişam

Bu rivayetten açıkça anlaşıldığı üzere Allah’ın Rasulu (sav) Mekke putperestlerinin atalarını kafir kendilerini akılsızlıkla ilahlarının birer puttan başka bir şey olmadığını ortaya koymuştur.

Hz.Muhammed (sav) efendimiz Taif dönüşünde şehre tekrar girebilmesi için amcası Ebu Lehebin himayesine girmiştir. Bunun üzerine Ebu cehil ve bir takım fetbaz kişiler Ebu Lehebi peygamberimize karşı kışkırtarak ona git sor bakalım Muhammed (sav) sizin dedeniz Abdulmüttalib için ne diyor. Çünki o sırada dedeleri vefat etmişti.
Ebu Lehep efendimize gitti ve ona:

Rasulullah (s.a.s)'e gelip sorduğunda Rasulullah (s.a.s.):
“Abdulmuttalib ve onun gibi olanlar cehenneme girerler.”
Buyurdu. (İbn-i Cevzi)

Mekke müşriklerinin en büyük dayanakları atalarının üzere oldukları dinleri idi. Ondan dolayı her fırsatta biz atalarımızın dini üzereyiz ondan başkasını tanımayız derlerdi. O halde bu ayetlerden çıkarılacak olan ders şu olsa gerek. Bizim de atalarımızın üzere olduğu dini sorgulamamız varsa kur’an’a uygunluğu almamız yoksa kur’an’a uygunluğu terk etmemiz gerekmektedir.

“Onlara; "Allah'ın indirdiklerine uyun" denildiğinde, derler ki; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Şayet şeytan, onları çılgınca yanan ateşin azabına çağırmışsa da mı (buna uyacaklar)?”Lokman/21

Ya da şöyle diyemeyesiniz diye; "Vaktiyle atalarımız müşrik olmuşlardı, biz onlardan sonra gelen kuşaklardık, bizi eğri yola sapanların yaptıklarından dolayı mı mahvedeceksin?" Araf/173

"Hani Rabbin, Ademoğulları'ndan onların bellerinden soylarını dışarı aldı ve "Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diyerek kendilerini birbirine şahit tutmuştu da onlar da "Evet şahidiz " demişlerdi. Allah kıyamet günü şöyle diyemeyesiniz diye bunu böyle yaptı; "bizim bundan haberimiz yoktu. "Araf/172

İslam dininde bilmemezlik mazaret değildir yada ahiret günü bizim hiç bir suçumuz yok biz atalarımıza tabi olduk gibi bahanelerin hiçbiri Kabul görmeyeceği bu ayetlerden açıkca anlaşılmaktadır.

Bazı kimseler eğer kişi işlediği amelin şirk ve küfür olduğunu bilmiyorsa yada bu ameli kötü niyetle işlememiş ise bu kişinin tekfir edilemyeceğini ileri sürerler.Halbuki şirk ve küfür amelini ister iyi niyetle ister kötü niyetle işlemiş olsunlar bu kişilerin tekfir edilmesi gerekmektedir.

"Onlara sorarsan andolsun "biz dalmış eğleniyorduk" derler. De ki: "Allah ile, Onun ayetleriyle ve Rasulüyle mi alay etmekteydiniz?"
"Özür bildirmeyiniz. imanınızdan sonra kafir oldunuz" (Tevbe 65-66).

ibn-i Teymiye Rahimehullah şöyle der:
“Bir kimse küfür olan bir söz söyler ya da bir amel işlerse, kafir olmayı kastetmemiş olsa bile, bu nedenle kafir olur. Zira Allah’ın dilediği kimseler dışında hiç kimse küfrü kastetmez.”
(Es-Sarimu’l-Meslul, 177-178)

ibn Teymiyye bu ayetler hakkında şöyle der:
"Allah Subhanehu ve Teala onların; "Biz kalben inanmaksızn küfür sözünü söyledik yalnzca dalmış eğleniyorduk" demelerine rağmen onların imanlarından sonra kafir olduklarını bildirmekte ve Allah'ın ayetleriyle alay etmenin küfür olduğunu açıklamaktadır. Bu alay etme işi ancak küfre göğüs açan kimselerde olur. Eğer kalbinde iman varsa onu bu sözü söylemekten alıkoyar." (Mecmuu'l-Fetâvâ:7/220)

Bu ayette münafıklar yapmış oldukları küfürleri savunmaya geçtiklerini görmekteyiz Şöyle diyorlar bizler yol yorgunuyduk şakalaşıyorduk bizim kötü bir niyetimiz yoktu.

"De ki; ameller bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi?

Onların dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken kendilerini gerçekte güzel işler yapmakta sanırlar.İşte onlar Rablerinin ayetlerini ve ona kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp ettikleri boşa çıkmıştır. Kıyamet günüde onlar için bir tartı tutmayacağız"
(Kehf 103-105)

Allah onların amelleri boşa çıkmıştır onlar kafir olmuşlardır eğer sizde o kafirlere uyarsanız sizde kafir olursunuz diye buyurmaktadır.

“Bunun üzerine Allahu Teala, “Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah’a ortak koşanlardan olursunuz”En’am/121
O halde biz kimlere uyacağız kimi kendimize örnek alacağız? Rabbimizin ayetlerini okumaya devam edelim.

"İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz/reddettik/tekfir ettik/inkar ettik. Siz bir tek Allah'a inanýncaya kadar, sizinle bizim aramýzda sürekli bir düþmanlýk ve öfke belirmiþtir."mümtahine/4

İşte Rabbimiz atamız Hz.İbrahim’i (as) bize örnek gösterdi,onun yoluna uyalmasını farz kıldı.Mekke putperestleri de kendilerini Hz.İbrahim’e onun dinine dayandırıyorlardı.Allah’ın Rasulu bunu duyunca şöyle buyurdu.

“Esma Bintu Ebi Bekr radiyallahu anhüma anlatıyor: "Zeyd ibni Amr ibni Nüfeyl'in ayakta dikilip sırtını Ka'be'ye dayayarak şöyle söylediğini işittim:

"Ey Kureyş topluluğu! Vallahi ben hariç hiçbiriniz Hz. İbrahim aleyhisselam'ın dini üzere değilsiniz!" 4522
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Mart 2011, 21:35   Mesaj No:4
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ebuzer@34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13109
Üyelik T.: 29 Aralık 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 28
Konular: 3
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: "Tekfir de Cehalet"

Selamun Aleykum

Arapça "tağut" kelimesi sözlük anlamıyla sınırları aşan herkes için kullanılır. Kur'an bu kelimeyi Allah'a isyan eden, Allah'ın kullarının hakimi ve maliki olduğunu iddia eden ve onları kendi kulu olmaya zorlayan kimse için kullanır.

Allah'a isyan üç derecede olabilir:

1) Eğer bir kimse Alah'ın kulu olduğunu kabul eder, fakat pratikte O'nun emirlerinin aksini yaparsa buna fasık denir.

2) Bir kimse Allah ile irtibatı koparır ve başka birisine bağlanırsa o zaman kafir olur.

3) Eğer bir kimse Allah'a isyan eder ve O'nun kullarını kendisine boyun eğmeye zorlarsa, o zaman tağut'tur. Böyle bir kimse şeytan, rahip, dinî veya politik lider, kral veya bir devlet olabilir. Bu nedenle bir kimse tağut'u reddetmedikçe Allah'a inanmış sayılamaz.

Bunun tersine ışık, kişinin gerçeği apaçık görmesini, hayatın gerçek anlamının farkına varmasını ve bilinçli bir şekilde, kararlı olarak doğru yolu takip etmesini sağlayan Hakk'ı görmeye yarayan ışık anlamında kullanılmıştır.

Tağut kelime olarak tekil olmasına rağmen burada anlamı çoğuldur. Çünkü Allah'ı inkâr eden kimse, sadece bir tek değil binlerce tağut'un kölesi olur. Bunlardan birisi kişiyi sürekli yanlış yapmaya teşvik eden ve ayağını kaydıran şeytandır. Diğeri ise kişiyi kendi arzu ve şehvetlerinin kölesi yapan ve sapık yollara yönelten nefsidir.

Daha sonra başkaları, karısı, çocukları, akrabaları, kabilesi, ailesi, arkadaşları, milleti, politik ve dinî liderleri ve hükümeti gelir. Bütün bunlar o kimse için tağut'tur ve onu kendi istek ve arzularının esiri yapmak isterler. Bütün bu efendilerin kölesi olan kimse, bütün hayatını imkânsız olan bir şey için, yani tüm bu efendilerin hepsini de teker teker hoşnut etmek uğruna harcar.
Alıntı ile Cevapla
Alt 13 Mart 2011, 22:21   Mesaj No:5
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: "Tekfir de Cehalet"

"Ki onlar, küfrettiler, sizi Mescid-i Haram'dan ve durdurulmakta (bekletilmekte) olan hediyeleri (kurbanları) , yerlerine varmaktan alıkoydular.

Eğer kendilerini bilmediğiniz mü'min erkekler ve mü'min kadınları, bilgisizlik dolayısıyla onları darmadağın edip de bu yüzden size 'dayanılmaz bir sıkıntı' dokunmayacak olsaydı (o zaman durum farklı olurdu.) (Durumun böyle olması,) Allah'ın dilediğini rahmetine sokması içindir.

Eğer (karışık yaşayan mü'minler) , seçilip ayrılmış olsalardı, muhakkak içlerinden küfretmekte olanları acıklı bir azab ile azablandırırdık"
FETİH/25

Onlar yüce Allah'ın ölçü ve değerlendirmesine göre şu iğrenç olan "Onlar inkar edenler" nitelemesini hak etmiş gerçekten kafir kimselerdir. Yüce Allah bu küfür damgasını onlara öyle vuruyor ki sanki bu nitelikte yalnız başlarınadırlar ve sanki küfürde köklü ve asildirler.

Onlar küfür ve kafirlerden tiksinen yüce Allah nezdinde en iğrenç yaratıklardır. Öte yandan yüce Allah diğer kötü davranış ve tutumlarını da aleyhlerine kaydetmektedir. Ve kafirleri nitelemeye, onların niteliklerini ve dışa vuran hareketlerini kaydettikten sonra, iç dünyalarını yansıtmaya devam ediyor.
Şehit Seyyid Kutub

Müslümanlar mekkeden medineye hicret ettikleri dönemde iman edip fakat bazı sebeplerden dolayı hicret etmeyen insanlar vardı.bu hicret etmeyen insanlardan bazıları bedir savaşında islam ordusuna karşı mekke müşrikleri kuvvetleri arasında saf tutmak zorunda kaldılar.

Bedir savaşında öldürülen bu insanlar müslümanlar tarafından ihtilaf konusu olmaya başlandı.bazı müslümanlar ölen bu insanlar hakkında bunlar hicret etmeyen müslüman kimselerdi demeye başladılar. bazı müslümanlarda bu düşünceye karşı çıkarak eğer bunlar iman etmiş idiyseler neden hicret etmediler dediler.

Bunun üzerine şu ayet nazil oldu

"Dünyadaki durumunuz neydi?" diye sorarlar. Onlar da "Ezilmiş zavallılardık " derler. Melekler onlara "Peki Allah'ın toprağı göç etmenize yetecek kadar geniş değilmiydi ki? derler. Bunların barınakları Cehennem olacaktır. Orası ne kötü bir varış yeridir."
Nisa/97

Cenabbi allah bu tartışmaya nokta koyarak kafirlerin saflarında alanları kafirlikle tanımlamış ve cehennemlik olduklarını vurgulamıştır.

Fetih/25.ayetteki savaşa katılmayan fakat gerçekten hiç bir şekilde hicret imkanıda bulamayan kimi rivayetlere göre 9 kadın 2 erkek oldukları ve mekkede müslümanlıklarını gizleyerek yaşadıkları bu sebeple yüce allah tekrardan müslümanların arasına nifak girmemesi için bu olayı bir lütfu olarak vurgulamaktadır.

Yoksa müsteşrikler hemen şu yaygarayı koparırlardı bakın müslümanlar,müslümanları öldürüyorlar yada bazı müslümanlar şöyle düşünebilirlerdi bedir savaşına katılan kişiler savaş pozisiyonu aldılar peki Mekke de kalan savaşa katılmayan bu müslümanları niçin öldürdük gibi bir takım fikirlerin doğmaması için yüce Allah mükemmel bir iradeyle hem Mekke de kalmış bu mustazaflara merhamet etmiş hemde mümin savaşçıların kalplerine sağlamlaştırmıştır.

Şimdi günümüzde tekfir terimi karşısında saf tutan bazı anlayışlar ısrarla müslüman safları ile müslüman olmayan safların birbirlerine kenetlemeye birbirlerine karıştırma geyreti içerisindeler.

Şöyle düşünelim varsayalım ki bizler İsviçre de yada Amerika da yaşıyoruz eğer biz yaşamış olduğumuz toplumu tanımlayamaz isek o halde dini hırıstiyan olan insanları dost edindiğimizde onlara sevgi beslediğimizde bizlerin islama göre durumu ne olacak bunun üzerinde düşünmek gerekmektedir.

Tanımlama (tekfir) meselesi kişinin karar verebileceği bir mesele olmadığı bunu ancak islam devletinde "Kadı'"nın hüküm verebileceği fikri son zamanlarda adeta bir bomba gibi gündeme düştüğünü görmekteyiz.

Allah'ın şeriati dışında hüküm koyanlar bu şeriatlerden adalet ve mutluluk arayanları dost edinmek eğer kadının işi ise o halde kadı yeniden gelinceye kadar biz kafir olarak mı yaşıyacağız.

Bu düşünceler tamamen Kur'an'dan kafirun suresini çıkarmaya yönelik düşüncelerdir. Kur'an'dan kafirun suresini çıkarmış olsalar dahi kur'an'ın bir çok ayetlerinde bu hükmü nasıl çıkaracaklar buna kimin gücü yetebilirki.

Selametle Kalın



__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Mart 2011, 22:07   Mesaj No:6
Medineweb Acemi Üyesi
Zemahşeri - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Zemahşeri isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13486
Üyelik T.: 13 Mart 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:13
Mesaj: 23
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: "Tekfir de Cehalet"

Kur’ani kavramlar içerisinde Küfrün zıddı iman’dır. Birinin varlığı diğerinin yokluğudur. İmanın eylemsel boyutta olan merhaleleri arasında Kur’an bütünlüğünde genel itibari ile Önce İman sonra amel gelmekte lakin bakara suresi 256 ayeti kerimede ‘Dinde zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış, birbirinden ayrılmıştır: O halde, şeytani güçlere ve düzenlere (uymayı) reddedenler ve Allah'a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam mesnede tutunmuşlardır: Zira Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir. ‘’


İnanç hususunda doğru ve yanlışın açıkça birbirinden ayrıldığını ve Tağuti güçlere uymayı reddedenlerin sağlam bir yolda oldukları izah edilmektedir. İmanın merhalelerinden ameli hususlar zaten izah edilmiştir…
Küfrün şubeleri olarak söz, fiil gibi kısımlar da imanda olan gibi merhalelere ayrılmaktadır. Örneğin tağuti güçlere düzenlere uyma, putlara tapma, Allah’ın kelamı ve Resulü ile dalga geçme gibi hususlar küfrün merhalelerinden bir kısmıdır…

Peygamberin nübüvvet makamı hususunda Yahudileşenler Hrıstiyanlar vb Müşrikler kendi öz evlatlarını tanıyıp bildikleri gibi bilmekte ve onun asla yalancı olmadığını tasdik etmekte idiler ama eylemsel boyutuna inince ne tasdik etme nede ona uyma hususu yoktu bu bilmelerinin onlara hiçbir faydası olmamıştır…

Allah’ın hükümleri ile hükmetmeyenleri Peygamberlerini inkâr edenleri onun öğretisini kabul etmeyenleri Allah kâfir olarak isimlendirmiştir. Allah’ın bu vasıflandırmasına binaen onlara Kâfir ismini kullanmamak diye bir şey mümkün değildir. Bu isimle anılmak zorundadırlar...Bu vasıflara sahip olanlara kullanılmasında şüphe yoktur…

Konuyu uzatmadan kısaca izah etmeye çalışır isek:
Tekfir ne bayraklaştırılması gereken bir konu nede hafife alınacak bir mevzu değildir. İslam tarihini incelediğimizde ilk dönemlerden günümüze değin kimi zaman keskin bir kılıç kimi zaman da masum bir fikir olarak kullanılmıştır…

İnsanları dışlayarak yapılacak tüm davetlerde asla başarıya ulaşılamaz Çünkü eğer dışlama ile davet yapılsa idi Allah resulüne o kadar işkence zulüm zorbalık yapan en yakınlarını şehid eden her daim karşısında duran kişileri dışlaması gerekir idi!

Vahşi örneğini sunacak olursak Hamzayı şehid eden ve sonrasında iman eden biri iman etmesi ile birlikte yalancı peygamber müseylemetül kezzabı öldürmüştür… Eğer Allah resulü bu zata tekfiri bir usul ile bakmış olsa idi kazanılmaktan öte küfrü ile baş başa kalması demek olacaktı…

Bizler ‘’Dengeli Ümmet’’ olma vasfını elden bırakmadan… Tüm topluma tebliğ edildiği hakikatini idrak ederek kendi heva ve heveslerinin esirleri olduğu bilinci ile ‘’Kardeş’’ olabilmeleri için elimizden geldiğince ‘’Lisan’ı Halimiz’’ ile örneklik teşkil etmek için yaşamak-yaşamak-yaşamak anlatmak anlatmak-anlatmak ile mükellefiz kimsenin küfrüne hüküm verecek konum sahipleri değiliz Allah her şeyi işiten gören ve en iyi bilendir Hükmü Allah’a bırakmak lazım…

Bizlerden önce yaşamış olan toplumları gelenek kültür ve yaşantılarını doğru ve eğriyi birbirinden ayırmak için değerlendirmeliyiz.Çünkü bizlerden sonra gelecek olan nesillerde bizlerin eğri ve doğrusunu sorgulayacaklardır Allah’ın günlerinin her daim devretmekte olduğunu idrak ederek eğri ve doğruya ifrat ve tefritten uzak olarak yaklaşmak zorundayız…

Ayeti kerimelerin genelinde ‘’Ey İman Edenler’’ hitabını içini doldurmak lazım iman edebilenler değerlendirmesi gerekir çünkü imanın tüm merhaleleri bir birinden bağımsız olmadığı gibi Küfrün merhaleleride bir birinden bağımsız değildir…
Alıntı ile Cevapla
Alt 15 Mart 2011, 14:27   Mesaj No:7
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ebuzer@34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13109
Üyelik T.: 29 Aralık 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 28
Konular: 3
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: "Tekfir de Cehalet"

İslam dininin kavramlarını yerli yerinde kullanılması gerekmektedir. Kurani kavramlardan biride şüphesiz tekfir kavramıdır. Bu kavramı Hz.Ali döneminde hariciler müslümanlara karşı çok acımasızca kullanmışlardır.

Bundan etkilenen daha sonra ki nesiller ise bu kavramı adeta islam dininden çıkarmaya yada bu kavramı görmezlikten gelmeye başlamışlardır. Oysaki bu her iki durumda ortayol değildir. Orta yol Allah'ın çizmiş olduğu sınırları aşmamak gerekmektedir.Ne ifrat nede tefrit müslümanın tutacağı yol değildir.

Günümüzde tekfir kavramının üzerinde sıkça durmasının sebebleri arasında şu olabilir gibime geliyor.Yahudi ve Hırastiyanların da cennete gidebileceği onların dinlerininde semavi bir din olduğu islam ile bu semavi dinler arası bir diyaloğun olabileceği fikri ağırlık kazanmaktadır.En doğrusunu Allah bilir.
Alıntı ile Cevapla
Alt 15 Mart 2011, 15:21   Mesaj No:8
Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:7
Cinsiyet:Erkek
Yaş:49
Mesaj: 2.988
Konular: 339
Beğenildi:1171
Beğendi:346
Takdirleri:7784
Takdir Et:
Standart Cevap: "Tekfir de Cehalet"

tekfire bakışlardaki düzensizlikler,tekfiri sorunlu kılmaktadır.
şöyle ki;
islamın müslümana yüklediği sorumluluklarda 3 boyut vardır.
kişinin rabbine karşı ferdi boyutu-namaz oruç vs
kişinin rabbine karşı sosyal boyutu-zekat,cihad vs
kişinin topluma karşı insani boyutu-komşuluk,kul hakkı vs

tekfir kavramı üçüncüsünü ilgilendirse de,ikincisiylede alakalıdır.biraz daha kurcalarsak hiç birisiyle alakalı değildir.islam devletinin uyguladığı hukuk ile alakalıdır.

biraz daha açalım;
islam hukukunda zaniyeye,zinakara had uygulanır.bunun infazını islam devleti yapar.zani ve zaniye eşiniz kızınız da olsa uygulayamazsınız.şahitlerinizle delillerinizle ispatlarsınız,şer'i devlete teslim edersiniz.
islam hukukunda hırsızın eli kesilir.çalınan sizin malınız olsa bile siz kesemezsiniz.
cumhur ulemaya göre,emin olmadığınız,kesinlikle ikrarını/itirafını duymadığınız,gözlerinizle görmediğiniz,islamdan çıktığını ilan ettiğine,küfrüne şahit olmadığınız kişiyi tekfir edemezsiniz.
herhangi bir kişiyi tekfir etmeniz halinde,
isabet olursa bir şey kazanamazsınız,isabet olmazsa siz kafir olursunuz.

kazancımızın sıfır,kaybımızın riski ahiretimize mal olacak bir konuya aşık olmak,aklı selim olamaz.

ebuzer@34 kardeşimizin son paragrafına genel anlamda katılmıyorum.hiç bir müslüman yahudiyi islam çerçevesine zorla sokma meraklısı değildir.hiç bir müslüman müslüman olan kardeşinide islam dışına atma psikopatlığınıda taşımamalı.

biri dese ben islam değilim,mürted oldum. cevabımız tebbet yeda ebi leheb olur.
biri dese ki zalim olabilirim,günahkar olabilirim ama müslümanım.
onun ıslahına dua yerine,yok yok sen kafirsin diye diretmek küfürdür.

saygılar...
__________________

Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır.
Alıntı ile Cevapla
Alt 15 Mart 2011, 16:11   Mesaj No:9
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.108
Konular: 546
Beğenildi:1003
Beğendi:221
Takdirleri:9161
Takdir Et:
Standart Cevap: "Tekfir de Cehalet"

Tekfir olayı safların belli olduğu,herkesin seçimini yaptığı ve seçiminin sonuçlarına katlanmayı bildiği bir ortamda ancak anlam kazanır.Yoksa insanlara tebliğ edilmeden,hak ve batılın bütün yönleriyle ortaya konulmadan yapılan tekfir ancak ve ancak insanları Allah'ın dininden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz.Niyetin halis olması demek,amelin de halis olacağı anlamına gelmez.Kaldı ki bizler insanları tekfir etmekle değil,insanlara tebliğ etmekle emrolunmuşuzdur.Konu hassas bir konudur ve dikkatli olmak daha evladır.
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 16 Mart 2011, 01:55   Mesaj No:10
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: "Tekfir de Cehalet"

MUHSİN HOCAM FECR HOCAM bu görüşlerinizi biraz açarmsınız.

biraz daha açalım;
islam hukukunda zaniyeye,zinakara had uygulanır.bunun infazını islam devleti yapar.zani ve zaniye eşiniz kızınız da olsa uygulayamazsınız.şahitlerinizle delillerinizle ispatlarsınız,şer'i devlete teslim edersiniz.
islam hukukunda hırsızın eli kesilir.çalınan sizin malınız olsa bile siz kesemezsiniz.
cumhur ulemaya göre,emin olmadığınız,kesinlikle ikrarını/itirafını duymadığınız,gözlerinizle görmediğiniz,islamdan çıktığını ilan ettiğine,küfrüne şahit olmadığınız kişiyi tekfir edemezsiniz.
herhangi bir kişiyi tekfir etmeniz halinde,
isabet olursa bir şey kazanamazsınız,isabet olmazsa siz kafir olursunuz.
Muhsin hocadan alıntı

Muhsin hocam tekfir kavramı ile had cezalarını aynı kategoride görmenizin sebebini şöyle biraz açarsanız çok aydınlatıcı olur inşallah.

Yani şunu soruyorum hocam şimdi diyelim ki ben Almanya da yaşıyorum kişi olarak alman vatandaşı olanları kafir olarak hüküm veremezmiyim?

Yani fert olarak onların küfürlerine tanık olmadım önce msülüman sonramı kafir hükmünü vereceğim bu durum nasıl olacak izah edersiniz memnun olurum inşallah hocam.

Yoksa insanlara tebliğ edilmeden,hak ve batılın bütün yönleriyle ortaya konulmadan yapılan tekfir ancak ve ancak insanları Allah'ın dininden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz.
Fecr adlı üyemizden alıntı.

Fecr hocam sizede sorum şu bu düşüncenizi şöyle biraz deliller ışığında açarsanız inşallah faydalı olacaktır.Çünkü ben şahsen bugüne kadar okuduklarımdan araştırdıklarımdan şu sonucu çıkarmışımdır.ŞİRK VE KÜFÜR amellere veya düşüncelere mutlaka tekfir edilmesi gerktiğine inanıyorum.

Örneğin ben tekfiri red edmek,ayrışmak,saflarını belirlemek,saf tutmak karşı fikrin saflarını belirlemek olduğunu anlıyorum.Bu düşüncemide hem Allah'ın Rasulunun hayatında hemde birçok ayetlerde vardır.
FECR hocam ben yukarıya delillerimi asmışım ve bu delillerden

Anlamış olduğum sonuç özetle şu: Kişi iman edecek imandan sonra şirk küfür unsuru olan fiil amel düşüncelerden beri olacak.İslam dini dışındaki bütün tağutları bütün dinleri bakara/256 tekfir edecek imanında sabit duracak.
bu düşüncem yanlış mı?

Yada kişi şirk ve küfür amel fiil düşünce taşıdığı halde müslüman kalma durumu varmı? sizin söylemlerinizde var gibi anlıyorum bunun delilleri nelerdir.

Sonuç olarak görüşlerinizi biraz daha açrasnaız inşallah en azından benim için daha faydalı olacaktır.



__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Ey "İnsanlıktan" istifa eden "İnsanlık! "/Muhsin Arslan Muhsin Arslan Muhsin Arslan 23 21 Eylül 2023 07:37
"Ecir" olmakla " esir" olmak arasında sıkışan insan suhtem Makale ve Köşe Yazıları 10 03 Ekim 2021 15:14
EŞİNİ "EV"E BAĞLAYAN ve Evi "Mutluluk Yuvası" Yapmayı Başaran Kadınlar KuM TaNeSi Evlilik-Nikah Konuları 17 28 Ocak 2020 14:05
""Müşrikleri Tekfir Etmemek/Onların Kafir Olduklarından Şüphe Etmek"" kamer34 Tevhid Ve Şirk Konuları 9 13 Mart 2014 23:27
""""Cehalet"""" kamer34 Muhtelif Konular 1 17 Kasım 2011 11:37

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.